Son yazılar

Welcome to Hukuk Forum Sitesi - Hukuk ve hayata dair her şey!. Please login or sign up.

29 Mart 2024, 15:44:34

Login with username, password and session length
Üyeler
Stats
  • Toplam İleti: 8,818
  • Toplam Konu: 4,361
  • Online today: 103
  • Online ever: 549
  • (13 Ocak 2023, 13:23:05)
Çevrimiçi Kullanıcılar
Users: 0
Guests: 83
Total: 83

Bir hukuk cinayeti: İsrail mahkemesi Rachel Corrie davasını bile reddedebildi

Başlatan Avukat, 28 Ağustos 2012, 14:37:49

« önceki - sonraki »

Avukat





İsrail, Corrie davasında kendini akladı!

Gazze'de 2003'te bir gösteri sırasında bir buldozer tarafından ezilerek hayatını kaybeden Amerikalı barış eylemcisi Corrie'nin ailesinin orduya açtığı dava İsrail mahkemesince reddedildi. Olayın kazayla olduğuna hükmeden mahkeme, kararında Corrie'yi suçlayarak tehlikeli bir bölgede yer aldığını bildiğini belirtti.

İsrail mahkemesi, 2003'te bir gösteri sırasında İsrail'e ait bir buldozer tarafından ezilen Amerikalı barış eylemcisi Rachel Corrie'nin ailesinin orduya açtığı davayı reddetti. İsrail'in kuzeyindeki Hayfa bölgesindeki mahkemenin hakimi Oded Gerşon, ordunun ve buldozeri kullanan İsrail askerinin ihmalinin söz konusu olmadığı sonucuna vardı. Hakim Gerşon, olayın kazayla olduğunu, ölen eylemcinin tehlikeli bir bölgede yer aldığını bildiğini ve tüm uyarılara rağmen bölgeden ayrılmadığını belirterek, İsrail ordusunun olayda kusuru bulunmadığına hükmetti. Kararda, devletin 'savaş zamanındaki eylemlerinden ötürü oluşan hiçbir zarardan sorumlu tutulamayacağı' ifade edilirken, Rachel Corrie'nin ölümü, 'üzücü bir kaza' olarak nitelendirildi. Kararda, Corrie'nin ölümünün ardından İsrail ordusu tarafından açılan soruşturmanın da gerektiği gibi yürütüldüğü savunuldu. Rachel Corrie, Gazze'de Filistinlilere ait evleri yıkan bir buldozerin önüne geçerek yıkıma engel olmaya çalışmış ve aracın paletleri altında hayatını kaybetmişti.

Buldozer Corrie'yi ezerken yanında bulunan bir başka eylemci Corrie'nin ölümünü, "İsrail buldozerinin bütün uyarılara rağmen Corrie'nin üzerinden iki defa geçerek ölümüne yol açtı. Corrie eylem sırasında tanınmasını sağlamak üzere florasan etkili bir yelek giyiyordu." şeklinde anlatmıştı.

Corrie ailesi, 23 yaşındaki kızlarının kasten ve yasadışı şekilde öldürüldüğü ve İsrail hükümetinin olayla ilgili güvenilir bir soruşturma yürütmediği gerekçesiyle Hayfa'da İsrail devletine ve ordusuna karşı sembolik tutarı olan 1 dolarlık tazminat dava açmıştı.

Karara tepki gösteren Rachel Corrie'nin annesi Cindy, üst mahkemeye temyize gideceklerini açıkladı. Oldukça üzüntülü olan Cindi Corrie, "Mahkeme kararıyla hukukun üstünlüğü ve insan hakları açıkça çiğnenmiştir. Kızım Rachel'in öldüğü gün en acılı günümdü. O günü elbette bugünle mukayese etmem mümkün değil ama yine de bugün mahkemenin verdiği karar, beni onun öldüğü gün kadar üzdü." diye konuştu. Ailenin avukatı Hüseyin Ebu Hüseyin de basına yaptığı açıklamada Corrie'nin ölümünün cezasız kalmasını 'adaletin ve uluslararası hukukun açıkça çiğnenmesi' olarak niteleyerek, "Rachel Corrie, Gazze'deki adaletsizliği ve yıkımları tamamen barışçıl bir şekilde protesto ederken öldürüldü. Mahkeme verdiği kararla, sivillerin hayatını tehlikeye atan yasadışı uygulamalara resmen onay vermiş oldu. Karar, kurbanı çarpık gerçeklere dayanarak suçlamaktadır." dedi. Uluslararası İnsan Hakları Federasyonu Başkan yardımcısı Raci es-Surani de kararı, 'İsrail'in insanlığa karşı işlediği bu suça yargı kılıfı giydirme eylemi' olarak niteledi.

Adı unutulmayacak bir insan hakları savunucusu

Rachel Corrie ismi Filistin'de yaşanan dramlar için özel bir yere sahip oldu. Corrie için şarkılar bestelendi, hayatı "Benim Adım Rachel Corrie" adlı oyunla tiyatro sahnesine taşındı. Corrie'nin adı 2010 yılında Gazze'ye yardım götürürken İsrail askerlerince saldırılan insani yardım filosunda bulunan gemilerden birine de verilmişti.

http://www.zaman.com.tr/haber.do?haberno=1338292&title=israil-adaleti-rachel-corrienin-buldozerle-ezilmesi-uzucu-bir-kaza#
http://www.zaman.com.tr/haber.do?haberno=1338512&title=israil-corrie-davasinda-kendini-akladi#


http://www.youtube.com/watch?v=5CevswnaAe8#




Rachel'in anne-babası Mavi Marmara gemisini de ziyaret etmişti

16 Mart 2003 tarihinde bir İsrail buldozeri tarafından ezilerek hayatını kaybeden Amerikalı barış eylemcisi Rachel Corrie'nin anne ve babası 25.01.2011 tarihinde Mavi Marmara gemisini ziyaret etmişti. O dönem Tuzla tersanesinde tamir ve bakımı devam Mavi Marmara'yı ziyaret eden anne Cindy Corrie ve baba Craig Corrie'ye gemiyle ilgili İHH İnsani Yardım Vakfı Başkanı Bülent Yıldırım ve geminin kaptanı Mahmut Tural tarafından bilgi aktarılmıştı.

Baba Craig Corrie, kızı Rachel ile Mavi Marmara'da şehit olan 9 akitvistin aynı kaderi yaşadıklarını, kızının savaş karşıtlığının simgesi olduğunu ifade etmiş ve "Benim kızım 23 yaşında Filistinlilerin evleri yıkılmasın diye mücadele ederken İsrail buldozerleri altında can verdi. Kızım öldü ama onun geride bıraktığı değerler yaşıyor. Mavi Marmara aktivistleri de benzer bir eylemde bulundular. Ancak İsrail onlara da izin vermedi ve 9 masum insanı öldürdü. Bu gemiyi gezerken kızımın öldüğü günlere yeniden döndüm. Özellikle şehit Furkan'ın hikâyesi beni çok etkiledi. O da henüz 19 yaşında hayatını feda etti. Artık bunun değişmesi lazım. İsrail'in hukuk tanımazlığı durdurulmalı" demişti.

Gözyaşlarını tutmakta zorlanan Cindy Corrie ise Mavi Marmara gemisinin Rachel'in başlattığı yolda devam ettiğini kaydetmiş ve "Bizler kızımın ve Mavi Marmara şehitlerinin bıraktığı yerden devam edeceğiz. İsrail hiçbir şekilde bizi yıldıramaz. İsrail'e karşı açtığımız dava devam ediyor. Bu davayı sonuna kadar takip edeceğiz. İsrail mahkemelerde ve insanlık vicdanında elbette mahkûm olacaktır" demişti.

Amerika'dan gelen ikili daha sonra Muammer Karaca Tiyatrosu'nda sahnelenen "Benim Adım Rachel Corrie" adlı tiyatro oyunun galasına da katılmıştı.

http://www.ihh.org.tr/rachel-in-anne-babasi-mavi-marmara-yi-ziyaret-etti/

kilimanjaro

Barış eylemcisi Rachel Corrie'nin narin bedeni Filistin'de İsrail tankı altında kasten ezilirken hepimizin yüreği onulmaz bir şekilde acısını hissetmişti. Hâlâ yüreğimizi yakan bir acıdır...

İsrail mahkemesi, Gazze Şeridi'nde 2003'te Filistinlilerin evlerinin yıkılmasına engel olmaya çalışırken bir buldozer tarafından ezilerek hayatını kaybeden Amerikalı barış eylemcisi Rachel Corrie'nin ailesinin İsrail ordusu aleyhine açtığı davayı reddetti.

Corrie ailesi, 23 yaşındaki kızlarının kasten ve yasadışı şekilde öldürüldüğü ve İsrail hükümetinin olayla ilgili güvenilir bir soruşturma yürütmediği gerekçesiyle Hayfa'da İsrail devletine ve ordusuna karşı sembolik tutarı olan 1 dolarlık tazminat davası açmıştı.

Hâkim olayın kazayla olduğunu, ölen eylemcinin tehlikeli bir bölgede yer aldığını bildiğini ve tüm uyarılara rağmen bölgeden ayrılmadığını belirterek, İsrail ordusunun olayda kusuru bulunmadığına hükmetmiş.

Corrie böyle acı bir sonla vefat ettiğinde; 0'nun, memleketi Amerika'yı terk edip, tüm rahatını tepip, Filistin'e kadar gelip; Filistin halkı için verdiği özgürlük mücadelesinin sebebini aradım.

O dönemler Nurettin Topçu'nun "İsyan Ahlakı" adlı kitabını okuyordum. Ahlakın kaynağı nedir diye soruyordu Nurettin Topçu. Ve aradığı ve bulduğu cevap insanda varolan "sorumluluk" hissi idi. Sorumluluk bir irade getirir. İrade, hareket ve hürriyet...

Peygamberler ve onun yolundan gidenler gerek kendilerine karşı; gerek topluma ve onların zulüm sistemlerinden, otoritelerinden yüz çevirerek, sorumlulukları ve onun getirmiş olduğu hürriyet iradesiyle toplumlarına, merhamet ve özgürlük getirdiler.

Rachel'i de içten içe rahatsız eden öylesine büyük bir sorumluluk hissi, iradesi ve o hissin getirmiş olduğu hürriyet ile Filistin'e gelmiş; İsrail tanklarının önünde İsrail'e meydan okumuştur.

O'nun ahlakını, Nurettin Topçu'nun aradığı ahlakın kaynağında buldum. "İsyan ahlakı"nda... Yine o sıralarda yazdığım ilk kitabım "Çıkamadık Gül Bahar Ülkesi" adlı romanımda " sorumluluk hissim ile Rachell'e ve O'nun "isyan ahlakına" yer vermeden edemedim...

Mavi Marmara'daki Furkan'lar gibi O da barışın ve merhametin şehididir.

İradenin, hürriyetin sembolüdür.

O, İsrail karşısında "şirret bir merhamet"ti. Geri adım atmadı. Bir an bile korkmadı.

O'nun ve tüm mazlum halkların kanı, İsrail ve türevlerinin korkulu rüyasıdır.

Benim için O bir şehittir... Mazlum Filistin halkının ve Filistin davasının sembol bir ismidir.

İsrail'in, Rachel Corrie'nin davasını tehlikeli bir bölgede olduğu iddiasıyla reddetmiş olması özrü kabahatinden de beter bir halin göstergesidir.

İsrail bu iddiası ile tehlikeli, kötü, zararlı ve insanlara her an zarar verebilecek potansiyelde olduğunu da itiraf etmiştir.

Corrie'nin ailesinin açtığı 1 dolarlık tazminat: "ey İsrail ciğerin beş para etmez" demenin en hicivli bir sembolüdür.

Hacer Aydın - Haber 7
http://www.haber7.com/yazarlar/hacer-aydin/919349-rachel-corrie-filistinin-hakli-yuzu-sehidi-davasi
Yasal haklarınızı en üst seviyede koruyup kullanabilmeniz için önemli gördüğünüz konularda mutlaka profesyonel destek almanız, bu anlamda bir avukatla anlaşmanız kesinlikle tavsiye edilir.

kilimanjaro



ABD'li barış eylemcisi Rachel Corrie'nin ölümünün üzerinden tam 10 yıl geçti. Corrie, 16 Mart 2003'te Gazze Şeridi'nde Filistinlilerin evlerini yıkmak üzere gelen İsrail buldozerinin önüne çıkmış fakat buldozer tarafından ezilerek öldürülmüştü.

Buldozerin altında kalarak hayatını kaybeden Corrie'nin ailesi olayın ardından çocuklarının kasten öldürüldüğü gerekçesiyle İsrail ordusuna dava açmıştı fakat dava İsrail mahkemesince reddedildi. Olayın kazayla olduğuna hükmeden mahkeme, kararında Corrie'yi suçlayarak tehlikeli bir bölgede yer aldığını ve tüm uyarılara rağmen bölgeden ayrılmadığını savunarak, İsrail ordusunun olayda kusuru bulunmadığına karar verdi ve olayı 'üzücü bir kaza' olarak nitelendirmekle yetindi. Corrie'nin annesi Cindi Corrie, "Kızım Rachel'in öldüğü gün en acılı günümdü. O günü elbette bugünle mukayese etmem mümkün değil ama yine de bugün mahkemenin verdiği karar, beni onun öldüğü gün kadar üzdü." diyerek karara tepkisini dile getirmişti.

Rachel Corrie'nin Filistin'de iken annesine yazdığı bir mektuptaki şu satırları ise hala zihinlerdedir, "Dünyada böyle bir zulmün kıyamet koparmadan gerçekleştirilebileceğine inanamıyorum. Canımı yakıyor, geçmişte de yaktığı gibi, dünyanın böyle korkunç bir hâle gelmesine göz yumuşumuza tanıklık etmek."

Ölümünün ardından Özgür Gazze Hareketi'nin sahibi olduğu MV Linda gemisine Rachel Corrie'nin ismi verilmişti.

http://www.zaman.com.tr/dis-haberler_rachel-corrienin-olumunun-uzerinden-10-yil-gecti_2066011.html





Rachel Corrie Sakarya'da anıldı

Filistinli bir ailenin evini korumaya çalışırken ezilen Rachel Corrieyi 10. ölüm yıldönümde anılırken, etkinliği düzenleyenler tarafından "kalpsiz dünyanın vicdanı olmak için ayağa kalkın" çağrısı yapıldı.

Sakarya Adalet Girişimi 393. hafta basın açıklamasında, 16 Mart 2003'te Gazze Şeridi'nde Filistinli bir ailenin evini yıkılmaktan kurtarmaya çalışırken İsrail ordusu tarafından buldozerle ezilerek hayatını kaybeden Rachel Corrie'yi andı. SAGİR adına Sakarya Dayanışma Derneği'nden Sacide Uras'ın okuduğu açıklamada ayrıca Halepçe Katliamı'nda hayatını kaybedenler de anıldı. Uras, "16 Mart Dünya Vicdan Günü. Adını Rachel Corrie'den alan gün. Rachel, tam 10 yıl önce, 16 Mart 2003'te siyonist katiller tarafından öldürüldü. Geride anlamlı, önemli, onurlu ve erdemli bir şahitlik bırakmıştı. Rachel Corrie, bize ve tüm dünyaya "vicdan"ın ne olduğunu canı bahasına gösterdi. Herşeye rağmen insanlık vicdanının körelmediğini gösteren bu örneklik, bize başka bir dünyanın mümkün olabilmesi için neyi, nasıl yapacağımız konusunda fikir de vermektedir. Kendisi için istediğini başkaları için de isteyen, adaleti sadece kendisi gibi olanlar için değil kendisinden olmayanlar için de sağlamaya çalışan vicdan ve merhamet temsili insanlar ancak bu dünyayı değiştirebilirler." dedi.

Rachel Corrie ile ilgili döviz ve pankartların taşındığı eylemde Sacide Uras şöyle konuştu: "Bugün, Dünya Vicdan Günü'nde Rachel'ı hatırlamak, kendi coğrafyamızdaki çocukları hatırlamaktır. Roboskili çocukların hesabını sormaktır. Adana'da, okul masraflarını karşılamak için plastik fabrikasında çalışırken pres makinasına sıkışarak can veren 13 yaşındaki Ahmet Yıldız'ı unutmamaktır. Acı ve kanlı bir sürecin içine çekilen komşumuz Suriye'de iki yıldır katledilen, yerinden yurdundan edilen anaların, babaların ve evlatların acısı ile hemhâl olmaktır. Ve bu sırada onları bu hale düşüren yerel ve küresel istikbar rejimlerinin, fitne ateşini körükleyen işbirlikçi iktidarların timsah gözyaşlarına kanmamaktır! Ve vicdan demek, bundan tam 25 yıl önce gerçekleştirilen Halepçe katliamını da unutmamaktır! Bugün 16 Mart. Tevhid ve adalet mücadelesi verenlerin, kalpsiz dünyanın ihtiyacını duyduğu vicdan çağrısını yükseltmesi gereken bir tarih. Adalet için vicdan! Sömürmek için değil..."

SAKARYA ADALET GİRİŞİMİ 393. HAFTA AÇIKLAMASININ TAM METNİ

BURADAYIZ, ÇÜNKÜ UMURSUYORUZ!

16 Mart Dünya Vicdan Günü. Adını Rachel Corrie'den alan gün. Rachel, bundan tam 10 yıl önce öldü, öldürüldü. Öldürülmeden hemen önce Gazze Şeridi'nde bir evin yıkılmasına engel olmaya çalışıyordu. Onun bu onurlu ve vicdani çabası, siyonist işgalciler tarafından Filistinlilerin evini yıkmak üzere özel olarak hazırlatılmış Caterpillar marka bir buldozerle kasten ezilmesiyle son buldu. Dünyanın gözleri önünde gerçekleşen bu cinayetin üstü "kaza" denilerek kapatıldı.

Rachel Corrie, 10 Nisan 1979'da, Amerika Birleşik Devletleri'nin Olimpia kasabasında orta halli bir ailenin çocuğu olarak dünyaya geldi. Henüz on yaşında iken "Dünya Açlık Konferansı"nda yaptığı konuşma, onun içinde taşıdığı insanlık erdemini ortaya koyuyordu. Şöyle demişti küçük Rachel:

"Başka çocuklar için buradayım. Buradayım çünkü umursuyorum. Buradayım çünkü her yerde çocuklar acı çekiyor. Ve çünkü her gün kırk bin kişi açlıktan ölüyor. Buradayım çünkü bu kişiler çoğunlukla çocuk. Biz, yoksul insanların her yanımızda olduğunu ve bizim onları umursadığımızı anlamak zorundayız. Biz, bu ölümlerin önlenebilir olduğunu anlamak zorundayız."

Ve bu sözleri söyledikten tam 13 yıl sonra, üniversite son sınıftaki eğitimine bir süre ara vererek Filistin'e gitti. O günlerde ABD Irak'ı işgali etmişti ve siyonist ordunun Gazze'de büyük bir kıyım gerçekleştirileceği korkusu vardı. O, bu ölümlerin de önlenebileceğine inanıyordu ve bunun için büyük bir fedakârlık yaptı.

Ailesine yazdığı bir mektubunda şöyle diyor:

"Benim ailemden hiç kimse, memleketimde, bir ana caddenin sonundaki bir kuleden bir roketatar tarafından, arabamızla giderken vurulmadı... Bir evim var. Gidip okyanusu görme hakkım var.

Eğer evinizin duvarlarının aniden içeriye yıkılmasıyla uyanma korkusu içinde bir gece geçirseniz,

Eğer hiç kimsesini kaybetmemiş insanlarla karşılaşamasanız,

Eğer ölüm saçan kuleler, tanklar, silahlı "yerleşimler" ve bu şimdiki dev metal duvar ile çevrelenmiş bir dünyanın gerçekliğini yaşasanız,

Dünyanın süper gücü tarafından desteklenen, dördüncü büyük ordusunun, sizi vatanınızdan silmek için yaptığı baskıya karşı direniş içinde, sağ kalma mücadelesiyle geçen tüm çocukluk yıllarınız için dünyayı affedebilir miydiniz?"

İşte bu duygularla barış gönüllüsü olarak mücadelesini sürdüren Rachel Corrie, tam 10 yıl önce, 16 Mart 2003'te siyonist katiller tarafından öldürüldü. Geride anlamlı, önemli, onurlu ve erdemli bir şahitlik bırakmıştı.

Rachel Corrie, bize ve tüm dünyaya "vicdan"ın ne olduğunu canı bahasına gösterdi. Söz ile söylenemeyecek olanı hayatını ortaya koyarak anlattı. Herşeye rağmen insanlık vicdanının körelmediğini gösteren bu örneklik, bize başka bir dünyanın mümkün olabilmesi için neyi, nasıl yapacağımız konusunda fikir de vermektedir.

Kendisi için istediğini başkaları için de isteyen, adaleti sadece kendisi gibi olanlar için değil
kendisinden olmayanlar için de sağlamaya çalışan vicdan ve merhamet temsili insanlar ancak bu dünyayı değiştirebilirler. Rachel, bize bunu hayatıyla ve ölümüyle çarpıcı biçimde göstermiştir.
Peki bu hayattan bize nasıl bir ders düşmektedir?

Bugün, Dünya Vicdan Günü'nde Rachel'ı hatırlamak, kendi coğrafyamızdaki çocukları hatırlamaktır. Tam 444 gün önce savaş uçaklarıyla katledilen Roboskili çocukların ve onlardan önce öldürülenlerin hesabını sormaktır. Anadilinde eğitim göremediği için "zihinsel engelli" tanısı ile rehabilitasyon merkezlerine sevk edilen çocukların derdine ortak olmaktır.

Rachel'ın kaygısını anlamak, Adana'da, okul masraflarını karşılamak için plastik fabrikasında çalışırken pres makinasına sıkışarak can veren 13 yaşındaki Ahmet Yıldız'ı unutmamak; tüm insanlığı ezmek için dönen kapitalist çarklara teslim olmamaktır!

Rachel'ı hatırlamak, kendi Kudüslerimiz için rahatımızdan vazgeçme iradesini kuşanmaktır. İnancımız, örtümüz, kimliğimiz için mücadeleye adanmaktır!

Rachel Corrie'den ders almak; Filistin'de devam eden işgali asla unutmamaktır. Afrika'da kapitalist sömürünün yarattığı açlığı, Irak, Afganistan, Arakan, Doğu Türkistan, Mali gibi ülkelerde acı çeken insanları umursamaktır.

Acı ve kanlı bir sürecin içine çekilen komşumuz Suriye'de iki yıldır katledilen, yerinden yurdundan edilen anaların, babaların ve evlatların acısı ile hemhâl olmaktır. Ve bu sırada onları bu hale düşüren yerel ve küresel istikbar rejimlerinin, fitne ateşini körükleyen işbirlikçi iktidarların timsah gözyaşlarına kanmamaktır!

Rachel'ın vicdanını hatırlamak; bize bugün 'uluslar arası vicdanın temsilcisi' diye yutturulmak istenen bütün siyasal ve askeri organizasyonların o insani yönümüzü sömürmesine asla müsaade etmemektir!

Bölgemizdeki ve dünyamızdaki acı çeken bütün mazlum halklar için adalet için ayağa kalmaktır!

Ve vicdan demek, bundan tam 25 yıl önce gerçekleştirilen Halepçe katliamını da unutmamaktır!

1986-1988'de Kürt halkına yapılan o korkunç kitlesel imha operasyonunda hayatını kaybeden binlerce insanın acısı hissedebilmektir!

Evet, bugün 16 Mart.

Tevhid ve adalet mücadelesi verenlerin, kalpsiz dünyanın ihtiyacını duyduğu vicdan çağrısını yükseltmesi gereken bir tarih.

Burada daha anamadığımız birçok sorun varken, dünyada milyarlarca insan adalet, barış, özgürlük ve hakkaniyet beklerken umursayan ve tepkisiz kalmayan herkesi selamlıyoruz!

Biz bugün 393. Hafta eylemimizle buradayız çünkü umursuyoruz ve 'vicdan' diyoruz!

Adalet için vicdan! Sömürmek için değil...

SAKARYA ADALET GİRİŞİMİ adına
SAKARYA DAYANIŞMA DERNEĞİ
http://www.habervakti.com/?page=news_details&id=86248
Yasal haklarınızı en üst seviyede koruyup kullanabilmeniz için önemli gördüğünüz konularda mutlaka profesyonel destek almanız, bu anlamda bir avukatla anlaşmanız kesinlikle tavsiye edilir.