Son yazılar

Welcome to Hukuk Forum Sitesi - Hukuk ve hayata dair her şey!. Please login or sign up.

20 Nisan 2024, 16:11:25

Login with username, password and session length
Üyeler
  • Toplam Üye: 4,264
  • Latest: Elçin
Stats
  • Toplam İleti: 8,824
  • Toplam Konu: 4,365
  • Online today: 92
  • Online ever: 549
  • (13 Ocak 2023, 13:23:05)
Çevrimiçi Kullanıcılar
Users: 0
Guests: 68
Total: 68

Sadece bir karar, Özlem Zengin, Yeni Akit

Başlatan kilimanjaro, 31 Ekim 2010, 03:01:52

« önceki - sonraki »

kilimanjaro

Bir kadını işinden, evinden, ailesiden, mesleğinden, onurundan geri dönüşü olmaksızın koparan, itiraz edilemez, yargı denetimine kapalı bir karar...

Hakim -eski demeliyim- Arzu Özpınar'ı hayattan koparan HSYK kararından söz ediyorum.

Mersin'in Gülnar ilçesinde hakimlik yaparken kılık kıyafetine (mini etek giymek, fazla makyaj yapmak) ve özel hayatına (davasına baktığı sanığın avukatı ile ilişkide bulunmak yani iffetsiz olmak)  ilişkin suçlamalar nedeniyle, 2004 yılında HSYK kararıyla meslekten ihraç edilen bir hakim...

İhraca kadar uzanan süreç, bir grup polisin müşteki, yani şikayetçi olduğu kişi hakkında savcının da tahliye talep etmesiyle hakimin tutuklama kararı vermemesiyle başlıyor. Bu karardan hoşnut olmayan polisler Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Müdürlüğü'ne bir ihbar mektubu yazıyorlar. Her ne kadar altında 'bir grup vatan sever!' yazsa da özü itibariyle isimsiz bir ihbar mektubu soruşturma sürecini başlatıyor. Salıverilen kişinin avukatı ile kararı veren hakim arasında uygunsuz ilişki olduğu iddia ediliyor. Gelen müfettişlerin hazırladığı rapor neticesinde kurul üçe karşı dört oyla meslekten ihraca karar veriyor.

Bu olaya baktığımızda birçok soru kaçınılmaz oluyor.

1- İhbar mektubunu yazanların, müşteki olanların polis olması müfettişleri ve kurulu nasıl etkilemiştir? Kurulun daha önce; Kenan Evren hakkında iddianame hazırlayan savcı Sacit Kayasu'yu, yine Şemdinli olayında davanın savcısı Ferhat Sarıkaya'yı meslekten ihraç ettiği olaylarda tarafları arasında güvenlik güçlerinin olması neticeyi nasıl etkilemiştir? Kamu görevlilerinin, güvenlik güçlerinin beyanlarına gerekli incelemeye gerek görmeksizin daha kolay mı inanılmaktadır?

2- 'Hakimlik', konumu itibariyle özel hayatı bizi ilgilendirmez diyemeyeceğimiz bir meslektir. Ancak hangi noktadan sonra özel hayat meslekten atılmak için bir sebep teşkil eder? Ki bu olayda sanık avukat ile ilişkiden söz ediliyor, bu ilişki nasıl isbat edilmiştir? Eğer bu ilişkinin varlığına ikna olunmuşsa bu durumun bahse konu olayı etkilediği nasıl ispat edilmiştir?

3- Olaydaki hakim kadın olduğu için mi ' iffetsizlik'le suçlanmıştır? Aynı konumda bir erkek hakim olsa aynı sonuç ortaya çıkar mıydı? Bu durumda aynı suça farklı ceza mı kesilmektedir?

Tüm bu sorulara cevap uzaklardan geldi. Arzu Özpınar AİHM'de Türkiye aleyhine açtığı davayı kazandı. Açılan davada korunması istenen hukuk değeri 'özel yaşama saygı' ve HSYK kararlarına 'yargı önünde itiraz' hakkı idi. Verilen kararda özel yaşam tarzı gerekçe gösterilerek meslekten ihraç edilmesinin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 'özel hayatın ve aile hayatının korunması' ile ilgili maddesine aykırı olduğuna hükmedildi. Mahkeme ayrıca HSYK kararlarına karşı Türk mahkemeleri önünde itiraz hakkı olmamasının ise sözleşmenin yargı önünde etkili başvuru hakkıyla ilgili maddesine aykırı olduğu sonucuna vardı. Altı yıl sonra geç de olsa alınan bu karar buruk da olsa hakime hanımı sevindirmiştir. AİHM'den tazminat talebinin olmaması ne denli tarifsiz  incindiğini göstermektedir. Tek teselli mesleğine geri dönmek olabilir.

Referandumla birlikte değişen anayasa ile artık HSYK kararlarına karşı yargı yolu açılmıştır.

Yeni HSYK, Arzu Özpınar ve yargı kararı olmaksızın meslekten atılan diğer hakim ve savcılar için ümit olabilir. HSYK kanunu tasarısı ile, bu ümit gerçekleşme yolundadır.

Genel fikirler, kurumlar üzerinden yürütülen HSYK tartışmaları, birçok kişisel dramın üstünü örtmektedir. Türkiye'nin sorunu, aslında bu kişisel dramları tek tek yaşayan insanların acılarının toplamıdır.

özlemzengin@yeniakit.com
http://www.haber7.com/haber/20101030/Sadece-bir-karar.php



İddiaların asılsız olduğunu ispatlamak için bekâret raporu aldı, yine de ihraç edildi!

ARZU YILDIZ/ANKARA

HSYK tarafından meslekten atılınca Türkiye'yi AİHM'de mahkûm ettiren Hâkim Arzu Özpınar Taraf'a konuştu: Hakkımdaki iddiaların asılsız olduğunu ispatlamak için bekâret raporu aldım.

Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'nun (HSYK) 2003'te "fazla makyaj yaptığı, mini etek giydiği ve bir avukatla ilişkisi olduğu" iddialarıyla ihraç ettiği Mersin'in Gülnar İlçesi'nde görev yapan Hâkim Arzu Özpınar, kendini savunmak için 'bekâret raporu' almak zorunda kalmış. İhraç kararının ardından işsiz kalan, ailesiyle ilişkileri bozulan Özpınar intihar girişiminde bile bulunmuş.

2003'ten beri hiçbir yerde iş bulamayan Özpınar, şu an geçen yıl kaybettiği babasından kalan öksüz maaşı ile geçinmeye çalışıyor. Dedikodu ve isimsiz ihbar mektuplarıyla meslekten atılan, avukatlık bile yaptırılmayan Arzu Özpınar yaşadıklarını Taraf'a anlattı.

İsimsiz ihbar mektupları

Ankara Hukuk Fakültesi'nden ikincilikle mezun olan Arzu Özpınar'ın henüz 27 yaşında genç bir hâkimken hayatını karartan süreç, son görev yeri Gülnar'da HSYK'ya şikâyet edilmesiyle başladı. Bir davada bazı polisler hakkında mahkûmiyet kararı vermesinin ardından Bakanlığa "Milliyetçi polisler", "Adliye çalışanları" ve "bir vatandaş" gibi imzalarla gönderilen ihbar mektuplarında Özpınar'ın 'fazla ruj sürdüğü', 'mini etek giydiği', 'odasına bir avukatı alıp kapıyı kapattığı', 'farklı erkeklerle yemek yediği' iddia ediliyordu. Şikâyetler üzerine Adalet Bakanlığı'nın, Özpınar'ın meslek hayatındaki ilk soruşturmayı başlatarak görevlendirdiği müfettiş 'ihraç' talebiyle hazırladığı raporu HSYK'ya gönderdi.

Her genç kız gibi...

Soruşturmadan bir ay önce terfi alan Özpınar, ardından yaşadıklarını şöyle anlattı: "Mezun olduğum zaman hocalarım kariyerimi akademisyen olarak sürdürmemi istedi. Ancak ben savcı bir babanın kızıydım ve onun gibi aktif görev yapmak istiyordum. O yüzden teklifi geri çevirdim. Önce Erzurum Karaçoban'a, ardından da Gülnar'a tayinim çıktı. Hayatım boyunca unutamayacağım olaylar da bu tayinle başladı.

Annem ve babam boşanmıştı. Annem ve kardeşlerime ben bakıyordum. Bir erkek kardeşim ODTÜ'de okuyordu. 27 yaşında olan her genç kız gibi giyimime kendime özen gösteriyor, makyaj da yapıyordum.

'Bekaret raporu' beni yıktı

Hakkımda bir grup polis bakanlığa şikâyette bulunmuş, beni 'iffetsizlik' ve 'namussuzlukla' suçlamış. Gerekçe olarak da mini etek giymemi, makyaj yapmamı göstermişler. Bir de, bir avukatın sık sık odama girdiğinden, onunla ilişki içinde olduğumdan bahsetmişler. Ben bir hâkimim ve elbette odama avukatlar girebilir. Bundan daha doğal ne olabilir ki. Böyle bir ilişki yaşamadım. Ancak yaşasam dahi bu benim özel hayatım. Kurul özel hayata müdahale eden bir ahlak polisi gibi karar verdi.

Bakanlığın gönderdiği müfettişe, suçlamaların asılsız olduğunu ispatlamak için 'bekâret raporu' almak zorunda kaldım. En ağırıma giden, onurumu kıran ve beni ömür boyu hiç kurtulamayacağım bir bunalıma sürükleyen de bu oldu.

O tarihe kadar hakkımda hiçbir disiplin soruşturması açılmamıştı. Sicili tertemiz, hukuk fakültesini başarıyla tamamlamış genç bir hâkim için kurul, direkt uyarı, ikaz veya kınama kararı vermeden ihraç kararı aldı.

İddiaları değerlendiren Kurul'un o dönemki Başkanı, Adalet Bakanı Cemil Çiçek, Başkanvekili ise Alâeddin İsaoğlu'ydu. Durumumun görüşüldüğü toplantıya Cemil Çiçek katılmamış, İsaoğlu ise karara muhalefet şerhi koymuş. Ancak çıkan karar dörde karşı beş oyla 'ihraç' olmuş.

Sadece işimi değil, ailemi de kaybettim

Kurulun namusuma, onuruma dil uzatarak, beni şerefsizlikle suçlayarak böyle bir karar vermesi ailemi ve bütün çevremi kaybetmeme neden oldu. Babamla uzun yıllar küs kaldık, ölmeden bir-iki sene önce barıştık. Annem ve kardeşlerimle de aram bozuldu. O dönemden sonra yalnız yaşamaya başladım. Yıllarca işsiz kaldım.

Bunalıma girdim. Ailem ruh halini görünce uğradığım haksızlığı anladı. Yanımda olup bana moral vermeye çalıştılar. Geçinmem konusunda yardımcı oldular.

Bir yakınım sigortamı yatırdı. Yıllardır evden dışarı çıkmıyorum. Hayata küstüm. Şu an da yalnız yaşıyorum.

İntihar etmek istedim

İhraç kararının ardından hukuk büroları ve çeşitli yerlere iş başvurusunda bulundum. Ancak her kapı yüzüme kapandı. Düşünsenize, HSYK gibi bir kurum sizin 'namussuz' olduğunuza 'karar' vermiş, 'şerefsizlikle' suçlamış. Gittiğim her yerde 'iyi biri olsa atılmazdı' düşüncesiyle iş vermediler.

AİHM'de açtığım davayı kazanmak bile beni rahatlatmaya yetmedi. Düşünsenize ilişkiniz olmadığını en utanç verici aşağılayıcı bir biçimde ortaya koyuyorsunuz. Bekaret raporu alıyorsunuz. Buna rağmen ihraç veriliyor. O raporu alırken yaşadıklarımı anlatamam, içimde yanan ateşi hiçbir netice söndüremez. Namusuma leke sürdüler. Beni 'rüşvet aldı' diye ihraç etseler bu kadar üzülmezdim. O dönem intihar girişiminde dahi bulundum. Keşke böyle bir karar verip beni lekeleyeceklerine tabancayla vursalardı.

Haysiyetimi ve mesleğimi istiyorum

Meslekten ihraç edildiğim dönem HSYK kararlarına itiraz yolu kapalıydı. Üstelik itiraz etsem dahi, itirazı yine o kararı veren kurulun üyeleri değerlendiriyordu. Artık HSYK kararlarına itiraz yolu açıldı. Bu, geçmişte benim gibi mağduriyet yaşayanları kapsar mı bilmiyorum. Ama bu konuda derhal bir yasa çıkarılmalı. Sadece haksız yere incitilen haysiyetimi ve iftiralar yüzünden elimden alınan mesleğimi istiyorum."

AİHM'de açtığı davayı kazandı

Arzu Özpınar'ın meslekten atılmasına ilişkin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne (AİHM) açtığı "özel yaşama saygı" ve "HSYK kararlarına yargı önünde itiraz" davasını kazandı.

AİHM tarafından önceki gün açıklanan kararda, Özpınar'ın özel yaşam tarzı gerekçe gösterilerek meslekten ihraç edilmesinin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin "özel hayatın ve aile hayatının korunması"yla ilgili maddesine aykırı olduğuna hükmedildi.

Mahkeme, HSYK kararlarına karşı Türk mahkemeleri önünde itiraz hakkı olmamasının ise sözleşmenin yargı önünde etkili başvuru hakkıyla ilgili maddesine aykırı olduğu sonucuna vardı. Gerekçeli kararda, Türk hükümetinin dava hakkında gönderdiği savunmada HSYK'yı "bağımsız bir kurum" olarak tanımladığı da not edildi. Özpınar, tazminat talebinde bulunmadığı için AİHM maddi veya manevi tazminata hükmetmedi.

http://www.taraf.com.tr/haber/kadin-yargica-bekaret-kontrolu.htm
Yasal haklarınızı en üst seviyede koruyup kullanabilmeniz için önemli gördüğünüz konularda mutlaka profesyonel destek almanız, bu anlamda bir avukatla anlaşmanız kesinlikle tavsiye edilir.

kilimanjaro



Fazla makyaj yaptığı ve mini etek giydiği iddiasıyla HSYK'dan ihraç edilen Hakim Arzu Özpınar, sekiz yıllık hukuk mücadelesi sonunda mesleğine geri döndü.

Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK), özel hayatı gerekçe gösterilerek 2003 yılında meslekten ihraç edilen Hakim Arzu Özpınar hakkındaki ihraç kararını kaldırdı.

Alınan bilgiye göre, Hakim Arzu Özpınar, özel yaşam tarzı gerekçe gösterilerek 2003 yılında meslekten ihraç edilmişti.

Meslekten ihraç kararını Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine (AHİM) taşıyan Özpınar, mesleğe kabulü için HSYK'ya başvurmuştu.

AİHM'in kararında, Özpınar'ın özel yaşam tarzı gerekçe gösterilerek meslekten ihraç edilmesinin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin ''özel hayatın ve aile hayatının korunması'' yla ilgili maddesine aykırı olduğu sonucuna varmıştı.

HSYK bugün yaptığı genel kurul toplantısında, Özpınar hakkındaki ihraç kararını kaldırdı. AİHM kararını esas alan HSYK, Hakim Arzu Özpınar'ın meslek yeterlilik niteliklerini yitirip yitirmediğine ilişkin bilgileri topladıktan sonra Özpınar'ın mesleğe kabul edilip edilmeyeceğine karar verecek.

http://www.haber7.com/haber/20110621/8-yil-suren-mini-etek-davasi-bitti.php
Yasal haklarınızı en üst seviyede koruyup kullanabilmeniz için önemli gördüğünüz konularda mutlaka profesyonel destek almanız, bu anlamda bir avukatla anlaşmanız kesinlikle tavsiye edilir.