Son yazılar

Welcome to Hukuk Forum Sitesi - Hukuk ve hayata dair her şey!. Please login or sign up.

04 Mayıs 2024, 03:27:37

Login with username, password and session length
Üyeler
  • Toplam Üye: 4,264
  • Latest: Elçin
Stats
  • Toplam İleti: 8,824
  • Toplam Konu: 4,365
  • Online today: 172
  • Online ever: 549
  • (13 Ocak 2023, 13:23:05)
Çevrimiçi Kullanıcılar
Users: 0
Guests: 127
Total: 127

77 kişinin katili Breivik'in psikolojik rahatsızlığı sebebiyle cezası kuşa döndü

Başlatan Avukat, 25 Ağustos 2012, 01:27:15

« önceki - sonraki »

Avukat



ENGİN TENEKECİ - Oslo, HASAN CÜCÜK - Kopenhag

Norveç'in başkenti Oslo'da bombalı saldırı düzenleyen, ardından Ütoya adasında gençleri katleden Anders Behring Breivik sadece 21 yıl ceza aldı. 77 kişiyi öldüren Breivik, bu süre sonunda topluma zararlı görülmezse serbest kalacak. Kızı öldürülen Unni Espeland Marcussen, "Aslında öldürdüğü her bir kişi için 21 yıl hapis yatmalı." diyerek karara tepki gösterdi.

Norveç'te, aşırı sağcı fanatik Anders Behring Breivik'in duruşmasında karar verildi. Geçen yıl, önce başkent Oslo'da bombalı saldırıda 8 kişiyi öldüren Breivik, ardından Ütoya adasındaki kampta 69 genci katletmişti. Savunmalarında, aklî dengesinin yerinde olduğunu ifade etmiş; saldırıları, Norveç'te ve Avrupa'da çok kültürlü topluma karşı olduğu için, ülkesini ve Avrupa'yı Müslümanlardan korumak amacıyla gerçekleştirdiğini söylemişti. Başkan ve 5 hâkimden oluşan mahkeme, katliamı itiraf eden Breivik'in akıl sağlığının yerinde olduğuna hükmetti ve 21 yıl hapis cezası verdi. Kararı ayakta dinleyen katilin gülümsemesi gözden kaçmadı. Temyize gitmeyeceğini söyleyen Breivik, cezasını Oslo'nun dışındaki sıkı güvenlikli İla Cezaevi'nde, tek kişilik hücrede çekecek. Hücrede, bir bilgisayar, gazete ve ayrı bir egzersiz odası yer alıyor. Norveç kanunlarında idam veya ömür boyu hapis cezası bulunmuyor. 21 yılın sonunda Breivik'in serbest kalıp kalmayacağına kendisiyle görüşülerek karar verilecek. Toplum için bir tehdit oluşturduğuna kanaat getirilirse mahkum, yine parmaklıklar ardında tutulacak. Görüşmeler 5'er yıllık periyotta yapılacak.

Norveç'te 77 kişiyi öldüren Anders Behring Breivik'in 10 hafta süren duruşmasında karar dün çıktı. Davayı yürüten hâkim Wenche Elizabeth Arntzen, mahkeme heyetinin aldığı 90 sayfalık kararı okudu. Breivik'in akıl sağlığının yerinde olduğuna mahkeme heyetinin oybirliğiyle karar verdiğini ifade eden Arntzen, savcının ve daha önce psikiyatrların verdikleri 'deli raporunu' dikkate almadıklarını söyledi. Terör suçu işlemekten suçlu bulunan Breivik, 21 yıl hapis cezasına çarptırıldı. Avukat Odd Ivar Gröm, Breivik'in kararı için 'sürpriz olmadı' yorumunu yaptı. Breivik, duruşmanın 3. gününde hâkimin "Peki idam ister miydin?" sorusuna şu cevabı vermişti: "İstemem ama böyle bir karar çıkarsa saygıyla karşılarım. Zaten mantık olarak 77 kişiyi öldürme suçunun cezası ya idamdır ya da beraattir. Ben yaptığım eylemin suç olmadığına inanıyorum." demişti. Avukat Odd Ivar Grön, kararı temyiz etmeyeceklerini de açıkladı. Breivik, cezasını Oslo'nun dışında bulunan sıkı güvenlik önlemlerinin alındığı İla Cezaevi'ndeki tek kişilik hücrede çekecek.

hapis cezası UZATILABİLİR

Hakim Arntzen, Breivik'in topluma karşı tehlike arz ettiğinden 'önleyici tutukluluk' haline hükmedildiğini belirtti. Ancak bu Breivik'in 21 yıl sonra özgür olacağı anlamına gelmiyor. 33 yaşındaki katil cezasını bitirdiğinde mahkeme heyeti, Breivik'in toplum için zararlı olacağına ve aynı eylemi tekrar yapabileceğine hükmederse cezası 5 yıl daha uzatılacak. Toplumda oluşan genel infialden dolayı verilen 21 yıllık cezanın 'ömür boyu' anlamına geldiği ifade edildi. Breivik'e verilen ceza 21 yıl olmasına karşın ileride 'iyi hali' dikkate alınıp serbest bırakılma durumu söz konusu olsa bile en az 10 yıl hapis yatacak.

Öte yandan Norveç Sağlık Müdürlüğü, mahkemenin vereceği karar her ne olursa olsun, aşırı sağcı Breivik'in kaldığı İla Cezaevi'nde özel bir klinikte psikolojik tedavi göreceğini teyit etmişti. Ayrıca, Oslo Valiliği'nin güvenlik nedeniyle fanatik Breivik'i kaldığı cezaevi dışında herhangi bir hastanede tedavi altına aldırmak istemediği kaydedildi. Breivik de daha önceki duruşmalarda verdiği savunmalarında, akli dengesinin yerinde olduğunu, saldırılarının da Norveç'te ve Avrupa'da çok kültürlü topluma karşı olduğunu, bu nedenle ülkesini ve Avrupa'yı Müslümanlardan korumak için gerçekleştirdiğini söylemişti. Breivik, psikiyatr hastası olduğuna, adli tedavi altında tutulmasına karar verilirse, karara itiraz edeceğini, ancak hapis cezası verilmesi halinde ise karara itiraz etmeyeceğini avukatları aracılığıyla bildirmişti.

Kurbanlar arasında Türk kızı Gizem de var

Anders Behring Breivik, geçen yıl 22 Temmuz Cuma günü öğle saatlerinden sonra giydiği polis üniformasıyla ilk önce bir arabaya yerleştirdiği bombayı başbakanlık binalarının önünde patlatmıştı. Ardından seri bir şekilde Utoya adasına geçerek Norveç İşçi Partisi Gençlik Kolları'nın düzenlediği kampta silahlı saldırı sonucunda toplam 77 kişiyi acımasızca katletmişti. Breivik'in Utoya adasında düzenlediği silahlı saldırı sonucunda 18 yaşındaki bir Türk kızı Gizem Doğan da hayatını kaybetmişti.



Duruşmada Nazi selamı verdi

Yoğun güvenlik önlemlerinin alındığı duruşma, Oslo Adliye Sarayı'nda yapıldı. Salonda, saldırılarda ölenlerin yakınlarıyla katliamdan yaralı kurtulan bazı gençler de yer aldı. Siyah takım elbise giyen ve elleri kelepçeli olarak getirilen Breivik, 'Nazi selamı' verdi. Cam bölmede tutulan ve sakin görünen Breivik'in duruşma başladıktan sonra kelepçeleri çözüldü.

Öldürdüğü her kişi için 21 yıl yatmalı

Mahkeme kararı, Ütoya Adası'ndaki saldırıdan sağ kurtulanlar ve maktullerin yakınlarını ikiye böldü. Kimi Breivik'in 21 yıl hapis cezasına çarptırılmasını ve caniye deli raporu verilmemesinin kendilerini mutlu ettiğini söylerken, kimi de karara tepkili. Kızı öldürülenler arasında olan Unni Espeland Marcussen adlı bir kadın, "Aslında öldürdüğü her bir kişi için 21 yıl hapis yatmalıydı." dedi. Utoya adasından sağ kurtulan Tore Sinding Bekkedal, Breivik'in 'politik çılgınlık' içinde olduğunu belirterek, "Karar tam beklediğim gibi çıktı. Şimdi biraz olsun rahatladım. Ama gidenler geri gelmeyecek." diye konuştu. Saldırıda hayatını kaybeden Danimarkalı Hanne Fjalested'in babası Per Balch Sörensen de kararı olumlu bulurken, "Artık onun sesini yıllarca duymayacağımız için mutluyum. En kötüsü 10 haftalık yargılama boyunca onu görmekti." ifadelerini kullandı.




http://www.zaman.com.tr/haber.do?haberno=1337144&title=mahkeme-norveci-kana-bulayan-breivik-ile-ilgili-kararini-verdi-77-kisinin-katiline-21-yil&haberSayfa=0



Breivik bize ne anlatıyor?, Mehmet Kamış, Zaman Gazetesi

1209 yılında, şövalyeler ve piyadelerden oluşan 30 bin kişilik bir Haçlı ordusu, kasırga gibi Kuzey Avrupa'dan şimdiki Güney Fransa olarak bilinen Pirene dağlarının eteklerine indi. Geçtikleri bölgelerde ekinleri yok edip, kasaba ve şehirleri yağmaladılar. Bütün ahali kılıçtan geçirildi. Bu bölgelerin en büyük özelliği Kathar inancına sahip insanların yaşıyor olmasıydı.

Katharlar, 13. yüzyılda özellikle Güney Avrupa'da etkili olmuş bir Hıristiyan mezhebiydi. Temeli Hıristiyanlık olan bu inançtakiler, Kilise'nin birçok dogmasına karşı çıkmaktaydılar. Hıristiyan'dılar ancak dinleri bir Katolik inancından çok farklıydı. Gerçek Hıristiyanlığı temsil ettiklerine ve kaynağa yeniden döndüklerine inanıyorlardı. Hz. İsa'yı bir peygamber olarak kabul etmelerine karşılık onun Allah'ın oğlu olamayacağını söylüyorlardı. Puta, heykele ve haça tapınmayı da reddediyorlardı. İnançları, Kilise tarafından komik ve sapkınlık olarak nitelendirildi. Bu nedenle Engizisyon ateşi ilk onlar için yakıldı. Kilise'ye göre hepsi yakılmalıydı, içlerinden kim yanmazsa o günahsızdı. Krallar ve Kilise, kendileri açısından tehdit gördükleri için yüz binlercesini bu şekilde yakarak öldürdüler.

Sadece Beziers şehrinde 15 bin kadın, erkek ve çocuk ayırt edilmeksizin katledildi. Bu şehirde Katolik inancına sahip kişiler olmasına rağmen hepsi öldürüldü. Papalığın temsilcisine, şehirde Katoliklerin olduğu hatırlatıldı ama 'Tanrı'nın günahsız olanları ayırt edeceği' cevabı verildi. Bunun üzerine hepsi diri diri yakıldı. Sonra Perpignan, Narbonne, Carcassonne, Toulouse şehirlerine girilip bütün Kathar inancındakiler öldürüldü.

30 bin askerle saldırı yapılan bölge kültürel ve ekonomik olarak yukarı Fransa'ya hiç benzemiyordu. Bu bölgede Yunanca, İbranice ve Arapça ders olarak okutuluyor ve Endülüslerle birlikte hareket ediliyordu. Kuzeydeki asiller bile isimlerini yazamazken buradakiler edebiyat ve sanatta bir hayli ileriye gitmişlerdi.

Bugün Avrupa ülkelerine baktığınızda homojen bir ırk ve inanç yapısını görmeniz mümkündür. Fransa'da, İspanya'da, Belçika'da, Almanya'da, İtalya gibi ülkelerde yerli bir Müslüman azınlık bulmak imkansızdır. Ya da kendine has farklı inançlara sahip insan toplulukları neredeyse yoktur.

Müslümanların yönetimindeki bölgelere baktığınızda ise küçük küçük de olsa farklı dini ve etnik yapıları her yerde görebilirsiniz. Son yüzyıla kadar Osmanlı hakimiyetinde kalmış bölgelerin hiçbirinde homojenlik yoktur. Bosna-Hersek'te Boşnakların yanında Hırvatlar ve Sırpları, Makedonya'da Arnavutları, Torbeşleri, Makedonları, Pomakları ve Türkleri görmek mümkündür.

Balkanlar, yüzyıllar boyunca Fransızların ya da Almanların elinde kalsaydı, bu kadar farklı etnik ve kültürel yapılar orada varlıklarını sürdürebilirler miydi? Fransızlar, İspanyollar ya da İtalyanlar kendi coğrafyalarındaki bütün 'ötekileri' fiilen ortadan kaldırarak ya da zorla asimile ederek kendilerince milli bir birliği(!) sağlamışlardı. Ancak Müslümanların böyle bir uygulamaya gitmeleri dinen yasak olduğu için onların hakim oldukları bölgelerde ırklar ve inançlar yüzlerce sene var olmaya devam etti. O nedenledir ki, Müslüman dünyada farklılık, Avrupa ülkelerinde homojenlik hakimdir.

Breivik, 13. yüzyılda farklı olanları ortadan kaldıran zihniyetten hiçbir farkı bulunmayan çağdaş bir şövalyedir. Ötekinden ödü kopan bir bilinçaltı hortlamasıdır. Norveç'te kendisi gibi olmayan 77 kişiyi bilerek ve taammüden öldüren bir katile 'ne yapalım kanunlar böyle' diyerek 21 yıl hapis cezası vermeleri, bu eylemin tolere edilebilir bir şey olduğunu düşündüklerini de gösteriyor.

Bugünün en büyük tehlikesi; ötekinin ortadan kaldırılması gereken bir şey olduğu anlayışıdır. Kürtleri tehlike olduğu için asimile ederek, yok etmeye niyetlenen darbeci anlayış gibi, Kürtler arasındaki farklılıkları yok etmeye niyetlenen bir PKK belası, öteki için büyük bir tehdit olmaya devam ediyor.

Aradan 800 sene geçmiş olmasına rağmen Avrupa ve bunun türevi anlayışlar, farklı olanı tehdit görmekten vazgeçmiyor.

m.kamis@zaman.com.tr
http://www.zaman.com.tr/haber.do?haberno=1337211&title=breivik-bize-ne-anlatiyor