Son yazılar

Welcome to Hukuk Forum Sitesi - Hukuk ve hayata dair her şey!. Please login or sign up.

29 Mart 2024, 00:50:54

Login with username, password and session length
Üyeler
Stats
  • Toplam İleti: 8,818
  • Toplam Konu: 4,361
  • Online today: 92
  • Online ever: 549
  • (13 Ocak 2023, 13:23:05)
Çevrimiçi Kullanıcılar
Users: 0
Guests: 79
Total: 79

Yurt dışında alınan boşanma kararının Türkiye'de tanınması ve tenfizi davaları

Başlatan Avukat, 21 Ocak 2013, 02:19:19

« önceki - sonraki »

Avukat

A. GİRİŞ
Tüm ülkelerde yargı organları, hâkimiyet hakkından aldıkları kuvvet ile vazifelerini görür ve millet adına hüküm verirler. Bunun doğal bir sonucu olarak millet adına yargılama yapıp hüküm veren yargı organlarının kararları, mensup oldukları devlette kamu gücü kullanılarak yerine getirilir. O ülke sınırlarında yargı kararlarının tam bir bağlayıcılığı ve geçerliliği söz konusudur. Fakat, aynı hükümler yabancı bir ülkede de aynı geçerliğe ve bağlayıcılığa sahip olabilecek midir? Bu meseleyi bir misal ile açıklayabiliriz: A devletinin bir mahkemesinden lehine bir hüküm alan şahıs, B devletinde bu hükmün icrasını temin edebilecek midir? Ya da A devletinde görülen davası aleyhine neticelenen bir şahıs, aynı konuyla ilgili B devletinde yeniden dava açabilecek midir? İşte "tanıma" ve "tenfiz" kavramları bu noktada önümüze çıkmakta ve bu tür sorulara cevap bulmaktadır.

B. TANIMLAMALAR
Tanıma nedir?
Kesinleşmiş yabancı bir mahkeme kararının tanınması, kararın sahip olduğu kesin hüküm kuvvetinin, tanımanın gerçekleştiği ülkede de geçerli olması anlamına gelir. Bilindiği üzere kesin hükmün iki temel etkisi vardır:
1) Olumsuz tesir: Aynı meselenin taraflar arasında yeniden dava ve tartışma konusu yapılmaması (kesin hüküm).
2) Olumlu tesir: Kesin hükmün taraflar arasında kesin delil teşkil etmesidir.
Yabancı kararın hukuki neticeleri, yabancı mahkeme devletinin hukukuna göre tayin edilir. Tanınmayan veya tanınmaya ehil olmayan yabancı bir mahkeme kararı, bir mahkeme ilamı olarak her hangi bir hukuki etkiye sahip olamaz. Bununla beraber hukuki manadan da tamamen mahrum sayılamaz, her hangi bir ihtilafta ispat vasıtası olarak hizmet edebilir.
Özetle tanımayı şu şekilde tarif edebiliriz : Tanıma, yabancı bir ilâmın (=mahkeme kararının), tanımanın gerçekleştiği devlette kaziyei muhkeme (=kesin hüküm) kuvvetine sahip olmasının kabul edilmesidir.
b. Tenfiz nedir:
Yabancı bir mahkeme kararının tenfizi ise onun icra edilebilirliği demektir. Yani ilamın yerine getirilmesi ile ilgilidir. Tanımada ise yabancı mahkeme kararının icra ayağı eksik kalmaktadır; yabancı mahkeme ilamından sadece kesin delil ve/veya kesin hüküm olarak yararlanma durumu söz konusudur. Tenfizin içinde daima tanıma da mevcuttur; yani bir yabancı ilâmla ilgili tenfiz kararı verilirken, her şeyden evvel işbu ilâmın ihtiva ettiği hükmün kanunî mevcudiyetini ve katiyetini de tanımak gerekecektir doğal olarak. Başka bir deyimle, bir yabancı mahkeme kararını tanımadan o kararın tenfizine karar verilebilmesi mümkün değildir.

C. YETKİLİ MAHKEME:
Yetkili mahkeme davalının ikametgahı (Nüfusa kayıtlı olunan yer ikametgaha karine olarak kabul edilmektedir); davalının Türkiye'de ikametgahı yoksa sakin olduğu yer mahkemesi, bu dahi yoksa Ankara, İstanbul, İzmir mahkemeleri yetkilidir (davacı bu üç ilden istediği birinde davayı açabilir).

Ç. GÖREVLİ MAHKEME:
Tenfiz kararları hakkında görevli mahkeme asliye mahkemesidir. Aile Hukukuna ilişkin davalarla ilgili (mesela boşanma davası) mahkeme kararlarının tenfizi hakkında ise aile mahkemeleri görevlidir (4787 sayılı Aile Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanun m. 4/2).

D- TANIMA VE TENFİZ DAVALARINDA ARANACAK ŞARTLAR:
a- Yabancı mahkemeler tarafından verilmiş bir ilam olmalıdır: MÖHUK m. 34 her ne kadar tenfizden bahsetmekte ise de bu husus tanıma için de aynen geçerlidir. Yine maddede belirtildiği üzere "mahkeme" tarafından verilmiş bir karar olmalıdır. Yurt dışında bazen görülmekte olan kilise gibi mahkeme sıfatı olmayan dini veya idari kurumların verdiği kararlar bu madde kapsamı dışındadır. Yargıtay 2.HD 13.04.1995 tarihli kararında Kopenhag Valiliği tarafından verilen boşanma kararının Türkiye'de yerine getirilmesi istemini de bu gerekçeyle mümkün görmemiştir: "...Kophenag valiliğince düzenlenmiş boşanma belgesinin mahkeme kararı olduğu kabul edilerek mahkeme kararının tanınarak tenfizi ve nüfus kaydına boşanma ile ilgili şerh verilmesine karar verilmiş olması usul ve kanuna aykırı bulunmuştur." (Yargıtay 2. HD. 28.12.1998 tarih; 1998/12495 E; 1998/14188 K) [2]
b- Karar kesinleşmiş olmalıdır: Dava konusu ilamın kesinleşmiş olması ve bu hususun kesinleşme şerhiyle ispatlanması gerekir. Kesinleşme hususu Türk Hukukuna göre değil dava konusu ilamı veren ülke hukukuna göre belirlenecektir: "... yerine getirilmesi istenen kararı veren devletin kendi kanunlarına göre kesinleşmesi ön koşuluna bağlıdır." (Yargıtay 14. HD. 30.09.1985 tarih; 1985/5537 E; 1985/7505 K)
c- İlamın hukuk davalarına ilişkin olması gerekir: İlamın hukuk davalarına ilişkin olup olmadığı tespit edilirken ülkemizin hukuki kriterlerine göre (lex fori) inceleme yapılacaktır. Buna göre yabancı bir ülkede ceza hukuku, idare hukuku gibi hukuk davaları kapsamı dışında kalan bir alanla ilgili verilmiş olan kararların Türkiye'de tanınması ve tenfizi istenemeyecektir. Kararın verildiği ülkede hukuk davası olarak kabul edilen bir ihtilaf bizim ülkemizde hukuk davası olarak görülmüyor ve mesela idare hukuku kapsamında kalıyorsa, böyle bir kararın tanıma ve tenfiz kapsamı dışında kaldığı kabul edilecektir. Ancak yabancı mahkeme ilamı esas olarak bir ceza davasına ilişkin olmakla birlikte kişisel haklarla ilgili hükümler de içermekte ise, MÖHUK m. 34/2 gereğince ilamın sadece bu kısmı dava konusu edilebilir (madde 34/2: Yabancı mahkemelerin ceza ilamlarında yer alan kişisel haklarla ilgili hükümler hakkında da tenfiz kararı istenebilir).
ç- Yabancı mahkeme ilamının Türk Mahkemelerinin münhasır yetkisine girmeyen bir konuda verilmiş olması gerekir: MÖHUK m. 38/b gereğince ilamın Türk Mahkemelerinin münhasır yetkisine girmeyen bir konuda verilmiş olması gerekmektedir. Boşanma ve ayrılık davaları münhasıran Türk mahkemelerinin yetkisine giren bir konu olmadığı için bu tür davaların tanınması ve tenfizinde herhangi bir sorun yaşanmayacaktır.  
d- Karşılıklılık (mütekabiliyet) şartı: Türkiye Cumhuriyeti ile ilâmın verildiği devlet arasında karşılıklılık esasına dayanan bir anlaşma yahut o devlette Türk mahkemelerinden verilmiş ilâmların tenfizini mümkün kılan bir kanun hükmünün veya fiilî uygulamanın bulunması gerekmektedir. Aksi halde mütekabiliyet şartının yokluğu sebebiyle tanıma ve tenfiz davası reddedilecektir.
e- Hükmün kamu düzenine açıkça aykırı olmaması: Gerekçe ihtiva etmeyen yabancı mahkeme kararlarının Türk kamu düzenine aykırılık teşkil ettiği istikametindeki değerlendirmeler kimi Yargıtay kararlarında belirtilmiştir (Örneğin Yargıtay 2. Hukuk Dairesi'nin 30.06.1999 gün ve E:1999/5858 K:1999/7609 sayılı kararı). Ancak Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu, E:2010/1, K:2012/1, T:10.02.2012 sayılı kararı ile "yabancı mahkeme kararlarının salt gerekçesinin bulunmamasının kesinleşmiş yabancı mahkeme kararının tenfizine engel olmayacağına ve bu hususun 5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanunun 54/c maddesi anlamında kamu düzenine açıkça aykırılık sayılmayacağına" karar vermiştir. Peki hangi kararlar Türk kamu düzenine aykırı sayılacaktır? Yargıtay Kararlarından yola çıkılarak bu soruya çeşitli cevaplar verilmesi mümkündür. Örneğin vesayet işlerinde Türk mahkemelerinin milletlerarası yetkisi münhasır yetki olup, yabancı mahkemece verilen vesayete ilişkin kararın tenfizine ve tanınmasına karar verilemez (MÖHUK m. 38, m. 42); yani bir Türk vatandaşı hakkında yabancı mahkeme tarafından verilen vesayet kararının Türkiye'de tanınmasının olanağı bulunmamaktadır (Yargıtay HGK, E:2009/2-557, K:2009/527, T:18.11.2009).
Gerek kanunlarda ve gerekse hukuk öğretisinde kamu düzeninin değişmez bir tarifi yapılmamıştır. Ancak ve özellikle Türk Milletlerarası Özel Hukuku yönünden Yargıtay Kararlarında yer alan unsurlar genel ahlak ve adaba aykırılık, Türk hukukunun ana kurallarına ve Türk kanunlarının dayandığı genel siyasetle bağdaşmazlık hallerinin kamu düzenine aykırı sayıldığı gözlemlenmektedir. Konuyla ilgili bir Yargıtay kararında şu açıklamalar yapılmıştır: "...Türk Hukukunun emredici hükümlerinin dikkate alınmaması veya yanlış uygulanması tek başına mahkeme kararının tanınması veya tenfizini engelleyici bir sebep olarak görülemez. Türk kamu düzeni, Türk Hukuk düzeninin temelini teşkil eden ve kendisinden vazgeçilemeyecek değerlerinin korunması için sadece kamu düzenine aykırılığı aşikar olan olaylara münhasır olduğunun kabulü gerekir. Tenfizi istenen yabancı ilamda bu anlamda açıkça kamu düzenine aykırılıkta yoktur...." (2. HD. 04.11.2004 T; 2004/10683 E; 2004/13120 K).
f- O yer kanunları uyarınca, kendisine karşı tenfiz istenen kişinin hükmü veren mahkemeye usulüne uygun bir şekilde çağrılmamış veya o mahkemede temsil edilmemiş yahut bu kanunlara aykırı bir şekilde gıyabında veya yokluğunda hüküm verilmiş ve bu kişinin yukarıdaki hususlardan birine dayanarak tenfiz istemine karşı Türk mahkemesine itiraz etmemiş olması.
g- Apostil şerhi: Apostil şerhiyle ilgili detaylı bilgi için TIKLAYINIZ.



Konuyla ilgili Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuk Hakkında Kanun'da geçen hükümler:

   İKİNCİ BÖLÜM
   
   Yabancı Mahkeme ve Hakem Kararlarının Tenfizi ve Tanınması
     
    Tenfiz kararı
   
    Madde 50 – (1) Yabancı mahkemelerden hukuk davalarına ilişkin olarak verilmiş ve o devlet kanunlarına göre kesinleşmiş bulunan ilâmların Türkiye'de icra olunabilmesi yetkili Türk mahkemesi tarafından tenfiz kararı verilmesine bağlıdır.
   
    (2) Yabancı mahkemelerin ceza ilâmlarında yer alan kişisel haklarla ilgili hükümler hakkında da tenfiz kararı istenebilir.
   
    Görev ve yetki
   
    Madde 51 – (1) Tenfiz kararları hakkında görevli mahkeme asliye mahkemesidir.
   
    (2) Bu kararlar kendisine karşı tenfiz istenen kişinin Türkiye'deki yerleşim yeri, yoksa sâkin olduğu yer mahkemesinden, Türkiye'de yerleşim yeri veya sâkin olduğu bir yer mevcut değilse Ankara, İstanbul veya İzmir mahkemelerinden birinden istenebilir.
   
    Tenfiz istemi
   
    Madde 52 – (1) Kararın tenfiz edilmesinde hukukî yararı bulunan herkes tenfiz isteminde bulunabilir. Tenfiz istemi dilekçe ile olur. Dilekçeye karşı tarafın sayısı kadar örnek eklenir. Dilekçede aşağıdaki hususlar yer alır:
   
    a) Tenfiz isteyenle, karşı tarafın ve varsa kanunî temsilci ve vekillerinin ad, soyad ve adresleri.
   
    b) Tenfiz konusu hükmün hangi devlet mahkemesinden verilmiş olduğu ve mahkemenin adı ile ilâmın tarih ve numarası ve hükmün özeti.
   
    c) Tenfiz, hükmün bir kısmı hakkında isteniyorsa bunun hangi kısım olduğu.
   
    Dilekçeye eklenecek belgeler
   
    Madde 53 – (1) Tenfiz dilekçesine aşağıdaki belgeler eklenir:
   
    a) Yabancı mahkeme ilâmının o ülke makamlarınca usulen onanmış aslı veya ilâmı veren yargı organı tarafından onanmış örneği ve onanmış tercümesi.
   
    b) İlâmın kesinleştiğini gösteren ve o ülke makamlarınca usulen onanmış yazı veya belge ile onanmış tercümesi.
   
    Tenfiz şartları
   
    Madde 54 – (1) Yetkili mahkeme tenfiz kararını aşağıdaki şartlar dâhilinde verir:
   
    a) Türkiye Cumhuriyeti ile ilâmın verildiği devlet arasında karşılıklılık esasına dayanan bir anlaşma yahut o devlette Türk mahkemelerinden verilmiş ilâmların tenfizini mümkün kılan bir kanun hükmünün veya fiilî uygulamanın bulunması.
   
    b) İlâmın, Türk mahkemelerinin münhasır yetkisine girmeyen bir konuda verilmiş olması veya davalının itiraz etmesi şartıyla ilâmın, dava konusu veya taraflarla gerçek bir ilişkisi bulunmadığı hâlde kendisine yetki tanıyan bir devlet mahkemesince verilmiş olmaması.
   
    c) Hükmün kamu düzenine açıkça aykırı bulunmaması.
   
    ç) O yer kanunları uyarınca, kendisine karşı tenfiz istenen kişinin hükmü veren mahkemeye usulüne uygun bir şekilde çağrılmamış veya o mahkemede temsil edilmemiş yahut bu kanunlara aykırı bir şekilde gıyabında veya yokluğunda hüküm verilmiş ve bu kişinin yukarıdaki hususlardan birine dayanarak tenfiz istemine karşı Türk mahkemesine itiraz etmemiş olması.
   
    Tebliğ ve itiraz
   
    Madde 55 – (1) Tenfiz istemine ilişkin dilekçe, duruşma günü ile birlikte karşı tarafa tebliğ edilir. İhtilâfsız kaza kararlarının tanınması ve tenfizi de aynı hükme tâbidir. Hasımsız ihtilâfsız kaza kararlarında tebliğ hükmü uygulanmaz. İstem, basit yargılama usulü hükümlerine göre incelenerek karara bağlanır.
   
    (2) Karşı taraf ancak bu bölüm hükümlerine göre tenfiz şartlarının bulunmadığını veya yabancı mahkeme ilâmının kısmen veya tamamen yerine getirilmiş yahut yerine getirilmesine engel bir sebep ortaya çıkmış olduğunu öne sürerek itiraz edebilir.
   
    Karar
   
    Madde 56 – (1) Mahkemece ilâmın kısmen veya tamamen tenfizine veya istemin reddine karar verilebilir. Bu karar yabancı mahkeme ilâmının altına yazılır ve hâkim tarafından mühürlenip imzalanır.
   
    Yerine getirme ve temyiz yolu
   
    Madde 57 – (1) Tenfizine karar verilen yabancı ilâmlar Türk mahkemelerinden verilmiş ilâmlar gibi icra olunur.
   
    (2) Tenfiz isteminin kabul veya reddi hususunda verilen kararların temyizi genel hükümlere tâbidir. Temyiz, yerine getirmeyi durdurur.
   
    Tanıma
   
    Madde 58 – (1) Yabancı mahkeme ilâmının kesin delil veya kesin hüküm olarak kabul edilebilmesi yabancı ilâmın tenfiz şartlarını taşıdığının mahkemece tespitine bağlıdır. Tanımada 54 üncü Maddenin birinci fıkrasının (a) bendi uygulanmaz.
   
    (2) İhtilâfsız kaza kararlarının tanınması da aynı hükme tâbidir.
   
    (3) Yabancı mahkeme ilâmına dayanılarak Türkiye'de idarî bir işlemin yapılmasında da aynı usul uygulanır.
   
    Kesin hüküm ve kesin delil etkisi
   
    Madde 59 – (1) Yabancı ilâmın kesin hüküm veya kesin delil etkisi yabancı mahkeme kararının kesinleştiği andan itibaren hüküm ifade eder.




Konuyla ilgili Yargıtay'ın bazı emsal kararları:

T.C.
YARGITAY
2. HUKUK DAİRESİ
E. 2004/4017
K. 2004/4905
T. 19.4.2004

DAVA : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:

KARAR : Yabancı mahkeme kararının tanınmasına ve tenfizine ilişkin dilekçeye; Yabancı mahkeme ilamının o ülke makamlarınca usulen onanmış aslı ve onanmış tercümesi, ilamın kesinleştiğini gösteren ve o ülke makamlarınca usulen onanmış yazı veya belge ile onanmış tercümesinin eklenmesi gerekir. ( MÖHUK md.37 ) Dosyada bulunan tercüme noter veya konsolosluk onayı bulunmadığından yasanın aradığı nitelikte değildir. Davacıya, yabancı mahkeme kararının yasanın aradığı özellikle usulüne uygun onaylı tercümesini sunması için süre verilmesi ve sonucuna göre işlem yapılması gerekirken yazılı olduğu şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.

SONUÇ : Temyiz olunan kararın gösterilen sebeple BOZULMASINA, bozma sebebine göre diğer yönlerin şimdilik incelenmesine yer olmadığına, temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, 19.04.2004 gününde oybirliğiyle karar verildi.



T.C.
YARGITAY
2. HUKUK DAİRESİ
E. 2003/4764
K. 2003/8397
T. 09.06.2003

DAVA : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : Tanıma talebinin incelenmesi ve karara bağlanması tenfiz davalarındaki usul ve esasa tabidir.
Dosya arasında bulunan yabancı mahkeme kararının tercümesi resmi onay taşımamaktadır. Kanunda gösterilen onay sözü resmi makamı ifade eder. ( MÖHUK. Md.37 gerekçesi ) Davacıya noter veya konsolosluktan onaylanmış tercümeleri getirmesi için mehil verilmesi gerekir. ( Y.2.H.D , 3.4.2000 , Esas : 2000/2133 Karar : 2000/4059 ) Bu yönün gözetilmemesi isabetsizdir.
SONUÇ : Temyiz olunan hükmün gösterilen sebeple BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer yönlerin şimdilik incelenmesine yer olmadığına, temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, 09.06.003 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


T.C.
YARGITAY
2. Hukuk Dairesi
E. 2008/6987
K. 2008/10100
T. 08.07.2008

Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda, mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle, evrak okunup, gereği görüşülüp düşünüldü.

Dava, yabancı mahkemece verilen boşanma kararının tanınması isteğine ilişkindir. 4787 sayılı Aile Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanun'un 4/2. maddesi gereğince, Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun'a göre Aile Hukuku'na ilişkin yabancı mahkeme kararının tanınması ve tenfizi, Aile Mahkemelerinin görevine girmektedir. 4787 sayılı Yasa'daki bu özel hüküm, sonradan 12.12.2007 tarihinde yürürlüğe giren 5718 sayılı Yasa ile ilga edilmiş değildir. Bu açıklamalar karşısında; davaya Aile Mahkemesi sıfatıyla bakılması gerekirken, bu husus düşünülmeden Asliye Hukuk Mahkemesi olarak yargılamaya devam edilip yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.

Sonuç: Temyiz edilen kararın yukarıda gösterilen sebeple (BOZULMASINA), temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 08.07.2008 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.