Son yazılar

Welcome to Hukuk Forum Sitesi - Hukuk ve hayata dair her şey!. Please login or sign up.

23 Nisan 2024, 21:43:37

Login with username, password and session length
Üyeler
  • Toplam Üye: 4,264
  • Latest: Elçin
Stats
  • Toplam İleti: 8,824
  • Toplam Konu: 4,365
  • Online today: 98
  • Online ever: 549
  • (13 Ocak 2023, 13:23:05)
Çevrimiçi Kullanıcılar
Users: 0
Guests: 86
Total: 86

Taahhüdü ihlal neticesinde verilen ceza kararına itiraz edilebilir mi?

Başlatan Yelda, 23 Mart 2018, 04:34:49

« önceki - sonraki »

Yelda

Arkadaşlar bir mağazaya borcumdan dolayı tahüt verdim borcu gecikmeli ödedim fakat avukat beni mahkemeye vermiş hakkımda ceza kararı çıkmış şimdi ne yapmam gerek temyiz hakkım varmıdır.

kilimanjaro

Merhabalar. İcra Ceza Mahkemelerinin vermiş olduğu taahhüdü ihlale ilişkin mahkumiyet kararlarına karşı elbette itiraz edebilirsiniz. İtiraz usulü; kararın verildiği duruşmaya katıldıysanız, kararın verildiği tarihten itibaren 7 günlük içinde, karar duruşması gıyabınızda yapılmışsa, mahkumiyet kararının size tebliğ edildiği tarihten itibaren 7 günlük süre içinde yine mahkumiyet kararı veren aynı mahkemeye yazılı başvuruda bulunmanız gerekmektedir. İcra ceza mahkemesi, sizin vereceğiniz bu itiraz dilekçesini itirazı inceleyecek olan mahkemeye gönderecektir. Aşağıda buna ilişkin dilekçe örneği mevcuttur. Allah kolaylık versin...

İcra Ceza Mahkemelerince verilen taahhüdü ihlal (İİK. 340. madde) mahkumiyet kararına itiraza ilişkin örnek dilekçedir.


....CEZA MAHKEMESİNE GÖNDERİLMEK ÜZERE... İCRA CEZA HAKİMLİĞİ'NE

Esas No:
Karar No:
Sanık :
Talep: .... icra Ceza mahkemesinin .../.../2018 Tarih ...... Esas ..... Karar nolu mahkumiyet hükmünün kaldırılması talebidir.

AÇIKLAMALAR :
........ İcra Ceza Mahkemesince İ.İ.K. nın 340. maddesi gereğince taahhüdü ihlal nedeniyle hapis cezasına mahkum edildim.
1-Mahkemece verilen karar usul ve yasaya aykırıdır; zira Yargıtay'ın konuyla ilgili yerleşik emsal kararlarında belirtildiği üzere, verilen taahhüdün işleyen ve işleyecek olan faiz, dosya masrafı gibi borcun tüm ferileri dahil şekilde hesaplanmış olan borç rakamı üzerinden taksitlendirme yapılmamış olması halinde İİK.m.340 uyarınca ceza verilemez. Somut olaydaki taahhüt, Yargıtay'ın aradığı şartları taşımadığından, bu durum göz ardı edilerek ceza verilmiş olması hukuka aykırı olmuştur. Öncelikle bu sebeple hukuka aykırı olarak verilen cezanın kaldırılması gerekmektedir.
2- Kaldı ki İcra ve İflas Kanunu'nun "Borçlunun ödeme şartını ihlali halinde ceza" başlığını taşıyan 340'ıncı maddesinde; alacaklının muvafakati ile icra dairesinde kararlaştırılan borcu ödeme şartının, borçlu tarafından makbul bir sebep olmaksızın ihlali, seçimlik hareketli suçlar olarak düzenlenmiş, yaptırımı ise özgürlüğü bağlayıcı ceza olarak öngörülmüştür.
Nitekim; Ceza Genel Kurulu'nun 22.01.2002 gün ve 294-1 sayılı kararında da ayrıntılı olarak açıklandığı üzere, anılan maddedeki "makbul sebep" kavramının, Anayasa'nın 38'inci maddesinin 9'uncu fıkrasındaki "yerine getirememe" kavramından daha dar olduğu belirtilerek Anayasamızın bu madde ile, borcu yerine getirmeyeni değil, ekonomik acz içinde olup bu nedenle borcunu yerine getiremeyeni korumakta olduğu belirtilmiştir.
Anayasamızın ve Kanunlarımızın amir hükümleri gereği; Sadece "ödeme gücü olduğu halde borcu yerine getirmeyen ve taahhüdünü ihlal edenlerin cezalandırılmaları zorunludur.
Bu nedenle geçim kaynaklarımın neler olduğu, yaşayış tarzım ve gelir kaynaklarımın tespiti ile, Borçtan hile ile kaçınıp kaçınmadığımın ve bu bilgiler ışığında yargılamam yapılması gerekirken, mahkemece bu konuda hiçbir araştırılma yapılmamıştır.
Bu nedenle, borcumu hangi nedenle veya nedenlerle yerine getiremediğimin araştırılarak, hukuki durumunun belirlenmesinde zorunluluk bulunmaktadır.
3-Anayasamızın 38. maddesinin ceza sorumluluğunun şahsi olduğunu emreden 6. fıkrasına, 4709 sayılı Kanunla, "Hiç kimse, yalnızca sözleşmeden doğan bir yükümlülüğünü yerine getirememesinden dolayı özgürlüğünden alıkonulamaz" hükmü ilave edilmiştir.
Bu hüküm, dayanağını, "İnsan Haklarını ve Ana Hürriyetleri Korumaya Dair Sözleşmeye (AİHS) İlişkin, Bu Sözleşmede ve Bu Sözleşmeye Ek Birinci Protokolde Yer Alanlardan Başka, Bazı Hak ve Özgürlükleri Tanıyan 4 Numaralı Protokol"de bulmaktadır. Söz konusu 4 No'lu Protokol Türkiye tarafından onaylanarak iç hukuk normu haline getirilmiştir.
4 No'lu Protokolün, Anayasa md. 38/6'da yapılan değişikliğe kaynak teşkil etmiş olan ve AİHS md. 5'de düzenlenen hareket hürriyetini geliştirmeyi amaçlayan 1. maddesi aynen şöyledir: "Hiç kimse, yalnızca sözleşmeden doğan bir yükümlülüğü yerine getirememiş olmasından dolayı özgürlüğünden yoksun bırakılamaz.
İİK m. 340'da düzenlenen ödeme şartını ihlal suçunda, ödeme şartı, alacaklı ve borçlu arasında karşılıklı rıza ile yapılan sözleşmeye dayanmaktadır. Anayasamızın 90. maddesinin son fıkrasında "Usulüne göre yürürlüğe konulmuş milletlerarası antlaşmalar kanun hükmündedir, çıkabilecek uyuşmazlıklarda milletlerarası antlaşma hükümleri esas alınır" denilmektedir. Anayasamız 90. maddesinde milletlerarası antlaşmalar kanun hükmünde sayılmış ve "Hak ve Özgürlüklere İlişkin Milletler Arası Antlaşmalar" normlar hiyerarşisinde kanunların üstüne çıkarak, Anayasanın 90. maddesindeki değişiklikle Anayasa hükmü ile aynı düzeye gelmiştir.
Netice ve Talep:
.. İcra Mahkemesince yetersiz araştırma ile yetinilerek hakkımda vermiş olduğu mahkumiyet hükmü Anayasamızın 90, 38/6 maddesi ve İİK 340 maddelerine ve yerleşik Yargıtay içtihatlarına açıkça aykırı olup, öncelikle gerekli şartları taşımayan taahhüde istinaden ceza verilmesinin hukuka aykırı olmasına istinaden, şayet bu talebimiz kabul edilmezse, geçim kaynaklarımızın araştırılarak borcumdan hile ile kaçınıp kaçınmadığımın tespiti ile hakkımda yeni hüküm tesis etmesi amacıyla anılan hükmün itirazen kaldırılmasını arz ve talep ederim...TARİH...
Sanık...
Yasal haklarınızı en üst seviyede koruyup kullanabilmeniz için önemli gördüğünüz konularda mutlaka profesyonel destek almanız, bu anlamda bir avukatla anlaşmanız kesinlikle tavsiye edilir.