Son yazılar

Welcome to Hukuk Forum Sitesi - Hukuk ve hayata dair her şey!. Please login or sign up.

16 Nisan 2024, 13:17:20

Login with username, password and session length
Üyeler
Stats
  • Toplam İleti: 8,819
  • Toplam Konu: 4,360
  • Online today: 92
  • Online ever: 549
  • (13 Ocak 2023, 13:23:05)
Çevrimiçi Kullanıcılar
Users: 0
Guests: 82
Total: 82

Tüm dünya bazında ortalama insan ömrü 65 yaşı geçti, artmaya da devam ediyor

Başlatan kilimanjaro, 12 Aralık 2009, 13:50:24

« önceki - sonraki »

kilimanjaro

Uzun ömürlü olmak için uzmanlar çoğunlukla Akdeniz yaşam tarzını, zeytinyağını ve bol sebze tüketmeyi önerir.

Halbuki antik çağda Akdeniz'de her 100 kişiden ancak biri 60 yaşına ulaşabiliyordu. Yine eski çağlarda Romalı bir askerin ortalama ömrü 22 yıldı. 18. yüzyılda Avrupa'daki yaşam süresinin 25 yıl olduğu biliniyor. 19. yy'a gelindiğinde ise bu rakam 48 yıla çıkıyor. Şimdi dünya genelinde ortalama ömür 65 yaşı geçti.

Dünya Sağlık Örgütü'nün verilerine göre, insan ömrü, içinde bulunduğumuz yüzyılda 20 yıl uzadı. Kanser, salgın hastalıklar, stres ve depresyon gibi yeniçağ hastalıklarına rağmen çağımız insanı önceki nesillere göre daha uzun yaşıyor. Üstelik eskiden 65 yaş ve yukarısını görmek için kral, üst düzey devlet adamı veya filozof olmak gerekiyordu. Şimdi ise sıradan bir işçi bile 80-90 yıl yaşayabiliyor.

Yaş 60: Ne emekliliği daha yapacak çok işiniz var!

Çok değil bundan 15-20 yıl önce 60 yaşında biri yaşamını yitirince "iyi yaşadı" diye bakılırdı. Şimdi "genç öldü" diye üzülüyoruz. Geçtiğimiz hafta vefat eden Ömer Lütfi Mete için sevenleri "erken öldü" diye üzüldü. Yaşamının en verimli döneminde, 59 yaşında hayata veda etti ünlü yazar. Dünya Sağlık Örgütü'ne göre yazarın yaşlı sıfatını bile hak etmesi için daha bir senesi vardı. Çünkü yaşlılık için 60-74 yaş arasını uygun görüyorlar. Örgütün 2002 yılında hazırladığı raporda 75-89 yaş aralığı ileri yaşlılık, 90 yaş ve yukarısı ancak ihtiyarlık olarak tanımlanıyor. Dolayısıyla 'yaşlandım, torun torbaya karıştım, çok şükür emekli maaşım da var' deyip sallanan sandalye üzerinde uyuklamayı düşünmeyin. 50 veya 60'lı yaşlardaysanız, Allah'ın izniyle daha yapacak çok işiniz ve yaşayacak çok gününüz var, söyleyelim.

Yaşlılık sendikası kurulacak

Teknolojinin getirdiği kolaylıkların, sağlık alanında yaşanan gelişmelerin yaşam kalitesini artırdığı, ömrü uzattığı bilinen bir gerçek. 1998'den beri dünyada 60 yaş üstü insan sayısı, çocuk sayısına göre daha çok artıyor. Çünkü, doğum oranı ve ölüm azalıyor. 2050 yılına gelindiğinde 2 milyar insanın 60 yaş üzerinde olacağı tahmin ediliyor. Bu kalabalık nüfusun hepsinin birden emekli olduğunu düşünmek bile hükümetleri endişelendiriyor. Birincisi, onlar oturursa kim çalışacak? İkincisi bu büyük kalabalığın canı sıkılırsa ne olacak? Bu sebeple hükümetler ve sağlık örgütleri yaşlılarla ilgili harıl harıl çalışıyor.

Yaşlılara özel yasalar hazırlanıyor. Mesela birçok işkolu için yaş sınırlaması kaldırılacak. Yaşlılar için çalışma hakları belirlenecek. Hatta devletlerin destekleyeceği "yaşlılık sendikaları" kurulacak.

Yaşlılık algısı değiştirilecek

Tabii tüm bunlardan önce zihinlerdeki yaşlılık algısını değiştirecek, zihniyet devrimine ihtiyaç var. Burada kastedilen 50 yaşında olup 25 yaşında gözükmeye çalışmak değil, insanların "60-70 yaşına geldim" diyerek hayattan elini eteğini çekmesine mani olmak. Yaşlılığın bir hastalık, kusur olarak görülmesini engellemek.

Türkiye'de yaşlılık algısının değişmesi için hem hükümet hem de Yaşlılar Platformu birçok çalışma yapıyor. Platform "yaş 70, iş bitmiş" anlayışına karşı. Yaşlı veya ihtiyar tanımlamasını da kullanmıyorlar. 60 yaş üstü insanlara "kıdemli vatandaş" diyorlar ve hâlâ sosyal hayat içinde olan, çalışmaya devam edenlere plaket veriyorlar.

Türkiye Yaşlılık Platformu Koordinatörü Ali Necati Doğan, "Yaşlanmak bir kusur ve eksiklik değil. 60 yaşını aşmak 'artık yaşamayı hak etmiyorum, hastayım, ölmek üzereyim' düşüncelerine kapılmaya sebep olmamalı. Sağlıklı, dinç ve hem kendisine hem de çevresine faydalı insanlar olunabilir." diyor.

Hacettepe Üniversitesi Geriantrik Bilimi (yaşlılık bilimi) Araştırma ve Uygulama Merkezi Müdürü Yeşim Gökçe Kutsal ise istatistiklere bakılırsa geleceğin sadece çocukların değil, yaşlıların da olduğunu söylüyor. g.baki@zaman.com.tr

***

Üretken yaşlılığın yolu sağlıklı yaşlanmadan geçiyor

Kilo verin. Çünkü ekstra kilolar kalbinizi ve hayati önem taşıyan organlarınızı tehlikeye sokar. Şeker ve kansere sebep olur.

Yeni şeyler öğrenin. Satranç, yeni bir dil ve fotoğrafçılık... Çünkü yeni bilgi ve beceriler beyinde yeni hücre oluşmasını sağlıyor.

Form tutun. Düzenli egzersiz kalp, kolon kanseri, şeker, hatta alzheimer gibi hastalıklara karşı koruyor. Yürüyüş, yüzme, dans, bahçe ve ev işleri bile form tutma için yeterli.

Sosyalleşin, arkadaş toplantılarına gidin. Pikniğe katılın. Araştırmalar yapın. Yeni dostlar, arkadaşlıklar kurun. Aile ilişkilerinizi geliştirin. Arkadaşlarınızla yemek yiyin.

Stresi azaltın, farklı aktivitelere katılın.

Sağlıklı beslenin. Her gün meyve ve sebze yemek, hücrelerde meydana gelen yaşla bağlantılı tahribatı önlüyor.

İyi uyku şart. Uyku eksikliği hafıza boşluklarına, depresyona yol açıyor. Bağışıklık sistemini olumsuz etkiliyor.

Düzenli sağlık kontrolü yaptırın.

Sigara içmeyin.

Yaş yetmiş, iş bitmiş değil

Mimar Sinan 70 yaşında Süleymaniye Camii'ni, 86 yaşında Selimiye Camii'ni yaptı.

Michelangelo en iyi tablolarını 70-87 yaşları arasında resmetti.

Galilei 73 yaşında Ay'ın hareketlerini keşfetti.

Goethe, Faust'u 82'sinde tamamladı.

Pasteur 60 yaşında kuduz aşısını buldu. ZAMAN

http://www.zaman.com.tr/haber.do?haberno=926200&title=size-bir-mujdemiz-var-omrunuz-uzadi
Yasal haklarınızı en üst seviyede koruyup kullanabilmeniz için önemli gördüğünüz konularda mutlaka profesyonel destek almanız, bu anlamda bir avukatla anlaşmanız kesinlikle tavsiye edilir.

kilimanjaro

BM Nüfus Fonu verilerine göre 2010'da geçen yıla kıyasla 79 milyon kişi artan nüfus, 2050 yılında 9 milyarı geçecek. Artış oranında Afrika birinci, Avrupa sonuncu durumda. Önümüzdeki 40 yılda Japonya, Rusya, Almanya ve İtalya, nüfusu en fazla azalan ülkeler olacak. Halen Çin'de 1 milyar 354 milyon insan yaşıyor.

Dünya nüfusu 2010 yılında 6,9 milyar kişiye ulaştı. Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu (UNFPA) tahminlerine göre dünya nüfusu 2010 yılında, geçen yıla kıyasla 79 milyon kişi arttı ve 6 milyar 908 milyon 7 bin kişi oldu. Dünya nüfusu 2050 yılında 9 milyar 150 milyonu bulacak.

UNFPA'ya göre nüfusu 2009'da 1 milyar 198 milyon kişi olan Hindistan, 2010 yılında 1 milyar 214,5 milyona ulaştı. Hindistan, 2050 yılına kadar 399 milyonluk artışla 1 milyar 613 milyon olacak ve şu anda kendisinden 139 milyon kişilik daha fazla nüfusa sahip Çin'in 196 milyon kişi önüne geçecek. Bu dönemde Pakistan 150, Nijerya 130, Etiyopya 88, ABD 86, Kongo 79, Çin 63 milyon kişi artacak.

Amerika 86,3 milyon kişilik nüfus artışıyla gelişmiş ülkeler içindeki en yüksek nüfus artışlarından birini gerçekleştirerek nüfusunu 317,6 milyondan 403,9 milyona çıkaracak ve üçüncülükteki yerini koruyacak. Halen altıncı sırada yer alan Pakistan 335,2 milyonluk nüfusla dördüncü sıraya yükselirken, dördüncü sıradaki Endonezya 288,1 milyonluk nüfusla altıncı olacak. 2010 itibarıyla 158,3 milyon nüfuslu Nijerya ise 2050'de 289,1 milyonluk nüfusuyla dünyada 5. büyük ülke olacak.

TÜRKİYE BİR SIRA GERİLEYECEK

Türkiye nüfusu ise 2050 yılına kadar 75,7 milyondan 21,7 milyonluk artışla 97,4 milyona yükselecek. Nüfus büyüklüğüyle şu anda dünyada 17'nci sırada yer alan Türkiye, 21,7 milyonluk nüfus artışına rağmen, Almanya'yı geride bırakacak, ancak Kongo ile Tanzanya'ya geçilecek ve 18'inci sıraya inecek. Bu dönemde, büyük nüfuslu ülkelerden Japonya'da 25,3, Rusya'da 24,3, Almanya'da 11,6 ve İtalya'da 3 milyonluk nüfus azalması olacak.

Halen 6,9 milyar düzeyinde bulunan dünya nüfusunun 1 milyar 237,2 milyonu gelişmiş ülkelerde, 5 milyar 671,5 milyonu az gelişmiş ülkelerde (bunun 854,7 milyonu da en az gelişmiş ülkelerde) yaşıyor. 2050 projeksiyonunda da 9 milyar 150 milyon olacağı tahmin edilen dünya nüfusunun 1 milyar 275,2 milyonunun gelişmiş ülkelerde, 7 milyar 946 milyonunun az gelişmiş ülkelerde (bunun 1 milyar 672,4 milyonu en az gelişmiş ülkelerde) olacağı öngörülüyor.

2010 itibarıyla dünya nüfusunun 1 milyar 33 milyonluk kısmının yaşadığı Afrika'da, 2050 yılında nüfus 1 milyar 998 milyona ulaşacak. Bu dönemde Arap ülkelerinin nüfusu 359 milyondan 598 milyona çıkacak. Asya'nın nüfusu 4 milyar 166 milyondan 5 milyar 231 milyona yükselecek. Avrupa nüfusu ise 732,8 milyondan 691 milyona gerileyecek. Aynı dönemde Latin Amerika ve Karayipler'in nüfusu 588 milyondan 729 milyona, Kuzey Amerika'nın nüfusu da 351 milyondan 448 milyona yükselecek. Okyanusya'da ise nüfus 35,8 milyondan 51,3 milyona çıkacak.

2005-2010 döneminde kıtalara göre en yüksek nüfus artış hızı yüzde 2,3 ile Afrika'da, en düşük nüfus artış hızı ise yüzde 0,1 ile Avrupa'da meydana geldi. Bu dönemde nüfus artış hızı Arap ülkelerinde yüzde 2,1, Asya'da, Latin Amerika ve Karayipler'de yüzde 1,1, Kuzey Amerika'da yüzde 1 ve Okyanusya'da yüzde 1,3 oldu.

Bu yıl itibarıyla kadın başına düşen çocuk sayısının en yüksek olduğu ülke 6,42 çocuk ile Afganistan. Afganistan'ı 6,31 çocuk ile Somali ve 6,16 çocuk ile Uganda izliyor. Kadın başına düşen çocuk sayısının en az olduğu ülke ise 1,01 çocuk ile Hong Kong. Türkiye'de de kadın başına düşen çocuk sayısı 2,09 olarak belirlendi. AA



http://www.zaman.com.tr/haber.do?haberno=1054703&title=dunya-nufusu-69-milyara-ulasti
Yasal haklarınızı en üst seviyede koruyup kullanabilmeniz için önemli gördüğünüz konularda mutlaka profesyonel destek almanız, bu anlamda bir avukatla anlaşmanız kesinlikle tavsiye edilir.

Avukat

Sağlık Bakanı Recep Akdağ, Türkiye'de ortalama yaşam süresinin 75 yıla yükseldiğini söyledi. Akdağ, Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK)'nun, 2011 yılı rakamlarına göre kadınlarda ortalama yaşam süresinin 76, erkeklerde ise 72 yaş olduğunu açıkladı.

Sağlık Bakanı Akdağ, Konya Eğitim Araştırma Hastanesi personeli ile öğle yemeği yedikten sonra Dedeman Otel'de 'Sağlıkta Dönüşüm Konya İl Değerlendirme Toplantısı'na katıldı. Akdağ, burada yaptığı konuşmada, Türkiye'de yapılan sağlık hizmetlerinin ortalama yaşam süresini ve sağlıkta memnuniyeti artırdığını söyledi.

Sağlıkta dönüşüm programını, hükümet olarak bir ahlaki anlayışın ve felsefenin üzerine inşa ettiklerini dile getiren Bakan Akdağ, "Bu felsefe 'herkes için sağlık' anlayışının yansıma şeklinde, zengin olmuş fakir olmuş, toplumun herhangi bir katmanından gelmiş hiç fark etmez. Ahlaki felsefenin temelini de bu oluşturuyor. Dönüşüm politikamızı, ahlaki anlayışın üzerine oluşturduk." dedi.

Türkiye'de sağlığa harcanan bütçenin, göreve geldikleri döneme oranla 3 kat arttığını hatırlatan Bakan Akdağ, bütçedeki büyümenin sağlık harcamalarını da artırdığını belirtti. Bakanlığın yönetim yapısını yeniden inşa ettiklerine değinen Akdağ, "Bakanlığımızın 10. senesinde, bakanlık teşkilatını ve bakanlık yönetimini yapısal olarak dönüştüren yeni bir düzenleme işine giriştik. Bu aslında iyi de oldu. Çünkü 9 seneden sonra iyi bir tecrübe kazandık. Neyi ne şekilde dönüştürmemiz gerektiğini şimdi daha iyi biliyoruz." şeklinde konuştu.

"OECD'NİN 30 YILDA GERÇEKLEŞTİRDİĞİNİ BİZ 8 YILDA YAPTIK"

Türkiye'de sağlık göstergelerinin, ortalama yaşam süresi açısından çok yükseldiğini vurgulayan Sağlık Bakanı Recep Akdağ, ortalama yaşam süresinin de Türkiye'de 75 yaş olduğunu ifade etti. Akdağ, şunları söyledi:

"Kadınlarda bu ortalama 76, erkeklerde ise 72 yaş civarında. Yine sağlık göstergelerine göre, anne ve bebek ölümlerinde müthiş bir azalma sağladık. Anne ölümlerinde 100 binde 70'ten yüz binde 14'lere, bebek ölümlerinde binde 30'lardan binde 9'lara kadar gerileme sağladık. OECD ülkelerinin 25-30 yılda gerçekleştirdiğini biz Türkiye'de 8 yılda başardık. Vatandaşımızı, sağlık harcamalarının hırpalayıcı yükünden kurtarmış durumundayız. Çok ağır sağlık harcaması yaptığı için 'yoksullaşan haneler' diye bir kavram var dünyada kullanılan. Türkiye'de vatandaşımızı bu durumdan neredeyse tamamen kurtarmış durumdayız. Bütün bu yapılan hizmetler sağlıkta memnuniyeti artırdı. TÜİK'in istatistiklerine göre, Türkiye'de sağlıkta memnuniyet 2003'de yüzde 39 iken 2011'de bu rakam yüzde 76'ya çıkmış oldu. Bunu hep birlikte muhafaza edeceğiz ve geliştireceğiz."

http://www.zaman.com.tr/haber.do?haberno=1270524&title=turkiyede-ortalama-yasam-suresi-75-yila-yukseldi

Avukat



Dünya nüfusunun yüzde 32'sinin Hıristiyanlar, yüzde 23'ünün Müslümanlar, yüzde 15'inin Hindular, yüzde 7,1'inin Budistler ve yüzde 0,2'sinin Yahudilerden oluştuğu belirlendi. Herhangi bir dine inanmayanlar ise dünya nüfusunun yüzde 16,3'ünü oluşturuyor.

ABD'deki Pew Araştırma Merkezi'nin Din ve Kamu Yaşamı Forumu, "2010 Dünyanın En Önemli Dini Gruplarının Büyüklüğü ve Coğrafi Dağılımı" adlı raporunu yayımladı.

230 ülke ve bölgede yapılan anketler ve nüfus kaydı araştırmalarına göre hazırlanan rapora göre dünyada 10 kişiden 8'i bir dini grup içinde yer alıyor. Bu da 2010 yılında 6,9 milyar olan dünya nüfusunun yüzde 84'üne denk düşüyor.

YAHUDİ NÜFUSU YÜZDE 0.2

Rapora göre dünyada 2,2 milyar Hıristiyan (yüzde 32), 1,6 milyar Müslüman (yüzde 23), 1 milyar Hindu (yüzde 15), 500 milyon Budist (yüzde 7) ve 14 milyon Yahudi (yüzde 0,2) yaşıyor. Bunlara ek olarak Afrika, Amerika, Asya ve Avustralya'da geleneksel dinlere inanan 400 milyon kişi (yüzde 6) var.

58 milyon kişi (yüzde 1) ise Jainizm, Sihizm, Şintoizm, Taoizm, Tenrikyo ve Zerdüştlük gibi diğer dünya dinlerine inanıyor.

DİNSİZLER EN BÜYÜK 3. GRUP

Herhangi bir dini gruba ait olmayanların sayısı ise 1,1 milyar (yüzde 16) olarak belirlendi. Dinsizler, Hıristiyanlar ve Müslümanların ardından en büyük üçüncü grubu oluşturuyor. Bu grupta Tanrı'ya ya da evrensel bir ruha inanan, ancak kendisini belirli herhangi bir dini grubun üyesi olarak tanımlamayan kişiler de yer alıyor.

Dini grupların coğrafi dağılımına bakıldığında Asya-Pasifik bölgesinde toplanan Hindular ve Budistler, yüzde 99 ile başta geliyor.

ÇİN'DE 700 MİLYON DİNSİZ VAR

Dünya nüfusunun yüzde 58,8'inin Asya-Pasifik, 11,9'unun Sahraaltı Afrika bölgesi, yüzde 10,8'inin Avrupa, yüzde 8,6'sının Latin Amerika, yüzde 5'inin Kuzey Amerika ve yüzde 4,9'unun da Ortadoğu ve Kuzey Afrika'da yaşadığına işaret eden rapora göre geleneksel dinlerin yüzde 90'ı ile diğer dünya dinlerinin yüzde 89'u da Asya-Pasifik bölgesinde yaşıyor.

Herhangi bir dini gruba üye olmayanların üçte biri de (yüzde 76) Asya-Pasifik bölgesinde yer alıyor. Sadece Çin'de 700 milyon dinsiz bulunuyor.

AVRUPA'DAKİ MÜSLÜMAN NÜFUS YÜZDE 2

Asya-Pasifik bölgesi, Müslüman nüfusun yüzde 62'sine de ev sahipliği yapıyor. Müslümanların yüzde 20'si Ortadoğu ve Kuzey Amerika'da, yüzde 16'sı ise Sahraaltı Afrika bölgesinde yaşıyor. Avrupa'daki Müslüman nüfusu ise sadece yüzde 2.

TÜRKİYE EN ÇOK MÜSLÜMAN'IN YAŞADIĞI 8. ÜLKE

Türkiye'de 320 bin Hıristiyan, 71 milyon 330 bin Müslüman, 860 bin dinsiz bulunuyor. Türkiye en çok Müslüman'ın yaşadığı sekizinci ülke. Türkiye ve Kuzey Afrika'dan daha fazla göçmen gelmesiyle son 10 yılda Batı Avrupa'da Müslümanların oranının arttığı da raporda belirtildi.

Hıristiyanlar ve Yahudilerin dünyanın dört bir yanına dağıldığını gözler önüne seren rapora göre Hıristiyanların yüzde 26'sı Avrupa, yüzde 24'ü Latin Amerika ve Karayipler, yüzde 24'ü Sahraaltı Afrika bölgesinde yaşıyor. Kuzey Amerika'daki Hristiyan nüfusu ise yüzde 20.

Yahudilerin neredeyse yarısı (yüzde 44) Kuzey Amerika'da ikamet ederken diğer yarısı da (yüzde 41) İsrail'de yaşıyor.

DİNİ GRUPLAR TOPLUM İÇİNDE AZINLIK MI ÇOĞUNLUK MU?

Rapor, dini grupları toplum içinde azınlık olarak mı, yoksa çoğunluk olarak mı yaşadıklarına göre de sınıflıyor.

Dini grup üyelerinin yüzde 73'ünün yaşadıkları toplum içinde çoğunluğu oluşturduğuna dikkat çeken rapor, kalan yüzde 27'nin ise azınlık olarak yaşadığını gösteriyor.

Hinduların yüzde 97'si, Hindistan, Moritus ve Nepal'de, Hıristiyanların yüzde 87'si ise Hristiyanların çoğunlukta olduğu 157 ülkede yaşıyor.

Budizm'in yanı sıra geleneksel dinlerle diğer dünya dinlerinin üyeleri, en büyük azınlık grupları oldu. Budistlerin yüzde 72'si yaşandıkları toplumda azınlıkken yüzde 28'i, Budistlerin çoğunlukta olduğu Bhutan, Myanmar, Kamboçya, Laos, Moğolistan, Sri Lanka ve Tayland'da yaşıyor.

Yahudilerin yüzde 41'i İsrail'de mutlak çoğunluk olarak yaşarken, yüzde 59'u azınlık olarak diğer ülkelere dağılmış.

DİNİ GRUPLARDA GENÇ NÜFUS

Rapor, bazı dini grupların diğer gruplara oranla daha fazla genç nüfusa sahip olduğunu gösterdi. Gelişmekte olan ülkelerdeki dini grupların üyelerinin daha genç olduğu, sanayileşmiş ülkelerdeki dini grup üyelerinin ise daha yaşlı olduğu belirlendi.

EN YAŞLI GRUP YAHUDİLER

Dini grup üyelerinin ortalama yaşlarına bakıldığında 23 yaş ortalaması ile Müslümanlar ilk sırada, 26 yaş ortalaması ile Hindular ikinci sırada yer alıyor. Dünya nüfusunun ortalama yaşının 28 olarak belirlendiği raporda Hıristiyanların yaş ortalaması 30, diğer dünya dinleri üyelerinin yaş ortalaması 32, geleneksel dinlerin üyelerinin yaş ortalaması 33, dinsizler ile Budistlerin yaş ortalaması ise 34 olarak hesaplandı. Yahudiler ise 36 yaş ortalaması ile en yaşlı grup oldu.

Kaynak: AA
http://www.haber7.com/guncel/haber/966428-dunyanin-inanc-haritasi-dinsizler-artiyor