Son yazılar

Welcome to Hukuk Forum Sitesi - Hukuk ve hayata dair her şey!. Please login or sign up.

26 Nisan 2024, 14:20:09

Login with username, password and session length
Üyeler
  • Toplam Üye: 4,264
  • Latest: Elçin
Stats
  • Toplam İleti: 8,824
  • Toplam Konu: 4,365
  • Online today: 106
  • Online ever: 549
  • (13 Ocak 2023, 13:23:05)
Çevrimiçi Kullanıcılar
Users: 0
Guests: 79
Total: 79

Cenaze namazında bile olsa hakkımı helal etmiyorum diyene hakkı ödenmelidir

Başlatan kilimanjaro, 05 Aralık 2012, 17:24:15

« önceki - sonraki »

kilimanjaro

4 yıl arayla 2 ilginç cenaze namazı, Prof. Dr. Osman Özsoy, haber7.com

Ülkemizde 4 yıl arayla 2 ayrı cenaze namazında yaşanan olay, 2.5 yıl önce bu köşede kaleme aldığımız ve Hz. Peygamber'in son günlerini anlattığımız bir yazımızı hatırlamamıza neden oldu.

Peygamber Efendimiz 1380 sene önce 8 Haziran 632 tarihinde vefat eti. Peygamber Efendimiz'in defnedildiği günün sene-i devriyesinde 9 Haziran 2010 tarihinde kaleme aldığımız bahsi geçen yazımızdan birkaç satır aktaralım, ardından yazıya başlık olan konuya temas edelim:

"Peygamber Efendimiz'in (sav) vefatından bir gün önceydi... Herkes Peygamber Efendimizin sağlığına biran önce kavuşması beklentisindeydi. O gün durumu önceki günlerdeki rahatsızlığına göre daha iyi görünüyordu. Mescide çıktı, "Bende bir hakkı olan varsa gelsin alsın" dediğinde, orada bulunan sahabelerden biri; "evet, benim bir alacağım var. Bir gün kırbacınızın ucu o sıra açık olan sırtıma değmişti de, canım yanmıştı" dedi. Hz. Peygamber hiç tereddüt etmeden üstündeki kıyafeti sıyırdı, arkasını döndü ve 'vur' dedi. Herkes şaşkındı. O sahabe hemen koşturdu ve elini yüzünü Hz. Peygamber'in mübarek sırtına sürdü, doyasıya öptü. Ardından da, "teninizin değdiği yerleri cehennem ateşinin yakmayacağını bildiğimden, mübarek bedeninize dokunabilmek için mahsus böyle söyledim" dedi. Hz. Peygamber bu davranışıyla, kul hakkının ne kadar önemli olduğunu ömrünün son saatlerinden bir kez daha ümmetine göstermiş oldu."

Hz. Peygamber'in hayatından aktardığımız bu çarpıcı olay bizlere, kul hakkının ne kadar önemli olduğunu göstermektedir.

Müslümanlar dini sorumluluklarını İslami birer yükümlülük olarak değil de, adet yerine gelsin diye folklorik birer ritüel olarak yapmaya başlandıkları günden bu yana, cenaze namazları sırasında alınan helallikler de asli hüviyetini büyük ölçüde kaybetti.

Cenaze yakınları, ölenin geride bıraktığı borçlar konusunda gerekli özeni göstermemeye başladılar... Bazı yörelerde imam efendiler cenaze namazından önce cemaate, "merhumdan alacağı vereceği olanlar şu gördüğünüz yakınlarına başvursunlar" şeklinde ölen kişinin geride kalan varislerini cemaate gösterirlerken, pek çok yörede ise, bu konuda gereken hassasiyetin gösterilmediği dikkati çekmektedir.

Bu durum, son yıllarda 2 ayrı cenaze namazında cemaatten bazılarının, tabut henüz musalla taşında dururken alacak / verecek meselesi yüzünden rahatsızlığını yüksek sesle dile getirmesine neden olmuştur.

Eğer insanlar hak/hukuk konusunda ciddi bir şekilde helalleşemeyeceklerse, imam efendinin "hakkınızı helal eder misiniz" sorusunun  adet yerine gelsin diye sorulan bir sorudan öte geçemeyeceğini düşünüyorum.

Bu nedenle, cenaze yakınlarının ve cenaze namazına katılan cemaatin "ben şu gerekçe ile hakkımı helal etmiyorum" diyenlere karşı eleştirel tavrını yeterince İslami bulmuyorum. Bu konudaki tavrı, Hz. Peygamber'in hayatından örnekle yazının başında yer verdiğim, "Bende bir hakkı olan varsa gelsin alsın" gerçekliği ile pek örtüştüremiyorum. Ölen kişiden alacak hakkı olduğunu iddia edene karşı gösterilen tepkiyi, helalleşme konusunun özüne ve ruhuna aykırı buluyorum.

Bu konuda kameralara yansıyan ilk örnek, adını ....... şirketini satın alarak duyuran ve Kızılcahamam'daki evinde geçirdiği kalp krizi sonucu vefat eden ....... sektörünün tanınmış isimlerinden işadamı ................'nın 20 Mayıs 2008 tarihinde Ankara'da kılınan cenaze namazı sırasında yaşanmıştı.

Kocatepe Camii'ndeki cenaze namazının ardından imam efendi merhum için cemaatten "helallik" istediği sırada, ........... isimli bir vatandaş, hakkını helal etmeyeceğini söylemişti. ,

Hakkını helal etmediğini söyleyen ..........., Merhum ............... için iş yaptığını, ancak parasını alamadığını iddia etmiş, ardından görevliler tarafından tabut başından uzaklaştırılmıştı. ..........'ın cenazesi daha sonra Karşıyaka Mezarlığı'nda toprağa verilmişti. Tanınmış işadamı ................'ın cenazesine Sanayi ve Ticaret Bakanı Zafer Çağlayan, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek de katılmıştı.

Kameralara yansıyan bu konudaki son örneğe geçen hafta şahit olduk...



Evli ve üç çocuk babası 48 yaşındaki Tahir Bice adındaki vatandaş, Yalıkavak beldesi Yemiş Camisi'nde komşusunun cenaze namazı sırasında imam efendinin, "Merhumu nasıl bilirdiniz? Hakkınızı helal ediyor musunuz?" sorusuna, "İtirazım var. Ben merhumu iyi bilmem. Haklarımı da helal etmiyorum. Çünkü benim, kanserli karımın ve üç çocuğumun rızkını elde ettiğim 600'e yakın tavuk ve ördeğimi zehirleyerek öldürdü" cevabını vermişti. Cenaze yakınları Tahir Bice'yi tartaklamışlardı.

Cenaze yakınlarının ve varislerinin, merhum ya da merhumenin geride kalan borcu konusunda özen göstermesi, cenaze yakınları bilmiyor olsalar bile, ölen kişiye borcu olan kişilerin de merhum ya da merhumenin varislerine bu emanetleri teslim etmeleri sadece Müslümanca bir tavır değil, aynı zamanda bir yükümlülüktür.

Ölen kişinin şaki, hırsız, katil, fasık olması bile, onun varislerine ödenmesi gereken borç konusunda yükümlülüğü azaltıcı bir neden olmaz. Borç, her kime olursa olsun borçtur. Bir kişinin, Hz Ömer'e ve Hz. Ali'ye borcu olmakla, Ebu Cehil ya da Ebu Leheb'e borcu olması arasında kul hakkı açısından fark yoktur.

Bırakalım adet yerine gelsin diye helalleşmeyi de, borcumuz harcımız ne ise, önce o hesabı bir görelim.

Peygamber Efendimiz (sav) bir Hadis-i Şerifinde; "Ölü, borcu ödenmedikçe rahat olmaz...'' buyurur. Başka söze gerek var mı?

Prof. Dr. Osman Özsoy - Haber 7
http://www.haber7.com/yazarlar/prof-dr-osman-ozsoy/960505-4-yil-arayla-2-ilginc-cenaze-namazi



Rasûlullah (s.a.s.) borçlu olarak ölenin cenaze namazını kılmazdı. (Bir gün) bir cenaze getirildi.

Rasûlullah (s.a.s.):

"- Onun borcu var mı?" diye sordu.

- Evet iki dinar borcu var, dediler.

"- Arkadaşınızın namazını kılınız, " buyurdu.

Bunun üzerine, Ensâr'dan olan Ebû Katâde;

- O iki dinarı ben yükleniyorum, Ya Rasûlullah, dedi. Hz. Peygamber de adamın namazını kıldı.

Allah (c.c.), Rasûlüne fetihler müyesser buyurunca, efendimiz:

"Ben her mümine kendi nefsinden daha evlâyım. Her kim borç bırakırsa (borçlu ölürse) onu ödemek bana aittir. Kim de mal bırakırsa varislerine aittir." buyurdu. (Buhârî, Ferâiz 15; Müslim, Ferâiz, 16; Ebû Davûd, Buyû, 9; Tirmizî, Cenâiz, 69; İbn Mâce, Mukaddime,11; Sadakat 13; Nesâi, Cenâiz, 67; Iydeyn, 22).

http://www.sorularlaislamiyet.com/article/394/borc.html
Yasal haklarınızı en üst seviyede koruyup kullanabilmeniz için önemli gördüğünüz konularda mutlaka profesyonel destek almanız, bu anlamda bir avukatla anlaşmanız kesinlikle tavsiye edilir.