Son yazılar

Welcome to Hukuk Forum Sitesi - Hukuk ve hayata dair her şey!. Please login or sign up.

18 Nisan 2024, 08:00:58

Login with username, password and session length
Üyeler
  • Toplam Üye: 4,264
  • Latest: Elçin
Stats
  • Toplam İleti: 8,820
  • Toplam Konu: 4,361
  • Online today: 88
  • Online ever: 549
  • (13 Ocak 2023, 13:23:05)
Çevrimiçi Kullanıcılar
Users: 0
Guests: 82
Total: 82

İstanbul Barosu yönetimi başörtüsü yasağını en katı şekilde ısrarla uyguluyor

Başlatan kilimanjaro, 20 Aralık 2011, 00:06:05

« önceki - sonraki »

kilimanjaro

Bahçelerde Baro, M. Nedim Hazar, Zaman Gazetesi

Yargıyı AK Parti'nin arka bahçesi olmakla suçlamıştı Kemal Kılıçdaroğlu.

Allah'tan bu memleketin cumhuriyet tarihi nerelerin, kimlerin bahçesi olduğunu unutturmayacak kadar kısa henüz. Hayır, çok yakın geçmiş zamana gidip, bizzat adaletin temsil edildiği bakanların kendi has bahçesinde, 'Ne yani MHP'li mi alacaktım, elbette CHP'lileri alacağım' demesini hatırlatmıyorum sizlere, birkaç gün öncesini; 'bize militan lazım' diyen hukukçu görünümlü militan zihniyetini hatırlatıyorum. Üzgünüm ama 'Size teslim etmeyiz' zihniyetinin üzerine oturup, sağa sola 'bahçe açıyorsunuz' demek sadece inandırıcı olmamakla kalmıyor, aynı zamanda komik de duruyor. Bu ülkenin bazı kurumları hâlâ 'Cumhuriyet Halk Bahçesi' gibi davranmakta ne yazık ki!

Bir bakanın atadığı 5 bin eleman 'militan' sayılmayacak, binlerce yargı mensubunun seçtiği yüz küsur yargı mensubu 'militan sayılacak öyle mi? Bu taksimi kimin yapmayacağını şair söylemiş zaten!

Laikçi zihniyetin 'ya benimsin ya toprağın' anlayışı hiç değişmedi ve değişmeyecek sanırım. Bütün dünya özgürleşip, demokratlaşsa bile bu böyle kalacak galiba.

Buyurun size İstanbul Bahçesi, pardon İstanbul Barosu...

Gerçi bu zihniyetin çehresinin ne olduğunu Genç Siviller çok minik bir eylemle ortaya koymuşlardı. Meşhur 'Darbeci Baro' mottosu o günden bir hatıra olarak süslemektedir hâlâ bu baroyu. Ergenekon meselesinin her konuşulduğu ortamda, büyük bir gönül rahatlığıyla darbeyi, darbeciliği savunanların, bu ifadeden neden rahatsız olup, otel basıp, gençleri linç etmeye çalıştıklarını anlamamakla beraber, bu örgütün son eyleminin apaçık insan hakları suçu olduğunu düşünmekteyim.

Tamam; kabul, epeyce komik lakin "Cübbe ile başörtüsü yan yana duramaz" gibi mizahi bir savunma ile örtülemeyecek kadar ciddi bir özgürlük meselesidir İstanbul Barosu'nun son icraatı. Memleketteki bir zihniyetin nasıl öfke ve kine endeksli yaşadığının göstergesidir.

Peki, ne ile yan yana durabilir?

Cübbe ile darbecilik yan yana çok şahane duracak, başörtüsü durmayacak! Cübbe ile faşizanlığın en ilkeli beraber kol kola yürüyecek, insanların giyim kuşam özgürlüğünün ayakları kırılacak! Cübbeyi ulusalcı militanlar giyip kuşanacak, özgürlükçü olanlar elini süremeyecek! Öyle mi?

Savunmaları da ibretli olduğu kadar mizahi esasen. Yaptıkları şey sadece kanunları uygulamakmış! Hangi kanun insanların giyim kuşamına müdahaleye bu kadar pervasızca cevaz veriyor acaba?

Hatırlarsınız bu zihniyetin bir eski sürümünü. Hani, "İstikrar senin neyine Vesayet?" demişti güzel kafalı birisi. Hele hele avukatlık stajı yapmak! Senin neyine, örtülü çocuk?

Keza daha önce de belirtmiştik, bu kin ve nefret öylesi büyük bir şey ki, bu zihniyet İSKİ'nin başına geçse su vermez, fırınları elinde tutsa ekmek vermez, belki ellerinde imkânları olsa oksijen vermez kendileri gibi olmayanlara! Nitekim ortaya da çıkıyor tıynetleri; nasıl bir kanuna dayanarak uygulama yapılıyorsa, stajyer çocukları, otellere bile almıyormuş bu özgürlük ve karine havarileri!

Bu zihniyetin, 'masumiyet karinesi' masalları da, sadece cuntacı ve darbeciler için geçerlidir ve tamamen boştur, diye düşünmekte haksız mıyız yani?

Bir şey söyleyeyim mi sevgili Barocular, esas bu zihniyet ile o cübbe yan yana durmaz, durmamalı... Hukuk ile zalimlerin, vicdansızlık, ideolojik körlük, beyni öfke ve kine kilitlenmişlik yan yana durmaz, durmamalı. Hukuk ile darbecilik bile pek şık bir ikili değil kabul edelim. Ki zannımca bu nedenle öfkelenmiştiniz 'Darbeci Baro' pankartına.

Hâlâ insanların giyim kuşamları, yaşam tarzları, düşünceleriyle uğraşanların yetiştiği bahçeler var bu memlekette.

Bu bahçelerden çiçek, böcek kokusu değil, ne yazık ki tuz kokusu geliyor...

Anlarsın ya!

n.hazar@zaman.com.tr
http://www.zaman.com.tr/yazar.do?yazarno=1044
Yasal haklarınızı en üst seviyede koruyup kullanabilmeniz için önemli gördüğünüz konularda mutlaka profesyonel destek almanız, bu anlamda bir avukatla anlaşmanız kesinlikle tavsiye edilir.

Avukat



BÜŞRA ERDAL - İSTANBUL

Darbe davalarıyla ilgili tutumu ve Balyoz davası duruşmalarına avukat görevlendirmemesi sebebiyle son yıllarda gündemden düşmeyen İstanbul Barosu'nun trajikomik bir kararı 'bu kadar da olmaz' dedirtti. Stajyer avukatları başörtülü olarak staja almayan Baro'nun, erkek bir avukata 'başörtülü' olduğu gerekçesiyle uyarı cezası verdiği ortaya çıktı.

Elazığ Barosu'nda Avukat Esra Soylu'nun başörtüsüyle ruhsat alması Türkiye'de bir ilk oldu. Başörtülü avukatlara da umut verdi. Ama başörtüsü yasağının baş uygulayıcılarından İstanbul Barosu, yıllardır yaptığı uygulamalarla avukatların tepkisini topluyor. Baro, stajyer avukatları başörtülü olarak staja almıyor. Buna ilişkin alınan yönetim kurulu kararı da Staj Eğitim Merkezi'nin girişinde asılı duruyor. Baro, kendi faaliyeti kapsamında bu işlemleri yaparken diğer taraftan adliyeleri de takip ettiriyor. Normal şartlarda sadece avukatın başörtülü duruşmaya girdiği takdirde bildirim yapmak hakimin takdiri iken, baro yönetimi bu ihbar işini mahkeme kalemlerine yaptırıyor. Adliyelerdeki mahkeme kalemi çalışanlarından, başörtülü avukat gelirse kendilerine ihbar etmeleri isteniyor. Sadece bir adliye çalışanının ihbarıyla bile avukatlara ceza verilebiliyor. Bunun en tuhaf ve çarpıcı örneği 30 Haziran 2008 tarihinde alınan avukat Evren Aksoy ile ilgili bir baro kararı. Mevcut İstanbul Baro Başkanı Ümit Kocasakal'ın bir numaralı destekçisi olan avukat Kazım Kolcuoğlu'nun başkanlığı döneminde verilen karar, hukuk tarihine geçecek nitelikte. Baro'nun kararında, "13.06.2008 tarihinde İstanbul 3. Sulh Hukuk Mahkemesi kaleminde türbanlı olarak işlem yaptığınıza ilişkin hakkınızda tutulan tutanak gereğince, Meslek Kuralları'nın 20'nci maddesine aykırı biçimde davrandığınız anlaşılmaktadır." deniyor. Metnin son bölümünde ise, "Yönetim kurulumuz, 26.06.2008 günlü toplantısında Meslek Kuralları'nın 20'nci maddesinin öngördüğü biçimde uyarılmanıza, direnme durumunda disiplin yönünden gereğinin yapılacağının tarafınıza bildirilmesine karar vermiştir." ifadesi bulunuyor. Kararda da görüldüğü gibi, baro yönetimi, avukatın kim olduğunu, ihbarın doğru olup olmadığını araştırmadan bir kalem görevlisinin bildirimiyle işlem yapıyor.

Avukat Evren Aksoy, çekilen faksla 'başörtülü olduğu' için uyarıldığını öğrendiğini anlatıyor. Aksoy, "Muhtemelen başörtülü bir kadın avukat bir dosyayı inceledi. Kalem çalışanı da, dosyaya bakınca iki isim gördü. Dosyada avukat olarak benim ismim ve birlikte çalıştığım avukat Hasan Bey'in adı var. Memur, 'Hasan' isimli kadın olamayacağına göre dosyaya bakan kişinin adının 'Evren' olacağını düşünmüş. Ve böylece Baro'ya ihbarda bulunmuş. Baro da, hiçbir araştırma yapmadan bana uyarı gönderiyor." diyor.

İSTANBUL BAROSU CADI AVI YAPIYOR

Baroların asli görevlerinin meslek sorunlarıyla ilgilenmek olduğunu aktaran Aksoy, şu ifadeleri kullanıyor: "İstanbul Barosu bütün işi gücü bırakmış cadı avı yapıyor." diyor. Başörtüsü yasağıyla ilgili bu uyarı kararının siciline geçtiğini ifade eden Aksoy, kendisine resmi bir tebligat da yapılmadığını söylüyor. Kararı öğrendikten sonra baroyu telefonla aradığını, "Nasıl böyle bir şey gönderiyorsunuz?" diye sorduğunu ve aynı zamanda faks da çektiğini belirtiyor. Ancak baro yönetiminden herhangi bir cevap alamadığını aktarıyor. Yönetimin resimli kaydı bulunan 'Baro levhasına' baksa, erkek olduğunu anlayacağını ama buna bile gerek duymadan cadı avı şeklinde davranmayı seçtiğini belirtti.

http://www.zaman.com.tr/haber.do?haberno=1287228&title=istanbul-barosundan-erkek-avukata-basortusu-uyarisi

Avukat



SUDE ATILGAN - İSTANBUL

İstanbul Barosu, Staj Eğitim Merkezi'ne başörtülü girdiğini tespit ettiği stajyer avukatlara uyarı yazısı gönderdi. Yazıda, "Staja, meslek kurallarına aykırı girdiğiniz tespit edilmiştir. Direndiğiniz takdirde disiplin işlemi yapılacaktır." ifadeleri kullanıldı. Baro, geçtiğimiz aylarda merkezin kapısına astığı 'başörtülü girilemez' yazısıyla tepki toplamıştı.

Ergenekon ve Balyoz davalarındaki açıklama ve eylemleri sebebiyle 'darbeci baro' olarak da adlandırılan İstanbul Barosu, başörtülü stajyer avukat avına çıktı. Başkanlığını Ümit Kocasakal'ın yürüttüğü baro, geçtiğimiz aylarda stajyer avukatlar için dersliklerin bulunduğu Eğitim Merkezi'ne astığı yazıyla kamuoyunun tepkisini çekmişti. Söz konusu yazıda, "... Staj Eğitim Merkezi'nde de mesleğe yaraşır bir kıyafetle gelinmesi (örneğin kirli kıyafet, şort, kot pantolon, türban ve başörtüsü ile gelinmemesi) gerekmektedir." ifadeleri yer alıyordu. Aynı baro, şimdi de başka bir skandalla gündeme geldi.

İnsan haklarını en fazla savunması gereken Baro yetkilileri, kelimenin tam anlamıyla başörtülü stajyer avukatları fişlemeye başladı. Erinmeden tek tek başörtülüleri belirleyen Baro yöneticileri, söz konusu öğrencilere tehditkar bir yazı göndermeyi de ihmal etmemiş. Baro Başkanı Ümit Kocasakal imzalı yazıda aynen şu ifadeler kullanılıyor: "İstanbul Barosu Staj Eğitim Merkezi'ndeki derslere meslek kurallarının 20. maddesine aykırı bir şekilde katıldığınız tespit edilmiştir. TBB genelgesi gereğince 'Meslek kurallarına uymayan üyelerin uyarılmaları, direnenler hakkında disiplin yönünden gereğinin yapılması' öngörülmektedir."

UYARI MEKTUBU SADECE BAŞÖRTÜLÜLERE

SEM derslerine başörtülü olarak katılan Stajyer Avukat S.H., derslere sorunsuz bir şekilde başörtülü olarak girdiklerini ve hiçbir hocanın kendilerine müdahale etmediğini belirtiyor. Hocaların isim alma veya tutanak tutma durumunda kendilerini de bilgilendirmesi gerektiğini söyleyen S.H., "Benim örtülü olarak hangi tarihte hangi derse girdiğim hakkında hiçbir bilgi yok. Girdiysem de bu kim tarafından tespit edilmiş? Bunların hiçbiri uyarı yazısında bulunmuyor. Bahsettikleri Meslek Kuralı mahkemelerde geçerli olan bir madde. Yazı tamamen hukuka aykırı." yorumunda bulunuyor.

Aynı uyarı yazısına maruz kalan avukatlardan B.U. ise koyulan kuralın sadece başörtüsü değil kot pantolon, spor ayakkabı ve kirli kıyafeti de yasakladığına dikkat çekiyor. Gönderilen uyarı yazısının tamamen başörtülü avukatlara baskı yapmaya yönelik olduğunu söyleyen B.U., "Kot pantolon ve spor kıyafetlerle gelen arkadaşların hepsine sordum hiçbirisi böyle bir yazı almamış. Uygulama sadece bize yönelik." diyor. Uyarı yazılarının başörtülü derse giren avukatlara yönelik hazırlandığını belirten SEM yetkilileri ise kot pantolon, spor kıyafet gibi kural dışı diğer giyim şekillerinin uyarı konusu edilmediğini belirtiyor.

http://www.zaman.com.tr/haber.do?haberno=1315440&title=istanbul-barosu-basortulu-stajyer-avukat-avina-cikti

Avukat



SUDE ATILGAN - İSTANBUL

İstanbul Barosu, yaklaşan seçimler öncesi 2008 yılındaki taktiği uyguluyor. Mahkemelerle sınırlı başörtüsü yasağını genişleten Baro'nun laiklik söylemiyle oy toplamaya çalıştığı belirtiliyor. Adliyelere asılan uyarı yazılarında, artık baro odalarında ve icra müdürlüklerinde de başörtüsü takılamayacağı vurgulanıyor.

İstanbul Barosu, başörtüsüne karşı uyguladığı yasağın alanını genişletiyor. Daha önce Staj Eğitim Merkezi'ne başörtülü girdiğini tespit ettiği stajyer avukatlara uyarı yazısı gönderen baro, yasağı şimdi de mahkeme dışına taşıdı. Adliyelerdeki bazı birimlere asılan uyarı yazılarında şu ifadelere yer verildi: "Baro odaları, icra müdürlükleri, mahkeme kalemleri ile cumhuriyet savcılıkları nezdinde görevin kamusal niteliği sebebiyle keşif ve haciz mahallerinde de türban takılmaması gerekmektedir."

Baronun bu uygulamasının arkasında kasım ayındaki seçimlerin yattığı öğrenildi. Başörtüsü yasağının yalnızca mahkemelerle sınırlı olduğunun altını çizen eski Çağdaş Avukatlar Grubu Başkan Adayı Avukat Kemal Aytaç, "Baro Başkanı Ümit Kocasakal, bu yasağın kendisine büyük oy kazandıracağını çok iyi biliyor." dedi. Yasak çerçevesinde ilk mağduriyeti ise Avukat P.A. yaşadı. P.A., Kadıköy Adliyesi'nin icra dairesinde bir meslektaşı tarafından söz konusu yazı dayanak gösterilerek içeriye başörtüsü ile girmemesi konusunda uyarıldı.

Avukatlık meslek ilke ve kurallarına göre yalnızca mahkemelerde başı açık olarak görev yapılacağı düzenlemesi yer alırken İstanbul Barosu bu yasağı mahkeme dışında adliye binasına taşıdı. Geçtiğimiz günlerde bir işi nedeniyle icra dairesine giren avukat P.A., başka bir avukat tarafından adliyeye başörtülü girmemesi konusunda uyarıldı. Çalıştığı yerin bir icra dairesi olduğunu ve avukatlık meslek kurallarına göre yasağın yalnızca mahkemelerde söz konusu olduğunu belirten avukat, Kadıköy Adliyesi'nin Baro odasına asılan uyarı yazısı ile karşı karşıya kaldı. Yazıda, avukatlar arasında tartışma yaşanmasını engellemek amacıyla 5 Haziran 2008 tarihli yönetim kurulu kararına istinaden başörtülü avukatların adliyelerde, hatta gittikleri haciz ve keşiflerde dahi başı açık olarak bulunması gerektiği belirtiliyor. Avukatlık hizmetinin yalnızca duruşma salonlarıyla sınırlı bir hizmet olmadığı belirtilen yazıda "Kamu alanı olduğu tartışmasız olan adliye binalarında baro odaları, icra müdürlükleri, mahkeme kalemleri ile cumhuriyet savcılıkları, keşif ve haciz mahallerinde türban takılması ve uygun bulunmayan kıyafetler giyilmesi meslek ilkeleri ve kuralları açısından disiplin suçu oluşturmaktadır." uyarısı yer alıyor. Bu kurallara uymayan avukatların ise "Tanzim edilecek bir tutanak marifetiyle aykırılıkların baro yönetimine bildirilmesi.." denilerek başörtülü avukatların fişlenmesi isteniyor.

Baronun bu uygulamasının arkasında kasımda gerçekleştirilecek baro seçimlerinin yattığı belirtiliyor. Ümit Kocasakal'ın 2008 yılındaki seçimlerde oylarının neredeyse tamamını 'laiklik elden gidiyor' söylemiyle aldığını anlatan Avukat Kemal Aytaç, "Çünkü kendisi de biliyor ki başörtüsü ve sağ kesimle ettiği mücadele kendisine büyük bir oy kazandırıyor, bu durum da kendilerinin işine geliyor." diyor. Baro ise yasağı savunuyor. İstanbul Barosu Yönetim Kurulu Üyesi Avukat Turgay Demirci, söz konusu yazıya sahip çıkarak, "Avukatın görev yaptığı her yer kamusal alandır. Bu tartışmanın çözüme ulaşması için siyasal iktidarın yasa değişikliği yapması şarttır." yorumunda bulunuyor.


http://www.zaman.com.tr/haber.do?haberno=1326904&title=barodan-secimi-kazanma-taktigi-basortusu-yasagini-genislettiler