Son yazılar

Welcome to Hukuk Forum Sitesi - Hukuk ve hayata dair her şey!. Please login or sign up.

03 Mayıs 2024, 21:26:55

Login with username, password and session length
Üyeler
  • Toplam Üye: 4,264
  • Latest: Elçin
Stats
  • Toplam İleti: 8,824
  • Toplam Konu: 4,365
  • Online today: 160
  • Online ever: 549
  • (13 Ocak 2023, 13:23:05)
Çevrimiçi Kullanıcılar
Users: 0
Guests: 164
Total: 164

Filistin Devleti için BM'de tarihi oylama: Filistin artık BM'de temsil edilecek

Başlatan kilimanjaro, 30 Kasım 2012, 18:10:58

« önceki - sonraki »

kilimanjaro



Birleşmiş Milletler Genel Kurulu, İsrail ve ABD'nin baskı ve ısrarına rağmen "üye olmayan gözlemci" statüsü için girişimde bulunan Filistin'in başvurusunu kabul etti.

Bağımsız Filistin devletinin kurulması için on yıllardır verilen mücadelede tarihî bir adım olan oylamada, 193 üyeden 138'i Filistin'in başvurusuna kabul oyu verdi. Batı Şeria'da binlerce Filistinli oylamayı dev ekranlardan takip etti. Oylama sonucunun belli olmasının ardından Filistin lideri Mahmud Abbas'ı ilk tebrik eden, Başbakan Tayyip Erdoğan oldu.

Üye olmayan gözlemci devlet statüsü, BM'de tam üyelikten bir önceki aşama.  Oylamanın ardından Filistinliler, Uluslararası Ceza Mahkemesi'ne (UCM) başvurma hakkını elde etti ve isterlerse bazı uluslararası kurullara üye olabilecek. Vatikan da BM'de üye olmayan gözlemci devlet statüsünde temsil ediliyor. Özellikle UCM üyeliğinin, Filistin topraklarındaki keyfî uygulamaları nedeniyle İsrail'i endişelendirdiği belirtiliyor. Dünkü oylama ayrıca Filistin siyasetinde de son dönemde kredi kaybına uğrayan El Fetih ve Devlet Başkanı Abbas için siyasî kazanım olarak görülüyor. Filistin Lideri Abbas, Genel Kurul'a hitap ettiği konuşmasında üye devletlerden Filistin'in 'doğum belgesine' onay vermelerini istedi.

    Filistin'in başvurusuna 9 ülkenin ret, 41 ülkenin ise çekimser oy verdiği tarihî oylamada BM Güvenlik Konseyi'nin daimi üyelerinden Rusya ve Çin, kabul oyu verdi. Avrupa ülkelerinden de İspanya, Belçika, Avusturya, İsviçre gibi kritik ülkeler Filistin'in başvurusuna destek veren ülkeler içinde yer aldı. Almanya daha önce ret olarak açıkladığı oyunu çekimser olarak değiştirdi. Filistin'in başvurusuna Filistin ile İsrail arasında yapılacak barış anlaşmasında ilerleme kaydedilmesini yavaşlatacağı gerekçesiyle karşı çıkan ABD ve İsrail ise kabul edileceği büyük ölçüde belli olan başvurunun uluslararası camiadan aldığı desteğin sınırlı kalması için oylama saatine kadar çabaladı. İki ülke, Filistin'i de başvurusunu geri çekmeye ikna etmek için maddî tehditlere başvurdu. ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Victoria Nuland, bunun ABD'nin Filistinlilere verdiği ekonomik desteğin kısılmasına yol açabileceğini tekrarladı. İsrail de Filistinliler adına topladığı gümrük vergilerinin önemli bir bölümünü vermeyebileceğini söyledi. ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton da "İki devletli bir çözümün yolu New York'tan değil, Kudüs ve Ramallah'tan geçer." dedi.

    Dolaylı da olsa egemen bir Filistin devletinin tanınması anlamına gelen tarihî karar, yine Filistin davası için büyük önemi olan bir günün yıldönümünde alındı. Bundan tam 64 yıl önce Kasım ayının 29'unda Birleşmiş Milletler Genel Kurul salonunda İngiliz mandası altında Filistin toprakları üzerinde İsrail ve Filistin'den oluşan iki devletin kurulmasının onaylandığı gündü. Filistinliler, bu bölünme sonrasındaki 64 yıl içinde topraklarının üçte ikisini daha kaybederek Gazze ve Batı Şeria'ya sıkışmış, Lübnan, Suriye, Ürdün topraklarında mülteci olmuştu.



Evet, Hayır ve Çekimser yönünde oy kullanan ülkelerin oranı;

YES (Y) 'Evet' Oyu Kullanan: 138
NO (N) 'Hayır' Oyu Kullanan: 9
ABSTAIN (A) 'Çekimser' Oy Kullanan:41

http://www.haber7.com/dunya/haber/958341-filistine-evet-ve-hayir-diyen-ulkeler
Yasal haklarınızı en üst seviyede koruyup kullanabilmeniz için önemli gördüğünüz konularda mutlaka profesyonel destek almanız, bu anlamda bir avukatla anlaşmanız kesinlikle tavsiye edilir.

Avukat

EMINE ŞEÇEROVIÇ
Bosna-Hersek Oslobodjenje Gazetesi, Türkiye muhabiri 

    Bosna-Hersek denildiği zaman Müslüman olduğu için savaş görmüş Boşnak milleti akla geliyor. Ve böyle bir ülkeden Filistin'e her türlü desteği vermesi beklenirdi. Gelin görün ki maalesef gerçek hayatta öyle olmuyor.

    Filistin'in ''üye olmayan gözlemci devlet'' statüsünü elde ettiği oylamada 138 ülke ''evet'', 9 ülke ''hayır'' derken, Bosna-Hersek'in de bulunduğu 41 ülke ise çekimser kaldı.

    Geçen günlerde Bosna-Hersek'in birçok şehrinde Filistin'e destek yürüyüşleri yapılırken peki Bosna-Hersek devleti Filistin'e neden destek vermedi?

    Bosna-Hersek öyle bir ülke ki Eurovision denilen, ülkeler arasında politik oylamadan başka bir şey olmayan, sözde şarkı yarışmasına bile bir yıl Boşnak, bir yıl Sırp, bir yıl da Hırvat şarkıcı göndermektedir. Dört yıl savaştığı Sırbistan'a 12 puan verir ve aynı şekilde ondan 12 puan alır ama diğer tarafta birbirine verdikleri puanlar genelde eksilerdedir.

    Bu öyle bir ülke ki milli marşının sözlerinde bile uzlaşamadı ve bugün sadece müziği olan bir milli marşımız vardır. Malum, önerilen sözlerden her zaman bir taraf rahatsız olmuştur. Sırplar der bizi temsil etmiyor, Hırvatlar der fazlasıyla Boşnakları temsil ediyor, Boşnakların ne dediğine ise genelde çok bakılmaz.

    Bu küçük ülke öyle karışık ki kendi futbol liginde bile Boşnak takımları, Sırp takımları vardır ve maçlarda genelde milliyetçi söylemlerle kavgalar çıkar. Yani futbol bile futbol değildir, milli duyguları göstermek için araçlardan sadece bir tanedir.

    Şimdi gelelim tekrar Bosna-Her-sek-Filistin konusuna...

    Bosna-Hersek'in dış politikası konusundaki tüm kararlarda Cumhurbaşkanlığı Konseyi'nin üç üyesinin de onayı olması gerekiyor. Filistin'e destek konusunda her ne kadar Boşnak üye Bakir İzzetbegoviç ve Hırvat üye Jelyko Komşiç ''evet'' demiş olsalar da, Sırp üye Neboyşa Radmanoviç ''hayır'' olarak oyunu kullandı. Bu da, maalesef Bosna-Hersek'in anayasasına göre, devletin oylamada çekimser kalmasına yetti.

    Ülkenin karışık siyasi yapısıyla 20 yıl öncesine göre çok da ilerleyemediğini söylemek mümkündür. Bugün hâlâ kendi iç siyasetinde bile ortak karar alamayan bir yapıya sahiptir.

    Ülkede büyük bir kargaşaya neden olan ''Suriye karar tasarısı'' da yapının ne kadar zor işlediğine güzel bir örnektir. Yakın geçmişte, BM Güvenlik Konseyi'ndeki Suriye karar tasarısı oylamasında Bosna-Hersek destek vermişti ve bunun için talimatı veren kişi de BiH Dışişleri Bakanı Zlatko Lagumciya'ydı. Hemen sonrasında ise Cumhurbaşkanlığı Konseyi Sırp üyesi Radmanoviç ve Dodik, Lagumciya'nın istifa etmesini istediler. Mesele aynı, herhangi bir destek için Cumhurbaşkanlığı Konseyi'nin üç üyesinin de onayı gerekiyordu. Lakin bu durumda sadece İzzetbegoviç'in onayıyla Lagumciya destek talimatını vermişti. Böyle bir şeyin ülkenin anayasasına karşı olduğunu savunarak Radmanoviç ve Dodik, Lagumciya'nın derhal istifa etmesini talep etmişlerdi.

    Açık söylemek gerekirse, Bosna'da konuşulanlara kulak verirsek, bu durumdan duyduğu korku yüzünden Lagumciya tekrar Dodik'le yakınlaştı ve çok geçmeden ülkede büyük tepkilere yol açan Lagumciya-Dodik anlaşmasını yaptı. Bazı yorumlara göre Lagumciya bu anlaşmayla birlikte görevde kalmayı, ülke zararına, ''satın almış'' oldu.

    Yani bir başka deyişle, Bosna-Hersek öyle bir ülke ki Dışişleri Bakanı da aslında sözde Dışişleri Bakanı'dır. Çünkü Cumhurbaşkanlığı'nın onayı olmadan dış politikada herhangi bir adım atamıyor.

    Bosna Hersek-Filistin-İsrail üçgeninde özellikle vurgulanması gereken ''Dodik'' noktası vardır. İsrail'in Gazze'ye yaptığı son saldırılar sonucundan neredeyse tüm dünyanın Gazze'ye destek verdiği günlerde, Sırpska Republika Başkanı Milorad Dodik, İsrail'e destek verdiğini belirten bir mektup yazdı. İsrail Cumhurbaşkanı Peres ve Dışişleri Bakanı Lieberman'a gönderdiği mektupta Dodik, İsrail'de hayatını kaybedenler ve devam eden çatışmalar için derin üzüntü duyduklarını belirtti. Ayrıca, kendisinin ve Sırp halkının Yahudi halkına olan desteğini ve de İsrail devletinin egemenliğini korumak için verdiği çabalara desteğini vurguladı.

    Dodik'in İsrail ile yakın ilişkileri önceden de biliniyor. İsrail Dışişleri Bakanı Lieberman, Dodik'in merkez şehri olan Banya Luka'ya ne kadar hoş geldiği orada yaptığı tatil ve ziyaretlerden de bellidir.

Kısaca söyleyecek olursak, ülke böyle bir siyasi yapı sistemiyle yönetildiği sürece verilen hiçbir karara şaşırmamak lazım. Ancak, şu bilinmeli ki Bosna-Hersek'te yaşayan Boşnaklar, Filistin halkına her zaman destek vermiştir ve vermeye devam edecektir ama üzücü olan şu ki devlet sadece Boşnakları temsil etmemektedir.

    Boşnaklar, onlarla aynı kaderi paylaşan Gazze halkına sırtını asla dönmezler. Çekimser kalanlar, Boşnakları da haritadan silmek isteyenlerdir.

http://www.zaman.com.tr/yorum/bosna-hersekin-filistin-durusu/2023357.html