Son yazılar

Welcome to Hukuk Forum Sitesi - Hukuk ve hayata dair her şey!. Please login or sign up.

04 Mayıs 2024, 00:15:04

Login with username, password and session length
Üyeler
  • Toplam Üye: 4,264
  • Latest: Elçin
Stats
  • Toplam İleti: 8,824
  • Toplam Konu: 4,365
  • Online today: 160
  • Online ever: 549
  • (13 Ocak 2023, 13:23:05)
Çevrimiçi Kullanıcılar
Users: 0
Guests: 162
Total: 162

Kriz uyarısı yapan bakanlar tedirgin etti, Zafer Çağlayan piyasaları rahatlattı

Başlatan kilimanjaro, 22 Temmuz 2011, 10:50:30

« önceki - sonraki »

kilimanjaro

Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan: Kriz kelimesini çöpe attık; korkuya gerek yok

ERCAN BAYSAL - ANKARA   -   22.07.2011

Avrupa'daki krizin Türkiye'yi etkileyeceğine yönelik değerlendirmelerin ardından piyasalara rahatlatıcı açıklama Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan'dan geldi.

Kriz kelimesinin çöpe atıldığını vurgulayan Çağlayan, Türkiye ekonomisinin temellerinin sağlam olduğuna dikkat çekti. Hiçbir şey yok gibi de davranılamayacağını ifade eden Çağlayan, "Avrupa'daki kriz Türkiye'yi ancak etkileyebileceği kadar etkiler. Çok sıkıntıya yol açmaz. Korkuya gerek yok." dedi. Çağlayan, Türkiye'nin kamu ve bütçe dengesi açısından '41 kere maşallah' denilebilecek bir noktada olduğunu söyledi. Bakan Çağlayan, AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Bülent Gedikli'nin "Krizin kapıda olduğu ve eldeki paranın harcanmamasına" yönelik değerlendirmesine ilişkin adres olarak vatandaşı gösterdi. "Harcayın ya da harcamayın demiyorum." diyen Çağlayan, vatandaşın istediği gibi hareket edebileceğini kaydetti.

Fitch, yine Fitch'liğini yaptı

Çağlayan, gündemdeki konuları ekonomi muhabirleri ile yaptığı sohbet toplantısında değerlendirdi. Kredi derecelendirme kuruluşu Fitch'in Türkiye ekonomisinde ısınma sinyalleri görüldüğü ve not artışının cari açık kaynaklı olarak belirsiz olduğu yönündeki açıklamanın hatırlatılması üzerine "Fich yine Fitch'liğini yapmış." değerlendirmesinde bulundu. Kredi derecelendirme kuruluşlarının itibar kaybettiklerini aktaran Çağlayan, buna örnek olarak 2008'de kriz yaşayan İrlanda'ya en yüksek notların verilmesini gösterdi.

http://www.zaman.com.tr/haber.do?haberno=1160808&title=kriz-kelimesini-cope-attik-korkuya-gerek-yok


AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Bülent Gedikli ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan kriz uyarısı yapmıştı

Bülent Gedikli, 19.07.2011 tarihinde katıldığı TV8'in canlı yayınında gündeme ilişkin soruları yanıtlamış ve dünya ekonomisinin iyiye gitmediğini ifade ederken, kendilerinin hiçbir şeyi "tozpembe" göstermediklerini belirmişti.

Gedikli, "Kötü haberi veriyorum; dünya ekonomisinde kara bulutlar gözükmeye başladı. Dünya daha büyük krizlerle karşı karşıya kalacak. Bunlar da oluyor. Muhtemelen dünya ekonomisinde bir kriz olacak. Türkiye'ye olumsuz etkileri olacaktır. O yüzden tedbirli olun. Ne varsa onu tutun. Fazla harcamayın.

Dünyada kriz olacak, Türkiye'de bundan olumsuz etkilenebilir. Gelişigüzel harcamamak lazım. Biz toz pembe bir tablo çizmiyoruz, gerçekleri konuşuyoruz" diye konuştu.

Gedikli, 'bütçe fazlalığı terörü kışkırtmış mıdır?' sorusuna da cevap verirken, "Bu durumun Türkiye'nin başarıları ile Türkiye'nin dünyada itibar sahibi olması ile ilgisi vardır.

Birileri de bunu istemiyor demek ki. Suyu bulandırmaya çalışıyorlar. Türkiye bölünüyor diye korku yaratıyorlar, ardından kaos ve ekonomik kriz çıkarmak istiyorlar.

Geçmişte bu döngü olmuştur. Tam istedikleri Türkiye manzarası ortaya çıkmış oluyor o zaman. Dışarıdaki gelişmeleri gözleyemeyen, enerjisini içerde tüketen bir ülke çıkıyor ortaya" diye konuşmuştu.


Bu açıklamayı müteakip Başbakan Yardımcısı Ali Babacan da, ''Umuyoruz ki Avrupa'da doğru kararlar alınır. Umuyoruz ki ABD'de bu borçlanma limitiyle ilgili siyasi sorun aşılır. Bunlar çözülürse sorun yok, ama sorunlar çözülemediği takdirde de olumsuz senaryolara da hazır olmamız gerekir'' demişti.

Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, Dünya Bankası Başkanı Robert Zoellick ile makamında görüştü. Görüşmenin ardından Babacan ve Zoellick ortak bir basın toplantısı düzenlemiş ve bu toplantıda özetle şu ifadeleri kullanmıştı:

Başbakan Yardımcısı Babacan,Dünya Bankası Başkanı Zoellick'in dün akşam Ankara'ya geldiğini hatırlatırken, bugün İstanbul'a geçeceğini, yarın Cumhurbaşkanı ve Başbakan ile görüşmeleri olacağını, ayrıca Türk özel sektörü ile buluşacağını söyledi.

Dünya Bankasının özel sektöre kredi vermek için kurulmuş Uluslararası Finans Şirketi (IFC) adında bir yan kuruluşu olduğunu belirten Babacan, IFC'nin Washington dışındaki ilk şubesini İstanbul'da açtığını ve yaklaşık 160 kişinin burada çalıştığını kaydetti.

Babacan, Dünya Bankası'nın, IFC'nin sadece Türkiye'de değil, tüm bölgedeki özel sektör projelerinin finansmanını İstanbul'dan yürüttüğünü belirterek, Dünya Bankası Başkanı Zoellick'in bu ofisi de ziyaret edeceğini ifade etti.

Babacan, oldukça kapsamlı bir program için Zoellick'i Türkiye'de ağırlamaktan mutluluk duyduklarını dile getirdi.

Dünya Bankasının kalkınmakta olan ülkelerin ekonomik ve sosyal gelişmelerin desteklemek amacıyla faaliyet gösteren çok uluslu bir kuruluş olduğunu hatırlatan Babacan, Dünya Bankası ile Türkiye'nin ilişkilerinin de çok eski bir tarihe dayandığını söyledi.

Kendilerinin 2008-2011 yıllarını kapsayan ülke işbirliği stratejisini, oldukça kapsamlı bir programı başarılı ile tamamladıklarını belirten Babacan, hem yapısal reformlarla ilgili hem de münferit projelerle ilgili pek çok konuyu bu dönemde Dünya Bankası ile başarı ile tamamladıklarını kaydetti.

TÜRKİYE'NİN BAŞARISI ''PARMAKLA GÖSTERİLİR'' HALE GELDİ
Türkiye'nin geçen yılki ekonomik performansının, son 2008-2009 krizinden hızlı bir şekilde çıkışının tüm dünyada örnek gösterilen, ''parmakla gösterilen'' başarı haline geldiğini belirten Babacan, burada özel sektörün rolünün de son derece önemli olduğunu, devletin para harcamasıyla, mali bazı tedbirleriyle elde edilen büyümeden öte özel sektörün yatırımıyla, özel sektörün aktivitesi ile elde edilmiş bir büyüme olduğunu vurguladı.

Yüksek büyüme oranının bu senenin ilk çeyreğinde de devam ettiğine işaret eden Babacan, şunları söyledi:

''Dünya Bankası Türk özel sektörünü de desteklediği için bundan sonraki dönemde özel sektörle yapacağı işbirliği de son derece önemli olacak. Şu an itibariyle Dünya Bankası ile yürüttüğümüz 21 ayrı proje söz konusu. 2012-2015 mali yıllarını kapsayan yeni bir ülke işbirliği stratejisi üzerinde de çalışıyoruz.

Bu yeni ülke işbirliği stratejisi, hem yeni orta vadeli programımızla uyumlu olacak, hem de daha önce yayımlamış olduğumuz hükümet programımız, seçim beyannamemiz, kalkınma planlarımızla uyumlu olacak. Türkiye'yi 2023 hedeflerine ulaştırabilmek için bu dönemde bu ustalık dönemimizde gerçekten eğitimden, yargıya kadar ekonomik pek çok alanı kapsayan önemli reformlara ihtiyacımız var. Türkiye dünyanın 16'ıncı büyük ekonomisi ancak ilk 10 büyük ekonomi içerisine girmeyi hedeflemiş bir ülkeyiz. Bütün bu yapacağımız reformlarda ve somut projelerde Dünya Bankasının desteği bizim için önemli olacaktır.''

''OLUMSUZ SENARYOLARA DA HAZIR OLMAMIZ LAZIM''
Bu arada bir gazetecinin bugünkü görüşmede Avrupa'daki kriz, küresel ekonomik krize ilişkin yapılabilecek ya da düşünülen bir formül olup olmadığının sorulması üzerine Babacan, bugünkü görüşmede ağırlık olarak Dünya Bankası ile önümüzdeki dönemde üzerinde çalışacakları konuları ve 3'üncü ülkelerde beraberce neler yapılabileceğinin konuşulduğunu söyledi.

Babacan, önümüzdeki dönemde ekonomik programı, Orta Vadeli Programı hazırlarken, dünyada ve Avrupa'daki konjonktürün de dikkate alınması gerektiği üzerinde durduklarını ifade etti.

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Bülent Gedikli'nin ''krizin kapıda olduğu ve eldeki paranın harcanmamasına'' yönelik bazı değerlendirmelerine nasıl baktığının sorulması üzerine de Babacan, ''Önemli olan şudur umuyoruz ki Avrupa'da doğru kararlar alınır. Umuyoruz ki ABD'de bu borçlanma limitiyle ilgili siyasi sorun aşılır. Bunlar eğer çözülürse sorun yok, ama problemler olduğu halde, sorunlar çözülemediği takdirde de olumsuz senaryolara da hazır olmamız gerekir'' diye konuştu.

IMF'NİN BÜYÜME TAHMİNLERİ
IMF tahminlerinde 2011 için yüzde 8,7, 2012 için de yüzde 2,5'luk bir büyümenin öngörüldüğünün hatırlatılması üzerine Babacan, şunları kaydetti:

''Ben tahminlerde herhangi bir küçülme gördüğümü hatırlamıyorum büyüme hızı devam ediyor. Yalnız bu yıl çok hızlı bir büyüme, gelecek sene de daha makul daha düşük bir büyüme gibi bir tahminde bulunmuşlar.

Fakat o çalışmalar yapılırken, bizim ekibimizle beraberce çalışılmış, beraberce oluşturulmuş bir çalışma değil o. Bu IMF teknik heyetinin kendi yaptığı bir çalışma. Biliyorsunuz Eylül ayında program sonrası izleme çalışmaları çerçevesinde IMF heyeti tekrar Türkiye'ye gelecek. Türkiye'de bir çalışma yapılacak. Bu çalışma sırasında eminim ki bu projeksiyonlar beraberce gözden geçirilecektir, tahminler aynı zemine mümkün olduğunca en yakın zemine çekilecektir. Bizim kendi tahminlerimiz biraz daha farklı o tahminlerden. Bu IMF teknik heyetinin kendi tahminidir.'' şeklinde konuşmuştu.


Fitch'in çelişkili açıklamaları piyasaları dalgalandırdı

ZAMAN EKONOMİ SERVİSİ   -   22.07.2011

Kredi derecelendirme kuruluşu Fitch'in Türkiye'ye yönelik açıklamaları ve hafta içinde ekonomi yönetiminin kriz uyarıları piyasalarda deprem etkisi yaptı. 59 bin 434 puana kadar gerileyen Borsa, Fitch'in ikinci açıklaması sonrası günü 60 bin 882 puandan kapattı. Euro, 2,4015 liraya kadar çıkarak TL karşısında tüm zamanların rekorunu kırdı. Dolar ise 1,6775 lira ile 28 ayın zirvesini gördü.

Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Fitch'in dün iki televizyon kanalında yayınlanan çelişkili açıklamaları piyasaların dalgalanmasına sebep oldu. "Türkiye ekonomisinde ısınma sinyalleri var." mesajı veren Fitch, önce cari açık kaynaklı risklerden dolayı not artışının belirsiz olduğunu vurguladı. Bu haberin ardından piyasalar panikledi. Borsa'da düşüş bir ara yüzde 3'ü geçti. Endeks 59.400 puana kadar geriledi. Kuruluş daha sonra iki yıl içerisinde Türkiye'nin notunun artırılma ihtimalinin, artırılmama ihtimalinden yüksek olduğunu açıkladı. Bunun üzerine piyasalar kayıplarının bir kısmını telafi etti. Borsa Yatırımcıları Derneği (BORYAD) Başkanı Ali Bahçuvan, piyasaların moralinin bozulduğunu belirterek, "Ekonomi yönetiminden olumlu telkin bekliyoruz." dedi.

Kredi derecelendirme kuruluşu Fitch'in dün iki televizyonda yayınlanan ayrı ayrı açıklamaları piyasalarda dalgalanmalara sebep oldu. Hafta içinde Başbakan Yardımcısı Ali Babacan ve AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Bülent Gedikli'nin kriz uyarısı yapmasıyla tedirgin olan piyasalar, derecelendirme kuruluşunun Türkiye ekonomisinde ısınma sinyalleri görüldüğü ve not artışının cari açık kaynaklı olarak belirsiz olduğu yönündeki açıklamaları satış dalgasını hızlandırdı. Açıklamalar sonrası dolar TL karşısında yükselirken, İstanbul Menkul Kıymetler Piyasası'nda (İMKB) satışlar hız kazandı. İMKB'deki kayıplar gün içinde bir ara yüzde 3'ü geçti. İMKB'de hızlanan satışlar sonrası endeks, tepki alımları ile tekrar 60 bin seviyesine doğru toparlanmadan önce, 59.434'e kadar inerek 7 Mart'tan bu yana en düşük seviyeye geriledi.

Kredi derecelendirme kuruluşu Fitch analisti Ed Parker, Türk ekonomisinde ısınma sinyalleri görüldüğünü belirterek, Türkiye'nin cari açık sorunu yüzünden AB'deki krize diğer gelişmekte olan ülkelerden daha açık olduğunu ve yüksek cari açığa bağlı belirsizlik nedeniyle not artışının da belirsiz olduğunu açıkladı. Bir analist, "Düşüşte Fitch'in açıklamaları etkili oldu. Piyasa zaten kırılgan. Her kötü habere tepki geliyor. Cari açık sorunu bilinse de, fiyatlanmaya devam ediliyor. Avrupa borsalarının negatife dönmesi de satışları tetikledi." dedi. İkinci seansın ortalarına doğru Fitch'in CNBC-e televizyonunda yer alan başka bir açıklamasında ise iki yıl içinde kredi notunun artırılma ihtimalinin, artırılmama ihtimalinden daha yüksek olduğu vurgulandı. Bu haber üzerine piyasalar toparlandı. Gün sonunda Borsa yüzde 1,22'lik kayıpla 60 bin 882 puandan, Euro 2,3900 ve dolar ise 1,6700 liradan kapandı. Euro/Dolar paritesi ise 1,4372'ye kadar çıktı.

Önceki gün 2,3620 liradan kapanan Euro güne 2,3720 lira seviyesinden başladı. Yunanistan'ın borç krizinin çözümüne ilişkin haberler Euro açısından olumlu bir seyir getirirken Euro/dolar paritesi 1,4295'e kadar çıktı. Buna bağlı olarak Euro, iç piyasada 2,3700 seviyesinin üstünde kalmayı sürdürdü. Gün içinde 2,4015 lira ile tarihi rekor kırıldı. 2010 yılını 2,0720 liradan kapatan Euro, haziran ayı sonunda 2,3500 liraya yükselmişti. İstanbul serbest piyasada dolar 1,6775 liraya ulaşarak son 28 ayın zirvesini tekrar gördü. Önceki gün 1,6660 liradan günü tamamlayan dolar dün 1,6700 seviyesini de aşarak 1,6775 liraya kadar çıktı. Böylece en son 2009 yılı Mart ayı sonlarında görülen 1,6700 liranın üstü bir kez daha geçilmiş oldu. Bir bankacı, "Almanya ve Fransa, Yunanistan konusunda anlaştı. ABD'de borç tavanına ilişkin sorunların çözümünde umutlar artıyor. Bu gelişmelerle bugün Euro/dolar 1,4250'nin bile üzerinde ama gelişmekte olan para birimlerinden bir tek dolar/TL yönünü net biçimde aşağı çeviremiyor." dedi. Başbakan Yardımcısı Ali Babacan ile görüşen Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği (MÜSİAD) Genel Başkanı Ömer Cihad Vardan ise krize yönelik yapılan uyarıları şöyle yorumladı: "Harcamalarımızda tedbirli olmamız lazım. Nasıl bir uçakta gittiğinizde, uçakta sallantı olduğunda emniyet kemerimizi takıyoruz, kafamız bir tarafa vurmasın, düşmeyelim istiyoruz, aynı o şekilde..."

demeçler, piyasanın psikolojisini bozdu

Anadolu Yatırım Stratejisti Halil Reçber, hükümet yetkilisinin kriz lafından bahsetmesinin piyasaları gerdiğini belirterek "Türkiye'de muhalefetten veya birtakım kriz lobisi çevrelerinden bu tarz haberlere alışığız ancak hükümet yetkilisinden bu tarz açıklamalar gelmesi hiç hoş olmadı. Piyasa çok ciddi olarak enteresan bir hal aldı. Yurt dışı piyasalar prim yaparken biz bu tarz haberlerin negatif etkisini görüyoruz." değerlendirmesinde bulundu. Reçber, İspanya ve İtalya piyasalarının yaklaşık yüzde 4 civarında yükseldiğini ifade ederek İMKB'nin ise düştüğünü aktardı. Reçber, kriz kelimesinin yatırımcının psikolojisini bozduğuna dikkat çekti.

Borsa Yatırımcıları Derneği (BORYAD) Başkanı Ali Bahçuvan da, İMKB'deki düşüşe ilişkin, ekonomi yönetimi ve Fitch'in açıklamalarının yatırımcının moralini bozduğunu belirterek, "Piyasa, ekonomi yönetiminden olumlu telkin bekliyor." dedi. Bahçuvan, Türkiye'nin yurtdışı piyasalardan olumsuz yönde ayrıştığını, günlük kayıpların Avrupa borsalarını geride bıraktığını söyledi. Geçmişte hükümetin, küresel krize ilişkin verdiği olumlu telkinlerle Türkiye'nin krizlerden yara almadan çıkmasına katkıda bulunduğunu ifade eden Bahçuvan, bugünlerde ekonomi yönetiminden böyle açıklamalar yerine uyarıların gelmesinin ise yatırımcıları tedirgin ettiğini kaydetti.

http://www.zaman.com.tr/haber.do?haberno=1160804&title=fitchin-celiskili-aciklamalari-piyasalari-dalgalandirdi


İş dünyası paniğe gerek olmadığı görüşünde

Avrupa'da kriz endişeleri piyasaların gündemine otururken, Fitch'ten gelen açıklama borsadaki kaybı derinleştirdi. Başbakan Yardımcısı Ali Babacan'ın 'Kriz gelebilir' uyarılarına rağmen, bazı bakanlar ve iş dünyası paniğe gerek olmadığı görüşünde.

İSTANBUL

Avrupa'daki borç krizi endişeleri piyasanın gündemine otururken, kredi derecelendirme kuruluşu Fitch'ten gelen açıklamayla piyasalarda dalgalanma yaşandı. Borsa değer kaybederken, Avro ve dolarda yükseliş görüldü. Avrupa ortak para birimi Euro, bankalararası piyasada 2,38 liraya kadar çıkarak Türk Lirası karşısındaki rekorunu yeniledi.

DOLAR 28 AYIN ZİRVESİNDE

Önceki gün 2,3620 liradan kapanan Euro güne 2,3720 lira seviyesinden başladı. Yunanistan'ın borç krizinin çözümüne ilişkin haberler Euro açısından olumlu bir seyir getirirken Euro/dolar paritesi 1,4295'e kadar çıktı. Buna bağlı olarak Euro iç piyasada satışta 2,3700 seviyesinin üstünde kalmayı sürdürdü. 2010 yılını 2,0720 liradan kapatan Euro, Haziran ayı sonunda 2,3500 liraya yükselmişti. Bankalarası piyasada dolar yeniden 1,67'nin üzerine çıktı. Dolar 1,6760'la 28 ayın zirvesini gördü.

ŞOK BİR DALGA DEĞİL!

BGC Partners analistlerinden Osman Orçun, Türk varlıklarının son dönemde yurtdışına kıyasla daha iyi performans gösterdiğini belirterek, geri çekilmenin beklentiler dahilinde olduğuna dikkat çekti.Orçun, "Piyasalardaki bu hareketi şok bir dalga olarak görmüyorum. Yurtiçi, yurtdışına göre uzun süredir iyi performans gösteriyordu. Piyasa uzun süredir böyle bir hareketi bekliyordu. Fitch'in açıklaması bu anlamda ateşleyici oldu" dedi.

FİTCH: NOT ARTIŞI BELİRSİZ

Kredi derecelendirme kuruluşu Fitch analisti Ed Parker, Türk ekonomisinde ısınma sinyalleri görüldüğünü belirterek, Türkiye'nin cari açık sorunu yüzünden AB'deki krize diğer gelişmekte olan ülkelerden daha açık olduğunu ve yüksek cari açığa bağlı belirsizlik nedeniyle not artışının da belirsiz olduğunu söyledi.

İMKB'de kayıp yüzde 1'in üzerinde

Kredi derecelendirme kuruluşu Fitch'in Türkiye ekonomisinde ısınma sinyalleri görüldüğü ve not artışının cari açık kaynaklı olarak belirsiz olduğu yönündeki açıklamalarının yanısıra, Avrupa borsalarındaki düşüşün de tetiklediği satışlarla İMKB yüzde 1,2 kayıpta. Endeks 60 binin de altına gerilerken, borsa 60 binden kapandı.

Kredi derecelendirme kuruluşu Fitch analisti Ed Parker, Türk ekonomisinde ısınma sinyalleri görüldüğünü belirtti. Parker, Türkiye'nin cari açık sorunu yüzünden AB'deki krize diğer gelişmekte olan ülkelerden daha açık olduğunu ve yüksek cari açığa bağlı belirsizlik nedeniyle not artışının da şu an için belirsiz olduğunu söyledi.

Fitch 'Fitchliğini' yaptı!

Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan, Türkiye'nin gerek kamu dengesi gerekse bütçe dengesi açısından '41 kere maşallah' denilebilecek bir noktada olduğunu söyledi. Çağlayan, Türkiye'nin artık siyasi istikrarın yanı sıra ekonomik istikrarı da sağladığını belirterek, ülkenin önemli başarılara imza attığını, gündemini kendisinin belirlediğini ve artık 'sahada oyuncu değil, bizzat masada oyun kurucu' konumunda olduğunu söyledi. Çağlayan, bugün Avrupa'nın başına bela olan unsurdan birinin siyasi istikrarsızlık, diğerinin de ekonomik istikrarsızlık olduğunu söyledi. Fitch' ile ilgili 'Fich yine Fitchliğini yapmış'diyerek, kredi derecelendirme kuruluşlarının itibar kaybettikleri bir dönemden geçildiğini söyledi. Bakan Çağlayan, buna örnek olarak da İrlanda'yı göstererek, 'En yüksek not İrlanda'ya verilmişti'dedi.

Paniğe gerek görmüyoruz

TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, Bakan Babacan'ın uyarısının Türkiye'ye olmadığını söyledi. ABD finans dünyasında başlayan, 2008 ve 2009 yıllarında devam eden ve Avrupa ülkelerine sıçrayan ekonomik kriz sonrasında, Avrupa'daki bazı bankaların stres testlerinden geçirilerek ne kadar dayanıklı olduklarına bakıldığını belirten Hisarcıklıoğlu, 'İnşallah böyle bir kriz olmaz, ama olursa almamız gereken tedbirleri aldıktan sonra, bu çerçevede bizim paniğe düşmemize gerek yok' şeklinde konuştu. İhracatın neredeyse yüzde 50'sinin Avrupa'ya yapıldığını, bu çerçevede Avrupa'da bir krizin olmasını istemediklerini ifade eden TOBB Başkanı, şu değerlendirmelerde bulundu: 'Pazarımızı çeşitlendirebilirsek Avrupa'daki tüketicinin alım gücünün düşmesi bizi etkilemez. Bu krizleri fırsata çevirebilmemiz lazım.'

Sarsıntı, ülkemizle ilgili bir sorun değil

Müstakil Sanayici ve İş Adamları Derneği Başkanı Ömer Cihad Vardan, 'Tedbirli olmamız lazım. Harcamalarımızda tedbirli olmamız lazım. Nasıl bir uçakta gittiğinizde, uçakta sallantı olduğunda emniyet kemerimizi takıyoruz, kafamız bir tarafa vurmasın, düşmeyelim istiyoruz, aynı o şekilde. Önümüzde bizi sarsıntılı bir süreç bekliyor. Bizim her halükarda beklentimiz, AB'deki ülkelerin başkanlarının yapacağı toplantıda, 2 Ağustos'ta ABD'de borç limitinin artırılmasıyla ilgili toplantılarda bir şekilde kendi ülkeleri adına bu sorunun çözüleceği yönünde. Bu, sarsıntılı dönem için hazırlıklı olmamız ve tedbirli olmamız gerektiğine yönelik bir şey. Yoksa herhangi bir şekilde kendi ülkemizle ilgili bir sorun olduğu anlamına gelmiyor. Zaten yok. Makroekonomik değerler bunu açık ve net olarak gösteriyor' dedi.

Problem olsaydı nöbet değişmezdi

Avrupa'daki kriz hakkında konuşan Türkiye İş Bankası Yönetim Kurulu Başkanı Ersin Özince, "Benim hiçbir kaygım yok. Avrupa'daki krizin Türkiye'ye kötü etki yapacağından kaygı duysaydım, işimi başka bir arkadaşa devretmez, biraz daha kalırdım. Türkiye'yi çok istikrarlı, sağlam gördüğümüz için İş bankası'nda nöbet devrini bu döneme denk getirdik. İşler yolundayken böyle görev değişimleri yapılabiliyor. Kriz falan yok" şeklinde konuştu

Ekonomiye güvenimiz sonsuz

Global ekonomi hakkında konuşan Sabancı Holding Parakende Grubu Başkanı Haluk Dinçer, krizin sonlarına geldiğini düşündüklerini belirterek, "Sakin sulara yaklaşıyoruz. Kriz döneminde bile 20 milyon lira yatırım yaptık" dedi. İndirim marketi olarak her üründe, özellikle de DiaSA markalı ürünlerdeki çok düşük fiyatlarla tüketicinin cebine destek olduklarını söyleyen Dinçer, gelecek yıl için çok daha iyimser planlar yaptıklarının altını çizdi.

Doğru karar alınırsa kriz olmaz

Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, krizle ilgili uyarıda bulunarak, krizin her an gelebileceğini belirtmişti. AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Bülent Gedikli'nin "krizin kapıda olduğu ve eldeki paranın harcanmamasına" yönelik bazı değerlendirmelerine nasıl baktığının sorulması üzerine de Babacan, "Önemli olan şudur, Avrupa'da doğru kararlar alınır. Sorunlar çözülemediği takdirde olumsuz senaryolara da hazır olmamız gerekir" diye konuştu.

http://yenisafak.com.tr/Ekonomi/?t=22.07.2011&i=331297
Yasal haklarınızı en üst seviyede koruyup kullanabilmeniz için önemli gördüğünüz konularda mutlaka profesyonel destek almanız, bu anlamda bir avukatla anlaşmanız kesinlikle tavsiye edilir.

kilimanjaro



Avrupa'daki krizin Türkiye'yi etkileyip etkilemeyeceği tartışması sürerken, Başbakan Erdoğan "Sağlam zemine basıyoruz. Kriz bu defa teğet bile geçeceğe benzemiyor" dedi.

Dün Azerbaycan'a hareketinden önce Ankara Esenboğa Havalimanı'nda gazetecilerin sorularını yanıtlayan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Avrupa'yı etkisi altına alan ekonomik krizin Türkiye'yi etkileyip etkilemeyeceği tartışmalarına son noktayı koydu. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, krizin Türkiye'yi etkilemeyeceğini belirterek, "Biz bunların hepsine hazırlıklıyız. Daha önce teğet geçecek demiştik. Bu defa teğet geçeceğe de benzemiyor" dedi. Türkiye'nin, Avrupa'da meydana gelebilecek krize karşı hazırlıklı olduğunu vurgulayan Erdoğan, "Daha önce 'teğet geçecek' dedim. Bu defa pek teğet geçeceğe de benzemiyor. Daha iyiyiz, daha güçlüyüz. Hiç endişeniz olmasın" dedi. Başbakan Erdoğan, "Ekonomi ile ilgili herkese israf ekonomisinden kaçınmaları" tavsiyesinde bulundu.

İSRAF TEHDİT EDER
"Bir şeyi ayırt etmemiz lazım, verim ekonomisini mi, israfı mı savunacağız?" diyerek "Eğer verim safında yer alırsak hiç endişeniz olmasın. İsraf, her zaman için herkesi tehdit eder. Aileleri de, iş adamlarını da, aynı şekilde devleti de. Bugün eğer güçlüysek, bilesiniz ki kamu harcamalarında yaptığımız tasarruflardandır. Öncekiler gibi buna devam etmiş olsaydık, bugün bu noktada olmazdık" değerlendirmesinde bulundu.

http://www.sabah.com.tr/Ekonomi/2011/07/28/teget-bile-gecmez


Başbakan'a iş dünyasından tam destek

Başbakan'ın 'Teğet bile geçmez' açıklamasına iş dünyasından tam destek geldi. Türkiye ekonomisinin eskisine göre çok daha iyi durumda olduğunu söyleyen patronlar 'Kriz yok. Tek sorun cari açık ama ona da çözüm bulabiliriz' diyor

Haftalardır Türkiye'nin gündemi meşgul eden 'kriz kapıda' uyarılarına Başbakan Recep Tayyip Erdoğan 'İkinci Teğet' açıklamasıyla son noktayı koydu. Türkiye'nin patronları da bu açıklamaya destek verdi...

'Kriz sözü bile moral bozuyor' diyen iş dünyasına göre Türkiye, cari açığa çözüm bulması halinde geleceğin parlak ülkelerinden biri olacak. Türkiye'de kriz tedirginliği yok diyen iş dünyasının temsilcilerine göre en büyük risk cari açık...

Cari açığı çözecek en önemli konu ise Türkiye'nin üretime dayalı olarak büyümesi. Avrupa ve özellikle de ABD'de yaşanacak bir olumsuzluğun tüm dünyayı etkileyeceği düşünülüyor. ,

Ortak görüş ise şu: AB şimdilik kontrol altında... Ancak ABD'de borçlanma konusunda bir çılgınlık yaşanmazsa kriz yakınımızdan bile geçmez...

Açıklamalar piyasalarda psikolojiyi bozmuştu

- Tuncay Özilhan-Anadolu Endüstri Holding İcra Başkanı: Kimse Türkiye'de kriz var demiyor ancak önlem alınmazsa bir kriz oluşabilir uyarısı yapıyor. Son dönemdeki bazı açıklamalar piyasaların psikolojisini bozdu.

Biz de şirket olarak bu dönemde oturup bütçelerimizi kontrol ettik, açık pozisyonumuz olup olmadığına baktım. Kurla ilgili neler yapabileceğimizi konuştuk ve çeşitli önlemler aldı. Hükümetin ekonomiyi soğutmak için aldığı önlemler var ve oldukça yerinde.

Önlemlerin ardından iç talebin de biraz düşeceğini öngörüyoruz. Eylül ayında piyasalar önünü daha net olarak görmeye başlayacak. Ancak Türkiye'nin güçlü bir ekonomik yapısı olduğunu da söylemeliyiz.

Ekonomi eskisinden çok daha iyi durumda

- Ahmet Zorlu - Zorlu Holding Yönetim Kurulu Başkanı: Bu kriz laflarına gülüp geçiyorum. Bu sözlerle sanıyorum birileri durup dururken kriz çıkarmaya çalışıyor. Türkiye 2008 yılında dünya krize girdiğinde daha kırılgan bir ekonomiye sahipken bile çok az etkilendik, şu anda çok daha iyi durumdayız.

Tek sorunumuz cari açık onunla da ilgili önlemler alındı, ikinci çeyrekte etkisini göreceğiz. Türkiye'yi Yunanistan'la, İtalya ile kıyaslıyorlar onların borçları gayri safi hasılalarının yüzde 120'sine ulaşmış, biz de yüzde 40 sorun var deniyor. Kimse çığırtkanlık yapmasın, bu çığırtkanlara da inanmasın. Önlemlerimizi alıp yolumuza devam edelim.

Başbakan'ın yaptığı açıklamalar çok olumlu

- Hikmet Tanrıverdi- İTKİB Başkanı: Şu anda bir kriz tehlikesi görmüyorum, bizi krize sürükleyecek bir cari açık büyüklüğü de yok. Ancak bu sorunu spekülatörler Türkiye'ye karşı daha çok kullanır hale geldi.

Bu dönemde yöneticilerin daha sağduyulu açıklamalar yapmalı, Başbakan'ın bugün (dün) yaptığı açıklamalar son derece yerinde. Piyasayı ne gevşek bırakacak ne de çok sıkacak tavır ve söylemler içinde olunmamalı.

Ciddi bir kriz geliyor diyemeyiz

- Aynur Bektaş-Hey Tekstil Başkanı: Avrupa en büyük ihracat pazarlarımızdan biri, buradaki sorunun İtalya gibi başka ülkelere sıçraması riski de var. Bu başlıklar Türkiye'nin tamamını olumsuz etkilemez ancak sektörler sıkıntılar yaratır.

Hem iç pazar daralır hem de ihracat düşerse bu kez sorunun derecesi artar. Bunlar dikkatli olmamız ve çözüm bulmamız gereken konular, onun dışında geçmiş yıllardaki gibi ciddi bir kriz geliyor diyemeyiz.

Her bulut yağmur bırakacak diye bir kural yok

- Abdulkadir Konukoğlu-Sanko Holding Başkanı: Avrupa'ya baktığımızda bazı ülkelerde sorun var gibi görünüyor ancak ben Türkiye'nin içinde krize neden olacak bir durum görmüyorum. Yurtdışından gelecek olan bazı bulutlar olabilir ancak her bulut da yağmur bırakmaz.

Biz önlemlerimizi alalım yanımızda şemsiyemiz olsun ancak yağacak demek de yanlış. Ben kriz kelimesini bile kullanmak istemiyorum. Sorun yaşayan bazı şirketler olabilir bu da işin doğasında var.

ÖZEL TEŞVİK ŞART

- Mehmet Aslan-Gaziantep Ticaret Odası Başkanı: Türkiye ciddi bir cari açık yaşıyor ve bunu görmemezlikten gelemez. Alınan önlemler bu sorunu çözmeye dönük adımlar. Türkiye'nin odaklanacağı iki temel konu var: İthal ikame ve doğrudan yabancı yatırım.

Hükümet bu sorunu çözecek adımlar atmalı. Teşvik edici uygulamalara başlanmalı. Bunları Türkiye'nin olası bir krizden etkilenmemesi için öneriler olarak görmek gerekiyor.

DÜZELTME HAREKETİ BAŞLADI

- Prof. Dr. Seyfettin Gürsel: Bizden kaynaklanacak bir kriz beklemiyorum ancak bir düzeltme hareketi kaçınılmaz görünüyor ama zaten o başladı. Piyasalar ancak rakamları gördükçe ikna olur. ABD'de ne olacağını kimse öngöremiyor; anlaşmak dışında başka bir çare yok.

Sonuçta bir uzlaşma olacak, bu kadar çılgın olamazlar... Avrupa ise şimdilik kontrol altında en azında ekim ayına kadar sorun çıkmayacağını düşünüyoruz. Bu durum Türkiye'nin ihracatını olumsuz etkileyebilir, ihracatı ithalattan hızlı büyütmemiz gerekiyor. Rusya ve Çin'e ciddi açık veriyoruz bunu nasıl kapatacağımızın yollarını bulmalıyız. Zaten 2012 de farklı bir senaryo olacak.

HAZIRLIKLI BİR TÜRKİYE VAR

- Nazmi Durbakayım-Teknik Yapı Yönetim Kurulu Başkanı: Kriz beklemiyoruz, bunun sebebi de çok hazırlıklı bir Türkiye'nin olması. Dünyada bir istikrarsızlık var ama aksine Türkiye'de bir istikrar söz konusu. İster istemez bir durgunluk dönemi yaşanacak. Ramazan'dan sonra bütün piyasalar artar. Doların da bir miktar artması ihracatçı açısından ve ithalatın önünün kesilmesi açısından iyi. Sıkıntılı bir dönem olmaz.

Kara delikleri kapatalım

- Tanıl Küçük-İstanbul Sanayi Odası Bşk: Türkiye eskiye göre daha güçlü ancak yüksek cari açık başta olmak üzere çözümü ertelenen yapısal sorunlardan kaynaklanan tedirginlikler yaşanıyor. Yüksek dış ticaret açığı ve cari açık başta olmak üzere ekonomimizdeki kara delikleri kalıcı şekilde çözmeye yönelik adımları atmamız gerekiyor.

Piyasa güveni muhafaza edilmeli

- Ümit Boyner-TÜSİAD Başkanı: Şu anda Türkiye bir kriz yaşamıyor, bunu çok net söylemek lazım. Kaldı ki dünyanın ve özellikle Avrupa'nın ve ABD'nin bu kadar yoğun bir kriz yaşadığı bir dönemde Türkiye kamu maliyesinde sağladığı yetkinlikte ve geldiği noktada...

Tabii ki dışarıdaki her ülke gibi çalkantılardan etkilenebilir ama bence burada önemli olan gündemi ve beklenti yönetimini doğru yapmak. O da iş dünyasının, üreticinin, tüketicinin güvenini sarsmayacak şekilde yapmakla olur. Bence önemli olan piyasadaki güveni muhafaza etmektir. Yoksa bizim kısa dönemde kriz beklentimiz yok.

OVP bir an önce açıklansın

- Rifat Hisarcıkloğlu-TOBB Başkanı: Cari açık kurdaki hareketi kaçınılmaz hale getirdi ve bu durum özel sektörün döviz cinsi borcunu artıracak ve karlılığı olumsuz etkileyecek. Türkiye'nin ilk çeyrekteki rekor büyümesinin kaynağının özel sektör olduğunu görüyoruz.

Şu anda kurda yaşanan artış ihracattaki yitirilen pazarları geri almayı sağlamak şeklinde pozitif etkisi olacaktır. Ancak en önemlisi Orta Vadeli Plan'ın öngörülebilir olması. İş dünyası enflasyon, kur ve büyüme beklentilerini görerek planlarını buna göre yapacaklar, bu nedenle önemli.

http://www.haber7.com/haber/20110729/Basbakana-is-dunyasindan-tam-destek.php
Yasal haklarınızı en üst seviyede koruyup kullanabilmeniz için önemli gördüğünüz konularda mutlaka profesyonel destek almanız, bu anlamda bir avukatla anlaşmanız kesinlikle tavsiye edilir.

kilimanjaro



ABD tarihinde bir ilk gerçekleşti. Kredi derecelendirme kuruluşu Standard & Poor's, dünyanın en büyük ekonomisi ABD'nin kredi notunu en yüksek not olan "AAA"dan "AA-"ya düşürdü. Uzmanlar bu kararla, ABD hükümeti, şirketleri ve tüketicileri için borçlanmanın daha maliyetli hale gelebileceğini belirtiyor. ABD Hazine Bakanlığı ise kararı 'hatalı' diye yorumladı.

ABD, günler süren görüşmelerin ardından borç limiti krizini son dakikada çözdü, ancak kredi notunun düşürülmesinden kurtulamadı. Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Standard and Poor's (S&P), dünyanın en büyük ekonomisi ABD'nin "AAA" olan uzun vadeli kredi notunu düşürerek "AA-"ye çekti. Kredi not görünümünü de "negatif" olarak belirledi. Böylece ülkenin kredi notu, tarihinde ilk kez düşmüş oldu. Derecelendirme kuruluşunun kararına dünyadan tepkiler gecikmedi. ABD Hazine Bakanlığı: Karar hatalı. Çin: ABD'nin borç alışkanlığı dünya ekonomisini tehdit ediyor. Japonya: Karar yatırım politikamızı etkilemez. Fransa: Amerikan ekonomisine güvenimiz tam. Hindistan: Çok ciddi bir durum. Uzmanlara göre ise not indirimi Amerika'nın saygınlığına darbe indirecek ama küresel çapta borsalar üzerindeki etkisi az olacak.

S&P, ülkenin kredi not görünümünün "negatif" olarak belirlenmesinin ise harcama kesintilerinin beklenenden daha düşük olması, faizlerin yükselmesi ya da devlet borcunu artıracak yeni mali baskıların oluşması durumunda iki yıl içinde ülkenin uzun vadeli kredi notunun "AA" seviyesine düşürülebilmesi riskini yansıttığı uyarısında bulundu. Tarihi kararı veren S&P ekibinin üst düzey yetkilisi David Beers, böyle zor ve tartışmalı bir kararı almanın kuruluşlarının görevi olduğunu söyledi. Beers, "Bu konudaki sorumluluğumuzu çok ciddiyetle ele alıyoruz ve eğer değerlendirmelerimiz sonucunda komisyonumuz kredi notunun olması gereken yerde olmadığına karar verirse, bu konudaki uyarıyı yapmak bizim görevimiz." dedi.

S&P, ABD'de kamu harcamalarındaki kesintinin 4 trilyon dolar olması gerektiğini savunuyor. Borç limiti tavanı yükseltilmesine yönelik tartışmalar devam ederken, kredi derecelendirme kuruluşlarından ABD'nin kredi notuna yönelik uyarılar gelmiş ancak geçen hafta hem Moody's hem de Fitch ülkenin "AAA" olan uzun vadeli kredi notunu koruduğunu açıklamışlardı. Ancak Moody's ABD'nin kredi notu görünümünü negatif izlemeye almıştı. Standard & Poor's (S&P) ayrıca nisan ayında ABD'nin yüksek borcu nedeniyle, uzun vadeli kredi notu için benzer bir uyarı yaparak, not görünümünü "durağan"dan "negatif"e çevirmişti. Amerika ekonomisine yönelik ilk not indirimi Çin'den gelmişti. Çin kredi derecelendirme kuruluşu Dagon, geçtiğimiz hafta ABD'nin kredi notunu "A artı"dan "A"ya düşürmüştü. ABD'de yetkililer ülkenin şu anda 14,3 trilyon dolar olan borç limiti tavanını yükseltmek ve gelecek on yılda 2,4 trilyon dolarlık harcama kesintisine gitmek için uzun süren görüşmeler yapmış ve karar vermek için son gün olan 2 Ağustos'ta anlaşmaya varmıştı. ABD Hazine Bakanlığı sözcüsü ise, S&P'nin ABD'nin kredi notunu "AA"ya çekme kararını hatalı olarak değerlendirerek, kuruluşun ABD'nin kamu harcamalarındaki kesintiye yönelik 2 trilyon dolarlık yanlış hesaplama yaptığını ve hatalı bir karar verdiğini belirtti.

Kredi notunun düşürülmesi ABD'nin saygınlığına büyük darbe indirecek olsa da, Reuters haber ajansında geçen bir analizde, not indiriminin beklendiği ve bu durumun ABD tahvilleri üzerinde büyük bir olumsuz etki oluşturmayacağı belirtildi. Pazartesi günkü işlemlerde bu durumun Asya piyasaları başta olmak üzere küresel çapta borsalar üzerindeki etkisinin az olacağı ileri sürüldü.

Kısa vadede dalgalanma olacaktır

ABD'nin notunun düşürülmesine ilişkin bir süredir kredi derecelendirme kuruluşlarından sinyaller geldiğini aktaran Al Baraka Türk Genel Müdür Yardımcısı Melikşah Utku, S&P'nin aldığı karar ile gerçeği ortaya koyduğu görüşünde. "ABD artık üç A notu alabilecek seviyede ekonomisi iyi bütçesi, kamu maliyesi yerinde bir ekonomi değil, bu herkes tarafından biliniyor." değerlendirmesinde bulunan Utku, bunun gelişmekte olan ülkelere olumlu yansıyabileceğini düşünüyor. Türkiye gibi gelişmekte olan ülkeler arasından gelecek vaat edenler olduğuna dikkat çeken Utku, "ABD ekonomisindeki gelişmenin Türkiye'ye yansımasında yatırımcılar uzun vadeli gelişmelere bakacaktır. Kısa vadede dalgalanma olacaktır. Yatırımcıları korkutacaktır. Ancak uzun vadede Türkiye gibi belirli iktisadi güce ulaşmış ülkelerin lehine olacaktır, bu gelişme." dedi.

DÜNYA NASIL YORUMLADI?

Çin: Dünya ekonomisini tehdit ediyor

Standard & Poor's'un (S&P), ABD'nin kredi notunu "AAA"dan "AA"ya düşürmesi Çin'in resmi haber ajansı tarafından, "ABD'nin borç alışkanlığı dünya ekonomisini tehdit ediyor." şeklinde yorumlandı. Şinhua'nın yorumunda, Washington'un savunma ve sosyal yardım harcamalarında kesinti yapması gerektiği savunuldu. Yorumda, kredi notunun düşürülmesine ABD'deki kısa vadeli görüş açısıyla hareket eden politikacıların kavgalarının sebep olduğu ileri sürüldü.

Japonya: Karar, yatırım politikamızı etkilemez

Japonya, ABD'nin kredi notunun düşürülme kararının yatırım politikalarını etkilemeyeceğini açıkladı. Dünyada elinde en fazla ABD tahvili bulunduran ikinci ülke Japonya, S&P'nin dünyanın en büyük ekonomisi ABD'nin uzun vadeli kredi notunu "AA"ya indirmesi kararının bu ülkenin hazine tahvil alım politikalarında değişiklik yapmayacağı değerlendirmesinde bulundu. Japonya hükümet yetkilisi Dow Jones Newswires'a yaptığı açıklamada, bu hareketin, yatırım olarak ABD Hazine tahvillerine olan güvenlerinde değişiklik meydana getirmediğini ifade etti. Japonya, Çin ile birlikte elinde en fazla ABD Hazine tahvili bulunduran ülkeler arasında yer alıyor.

Avusturalya: piyasalar sükunetle karşılamalı

Güney Kore Maliye Bakanlığı üst düzey yetkililerinin S&P'nin kararını değerlendirmek üzere acil toplandıkları belirtildi. Güney Kore Maliye Bakan Yardımcısı Yim Jong-Yong, finansal piyasalar ve ekonomileri açısından çok endişeli olmadıklarının altını çizdi. Öte yandan Avustralya Başbakanı Julia Gillard ise piyasalara sükunet çağrısı yaptı. Gillard, önde gelen diğer uluslararası kredi derecelendirme kuruluşları Moody's ve Fitch'in ABD'yi hâlâ "AAA" kredi notu ile derecelendirmeye devam ettiklerini hatırlatarak, konuyla ilgili ortak bir görüş oluşturulması gerektiğine dikkat çekti.

Fransa: ABD ekonomisine Güvenimiz tam

Fransa Maliye Bakanı François Baroin, ABD ekonomisinin sağlamlığına ve hükümetin Kongre'nin planını uygulamadaki kararlılığına güvenlerinin tam olduğunu belirtti. Baroin, Fitch ve Moody's'in ABD'yi hâlâ "AAA" ile notlandırdıklarına dikkati çekerek, S&P'nin notunun bu ülkenin finansal durumunu değerlendirmek için iyi bir unsur olduğunu ifade etti. Böyle bir durumda fikir birliğiyle oluşturulmuş veri temeline dayalı bir karar olup olmadığı sorusunun yöneltilebileceğinin altını çizen Baroin, S&P'nin kararının tüm gelişmiş ülkelerin bugün özel ve kamu borcunu azaltmak ve büyüme gibi ortak sorunlarla karşı karşıya olduğunu vurguladı.

Hindistan: Çok ciddi bir durum

Hindistan Maliye Bakanı Pranab Mukherjee, S&P'nin ABD'nin uzun vadeli kredi notunu düşürmesinin çok ciddi bir durum ortaya koyduğunu belirterek, durumu değerlendirdiklerini söyledi. Hindistan Başbakanı'nın Ekonomik Danışma Konseyi Başkanı C.Rangarajan da kararın Hindistan ekonomisini önemli oranda etkilemeyeceğine işaret ederek, ABD'nin güvenilir bir mali konsolidasyon planına sahip olduğunu göstermesi gerektiğini vurguladı.

ABD'nin kredi notları

Standard&Poor's "AA-"

Moody's "AAA-"

Fitch "AAA"

Dagon ''A''

http://www.zaman.com.tr/haber.do?haberno=1166358&title=abd-tarihinde-bir-ilk-amerikanin-kredi-notu-dusuruldu&haberSayfa=0
Yasal haklarınızı en üst seviyede koruyup kullanabilmeniz için önemli gördüğünüz konularda mutlaka profesyonel destek almanız, bu anlamda bir avukatla anlaşmanız kesinlikle tavsiye edilir.

kilimanjaro

ABD'nin notunun düşürülmesinin ardından gerileyen hisse senedi fiyatları nedeniyle Türkiye'de bazıları yine para kaybediyor. Yurtdışı fonlarda para kaybeden bu kesimler şimdiden homurdanmaya başladı bile. İlk tepkileri, tuhaf bir biçimde faiz artışı istemek oldu. Dünya ekonomisinin büyüme hızı yavaşlarken faiz artışı istemek hakikaten garip bir talep.
Aynı çevreler, 2008'de Amerikan konut piyasasında çıkan ve dünyaya yayılan krizde Hükümet'i sıkıştırmak için, kriz Türkiye'de çıkmış gibi bir ortam yaratmaya çalışmıştı. Yurtdışı fonlarda kaybettikleri paraları Ankara'dan istemişlerdi. Hükümet'e, "IMF'den 35 milyar dolar borç alın, bize verin" diye baskı yapmışlar, aksi takdirde borçlarını ödeyemeyeceklerini ileri sürmüşlerdi. Hatta şirketlerinden gruplar halinde işçi çıkartarak, Ankara'ya gözdağı vermişlerdi.
Ve sabahtan akşama kadar televizyonlarda kriz var diye bağırıp Türkiye'de beklentileri olumsuza çevirmek için çırpınmışlardı. Kısmen başarılı da oldular. Tüketici güvenini sarstıkları için iç talep azaldı ve ekonomi 2009'da daraldı. Üstelik kendilerinin bilerek yaptıkları bu daralmayı da dillerine doladılar. "Kriz teğet geçmedi" diyerek sevinme vesilesi yaptılar. Oysa Türkiye'nin kamu maliyesi ve bankaları sağlam olduğu için ekonomi hızla toparlandı. Kayıplar kısa sürede telafi edildi.
Gelelim şimdi yaşanan küresel krize... 2008 krizi de bizim krizimiz değildi. Bu kriz de bizim krizimiz değil. Bu seferki kriz Amerikan devleti ve bazı Avrupalı devletlerde ortaya çıkan bir mali kriz. Yani devletlerin mali krizi bu. Yüksek bütçe açığı ve aşırı borçlanma nedeniyle ortaya çıkıyor. Ve maliye politikası kısa ya da uzun dönemde sürdürülemez hale geliyor.
Nitekim Avrupa'da Yunanistan, Portekiz ve İrlanda kısa dönemde maliye politikalarını sürdüremez hale geldiler. ABD ise uzun dönemde maliye politikasını sürdüremeyecek gibi görünüyor. ABD'nin notu da bu nedenle düşürüldü. İşte bu iki grup ülkenin, maliyelerindeki aksaklığın küresel piyasalara yansıyan olumsuz etkilerini yaşıyoruz bugün.
Peki Türkiye bu krizden nasıl etkilenecek? Türkiye bu krize yüzde 11'lik yüksek bir büyüme hızı yaşarken yakalandı. Hatta fazla büyüdük, küçülelim diyerek daraltıcı tedbirler almaya başlamıştı ki bu kriz yaşandı. Dolayısıyla Türkiye bu küresel krizden başarıyla çıkabilir. Çünkü Amerikan Merkez Bankası'nın üçüncü bir parasal genişleme dönemine girmesi bekleniyor. Dün IMF eski iktisatçısı ve Harvard profesörlerinden Kenneth Rogoff, Amerikan Merkez Bankası Başkanı Ben Bernanke'ye seslenerek derhal parasal genişleme yapmasını önerdi. Ve yaşanacak ılımlı bir enflasyon seviyesinin sürdürülür olduğunu belirtti.
Peki bu öneri ne anlama geliyor? Gelişmekte olan ülkelere ve Türkiye'ye daha çok para girişi olacağını bize gösteriyor bu. Çünkü Türkiye'nin maliyesi ve bankaları sağlam. Anlayacağınız, bu süreçte Türkiye'ye para getiren endişeden uzak yaşar.
O halde Türkiye ne yapmalı? Bu krizi fırsata çevirmek için kısa vadeli para girişini uzun vadeye dönüştürmek için teşvik tedbirlerini bir an önce açıklamalı. Küresel yatırımcılara güvence vermeli. Askeri vesayetin ve yargı vesayetinin yatırımların önüne artık ideolojik engeller çıkartamayacağını tekrar tekrar duyurmalı.
Kriz lobisinin her zamanki gibi beklentileri olumsuza çevirme girişimlerine karşı ne yapılması gerektiğine gelince... Fazla büyüdük, ekonomi ısındı gerekçesiyle alınan ekonomiyi soğutucu tedbirler acilen gözden geçirilmeli. İç talebi daraltıcı önlemler hemen kaldırılmalı ve bu küresel kriz de kriz lobisinin gözyaşları eşliğinde teğet geçilerek Türkiye için bir fırsata dönüştürülmeli.

http://www.sabah.com.tr/Yazarlar/yasar/2011/08/10/yurtdisinda-para-kaybedenler-donup-yine-ankaradan-isteyebilir
Yasal haklarınızı en üst seviyede koruyup kullanabilmeniz için önemli gördüğünüz konularda mutlaka profesyonel destek almanız, bu anlamda bir avukatla anlaşmanız kesinlikle tavsiye edilir.