Son yazılar

Welcome to Hukuk Forum Sitesi - Hukuk ve hayata dair her şey!. Please login or sign up.

26 Nisan 2024, 03:18:39

Login with username, password and session length
Üyeler
  • Toplam Üye: 4,264
  • Latest: Elçin
Stats
  • Toplam İleti: 8,824
  • Toplam Konu: 4,365
  • Online today: 102
  • Online ever: 549
  • (13 Ocak 2023, 13:23:05)
Çevrimiçi Kullanıcılar
Users: 0
Guests: 86
Total: 86

Kısa kararda tedbirin devamına karar verilmemişse gerekçeli kararda da verilemez

Başlatan Avukat, 01 Ağustos 2011, 12:29:21

« önceki - sonraki »

Avukat

T.C.
YARGITAY
11. HUKUK DAİRESİ
E. 2004/6439
K. 2005/3456
T. 11.4.2005

1086/m.112,382

DAVA : Taraflar arasında görülen davada Ankara Asliye 5.Ticaret Mahkemesi'nce verilen 04.03.2004 tarih ve 2003/596-2004/73 sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi Berkant Şengel tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

KARAR : Davacılar vekili, müvekkilleri tarafından inşa edilecek otokentin yer alacağı taşınmazın davalı tarafından usulsüz şekilde kamulaştırıldığının öğrenildiğini, işlemin iptali için davalar açıldığını, ancak projenin zaman ve maliyet açısından sekteye uğramış olması tehdidi ve baskısı altında davalı lehine taahhütnameler tanzim edildiğini ileri sürerek, Beyoğlu 22 nci Noterliği'nce düzenlenmiş 15.09.2000 tarihli ve Şubat 2001 tarihli taahhütnamelerin hata ve hile nedeniyle iptallerine, ayrıca 255.000.000.000.- TL.nin tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı vekili, yetki ve görev itirazında bulunarak, davanın reddini savunmuştur.

Birleşen dava davacısı TEİAŞ vekili, davalıların talebi üzerine Paşaköy-Büyükbakkalköy enerji güzergahının değiştirilmesinin talep edildiğini, tüm proje ve zemin edüt çalışmaları ile doğacak farkları üstlendiklerini, taahhütnameler verdiklerini, iptali için dava açıldığını, talebin kabul edilerek eski kamulaştırmadan vazgeçildiğini, bu nedenle yeni kamulaştırma yasası uyarınca masraflar yaptıklarını iddia ederek, 984.630.778.904.-TL.nin tahsilini istemiştir.

Davalılar vekili, davanın reddini talep ederek, aynı konuda derdest Ankara 25.Asliye Hukuk Mahkemesi'ne ait 2003/403 sayılı dosya ile birleştirme kararı verilmesini istemiştir.

Mahkemece, asıl ve birleşen davaların işbölümü nedeniyle Ankara 25.Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 08.07.2003 tarih ve 2003/385 Esas-2003/556 sayılı kararı ile gönderildiği, HUMK.nun 193 ncü maddesi uyarınca süresinde talepte bulunulmadığı gerekçesiyle asıl ve birleşen davaların açılmamış sayılmasına, Kartal, Samandra, Kozdere Mevkii eski 7580 ada, 4 parselde kayıtlı taşınmazlar üzerindeki Abdülkadir Aksöyler'in hissesi üzerindeki tedbir kararının devamına karar verilmiştir.

Kararı, taraf vekilleri temyiz etmiştir.

1- Asıl dava, taraflar arasında düzenlenen taahhütnamelerin hata ve ikrah nedeniyle iptali ve alacağın tahsili, birleştirilen dava ise, tazminat istemine ilişkindir.

Türkiye Cumhuriyeti Anayasası yargılamanın açıklığı ilkesini kabul etmiştir. HUMK.nun 382 ve devamı maddelerinde hükmün nasıl tesis edileceği ve sonrasında kararın nasıl yazılacağı etraflıca hükme bağlanmıştır. Yargılamanın açık bir şekilde yapılması, tesis edilen hükmün açıkça belirtilmesi esastır. Bu nedenle hükmün, açık, anlaşılır, infaz edilebilir şekilde tesis edilmesi ve de en önemlisi sonradan yazılacak gerekçeli kararın, kısa karara uygun olması gerekmektedir. Aksi halde, yargılamanın açıklığı ilkesi dolayısıyla kamu vicdanı zedelenmiş ve mahkeme kararlarına güven sarsılmış olacaktır. Hatta, Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu'nun 10.04.1992 gün ve 1991/7 esas 1992/4 sayılı kararında da kısa karar ile gerekçeli kararın çelişik bulunmasının bozma nedeni sayılacağı içtihat edilmiştir.

HUMK.nun 112 nci maddesi hükmü uyarınca son oturumda tefhim edilen kısa kararda ihtiyati tedbirin devamı yönünde karar verilmemiş ise, ihtiyati tedbir kendiliğinden kalkar. Mahkemece sonradan yazılacak gerekçeli kararda ihtiyati tedbirin devamına karar verilemez. Aksi halde, kısa karar ile gerekçeli karar farkı söz konusu olur. Somut olayda birleştirilen davayla ilişkin olarak kısa kararda davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiştir. Gerekçeli kararda ise ayrıca ihtiyati tedbirin devamına hükmedilmiştir. Bu durum karşısında, kısa karar ile gerekçeli kararın birbirine uygun yazılmaması doğru görülmemiş, kararın bozulması gerekmiştir.

2- Bozma sebep ve şekline göre, davacılar-birleştirilen davanın davalıları vekilinin diğer, davalı-birleştirilen davanın davacısı vekilinin tüm temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir.

SONUÇ : Yukarıda ( 1 ) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacılar-birleştirilen davanın davalıları vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle kararın BOZULMASINA, ( 2 ) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacılar-birleştirilen davanın davalıları vekilinin diğer, davalı-birleştirilen davanın davacısı vekilinin tüm temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek olmadığına, ödedikleri temyiz peşin harcın istekleri halinde temyiz edenlere iadesine, 11.04.2005 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.