Son yazılar

Welcome to Hukuk Forum Sitesi - Hukuk ve hayata dair her şey!. Please login or sign up.

22 Mayıs 2024, 06:33:53

Login with username, password and session length
Üyeler
  • Toplam Üye: 4,265
  • Latest: rizab
Stats
  • Toplam İleti: 8,828
  • Toplam Konu: 4,368
  • Online today: 170
  • Online ever: 554
  • (18 Mayıs 2024, 06:22:10)
Çevrimiçi Kullanıcılar
Users: 0
Guests: 156
Total: 156

Jandarma sahte belgeyle Taraf Gazetesi muhabiri Mehmet Baransu'yu dinlemiş

Başlatan kilimanjaro, 09 Aralık 2009, 09:44:40

« önceki - sonraki »

kilimanjaro

Taraf / MEHMET BARANSU - Istanbul - 07.12.2009

Son günlerin en tartışmalı konularından biri telefon dinlemeleri. Türkiye'nin büyük bir bölümü dinlendiğini düşünüyor. Düne kadar ben de dinlendiğini düşünenlerdendim. Artık düşünmüyor, dinlendiğimi biliyorum. Jandarma Genel Komutanlığı İstihbarat Başkanlığı ve Van Jandarma Alay Komutanlığı tarafından bir yıldan fazladır dinleniyormuşum. Dinlendiğim ortaya çıkmasın diye de bir dizi kanunsuz işleme imza atılıp suç işlenmiş.

Öncelikle, ismim ve telefon numaram "tesbit edilemediği" gerekçesiyle mahkemeden gizlenmiş. Mahkemeye ise cep telefonumun IMEI numarası ibraz edilmiş. Bununla da yetinmeyip, dinlendiğim ortaya çıkmasın diye sahte bir isim üzerinden dinleme kararı çıkartılmış. 'Mehmet Baransu' ismini ve telefon numarasını mahkemeden saklayan Jandarma, kullandığım telefon cihazının IMEI numarasını nöbetçi hâkime sunup, "PKK/Kongre-Gel Terör örgütüne yönelik olarak yürütülen çalışmalar kapsamında Serdar Kod isimli Şükrü Özkan'a ait olan IMEI numarasını dinleyeceğiz" diyerek, beni dinlemeye başlamış.

IMEI numarasını kontrol etmeyen Van 3. Ağır Ceza Mahkemesi de böylece PKK'lı Şükrü Özkan adına dinleme kararı verdiğini zannederek, dinlenmeme yeşil ışık yakmış. Anlayacağınız, PKK'lı dinliyoruz adı altında, telefonlar Jandarma tarafından uzun bir dönemdir dinleniyor.
Hukuk tarihine skandal olarak geçecek bu dinleme kararının ayrıntılarını tüm belgeleriyle aşağıda anlatacağım ama en son söylemem gerekeni en başta söyleyerek konuya girmek istiyorum. Sahte delillerle, numaram gizlenip üstüne üstlük bir de PKK'lı birini dinliyoruz diye hakkımda bu kararı alanlarla yargı önünde hesaplaşacağım.

Birçok vatandaş gibi telefonlarımın mahkeme kararı olmadan dinlendiği yönünde benim de şüphelerim vardı. 12 Haziran 2009'da duyurduğum "İrticayla Mücadele Eylem Planı" haberinden sonra resmî olarak beni de dinleyeceklerini düşünmeye başlamıştım.

Yanılmadığımı anlamam uzun sürmedi. Telefon görüşmelerimin iki veya üçüncü saniyesinde, 'bippp' sesiyle birilerinin kayda girdiğini duyabiliyordum. Bazen -işlerinin yoğunluğundan olsa gerek- konuşmanın 20. saniyesinde, koştur koştur kayda girdikleri de oluyordu.
Birkaç gün önce bana ulaşan belgeleri görünce, deyim yerindeyse, küçük dilimi yuttum. Dinlendiğime dair mahkeme kararlarının yanı sıra artık beni dinleyen kişiyi de öğrenmiş, fotoğrafı da ele geçirmiştim.

Karar ben askerdeyken alınmış
Hakkımdaki ilk dinleme kararı 24 Ekim 2008'de, Çanakkale Boğaz Komutanlığı'nda "Bahriyeli" olarak vatani görevimi yaptığım dönemde alınmış. Van Jandarma İl Komutanı Jandarma Kurmay Albay Vecihi Halil İyigün, dinlenmem için Van 3. Ağır Ceza Mahkemesi Nöbetçi Hâkimliği'ne müracaat etmiş. Albay İyigün, dört adet IMEI numarası ve iki adet GSM telefon numarasının dinlenilmesi için karar verilmesi talebinde bulunmuş. Bu listedeki iki IMEI numarası da bana ait.

Hukuksuz ve kanunsuz talepte bulanan Albay İyigün, dinlemenin ortaya çıkmaması için adıma kayıtlı gizli olmayan telefon numarasını "tesbit edemediklerini" belirtmiş. Numara yerine de telefon cihazlarımın IMEI numaraları listeye konmuş. Listede bana ait olan iki adet IMEI numarasının 'Serdar' kod isimli 'Şükrü Özkan' adında bir PKK'lıya ait olduğunu belirtip, 'Özkan'ı dinleyeceğiz' adı altında, mahkemeyi kandırarak, hakkımda dinleme kararı talep etmiş.

Konunun daha iyi anlaşılması için şunu hemen belirteyim. Kullandığım iki telefon cihazının da ilk ve son kullanıcısı benim. Bu telefonları daha önce kimse kullanmadığı gibi halen ben kullanıyorum. Yani ne hattımı ne de telefon numaramı başka biri hiç kullanmadı. Telefon cihazlarımdan birini, 2005'te yurtdışından getirip adıma kayıt yaptırdım. Diğerini ise 2008'de Motorola bayisinden satın alıp, ilk kullanıcı olarak yine adıma kayıt ettirdim. Bu kayıtlarda Telekomünikasyon Kurumu Başkanlığı başta olmak üzere, GSM operatörü şirketinde kayıtlı. Adıma kayıtlı tek hattımı da zaman zaman radyolu diğer telefonuma taktığım için mahkemeye her iki telefonumun IMEI numarası verilmiş.

Albay İyigün'ün, isim sahtekarlığı ve IMEI oyununun yanı sıra mahkemeye sunduğu dinleme gerekçesi de bir o kadar ilginç; "PKK/Kongra-Gel Terör örgütüne yönelik olarak yürütülen çalışmalar kapsamında, iletişimin dinlenmesi, izlenmesi, tesbit edilmesi, sinyal bilgilerinin değerlendirilmesi ve kayda alınmasına üç ay süre ile karar verilmesini talep ederiz."

Albay İyigün'ün sahte evrak düzenleyip, Van 3. Ağır Ceza Mahkemesi'ne sunduğu dinleme talebi, aynı gün karara bağlanmış. Hâkim Müslüm Uzun, IMEI numarasının kimin üzerine kayıtlı olduğuna bakmaksızın, PKK'lı dinlenecek diye Jandarma'dan gelen bu talebe onay vermiş. Jandarma'nın PKK'lı Şükrü Özkan'ı dinleyeceğini düşünen Hâkim Uzun, araştırma ve inceleme yapmadan skandal bir karara imza atarak, böylece dinlenmemin yolunu açmış.
Mahkemeye sunulup, mahkemenin kabul ettiği dinleme listesinde, benimle birlikte de iki telefon numarası ve iki IMEI numarası daha var. Gazetede üzeri siyah bantla taranmış bir halde göreceğiniz listedeki bu IMEI ve telefon numaralarının da yakınlarıma ait olup olmadığını araştırıyorum.

Aldığı emir gereği, evrakta sahtecilik yapıp, mahkemeyi aldatarak hakkımda dinleme kararı aldıran Albay İyigün, 24 Ekim 2008 günü Jandarma Genel Komutanlığı İstihbarat Başkanlığı'na da "Gizli" damgalı bir yazı yazdı. Ankara'ya gönderilen yazıya, mahkeme kararı başta olmak üzere, IMEI ve telefon numaralarının yer aldığı liste de eklenip, "Belirtilen numaraların teknik takibe alınması" istendi. Ankara'da aynı gün yazıya onay verip, hakkımdaki teknik takip işlemini başlattı.

Bana gelen "Gizli" ibareli dinlenmem yönündeki kararların altına küçük bir de not düşülmüş. "Bağlantı noktası: Jandarma Kademeli Başçavuş Yusuf Ataman." Bu nottan anladığım ise dinleme kayıtlarını bu ismin tuttuğu ve her gün üst makamlara rapor olarak sunduğu.
Hakkımda alınan bu üç aylık ilk dinleme kararı, 12 Ocak 2009 tarihli bir kararla süre dolduğu için sonlandırılmış. Jandarma Genel Komutanlığı İstihbarat Başkanlığı, 12 Ocak günü aldığı "İptal Kararıyla" ilk dinleme kararına son vermiş.

Hakkımdaki teknik takip ve izleme kararı ise halen devam ediyor. Aynı gerekçe ve sahte belgelerle, Ocak 2009'dan sonra da her üç ayda bir teknik izleme kararı, Van Ağır Ceza Mahkemesi tarafından çıkartılmış.

İşin ilginç tarafı, Jandarma İstihbaratı'nın sahte belge düzenleyip, sahte isimlerle hakkımda dinleme kararı alıp, daha sonra sonlandırmasına rağmen, TİB'in bu güne kadar bana dinlendiğimi ve dinleme esnasında bir suç bulunmadığını bildirmemiş olması. Kanunun dinlenen kişiyle ilgili suç bulunamaması durumunda, bu durum dinleme kararı alınan kişiye iletilmek zorunda. TİB yetkilileri dinlemenin sonlanmasından sonra karardaki IMEI numarasına, yazı yazmak üzere baksaydı, bunun PKK'lı birine değil bana ait olduğunu anlayıp, Jandarma'nın hukuksuz dinleme yaptığını tesbit edebilirdi.

Şimdi başta yetkililer olmak üzere Genelkurmay Başkanı, İçişleri Bakanı, Jandarma Genel Komutanı, TİB, Van 3. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı ve Albay Vecihi Halil İyigün'den açıklama bekliyorum. Bu suçüstü durumu hiç kimse başını kuma gömerek kapatamaz.

TİB kayıtlarında dinlendiğim mevcut
Telefon numaram gizlenip, sahte isimle dinleme kararı alınan telefon cihazlarımdan birinin IMEI numarası 358 257 000 955 082. Mahkemeye gönderilen numara ise 358 257 000 955 080. İkinci cihazımın IMEI numarası ise 359 621 010 984 722. Mahkemeye gönderilen numara ise 359 621 010 984 720. Son rakamların değişik olması kafaları karıştırabilir. IMEI numarası TİB kayıtlarına göre resmi olarak 14 rakamdan oluşuyor. Bazı telefonlarda 15, bazılarında da ise 17 rakam çıkabiliyor. TİB'den görüştüğümüz yetkililer, numaraların 14 rakamdan oluştuğunu, 15'inci rakamın bu yüzden 0 olarak görünebileceğini söylediler. Bazen 15. rakamın farklı olabileceğini de belirttiler. Bu yüzden 15. rakam resmi olarak önemli değil. Telefonlar 14 rakam üzerinden kayıt altına alınıyor. TİB, yetkilisi sonu 80 ve 20 ile biten IMEI numarasının bana ait olduğunu da yaptığımız görüşmede doğruladı.

Bu yüzden de LAW silahına boru, İrticayla Mücadele Eylem Planı'na kağıt parçası diyenler, son rakama güvenip, kafaları karıştıracak açıklamalar yapmasın. IMEI numarası 14 rakamdan oluşuyor ve 15. rakamın önemi yok. Dinlettirdiğiniz numaraların bana ait olduğu TİB kayıtlarında mevcut.

PKK itirafçısı Karataş, Jandarma İstihbarat'ta dinleme görevlisi olarak çalışıyor
Bu fotoğraf yakın bir tarihte çekildi. Fotoğraftaki kişi, beni dinlemek üzere görevlendirilen Abdulkadir Karataş. Bu şahıs eski bir PKK'lı. Şimdilerde ise itirafçılık yapıyor. Temizlik işçisi olarak Van Jandarma Komutanlığı'nda çalışıyor. Sivil işçi olmasına rağmen Van İstihbarat Şubede, Alay Komutanı Albay Vecihi İyigün'ün emriyle dinleme yapıyor. Abdulkadir Karataş Hakkari'li. İsmi askeri istihbarat arşivinde de sıkça geçiyor. PKK'lı olduğu dönemde
bir çok baskına katılan bu isim, şimdi "İtirafçı" kontenjanından askerle kol kola
geziyor. Van'da çevresine sık sık "Batıya gideceğim, bana iş ayarlayacak. Asker tanıdıklarım var" diyor.

Bana gelen bilgilere göre birçok karanlık işe de karışmış. Ergenekon haberlerini izlerken renkten renge giriyor. Eski PKK'lı, yeni itirafçımız, benimle birlikte başka dinlemeleri de yapıyor. Jandarma Genel Komutanlığı İstihbarat Dairesi Başkanlığı, sahte delillerle mahkemelerden aldıkları dinlemeleri fotoğrafta gördüğünüz bu odadan gerçekleştiriyor. Jandarmanın yaptığı yasal olmayan dinlemelerin yeni adresi Van İl Jandarma Alay Komutanlığı.

http://www.taraf.com.tr/haber/45205.htm
Yasal haklarınızı en üst seviyede koruyup kullanabilmeniz için önemli gördüğünüz konularda mutlaka profesyonel destek almanız, bu anlamda bir avukatla anlaşmanız kesinlikle tavsiye edilir.

kilimanjaro



Taraf Gazetesi muhabiri Mehmet Baransu, telefonlarının Jandarma tarafından yasadışı dinlenmesi nedeniyle suç duyurusunda bulundu.

Dilekçesini dün savcılığa veren Baransu, bugün de İçişleri Bakanlığı aleyhinde 30 bin TL'lik tazminat davası açacak. Jandarma tarafından, PKK'lı bir kişiyi dinlemek üzere alınan izinle telefonları üç ay boyunca dinlenen gazeteci Mehmet Baransu, avukatı Ergin Cinmen ile adliyeye gelerek suç duyurusu dilekçesini savcılığa verdi. Baransu adına dilekçeyi hazırlayan avukat Ergin Cinmen, "Van İl Jandarma Komutanlığı'nda görevli olan faillerin kimliklerinin tespiti ile gereken davanın açılması" talebinde bulundu. Cinmen dilekçesinde; Baransu'nun, bazı siyasî odaklar tarafından yıpratılması gereken bir hedef haline getirildiğine dikkat çekerek, dinleme olayında değişik suçlar bulunduğunu ifade etti. Söz konusu fiilin, TCK 204/2. maddede yazılı olan 'resmî bir belgenin sahte olarak tanzimi', TCK 132/1. maddesindeki 'haberleşmenin gizliliğini ihlal' ve TCK 257/1. maddede yer alan 'Görevi kötüye kullanma' suçlarını teşkil ettiğini belirten Cinmen, dilekçesinde, "Gerek mahkeme kararı doğrultusunda teknik takibe alınma isteminde, gerekse dinlemeye son verilmesi isteminde bulunan yazıların altındaki imza İl Jandarma Komutanı Vecihi Halil İyigün'e ait olmasına rağmen bu suçu işleyen başkaca kişilerin de bulunduğu kanısını taşıyoruz. Bu nedenlerle geniş bir soruşturma yapılmasını ve suçun işlenmesine karışmış olan diğer kişilerin de ortaya çıkarılmasını diliyoruz." ifadelerini kullandı.

BARAN TAŞ İSTANBUL CİHAN ZAMAN

http://www.zaman.com.tr/haber.do?haberno=925504&title=yasadisi-dinleyen-jandarma-hakkinda-suc-duyurusunda-bulundu
Yasal haklarınızı en üst seviyede koruyup kullanabilmeniz için önemli gördüğünüz konularda mutlaka profesyonel destek almanız, bu anlamda bir avukatla anlaşmanız kesinlikle tavsiye edilir.

kilimanjaro

Telekulakta sınır yok

Taraf muhabirinin dinlenme biçimi, istihbaratçıların herkesi dinlemenin yolunu bulduğunu ortaya koydu. İstihbaratçılar mevzuattaki açık nedeniyle herkesi 'PKK'lı diyerek dinleyebilir.

DENİZ ZEYREK

ANKARA - Taraf Muhabiri Mehmet Baransu'nun telefonunun bir PKK'lının ismi kullanılarak dinlenilmesi, Telekulak mevzuatıyla ilgili korkunç gerçeği de ortaya çıkardı: Jandarma, MİT ve Emniyet istihbaratı dinlemek istediği bir telefon numarasını, gerçek bir zanlının ismini kullanarak dinleyebiliyor. Dinlemelere aracılık eden ve denetim işlevi gören Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı (TİB), üç kurumun 5397 sayılı yasa ile yaptığı 'istihbarat amaçlı' dinlemeler konusunda itiraz ya da denetim yetkisine sahip değil. Sorun ancak, dinleme kararını veren hakimin dinlemeyi isteyen kolluk kuvvetinden 'isim ile numaranın örtüştüğüne dair belge' istemesiyle aşılabilir. Ancak yasaya göre böyle bir zorunluluk yok.
Türkiye'de yasal olarak telefon dinleme iki türlü yapılıyor. CMK'nın 135. maddesi çerçevesinde yapılan adli dinlemelerde, savcı isteği ve mahkeme kararıyla TİB'in kontrolünde dinleme yapılabiliyor. 2005'te yürürlüğe giren ve Polis, Jandarma ve MİT görev yasalarına eklenen maddelerle, 'önleyici istihbarat amaçlı dinlemenin' önünü açan 5397 sayılı yasada ise, ilgili kurumların başında bulunanlarla İstihbarat Başkanlıklarının isteği ve mahkeme kararı ile TİB üzerinden dinleme yapılabiliyor.
CMK 135'e göre yapılan dinlemelerde yasa gereği numaraların yanı sıra numaraların ait olduğu kişinin kimliği ile ilgili verilerin de kararda olması gerekiyor. Bu tür dinlemeleri denetleyen TİB bu sayede, numara ile ismin eşleşip eşleşmediğini kontrol edebiliyor ve aykırılık tespit ederse itiraz edebiliyor. Polis ve Jandarma İstihbaratı ile MİT'in yaptığı istihbari dinlemelerde ise kolluk kuvvetinden gelen başvurular, hâkimin onayını almışsa, karar TİB'e ulaşıyor ve TİB ilgili kolluğa dinleme olanaklarını sağlıyor.
5397 sayılı yasa ile gelen mahkeme kararında 'kimlik verilerinin yeralması' zorunluluğu da yok. Bunun yerine zanlıya ait 'erişilebilen' herhangi bir veri (telefon numarası, IMEI numarası, sadece isim vb) dinleme kararı için yeterli olabiliyor. TİB'in bu yasa kapsamındaki kararlara itiraz etme, o kararı denetleme şansı da yok.
Mahkemeler de kolluk kuvvetinin verdiği telefon ve IMEI numaralarının ilgili kişiye ait olup olmadığını kontrol edecek teknik olanaklardan yoksun. Kolluk kuvvetinin asıl dinlemek istediği bir numarayı, hâkimi ikna edecek bir zanlının ismiyle vermesi önünde hiçbir yasal engel yok. Taraf'ın Ergenekon ile ilgili haberleriyle dikkat çeken muhabiri Mehmet Baransu, kullandığı bir telefon cihazının Van Jandarma Alay Komutanlığı tarafından "PKK'ya yönelik olarak yürütülen çalışmalar kapsamında" Serdar Kod adlı Şükrü Özkan'a aitmiş gibi dinlendiğini haber yaptı. Baransu, Jandarma İl Komutanı Albay Vecihi Halil İyigün'ün isteği, Jandarma İstihbarat Başkanlığı'nın onayı ve 3. Ağır Ceza Mahkemesi Nöbetçi Hakimliği'nin kararı ile dinlenmiş. Dinleme Baransu'ya ait cep telefonu numarası üzerinden değil, telefon cihazının kimliği sayılan IMEI numarası üzerinden yapılmış. IMEI numarası ile yapılan dinlemeler, zanlının dinlenme riskine karşı telefon cihazını başka sim kartlarıyla (telefon numaralarıyla )kullanmasına karşı da etkili oluyor.
TİB üzerinden 3 yılda 110 binden fazla telefon dinlemesi yapılmış. Ne kadarının istihbarat amaçlı olduğuna dair istatistik yok.
Mevcut mevzuatla tek çözüm; hâkimlerin kolluk kuvvetlerinden dinlenecek numaralar ile dinlenilmek istenen kişinin ismini eşleştiren belgeleri istemesi. Kolluk kuvvetleri mahkemeye başvurmadan önce iletişim hizmeti veren şirketlerden bu eşleştirme ile ilgili belgeleri kolayca alabiliyor. Yasadaki "karar veya yazılı emirler, telekomünikasyon hizmeti veren kurum ve kuruluşlarınca derhal yerine getirilir" ifadesi GSM ve iletişim şirketlerinin söz konusu bilgileri kolluk kuvvetlerine vermesini zorunlu kılıyor. Ancak, istihbarat kuruluşları, zorunluluk olmadığından zaman darlığını gerekçe gösterip, bu tür ayrıntıları başvuru dosyasına koymuyor.
Tıpkı bütün vatandaşlarda olduğu gibi Baransu'nun da TİB'den dinlendiğine dair bilgi alması imkansız. TİB, Sincan Ağır Ceza Mahkemesi'nin keşif kararına bile 'gizlilik ihlali' diye itiraz ettiğinden, vatandaşlardan gelecek 'dinleniyor muyum' sorularına muhatap olmuyor. Baransu'nun haberinde kullandığı belge de, TİB'deki dinleme belgesinden bir "kod" farklı. Alay Komutanlığı ve İstihbarat Başkanlığı gibi onay makamlarından geçen, her makamda bir kod numarası alan belgenin TİB'deki versiyonu üç kod içerirken, Taraf'ta yayınlanan belge iki kod içeriyor.

http://www.radikal.com.tr/Radikal.aspx?aType=RadikalDetay&ArticleID=968472&Date=10.12.2009&CategoryID=77
Yasal haklarınızı en üst seviyede koruyup kullanabilmeniz için önemli gördüğünüz konularda mutlaka profesyonel destek almanız, bu anlamda bir avukatla anlaşmanız kesinlikle tavsiye edilir.