Son yazılar

Welcome to Hukuk Forum Sitesi - Hukuk ve hayata dair her şey!. Please login or sign up.

28 Mart 2024, 12:07:57

Login with username, password and session length
Üyeler
Stats
  • Toplam İleti: 8,818
  • Toplam Konu: 4,361
  • Online today: 115
  • Online ever: 549
  • (13 Ocak 2023, 13:23:05)
Çevrimiçi Kullanıcılar
Users: 0
Guests: 72
Total: 72

Arakan'da budistler Müslümanlara soykırım uyguluyor, acil yardım gerekli

Başlatan Avukat, 29 Temmuz 2012, 17:49:29

« önceki - sonraki »

Avukat



Arakanlı Müslümanların Lideri Dr. Muhammed Yunus, Burma Hükümeti ve Budistlerin ortak hareket ederek Müslümanlara soykırım uyguladıklarını söyledi. Yunus,"Bugün Burma'da ve Arakan'da yaşayan Müslümanlar, zulümle, işkenceyle, tecavüzle ve mallarının yağmalanmasıyla karşı karşıyalar." dedi.

Diyanet İşleri Başkanlığı'nın, "İslam Dünyası Dini Liderleri Ramazan'da İstanbul'da buluşuyor" başlıklı etkinliğine katılmak üzere İstanbul'a gelen Muhammed Yunus, dini liderlere verilen iftar yemeğinde konuştu. Dünya'nın birçok yerinden gelen İslam büyüklerine konuşma fırsatı verdiği için Allah'a şükrettiğini ifade eden Yunus, Türkiye'yi ve diğer İslam ülkelerini Arakan'daki zulmün durdurulması için gerekenleri yapmaya davet etti.

Haziran ayından başlayan olaylardan bu yana 50 bin civarında Müslümanın katledildiğini, 50 bin Müslümanın ise tutuklandığını ve nerede olduklarının bilinmediğini ifade eden Yunus, "O günden bugüne Müslümanlar çok ciddi bir zulüm altındalar ve sıkıntı içindeler. Birçok Müslüman açlıktan, gıda bulamadığından, sağlık hizmetlerine ulaşamadığından ve diğer birçok sebepten dolayı hayatını kaybetmeye devam ediyor." dedi.

Arakan'daki Budistler ile Burma'daki hükümetin işbirliği yaparak Müslümanlara adeta etnik temizlik uyguladığını belirten Arakanlı Müslümanların Lideri Dr. Muhammed Yunus şunları kaydetti: "Bangladeş hükümeti de kendisine sığınan Müslümanları kabul etmeyerek bir noktada Müslümanların öldürülmesine göz yummaktadır. Türkiye ve diğer İslam ülkelerinin konuya sahip çıkarak oradaki zulüm gören Müslüman kardeşlerinin biran önce hak ve hukuklarının iade edilmesi, bu zulmün durdurulması, bu katliamın durdurulması konusunda gerekeni yapmak zorundalar. Bu iftar programını bir fırsat bilerek buradaki Müslüman kardeşlerimize çağrıda bulunmak istiyorum. Gelin oradaki Müslümanların dertlerine derman olacak yardım elini uzatın ve bu zulmün durdurulması için elinizden geleni yapın."

Topkapı Sarayı'nda verilen iftar yemeğinde İslam Dünyasının dini liderlerine seslenen Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez ise, İslâm coğrafyasının bir acı ve elem coğrafyası olmaktan kurtularak, yeniden bir ilim ve medeniyet coğrafyasına dönüşmesi Yüce Rabbimden en büyük niyazımdır." dedi.

Ramazan ayının dünyanın çeşitli yerlerinde zulüm gören Müslümanların felahına vesile olmasını dilediğini belirten Görmez, "Suriye'de akan kardeş kanının bir an evvel durmasını; Burma'da Arakan'da yaşayan din kardeşlerimize reva görülen insanlık dışı muamelelerin sona ermesini; dünyanın muhtelif yerlerinde saldırılara ve zulümlere maruz bırakılan Müslümanların felahına ulaşmasını Cenâb-ı Hakk'tan niyaz ediyorum." şeklinde konuştu.

Diyanet İşleri Bakanlığı'nın tertiplediği "İslam Dünyası Dini Liderleri Ramazan'da İstanbul'da buluşuyor" organizasyonuna aralarında Rusya Federasyonu Merkezi Din İdaresi Başkanı Talat Teceddin, Mısır Baş Müftüsü Prof. Dr. Ali Cuma, Tunus Din İşleri Bakanı Dr. Noureddine Khademi, Ürdün İslami İşler ve Evkaf Bakanı Prof. Dr. Abdulsalam Davud Muhammed'in de bulunduğu çeşitli ülkelerden birçok İslam alimi katıldı.

Kaynak: CİHAN
http://www.haber7.com/guncel/haber/908151-arakan-dini-lideri-musluman-soykirimi-uygulaniyor



İHH'dan Arakan'a yardım seferberliği

Arakan gerçeği: "Myanmar hakkındaki AB ve BM raporları gerçekçi değil"

Yıllardan beri bölgede çalışmalar yürüten İHH İnsani Yardım Vakfı, yaşanan olayların ardından Myanmar-Bangladeş sınırına giderek Arakanlı mültecilerin yerleştiği kampları ziyaret etti. Kamplardaki gözlemlerini anlatan İHH ekibinden Said Demir kamplarda tam bir insanlık dramı yaşandığını aktardı. AB ve BM raporlarının da gerçekçi olmadığını söyleyen Said Demir, evlerini terk eden Arakanlı sayısının 100 bini geçtiğini belirtti. Şehir merkezlerinde göstermelik olarak baskıların azaldığını dile getiren Demir, ancak kırsal bölgelerde köylerde zulmün devam ettiğini söyledi.

İHH Acil Yardım Ekipleri Myanmar-Bangladeş sınırındaki çalışmalarını sürdürüyor. Yaklaşık 15 yıldır bölgede çalışmalar yürüten ve bölgeyi yakınan tanıyan İHH ekibi, Myanmar-Bangladeş sınırında ve Bangaldeş'ten kaçabilenlerin sığındığı mülteci kamplarında hem gözlem hem de yardım çalışmaları gerçekleştirdi.

İHH ekipleri bölgede yoğun bir şekilde çalışırken İHH Myanmar ve Bangladeş Temsilcisi Said Demir Arakanlı mültecilerle konuşarak bölge hakkında da son bilgileri aldı. Halen bölgede bulunan Demir gözlemlerini anlatırken; "Burada kriz masası oluşturduk. Buradaki mazlum Müslüman topluluğun sesinin dünyaya duyurulması için her türlü resmi ve insani girişimlerimizi sürdürüyoruz." dedi.

Bölgede yardım çalışmalarını koordine eden Demir, Müslümanlara yönelik baskı ve zulümlerin ilk günkü gibi devam ettiğini söyledi. Demir, özellikle Birleşmiş Milletler ve Avrupa Birliği temsilcilerinin raporlarının gerçeği yansıtmadığını belirtti. Demir, "Bu kurumlar polis nezaretinde Arakan'a gidip insanlara neler yaşadıklarını soruyorlar. Arakanlılar da korkularından bir şey söyleyemiyor. Geçmişte; gerçekleri söyleyen onlarca kişi Myanmar devleti tarafından katledildi çünkü. Bu yüzden BM ve AB'nin gözlemleri gerçeği yansıtmıyor. Orada ölüm korkusu altında can pazarı yaşanıyor." dedi.

100 binin üzerinde Arakanlı evini terk etmek zorunda kaldı

Arakan'da son bir buçuk ayda gerçekleşen saldırılarda binlerce ev ve köyün yakılıp yıkıldığını bunun sonucu olarak 100 binin üzerinde Arakanlının mülteci durumuna düştüğünü belirten Demir, 10 bin civarında Arakanlının ise Bangladeş sınırını geçerek dağlara kaçtığını ifade etti. Demir son gelişmeleri şöyle özetledi: "Yıllardan beri sürekli Müslümanların yaşadıkları yerlere, tarlalarına el koyuyorlardı. Müslümanlar da bu yüzden mülteci kamplarında yaşıyordu. Son olaylarla birlikte Arakan içinde yaşayan mülteci sayısı arttı. 100 binin üzerinde Arakanlı Müslüman, kendilerini güvende hissetmedikleri için köyünü, evini terk ederek mülteci kamplarına sığındı. Dışarı kaçabilen mülteci sayısı ise son bir ayda 10 bini aşmış durumda."

Myanmar askeri yönetimi kışkırtıyor

Müslümanlara sokağa çıkma yasağı uygulandığını ve askeri yönetimin kışkırttığı Budist çetelerce Müslümanların gece vakti evlerinde katledildiklerini vurgulayan Demir, şunları söyledi: "Müslümanları evlerinden alıyorlar ve bir daha da haber alınamıyor. Daha geçen çarşamba günü köye gelerek Müslüman kızları toplamışlar. Daha sonra kızları okul bahçesine götürerek, tamamını soymuşlar. İçlerinden on tanesini alıp götürmüşler; kızların nereye götürüldüğü belli değil. Bu kızlardan hala haber alınamıyor. Zulüm tüm hızıyla devam ediyor. Müslümanlar dükkânını açsa yağmalanıyor, tarlasına gitse ekinleri elinden alınıyor. Tüm bu yaşananlar Müslümanları açlığa sürüklüyor."

Arakan bölgesinde yaşanan vahşetten kaçan Müslümanları Bangladeş'te ise daha büyük sıkıntılar bekliyor. Çünkü Bangladeş artık mültecileri kabul etmiyor. Sınırlar kapatılmış durumda. Arakanlı Müslümanlar nehirleri geçip günlerce ormanlarda yürüyerek kaçak yollardan Bangladeş'teki kamplara sığınıyorlar.

Ancak kamp şartları oldukça kötü ve canlarını kurtarıp kamplara ulaşanlar yepyeni bir çileye daha başlamış oluyorlar. Myanmar'daki şiddet olayları arttıkça buraya yerleşenlerin sayısı hızla çoğalmış ve alanı sürekli genişlemiş. Mülteciler, tam bir yaşama mücadelesi veriyor. Geçmiş yıllarda kampa yerleşenler Birleşmiş Milletler tarafından yaptırılan barakalarda kalıyor. Su, banyo, tuvalet ihtiyaçlarını ise en ilkel şartlarda gideriyorlar.

Ormanlarda ölüm kol geziyor

İHH ekiplerinin görüştüğü Arakanlı mülteciler yaşadıkları ölümcül yolculukları anlattı. Günlerce ormanlarda saklanarak Bangladeş'e ulaşan Arakanlılar gece yürüyerek gündüz saklanarak canlarını kurtarmaya çalışıyor. Binlerce kişi ormanlardan güvenli bir yere ulaşmak amacıyla yola çıkmış durumda. Bangladeş sınırında İHH ekiplerine yaşadıklarını anlatan Arakanlı mülteciler şu bilgileri paylaştı: "Yola 100 kişi olarak çıktık. Gece yürüdük, gündüz saklandık. Ormanda üç defa Budist fanatiklerin saldırılarına uğradık ve yanımızdaki 52 kişi katledildi. Buraya 48 kişiyle varabildik. Yanımızda 40 gün önce ikiz çocuk doğurmuş bir kadın da vardı. Tam dört günlük yürüyüşümüzde o da yanımızdaydı. Bu kadının kocasını öldürdüler. Çocuklarıyla yalnız kaldı."

İHH yardımları artarak sürecek

10 yıldır bölgede yardım çalışmaları sürdüren İHH İnsani Yardım Vakfı, Arakan için Acil Yardım Kampanyası başlattı. İHH ekipleri; Arakanlı mültecilere maddi yardımlar, tıbbi yardımlar ve gıda yardımları yapıyor. Ekipler özellikle açlık sınırının altındaki kamplara ve köylere pirinç yardımları yapmaya başladı.

Arakanlı Müslümanlara yardım etmek isteyen bağışçılarımız, hayırseverlerimiz ARAKAN yazıp 3072'ye göndererek 5 TL bağışta bulunabilirler. Ayrıca www.ihh.org.tr ve 0212 631 21 21 telefon numaralarından İHH'ya ulaşarak bilgi alabilirler.

Bölge hakkında her türlü soruya cevap bulabileceğiniz İHH Arakan Raporu için TIKLAYINIZ..

Arakan hakkında detaylı bilgi için: arakan.ihh.org.tr

http://www.ihh.org.tr/ihhdan-arakana-yardim-seferberligi/





Arakan'dan dönen gazeteci: Çekim yaparken ağladım

Müslümanların zulme uğradığı Arakan'daki kampları görüntüleyen gazeteci Fatih Er, çekim yaparken ağladığını söyledi.

Arakan'dan dönerken didik didik arandıklarını ve doğa fotoğrafçısı diye askerlere kendilerini tanıttıklarını ifade eden Er, söz konusu bölgede insanların ölümü kurtuluş olarak gördüğünü dile getirdi.

Arakan'da yaşanan zulmü görüntülemek için bölgeye giden gazeteciler Türkiye'ye döndü. İnsan Hak ve Hürriyetleri İnsani Yardım Vakfı (İHH)'nın Fatih'teki merkezinde basın toplantısı düzenleyen gazeteci Fatih Er, bölgede yaşananlar karşısında hayrete düştüğünü ifade etti. Kendilerinin sadece kamplara kadar gidebildiğini, vahşetin yaşandığı yerlere giremediklerini anlatan Er, "Buz dağının görünen kısmını duyurabildik. Öldürülen insanları değil ama ölümden kaçan insanları haber yapabildik. Buz dağının görünmeyen kısmı var. O mültecilerle karşılaştığımda, çekim yaparken de montaj yaparken de haberi yazarken de ağladım." dedi.

Oradaki insanların klasik bir mülteci olmadığını ölümden kaçan insanlar olduğunu dile getiren Er şöyle devam etti: "Bu insanlar bizim bildiğimiz klasik umuda kaçan mülteciler değil. Bunlar ölümden kaçan mülteciler. Bir gece vakti Arakan bölgesine bir saat bataklıkta yürüdükten sonra ulaştık. Biz sahil kesime vardığımızda kesinlikle ışık yakmamız yasaktı. Burma hükümeti oraya elektrik vermemiş. Herhangi bir hareketlilikte askerler ateş açıyor. Şayet biz orada olduğumuzu belli etseydik; ölümden kaçan insanların hayatını tehlikeye atacaktık. Orada katliamların durması hiçbir anlam ifade etmiyor. O insanlar katliamdan daha fazla zulümden kaçıyorlar. Onlar için ölüm bir kurtuluş olmuş. Çünkü, 65 yaşındaki kadın bataklığın içinde aç susuz dört gün kaçmaya çalışmazdı. 12 yaşındaki bir çocuk tecavüzden kurtulmak için hiç tanımadığı insanların yanına verilmezdi. Onun için Arakan'da katliamın olmadığını söyleyenler bir kez daha düşünmeli."

Arakan'dan dönen bir diğer gazeteci Osman Sağırlı ise 110 ülke dolaştığını, birçok afet ve savaş gördüğünü ancak böyle bir zulüm görmediğini anlattı. İHH gönüllüsü Sait Demir ise Arakan'da yaptıkları yardım faaliyetleri hakkında bilgi verdi.

(CİHAN)
http://www.zaman.com.tr/haber.do?haberno=1325475&title=arakandan-donen-gazeteci-cekim-yaparken-agladim



Arakan'a yardım kampanyasına Fethullah Gülen Hocaefendi de katıldı

Fethullah Gülen Hocaefendi, Myanmar'da Budist çetelerin katliamından kaçarak Bangladeş sınırına yerleşen Arakan Müslümanlarına Kimse Yok Mu Derneği aracılığıyla 10 bin dolarlık yardımda bulundu.

Myanmar-Bangladeş sınırına yerleşen Arakan Müslümanlarını Kimse Yok Mu Derneği yalnız bırakmıyor. Oruçlarını Müslüman kardeşleriyle açan Kimse Yok Mu gönüllüleri, yardım çalışmalarının yanı sıra inceleme amacıyla mültecilerin kaldığı kampları dolaşıyor.

Fethullah Gülen Hocaefendi de, Kimse Yok Mu'nun Arakan'a yardım kampanyasına ilk bağış yapanlardan oldu. Hocaefendi, kitap telifinden gelen 10 bin doları Arakan Müslümanlarına bağışladı.

'4 BİN MÜSLÜMAN ÖLDÜRÜLDÜ, 8 BİNİ KAYIP'

Öte yandan, Cihan Haber Ajansı'na Arakan'daki son durumu değerlendiren Rohingyalıların ilk haber ajansı Kalaban Press Network'ün Genel Yayın Yönetmeni Tin Soe, Myanmar'ın Arakan bölgesinde 29 Mayıs'tan bu yana yaşanan olaylardan Budistler tarafından 4 bin Rohingyalı Müslümanın öldürüldüğünü ve 8 bin kişiden de haber alınamadığını bildirdi. Kendisi de etnik olarak Rohingyalı soyundan gelen Tin Soe, hâlihazırda en sıkıntılı bölgenin Myanmar ve Bangladeş'in sınırı Naf Nehri kenarı olduğunu kaydetti.

Bangladeş hükümetinin Myanmar'daki zulümden kaçan 500 bin Rohingyalı Müslümanın insani ihtiyaçlarını bile karşılamaktan aciz olduğunu kaydeden Tin Soe, hükümetin sadece 29 bin kişiye kamplarda baktığını söyledi.

Yardım kampanyasına katılmak için 444 4 593 nolu telefondan bilgi alınabilir veya "Arakan" yazıp 5777'ye SMS gönderilebilir.

(CİHAN)
http://www.zaman.com.tr/haber.do?haberno=1325564&title=arakana-yardim-kampanyasina-fethullah-gulen-hocaefendi-de-katildi

Avukat

Myanmar'ın Arakan bölgesinde zulüm ve katliamlar devam ederken, merkezi New York'ta bulunan İnsan Hakları İzleme Örgütü (HRW), 56 sayfalık bir rapor yayımladı.

Raporda, Arakanlı Müslümanların son iki aydır yaşadığı dehşet verici zulüm ve katliam ayrıntılarıyla tasvir edildi. Ayrıca, Müslümanlara yönelik şiddete yeterli müdahalede bulunmayan devlet görevlilerinin, Budist saldırganlar geri çekildikten sonra cinayet, tecavüz ve toplu tutuklama eylemlerini bizzat yürüttüğü belirtildi. 57 Budist ve Müslüman görgü tanığının ifadelerine de yer verilen raporda devletin, bölgeye ulaşmaya çalışan uluslararası yardım kuruluşu temsilci ve gözlemcileri tutuklayarak engellediği belirtiliyor.

Myanmar'da Rohingyalı Müslümanların on yıllardır süren baskı ve ayrımcılığa ilave olarak son iki aydır yaşamakta olduğu dehşet verici zulüm ve katliamlar, dünyanın en saygın insan hakları örgütünün çarşamba günü yayınladığı raporda ayrıntılarıyla tasvir edildi. İnsan Hakları İzleme Örgütü'nün (HRW) 56 sayfalık raporunda, Müslümanlara yönelik şiddet dalgasına yeterli müdahalede bulunmayan devlet görevlilerinin, Rakhine Budistler geri çekildikten sonra, Müslümanlara karşı cinayet, tecavüz ve toplu tutuklama eylemlerini bizzat yürüttüğü belirtildi.

Ramri'de bir Budist rahibenin 3 Rohingyalının tecavüzüne uğradığı iddiası ile başlayan olaylarda, 3 Haziran günü bir otobüsü durduran kalabalık Budist grup, 10 Müslüman yolcuyu vahşice linç ederek öldürdü. HRW, yerel halkla görüşmelerinde, bu sırada olay yerinde bulunan güvenlik güçlerinin 10 Müslüman'ın öldürülmesine hiçbir şekilde müdahale etmediğini doğruladı. 8 Haziran günü Moungdaw şehrinde cuma namazından çıkan öfkeli Rohingyalı Müslümanlar, Budist ev ve işyerlerine saldırdı. Bundan sonra, başkent Sittwe başta olmak üzere eyalet genelinde 800 bin Rohingyalı Müslüman'a yönelik yoğun bir Budist şiddeti başladı. HRW, Müslüman karşıtlığıyla bilinen Burma medyasının da Müslümanlara yönelik şiddet dalgasını haberleriyle teşvik edip büyüttüğüne dikkat çekiyor. Bütün bu gelişmelere güvenlik güçleri müdahale etmedi.

İnsan Hakları İzleme Örgütü'nün 57 Budist ve Müslüman görgü tanığının ifadeleriyle desteklediği raporunun başlığı da, 29 yaşındaki bir Rohingyalı Müslüman ile daha yaşlı bir Rakhine Budist'in, örgüt temsilcilerinin kendileriyle farklı zamanlarda yaptığı görüşmelerde sarf ettiği aynı cümleden alındı: "Devlet Bunu Durdurabilirdi''.

HRW, olaylar başladıktan 3 gün sonra ilan edilen sokağa çıkma yasağına rağmen, 12 Haziran günü eyalet başkenti Sittwe'de Rakhine Budist çetelerce, Müslümanlara ait 10 bini aşkın ev yakılırken, polislerin ve Lon Thein adı verilen milislerin kaçmaya çalışan Müslümanlara gerçek mermilerle ateş ettiğini de belirledi. Şehrin yarısını oluşturan Müslümanların neredeyse tamamı kaçmak zorunda kaldı. HRW, bu insanların evlerine geri dönmelerine izin verilip verilmeyeceğinin de belli olmadığına dikkat çekiyor. Olaylar sırasında tutuklanan çok sayıda Rohingyalı Müslüman'dan hiçbir haber alınamadığına işaret eden HRW raporu, Burma hükümetine, gözaltında olanların kimlikleri ve nerede tutuldukları konusunda ailelerine derhal bilgi vermesi çağrısında bulunuyor.

"Eğer Arakan'da yaşananlar, geçen yıl sona eren askeri cunta döneminde gerçekleşseydi dünya ayağa kalkardı." diye yazan HRW Asya yöneticisi Brad Adams, "Ancak öyle görünüyor ki uluslararası toplum, Burma'da değişim yaşandığı yönündeki romantik söylemden etkileniyor. İnsan hakları ihlalleri sürerken bile ambargoyu kaldırıp ticari antlaşmalar imzalıyorlar." dedi.

Haziran ayından bu yana sınırlarına gelen binlerce Rohingya Müslüman'ını kabul etmeyerek geri gönderen Bangladeş hükümeti uluslararası hukuka aykırı davranmakla eleştiriliyor. Bangladeş sahiline gelen ve merhamet dileyen Müslümanların muson yağmurlarının olduğu bir dönemde dayanıksız tahtadan teknelerle denize geri gönderildiğine tanık olduğu kaydediliyor. Bangladeş'e sığınabilenlerin, gıda, barınak ve korunmadan yoksun olduğunun altı çiziliyor.

http://www.zaman.com.tr/haber.do?haberno=1326860&title=arakandaki-katliam-sivil-catisma-degil-devlet-zulmu





Myanmar'da katliamdan kaçtılar Bangladeş'te sele yakalandılar

MEHMET YAMAN - Cox's Bazaar

Katliamdan kaçan Arakanlı Müslümanlardan Bangladeş'e geçebilenler için her şey geride kalmış olmuyor. Aralıksız yağan muson yağmurlarının yıktığı Bakkali Nehri üzerindeki Gorconia köprüsünden arta kalan parça üzerindeki yolculukları yaşadıklarının özeti gibi.

Güneydoğu Asya'nın çilekeş Müslümanları onlar. Asırlardır yaşadıkları topraklardan kaçmak zorunda kalan Arakan Müslümanları, Bangladeş, Myanmar ve Hint Okyanusu arasında sıkışmış kalmış bir halk. Myanmar'da devlet eliyle teşvik edilen zulümden kaçıp sığındıkları Bangladeş'te de olumsuzluklar yakalarını bir türlü bırakmadı. Aralıksız yağan Muson yağmuru ve sel suları, derme çatma barakalarda yaşayan Arakanlıları zor durumda bırakıyor. Tıpkı Gorconia ve Gocacobbiye yakalarını birleştiren köprünün yaşanan sel felaketinde yıkıldığı gibi yıkılıyor hayatları.



Kutupalong Kampı isimli resmi olmayan bu köhne kampta annesinin kucağında neredeyse vücudunun büyük bölümü alçıda olan bir çocuk dikkatimizi çekiyor. Anne Hamide ve 3 yaşındaki oğlu Muhammed Erkan ile Myanmar'dan kaçanlardan biri. Minik Muhammed neden kaçtığını belki anlamıyor ama onun bedeni her şeyin farkında. Anne Hamide, oğlunun tedavisi için cesaretini toplayıp, Myanmar'da ölümü göze alarak sokağa çıkıyor. Yakalanmak uğruna da olsa oğlunun tedavisini yaptırıyor. 5 ay önce Budist Myanmar askerlerinin zulüm ve katliamından kaçarak buraya gelmiş anne-oğul. Onlara, 1940'larda aynı şekilde kaçanlar yardım etmiş.

Teravih namazı saatleri sokağa çıkma yasağı çıkardılar

Birkaç ay önce Myanmar'dan kaçarak kampa yerleşen 35 yaşındaki Muhammed Ekrem, Arakan'da yaşadıklarını tane tane anlatıyor. İbadet etmek için camiye gidemediklerini söylüyor. Ramazan aylarında teravih namazı vakitlerinde sokağa çıkma yasağını başlattıklarını, bu saatlerde camiye gidecek olan Müslümanları öldürmek için gerekçelerinin hazır olduğunu belirtiyor ve ekliyor: "Ülkeyi bize zehir ettiler. Tarımı ve ticareti yasaklardılar. Genç kızlarımıza işkence yaptılar. Daha sonra askerler evlerimizi bastı. Kardeşlerimden birinin karnını, diğerinin de kafasını keserek öldürdüler. Kardeşimin sakallarından tutarak sokak ortasında gezdirdiler. Orada askerler evimizi basmıştı, burada da seller..."

Myanmar'dan 1 yıl önce Bangladeş'e sığınan 42 yaşındaki Kulame Kullamiya, canını kurtarmak için uzun bir yolculuğun ardından Cox's Bazaar'a ulaşabilenlerden. Şiddete dayanamayan komşuları ile birlikte kaçmayı kararlaştırdıklarını belirten Kullamiya kaçış hikâyesini şöyle anlatıyor: "Bir botla yola çıktık. 5 gün süren bot yolculuğundan sonra Bangladeş'e ulaştık. Kıyıya vardığımızda günlerce ormanlık alanlarda saklandık. Babam ve annem yaşlı için oldukları gelemediler. Kendimizi savunacak hiçbir şeyimiz yok, bu yüzden onlara karşı koyamıyoruz. 2 oğlum akrabalarımızı getirmek için Arakan'a döndü. Aylar geçmesine rağmen kendilerinden haber alamıyorum. 8 kişilik bir ailem var, onlara gelen yardımlar sayesinde bakabiliyorum. Ülkeme dönmek için gün sayıyorum ama can güvenliğimiz tam olarak sağlanmadan bunun tehlikeli olduğunu biliyorum."

Sokağa çıkmak ölüm fermanını imzalamak demek

Abdullah 23 yaşında ve 3 yıl önce gelmiş. 11 kişilik bir ailesi var. Myanmar'da okumasına izin vermemişler. Yaşadıkları ev nüfusları artınca yetmemeye başlamış. Yeni bir ev inşa etme girişimine ise yetkililer izin vermemiş. Ardından tacizler başlamış. Amcası Myanmar'da ev hapsinde tutulan Abdullah, askerlerin içinde hiç Müslüman olmadığını ve kendilerinin öğretmen bile olmalarına izin verilmediğini anlatıyor.

Said Nur ise kampta henüz yeni, 20 gün önce gelmiş. Myanmar'da akşam 6'dan sabah 6'ya kadar evlerinden çıkmalarına izin vermiyorlarmış. Sokakta can güvenliklerinin kalmadığını anlatıyor. Sokakta askerler tarafından yakalanıp götürülenlerden bir daha haber alamadıklarını söylüyor. Anne ve babası Myanmar'da kalmış. Köyleri sınıra yakın olduğu için 5 saatte Bangladeş'e geçebilmişler. 50 yaşındaki Taiba Aynun da diğer Arakanlılar gibi şiddet görerek 5 ay önce Bangladeş'e kaçmış. Taiba Aynun, Myanmar'ın Müslümanlar için yaşanmaz bir yer haline geldiğini, sokağa çıkmanın ölümü göze almak anlamına geldiğini anlatıyor: "Kocamı ve kardeşlerimizi öldürdüler, bana işkence ettiler. Komşularımın yardımları ile ülkeden kurtulabildim. Bangladeş hükümeti bize bakamıyor. İki ülke arasında sıkıştık kaldık." Ailesinden kimsesi kalmayan Tabia Aynun, Myanmar'dan birlikte kaçtığı komşuları ile birlikte yaşıyor.

Beşir Ahmet de 52 yaşında ve kampın en eskilerinden. 7 yıldır kampta yaşıyor. 9 kişilik bir ailesi var. Myanmar'da çok sayıda arsası olduğunu ve Myanmar devletinin buna el koymasından sonra oradan kaçmak zorunda kaldığını anlatıyor: "Ülkede çocuklarımızın evlenmesine karşı çıkıyorlar, çünkü çoğalmamızı istemiyorlar. Evlenen oğullarımız işkenceden geçiriliyor." Can güvenliklerinin sağlanması halinde ülkesine geri dönebileceği umudunu yitirmediğini vurgulayan Ahmet'in dudaklarından şu cümleler dökülüyor: "Burada bir barakada yaşıyoruz ama orada çok arazim vardı. Geri dönersem hepsini geri alırım inşallah."

http://www.zaman.com.tr/haber.do?haberno=1326859&title=myanmarda-katliamdan-kactilar-bangladeste-sele-yakalandilar

Avukat

#2


Arakan'da budistler Türkler geliyor diye sevineni bile öldürüyor

Budistler'in vatandaşlık, eğitim, sağlık gibi temel haklardan yoksun olan Müslümanlar'a katliam yaptığı Myanmar'ın Arakan bölgesine Ankara yardıma koştu. Emine Erdoğan ve Davutoğlu'nun geleceğini duyan Budistler katliama hız verdi.

Uğur Kocbaş'ın haberi

Güneydoğu Asya ülkesi Myanmar'ın Arakan bölgesinde mayıs ayından bu yana tam bir din savaşı yaşanıyor. Vatandaşlık hakları olmayan, çocuklarını okula gönderemeyen, kamuda görev alamayan Müslüman azınlıkların köyleri Budistler tarafından ateşe veriliyor. Tüm bunlara sebep olan olay 3 Müslüman gencin bir Budist kadına tecavüz ettiği iddiası. Ancak Bangladeş sınırında yaşayan 800 bin Müslüman ile onları çevreleyen Budistler arasındaki gerilim daha eskilere dayanıyor. Yıllarca askeri diktatörlükle yönetilen Myanmar, en büyük demokrasi savunucusu Suu Kyi'yi de yıllarca hapiste tuttuktan sonra geçtiğimiz aylarda serbest bırakan bir ülke...

Askeri rejim halen ülkedeki tek egemen güç, egemen din de Budizm. Bu ülkenin topraklarına ait olmadıkları iddiasıyla Müslüman azınlığın temel hakları yok. Siyasi parti, dernek kurmaları, devlet memuru olmaları yasak. Yaşadıkları Rahingya bölgesinden başka yere seyahat edebilmeleri için Budist yönetimin onayı gerekli. Baskı o kadar yoğun ki, Müslüman azınlığın satın alabileceği ürünler bile sınırlı. Buna cep telefonu kontörü de dahil.

Olayların fitilini ateşleyen ise, daha sonradan yalanlanan tecavüz iddiasının ardından Budist çetelerin bir otobüsü ateşe vererek 10 Müslüman'ı öldürmesi oldu. Ardından onlarca Müslüman köyü ateşe verildi. 1000'den fazla Müslüman ölürken, 90 bin kişi de evlerini terk etmek zorunda kaldı.

Türkler'e kanlı karşılama

Olaylar BM'nin bölgeye gönderdiği gözlemci Tomas Ojea Quintana'nın 3 günlük temasları sırasında hükümetin de çabalarıyla engellense de, Ojea'nın BM'ye dönüşünün ardından yeniden alevlendi. 8 kentte olağanüstü hal ilan edildi ve Myanmar askerleri bölgede devriye gezmeye başladı. İki gün önce Dışişleri Bakanı Davutoğlu ve Başbakan Erdoğan'ın eşi ve kızının bölgeyi ziyaret edeceği haberi Müslüman gruplar arasında sevinç yarattı. Ancak bu haberi kutlamak için sokaklara çıkan Müslümanlar yeni bir katliamın hedefi oldu. Amerikan Salem-News gazetesinde Myanmarlı aktivistler yayınladıkları mektupta, 'Türk delegasyonunun buraya geleceğini duyan Rakhinalılar (Budistler); Kyawk Taw, Mraybun, Punna, Kytune, Palawa, Aen, Pauk Taw, Maunk U, Minpya, Ramoray ve Maung Bawe'de Müslümanlar'a ait evleri yakıp yıktılar onlarca kişiyi öldürdüler. Sanki Türkler'i Müslümanlar'ın kanıyla karşılamak ister gibiydiler. Hayatımızda böyle korku filmi görmedik. En yetenekli yönetmenlerin bile böylesini çekebileceğine inanmıyoruz' diye yazdılar.

9 yerde olağanüstü hal ilan edildi

Son iki günde yaşanan katliamlar üzerine, Arakan'da olağanüstü hal ilan edilen bölge sayısı 9'a ulaştı. Akşam 19:00 ile sabah 05:00 arasında sokağa çıkma yasağı uygulanmasına karar verildi.

Nehri geçen de kurtulamıyor

Myanmar hükümeti açıkça dile getirmese de ülkedeki nüfusun yüzde 1'ini oluşturan Müslümanlar'ın komşu Bangladeş'e gitmelerini istiyor. Olayların ardından iki ülke arasındaki nehri aşıp Bangladeş'e sığınanları ise Bangladeş yönetimi besleyemeyecekleri gerekçesiyle ülkeye almayıp kamplarda tutuyor.

Arakan'a 2.2 milyon TL

Başbakan Erdoğan'ın eşi Emine Erdoğan, kızı Sümeyye ve Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu'nun öncülüğündeki Türk heyeti Arakan Müslümanları'nın dramını yerinde incelemek ve Türkiye'nin yardım elini kurbanlara ulaştırmak için Myanmar'a gitti. Milletvekilleri, bürokratlar, yardım kuruluşlarının temsilcileri ve gazetecileri de taşıyan uçak dün başkent Naypidav'a inişinde Myanmar Dışişleri yetkilileri tarafından karşılandı. Arakan bölgesinde yaşayan Rohingya Müslümanlarının uzun zamandır ihmal edildiğine dikkat çeken Davutoğlu, "Hem Myanmar'a açılmak hem de Arakan'a ulaşmak istiyoruz. İkisini bir arada gerçekleştirmek istiyoruz. Aslında ziyareti kabul etmeleri Türkiye'nin uluslararası alandaki etkisinin bir yansıması. Herhangi bir ülkeye böyle bir şey yapmadılar. Bizim büyükelçimiz iyi çalıştı" dedi. Başbakanlık Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı tarafından Myanmar için başlatılan yardım kampanyasında 2 milyon 184 bin 898 lira toplandığı açıklandı.

http://haber.gazetevatan.com/sevinenleri-oldurduler/472559/1/Gundem






Başbakan: Arakan'ın durumu Somali'den daha kötü

Bazı kesimlerin 'Türkiye'nin Suriye, Somali ve Arakan'da ne işi var' eleştirilerine cevap veren Başbakan Erdoğan, "Biz nerede feryat varsa orada olmaya mecburuz. Türkiye artık alan el olmaktan çıktı veren el oldu" diye konuştu.

SEDAT ÖZKÖMEÇ / İSTANBUL

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Arakan'da yaşanan insanlık dramının Somali'den daha kötü olduğunu söyledi. Başbakan Erdoğan, Türk Kızılayı'nın 144. kuruluş yıl dönümü ile bağışçılarına altın madalya takdim töreni iftar yemeğinde yaptığı konuşmada, geçtiğimiz çarşamba günü eşi, kızı, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ile Kızılay'ın, TİKA'nın ve sivil toplum örgütlerinin temsilcilerinin Myanmar'a gittiklerini anımsatarak, ilk kez diplomatik temas kurulduğunu söyledi.

Burada ne ırki bir ayrımcılık, ne dinsel bir ayrımcılık olmadığını, fakat Arakan'a da geçmek için de gerekli girişimlerin yapıldığını anlatan Erdoğan, 'Sonunda Arakan'ın kapısını da araladılar. Türkiye'den toplanan yardımlar, orada bizzat Müslüman kardeşlerimize ulaştırıldı, aynı şekilde Budistlere de ulaştırıldı, sorunlar yerinde tespit edildi, yetkililerle çözümler üzerinde istişareler yapıldı' dedi.

ARAKAN'IN DURUMU SOMALİ'DEN DAHA KÖTÜ

Myanmar'a giden heyetin bu gece yarısı döneceğini ve tablonun Somali'den daha kötü olduğunun kendisine söylendiğini ifade eden Erdoğan, bazı medya mensuplarının 'Hadi Başbakan'ın hanımını anladık da Dışişleri Bakanı'nın orada ne işi var' dediğini belirtti. Erdoğan, şöyle devam etti: 'İnanır mısınız, bu bir kısım medyanın Türkiye'yi ellerinden gelse 780 bin kilometrekarelik vatan toprakları içinde bile yaşamamasını isteyecekler. Bu zihniyetli bir yapı var. 'Ne işin var senin Güneydoğu'da?' diyenleri de var. Bakıyorsunuz bir tanesi çıkıyor, 'Hakkari elden gitti' diyor. Bu nasıl bir zihniyettir. Üstelik ordunun içinden gelen bir kişi olarak söyleyeceksin. Utanmadan, sıkılmadan da Başbakanı televizyona davet ediyor. Kimsin sen de televizyona çıkaracaksın sen. Çapın ne? General olsan ne yazar, mesele çapın olacak. Bir yere yar olacaksın, böyle bir durumun da yok. Bizim işimiz var bu ülkede.'

http://yenisafak.com.tr/Politika/?t=11.08.2012&i=401559&k=m4



Arakanlı Müslümanların acı feryadı ağlattı

Fanatik Budist grupların katliam yaptığı Arakan'ı ziyaret ederek yardım dağıtan Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ile Başbakan Tayyip Erdoğan'ın eşi Emine Erdoğan, Müslümanların acı feryadı karşısında gözyaşlarını tutamadı.






Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın eşi Emine Erdoğan, Myanmar temasları kapsamında son iki aydır Budist fanatiklerin şiddetine maruz kalan Arakan bölgesindeki Müslümanları ziyaret etti. Ziyaret sırasında zor şartlar altında 8 bin 500 kişinin kaldığı Banduba Kampı'nda yardım dağıtıldı. Birleşmiş Milletler programı dışında ilk kez yabancı bir ülke tarafından ulaştırılan yardımlar, Arakanlı Müslümanların yüzünü bir nebze olsun güldürürken, kamptaki insanlık trajedisi başta Emine Erdoğan olmak üzere Türk heyetini ağlattı. "Dayanılmaz görüntüler var." diyen Erdoğan, uğradıkları zulmü ve yaşadıkları sefaleti anlatan Arakanlı Muhammed Çingi'nin yardım feryadı karşısında gözyaşlarına boğuldu.

Yardım dağıtımı sırasında Türk heyetini görmek isteyen Muhammed Çingi, yetkililerin izin vermesi üzerine heyetin yanına gelerek hayat şartları hakkında bilgi aktardı. Bakan Davutoğlu'nun ihtiyaçlarını sorması üzerine Çingi, eski yerleşim yerlerine geri gitmek istediklerini söyledi. Camiye ihtiyaçları olduğunu ifade eden Çingi, çocukların da sağlık yardımına gereksinim duyduğunu kaydetti. Hayatlarını sürdürmeleri için Myanmar hükümetinin gereken desteği sağladığını ancak bunun yeterli olmadığını söyledi. Ailesinden 11 kişinin, köyünden de yaklaşık 100 kişinin öldüğünü ifade ederken ağlayan Çingi'yi teskin etmeye çalışan Bakan Davutoğlu, Çingi'ye bir müddet sarılarak destek oldu. Bu sırada Emine Erdoğan'ın da gözyaşlarını tutamayarak ağladığı görüldü. Çingi daha sonra, "Bana yardım edin, bize yardım edin. Sizin yardımınıza ihtiyacımız var." dedi. Bakan Davutoğlu ise, "Hükümetle birlikte size yardım edeceğiz. Size yardım için buradayız." diye konuştu. Türk heyetinin kampı ziyaret etmesinden dolayı mutlu olduklarını belirten Çingi, "Lütfen bu olayların gelecekte tekrarlanmasına izin vermeyin. İnsan olarak daha fazla hakkımız olduğunu düşünüyorum." dedi.

Ziyarette, Davutoğlu, Emine Erdoğan ve beraberindekilere Türk Kızılayı yetkilisi tarafından da kamp hakkında bilgi verildi. Yetkili, kampta 8 bin 532 kişinin barındığını, 40 yaşam alanının her birinde 10 ailenin bulunduğunu aktardı. Kampta 801 çadır bulunduğunu ifade eden yetkili, yardım çerçevesinde Türk Kızılayı'nın mutfak seti ve gıda kolisi dağıtımı yaptığını bildirdi. Emine Erdoğan'ın, kamptaki en önemli sorunun ne olduğunu sorması üzerine, Türk Kızılayı yetkilisi, buradaki Müslümanların barınma ile ilgili sorunlar yaşadıklarını, yiyecek bulma konusunda da sıkıntılar bulunduğunu söyledi. Emine Erdoğan, yardım yaparken tespitlerin iyi yapılması gerektiğini belirterek, "Dayanılmaz görüntüler var." dedi.

TÜRK HEYETİNİ BAĞIRLARINA BASTILAR

Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Banduba Kampı ziyaretinin ardından bölgedeki camiye giderek cuma namazı kıldı. Burada Davutoğlu'nu karşılayan Müslümanların gözyaşlarını tutamadıkları görüldü. Ziyaretler sırasında konvoy halinde hareket eden heyete bölge halkı tarafından yoğun ilgi gösterildi. Yolların kenarında bekleyen Arakanlılar, heyet üyelerine el salladı.

Bakan Davutoğlu, Myanmar ziyareti sırasında yapılan anlaşmayla Türk Kızılayı ile Kızılhaç'ın Arakan'a yapılacak yardımlar konusunda bugünden itibaren birlikte çalışacaklarını açıkladı. Arakan'a heyetle birlikte gelen bazı Türk yardım kuruluşları temsilcileri de bölgeye yapabilecekleri faaliyetleri yerinde görmek için çalışmalar yaptı. Şu ana kadar Türkiye'den sadece Türk Kızılayı'nın Arakan bölgesine yardım getirmesine izin verilirken, Türk sivil yardım kuruluşları da kendileri için yardım kapısının açılmasını bekliyor. GÜLİZAR BAKİ ARAKAN

Dünyanın görmezden geldiği trajedi

Çoğunluğu Budist 75 milyon nüfuslu Myanmar'da resmi rakamlara göre nüfusun yüzde 4'ü Müslüman. Ülkedeki Müslümanların yaklaşık 1 milyonunu ise ülkenin batısında Bengal Körfezi ve Bangladeş'e komşu Arakan (Rakhine) eyaletinde yaşayan Rohingya Müslümanları oluşturuyor. Haziran ayında, 3 Rohingyalının bir Budist kadına tacizde bulunduğu iddiasından sonra ayaklanan fanatik Budistler, eyalette yaşayan yaklaşık 800 bin Rohingyalı Müslüman'a ait ev-işyerlerini yakmaya, Müslümanları öldürmeye başladı. On binlerce Müslüman, canlarını kurtarmak evlerini terk ederek mülteci kamplarına sığınırken, Bangladeş ise daha fazla mülteciye bakacak imkânı olmadığını belirterek sınıra gelen Rohingyalıları ülkeye kabul etmedi. Birçok Rohingyalı Müslüman ise çareyi derme çatma sallarla çevredeki üçüncü ülkelere gitmekte buluyor.

Nerdeyse yarım yüzyıldır dünyanın en şiddetli ayrımcılık ve mağduriyetlerine maruz kalan Müslüman Rohingyalılar, gerçek Myanmar vatandaşı olarak görülmüyor ve "kaçak Bangladeşliler" olarak nitelendiriliyor. Myanmar, 'siz Bangladeşlisiniz ülkenize gidin' derken, Bangladeş ise 'Siz Burmalısınız oraya gidin' diyor. On yıllardır ortada kalmış haldeki Müslümanların durumları da her geçen gün daha kötüleşiyor. Rohingyalılar, bir köyden bir köye misafirliğe gitmek için bile resmi makamlardan izin almak zorunda. Evlenecekleri kişinin de devlet tarafından onaylanması gereken Rohingya Müslümanlarının iki çocuktan fazla çocuk sahibi olması da yasak. Bangladeş sınırındaki gayri resmi mülteci kamplarında yaklaşık 300 bin Rohingyalı yaşıyor. Kamplarda elektrik yok ve içme suyu altyapısı bulunmuyor. Kamplardakilerin çalışması yasak. Dışarı çıkmaları yasak. Sadece çok az uluslarası yardım kuruluşu temsilcisi bu kamplara girebiliyor.

Budistler de unutulmadı

Türk heyeti, Budistlerin bulunduğu kampı da ziyaret etti. Davutoğlu ve Erdoğan, burada da yardım malzemelerini dağıttı. Budistlerin sıkıntılarını dinleyen Davutoğlu, bütün insanların aynı haklara sahip olduğunu belirterek, Budistlerle Müslümanların barış içinde yaşamasını istediklerini belirtti. Heyet daha sonra kampta bulunan bölgenin Budist rahibini ziyaret etti. Davutoğlu, Budist rahib, "Sizin liderliğinizde Budistlerle Müslümanların barış içinde yaşayacaklarına inanıyorum." dedi. Türk halkının Myanmar halkına ve Arakan bölgesine saygılarını getirdiklerini dile getiren Davutoğlu, Türk Kızılayı'nın bölgeye geldiğini ve bütün halka yardımcı olmak için burada kalacağını kaydetti. Bakan Davutoğlu, "İslam ve Budizm barışın dinidir." dedi.

http://www.zaman.com.tr/haber.do?haberno=1331639&title=arakanli-muslumanlarin-aci-feryadi-aglatti&haberSayfa=0

Avukat

Arakan'daki 'işgüzar' vicdan, Sibel Eraslan, Star Gazetesi

Sayın Emine Erdoğan'ın dünyaya kapatılmış Arakan'a girişini, oturduğu sıcak köşeden "işgüzar"lık olarak değerlendirenlere ne demeli? Ama "vicdan" dediğimiz, böyle bir şeydir öte yandan, evet "işgüzar"dır! Merak eder, hayal kurar, soru sorar, hesaplaşır, yetinmez, sızlar, kanar, ağlar, huzursuzdur, huzuru bulmak adına gider gelir, gider gelir, vicdan teyakkuz halindedir. Uyumaz: "Ayetel Kürsi"deki "ve la nevm" halinin, kullardaki tecellisi gibidir vicdan...

Myanmar ile Arakan arasındaki farkı belki şöyle anlatabilirim size; cennetle cehennem! Hayatla ölüm, ince bir sazlık kadar yakın birbirine. Somali'yi, Sudan'ı, Pakistan depremlerini, Açe tsunamisini, Kabil bombardımanlarını, işgal sonrası Irak'ı, Filistin'i bir bir gözünün önünden geçiren şu işgüzar vicdan... Sıra Arakan'a gelince, hala hayretten titreyebiliyorsa... Neyi gördüğümüzü varın siz hesap edin. Açlık, savaş, susuzluk, deprem, sel, salgın hastalık, Arakan'dan önce karşılaştığım tüm felaketlerde, bunlara maruz kalmış kişiler, ölüme karşı hayat için direnen kimselerdi. Ömrümde ilk kez "ölmek istiyoruz" diye feryat eden insanlarla karşılaştım Arakan'da...

***

Valilik binasının hemen arkasındaki kumsalda, okyanus dalgalarının çırpıntısında bordo renkli sarileriyle futbol oynayan Budist delikanlıların neşesi karışmayı ben de isterdim. Ne ki sadece bir iki kilometre ötedeki kampta, aynı yaşlardaki Mahmut Çıngı, üniversitesinin yıkıldığını, yakılan köyünden 500, ailesindense 11 kişinin öldürüldüğünü feryat ederek anlatırken aniden yere düşüyor. Bunun bir din savaşı olduğunu zannedenler yanılır. Hayır! Pervasız, kaba saba bir ırkçılık... 

Yol boyunca yanık kesik ağaçlar, tüm cevizleri kırık, simsiyah kor halinde ağlayan palmiyeler, üzerlerinden henüz kül bulutları kalkmamış yıkılmış yakılmış saz evler. Bir varmış bir yokmuş, suyun üzerinde yüzen garip bir sandalmış Arakan.

***

Allahım kıyamet kopmuş da bizim mi haberimiz yok? Geniş güvenlik önlemleri alınmış, çadırlar, sazlıklardan kurulmuş kulübeler, yollara akın etmiş "Esselamu Aleykum" derken katıla katıla ağlayan zapzayıf erkekler. Kucaklarındaki bebekleriyle yollara atılan erimiş bitmiş kadınlar... Otuz-otuz beş kilo var yok bir kızcağız inişte boynuma sarılarak titremeye başlıyor; "Ya rabbi" dedikten sonra baygınlık geçiriyor. Bir hayal gibiler, suyun üzerinde yürüyen canlı cenazeler gibi, erimiş mumların son kısık ferleri gibi gözler... Yusuf masalındaki gibi sanki kuyuya atılmış bir yurt Arakan... 90 bin evi yakılmış insan, binlerce ölü, sandalların üstünde binlerce sürgün, haymatlos... 

Tharpan'da, Erkekler cuma namazına geçtiği sırada bizleri evlerine buyur eden kadınlarsa bir hapishanede yaşadıklarını anlatıyorlar. Evlenmeleri, doğumları ve dünyaya getirdikleri çocuklarına nüfus kağıdı almaları yasak, "Bizi Bengal Denizine atacaklar" diyorlar. "Nüfusumuz %40'larda olduğu halde hükümet bizi vatandaş olarak kabul etmiyor evlerimiz yıkılıyor, kadınlarımıza tecavüz ediliyor, son iki ayda 1000 kişi tutuklandı şimdi sizinle konuştuk diye bizleri de tutuklarlar ne olur bize yardım edin" diyorlar. "Hayatlarımız parçalanıyor, ölümü arar hale geldik. Güvenlik güçlerinin silahlı kuşatmasını sizler de gördünüz, bu şartlar altında nefes bile alamazken onlara saldırdığımızı nasıl iddia edebilirler ki" diye soruyorlar...

Mektila'daki Osmanlı Şehitliğini ziyaret ettik. Budist saldırılardan nasibini almış kırık kabir taşlarını, 1909'da inşa edilmiş Türk Camii'nin duvarına dizdirmiş İmam Muhammed Ali Efendi. Dışişleri Bakanımız en kısa zamanda Şehitliğin ihya edileceğini söylüyor. 92 yıl aradan sonra şehitlerimize sular serpiyoruz, dualar okuyup, selamlar getiriyoruz. Bir Hilal Uğruna şehit oldular. Hilal; inancın, Allah rızasının, onurun, namusun, ümmetin simgesi hilal. Bizim tüm işgüzarlıklarımız seninle ilgilidir...

http://www.stargazete.com/yazar/sibel-eraslan/guncel/arakandaki-isguzar-vicdan/yazi-664533

kilimanjaro




Türkiye, Myanmar'daki çatışmalarda çok sayıda kişinin hayatını kaybetmesi üzerine Myanmar Hükümeti'ne gerekli önlemleri alma çağrısında bulundu.

ANKARA

Dışişleri Bakanlığı'ndan yapılan açıklamada, Myanmar'ın Arakan bölgesinde haziran ayı başında yaşanan olaylardan sonra bu kez geçtiğimiz günlerde yine Rohingya Müslümanlarını hedef alan yeni olayların baş gösterdiği hatırlatılarak, olaylar sonucunda can ve mal kayıplarının meydana gelmiş olmasının büyük üzüntü ve kaygıyla karşılandığı belirtildi.

Açıklamada, ''Türkiye, olayların sona erdirilmesi, can ve mal güvenliğinin sağlanması ve bölgede devam eden gerginlik ışığında benzer olayların tekrarının önlenmesi için gerekli önlemlerin zaman geçirilmeksizin alınması yönünde Myanmar Hükümeti'ne çağrıda bulunmaktadır'' ifadesi yer aldı.

Ölenlerin sayısı 100'ü geçti

Myanmar'da Rakhine Budistleri ile Rohingya Müslümanları arasındaki çatışmalarda ölenlerin sayısının 100'ü geçtiği bildirildi.

Rakhine (Arakan) eyaleti sözcüsü Win Myaing, ülkenin batısındaki 4 kentte Pazar gününden bu yana devam eden çatışmalarda 112 kişinin öldüğünü, 10'u çocuk 72 kişinin de yaralandığını açıkladı.
2 binden fazla evin ateşe verildiği kentlerde sokağa çıkma yasağı ilan edildi.

BM: Reform süreci tehlikeye girebilir

BM Genel Sekreteri Ban Ki-mun'un sözcüsü Martin Nesirky, Myanmar'a gönderilen yazılı açıklamada, şiddetin sona ermemesi halinde ''sosyal dokunun tamir edilemeyecek şekilde zarar görebileceğini, reform sürecinin tehlikeye girebileceğini'' belirtti.

Rakhine (Arakan) eyaleti sözcüsü Win Myaing dün, ülkenin batısındaki 4 kentte Pazar gününden bu yana devam eden çatışmalarda 31'i kadın 56 kişinin öldüğünü, 2 binden fazla evin ateşe verildiğini açıklamıştı.

http://www.aa.com.tr/tr/haberler/94214--bayramda-bile-rahat-vermediler
Yasal haklarınızı en üst seviyede koruyup kullanabilmeniz için önemli gördüğünüz konularda mutlaka profesyonel destek almanız, bu anlamda bir avukatla anlaşmanız kesinlikle tavsiye edilir.

Avukat



TUNCAY KAYAOĞLU - TOKYO

Güneydoğu Asya ülkelerinden Myanmar'da geçtiğimiz haftalarda Meikhtila kentinde Budistlerin, Müslümanları hedef aldıkları saldırıların vahşeti haritalara yansıdı. ABD merkezli İnsan Hakları İzleme Örgütü'nün (HRW) yayınladığı kentin uydu fotoğrafları Meikhtila'da nasıl bir katliamın yaşandığını gözler önüne serdi.

İnsan Hakları İzleme Örgütü yaptığı açıklamada, Myanmar hükümetinin Meikhtila'da yaşananları araştırmasını, şiddete başvuranları da yargı önüne çıkarması çağrısında bulundu. Örgüt, Müslümanlara yönelik saldırıların önüne geçilebilmesi için hükümetin dokunulmazlıkları kaldırması, ayrımcılığı sonlandırması ve dini gruplar arasındaki hoşgörüye önem vermesi gerektiğine dikkat çekti. Örgüt, Meikhtila'da yaşanan şiddet olaylarında 40 kadar kişinin öldüğünü ve 61 kadar kişinin de yaralandığını açıkladı.

828 BİNA TAMAMEN TAHRİP OLDU

Örgüt, Meikhtila'nın uydudan çekilen fotoğraflarının da yıkımın boyutlarını gözler önüne serdiğini açıkladı. Örgütün açıklamasına göre, Müslümanları hedef alan saldırılar sırasında 828 bina tamamen tahrip olurken, 35 bina da kısmen tahrip oldu. 24 hektarlık alanın tahrip olduğunu belirten örgüt, görüntülerin 2012'de yaşanan şiddet olaylarının bir benzerinin yaşandığını gösterdiğini belirtti. Örgütün Asya Direktörü Brad Adams, "Hükümet, Meikhtila'da yaşanan şiddet olaylarını ve polisin olayları durdurmadaki yetersizliğini araştırmalı. Geçen yıl yaşanan şiddet olaylarından ders çıkarması ve şiddeti önlemek için polis sayısını artırması gerekirdi." diye konuştu. İnsan Hakları İzleme Örgütü, BM İnsani Yardım Ofisi'nin tahminine göre Meikhtila'da yaşanan olaylar nedeniyle 12 bin insanın yerlerinden olduğunu tahmin ettiğini de belirtti.

(CİHAN)
http://www.zaman.com.tr/dis-haberler_myanmardaki-siddet-haritalara-yansidi_2072608.html





Myanmar'da camiler bile ateşe verildi

Müslümanların fanatik Budistlerin saldırılarına maruz kaldığı Myanmar'da, geçtiğimiz hafta Mektila'da alevlenen şiddet olayları 3 bölgeye daha sıçradı. Bu bölgelerde Müslümanlara ait onlarca ev ile birçok cami ateşe verildi. Eski başkent Yangon'da ise saldırı ihtimaline karşı mescitlerin çevresinde tedbir alındı.

Güneydoğu Asya ülkesi Myanmar'da geçen hafta tekrar alevlenen Müslüman karşıtı şiddet olayları giderek yayılıyor. Yaklaşık 60 milyon nüfuslu ülkenin yüzde 4'ünü teşkil eden sivil ve savunmasız Müslümanlar, ülkenin birçok yerleşim biriminde Budist halkın öfkesi ve şiddetiyle karşı karşıya. Geçtiğimiz hafta şiddet olaylarının patlak verdiği Mektila kasabasının ardından hafta sonu da bu bölgeye 64 kilometre mesafedeki Yamethin'de iki cami ve Müslümanlara ait 50 evin ateşe verildiği bildirildi. Ülkenin başkenti Naypyitaw'ın kuzeyinde yer alan Tatkon'da da dört ev ve bir caminin öfkeli Budist gruplar tarafından kundaklandığı kaydedildi. Yamathin'e bağlı Ywadan köyünde ise 38'i Müslümanlara ait 40 kadar ev ateşe verilirken, ülkenin eski başkenti Yangon'da dinî gruplar arasında tansiyonun yükselmesi sebebiyle mescitlerin çevresinde güvenlik güçlerince tedbir alındı. Devlet televizyonu Mektila'da ve şiddet olaylarının yaşandığı diğer iki kasabada çıkan şiddet olaylarına karıştığı tespit edilen 35 kişinin önceki gün tutuklandığını duyurdu.

Geçtiğimiz çarşamba günü başkent Naypyitaw'ın 130 km güneyindeki Mektila'da alevlenen şiddet olaylarında, 5 cami ateşe verilmiş ve 32 kişi hayatını kaybetmişti. Aralarında Budist rahiplerin de bulunduğu fanatik gruplar ellerinde kılıçlar ve bıçaklarla Müslümanlara saldırılar düzenlerken, ülke polisinin müdahalede yetersiz kaldığı belirtilmişti. Yarım asırlık  askerî yönetimin ardından 2011 yılında başa geçen sivil yönetimi temsil eden Devlet Başkanı Thein Sein, Müslümanlara yönelik şiddet olaylarına karşı etkisiz kalmakla eleştiriliyor. Myanmar'da geçen yıl da Arakan bölgesinde Müslümanlar hedef alınmıştı.

http://www.zaman.com.tr/dis-haberler_myanmarda-camiler-bile-atese-verildi_2069810.html

kilimanjaro

         Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği (BMMYK), Myanmar'da yaklaşan musonlar dolayısıyla, yerinden edilmiş Arakanlıların barınma sorunları konusunda acil eylem çağrısında bulundu.

         BMMYK Sözcüsü Adrian Edwards, Cenevre'de yaptığı basın toplantısında, Myanmar'ın Arakan (Rakhine) bölgesinde bir-iki hafta içinde mevsimsel yağışların başlayacağına dikkat çekti. Yağışların ortaya çıkaracağı insani yıkıma işaret eden Edwards, BMMYK'nın Arakan'da yerinden edilmiş olarak yaşayan halkın içinde bulunduğu koşulların iyileştirilmesi amacıyla acil eyleme geçilmesi ve bölgeye mali desteğin artırılması çağrısında bulunduğunu bildirdi.

         Edwards, BMMYK'nın, sel baskını olasılığının yüksek olduğu yerlerde yaşayan yaklaşık 60 bin yerinden edilmiş insanın karşı karşıya kaldığı riskten ciddi endişe duyduğunu kaydetti.

         Bölgede mayıs ayından başlayarak eylüle kadar süren musonlar, yoğun yağışlara ve kasırgalara neden oluyor.

         Arkan'da en kritik yerleşim alanlarının deniz kıyılarında olduğuna işaret eden Edwards, yağışların bölgede, barınmanın yanı sıra temizlik ve sudan kaynaklanan hastalık riskini de artıracağını belirtti.

         Edwards, bölgedeki çadırlarda yaşayan binlerce insanın, orta şiddetteki yağmurlarla bile başa çıkamayacağını kaydetti.

         BMMYK ve ortaklarının Myanmar hükümetine, Arakan'daki barınma ihtiyaçlarının karşılanmasına öncelik vermesi çağrısı yaptığını anımsatan Edwards, bu amaçla yeterli alanın bir an önce ayrılması, su ve temizlikle ilgili olanakların sağlanması gerektiğini bildirdi.

         Edwards, BMMYK'nın yağmurlar başlamadan önce taahhütlerini yerine getirmesi için de acil olarak ek mali kaynağa ihtiyaç duyduğunu belirtti.

         (AA)
http://www.zaman.com.tr/dis-haberler_bmden-arakan-icin-acil-eylem-cagrisi_2080349.html
Yasal haklarınızı en üst seviyede koruyup kullanabilmeniz için önemli gördüğünüz konularda mutlaka profesyonel destek almanız, bu anlamda bir avukatla anlaşmanız kesinlikle tavsiye edilir.

kilimanjaro



Myanmar'ın kuzeydoğusunda 130 bin nüfuslu dağlık Lashio kentinde Budist çetelerin Müslüman nüfusa yönelik saldırıları ikinci gününde de devam etti.

İlk gün bir cami ve bir yetimhanenin yanı sıra pek çok ev ve işyerini de ateşe veren saldırganlar, dün de şehirde terör estirdi. Motosikletler ile sokakları dolaşan sopa ve palalı çeteler, şehirdeki turistlerin haber ajanslarına yansıyan ifadelerine göre, gördükleri her Müslüman'ı öldürme niyetindeler. Bu bilgilere göre saldırganlar arasında Budist rahipler de bulunuyor. Müslümanların ise yaşadıkları evleri terk ederek şehrin nispeten daha güvenli bir bölgesine kaçtıkları söyleniyor. Şu ana kadarki saldırılarda 1 kişinin öldüğü ve 4 kişinin de yaralandığı gelen haberler arasında. İkinci gününde devam eden şiddet olayları, müdahale için bölgeye sevk edilen askerlerin sükuneti teminde başarısız olduklarını gösteriyor. Şehirdeki olaylar, Müslüman bir erkeğin tartıştığı Budist bir kadını üzerine benzin dökerek yaktığı haberlerinden sonra önceki gün başlamıştı. Dini motifli çatışmaların eksik olmadığı 60 milyonluk Myanmar'da Müslümanlar, nüfusun yüzde 5'ini teşkil ediyor.

http://www.zaman.com.tr/multimedia_getGalleryPage.action?sectionId=3&type=video&galleryId=137681
http://zaman.com.tr/dunya_muslumanlara-sopa-ve-palalarla-saldiriyorlar_2095198.html
Yasal haklarınızı en üst seviyede koruyup kullanabilmeniz için önemli gördüğünüz konularda mutlaka profesyonel destek almanız, bu anlamda bir avukatla anlaşmanız kesinlikle tavsiye edilir.

kilimanjaro



Budistlerden yeni katliam!

Myanmar'ın Arakan bölgesinde Budist çetelerin Müslümanlara yönelik zulmü sürüyor. Arakan'da 24 Ekim'de kaydedilen görüntüler, Müslümanlara karşı sürdürülen katliamların tüm vahşeti ile devam ettiğini gözler önüne serdi.

Bölgedeki Budist çeteler, güvenlik güçlerinin seyirci kaldığı saldırılarda, Müslümanlara terör estirmeyi sürdürüyor. Adını, Müslüman katliamının yapıldığı vahşet haberleri ile duyuran Arakan, yeni bir katliam haberi ile gündeme geldi.

Görüntülerde, sırf Müslüman oldukları için 10 Müslüman, Budist çetelerce yakalanıp yerde öldüresiye dayak yerken görülüyor. Ellerinde bıçak ve sopa olan Budistler, yerde son nefeslerini vermekte olan Müslümanları vahşice öldürüyor.

Bu arada Tayland'a sığınan ya da resmi görevlilerce gözaltına alınan Arakanlı Müslümanlar, köle olarak satılıyor. Taylandlılar, her bir Arakanlı için 4 bin TL civarında para istiyor.

http://www.haber7.com/asya/haber/1090092-budistlerden-yeni-katliam


http://www.youtube.com/watch?v=N33YXIsDgEo#
Yasal haklarınızı en üst seviyede koruyup kullanabilmeniz için önemli gördüğünüz konularda mutlaka profesyonel destek almanız, bu anlamda bir avukatla anlaşmanız kesinlikle tavsiye edilir.