Son yazılar

Welcome to Hukuk Forum Sitesi - Hukuk ve hayata dair her şey!. Please login or sign up.

29 Mart 2024, 10:09:08

Login with username, password and session length
Üyeler
Stats
  • Toplam İleti: 8,818
  • Toplam Konu: 4,361
  • Online today: 103
  • Online ever: 549
  • (13 Ocak 2023, 13:23:05)
Çevrimiçi Kullanıcılar
Users: 0
Guests: 87
Total: 87

İHH'nın organize ettiği Gazze'ye yardım gemilerine İsrail'den vahşi saldırı!

Başlatan Avukat, 29 Mayıs 2010, 14:55:54

« önceki - sonraki »

Avukat



'Mavi Marmara'ya saldıran İsrail askerleri çok iyi Türkçe konuşuyordu'

ÖNER YİĞİT - İSTANBUL
Mavi Marmara gemisine düzenlenen saldırıyla ilgili açılan davanın ikinci duruşmasına tanıkların, İsrail askerlerinin iyi derecede Türkçe bildikleri ve Türk olabilecekleri iddiası damga vurdu.

Gazze'ye insanî yardım taşıyan 'Mavi Marmara' gemisine yönelik İsrail askerlerinin düzenlediği kanlı saldırıya ilişkin açılan davanın ikinci duruşması dün İstanbul 7. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görüldü. Mahkeme heyeti 9 kişinin hayatını kaybettiği olayda gemide bulunan kişileri dinledi. Tanıklar, İsrail askerlerinin kendilerine kötü muamele uyguladıklarını, Türk olduklarını öğrenince askerlerin alay ettiklerini, rencide edici laflarla askerlerin kendilerine güldüklerini söyledi. Gemide bulunan kameraman Abdullah Camioğlu, İsrail askerlerinin 4 helikopterle, savaş gemileriyle etraflarını sardıkları olay anını çektiğini söyledi. Bu görüntüleri sakladığını ve İsrail askerlerinin 6 saat kaseti bulamadıklarını aktaran Camioğlu, ancak kaptanla yaptığı Türkçe diyalog sonrasında yerini tespit ettiklerini anlattı. Askerlerin Türkçe bilmelerine şaşırdığını söyleyen kameraman, askerlerin Türk kökenli olduklarını iddia etti. Gemide bulunan Ayhan Altıntaş da askerlerin çok iyi derecede Türkçe bildiklerini doğruladı. 12 kişinin dinlendiği 2. duruşmanın sonunda dava 20-21 Mayıs'a ertelendi.

http://www.zaman.com.tr/gundem_mavi-marmaraya-saldiran-israil-askerleri-cok-iyi-turkce-konusuyordu_2056698.html

Avukat



Mavi Marmara gemisine düzenlenen saldırı sonrası İsrail, Türkiye'den özür diledi. İsrail, ayrıca saldırıda şehit edilen Türklerin ailelerine tazminat ödeyecek. Sivil yardımlarla ilgili Gazze'ye ablukanın kalkması da İsrail tarafından kabul edildi.

Reuters Haber Ajansı'nın geçtiği son dakika bilgisine göre, İsrail, Mavi Marmara gemisine düzenlenen ve 1'i ABD vatandaşı 9 Türk'ün şehit edildiği saldırıyla ilgili Türkiye'den özür diledi.

Gemi baskınında şehit edilenlerin ailelerine de tazminat ödenecek.

Erdoğan ve Netenyahu, normalleşme konusunda aynı fikirde...

Ayrıca, Türkiye'nin İsrail ile barış şartlarından biri olan Gazze'ye ablukanın kalkması da İsrail tarafından kabul edildi.

BAŞBAKANLIK: İSRAİL ÖZÜR DİLEDİ

Başbakanlık açıklamasında Başbakan söz konusu özürü Türk halkı adına kabul ettiğini açıkladı.

Başbakanlık'tan yapılan açıklama şöyle:

Başbakanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan bugün İsrail Başbakanı Sayın Binyamin Netanyahu ile telefonda konuşmuştur.

Sayın Başbakanımız, Sayın Netanyahu'ya, Türk ve Yahudi halkları arasındaki ortak tarihe dayanan ve yüzyıllardır süregelen güçlü dostluk bağlarına ve işbirliğine değer verdiğini söylemiştir. Bölgenin barış ve istikrarı için hayati stratejik öneme sahip olarak gördüğü ilişkilerin son dönemde bozulmuş olmasının üzüntü verici olduğunu ifade etmiştir. Türkiye'nin, İsrail-Filistin ihtilafına iki devletli vizyon temelinde adil, kalıcı ve kapsamlı bir çözüm bulunmasına yönelik uluslararası ve bölgesel tüm çabalara desteğini yinelemiştir.

BAŞBAKAN TÜRK HALKI ADINA ÖZRÜ KABUL ETTİ

Sayın Netanyahu, İsrail tarafından hadiseyle ilgili olarak yürütülen ve bir dizi operasyonel hatanın yapıldığına işaret eden soruşturma ışığında, can kaybına veya yaralanmaya yol açan her türlü hatadan dolayı İsrail adına Türk halkından özür dilemiş; Sayın Başbakanımız da söz konusu özrü Türk halkı adına kabul etmiştir.

İSRAİL TAZMİNAT ÖDEMEYİ DE KABUL ETTİ

İki başbakan, tazminat/âdemi mesuliyet konusunda bir anlaşma yapılması hususunda da mutabık kalmıştır.

FİLİSTİN TOPRAKLARINA YÖNELİK KISITLAMAYI KALDIRMA SÖZÜ

Sayın Netanyahu ayrıca, İsrail'in, sivil halkın kullanacağı malların Gazze dâhil Filistin topraklarına girişine ilişkin kısıtlamaları esas itibariyle kaldırdığını ve sükûnet devam ettiği müddetçe bu durumun da devam edeceğini ifade etmiştir.

İki lider, Filistin topraklarındaki insani durumun iyileştirilmesi için birlikte çalışmak konusunda mutabık kalmıştır.

Kamuoyuna saygıyla duyurulur.

NETANYAHU BASIN BÜROSU DA 'ÖZÜR DİLEDİK' AÇIKLAMASI YAPTI

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun bürosundan yapılan açıklamada, İsrail'in Mavi Marmara saldırısındaki hatalarından ötürü Türkiye'den özür dilediği bildirildi.

Açıklamada, Netanyahu'nun Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile bugün görüştüğü belirtildi ve liderlerin, ''büyükelçilerin yeniden atanması, Türkiye'de İsrail askerlerine karşı açılan davaların iptal edilmesi gibi iki ülke arasındaki ilişkilerin normalleştirilmesi konusunda uzlaştığı'' ifadelerine yer verildi.

Netanyahu'nun, Mavi Marmara saldırısından ötürü duyduğu pişmanlığı dile getirdiğinin belirtildiği açıklamada, İsrail Başbakanı'nın ''trajik sonuçların'' kasti olmadığını, İsrail'in yaptığı soruşturmaya göre saldırıda ''operasyonel hatalar'' olduğunu söylediği kaydedildi.

Açıklamada, İsrail Başbakanı Netanyahu'nun saldırıda hayatını kaybedenler nedeniyle İsrail'in ''pişmanlığını ifade ettiği'' ve tazminat ödeme sözü verdiği de belirtildi.

Netanyahu açıklamada, Mavi Marmara saldırısıyla ilgili olarak can kayıplarına yol açmış olabilecek her türlü hatadan dolayı Türk halkından özür diledi.

İsrail Başbakanı Netanyahu, Gazze dahil Filistin topraklarındaki sivillerin hareketine ilişkin bazı sınırlamaların zaten kaldırıldığını ifade ederek, sükunet korundukça bu durumun devam edeceğini kaydetti.

TELEFONU BİRDEN NETANYAHU'YA VERDİ

ABD Başkanı Barack Obama, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve İsrail Başbakanı Netanyahu'nun telefonda görüştüğünü açıkladı. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'la telefonda görüşen ABD Başkanı Barack Obama ardından telefonu yanındaki Netanyahu'ya vererek Erdoğan ve İsrail Başbakanı'nın telefonda görüşmesini sağladığı ortaya çıktı.

Amerikan yönetiminden üst düzey yetkililerin verdiği bilgiye göre, Erdoğan-Netanyahu görüşmesi, Obama'nın İsrail'den ayrılışından hemen önce havaalanında düzenlendi ve yaklaşık yarım saat sürdü.

Yetkili, görüşmeye bir ara Obama'nın da dahil olduğu bilgisini verdi.

Görüşmede Netanyahu'nun Mavi Marmara saldırısından dolayı özür dilediğini ve ''operasyonel hatalar'' yapıldığını söylediğini, Başbakan Erdoğan'ın da özrü kabul ettiğini belirten yetkili, bu gelişmeyi, iki ülke arasındaki ilişkilerin normalleşmesi doğrultusunda ''ilk adım'' olarak niteledi.

Amerikalı yetkili, bu konunun, Obama ile Netanyahu arasında bu hafta içinde yapılan görüşmelerde de ele alındığını bildirdi.

İLK AÇIKLAMA BEYAZ SARAY'DAN GELDİ

ABD Başkanı Barack Obama'nın İsrail ve Filistin ziyaretiyle ilgili Beyaz Saray'dan yapılan açıklamada, "ABD, hem Türkiye hem de İsrail'le olan yakın ortaklığına büyük değer veriyor. Bölgesel barış ve güvenliğin güçlendirilmesi için Türkiye ile İsrail'in ilişkilerinin tekrar düzelmesine büyük önem veriyoruz" denildi. Obama açıklamasında, "Umarım Erdoğan-Netanyahu görüşmesi işbirliğini derinleştirir" ifadesini kullandı.

Obama, yaptığı yazılı açıklamada, bugün Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu arasındaki telefon görüşmesinden memnuniyetini ifade etti.

ABD'nin hem Türkiye hem de İsrail ile yakın ortaklıklarına derinden önem verdiğini belirten Obama, şunları kaydetti:

''Bölgesel barış ve güvenliği ilerletmek için Türkiye ile İsrail arasındaki olumlu ilişkilerin yeniden tesisine büyük önem veriyoruz. İki lider arasındaki bugünkü görüşmenin, onları bu konuda ve bir dizi diğer zorluk ve fırsatta daha derin işbirliğine girmeleri için imkan sağlayacağından umutluyum''.

İsrail gazetesi Haaretz, Erdoğan ile Netanyahu'nun 2009'dan bu yana ilk kez telefon görüşmesi yaptığına dikkat çekti.

MAVİ MARMARA SALDIRISI SONRASI İLK TEMAS

Başbakan Erdoğan'ın Davos'taki 'One minute' çıkışı sonrası gerilen İsrail Türkiye ilişkileri İsrail'in 2008 yılı sonunda Gazze'ye düzenlediği Dökme Kurşun Harekatı'nın ardından gerilen iyice gerilmişti. Ankara-Tel Aviv ilişkilerindeki tansiyon, Mayıs 2010'daki Mavi Marmara olayından sonra had safhaya çıkmıştı. İsrail'in Gazze'ye insani yardım malzemesi götüren Mavi Marmara gemisine saldırması ve 9 Türk'ü katletmesiyle kopmuştu.

http://www.haber7.com/dis-politika/haber/1005097-israil-3-yil-sonra-turkiyeden-ozur-diledi



Erdoğan, İsrail'in özrünün detaylarını anlattı

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Eskişehir Konya yüksek hızlı tren hattı açılışında İsrail'in özür dilemesine ilişkin telefon görüşmelerinin ayrıntılarını anlattı. Türkiye'nin İsrail'den 4 beklentisiyle ilgili konuştuklarını söyledi ve takipçisi olacağını ekledi.

İsrail'in özür dilemesi

Başbakan Erdoğan, dün İsrail'i ziyaret eden ABD Başkanı Barack Hüseyin Obama ile telefon görüşmesi gerçekleştirdiğini anımsatarak, Obama'nın kendisini İsrail'den aradığını, telefon hattında İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun da olduğunu anlattı.

Obama'nın telefon görüşmesinde selamlamanın ardından sözü Netanyahu'ya verdiğini belirten Başbakan Erdoğan, şöyle devam etti:

''Bildiğiniz gibi 22 Mayıs 2010'da Akdeniz'de uluslararası sularda saldırıya uğrayan ve 9 kardeşimizi şehit verdiğimiz olayla ilgili bizim İsrail'den 3 başlıkta taleplerimiz vardı. Birincisi kesin özür dilenmesini istiyorduk, 'üzüntü değil, özür' diyorduk. Tabii bu arada çok şeyler oldu, gidildi, gelindi, konuşuldu vesaire. Ama dedik ki: Özür. İkincisi şehitlerimizin ailelerine tazminat ödenmesini istiyorduk.

Üçüncüsü de Filistin'e uygulanan ablukanın kaldırılmasını talep ediyorduk. Dünkü telefon görüşmemizde Başbakan Netanyahu Mavi Marmara olayından dolayı özür dilediklerini iletti. Ben de şehitlerimiz adına, halkım adına bu özrü kabul ettiğimizi ifade ettim.

İkinci olarak Başbakan Netanyahu, şehitlerimizin yakınlarına tazminat ödenmesi konusunda hükümetine talimat verdiğini ifade etti. Ben de kendi hükümetimize bu konunun takip edilmesi için talimat verdiğimi ifade ettim.

Üçüncü olarak Filistin'e ablukanın kaldırılacağı, sadece Gazze değil tüm Filistin topraklarına yönelik tüketim mallarının girişi yönündeki kısıtlamaların kaldırılacağı sözünü de Başbakan Netanyahu bu görüşmemizde ifade etti. Ayrıca Filistin topraklarındaki insani durumun ilerletilmesi için Türkiye ile iş birliği yapılması konusunda da İsrail'den söz aldık.''

''Verilen sözlerin takipçisi olacağız''

Başbakan Erdoğan, atılan bu adımların Mavi Marmara Gemisi'nde katledilen 9 şehidi, Filistin halkının kayıplarını geri getirmeyeceğini ifade ederek, ''Gerek şehitlerimizin hatırasına ve ailelerinin haklarına sahip çıkmak gerek Filistin'in hakkını savunmak noktasında, biz üzerimize düşeni yaptık ve yapmaya devam edeceğiz. İsrail tarafından verilen bu sözlerin takipçisi olacağız. Bölgede barışın tesis edilmesi için bir normalleşme sürecinin adımlarının atılabileceğinin bu gerekçelere dayandığını, bu şekilde ifade etmiş olduk'' diye konuştu.

Mavi Marmara Gemisi'nde şehit olanları bir kez daha rahmetle yad ettiğini belirten Erdoğan, ''Bu güzel gelişme vesilesiyle Filistin halkına, özellikle de Gazzeli kardeşlerimize selamlarımı iletiyorum, inşallah en kısa zamanda Gazze'deki, Batı Şeria'daki kardeşlerimizle de kucaklaşma fırsatını bulacağımızı duyurmak istiyorum'' dedi.

http://www.haber7.com/dis-politika/haber/1005393-erdogan-israilin-ozrunun-detaylarini-anlatti


Netanyahu, özrün sebebini açıkladı: Suriye'deki gelişmiş silahların terör gruplarının eline geçmesinden endişeliyiz

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, Türkiye'den özür dilemelerinin ardındaki ana sebebin Suriye'deki durum olduğunu açıkladı.

Facebook sayfasında konuyla ilgili değerlendirmede bulunan Netanyahu, "Değişen gerçekler, bölgedeki ülkelerle ilişkilerimizi yeniden ele almamızı gerektirdi. Suriye krizinin sürekli kötüleşmesi en önemli kaygımız." ifadelerine yer verdi. Suriye'de gelişmiş silahların farklı unsurların eline geçmeye başladığını belirten İsrail başbakanı, "En çok korktuğumuz da kimyasal silahların terör gruplarının eline geçmesidir." dedi.

Özellikle Golan Tepeleri'ndeki grupların kendileri için büyük tehdit olduğunu belirten Netanyahu, sınır bölgesini yakından takip ettiklerini ve muhtemel bir gelişmeye karşı cevap vermeye hazır olduklarını ifade etti.

Türkiye ile ilişkilerin kesilmesinden 3 yıl sonra bu ilişkileri yeniden tesis etmeye karar verdiğini belirten Netanyahu, bu süre içerisinde de krizi sona erdirmek için girişimlerde bulunduklarını belirtti. Netanyahu, "Suriye ile sınıra sahip olan Türkiye ve İsrail'in iletişim halinde olması önemli." dedi.

Türkiye ile ilişkilerin kesilmesinden 3 yıl sonra bu sebeple ilişkileri yeniden tesis etmeye karar verdiğini belirten Netanyahu, "ABD başkanının ziyareti sona ererken aramızdaki krizi çözmek için Türkiye başbakanını aramaya karar verdim." dedi.

Savunma Bakanı Moşe Ya'alon da Netanyahu'yu hem Türkiye hem de İsrail'in çıkarına olan sağduyulu kararı için kutladı. Eski Dışişleri Bakanı Avigdor Lieberman, özür dilenmesini 'ciddi bir hata' sözleriyle eleştirmişti.

http://www.haber7.com/siyaset/haber/1005502-netanyahu-ozrun-nedenini-acikladi



Mavi Marmara mağdurlarının 'özür' tepkisi

İsrail'in, Gazze'ye insani yardım taşıyan Mavi Marmara Gemisi'ne düzenlenen saldırıya ilişkin Türkiye'den özür dilemesinin yankıları sürüyor. Mavi Marmara gemisinde bulunan mağdurlardan peşpeşe açıklamalar geldi.

Saldırıda hayatını kaybeden Bengi'nin eşi Saniye Bengi:

İsrail'in, Gazze'ye insani yardım götüren Mavi Marmara Gemisi'ne düzenlediği saldırıda  hayatını kaybeden Ali Haydar Bengi'nin eşi Saniye Bengi, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a teşekkür etti.

Bengi, İsrail'in özür dilemesine ilişkin olarak AA muhabirine yaptığı açıklamada, kararı duyduğunda çok şaşırdığını belirterek, çok duygulandığını söyledi.

''Başbakan Erdoğan'a çok teşekkür ediyorum. Başbakanımız nasıl uygun görürse biz de onun arkasındayız. Zalim olduğu için İsrail özür dilemez diye düşünüyordum. Ama duyunca çok duygulandım'' diyen Bengi, Gazze'ye yönelik ambargonun kaldırılmasını istediklerini kaydetti.

Bengi'nin 12 yaşındaki kızı Nursena Bengi de babasıyla gurur duyduğunu aktararak, ''İsrail'in özrünü kabul ediyoruz ama en başından bunu yapmaları gerekiyordu. Tazminat istemiyoruz. Filistin'in özgür olmasını istiyoruz. İlk duyduğumda hem gurur duydum hem de babamı kaybettiğim için üzüldüm'' diye konuştu.

Bengi'nin kayın biraderi Muhammed Ensari ise özür dileme olayının Türkiye Cumhuriyeti devletinin gücünün göstergesi olduğunu, Başbakan Erdoğan'ın bu konuda ortaya koyduğu tavrı çok önemsediklerini belirtti.

Ensari, konuşmasını şöyle sürdürdü:

''Beklediğimiz bir olaydı. İsrail er ya da geç bunu yapacaktı. Çabuk dize geldi. Biz mutluyuz. Başbakanımız bu konuda bizi temsil ediyor. Başbakanımızın Mavi Marmara Gemisi konusunda ortaya koyduğu tavır bizi yansıtıyor. Onunla hem fikiriz. Başbakana yapılan özür beyanı bize yapılmış olarak kabul ediyoruz. İsrail zillet içerisine düştü. Bu artık İsrail'in geri adım atacağını gösteriyor. Yeni bir dönem başladı.''

Saldırıda oğlunu kaybeden Ahmet Doğan:

Saldırıda oğlu Furkan Doğan'ı kaybeden baba Ahmet Doğan, İHH Kayseri Şubesi'nde gazetecilere yaptığı açıklamada, İsrail'in geç de olsa ''insanlık suçu işlediğini kabul ettiğini'' söyledi.

Mavi Marmara Gemisi'nde yola çıkanların Gazze'deki ambargoyu kırmayı amaçladıklarını belirten Doğan, şunları kaydetti:

''Şayet İsrail, bizim baştan beri söylediğimiz üç şartı kabul etmişse, Mavi Marmara, o gemide yolculuk yapanlar ve şehit olanlar amacına ulaşmış demektir. Furkan da o geminin parçası olarak Gazze'ye uygulanan insanlık dışı ambargoyu kırmak, yıkmak, ortadan kaldırmak için uğraşıyordu. O yolda da şehit olmuşlardı. Eğer İsrail, Gazze'ye ambargoyu da kaldırmışsa, Mavi Marmara ve şehitler amacına ulaşmış demektir. Gazze'deki ambargo kalkmadan, şayet sadece özür dileme ve tazminat kabul edilmişse, şartların kabul edildiği anlamına gelmez. Tek başına özür ve tazminatın hiçbir anlamı yok. Bizim şartlarımızın en önemlisi de Gazze'ye ambargonun kaldırılması. Furkan ve diğer şehitlerimiz de esas itibari ile 'ambargoyu kırma konusunda amaçlarına ulaşmıştır' diyebiliriz.''

Bir gazetecinin, ''Bu karar, sizin Amerika'da açtığınız davayı olumlu yönde etkiler mi?'' sorusu üzerine Doğan, şöyle konuştu:

''İsrail'in baştan beri söylediği şart vardı. 'Biz şartlarınızı kabul ederiz ama sizler uluslararası platformlarda açtığınız, Türkiye'de açtığınız davaları geri çekeceksiniz' diyor. Ben oğlumu kaybettim, bunun cezası sadece özür dilemek veya tazminat ödemek olmayacağı için İsrail suçunu kabul edecek. Bu suçu işleyenlerin de ister İsrail'de ister Amerika'da ister Türkiye'de veya uluslararası platformlarda mutlaka cezalandırılmaları için davalarımız devam edecek. Davalarımızı, şartlar kabul edildiği taktirde geri çekmemiz gibi bir şey söz konusu değil. En azından şahsım adına takip ettiğim, açtığımız davaların devam edeceğini söylüyorum. Aksi taktirde hiçbir zaman İsrail ile aramızın düzelmesi mümkün olmayacak.''

Saldırıda ağabeyini kaybeden Hasan Yaldız: Birinci önceliğimiz Filistin'e uygulanan ambargonun koşulsuz olarak kaldırılmasıdır''

Gazze'ye insani yardım götüren Mavi Marmara Gemisi'nde İsrail askerlerinin saldırısında hayatını kaybeden Fahri Yaldız'ın kardeşi Hasan Yaldız, İsrail'in Türkiye'den özür dilemesine ilişkin, ''Şehit ailesi olarak bizim birinci önceliğimiz Filistin'e uygulanan ambargonun koşulsuz olarak kaldırılmasıdır'' dedi.

Yaldız, İHH Adıyaman Şubesi'nde gazetecilere yaptığı açıklamada, özür ve tazminatın kendileri için ikinci planda olduğunu söyledi.

Şu anda devam eden bir mahkemenin olduğunu anımsatan Yaldız, ''Orada suç işleyen askerler ne olacak? Daha bu soruların cevabı verilmedi. Sadece bir özür ve tazminat konuşuluyor. Bizim taleplerimiz öncelikli olarak devam eden yargılamanın biran önce sonlanmasıdır'' diye konuştu.

Bir gazetecinin ''İsrail'in özür ve tazminat ödemeyi kabul etmesini nasıl değerlendiriyorsunuz?'' şeklindeki sorusu üzerine Yaldız, şunları kaydetti:

''Hükümet bu konuda çok başarılı bir çalışma yaptı. Bizler de hükümetin verdiği beyanlar doğrultusunda hareket edeceğiz. Şehit ailesi olarak birinci önceliğimiz Filistin'e uygulanan ambargonun koşulsuz olarak kaldırılmasıdır. Kudüs'teki Mescid-i Aksa işgal altında. Bunlar giderilmediği müddetçe bizim burada konuşmalarımız boş. Sadece Gazze'de değil, Batı Şeria'da, Ramallah'da uygulanan zulüm var. Bunlar kalktıktan sonra özür ve tazminata bakacağız.''

Saldırıda Dünya Tekvando Şampiyonu eşi Çetin Topçuoğlu'nu kollarında kaybeden milli tekvandocu Çiğdem Topçuoğlu: Emeği geçen herkese teşekkür ediyoruz''

Gazze'ye yardım götüren Mavi Marmara Gemisi'ne düzenlenen saldırıda Dünya Tekvando Şampiyonu eşi Çetin Topçuoğlu'nu kollarında kaybeden milli tekvandocu Çiğdem Topçuoğlu, AA muhabirine yaptığı açıklamada, gelişmeyi Türk bürokrasisi, hükümet açısından olumlu bulduğunu belirtti.

Topçuoğlu, şunları kaydetti:

''Türk diplomasisi açısından, bizim için gerçekten büyük başarı oldu. Burada emeği geçen herkese teşekkür ediyoruz. Ama biz Türk milleti olarak, o 9 tane katledilen, masum vatandaşın, nasıl hesabını verecekler. Bir özürle, bir tazminatla mı hesap verilecek. Bunu kabullenemeyiz. 3 yıl geçti üzerinden. 3 yıl sonra böyle bir olayın olması ne derece samimi. İşgal devletini biz kabul etmiyoruz. Ancak, tek bir şartla bizler kabul edebiliriz. Filistin'de akan şehit kanları duracak, abluka kalkacak, tüm insanlıktan özür dileyecek. Ondan sonra özrünü kabul edebiliriz. Kaldı ki biz işgal devleti diye bir şeyi kabul etmiyoruz.''

-Saldırıda yaralanan Muhyettin Yıldırım-

Mavi Marmara Gemisi'ne düzenlenen saldırıda yaralanan Muhyettin Yıldırım da, AA muhabirine yaptığı açıklamada, İsrail'in Türkiye'den özür dilemesini ''samimi bulmadığını'' belirtti.

Ortada bir hata, kusur varken bu kadar süre beklenmesinin bir anlamı olmadığını ifade eden Yıldırım, ''İsrail şu anki konjonktür gereği bu özrü yapıyor. Çünkü, Orta Doğu'da, dünyada yalnızlaştı, bu yalnızlığı sadece Türkiye ile aşabileceğine inanıyor. Özürü de buna bağlıyorum. Belli bir kabahat, kusur, işlediği için diye değil, yalnızlığından dolayı özür dileme pozisyonu var ortada'' diye konuştu.

Yıldırım, bu özrün kendilerini tatmin etmediğini vurguladı.

Saldırıda Mavi Marmara Gemisi'nde yaralanan Mehmet Tunç, AA muhabirine yaptığı açıklamada, İsrail'in Türkiye'den özür dilemesini ''olumlu bir gelişme'' olarak nitelendirdi.

Saldırıların üzerinden yaklaşık 3 yıl geçtiğini belirten Tunç, ''Aslında bu özür daha önceden olmalıydı. Çok gecikmiş bir özür'' dedi.

Bugüne kadar İsrail'e yönelik şahsi bir dava açmadığını, dava açmak için İsrail'in özür dilemesini beklediğini dile getiren Tunç, şunları söyledi:

''Bu özrün ardından şahsi olarak maddi ve manevi tazminat davası açacağım. Tazminatı alırsam da bir kuruşuna dahi dokunmadan Filistin halkına bağışlayacağım. Çünkü biz o yola çıkarken sadece Allah rızasını düşündük ve Filistin halkının özgürlüğü için yola düştük. Bir kere daha böyle bir şey olsa bu sefer o gemiye ailemi de alıp giderim.''

Saldırıda yaralanan Cevdet Ökenek:

Gazze'ye insani yardım götüren Mavi Marmara Gemisi'nde İsrail askerlerinin saldırısında yaralanan Cevdet Ökenek, İsrail'in özür dilemesine ilişkin, ''Bizim için önemli olan Filistin'de yaşayan kardeşlerimizin özgür olmasıdır'' dedi.

Şanlıurfa'nın Siverek ilçesinde lokanta işleten Ökenek, AA muhabirine yaptığı açıklamada, 31 Mayıs 2012 tarihinde Mavi Marmara Gemisi ile Gazze'ye yardım götürdükleri sırada uluslararası sularda İsrail askerlerinin saldırısına maruz kaldıklarını hatırlattı.

Koluna ve kalçasına isabet eden kurşunlarla yaralandığını, uzun bir tedavi sürecinin ardından sağlığına kavuştuğunu anlatan Ökenek, şunları kaydetti:

''Kamuoyu uzun zamandır İsrail'den özür bekliyordu. Türkiye'den bu konuda özür dilenmesi önemli bir gelişme. İsrail'in özür dilemesi önemli bir olay. Bizim için önemli olan Filistin'de yaşayan kardeşlerimizin özgür olmasıdır. Bu da inşallah en kısa sürede gerçekleşir.'

Saldırıda gemide bulunan İHH Şanlıurfa Şube Başkanı Atila

Gemide İsrail askerlerinin saldırısından yara almadan kurtulan İHH Şanlıurfa Şube Başkanı Behçet Atila, AA muhabirine yaptığı açıklamada, yardım faaliyeti için Gazze'de bulunduğunu, İsrail'in özür dilediğine ilişkin haberi burada almanın kendisinde çok farklı duygular uyandırdığını belirtti.

İsrail'in şu ana kadar herhangi bir konuda özür dilediğini hatırlamadığını aktaran Atila, ''İsrail'e özür diletmek bile başlı başına bir olay. İsrail, çok kibirli ve kendini beğenmiş bir ülke. Bildiğim kadarıyla bugüne kadar herhangi bir ülkeden hiçbir konuda resmi olarak özür dilemiş değil. Bu tavırları Türkiye'nin gücünü gösteriyor. İsrail'in geri adım attığını gösteriyor'' diye konuştu.

Sadece özür ve tazminatın kendileri için yeterli olmadığını vurgulayan Behçet Atila, sözlerini şöyle sürdürdü:

''İsrail'in özür dilemesi ve tazminat ödemesi sevindirici ama yeterli değil. Filistin'e uygulanan ambargo da bir an önce kalkmalı. Mavi Marmara'nın yola çıkmasının hedefi de zaten ambargoyu kırmaktı. Allah'ın izniyle ambargonun kaldırılmasına yönelik mücadelemiz sürecektir.''

Saldırıda yaralanan Mehmet Ali Zeybek: ''Tazminatı alırsam Gazze'deki mağdur insanlara kendi elimle vermeyi düşünüyorum''

Gazze'ye insani yardım götüren Mavi Marmara Gemisi'nde İsrail askerlerinin saldırısında yaralanan Mehmet Ali Zeybek, İsrail'in Türkiye'den özür dilemesine ilişkin, ''Tazminatı alırsam Gazze'deki mağdur insanlara kendi elimle vermeyi düşünüyorum'' dedi.

Diyarbakır'ın merkez Bağlar ilçesinde eczacılık yapan 2 çocuk babası Zeybek (31), AA muhabirine yaptığı açıklamada, İsrail'in Türkiye'den özür dilediğini arkadaşlarından ve avukatlarından öğrendiğini belirterek, Mavi Marmara gemisinde bulunmalarının temel gayesinin Gazze'ye yönelik ablukanın kaldırılması olduğunu belirtti.

Zeybek, İsrail'in Gazze'deki ölen çocuklardan da özür dilemesi gerektiğini vurgulayarak, ''Gazze'deki ablukanın kaldırılması lazım. Konuyu yargıya taşımamızın nedeni İsrail'i kamuoyu nezdinde biraz daha köşeye sıkıştırarak ablukayı kaldırmasıydı. Biz olaya karışan yetkililerle askerlerin de yargılanarak cezalandırılmalarını istiyoruz. Çünkü o askerler masum insanlara saldırdılar. Bunun planlı bir saldırı olduğu ölü ve yaralı sayısından anlaşılıyor'' dedi.

Zeybek, yaşanan sorunun bir kısmını kendilerinin yaşadığını, temel sorunun ise Gazze'deki ablukanın sürmesi olduğuna dikkati çekerek, tazminatın verilecek olmasının da bir gelişme olduğunu belirtti. ''Tazminatı alırsam Gazze'deki mağdur insanlara kendi elimle vermeyi düşünüyorum'' diyen Zeybek, tazminatla aç, ilaçsız ve evsiz kalan insanlara yardım etmek istediğini söyledi.

Zeybek, alacağı tazminatta Gazze'dekilerin de hakkı olduğunu ifade ederek, ''Tazminatta benim bir hakkım varsa Gazze'dekilerin 99 hakkı var. 9 kurşunla yaralandım. Ellerimde kalıcı yüzde 75 his kaybı oluştu. Ancak Gazze'deki kolsuz bacaksız üstelik aç insanları düşündüğümde bu beni üzmüyor. Davet edilirsem gönüllü olarak yine giderim'' diye konuştu.

Başbakana teşekkür

Saldırıda yaralananlardan merkez Sur ilçesinde esnaflık yapan Ayetullah Tekin de İsrail'in özür dilemeye zaten mahkum olduğunu belirterek, Başbakan Erdoğan'a bu konudaki hassasiyeti nedeniyle teşekkür etti.

Tekin, İsrail'in olayın hemen ardından özür dilemesi gerektiğini vurgulayarak, ''Bu daha mertçe bir davranış olurdu. Çıkmaz sokağa girdikleri, Suriye konusunda bir politika belirleyemediklerinden Türkiye'ye muhtaç oldukları için böyle bir sonuca vardılar. Tabii bu işin garantörü Obama idi. Bunu biliyorduk. Obama ziyaretinin ardından böyle bir şey gerçekleşti. Bence İsrail daha ağır bir bedele mahkumdur. Buruk da olsa sevincimiz var. Başbakan ilk günden beri bizimleydi, kendisine teşekkür ediyoruz. Başbakan bu olayla ilgili her yerde hassasiyetini dile getirmişti'' ifadelerini kullandı.

Saldırıda Mavi Marmara Gemisi'nde bulunan Konya Sivil Toplum Kuruluşları Başkanı Selvi:

Saldırıda Mavi Marmara Gemisi'nde bulunan Konya Sivil Toplum Kuruluşları Başkanı Latif Selvi, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Gazze'ye insani yardım götüren gemiye İsrail askerlerince uluslararası sularda düzenlenen saldırı karşısında dünya kamuoyunun tutumu sonrası ABD ve İsrail'in baskı altında kaldığını söyledi.

İsrail'in pozisyonu itibarıyla büyük bir daralma yaşadığını aktaran Selvi, şunları kaydetti:

''İsrail, buna rağmen düşüncelerinden vazgeçmiyordu. Kararlı bir şekilde tavırlarını sürdürüyordu. Bu özür Türkiye'nin çok kararlı bir duruşunun sonucudur. Bu noktada Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu'na teşekkür ediyorum. Bu özür, İsrail'in haksızlığının tescilidir. İsrail ilk defa çaresiz kaldığını hissederek özür diledi. Filistin ile ilgili de önemli adım atacaktır. Bu özür, bölgedeki yıllar içinde birikmiş İsrail sorununa çözüm olacaktır. Bundan sonraki süreçte İsrail bölgede iyi ilişkiler kurmak ve eski politikalarından vazgeçmek zorunda kalacaktır.''

Saldırıdan yara almadan kurtulan İHH gönüllüsü Merdivan:

Gemide İsrail askerlerinin saldırısından yara almadan kurtulan İnsan Hak ve Hürriyetleri İnsani Yardım Vakfı (İHH) gönüllüsü Salih Merdivan (48), AA muhabirine yaptığı açıklamada, bugün yeryüzünde Allah'ın izniyle bir çok şeyin değiştiğini gördüklerini söyledi.

İsrail'in yenilgiyi kabul ettiğini ifade eden Merdivan, ''İsrail yaptığı zulmü gördü ve özür diledi. Bu Müslümanların şükretmesi gereken bir manzaradır. Biz Allah'a şükrediyoruz. Bizi böyle bir ikramla karşılaştırdığı için'' dedi.

Müslümanların direndiğini vurgulayan Merdivan, şunları kaydetti:

''Bugün yeryüzünün şekli Allah'ın izniyle değişti. Mavi Marmara gemisindeki vicdan sahibi insanlar, Müslüman kardeşlerimize ve ezilen insanlara yardım etmek için oraya gittiler. Geminin içerisinde sadece Müslümanlar yoktu. Hristiyanlar, Yahudiler ve hiçbir dine inanmayan insanlar da vardı. Bu insanların vicdanlarını ayağa kaldırdı. Allah, yeryüzünde bu direnen Müslümanların vesilesiyle yeni bir dönem başlattı. İsrail de yenilgisini gördü. İnanıyoruz ki yeryüzü artık hiçbir zaman eskisi gibi olmayacak. İnşallah zalimlerin devamı olan Suriye'deki Esed rejimi de yıkılacak. Müslümanlar gün be gün daha güçlü hale gelecekler.''

Gemide bulunan Müslümanlar'ın sabrettiğini ve yollarından dönmediğini ifade eden Merdivan, ''Allah onların o sabrıyla bu ikramı gerçekleştirdi. Suriye'deki Müslüman kardeşlerimiz de direnecekler. Bu yenilgiyi nasıl İsrail tattıysa, Esed rejimini destekleyenler de tadacaklardır. Müslümanların sabırlı olması ve direnmesi gerekiyor. Allah'ın izniyle yerdeki zalimlerin sonu yaklaşıyor'' diye konuştu.

http://www.haber7.com/guncel/haber/1005129-m-marmara-magdurlarinin-ozur-tepkisi



İHH Başkanı Yıldırım'dan 'özür' açıklaması

Mavi Marmara Gemisi'nin organizatörü olan İHH'nın genel başkanı Bülent Yıldırım, İsrail'in özür dilemesi ve tazminat ödemeyi kabul etmesiyle ilgili basın toplantısı düzenledi. Yıldırım, "bu büyük bir başarıdır ama abluka kalkana kadar mücadelemiz devam edecek" dedi.

İHH'nın Fatih'teki genel merkezinde düzenlenen toplantıda konuşan Yıldırım, kararla ilgili olarak bunun siyasi ve diplomasi açısından önemli bir başarı olduğunu, ambargonun kaldırılması çok önemli olduğunu söyledi.

İsrail'in özür dilemesiyle bir ilk yaşandığını belirten Yıldırım, "Bundan dolayı mutluyuz. Burada emeği geçen herkese çok teşekkür ediyoruz. İsrail, bu özür ve tazminattan sonra acaba ablukayı kaldıracak mı, asıl önemli olan bu. Çünkü ambargo zaten fiili olarak kalkmıştı." diye konuştu.

"Bu konuda fiili olarak şehitler ve yaralılar büyük bir zafere imza atmıştır" diyen Yıldırım, şöyle devam etti: "Şu anda oradaki insanı durumların iyileştirilmesi için Türkiye ile elbette İsrail anlaşma yapmıştır. Bu da bir başarıdır. Şehit aileleriyle istişare ettiğimizde, buruk bir sevinç yaşadıklarını gördük, bu da ablukanın henüz kalkmamasından kaynaklanıyor. Şimdi abluka Gazze'den çekilen İsrail'in haksız olarak uyguladığı bir statüdür. İnşallah bu da kalkacaktır. Tereddütünüz olmasın. Bu başarı biz ve İHH gönüllüleri için süreçte çok önemli bir adımdır. Mücadelemiz henüz bitmedi, Filistinli insanların evleri ellerinden zorla alınıyor, Mescid-i Aksa'yı işgal devam ediyor, hapishanelerde insanlara işkence ediliyor."

Özürle İsrail'in suçunu kabul ettiği anlamına geldiğini bildiren Yıldırım, "Başka açılan davalar da var İsrail'e. O davalarda da bu dikkate alınacaktır. Cenevre sözleşmesine göre biz zaten Gazze'ye yardım götürebilirdik ama saldırıya uğradık. Açık denizde bizlere saldırdılar. Burada suçlarını kabul ettiler. Dünyadaki aktivistlerle birlikte mahkemelerde bunu değerlendireceğiz. İsrail yaptığı hukuksuzluğu kabul etmiştir. Peki nerede yargılanacak bu suçlular, İsrail'de mi?" şeklinde konuştu.

Yıldırım, "Türkiye'nin onurlu duruşundan dolayı mutluyuz. Bütün STK'ların, siyasi partilerin onurlu duruşundan da mutluyuz. Ama bizi üzenler de oldu" dedi.

İsrail'şn Mavi Marmara'ya dayanarak kendilerini terörist listesine aldığını kaydeden Yıldırım, "İsrail bunu 2 Aralık 2012 tarihindeki Bakanlar Kurulu kararıyla ortaya koydu. Bunların sayısız örneği var İsrail'de. Biz hala terörist listesindeyiz. Tazminat ödeniyor, bu konuda açtığımız davalarımız var. Yaralılarımız ve haksız yere tutuklananlarımız da var. Bizi limana götürüp ciddi manada kötü muamele yaptılar. Çıkarken bize dediler ki, "şu kağıdı imzalayın", tüm arkadaşlarımız imzaladı ama şöyle: İrademiz dışında işgal edilmiş Filistin topraklarına zorla getirildik. Şimdi Mescid-i Aksa'yı ziyaret etmek istesek bize yasak çıkartacaklar" dedi.

Özür ve tazminatın siyasi ve diplomasi açısından önemli bir başarı olduğunu tekrarlayan Yıldırım, sözlerini şöyle tamamladı: "Ambargonun kaldırılması çok önemlidir. Biz ablukanın kalkmasını da istiyoruz.

Şehit ailelerin beklentileri budur. Abluka kalkana kadar da elbette küresel mücadele edecek. Sadece Türkiye'deki katılımcıların mücadelesi değil. Dünyadan katılımcılar da var bu işin içinde. Ablukanın kalkması için de çalışmalarımız devam edeceğini belirtmek istiyorum."

http://www.haber7.com/guncel/haber/1005130-ihh-baskani-yildirimdan-ozur-aciklamasi


Bergusi: Türkiye, ümmetin onurunu geri kazandırdı

Uzun yıllar İsrail hapishanelerinde kalan Filistinli eski mahkum Nail el-Bergusi, İsrail'in Türkiye'den özür dilemesini ''Türkiye, ümmetin onurunu geri kazandırdı'' şeklinde değerlendirdi.

İsrail'in özrünün büyük bir sevinçle karşılandığı Filistin'de AA muhabirine konuşan Bergusi, ''Türkiye zalimin karşısında mazlumun yanında durmuştur. Türkiye'nin güçlü iradesi, İsrail karşısında başarılı oldu. Türkiye, ümmetin onurunu geri kazandırdı'' dedi.

İsrail hapishanelerinde 33 yıl kalan Bergusi, 11 Ekim 2011'de Hamas Hareketi ile esir takası anlaşmasıyla özgürlüğüne kavuşmuştu.

Dün, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'la yaptığı telefon görüşmesinde Mavi Marmara baskını sebebiyle Türk halkından özür dilediği, tazminat ödemeyi ve Gazze dahil Filistin topraklarına sivil halkın kullanacağı malların girişine ilişkin kısıtlamaları kaldırmayı kabul ettiği açıklanmıştı.

Kaynak: AA
http://www.haber7.com/ortadogu/haber/1005327-bergusi-turkiye-ummetin-onurunu-geri-kazandirdi


İsrail tarihinde ilk kez bir devletten özür diledi



İsrail'in önde gelen gazetelerinden Jerusalem Post, Netanyahu'nun Mavi Marmara olayı için Türkiye'den özür dilemesini 'İsrail tarihinde bir ilk' diye duyurdu.

ABD Başkanı Barack Obama'nın, İsrail'i ziyareti sırasında Başbakan Netanyahu'yu uyardığını belirten gazete, Türkiye ve İsrail başbakanlarının 3 yıldır ilk defa iletişim kurduklarına vurgu yaptı.

http://www.haber7.com/guncel/haber/1005117-israil-tarihinde-ilk-kez-bir-devletten-ozur-diledi

kilimanjaro



Mavi Marmara mağdurlarının avukatları, İstanbul'da düzenledikleri basın toplantısıyla süreçle ilgili bilgi verdi.

Mavi Marmara mağdurlarının avukatları, İstanbul'da düzenledikleri basın toplantısıyla süreçle ilgili bilgi verdi. Açıklamada, İstanbul 7. Ağır Ceza Mahkemesi'nde İsrail aleyhine açılan ceza davasının mahkeme karar vermeden sonlandırılmasının mevcut kanunlar çerçevesinde mümkün olmadığı vurgulandı.

Uluslararası sularda 31 Mayıs 2010 tarihinde İsrail'in saldırısına uğrayan Mavi Marmara gemisinin hukuk heyeti ve mağdur avukatları İstanbul Akgün Otel'de basın toplantısı düzenledi. Toplantıda İsrail aleyhine açılan ceza ve tazminat davalarıyla ilgili süreç konusunda bilgi verildi. Toplantıda 10 avukat hazır bulunurken basın avukatlar adına ortak açıklamayı Avukat Cihat Gökdemir yaptı.

Cihat Gökdemir, İstanbul 7. Ağırceza Mahkemesi'nde İsrailli yetkililer hakkında açılan davanın sürdüğünü ve 4'üncü duruşmanın da 21-22 Mayıs 2013 tarihlerinde yapılacağını hatırlattı. İsrail ile Türkiye arasındaki görüşmelere de değinen Gökdemir, "Şehit aileleri, gemi yolcuları, filo organizatörü STK'ların ve avukatların öncelikle ablukanın kaldırılması yönündeki ısrarına rağmen, İsrail ile Türkiye Devleti arasında tazminat miktarını ve öneme şeklini belirten bir anlaşma yapılabilmesi için heyetler görüşmeye başlamıştır. Bu görüşmeler çerçevesinde, özellikle İsrail medyasında ve devlet yetkililerinin açıklamalarında Mavi Marmara ve Filistin Özgürlük Filosu'nun yola çıkış amaçları görmezden gelinerek Mavi Marmara saldırısı tazminat meselesine indirgenmiştir." diye konuştu.

"İsrail'in, mağdurların ısrarının aşılması için Türkiye'den gerekeni yapmasını ve özür karşılığında kendilerine vaat edildiğini iddia ettikleri İsrailli askerler hakkındaki yargılamaların tamamen sonlandırılacağı sözünün yerine getirilmesinin beklendiği anlaşılmaktadır." diyen Gökdemir, "Mavi Marmara ceza davası ve tazminat davaları tamamen uluslararası mevzuatlar çerçevesinde, ulusal ve uluslararası benzer davaların paralelinde devam etmektedir." şeklinde konuştu.

Bu davaların İsrail üzerinde yadsınamayacak etkileri olduğunun altını çizen Cihat Gökdemir, "Çünkü bu davalar İsrail'in faili olduğu tüm hukuk ihlalleri için hem diğer ülkelerde hem de Filistin'de İsrail aleyhine açılacak davalara emsal teşkil edecektir." ifadelerini kullandı.
İstanbul 7. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki davanın bir kamu davası olduğunu vurgulayan Cihat Gökdemir, mahkemece bir hüküm verilmeden sonlandırılamayacağını dile getirdi. Gökdemir, "Bu davaların devletler arasındaki anlaşmayla sonlandırılacağı ve fiiller hakkında yeni davaların açılmasının engelleneceği iddiası da tamamen hukuki bilgiden uzak iddialardır." dedi.

Mavi Marmara gemisinin Komor Devleti'nin bayrağı olduğu için Komor Devleti toprağı sayıldığını hatırlatan Cihat Gökdemir, Komor Devleti'nin kendilerine verdiği yetkiyi kullanarak Uluslararası Ceza Mahkemesi'ne başvurduklarını söyledi. Gökdemir, bu davanın ne kadar önemli olduğunu anlamak için bugünkü İsrail medyasını takip edenlerin göreceğini belirtti.

'ABD'DEKİ SÜREÇ YAVAŞ İŞLİYOR'

Mavi Marmara saldırısında hayatını kaybeden Furkan Doğan'ın ABD vatandaşı olması sebebiyle bu ülkede açılan davanın yavaş ilerlediğini ifade eden Gökdemir, konuyla ilgili şikayetlerini içeren ve ABD Başkanı Obama'ya sunulmak üzere bir mektup hazırladıklarını söyledi. Gökdemir, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın ABD ziyaretine Furkan Doğan'ın babası Ahmet Doğan'ın da katıldığını ve bu mektubu Obama'ya sunacağını kaydetti. Ahmet Doğan'ın Başbakan Erdoğan'ın davetiyle heyete dahil edildiği bildirildi.

Uluslararası Ceza Mahkemesi'ne yapılan başvuru hakkında bilgi veren Avukat Ramazan Arıtürk de ellerindeki bilgi ve dokümanları ilgililere teslim ettiklerini ifade etti. Arıtürk, savcının diğer ülke ve kuruluşlardan de bilgi ve belgeleri talep ettikten sonra Uluslararası Ceza Mahkemesi'nde dava açılmasını beklediklerini dile getirdi.

Ramazan Arıtürk, basında çıkan Tükiye ve İsrail arasında tazminat konusunda bir taslak metin hazırlandığı yönünde kendilerinin bilgisi olmadığını belirtti. Arıtürk, tazminatlar belirlenirken uluslararası benzer kriterlerin gözüne alınması gerektiğini vurguladı.

http://www.bugun.com.tr/son-dakika/avukatlar-israil-aleyhine-acilan--haberi/628169
Yasal haklarınızı en üst seviyede koruyup kullanabilmeniz için önemli gördüğünüz konularda mutlaka profesyonel destek almanız, bu anlamda bir avukatla anlaşmanız kesinlikle tavsiye edilir.

kilimanjaro



ELİF EŞİT, ÖNER YİĞİT İSTANBUL

Gazze'ye insani yardım götürürken İsrail askerlerinin saldırısı sonucu 9 kişinin hayatını kaybettiği Mavi Marmara davasına Çağlayan'daki İstanbul Adliyesi'nde devam edildi.

Duruşma öncesi İHH Başkanı Bülent Yıldırım, saldırıdan sağ kurtulanlar ve hayatını kaybedenlerin yakınlarıyla birlikte basın açıklaması yaptı. Davalarından vazgeçmeyeceklerini vurgulayan Yıldırım, "Türkiye ile İsrail arasında anlaşmalar gündeme geliyor. Bu anlaşmalar sonucunda ilişkiler düzelecek, normalleşecek, bu davalardan vazgeçilecek. Buna hiç kimsenin hakkı yok." diye konuştu. İsrail'in davanın kapatılmasını umduğunu belirten Yıldırım, kendi amaçlarının ise yargılama sürecini sonuna kadar götürerek İsrailli yetkililer hakkında tutuklama kararı çıkartmak olduğunu kaydetti.

"Korkmuyoruz ve siz nasıl Gazze'yi, bütün Filistin'i abluka altına aldıysanız biz de siz işgalci Siyonistleri ve İsraillileri abluka altına alacağız." diyen İHH Başkanı, sözlerini şöyle sürdürdü: "Herkes kendi imtihanını verecek. Eğer dünyada bu kadar şahidi olan bir davada tutuklama kararı çıkmazsa bu mahkemelerin bağımsızlığından şüphe ederiz. 6 milyar insan şahit oldu nasıl katledildiğimize. Bütün maddi deliller ortada. Adam kalktı bizden özür diledi. 'Evet, ben bunu yaptım' dedi. BM raporu insan hakları raporu bağlayıcıdır. Eğer burada bu kadar şahidi olan bir dava bizim lehimize sonuçlanmazsa  Türkiye de dâhil bütün uluslararası mahkemelerdeki davaların hepsi sorgulanır."

'Tazminat değil ceza istiyoruz'

Davanın müdahil avukatlarından biri olan ve aynı zamanda Mavi Marmara'da da bulunan Gülden Sönmez ise, "Tebligat yapıldı. Meselenin tazminata indirgenmesinden dolayı herkes rahatsız. Abluka kalkmadan suçluların cezalandırılması söz konusu olmadan tazminat konuşulmasını kimse istemiyor." ifadelerini kullandı. Dönemin İsrail Genelkurmay Başkanı Rau Aluf Gabiel Ashknazi, Deniz Kuvvetleri Komutanı Eliezer Alfred Marom, İstihbarat Başkanı Amos Yadlin ve Hava Kuvvetleri Komutanı Avishay Levi'nin yargılandığı davada konuşan müştekilerden Hüseyin Oruç, saldırı öncesinde herhangi bir uyarının yapılmadığını anlattı. Oruç, baskın sırasında telsizlerde mehter marşı ve 'one minute' sesleri eşliğinde Türkiye'yi aşağılayan ifadeler duyduğunu açıkladı.

http://www.zaman.com.tr/gundem_mavi-marmarada-geri-adim-yok_2091985.html
Yasal haklarınızı en üst seviyede koruyup kullanabilmeniz için önemli gördüğünüz konularda mutlaka profesyonel destek almanız, bu anlamda bir avukatla anlaşmanız kesinlikle tavsiye edilir.

kilimanjaro

İsrail'de yapılan Türkiye anketinde, İsrailliler'in yüzde 71'inin İsrail Başbakanı Netanyahu'nun 2010 yılındaki Mavi Marmara olayından dolayı Türkiye'den özür dilemesinin haklı gerekçesi olmadığını düşündüğünü bildirdi.

Jerusalem Post gazetesi Begin-Sadat Center for Strategic Studies'in düzenlediği anket sonuçlarını yayınladı. Haberde, İsrailliler'in büyük bir çoğunluğunun İsrail'in Türkiye'ye özürünü onaylamadığını yazdı. Ankete göre Yahudiler'den daha fazla orandaki İsrailli Arap da Başbakan Erdoğan'ın Yahudiler'e duyduğu nefret ve Yahudilik karşıtı inançlarının İsrail ile ilişkilerini belirleyen ana faktör olduğunu düşünüyor.

Ankette, İsrailliler'in sadece yüzde 28'i her iki ülkenin ilişkilerinin gelecek yıllarda düzeleceğine inanıyor. Yüzde 42'si ise, İsrail-Türkiye ilişkilerinin aynı kalmasını beklerken yüzde 30'u ilişkilerin daha kötüye gideceğini tahmin ediyor. Gazete haberinde, İsrail Başbakanı Netanhayu'nun Gazze'ye giden Mavi Marmara yardım gemisine İsrail askerleri tarafından yapılan baskın sonucu 8 Türk vatandaşının ölümüyle sonuçlanan olayın ardından İsrail'in Türkiye'ye geçen mart ayında özür dilediğini ve Türkiye'nin olayda hayatını kaybedenlerin ailelerine tazminat ödenmesini talep ettiğini hatırlattı.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın 2002 yılında hükümetin başına gelmesi ile birlikte iki ülke ilişkilerinin daha kötüye gittiğini savunan gazete, bundan önce Türkiye'nin İsrail için en önemli turizm merkezlerinden biri olduğunu hatırlattı.

http://www.timeturk.com/tr/2013/07/08/israil-e-yakisan-mavi-marmara-anketi.html
Yasal haklarınızı en üst seviyede koruyup kullanabilmeniz için önemli gördüğünüz konularda mutlaka profesyonel destek almanız, bu anlamda bir avukatla anlaşmanız kesinlikle tavsiye edilir.

kilimanjaro



Bülent Yıldırım, İsrail ve yargıdaki cemaat yapılanmasının İHH'yı hedef aldığını anlatırken çarpıcı bir örnek verdi: Mavi Marmara katliamı için dava açılacağı zaman, bu grubun savcıları 'eğer dosyayı açarsanız İHH ile ilgili El Kaide dosyası da açılır' dedi. Yargı içinde masaya dosya koyarak tehdit eden savcılar var.

Geçtiğimiz gece İHH'ya ait Suriye'ye giden bir TIR'da silah bulunduğu iddiası bazı gazetelerin internet sitelerine haber olarak düştü. Ardından sosyal medyada bazı isimlerce iddia yayıldı. Kısa süre sonra iddianın asılsızlığı ortaya çıktı ancak haber çoktan yurt dışına servis edilmişti. TIR'ın İHH ile ilişkilendirilmesi Türkiye'nin teröre destek veren bir ülke olarak lanse edilmesi çabası olarak görüldü. Çok değil bundan 3-4 gün önce İHH Başkanı Bülent Yıldırım İHH'ya yönelik saldırılar beklediklerini açıklamıştı. Yıldırım'la neler olup bittiğini ve gündeme getirdiği suikast timini Yeni Şafak Gazetesi'nden Emeti Saruhan konuştu. İşte o röportaj:

Önceki gece İHH TIR'ında silah iddiası haberleştirildi. Çok geçmeden doğru olmadığı ortaya çıktı. Bu olayı nasıl yorumluyorsunuz?

Mavi Marmara hadisesinden sonra Türkiye İsrail ilişkileri dibe vurdu ve İsrail yalnızlaştı. Türkiye'yi kaybetmeleri Siyonist sermayenin büyük yara almasına sebep oldu Bu nedenle paniklediler. Türkiye ile ilişkileri eski düzeyine hatta daha büyük bir ittifaka çevirmek istiyorlar. Bunun için çok çeşitli tekliflerde bulundular. Bize de geldiler. İsrail Türkiye ilişkilerinin tekrar düzelmesi için yapılan anlaşmalara ses çıkarmamamız istendi.

Teklifler İsrail hükümeti tarafından mı geldi?

Tabii. Aracılar vasıtasıyla. Bazıları başka ülkeler üzerinden geldi. Biz bu teklifleri reddettik. Dolayısıyla İHH'yı bitirme kararı aldılar.

DOSYALAR HAZIRLADILAR

Nasıl yapacaklar bunu?


Üç konu üzerinde tartıştılar. Birincisi Bülent Yıldırım'ı öldürelim. Fakat öldürürsek kahraman olur dediler. İkincisi vakfa çeşitli devlet kurumları tarafından baskı yaptıralım başkanı değişsin, ki paralel devlet mensupları bu baskıyı yaptılar. Sonra Bülent Yıldırım gitse geride kalanlar aynı misyonu devam ettirecek dediler. O yüzden üçüncü yol olarak itibarsızlaştırmaya karar verdiler. Dosyalar hazırladılar.

Ne gibi dosyalar?

El Kaideci, İrancı dediler, özel hayatı öne sürdüler... Aklınıza gelen her iftirayı attılar. Fakat hiç biri tutmadı. Son olayın da İHH'yı itibarsızlaştırmak için yapıldığını düşünüyoruz. Demek ki İsrail'e bir söz verdiler. Bu sözün gereğini yerine getirmeleri isteniyor artık. Sanki bir TIR yakalanmış, içinde İHH'nın Suriye'ye götürdüğü silahlar varmış gibi bir kamuoyu oluşturma gayretine girdiler. Bunu İngilizce olarak da bütün dünyaya yaydılar. Bizler hemen net tepkimizi verdik. Jandarmaya ulaştık. Jandarma böyle bir TIR'ın kontrolleri altında olduğunu ancak İHH ile hiçbir ilgisi olmadığını bize bildirdi.

İTİBAR OPERASYONU VAR

TIR'ın kime ait olduğu, içinde ne olduğu açıklığa kavuştu mu?


Onu bilmiyoruz. Bir iftira atıldı. İftiranın asıl sebebini de biliyorsunuz, 3-4 gün önce İsrail Dışişleri Bakanı Liberman 'İHH bizim için büyük bir tehdittir' diye açıklama yaptı. Biz 2 gün önce Gazze'yle ilgili dünya çapında bir kampanya başlattık. Bu arada Türkiye'ye gelen bir suikast timi var. Arkasından da bir grubun mensupları İHH'nın silah yüklü TIR'ı yakalandı diye iftira kampanyası başlatıyor. Bu tabloyu okuyun.

Haberde TIR MİT'le de ilişkilendiriliyordu. Buradan konu Türkiye'nin teröre destek veren ülke imajı verilmesi noktasına gidiyor değil mi?

Şu anda uluslararası ceza mahkemesinde bir dosya hazırlıyorlar. Türkiye'yi teröre destek veren ülke konumuna düşürmek istiyorlar. Çünkü biz İsrail'i uluslararası ceza mahkemesinde yargılatmak için başvurduk ve ilk defa dünyada bu kabul edildi. Buna karşılık Sayın Başbakan'ı, arkadaşlarını ve İHH'yı teröre destek veren kişi ve kurumlar olarak göstermek istiyorlar. Sayın Başbakan İsrail'e karşı çok net tavır içinde. Mavi Marmara'dan sonra abluka kaldırılmadı, ambargo kaldırılmadı, tazminat miktarında da anlaşılamadı. İsrail bunları yapabilecek konumda kendisini göremiyor.

Neden?

Çünkü ablukanın asıl sebeplerinden biri de İsrail'in Filistin'e ait olan doğalgazdan Filistin'e pay vermek istememesi. Bunu Başbakan iktidarda oldukça yapamayacağını düşünüyor.

TÜRKİYE KASETLE ANILIYOR

Bahsettiğiniz suikast timi nereden geldi? Kim gönderdi?


Hangi ülkedeki Yahudi kökenli ismin yönlendirdiğini biliyoruz. Buraya gönderdikleri de kısmen belli. Hedef benim. Rahmetli Medet Ünlü'yü vuranlarla aynı çizgide olan bir yapı. Normalde bunu söylemeyip, bu timin yakalanmasını istememiz lazım ama bir kaos ortamı var. Gerçekten hükümet direniyor. Direnmese hepimiz altında kalırız. Biz de bu ortamda suikastlerin olabileceğini ortaya koymaya çalıştığımız için bunu açıkladık.

Hedefte başka kim var?

Benim için ortaya çıktı. Belki başkası için de var. O nedenle bu kaosu ortaya çıkaranlara sesleniyorum. Herkes geri çekilsin. Türkiye'de bundan sonra olacak her şeyden onlar sorumlu olur. Ülkenin ekonomisine, kazanımlarına, kendi hizmetinize, diğer STK'lara zarar verdiniz. Dünyada Türkiye'yi yolsuzluk ve kasetlerle anılır hale getirdiniz. Bir an önce özür dileyip tövbe edin ve geri çekilin. Aksi takdirde bu millet sizi unutmayacak.

BİR CEMAAT GİZLİ SERVİSLE GÖRÜŞEMEZ

Geride ülke olarak kim var?


Onu bilemeyiz. Tetikçiler A ülkesinden kullanılabilir, B ülkesinden kullanılabilir. Dünyada herkesle iletişime geçebiliyorlar. Utanmadan ve övünerek 'Biz sadece FBI ile değil, CIA'le, Mossad'la, İngiliz istihbaratıyla da, hepsiyle iletişim içindeyiz' diyen bir grup var Türkiye'de. Bir devlet bu ülkelerle gider, konuşur ama bir STK, bir cemaat böyle bir şey yapamaz.

Cemaat tasfiye ediliyor

Fethullah Gülen'in yanlış yönlendirildiği, gidenlerin görüştürülmediği de söyleniyor...


Ben buna itibar edemiyorum ama yanılıyorsam artık her şey deşifre oldu. Türkiye'ye gelsin. Hem onu yapmıyorsun. Hem bir sürü linç operasyonu içinde yer alıyorsun. Allah korusun ahlaksızca kaset işleri. Düşünün Hocaefendi diyor ki 'Ben bir kişiyi uyardım. 10 tane daha var.' Şimdi sana demezler mi sen nerden alıyorsun bu bilgiyi? O zaman sana bu bilgiyi vereni söyle. Bu kaset nereden çıkıyor bulsunlar. Dünyada düştüğümüz durumu görüyor musunuz? İslam'ın önemli şahsiyetlerinden biri olarak Hocaefendi görülüyor. Ve şu anda kasetlerle anılıyor. Şimdi biz tebliğ veya daveti neyle yapacağız? Ne kadar zarar verdiklerinin farkındalar mı? Hocaefendi gelsin bunu çözsün. Aksi takdirde biz canı yanan insanlar olarak kendimizi korumak zorundayız.

Hizmet hareketinin dünyadaki varlığını sürdürmek adına Türkiye'deki yapısını feda ettiği yönünde yorumlar var. Tüm yapı deşifre olmadı mı?

Rusya'dan, 'Bu okullar CIA merkezi diye' açıklama yapılıyor. Türkiye'de herkes bu işin arkasında Mossad, CIA var diye bas bas bağırıyor. Bu bütün dünyaya yayıldı. Sadece Türkiye'de değil, Avrupa, İslam dünyasında, her tarafta 'Kime çalışıyorlar, arkalarında kim var' diye soruluyor. Okulların olduğu heryerde bu konuşuluyor. Onun için aslında cemaat tasfiye ediliyor. Cemaate bir görev veriliyor. Yapamayınca tasfiye ediliyor. Cemaatin üst düzeyleri bu oyunu görmeli.

Bu tasfiye süreci mi?

Evet, 17 Aralık operasyonunda başarıya ulaşacaklarını düşündüler. Beceremediler. İkinci, üçüncü adımlar zevahiri kurtarmak için. Cemaat gidiyor şu anda. O yüzden cemaat içindekilere söylüyorum. Lideriniz veya değil, kim olursa olsun, eğer bu yanlış operasyon içindeyse emeğinizi kurtarmak için bir şura oluşturun . Kendi içinizde tartışmaya açın. Yoksa yazık olacak. Şu anda insanların gönlünden çıktılar. Hala bizim gibi insanların az çok merhamet ettiği bir yapı. Yoksa halk tamamen sildi.

Dosyam ABD'ye gitmiş

İHH'nın daha önce cemaatle bir anlaşmazlığı oldu mu?


Geçmişte hiçbir problemimiz olmamıştı. Bir çok kere de yardımlarının dağıtılması, okullarının açılması noktasında, bazı okulların ihtiyaçlarının alınmasına karşılık beklemeden yardımcı olduk. Sonra birden bire iş Mavi Marmara'yla birlikte değişti. İşin içine İsrail girince ip koptu.

Bazı fotoğraflardan bahsettiniz. Bunlar size şantaj olarak mı kullanıldı?

İHH yardım dağıtırken silahlı insanlar da yanımızda görüntülenmiş. Çeşitli konferanslarda oturmuşuz, yanımızdaki birini almışlar bu El Kaide'ye bağlamışlar. Biz insani diplomasi yapıyoruz. Bütün örgütlerle görüşüyoruz. Birçok gazetecinin birçok kişinin kurtarılması için dünyadaki hemen hemen her örgütle görüşen bir konumdayız. Bu görüşmeleri yaptığımızda karşımızda silahlı örgüt var. Silahını bırak sonra masaya oturalım mı diyeceğiz. Bu fotoğrafları dosyalamışlar ki İHH'yı içeri aldıklarında El Kaide ile fotoğraflarınız var diye önümüze koyacaklar.

SAVCILAR TEHDİT ETTİ

Her bölgenin kendi grubu var. Adamlar hepsi silahlı. O bölgeden o gruba giderken o adamların içinden geçiyorsun. Bunları görüntülemişler, bize karşı kullanılıyor. Böyle ahlaksızca bir tehdit el altından yapılıyor. Bu tehditlerin sayısı çok fazla.

Başka ne gibi tehditler yöneltildi?

Size ilk defa bir şey açıklıyorum. Mavi Marmara dosyası davası açılacağı zaman bu grubun savcıları önümüze başka bir dosya koydular. Eğer bu dosyayı açarsanız İHH ile ilgili El Kaide dosyası da açılır dediler. Yargı içinde tehdit eden savcılar var.

O savcılar biliniyor herhalde değil mi?

İsimleri var. Bu dosyayı önüne koydukları kişinin ismini vermiyorum. Kendisi bir gün açıklarsa açıklar. Ama bize sordu ne yapalım diye. Biz asla vazgeçmeyeceğiz dedik. Bir taraftan El Kaide dosyası diyorlar. Bir taraftan İran dosyası diyorlar. Dosyalar uçuşuyor. Bu arkadaşlarda bir dosya koleksiyonu var. Ama biz de diyoruz ki biz Mavi Marmara'dan sonra zaten uzatmalı bir hayat yaşıyoruz. Biz korkmuyoruz. Elinizde ne kadar dosya varsa açıklayın. Millet gerçek yüzünüzü bir görsün. Geçen bir tehdit daha geldi. Senin dosyan alındı Amerika'ya falan kişiye götürüldü. Onun vereceği karara bağlı dediler.

Kastedilen kişi Fethullah Gülen mi?

Tabii. Onu kastediyorlar. O zaman aklımıza da şu geliyor. Her dosya bir yere gidiyor, onay alıyor, ondan sonra mı ortaya çıkıyor. Kasetler de dahil.

İHH'nın tüm yapısı şeffaf

İHH'ya karşı yeni bir operasyon bekliyor musunuz?


Tabii. İsrail'in İHH ile hesabı bitmedi. Bitmeyecek de... İsrail bizi tehdit görüyor biz de İsrail'i bütün dünyaya tehdit görüyoruz. O nedenle siyonizmle olan mücadelemiz sonuna kadar devam edecek. Fakat İHH'nın en büyük kazanımı şeffaf oluşu. İnsani yardımda da, insani diplomaside de, ara buluculukta da... Kim bizimle ilgili bir şey duyarsa hemen bildirebilir. Biz devletin kurumlarına da söylüyoruz; polise, emniyete, askere...

İHH bu ülkenin bir kazanımıdır. Her ay 40 bin civarında yetime bakıyoruz. Fakirlerin sayısını biz bile bazen bilmiyoruz. İHH ile ilgili bizim bilmediğimiz bir yanlışlık varsa İHH'ya suç oluşturma tuzağı kurmayın. Gelin bilgi verin biz düzeltelim. Ama yok sizdeki bilgi yanlışsa, siz kendinizi düzeltin.

http://yenisafak.com.tr/roportaj-haber/savci-dosyayla-tehdit-etti-03.01.2014-600493?ref=manset-1
Yasal haklarınızı en üst seviyede koruyup kullanabilmeniz için önemli gördüğünüz konularda mutlaka profesyonel destek almanız, bu anlamda bir avukatla anlaşmanız kesinlikle tavsiye edilir.