Son yazılar

Welcome to Hukuk Forum Sitesi - Hukuk ve hayata dair her şey!. Please login or sign up.

03 Mayıs 2024, 23:54:02

Login with username, password and session length
Üyeler
  • Toplam Üye: 4,264
  • Latest: Elçin
Stats
  • Toplam İleti: 8,824
  • Toplam Konu: 4,365
  • Online today: 160
  • Online ever: 549
  • (13 Ocak 2023, 13:23:05)
Çevrimiçi Kullanıcılar
Users: 0
Guests: 129
Total: 129

Demirtaş'tan hezeyanlar: "Filistin gibi direniyoruz. Sen bizim için İsrail'sin!"

Başlatan kilimanjaro, 04 Ocak 2012, 03:06:44

« önceki - sonraki »

kilimanjaro

BDP Meclis Grup Toplantısı'nda konuşan Demirtaş, acısıyla tatlısıyla, maalesef daha çok acısıyla bir yılı daha geride bıraktıklarını söyledi. Her açıdan zorlayan bir yıl olduğunu dile getiren Demirtaş, asker, polis, gerillaların hayatını kaybettiği bir yılın yaşandığını anlattı. Demirtaş, barış konusunda da en büyük mücadele yürütüldüğü bir yıl olduğunu kaydetti. Herkesin yeni yıldaki beklentisinin, kimliği ne olursa olsun barışı, barışçıl bir ortamı yaşama ve yaşatma hakkı olduğu bir yıl olmasını dileyen Demirtaş, 2012 yılının acıların ve yaraların kapanmaya başladığı, savaşın ölümlerin durduğu, demokrasi özgürlüğün, gerçek anlamda demokrasinin olması temennisinde bulundu. Yeni yıla çok daha umutlu başlamayı kendilerinin de istediğini, ancak 35 vatandaşın hayatını kaybettiği bir olayla başladıklarını anlatan Demirtaş, Başbakan'ın konuşmasını hatırlatarak, "Bırakın siyasetçi olmayı, insan olmaktan utandım." dedi. Sorumluluğu nasıl atarım düşüncesiyle yapılan bir konuşma olduğunu iddia eden Demirtaş, "50 bin defa lanet olsun siyasetinize de oyunuza da çıkarlarınıza da" dedi.

Yıllardır kendi mecrasında oluşmuş sosyal bir vaka olduğunu savunan Demirtaş, "Ortada bir kaçakçılık da yok, resmen sınır ticareti, oradaki vergiyi sınır karakolu alıyor. Bu herkesin bildiği bir sır mıdır? Cumhuriyet tarihi boyunca bu sınır ticareti suç olarak tanınmıştır. Her zaman katledilmiştir. 50 sınır ticareti yapan köylü katledilmiştir. Ama tek tek ama iki iki İran, Suriye sınırında. Roboski köylüleri de 28 Aralık günü saat 14'de gün ortası karakolun gözleri önünde katırlarla karşı köye geçiyorlar. Orada sınır falan yok, mayın tarlası, sınır teli yok. Bu köydeki ile karşı köydekiler akraba. Son bir aydır her gün gidiyorlar. Çünkü karakol izin vermiş durumda. Kuş uçsa her şeyden haberi olan karakolun önlerinden gidiyorlar. Kaç kişi olduklarını biliyorlar. Bunlar tamamen tanık anlatımlarıdır, bizlerin uydurdukları değildir. Öğlen geçtikleri iki yol da askerler tarafından kapatılıyor. Her yolu bir askeri araç kapatıyor birkaç askerle birlikte. Çocuklar 3 saat boyunca beklerken aileleriyle telefon görüşmesi yapıyorlar. Geç kaldık çünkü askerler yolu tuttu diyorlar. Karakolu arıyor aileler, çocuklar orada diyorlar. Savaş uçakları 15'i çocuk hepsini paramparça ediyorlar. Köylüler onların parçalandıklarını bildikleri için yürüyerek cenazelerin başına gidiyorlar. 112'yi arıyorlar, ambulanslar olay yerine gidiyor. Gerçekten 50 kişilik PKK'lı olduğunu bilseler hekimleri ambulanslarla oraya gönderirler mi? Devlet ve yetkililer orada kimin olduğunu biliyordu. Aksi halde tedbir almadan ambulans ve doktor göndermez. Hüvenlik olmadan. Hepsi resmi kayıtlı." dedi.

Hala onların terörist mi yoksa kaçakçı mı şeklinde araştırma yapılmasının tamamen yalan olduğunu iddia eden Demirtaş, isim isim kimin gittiği ve hangi aileden olduklarının bilindiğine dikkat çekti.

BAŞBAKANIN AÇIKLAMALARI KATLİAM KADAR ACI OLMUŞTUR

Devletin, yaptığı hiçbir katliamı üstlenmediğini ileri süren Demirtaş, geceden sabaha kadar yaptıkları çalışmaların olayın üstünün örtülmeye çalışıldığını gösterdiğini iddia etti. Hükümetin devreye girerek olayı medyanın haber yapmasını engellediğini savunan Demirtaş, bu nedenle BDP'nin olayın vahametini görerek devreye girdiğini ileri sürdü. BDP'nin insanı boyutunu yerine getirdiğini ve oy için, siyasi çıkar için yapmadığını savunan Demirtaş, Başbakanın açıklamalarının katliam kadar acı olduğunu ileri sürdü.

"Senin meşruiyetini, Başbakanlığını tanımıyoruz, sen kendini ne sanıyorsun?" diyen Demirtaş, "Haddini bileceksin, kanlı ellerinle hesabını vereceksin. Çıkıp özür dileyeceksin. Bu burda kapanmaz, zerre miskal tereddüt etmeyiz. Oy, siyasi rant 50 bin defa bu anaların ayaklarına kurban olur." diye konuştu. Demirtaş, Başbakana ağır sözlerle yüklenerek "Sen öldürmeyi iyi bilirsin." dedi.

Başbakanın BDP'ye yönelik 'istismar' sözlerini de eleştiren Demirtaş, hangi ölümden sonra açıklama yapmadıklarını sordu. "Yukarıda Allah, aşağıda halk, bu da bize yeter." diyen Demirtaş, Başbakan'ın BDP'ye hesap sormasının haddi olmadığını iddia etti.

TAZMİNAT DEĞİL ONURLU BİR BARIŞ

İyi günleri vicdanı olan, acıları paylaşanlarınların yakalayacağını dile getiren Demirtaş, tazminat değil onurlu bir barış istediklerini vurguladı. Yavuz hırsız misali ev sahibinin bastırmaya çalıştığını iddia eden Demirtaş, bu iradenin Başbakana boyun eğmeyeceğini belirtti. "Filistin gibi bizde direniyoruz. Sen bu halk için İsrail'sin. Filistin halkı nasıl İsrail'e direniyorsa bizde direneceğiz." diyen Demirtaş, olayın iş kazası diye geçiştirilemeyeceğini ve işin çok ciddi olduğunu ifade etti.

"Kimse yargılanmayacak mı, sorumlular açığa alınıp yargıya teslim edilmeyecek mi?" diye soran Demirtaş, bu işin peşini bırakmayacaklarını ve uluslararası bağımsız bir heyetin olayı incelemesi halinde samimiyete inanacaklarını kaydetti. İsrail'in bunu yapması halinde bu kürsülerden kınanacağını, meydanlarda tepki gösterileceğini savunan Demirtaş, bunun aynı şey olup olmadığını sordu ve savaş uçaklarının bombaladığını ifade etti. 33 kurşuna göstermelik dahi olsa bir generalin yargılanıp olayın ona yüklenmesi yönüyle benzemediğini dile getiren Demirtaş, diğer yönleriyle farklı olduğunu ileri sürdü.

Olayın üstünün kapatılmaya çalışıldığını iddia eden Demirtaş, uluslararası mekanizmalara başvuracaklarını vurguladı. Uludere'nin üstünün örtülmesinin değil örtülmemesinin kardeşliği güçlendireceğinin altını çizen Demirtaş, sonun iyi olmadığını belirterek elele verip onurlu bir barış yapılmasını istedi. Demirtaş, yaşananların Kürt toplumunda öfkeye neden olduğunu söyledi.


(CİHAN)
http://www.zaman.com.tr/haber.do?haberno=1223716&title=demirtas-uluderenin-uzerinin-ortulmemesi-kardesligi-guclendirir&haberSayfa=0



Başbakandan grup toplantısında BDP'ye sert eleştiriler



Elim hadisenin ardından cenazeler üzerinden derhal istismara başlayanları gördüklerini belirten Erdoğan, "Kim ki Uludere'de 35 Kürt öldürüldü diyerek meseleyi etnik zemine taşıyorsa o her türlü milli manevi değeri, her türlü insani ve vicdani değeri ayaklarının altına almış ve çiğnemiş demektir." dedi.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, 2012'nin ilk grup toplantısında konuşmasının büyük kısmını Şırnak Uludere'de yaşanan olaya ayırdı. Erdoğan, "Milletçe hepimizi derinden yaralayan hadise Şırnak'ın Uludere ilçesinde yaşandı. 35 vatandaşımız hayatını kaybetti. 35 vatandaşımıza Allah'tan rahmet niyaz ediyorum. Yakınlarımıza, milletimize sabır niyaz ediyorum. Bu acı hadise en küçük detayına kadar incelenecek." dedi.

● İŞTE ERDOĞAN'IN KONUŞMASININ TAM METNİ

GENELKURMAY BAŞKANI İLE KONUYU ENİNE BOYUNA DEĞERLENDİRDİM

Genelkurmay Başkanı ile konuyu enine boyuna değerlendirdiğini aktaran Erdoğan, "Konunun takipçisi olduklarını Genelkurmay Başkanı'ndan tekrar duydum dinledim. Bu yapılan çalışmalar hassasiyet sebebiyle Genelkurmay Başkanı ve komuta kademesine teşekkür ediyorum. Medyaya rağmen teşekkür ediyorum. Hükümetimiz döneminde attığı bu adımları halka karşı atılan adımlar gibi göstermek 'devlet halkını bombalıyor' gibi göstermek devletin milletiyle arasındaki bütünlüğü parçalamaktan öte bir gayret değildir. Bu medyanın arkasında ne tür emellerin olduğunu gayet iyi biliyoruz. Aynı şeyleri bizim için de yapıyorlar. Biz alıştıkları hükümet değiliz, farklı bir hükümetiz. Doğrularına inanan bir hükümet olarak devleti değil milleti öne çıkaran iktidar olduğumuz için bunlarla anlaşmamız tabi ki mümkün değildir." değerlendirmesinde bulundu.

Elim hadisenin ardından cenazeler üzerinden derhal istismara başlayanların bulunduğunu söyleyen Erdoğan, şu uyarılarda bulundu: "Kim ki Uludere'de 35 Kürt öldürüldü diyerek meseleyi etnik zemine taşıyorsa o her türlü milli manevi değeri her türlü insani ve vicdani değeri ayaklarının altına almış ve çiğnemiş demektir. Biz Uludere'de 35 insan hayatını kaybetmiştir. 35 can yitirilmiştir, 35 kardeşimiz yitirilmiştir diyoruz. Ama onlar etnik zemini kurcalamak suretiyle istismarı ortaya koyuyorlar. Cenazeleri bile etnik kökenleriyle tasnif edenler insanlıktan nasibini alamayanlar. Orada ölenlerden birinin ablası kadın kollarında çalışan ve orada başkanlık yapan bir bayan. Bizden bunun istismarını duydunuz mu? Bunlar kalpleri kararmış, vicdanını yitirmişler. Şeytanın açtığı bir yoldur. Cenazeleri bile Kürt Türk diye ayıranlar şeytanın yolunda yürüyenlerdir. Kendi milletvekilleri kameralar önünde kahkaha atacak kadar insafsızlar vicdansızlar. Bunların koruculara nasıl baktıklarını biz çok iyi biliriz. Cenazelerin üzerine parti bayraklarını asmak iki yüzlülük fırsatçılık değildir de nedir? Cenazede terörist başının resmini taşımak neye hizmet etmektedir."

SİZ, SİLAHLI EFENDİNİZ İPİNİZİ GEVŞETMEDİĞİ MÜDDETÇE TUVALETE GİDEMİYORSUNUZ

'Bu ülke bölünmüştür' diyen BDP'lilere de sert cevap veren Erdoğan'ın, "Ya sen kimsin, kimi temsil ediyorsun. Siz eli silahlı efendiniz ipinizi gevşetmediği müddetçe tuvalete bile gidemiyorsunuz." sözleri milletvekillerince uzun süre alkışlandı. Erdoğan konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Neyi bölüyorsunuz, kimi bölüyorsunuz. Bugüne kadar masum insanların sivillerin hayatını kaybetmesine hangi tepkiyi verdiniz. Terör örgütünün canlı kalkan yapması sebebiyle hangi tepkiyi verdiniz? Terör örgütüne yeter artık diyebildiniz mi? Bu millet bir elin parmakları gibi bir ve kardeştir. Sizin nifak tohumlarınız bu topraklarda asla kök salamaz. Apo'ya peygamber diyenlerin, Kürtlerin dinini Zerdüştlük sananların, gençlerin kanıyla beslenen vampirlerin bu topraklarda hiçbir şekilde muhatabı yoktur. Bugün vesayetçi bir devlet ve hükümet yok. Milletin iradesiyle şekillenen adil şefkatli özgürlükçü bir hükümet var. Vatandaşını düşman olarak gören bir devlet yok. Biz önce millet, önce insan diyoruz. Yaşanan acı olay üzerine devleti ceburrut göstermek büyük bir şuursuzluk büyük bir izansızlıktır."

Erdoğan, İstanbul'da taziye için bir araya gelen BDP'li vekillerin acılı ortamda kahkahalar attıklarını da hatırlattı.

KAYMAKAMI DÖVMEK İNSAN DİYE GEÇİNEN MÜSVETTELERİN İŞİ

"Uludere'ye taziyeye giden o coğrafyanın insanı olan Kaymakamı dövmenin, linç etmenin Kürt kökenli kardeşimin değil, o insan diye geçinen müsvettelerin işidir." diyen Erdoğan, "Bırakın yasımızı tutalım. Bırakın ağıtımızı yakalım. Cenazelerimizi dahi istismar edecek kadar mı aklınızı yitirdiniz. Sizin hiç aklınız izanınız yok mu? 3-5 oy için bu milleti birbirine düşürmeye, toplumu tahrik etmeye değer mi? Bazı medya kuruluşları, bazı yazarlar da bu acı hadiseyi istismar etme içine girdiler. Dertleri acıyı paylaşmak değil, suyu bulandırmak istiyorlar. Devlet halkını bombaladı diyorlar. 'Ben eli silahlılardan korkmadım Kasımpaşalı Tayyip'ten mi korkacağım.' diyorlar. Benim derdim kimseyi korkutmak değil, ben Kasımpaşalı Tayyip olmaktan şeref duyarım. Milletime hizmet etmekten onur duyarım. Herhalde bu yüzde 50'den daha akıllı değilsin. Kendinizi bir çek edin. 'Acaba biz nerede yanlış yapıyoruz da yüzde 50 bunlara oy veriyor' deyin. Bizim istikametimizi her zaman millet çizdi her zaman millet çizer. Biz milletimizi şefkatle kucaklamanın derdindeyiz. Bunlar kin ve nefret tohumlarının yeşermesine hizmet ediyorlar." şeklinde konuştu.

CHP, BDP VE PKK'NIN DİLİNDEN KONUŞUYOR

Ana muhalefet partisinden gelen açıklamaları da talihsizlik olarak değerlendiren Erdoğan, şöyle konuştu: "33 kurşun olayıyla eş tutarak çok ciddi sorumsuzluk örneği sergilediler. Bu hadiseyi 33 kurşun olayına benzetmek sorumsuzluktur. Biz hedef saptırma gayretlerini de anlıyoruz ama CHP'nin PKK'nın diliyle BDP'nin diliyle konuşmasına açıkçası anlam vermekte zorlanıyoruz. CHP'nin üslubunun PKK ve BDP'nin üslubuyla örtüşmesi son derece dikkat çekicidir. 12 Haziran öncesi görülen ittifakı şu anda taziye çadırında görüyoruz. CHP'nin BDP'nin peşine takılması çok hazindir. Mustafa Muğlalı olayı CHP'nin eseridir. Kastı mahsusa ile işlenmiş bir cinayettir. CHP tarafından hesap sorulması engellenen bir olaydır. Bu hadisenin üzerine kararlılıkla gideceğiz gidiyoruz. Uludere'deki acılı kardeşlerimizi yalnız bırakmayacağız. Onların acısını yüreğimizde taşıyacak ve kardeşleri olarak paylaşacağız. Yapılması gereken neyse hepsini biz yapacağız. Biz işi geçmişte olduğu gibi üzerinde spekülasyonların yapılmasına fırsat vermeyeceğiz. Buna noktayı koyacağız. Benim Uludereli, Ortasulu, Gülyazılı kardeşim müsterih olsun. Aziz milletimizden rica ediyorum bu acı olay üzerinden yürütülen nifak ve fitne girişimlerine hiç kimse fırsat vermesin. İstanbul'da tarla başı caddesinde hareket halindeki otobüsün içindeki halkımızın ne günahı var. O insanları ölüm tehdidiyle baş başa bırakma doğru mu? Biz molotofu da silah olarak yasalaştıracak yasayı getiriyoruz. Masum bir olay değil. Çünkü Serap kardeşimizi öyle kaybettik. Otobüs duraklarında cam çerçeveyi indirenler insan müsveddesi bile değil."

Dağlarda sınır içinde sınır ötesinde nerede olursa olsun teröristlerin etkisiz hale geleceğini söyleyen Erdoğan, bunu yaparken sivillerin mağdur olmaması için büyük hassasiyet göstereceklerini ancak meydanı asla teröristlere bırakmayacaklarını aktardı.

SARIKAMIŞ ŞEHİTLERİ ÜZERİNDEN ULUDERE MESAJI

Sarıkamış şehitlerini rahmetle anan Erdoğan, Allahuekber Dağları'nda karlar eridiğinde birbirine sarılmış şehit Mehmetçiklerin bedenlerinin çıktığını etnik kökenleri ne olursa olsun hepsinin Lailaheillallah diyerek şehit olduğunu aktardı. Erdoğan, "Benim Rizeli dedem de arkadaşlarına sarılarak şehit olmuştur. Sarıkamış'a cephane götüren 120 öğrenci destanını anlatan Erdoğan, "Tarihinde kahramanlık destanları olan bir millet bu nifak tohumlarını boşa çıkarır. Şehitleri koyun koyuna yatan bu asil millet her türlü habis uru bünyesinden atacaktır." şeklinde konuştu.

İSMAİL HANİYE GELDİ

Erdoğan'ın konuşması sırasında İsmail Haniye AK Parti Grubu'na geldi. Erdoğan'ın yanına kürsüye çıkan Haniye Başbakan ile kucaklaştı ve el ele grubu selamladı. Erdoğan, "Filistin'de seçilmiş Başbakan İsmail Haniye'ye şahsım ve grubum adına hoşgeldiniz diyorum. CHP Genel Başkanını makamlarında ziyaret ettiler. MHP ve BDP gruplarıyla görüşmeleri olacak. Saadet Partisi ile görüşmeleri olacak." dedi. (CİHAN)

http://www.zaman.com.tr/haber.do?haberno=1223640&title=grup-toplantisinda-bdpye-sert-elestiriler&haberSayfa=1
Yasal haklarınızı en üst seviyede koruyup kullanabilmeniz için önemli gördüğünüz konularda mutlaka profesyonel destek almanız, bu anlamda bir avukatla anlaşmanız kesinlikle tavsiye edilir.