Son yazılar

Welcome to Hukuk Forum Sitesi - Hukuk ve hayata dair her şey!. Please login or sign up.

26 Nisan 2024, 16:27:05

Login with username, password and session length
Üyeler
  • Toplam Üye: 4,264
  • Latest: Elçin
Stats
  • Toplam İleti: 8,824
  • Toplam Konu: 4,365
  • Online today: 106
  • Online ever: 549
  • (13 Ocak 2023, 13:23:05)
Çevrimiçi Kullanıcılar
Users: 0
Guests: 75
Total: 75

Kolanın vücuda verdiği zararlar kanıtlandı, İslam alimleri de içilmemeli diyor

Başlatan kilimanjaro, 22 Mayıs 2009, 01:54:22

« önceki - sonraki »

kilimanjaro

Yunanistan'ı ayağa kaldıran kola gerçeği

Yunanistan'da 21 yaşında bir kadının, 2 litreden fazla kola içtikten sonra kalp krizi geçirmesi ülke gündemini bir anda değiştirmişti. Kolanın sağlıksız olduğu konusunda birleşen araştırmacılar, Ioannina Üniversitesi'nde yeni bir araştırma için toplandı. 20'ye yakın uzmanın yer aldığı araştırmanın sonuçları da gündeme bomba gibi düştü.

'KEMİK ERİMESİ' UYARISI

Araştırma sorumlularından Dr. Moses Elisaf, "Fazla kola tüketmek kalp hastalıklarına ve kemik erimesine neden oluyor. Kola içenlerin kalp ritminde bozukluk en çok görülen durum. Kola içmeyi önermiyoruz" ifadelerini kullandı. Şişmanlık, şeker ve kalp hastalıkları üzerine uzun yıllar araştırma yapan Harvard Üniversitesi Genetik ve Kompleks Hastalıklar Bölümü Başkanı Prof. Dr. Gökhan Hotamışlıgil de sağlıklı yaşam için kolayı evine sokmadığını belirtiyor.

http://www.haber7.com/haber/20090521/Yunanistani-ayaga-kaldiran-kola-gercegi.php

Kolalı içecekler kemiklere zarar veriyor

Kolalı içeceklerin içindeki yüksek miktardaki fosforun, kan fosforunu yükselterek kemiklerden kalsiyum kemiren hormonun düzeyini artırdığı ve bir süre sonra kalsiyumu azalan kemiklerin sağlamlıklarını yitirmesine yol açtığı belirtildi.
 
Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı ve Endokrinoloji ve Diyabet Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Şükrü Hatun, obezitenin her geçen gün hızla arttığını ve son yıllarda özellikle çocukların sağlığını tehdit etmeye başladığını söyledi.

Obezitenin, sadece aşırı şişmanlık olarak algılanmaması gerektiğini vurgulayan Hatun, zaman içerisinde obezitenin şeker, kalp gibi ciddi sağlık sorunlarına yol açabilen kronik hastalıklara zemin hazırladığı uyarısında bulundu. Şekerli gıdalar içerisinde kolalı içeceklerin çok fazla tüketildiğine, bunun da sağlık üzerinde birçok olumsuz etkisinin olduğuna dikkati çeken Hatun, kolalı içeceklerin tüketiminin her geçen gün arttığını söyledi.

Prof. Dr. Şükrü Hatun, "Kolalı içecekler bir taraftan kan şekerini hızlı bir şekilde yükselten, dolayısıyla insülin hormonunu artırarak, vücudun yağ depolamaya yönelmesine yol açan yüksek miktarda şeker içermesi nedeniyle, diğer taraftan süt ve süt ürünleri gibi sağlıklı beslenmenin temeli olan içeceklerin yerine geçtiği için şişmanlık için risk oluşturuyor.'' diye konuştu. Bunların dışında kola içme alışkanlığının fast-food beslenmeye eşlik ettiğini ve kola ile birlikte daha fazla yemek yendiğini belirten Hatun, şunları söyledi:

"ABD'deki çocuk sağlığı otoriteleri, çocukların kolalı içeceklerden uzak tutulmasını öneriyor. Kolalı içeceklerin esas zararlı etkisi ise kemikler üzerinde oluyor. Amerikan Tabipler Birliği'nin Çocuk Sağlığı Dergisi'nde kolalı içecek alışkanlığının lise öğrencisi kızlarda kemik kırıkları sıklığını 3 kat artırdığını gösteren bir araştırma yayımlandı.'' AA

http://www.zaman.com.tr/haber.do?haberno=962037&title=kolali-icecekler-kemiklere-zarar-veriyor
Yasal haklarınızı en üst seviyede koruyup kullanabilmeniz için önemli gördüğünüz konularda mutlaka profesyonel destek almanız, bu anlamda bir avukatla anlaşmanız kesinlikle tavsiye edilir.

kilimanjaro

#1
Coca cola ilk defa 1886'da eczacı John S. Pemberton tarafından formülünde kokain adlı uyuşturucu maddeninde olduğu bir şurup şeklinde üretilen cola John S.Pembertonun ölümü ile Asa Candler coca colanın haklarını 2 bin 300 dolara satın aldı ve 1892 yılında the coca cola company adlı firma kuruldu. Reklam adı altındaki görsel kitlesel telkinlerle insanların zihinlerine ''buz gibi, nefis serinletici, hayatın tadı'' gibi tamamen gerçek dışı sunumlarla sunuldu iç yapısı ise anlatılmayıp saklandı üzerinde araştırma yapmak isteyen doktor yada başka kimlikli araştırmacılara bu izin
verilmedi ve coca colanın gerçek yüzü saklanarak yaldızlı sunumlarla zihinlere işlenmeye devam edildi.

Gerçekte coca cola bilinenin aksine içeriğindeki zararlı bileşimler sebebiyle her açıdan Mutlak Manada zararlı bir içecektir. Gerçek şu ki coca cola içeriği itibari ile ilk üretim tarihinde içerisinde kokain adlı uyuşturucu maddeninde konulması ile başlamıştır. Bir litre kolalı içecek yaklaşık 400 kalori eşdeğeri şeker, 0,15 gram kafein, değişik miktarlarda renk veren maddeler, orijinal tadı sağlayan kola özü ve fosforik asit içerir.Burada kola özü diye sunulan uydurma isim içeriğindeki uyuşturucu maddeler için gizleyici bir çatıdır. kola başlı başına bir kimyevi madde değildir ki onun ona ait birde özü olsun. Dikkat edilirse yüksek oranda şeker, kafein, boya maddeleri, fosforik asit ve benzeri bütün içeriği sağlık için tamamen zararlı bileşimlerdir. Kısaca sıralanacak olursa coca cola ve benzeri gazlı içeceklerin içerisindeki bazı katkılar ve sebep oldukları
zararlar şöyledir:

1-Fosforik asit: E338

Sağlık üzerindeki etkileri tartışılmaktadır. Keskin bir tad sağlar ve diğer doğal benzer tad vericilere nazaran büyük miktarlarda ve ucuzca elde edilebildiği için üreticiler tarafından tercih edilmektedir.
Genç kadınlarda, kemik gelişiminde gıda eksikliği ile ortaya çıkan osteoporoz hastalığı riskini artırmaktadır. Fosfor fazlalığı, zayıf kemik yoğunluğuna yol açabilmektedir. Beslenme uzmanları, vücudun kandaki fosfor-kalsiyum iyonları arasındaki dengeyi sürdürmeye çalıştığını belirtmektedirler. Fosfor fazlalığı oluşunca vücudun kimyasal balans mekanizması bu dengeyi sürdürebilmek için kemikteki kalsiyumun dışarı çıkarılmasına yol açar. Neticede fosfor-kalsiyum fazlası vücuttan dışarıya atılır ve geride gözenekli ve gittikçe zayıflayan bir kemik yapısı meydana gelir.Böylece kemik kırılmaları olarak bilinen olaylar yaşanmaktadır.

Kafein:

Kafeinli maddelerin kullanımının sonucunda karakteristik etkiler, huzursuzluk, sinirlilik, heyecan, uykusuzluk, yüz kızarıklılığı, fazla idrar ve sindirim şikâyetleri gibi rahatsızlıklardır. Bu semptomlar bazı
insanlarda, günlük 250 mgr 'dan daha küçük dozajlarda tezahür edebilir. Diğer bazılarında ise daha yüksek dozlarda oluşur. Günlük 1gr 'lık dozlara çıkılması halinde ise, kas seyirmesi, düşünce ve konuşmanın düzensiz akması, yorgunluk duymama ve fizikomotor acitasyonu oluşabilir. Daha büyük dozlarda hafif duyumsal rahatsızlıklar, kulak çınlaması, ışığın parlaması gibi rahatsızlıklar rapor edilmiştir. Kafeinin 10 gr'ı geçen dozu ile, ani krizler, nefes alma güçlüğü ve ölümle sonuçlanmalar oluşabilir. Alınan maddelerle girebilecek kafein miktarının kabaca hesabını şöyle yapabiliriz. Bir bardak kahve yaklaşık 100-150 mgr kafein ihtiva eder, bir bardak çay yarısı kadar, bir bardak kola ise 1/3 'ü kadar kafein ihtiva eder. Bir bardak enerji içeceğinde ise yaklaşık 100 mgr kafein alınmış olur. Reçete ile satılan kafeinli ilaçlar bir bardak kahvenin ihtiva ettiği kafeinin bir tam üçte biri ile bir buçuk arasında değişmektedir. İstisna olarak migren hastalığı için kullanılan tabletlerin her biri 100 mgr kafein ihtiva ederler.

Kafein, sindirim sistemi ve kalp rahatsızlıklarının gelişmesine ve ağırlaşmasına neden olabilir. Üst karın ağrıları, bazen peptik ülser ve kanamalar oluşabilir. Ekstrem yüksek dozlarda ise ritim bozukluğu
eklenebilir, tansiyon düşer ve kan dolaşımı durabilir.

Diğer farklı Teşhisler: Manik olaylar, panik rahatsızlıklar, genel anksiety rahatsızlıkları klinik raporlarda açıklanmıştır.

Boya Maddesi Karamel (E150):

Şekerin yavaş şartlarda 170 C dereceye kadar ısıtılması sonucunda elde edilir. Başta kola olmak üzere çeşitli meşrubat, şekerleme, kek ve bazı hamur işlerinde boya maddesi olarak kullanılır.

Avustralya Hiperaktiv Çocukları Koruma Teşkilatı(HACSG)'na göre alerjik bünyeli insanların kaçınmaları gerektiği ifade edilmektedir.

CO2 Gazı: E290 (Karbondioksit)

Sağlığa zararlı bir gazdır. Meşrubatlarla aşırı miktarlarda alınması halinde çeşitli rahatsızlıklara neden olur. Kola ile beraber yüksek miktarlarda alınan co2 gazı ani ölümlere sebep olur.

Karmin: E120

Renklendirici; böceklerden elde edilir; kozmetiklerde, şampuanlarda, kırmızı elma sularında, şekerlemelerde ve diğer gıdalarda kullanılır; hassas ve asmatik bünyelerde alerjik reaksiyonlara sebeb olabilir. Ayrıca bir Müslüman için kesinlikle haramdır.

Sünî Tatlandırıcılar: Aspartam E951, Asesülfan E950, Sakarin E954

Toz ve sıvı diğer bazı içeceklerdede kullanılır. Bu ürünler'de; Aspartam, asesülfam ve sakarinin kombinasyonu kullanılmaktadır. Şeker hastalarının kullanımı oldukça düşük olması ve kullanan insanların yaş seviyelerinin yüksek olmasına rağmen alzaymer riski oluşturduğu bildirilmektedir. Fakat içeceklerde kullanımı, özellikle aspartamın içinde bulunan fenil alalin isimli amino asitin çocukların zeka gelişimlerini olumsuz etkilediği klinik deneylerle kanıtlanmıştır.

Türkiyede gazozlar 'Gazlı alkolsüz içecek' (gazoz) adlı, Türk Standartları Enstitüsü'nün Ekim 1992'de yürürlüğe giren TS4080 No.'lu standardına göre üretilir. Bu standart 20 sayfa olup isteyen her vatandaş, bedeli mukabilinde Türk Standartları Enstitüsü Merkezi'nden veya bürolarından temin edebilir. Bu standardın 2. sayfasında 'Gazoz Sınıfları ve Spesifik Maddeleri', 3. sayfasında da 'Gazozun Genel Özellikleri' tablo halinde verilmiştir. İkinci tablo 'Kimyasal Özellikler'in 3. satırında, gazoz cinslerinin litrede 5 gr. kadar etil alkol (bütün alkollü içeceklerde sarhoşluk verici)
bulunabileceğinin belirtilmesi dikkati çekiyor.

Sade gazozlar da dahil, bütün gazozlarda tat veya koku verici esanslar kullanılar. Bu esanslar, yağ cinsinden maddeler olup suda çözünmezler. Bunları suda çözünür hale getirmek için hem su ile hem de yağlarla tam karışabilen (çözünebilen) ara çözücülere ihtiyaç olur. Bu hususta en bol, en ucuz ve en yaygın olarak kullanılan ara çözücü de etil alkoldür. Etil alkol bunun için gazozların terkibine girer. Kimya bilimi açısından bunun biraz daha açıklaması şöyledir: Kimyada, 'benzer olanlar, birbiri içinde çözünür' kuralı vardır. En mühim ve en çok kullanılan çözücü de su olduğundan suyun dışındaki bütün çözücülerde hidrofil (suyu seven, su ile tam karışan) ve hidrofob (suyu sevmeyen su ile tam olarak karışmayan) olarak ikiye ayrılır. Moleküllerinde hidrofil bulunduran maddeler su ile hidrofil assosiasyon yaparak berrak bir çözelti verebilir. Yağ cinsi maddeler, bu sebeple benzin, eter, toluen gibi çözücülerde çözünür. Etil alkol ise molekülünde hem hidrofil hem de hidrofob grub bulundurduğundan hidrofil grubu ile hidrofil assosiasyon, hidrofob grubu ile de hidrofob assosiasyon yaparak ara çözücü vazifesi görür.

Karmaşık gibi görünen bu olayı, aslında herkes çok basit bir deneme yaparak kolayca anlayabilir. Bir iki damla yağ cinsi madde (zeytinyağı, çiçek yağı veya diğer sıvı yağ ve esanslar) bir şişe suya ilave edilse, ne kadar şiddetle ve uzun müddet çalkalansa berrak bir çözelti vermez. Bu bir iki damla yağ-bulunursa, biraz etil alkolde kolayca çözülebilir. Etil alkol bulunamazsa, tuvalet ispirtosu veya kolonya da %75-80 etil alkol ihtiva ettiğinden, bunların az bir miktarları da yağ cinsinden bir iki damla maddeyi kolayca çözerek berrak bir çözelti verir. Bu berrak çözelti şimdi bir şişe suya ilave edilirse, suyun berraklığı bozulmaz.

İşte gazozlarda tat ve koku verici yağ cinsi maddelerin berrak bir çözelti.Gerçekte içinde küçücük miktarda alkol olan bir içecek hiç tereddütsüz olarak Müslüman tarafından terk edilmeli kullanılmamalıdır.

Kısaca yazılan içerikte görülür ki her şeyden önce coca cola cola özütü adı altında ne kadar gizlenirse gizlensin kokain içermekte hiç gizlenmeden açıkça görüldüğü üzerede yüzde beş oranında alkol içermektedir. Ki bu iki içerik zaten başlı başına ''Ben Müslüman'ım'' diyen herkesin tereddütsüz kaçınması gereken maddelerdir.Aslında hiç şüphesiz coca cola, pepsi, diyet içecekler adı altında sunulanlar bütün insanların kaçınması gereken içeceklerdir.Öyle ya;

İçeriğinde alkol gibi istisnasız herkesin zararlarını inkâr edemeyeceği bir madde varken açıkça bir uyuşturucu madde olan kullanımı suç dahi kabul edilen kokain temel taş olarak kullanılıyorken, mide duvarında tahrişlere sebep olduğu araştırmalarla ortada iken,obezite gibi hastalıklara sebep olduğu açıkça görüldüğü için ilk üretim yerleri olan amerika gibi ülkelerde yasaklanırken,sağlık bakanlığı belirgin zararlarından dolayı; '' "Asitli ve gazlı içecekler yerine süt, ayran, taze sıkılmış meyve suları, bitki ve meyve çayları tercih edilmelidir.'' Şeklinde açıklamalarla dolaylı olarakta olsa zararlı olduğunu açıklamak zorunda kalırken,böbreklerden kalsiyum atılımını hızlandırdıkları, mide mukoza hücre döngüsünü bozduğu, diş çürüklerini belirgin bir şekilde arttırdığı, aşırı içilmesinin kas
hastalığına (hipokalemik miyopati) neden olduğu raporlanırken,okul çağındaki 460 kız çocuğu üzerinde yapılan ve "gazlı içecekler kemik kırılmaları ile yakından ilişkili" sonucuna ulaşılan araştırmayı "Pediatri ve Adölesan Tıbbı" dergisi Haziran 2000'de sunup, kemiklerde kırılmalara sebep olduğu sağlık birimleri tarafından itiraf edilirken,dişlerin çürümesine eriyerek yok olmasına sebep olurken,abd nin New Orleans kentinde yapılan konferansta sindirim sisteminde ortaya çıkan kanserlerle gazlı içecekler arasındaki ilişkilerden söz edilirken, hastalık hallerinde kendileri ile yakın temas
haline girilen doktorlar "Gazlı içecekler kemikler için çok zararlı. Zaten Türkiye'de süt tüketme alışkanlığı yoktu, üzerine bir de gazlı içecekler gibi zararlı bir etken geldiği için kemiklerin oluşumunda bile sorun yaşanıyor. Süt ve süt ürünlerinin tüketimi yaygınlaştırılmalı" (Prof.Dr. Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi İç Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Tümay Sözen) şeklinde açıklamalar yapmak durumunda kalırken, bir bardak gazlı içeceğin dahi diş çürümesine katkıda bulunduğu anlaşılırken ve tüm zararlarının aksine kesinlikle ve hiçbir şekilde Mutlak Manada tek bir faydası dahi bulunmazken hala Mutlak Gerçeğe gözleri kapayıp içmeye devam etmek şüphesiz hiç olmaması gereken bir davranıştır.

O halde kişi içinde ne kadar istek olursa olsun tüm bu zararları göz önüne getirerek coca cola-pepsi - enerji içeceği veya benzeri hiçbir gazlı maddeyi kullanmamalı. Yalnızca kendisi kullanmamakla kalmayıp en yakınından başlayarak kırmadan ve üzmeden zararlarını belgelerle göstererek uyarmaya çalışmalı. Şüphesiz hem kendisi hem ailesi ve yakınlarını kullanmaktan vaz geçirmek için kendi çapında çalışma yapan istisnasız herkes hem kendi üzerinde hem çevresinde daha sağlıklı bir hayat ve ortamla karşılaşacaktır.

Bir bardak kolanın içinde 32 küp şeker olduğunu biliyor muydunuz?
İnsanlar hala çaya yarım şeker az atıp zayıflayacaklarını zannediyorlar. Bunun yanında kolaların rengini meyan kökü denen bir bitkiden sağlıyorlar. Meyan kökünü de fareler çok sever ve en çok bu tarlada bulabilirsiniz fareleri. Araştırmaya göre meyan tarlalarındaki tarım araçları bitkiyle birlikte fareleri de tarladan toplamaktadır! Makinelerin depoları kan gölüne dönmekte, fare parçaları ve bitkiyle dolmaktadır. Makinelerin deposunda işlenmek üzere fabrikalara götürülür. Yani içtiğimiz kola, ASİTLİ FARE SUYU.
Bunun üzerine davalar açıldı ama firmalar kazandı.
Dezenfekte ediliyormuş güya...
Ayrıca bir bardak kola içine bir kemik parçası atın ve 3-4 gün bekletin. Kemiğin lastik gibi olduğunu göreceksiniz.
Bir de kolanın tuvalet ve banyoda ne kadar iyi bir temizleyici ve parlatıcı olduğunu bilmeyen yoktur...

Yasal haklarınızı en üst seviyede koruyup kullanabilmeniz için önemli gördüğünüz konularda mutlaka profesyonel destek almanız, bu anlamda bir avukatla anlaşmanız kesinlikle tavsiye edilir.

kilimanjaro

Gıda sanayi son yıllarda çok karlı bir alanı keşfetti. Çocuklar. Gofreti, kolası, boyalı meyve suları, şekerli ekşimeyen yoğurtları ve büyüten ya da zihni açan! paketlenmiş yiyecekleri ile bütün çocuklarımızı hızla şeker bağımlısı yapıyorlar. Mesela kola firmaları yıllık tüketimini yılda en az %25 artırmaya çalışıyorlar.  Fakat yetişkin pazarı doyduğu için hedef çocuklara yöneliyor. Gazlı içecek endüstrisi reklâm için milyar dolarlar harcıyor. Bu pazarlama faaliyetlerinin çoğu oyuncaklar, çizgi filmler, filmler, yarışmalar, oyunlar ve televizyon, radyo, dergi, internet üzerindeki kulüplerle çocukları hedef alıyor. Televizyonlarda 3-4 reklamdan biri çocuklara yönelik. Ama bu çabaların karşılığını da alıyor, karlarına kar katıyorlar. Sayelerinde çocukların nerdeyse hiç biri doğru dürüst taze sebze ve meyve yemiyorlar. Bu nedenle vitamin ve mineral yetersizlikleri çok yaygın. Bu zehirli içecekler her markette, bakkalda, büfede, okullardaki, istasyonlardaki makinelerde serbestçe satılıyor. Hem de Tarım ve Hayvancılık bakanlığının izni ile. Halbuki gazlı içecekler diğer uyuşturucular gibi bağımlılık yapıyor ve haz duygusuyla birlikte vücuda zarar veriyor.

Bültenimizin bu sayında Judith Valentine'ın gazlı içeceklerin zararları ile ilgili yazısını okuyacaksınız.

Yeni intihar yöntemi: Gazlı içecekler
Bağımlı kendini kötü hissetmektedir. Vücudu desteğe ihtiyaç duymaktadır. Elini cebine atıp bozuk para çıkarır. Makinenin içine parayı atmasının ardından ihtiyacı olan kutu aşağı yuvarlanır. Hemen kutuyu açıp içer. Enerjisinin geri döndüğünü hisseder. Bu düzelme, birkaç saat devam ederek onu sabah boyunca uyanık tutacaktır. Bu bağımlı sadece 12 yaşında ve uyuşturucusu da, okulundaki makineden satın aldığı gazlı içecek. Bu bağımlı ve onun gibi binlercesi, okullarının düzenlediği sigara, uyuşturucu ve alkolün tehlikelerini anlatan seminerlere katılacaklar. Ama kimse onlara Amerika'nın diğer içki bağımlılığından söz etmeyecek.

NSDA (Amerikan Ulusal Gazlı İçecek Birliği)'nın açıkladığına göre, ABD'de gazlı içecek tüketimi yılda kişi başına 600 kutu (ABD'de bir kutu bizdekinden çok daha büyük; 360 mL). 1978 yılından beri gazlı içecek tüketimi kızlarda iki, erkeklerde üç katına çıktı. 12-29 yaş arası erkekler en büyük müşteri kitlesi. Büyümekte olan bir delikanlının günlük kalori ihtiyacının yüzde 10'u bu içeceklerden karşılanıyor.

Pazarlamada gençler hedefleniyor
Tüketimin artması tesadüf eseri olmadı. Örneğin Coca-Cola ABD'de ürünlerinin yıllık tüketimini yılda en az %25 artırma hedefi koydu. Yetişkin pazarı durağan olduğu için hedef çocuklara yöneldi. Ocak 1999'da Beverage dergisinde yayınlanan bir makaleye göre " gazlı içecek pazarlamacıları için ilkokul çağındaki çocukları etkilemek çok önemli". 1960'lardan beri endüstri 200 mL'lik şişeden 600 mL'lik şişeye geçti. Sinemalardaki en popüler boy ise yaklaşık 2 litrelik ambajlar.

Gazlı içecek endüstrisi reklâm için milyar dolarlar harcıyor. Bu pazarlama faaliyetlerinin çoğu oyuncaklar, çizgi filmler, filmler, yarışmalar, oyunlar ve televizyon, radyo, dergi, internet üzerindeki kulüplerle çocukları hedef alıyor. Bu çabaların karşılığını da alıyorlar.

1998 yılında CSPI (Amerikan Halkın Faydası için Bilim Merkezi) gazlı içecek endüstrisinin okullara ve çocuk kulüplerine sızdığını açıkladı. Örneğin Coca-Cola, ABD'nin "Kızlar&Erkekler" kulübüne 2000'den fazla alanında markasını pazarlaması için 60 milyon dolar ödedi. 1993 yılında Colorado Springs'deki District 11 ilkokulu okul koridorlarına ve okul servis araçlarının yanlarına Burger King reklamları alacak ilk okul oldu. Daha sonra aynı okul Coca-Cola ile 10 yıllık bir sözleşme imzalayarak sözleşme süresi boyunca 11 milyon dolar kazandı. Bu anlaşma daha sonra Colarado çapında taklit edildi. Bu sözleşmelere göre okullar senelik belli bir satış kotasını tutturmak zorundalar. Bu da, okul yöneticilerinin çocukları daha fazla gazlı içecek tüketmeye teşvik etmesiyle oluyor.

Çocuklar bu kadar geniş bir pazarlama ağının içindeyken, gazlı içeceklerin zararları da daha fazla ortaya çıkarılıyor. Bizim gibi uzmanlara göre, günde sadece bir iki kutu içmek dahi birçok soruna sebep oluyor. Gazlı içeceklerle en fazla ilişkilendirilen sağlık sorunları obezite, diyabet ve diğer kan şekeri sorunları, diş çürümesi, kemik erimesi ve kemik kırılmaları, beslenme eksikliği, kalp hastalığı, gıda bağımlılığı ve beslenme bozuklukları, kimyasal tatlandırıcılar nedeniyle nörotransmiter fonksiyon bozukluğu, aşırı kafein nedeniyle nörolojik ve adrenal bozukluklar.

İlk uyarılar
Gazlı içecekler hakkındaki ilk uyarılar 1942 yılında AMA (Amerikan Tıp Birliğinin Yiyecek ve Beslenme Komisyonu) tarafından şu açıklamayla yapıldı: " Sağlık açısından bakıldığında besleyici değeri düşük şekerleme formunda veya şekerli gazlı içecek formunda şeker tüketimini kısıtlamak arzu edilen bir davranıştır. Komisyon, hangi formda olursa olsun şeker tüketimini kısıtlamanın halkın sağlığı açısından daha iyi olduğuna inanmaktadır".

Bu ilk açıklamadan sonraki uyarı 56 sene sonra, 1998'de CSPI'nın "Sıvı Şekerleme" başlıklı bir açıklamasında gıda endüstrisini özellikle çocuklara ve adolesanlara yönelik vahşi pazarlama kampanyaları yapmakla suçladığında geldi. Basın açıklamasında CSPI bir önceki sene kişi başına tüketimi gösteren 868 kutu içeceği yan yana getirmişti. Daha da çarpıcı olanı, CSPI'nın üzerinde Pepsi, Seven-up ve Dr. Pepper logoları bulunan biberonları sergilemesiydi. Yapılan bir araştırmaya göre bebeklerini mama zamanı bu biberonlarla besleyen ebeveynler çocukları büyüdüğünde dört kat daha fazla gazlı içecek içiriyorlardı.

Gazlı içeceklerin içindekiler cadı kazanı gibi
Şu anda şeker yerine kullanılan yüksek früktoz içeren mısır şurubu büyümekte olan hayvanlarda bakır eksikliğine sebep olduğundan sağlıksız kolajen gelişimi ile ilişkili. Früktozun tamamı karaciğer tarafından yakılır. Yüksek früktozlu diyetlerle beslenen hayvanlar alkoliklerinkine benzer karaciğer sorunları yaşarlar.
Diyet içeceklerde kullanılan aspartam potansiyel bir nörotoksindir ve endokrin salgılarını bozar.
Kafein adrenal salgıları uyarır. Yüksek miktarlarda alındığında özellikle çocuklarda adrenal tükenmeye neden olur.
Gazlı içeceklere eklenen fosforik asit, kalsiyum kaybı ile ilişkilidir.
Sitrik asit, bir nörotoksin olan MSG içerebilir.
Yapay aromalar MSG içerebilir.
Su yüksek oranda florür içerebilir.

Gastrointestinal rahatsızlık
Mesleğimde yıllar içinde en fazla karşılaştığım sorunlardan biri, özellikle gençlerde görülen gastrointestinal rahatsızlık. Mide asit seviyesinde yükselme nedeniyle gastrik yanmalar oluşuyor ve mide çeperinde erozyon oluyor. En çok duyduğu şikayet kronik "mide ağrısı". Hemen hemen tüm durumlarda, hasta gazlı içecekleri ve kafeini bıraktığında bu şikayetler yok oluyor.

Bu şikayetlere neden olan ne? Birçok gazlı içeceğin içinde kafein olduğunu ve kafeinin mide asit seviyesini yükselttiğini biliyoruz. Bilmediğimiz şey, gazlı içeceklerde katkı maddesi olarak asetik, fumarik, glukonik ve fosforik asit gibi, her biri sentetik olarak elde edilmiş birçok kimyasal asidin kullanıldığı. Bu nedenle, bazı arabaların motorlarını temizlerken bazı gazlı içecekler çok işe yarar. İnsan tüketimi içinse, etkileri daha az tatmin edici ve şüphe uyandırıcı.

Özellikle boş mideye gazlı içecek içmek midenin ve diğer gastrik organların asit-alkali dengesini bozar, bu da devamlı asit bir ortam oluşmasına neden olur. Uzun süreli asit ortam ise midede yanma ve ağrı olmasına sebep verir. Uzun vadede, gastrik bölgede erozyonlar oluşabilir.

Gazlı içeceklerin sebep olduğu bir diğer problem ise, çay, kahve ve alkol gibi su atıcı diüretik etkiye sahip olması. Bu içeceklerin hepsi sindirim sistemini olumsuz etkileyebilir. Günlük sıvı ihtiyacımızı karşılamak için bitki çayları, besleyici çorbalar ve etsuları, ayran gibi mayalı içecekler ve saf su içmek çok daha sağlıklı. Bu içecekler sindirim sistemine zarar değil, fayda verirler.

Sporcu içecekleri
Spor yapan öğrencilere hareket ederken kaybettikleri elektrolitleri geri kazandırmak amacıyla "ergojenik destek" adıyla içecekler veriliyor. Bu içecekler üç nedenle sakıncalı. Bir, diüretik etkileri olduğu için kaybolan suyu kazandırıcı değil, suyu dışarı atıcı etki yaparlar. İki, çoğu insan hareket sırasında az elektrolit kaybeder. Bu elektrolitler de su içmekle, ayran içmekle ve deniz tuzu/kaya tuzu içeren bir diyetle beslenme yoluyla doğal yoldan vücuda alınabilir. Üç, susamış çocuklara şeker içeren bu içecekleri verdiğinizde şekerin sindirimi için kan mideye hücum eder. Kanın yerinin değişmesi vücudun diğer organlarında kan hacmini düşürür. Bu da kramplara veya ısı nedeniyle ortaya çıkan rahatsızlıklara neden olur.

Enerji içecekleri
Gazlı içecekler endüstrisi son keşfi olarak normalden çok daha yüksek oranda kafein ve diğer uyarıcılar içeren enerji içeceklerini üretti. Aralık 2000'de The Lancet'ta yayınlanan bir makaleye göre, 18 yaşında bir gencin basketbol oynarken ölmesi üzerine İrlanda hükümeti enerji içecekleri hakkında "acil araştırma" yaptırılması kararını aldı. Ölen genç "Red Bull" isimli içecekten üç kutu içmişti.

Makaleye göre, hafif sarhoş olmuş gençlerin bu içecekleri içmesiyle gece yarısı şiddet olaylarında da artış yaşandığı gözlemlenmiş. Şiddet olaylarının çapı nedeniyle, İrlanda'da bazı işletmeler enerji içeceği satmayı reddetmiş. Tüm AB ülkeleri bu konuyu ciddiye alarak bilim komitelerinden enerji içecekleri hakkında araştırma yapmalarını istediler. ABD'de henüz bu konuda araştırma yapma niyeti yok.

Kemik kırılması
Son 30 yılda gazlı içecek tüketimini artan osteoporoz ve kemik kırılmaları ile ilişkilendiren araştırmalar yayınlanmaya başladı. Yeni bulgulara göre kalsiyum ve diğer minerallerin eksikliği ve bunlar nedeniyle kemik kırılmaları artış gösterdi. 1994 yılında Adolesan Sağlığı dergisinde yayınlanan bir araştırma 76 kız, 51 erkek çocuk üzerinde "kızlarda kola tüketimi ve kemik kırılmaları arasında kuvvetli bir bağ" bulunduğunu bildirmişti. Yüksek kalsiyum alımı bir oranda koruma sağlıyordu. Erkek çocuklarda, sadece düşük kalorili bir diyet kemik kırılmaları ile ilişkiliydi. Araştırma aşağıdaki sonuç ile aktarılmıştı " Gazlı içeceklerin yüksek oranda tüketimi ve sütün daha az içilmesi, genç kız ve kadınlarda, hayatlarının ilerleyen dönemlerinde osteoporoza daha açık olmalarına neden olarak toplum sağlığını tehdit etmektedir."

Haziran 2000'de "Pediatri ve Adölesan Tıbbı" dergisinde yayınlanan başka bir çalışma ise okul çağındaki 460 kız çocuğu üzerinde yapıldı. Bu çalışmaya göre de "gazlı içecekler kemik kırılmaları ile yakından ilişkili" idi.

Fosforik asit ve diş çürümesi
Gazlı içecekler artık her okulda satılmaya başladığından beri diş hekimlerinin fark ettiği bir sorun var. Aslında sadece yaşlılarda görülebilecek diş minesi kaybıyla, çocukların dişleri sararmaya başladı. Bunun sorumlusu ise, diş çürümesinin yanı sıra sindirim sorunları ve kemik kaybına da yol açabilen fosforik asit. Diş hekimleri, düzenli olarak gazlı içecek içen genç kız ve erkeklerde ön dişlerin diş minesinin tamamen kaybolduğunu belirtiyor.

Normalde tükürük salgımız 7.4 pH derecesi ile hafif alkalidir. Gençlerde olduğu gibi, bütün gün gazlı içecek içildiğinde, fosforik asit tükürük pH'ını asidik seviyelere düşürür. Asidik tükürük salgısını tamponlamak ve pH dengesini tekrar 7'ye getirmek için vücut dişlerden kalsiyum iyonlarını çeker. Bunun sonucunda diş minesi hızla yok olur.

Meyve suları
Tüketiciler genellikle, gazlı içeceklerden daha sağlıklı olduğu düşüncesiyle meyve sularını tercih ediyorlar. Aslında, meyve suyu üretimi son derece endüstriyel bir işlem. Örneğin portakal suyu, devasa miktarlarda üretiliyor. Portakallar bütün olarak sıkılıp tankın içine gider, bu da demektir ki, portakal kabuğundaki kimyasal böcek ilacı kalıntılarını da içiyoruz. Meyve suları yüksek sıcaklıklarda pastörize edilmelerine rağmen ısıya ve basınca dayanıklı mantarlar meyve suyunda yaşayabilir. Soya proteini ve pektinden yapılan bir bileşim portakal suyuna opak bir görünüm vermek ve tortunun dibe çökmesini engellemek için kullanılır.

Üzüm gibi diğer meyvelerin suları, meyve üretiminde kullanılan flor içerikli böcek ilaçları nedeniyle daha büyük risk taşır. Meyve sularının şeker içeriği yüksektir ve dişlere en az gazlı içecekler kadar zararı vardır!

Eğer meyve suyu içmek istiyorsanız, kendi meyve suyunuzu, kimyasal böcek-tarım ilacı kullanılmamış, organik olarak üretilmiş meyvelerden, kendiniz sıkın. Elde ettiğiniz meyve suyunu su veya maden suyu ile hafif inceltebilirsiniz. Bur lokantaya gittiğinizde ise maden suyunu içine bir dilim limonla isteyip içebilirsiniz.

Bunlara ilaveten, ayran gibi mayalı içecekleri bol bol tüketebilirsiniz. Bu tür içecekler bağırsak yapısına yardımcıdır. Bağırsak ve peklik sorunlarına iyi gelir, emzirme döneminde sütü çoğaltır, hastaları güçlendirir ve tüm vücuda kuvvet verir.

Judith Valentine

Kaynak: http://www.westonaprice.org
Yasal haklarınızı en üst seviyede koruyup kullanabilmeniz için önemli gördüğünüz konularda mutlaka profesyonel destek almanız, bu anlamda bir avukatla anlaşmanız kesinlikle tavsiye edilir.

kilimanjaro

Harvard Üniversitesi'nde fareler üzerinde yapılan araştırmaya göre; gazlı içeceklerin içinde bulunan fosfat maddesi, cilt ve kaslarda bozulmaya yol açıyor. Fosfat, kalp ve böbreklere de zarar veriyor.

Geçtiğimiz yıl ABD'de yapılan bir araştırmada, haftada 3 bardak gazlı içecek tüketmenin pankreas kanserine yakalanma riskini iki kat artırdığı saptanmış.

http://haber.gazetevatan.com/fazla-kola-tuketenler-dikkat/311384/41/Saglik
Yasal haklarınızı en üst seviyede koruyup kullanabilmeniz için önemli gördüğünüz konularda mutlaka profesyonel destek almanız, bu anlamda bir avukatla anlaşmanız kesinlikle tavsiye edilir.

kilimanjaro

Mustafa İslamoğlu'nun konuyla ilgili makalelerinden iktibas edilmiştir:

(...) ülkemizde imal edilen gazozların tamamında şu veya bu oranda alkol bulunduğu TÜBİTAK raporuyla kesinlik kazandı. Bu rapor bir basın toplantısıyla kamuoyuna açıklandı.

(...) Bir nokta aydınlığa kavuşturulmalı: Alkol gazlı içeceklere karıştırılmakta mıdır, yoksa doğal mayalanma sonucu mu oluşmaktadır. Bu sorunun sonucuna göre hüküm değişebilir.

Bazıları doğal mayalanma sonucu ortaya çıktığını savunuyor. Bu savunulurken de "meyvelerde dahi doğal alkol vardır" deniliyor. Bu teknik bir konu olmakla birlikte, bazı uzmanlar meyvelerde doğal alkol olduğu görüşünü reddediyorlar. Bu uzmanlara göre bozulan meyvelerde alkol olur, zaten bozulduğu için o da yenmez. Kaldı ki bazı itiraflardan da anlaşıldığı gibi, etil alkol gazozlara bir çözücü olarak sonradan katılmaktadır.

Peki, bu katılan alkol küçük oranlarda da olsa gazozu haram yapar mı?

Bu konu esasen kumarbaz mantığıyla "ya hep-ya hiç" ile halledilecek konulardan değildir. Nebiz konusunda imamların "helal-haram" zıtlarında gezinen içtihatlarını ve bu konudaki tartışmaların bin yıldan fazla zamandır sürdüğünü biliyoruz. Nihayetinde bir şeyin istihaleye uğradığı, dönüşüm ve değişim geçirdiği konusu da yoruma açıktır.

Kaldı ki, özelde kola, genelde gazlı içecekler mevzuu, sadece "Katkı maddesi olarak şu kadar etil alkol kullanılması caiz mi, değil mi?" meselesine de indirgenemez. Bu meselede;

1.      Egemen güçler elinde iktisadi sömürü unsuru olması açısından,

2.      Tiryakilik yapıcı özelliği açısından,

3.      Saklanan içeriğiyle ticaret ahlakı açısından,

4.      Sağlıklı beslenme üzerinde yaptığı tahribat açısından,

5. İnsan sağlığını tehdit ve şişmanlığı teşvik açısından da ele alınarak hüküm verilmelidir. Nasıl ki, naslara parçacı yaklaşım maksadı anlamayı zorlaştırıyorsa, fıkhi hükümlerdeki parçacı yaklaşım da, maksadı gerçekleştirmeyi zorlaştırır.

Şu durumda, gazlı içeceklerde çözücü katkı maddesi olarak kullanılan etil alkolün bu içecekleri haram hale getirecek oranda olmasa bile, bunları "şüpheli" hale getirmektedir. Bu şüphe "Var mı yok mu?" şüphesi değil, "Varlığı kesin de, bu haram kılar mı kılmaz mı?" şüphesidir Hz. Ömer'e atfedilen "Kızıldeniz'e bir damla şarap düşse ondan su içmem" sözü, sahabenin bu konudaki titizliğini gösterir. Buna, yukarıda saydığımız beş maddeden en az bir veya ikisini ilave edersek, bu sonuç gazlı içecekleri şer'i açıdan ağır zan altında bırakmaya yeter.

Sonuç, ilk yazılarımızda vardığımız hükümdür: Tüm gazlı içeceklerden uzak durun, içiniz rahat etsin. Bir kere bu tür suni her yiyecek ve içecek, eşyanın tabiatına aykırıdır. Her ne ki tabiata aykırıdır, o fıtrata da aykırıdır, zararlıdır. Acısı, bugün değilse bir gün çıkar.

http://www.mustafaislamoglu.com/yazidetay.php?Yazi_id=1085&yazar=32
http://www.mustafaislamoglu.com/yazidetay.php?Yazi_id=1086&yazar=32
Yasal haklarınızı en üst seviyede koruyup kullanabilmeniz için önemli gördüğünüz konularda mutlaka profesyonel destek almanız, bu anlamda bir avukatla anlaşmanız kesinlikle tavsiye edilir.

kilimanjaro

İç Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Canan Karatay, bir bardak kolanın 60 dakikada vücuda verdiği zararı sekiz başlık altında şöyle özetliyor:

1) İlk 10 dakikada: Kanınıza hemen 10 çay kaşığı kadar şeker girer. Bu normal günlük dozun 100 katı kadardır. Bulantınızın olmamasının nedeni içinde bulunan 'fosforik asittir'.

2) İlk 20 dakikada: Kan şekeriniz aşırı şekilde yükselir. Bunun sonucu pankreasınızda aşırı derecede insülin salgılanır ve kan şekerinin fazlası karaciğerde yağ olarak depolanmaya başlar.

3) 40 dakika içinde: Kafeinin tamamı dolaşıma girmiş olur. Kan basıncı yükselir, karaciğerden daha fazla şeker yapılarak kana geçer ve kan şekeri tekrar yükselir.

4) 45 dakika içinde: Beyinde dopamin yapımı artar, mutluluk hissi başlar. (eroinin etkisine benzer bir etki meydana gelir)

5) 60 dakika içinde: Ani açlık hissi oluşur.

6) Tekrar kolaya ve tatlılara saldırırsınız.

7) Bu kısır döngü devam ettiği sürece karaciğer ve göbek yağlanması artar, vücudun tüm hücrelerinde leptin ve insülin direnci gelişir.

8] Şişmanlık hastalığını başlatmıştır ve bu hastalık, bütün dejeneratif hastalıkların nedenidir.

http://www.haber7.com/foto-galeri/23207-kola-ile-felakete-goturen-60-dakika/p1#gallery
Yasal haklarınızı en üst seviyede koruyup kullanabilmeniz için önemli gördüğünüz konularda mutlaka profesyonel destek almanız, bu anlamda bir avukatla anlaşmanız kesinlikle tavsiye edilir.