Son yazılar

Welcome to Hukuk Forum Sitesi - Hukuk ve hayata dair her şey!. Please login or sign up.

26 Nisan 2024, 03:26:06

Login with username, password and session length
Üyeler
  • Toplam Üye: 4,264
  • Latest: Elçin
Stats
  • Toplam İleti: 8,824
  • Toplam Konu: 4,365
  • Online today: 102
  • Online ever: 549
  • (13 Ocak 2023, 13:23:05)
Çevrimiçi Kullanıcılar
Users: 0
Guests: 87
Total: 87

A.Ş lerde imza yetkisi olmayan üyeler

Başlatan mXer, 28 Aralık 2010, 12:46:46

« önceki - sonraki »

mXer

Anonim Şirketler de imza ve karar yetkisi olmayan üyelere karşı kamu alacağı  hakkında icra takibi yapılabilir mi ?  Bununla ilgili yargıtay kararı bulabilirmiyiz..

Avukat

Merhabalar. Anonim şirketlerde borçlu tüzelkişilerin malvarlıklarından alınamayan vergi alacaklarının Vergi Usul Kanunu'nun 10. maddesine göre, diğer kamu alacaklarının ise 'Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun'un mükerrer 35. maddesine göre tüzelkişilerin kanuni temsilcilerinden tahsili söz konusu olabilmektedir. Türk Ticaret Kanunu ışığında mesele ele alındığında;

- Şirket ana sözleşmesinde idare ve temsil işlerinin yönetim kurulu üyeleri arasında paylaştırılmasına veya müdüre bırakılmasına yetki verilmemiş olması durumunda, yönetim kurulu başkan ve üyelerinden her birinin,

- Şirket ana sözleşmesinde yetki verilmesi koşuluyla, kendisine şirketi idare ve temsil yetkisi bırakılan yönetim kurulu üyelerinin (murahhas üyelerin),

- Yine şirket ana sözleşmesinde yetki verilmesi koşuluyla kendisine şirketi idare temsil yetkisi bırakılan müdürün,

- Şirket ana sözleşmesinde idare ve temsil işlerinin murahhas üyeye veya müdüre bırakılması hususunda yönetim kuruluna yetki verilmesine karşın bu yetkinin kullanılmaması durumunda da, yönetim kurulu başkan ve üyelerinin her birinin kanuni temsilci sayılacağı ve sorumlu olacağı değerlendirilmiştir (Turgut Candan, Kanuni Temsilcinin Vergi ve Diğer Kamu Alacaklarından Sorumluluğu, 3. Baskı, Ankara 2006, s. 21).

Yönetim kurulu üyesinin bir tüzelkişiyi temsilen görev yaptığı hallerde alacaklı kamu idarelerinin, yönetim kurulunda görev yapan üyeye mi, yoksa temsil olunan tüzelkişiye mi müracaat edeceği mevzuatımızda açık değildir. Ticaret Hukukunda savunulan baskın görüş, bu konuda alacaklının, yönetim kurulunda temsilen görev yapan üyeye değil, hakkaniyet gereği bu üyenin temsil ettiği kuruma müracaat etmesi gerektiğini göstermektedir. Temsilen görev yapan üyenin temsil ettiği kurumda çalışıyor olması halinde, Borçlar Kanunu'nun 'istihdam edenlerin mesuliyeti' başlıklı 55. maddesi de bizi bu sonuca götürmektedir. Nitekim, Danıştay 11. Dairesi'nin E.1998/231. K.1998/2198 sayı ve 10.6.1998 tarihli "Bir anonim şirketin yönetim kuruluna, tüzelkişi ortağı temsilen katılan yönetim kurulu üyesi VUK m. 10 uyarınca sorumlu tutulamaz. TTK m. 312 dolayısıyla bu durumda sorumlu olması ve takibi gereken, yönetim kurulunda temsilcisi bulunan tüzelkişi ortaktır" şeklindeki kararı da bu görüşü teyit etmektedir.

6183 Sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun'un konuyla ilgili maddeleri ve 213 Sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 10. maddesi aşağıdadır. Kolay gelsin...


     Limited şirketlerin amme borçları
   
     Madde 35 – (Değişik: 22/7/1998 – 4369/ 21 md.)
   
     Limited şirket ortakları şirketten tamamen veya kısmen tahsil edilemeyen veya tahsil edilemeyeceği anlaşılan amme alacağından sermaye hisseleri oranında doğrudan doğruya sorumlu olurlar ve bu Kanun hükümleri gereğince takibe tabi tutulurlar.
   
    (Ek fıkra: 4/6/2008-5766/3 md.) Ortağın şirketteki sermaye payını devretmesi halinde, payı devreden ve devralan şahıslar devir öncesine ait amme alacaklarının ödenmesinden birinci fıkra hükmüne göre müteselsilen sorumlu tutulur.
   
    (Ek fıkra: 4/6/2008-5766/3 md.) Amme alacağının doğduğu ve ödenmesi gerektiği zamanlarda pay sahiplerinin farklı şahıslar olmaları halinde bu şahıslar, amme alacağının ödenmesinden birinci fıkra hükmüne göre müteselsilen sorumlu tutulur.


     Kanuni Temsilcilerin Sorumluluğu
   
     Mükerrer Madde 35 – (Ek: 25/5/1995 – 4108/11 md.)
   
     Tüzel kişilerle küçüklerin ve kısıtlıların, vakıflar ve cemaatler gibi tüzel kişiliği olmayan teşekküllerin mal varlığından tamamen veya kısmen tahsil edilemeyen veya tahsil edilemeyeceği anlaşılan amme alacakları, kanuni temsilcilerin ve tüzel kişiliği olmayan teşekkülü idare edenlerin şahsi mal varlıklarından bu Kanun hükümlerine göre tahsil edilir.
   
     Bu madde hükmü, yabancı şahıs veya kurumların Türkiye'deki mümessilleri hakkında da uygulanır.
   
     Tüzel kişilerin tasfiye haline girmiş veya tasfiye edilmiş olmaları, kanuni temsilcilerin tasfiyeye giriş tarihinden önceki zamanlara ait sorumluluklarını kaldırmaz.
   
     Temsilciler, teşekkülü idare edenler veya mümessiller, bu madde gereğince ödedikleri tutarlar için asıl amme borçlusuna rücu edebilirler.
   
    (Ek fıkra: 4/6/2008-5766/4 md.) Amme alacağının doğduğu ve ödenmesi gerektiği zamanlarda kanuni temsilci veya teşekkülü idare edenlerin farklı şahıslar olmaları halinde bu şahıslar, amme alacağının ödenmesinden müteselsilen sorumlu tutulur.
   
    (Ek fıkra: 4/6/2008-5766/4 md.) Kanuni temsilcilerin sorumluluklarına dair 213 sayılı Vergi Usul Kanununda yer alan hükümler, bu maddede düzenlenen sorumluluğu ortadan kaldırmaz.



213 Sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 10. maddesi aynen şu şekildedir:

    KANUNİ TEMSİLCİLERİN ÖDEVİ:
   
     Madde 10 - Tüzel kişilerle küçüklerin ve kısıtlıların, Vakıflar ve cemaatlar gibi tüzel kişiliği olmıyan teşekküllerin mükellef veya vergi sorumlusu olmaları halinde bunlara düşen ödevler kanuni temsilcileri, tüzel kişiliği olmayan teşekkülleri idare edenler ve varsa bunların temsilcileri tarafından yerine getirilir.
   
    (Değişik fıkra: 03/12/1988 - 3505/2 md.)Yukarıda yazılı olanların bu ödevleri yerine getirmemeleri yüzünden mükelleflerin veya vergi sorumlularının varlığından tamamen veya kısmen alınmayan vergi ve buna bağlı alacaklar, kanuni ödevleri yerine getirmeyenlerin varlıklarından alınır. Bu hüküm Türkiye'de bulunmayan mükelleflerin Türkiye'deki temsilcileri hakkında da uygulanır.
   
    Temsilciler veya teşekkülü idare edenler bu suretle ödedikleri vergiler için asıl mükelleflere rücu edebilirler.
   
    Tüzel kişilerin tasfiye haline girmiş veya tasfiye edilmiş olmaları, kanuni temsilcilerin tasfiyeye giriş tarihinden önceki zamanlara ait sorumluluklarını da kaldırmaz.