Son yazılar

Welcome to Hukuk Forum Sitesi - Hukuk ve hayata dair her şey!. Please login or sign up.

07 Mayıs 2024, 02:31:32

Login with username, password and session length
Üyeler
  • Toplam Üye: 4,264
  • Latest: Elçin
Stats
  • Toplam İleti: 8,824
  • Toplam Konu: 4,365
  • Online today: 134
  • Online ever: 549
  • (13 Ocak 2023, 13:23:05)
Çevrimiçi Kullanıcılar
Users: 0
Guests: 112
Total: 112

Bişr-i Hâfî-Hayatı, özlü sözleri, hayatını konu edinen radyo programı ve filmi

Başlatan kilimanjaro, 21 Eylül 2010, 01:00:29

« önceki - sonraki »

kilimanjaro

Bişr-i Hâfî, hicri 150 (767) yılında Horasan'ın Merv şehrinde doğdu, 227 (841)'de Bağdat'ta vefat etdi. İsmi, Bişr bin Hâris Abdurrahmân, künyesi Ebû Nasr'dır.

Yalınayak gezdiği için "Hafî" lakabıyla tanınıp, "Bişr-i Hâfî" adıyla meşhur olmuştur. Kabri Bağdat'ta olup ziyaret yeridir.

Tanınmış bir aileden olup Merv şehri reislerinden birinin oğludur. Bu sebeple çocukluğu ve gençliğinin bir kısmı bolluk, zenginlik içinde geçti. Gençliğinde kendisini oyun ve eğlenceye verdi. Babası vefat edince kendisine çok büyük bir servet kalmıştı. Günlerini eğlence alemlerinde sarhoş olup meyhane köşelerinde sızarak geçiriyordu.

Gençliğinde alim ve velî bir kişinin nasihatlerinden etkilenip tövbe ettiyse de kötü arkadaşlarının tesiriyle tekrar eski hayatına döndü. Babasından kalan serveti için kendisinden ayrılmayan arkadaşları onu bir türlü bırakmadılar.

Bir gün yine sarhoş ve bitkin olarak evine dönerken yolda üstünde Besmele yazılı bir kâğıt buldu. İçi sızlayıp yerden aldı. Öpüp, çamurlarını silerek, temizledikten sonra, güzel kokular sürüp, evinin duvarına astı. O gece âlim ve velî bir zâta, rüyâda; "Git Bişr'e söyle! İsmimi temizlediğin gibi seni temizlerim. İsmimi büyük tuttuğun gibi, seni büyültürüm. İsmimi güzel kokulu yaptığın gibi, seni güzel ederim. İzzetime yemin ederim ki, senin ismini dünyâda ve âhirette temiz ve güzel eylerim." dendi. Bu rüyâ üç defâ tekrar etti. O zât sabah Bişr-i Hâfî'yi arayıp meyhânede buldu. Mühim haberim var diye içerden çağırdı. Bişr geldiğinde; "Kimden haber vereceksin?" dedi. "Sana Allahü teâlâdan haber vereceğim." deyince, ağlamaya başladı. "Bana kızıyor mu, şiddetli azap mı yapacak?" dedi. Rüyâyı dinleyince arkadaşlarına; "Ey arkadaşlarım! Beni çağırdılar, bundan sonra bir daha beni buralarda göremeyeceksiniz." dedi. O zâtın yanında hemen tövbe etti. Bu anda ayağında ayakkabı bulunmadığı için, hiç ayakkabı giymedi. Sebebini soranlara, "Allahü teâlâya tövbe ettiğim, günâh işlememeye söz verdiğim zaman yalın ayaktım. O zaman giymediğim ayakkabıyı şimdi giymeye hayâ ederim" dedi. Bu zamandan sonra ayakkabı giymediği için kendisine yalın ayak mânâsında "Hâfî" lakabı verildi.

Tövbe edip eski yaşayışını terk ettikten sonra bir süre Merv'de ilim öğrenip dayısı Ali bin Harşam'dan ders aldı. Tasavvuf yoluna girip seyahatlere çıktı. Mekke, Kufe, Basra, Şam ve Lübnan taraflarına gitti. Bu yüzden Seyyah Sufilerden sayıldı. En sonunda Bağdat'a gelerek yerleşti. Gezdiği yerlerde ve gerekse Bağdât'ta devrinin ileri gelen alimlerinden ilim tahsil etti ve hadis dinledi. İbrâhim Sa'd, Abdurrahmân bin Zeyd bin Eslem, Hammâd bin Zeyd, Şüreyk bin Abdullah, Muâfâ bin İmrân Mûsulî, Vekî bin Cerrâh, Ebû Bekr bin Iyâş, Hafs bin Gıyâs, Abdullah bin Mübârek, Îsâ bin Yûnus, Abdullah bin Dâvûd el-Hayrî, Ebû Muâviye ed-Darîr, Zeyd bin Ebi'z-Zerka onun ilim tahsîl ettiği ve hadis dinlediği âlimlerden bir kısmıdır.

Onun yaşadığı yıllarda önemli bir şehir olan Bağdat'ta, Ahmed bin Hanbel, Süfyân-ı Sevrî Fudayl bin Iyâd, Muâfa bin İmrân ve İmam-ı Mâlik gibi alimlerin meclislerinde ve sohbetlerinde bulunup onlardan feyz aldı. Buanlardan Hanbeli mezhebinin kurucusu Ahmed bin Hanbel, Bişr-i Hâfî'yi çok severdi.

Dini ilimlerde yüksek bir alim, tasavvufta yüksek bir velî olan Bişr-i Hâfî, zamanının tıp bilgilerinde de söz sahibiydi. Pekçok kimseye ilim öğretip ders verdi. Nuaym bin Heydâm, Muhammed bin Heydâm, İbrâhim bin Hâşim, Nasr ibni Mansûr, El-Bezzâr, Muhammed bin el-Müsennâ, Sırrî-i Sekâtî, İbrâhim bin Harbî en-Nişâbûrî, Ömer bin Mûsâ el-Celâ gibi birçok alim kendisinden ders alıp, hadis okumuşlardır.

Bişr-i Hâfî bütün ömrünü ilim öğrenmekle ve öğretmekle geçirdi. Tasavvuf yolunda büyük makâmlara erişmişti. 841 (H.227) yılının Rebiülevvel ayında Bağdat'ta vefât etti.

Bir Zamanlar Sarhoştu


Yazar Hüseyin Aydemir'in hayatını konu aldığı "Bişri Hafi" romanı gazetede yayınlandıktan sonra radyo tiyatrosu olarak piyasa sürüldü. Ardından "Bir Zamanlar Sarhoştu" adıyla 1992 yılında Yücel Çakmaklı tarafından sinemaya uyarlandı. Adana'lı amatör bir tiyatro grubu bu romanı "Yalın Ayaklı Sultan" ismiyle sahneye aktardı.

Ayrıca Kolera isimli rap sanatçısı 2008 yılında çıkardığı "İnziva" albümünde "Bu Yakanın Delisi" şarkısında Bişr-i Hâfi'ye şöyle bir atıf yapmaktadır. "Çakıl taşlı yollar yordu beni Keşke yürüse yanımda bişr-i hafi Kanar ayaklarım yürürüm ileri"

Bişr-i Hâfî'den güzel sözler ve kısa anekdotlar



***Bişr-i Hâfî'ye, bu ilme, yüksek derecelere nasıl kavuştun diye sorduklarında; 'Az yemekle ' deyip, 'Yiyip gülen ile, yiyip ağlayan aynı olmaz ' buyurdu.

***'Sabır susmaktır.  Susmak sabırdandır.  Konuşan, susandan daha fazla verâ sâhibi olamaz.  Şu var ki, âlim kişi bir yerde konuşur bir yerde susar. '

***'Sabır güzeldir.  Bu ise, insanlara şikâyette bulunmamaktır. '

***'Emri mârûf ve nehy-i anil-münker yapmak, Allahü teâlânın emir ve yasaklarını bildirmek için, eziyetlere sabretmek gerekir. '

***'Nâfileler farzların terk edilmesine sebeb olduğu zaman nâfileleri terk ediniz.  İyiyi iyi olarak kabul etmeyen, çirkini de çirkin olarak kabul etmez.  İhtilâf ve ayrılıkla birlikte îtilâf ve birleşme olmaz. 

***'İnsanlar arasında tanınmak isteyen, âhiretin tadını alamaz. '

***'Şöhreti seven kimse, Allah'tan korkmaz. '

***'Övülmekten hoşlanmak kadar ahmaklık düşünülemez. '

***'Dünyâ ve âhirette elem ve kederlerden kurtulmak isteyenler, kötü ahlâk sâhipleriyle görüşmemelidir. '

***'Tasavvuf nedir? ' diye sorulunca, buyurdu ki: 'Tasavvuf üç anlama gelir  İlki mârifet nûruna ârif olmak ve verâ hâlini kaybetmemektir.  İkincisi, dış görünüşünü bâtıl olan şeylerden alıkoymaktır.  Sonuncusu ise kerâmetlerini gizlemektir. '

***'İnsanlardan biri, Allahü teâlâya tevekkül ettim, diyor.  Halbuki Allahü teâlâya karşı yalan söylüyor.  Gerçekten Allahü teâlâya tevekkül etseydi, O'nun, hakkındaki muamelesine de razı olurdu. '

***'Hüzün pâdişâhtır.  Bir yere yerleşince oraya başka bir şeyin yerleşmesine razı olmaz. '

***'Ben, Muafa bin İmrân'dan işittim.  O da Süfyân-ı Sevrî'den şöyle dediğini işitmiş; insanları memnun etmek, ulaşılamayan gayedir. '

***'El-Evzâî şöyle buyurdu:  Bir zaman gelecek ki, ünsiyet sâhibi kardeş, helâl bir lokma ve sünnete uygun bir amel o zaman çok az olacak. '

***'Kim Allahü teâlâya yaklaşırsa, insanlardan uzak kalır.'

***'İnsanların sırlarını ortaya çıkaracak sorular sorma. '

***'Nefsim için en güvendiğim amelim, Peygamber efendimizin Eshâbına sevgi ve hürmetimdir. '

***'Böbürlenmen, kendi ibadetini çok, başkasınınkini az görmendir. '

***'Malınız varken aç sabahlamanızı, malınız yokken tok sabahlamanıza yeğ tutarız. '

***'Âdemoğlunu dünyada takip eden musîbetlerin başında, sevdiklerinden ayrılması gelir. '

***'Bir kimse bize, hadîs anlat dediği zaman, anla ki, bize kolaylık göster, demek istiyor. '

***'Makâmların en yükseği, ölünceye kadar fakirliğe sabretmektir. '

***'İki haslet vardır ki, kalbe sıkıntı verir: Çok konuşmak, çok yemek. '

***'Bir kul Kur'ân-ı kerîmi hatmederse, melekler onun iki gözü arasını öperler '

***'Kişi gazabını yenmedikçe, takvâ sâhibi olamaz '

***'Konuşmak hoşuna giderse sus, susmak hoşuna gidince konuş '

***'Kim Allahü teâlâdan dünyâyı isterse, Allahü teâlâ da onun dünyâda uzun zaman kalmasını ister '

***'Müminin izzeti, insanlardan uzak durmasıdır  Şerefi ise gece namaz kılarak ayakta durmasıdır '

***'Ana ve babanın evlatlarına duaları, bir peygamberin ümmetine olan duası gibidir '

***'Verâ, şüphelilerden temizlenmek ve her an nefisle muhasebe etmektir '

***'Kötü insanlarla arkadaşlık yapmak, hayırlı insanlara su-i zana, kötü düşünmeye sebep olur '

***'Cimrinin yüzüne bakmak, insanın kalbini karartır '

***'Şâyet insanlar Allahü teâlânın büyüklüğünü düşünselerdi, O'na isyân etmezlerdi '

***'Akıllı kimse, hayrı ve şerri bilen kimse değildir  Akıllı kimse hayrı gördüğünde ona tâbi olan, şerri gördüğünde ondan kaçınan kimsedir '

***'Ölümü hatırladığın zaman, dünyanın güzelliği ve şehvetleri senden gider '

***'Kötülüklerini gizlediğin gibi iyiliklerini de gizle '

***'Dünyayı seven kişi ölümü sevmez '

***'Melekler, kendisine hayran kaldığı kulun amelini yükseğe çıkarır ve Allahü teâlânın huzuruna götürür '

***'Kişinin ameli az olursa, düşünce ve sıkıntıya müptela olur '

***'Dün öldü, bugün can çekişiyor, yarın doğmadı  Öyle ise şu anı değerlendirmek için amele sarıl '

***Neden câmide vâz vermiyorsun diye sorduklarında; 'Câmide vaaz vermek için câmi hüviyetli olmak, o işin ehli olmak lâzımdır ' buyurarak tevâzuda bulundu 

***Bişr-i Hâfî hazretleri yerinde ve az konuşurdu  Talebelerine ve sevenlerine buyurdu ki: 'Sahifelerinize ne yazdığınıza dikkat ediniz  Çünkü bu, Rabbinize karşı okunacaktır  Yazık o kimseye ki çirkin söz konuşur  Eğer içinizden biri bir kardeşine içinde çirkin söz bulunan bir yazı gönderse, şüphesiz bu bir hayâsızlık olur  Ya Rabbine karşı kötü söz söyleyenin hâli ne olur? '

***Şaşarım o adamın aklına ki din kardeşini arkasından çekiştirir de yüzüne gelince ona sevgi gösterir, hemen onu övmeye başlar  Kim insanların şeref ve haysiyetiyle oynadığı halde, Allahü teâlânın kendisini sevdiğini iddia ederse, şüphesiz o bir yalancıdır  Çünkü o bir şeytandır  Şeytan ise Allahü teâlânın düşmanıdır 

***Bir kimse Bişr-i Hâfî hazretlerine gelerek; 'Ben seni Allah için seviyorum ' dedi  O da; 'Sen sözünde sadık ve doğru değilsin  Bazen akşam olunca ahırdaki merkebini hatırlamak beni hatırlamaktan sana daha mühim göründüğü hâlde, nasıl oluyor da Allah için beni sevdiğini iddiâ ediyorsun? ' buyurdu 

***Bişr-i Hâfî'nin ilme ve irfâna bağlılığı, şöhret ve riyâset (başkanlık) sevdâsıyla değil, sünnet-i seniyyeye uyma arzûsuyla idi  Nitekim 'Reislik arzûsuyla ilim öğrenen, Allahü teâlâyı kızdıracak bir işle O'na yaklaşmaya çalışıyor demektir  Çünkü ilim sebebiyle reislik istemek gökte ve yerde öfkeyi gerektirir ' buyururdu 

***Hikmete ermenin yolunun Allahü teâlâya isyanı terk etmekte olduğunu söylerdi  O, ibadetin lezzetine erenlerdendi  Bu lezzete ermenin yolunu şöyle bildirirdi: 'Kendinle arzu ve isteklerin arasına demirden bir perde çekmedikçe, ibadetten lezzet duyamazsın '

***Bir kimse Bişr-i Hâfî'ye gelerek; 'Gecenin bir saatinde olsun istirâhat etseniz ' dedi  O da; 'Allahü teâlâ geçmiş ve gelecek bütün günahlarını bağışladığı Resûlullah sallallahü aleyhi ve sellem, ayakları şişinceye kadar ibadet ettikleri halde ben nasıl uyuyabilirim? Çünkü ben bir tek günahımın bile, Allahü teâlâ tarafından bağışlanmış olduğunu bilmiyorum '

***Talebelerini ellerini açmış dua ederken görünce; 'Dua, günahları terk etmektir ' buyururdu  Rızk konusunda insanları haramlardan ve şüphelilerden sakınmaya teşvik ederdi  Özellikle ticaret erbabını helâl ve temiz kazanca yönlendirmeye çalışırdı  Bu husustaki ayet-i kerime ve hâdis-i şerifleri sık sık tekrar eder; 'Ekmeğini nereden kazandığına iyi bak  Kendini Cehennem'e atma ' diye nasihat ederdi 

***Amellerin kıymetlisinin üç tane olduğunu bildirir: 'Birincisi mal az olduğunda da cömert olabilmektir  İkincisi, tenhada da verâ sahibi olabilmek yani haramlardan kaçınabilmektir  Üçüncüsü, kendisinden korkulan ve bir şeyler umulan kimsenin huzurunda da hakkı söyleyebilmektir ' buyururdu 

***Dünyaya gönül verenlere; 'Dünyaya talib olan insanlardan dünyalık istemeye utanmıyor musun? Siz dünyalığı, dünyayı yed-i kudretinde tutan Allahü teâlâdan isteyiniz ' buyururdu 

***'Yediğin neredendir? ' diye soranlara şöyle cevap verirdi: 'Siz benim nereden yediğimi ne yapacaksınız  Kendinizin ne suretle yediğinize bakınız  Çünkü gülerek yiyenle ağlayarak yiyen bir olmaz  Az yiyen el, çok yiyene denk olmaz  Yediğiniz ekmeğin nereden olduğuna, çoluk çocuğunun oturduğu evin hangi yoldan kazanıldığına dikkat ediniz ' buyururdu 

***Allahü teâlâya olan muhabbeti sebebiyle Allahü teâlânın düşmanlarına düşmanlık ederdi ve; 'Sevgilini kızdırana muhabbet beslemen sana yakışmaz ' buyururdu 

***Nâfile hacca gideceklerden biri Bişr-i Hâfî'ye vedâ için geldi  Ona; 'Ben hacca gidiyorum, bir emriniz var mı? ' deyince; 'Ne kadar harçlığın var? ' diye sordu  'İki bin dirhem harçlığım var ' diye cevap verdi  Bişr-i Hâfî: 'Hacca gitmekle zühdü mü, yoksa Kâbe'ye olan aşkını mı, yoksa Allah rızâsını mı kastediyorsun? ' diye sorunca, adam: 'Allah rızasını kastediyorum ' dedi  Bunun üzerine Bişr-i Hâfî; 'O halde evinde dururken, Allah'ın rızâsını kazandıracak bir şeyi sana söylersem, yapar mısın? ' deyince; 'Evet yaparım ' karşılığını verdi  Bunun üzerine Bişr-i Hâfî;

O halde sen bu iki bin dirhemi, borcunu ödeyemeyen bir fakire, yiyeceği olmayan bir yoksula, nüfusu kalabalık, geçimi dar olan bir âileye, yetimi sevindiren bir yetim bakıcısına ve bunlar gibi on kişiye yirmişer dirhem ve hattâ istersen hepsini bunlardan birine ver  Zira Müslümanı sevindirmek, düşkünlere el uzatmak, sıkıntıyı gidermek ve zayıflara yardım etmek, nafile olarak yapılan yüz hacdan daha sevaptır  Kalk da dediğim gibi yap  Şayet böyle yapmak istemiyorsan asıl kalbinde olanı bana söyle ' dedi  Vedâya gelen kimse; 'Doğrusu kalbimde hacca gitmek tarafı kuvvetlidir ' dedi  Bunun üzerine Bişr gülümseyerek adama döndü ve; 'Servet, şüpheli şeylerden kazanıldığı takdirde, nefis, kendi arzularından birinin yerine getirilmesini ve Salih ameller yaptığını göstermek ister  Hâlbuki Allahü teâlâ, yalnız muttakilerin, haramlardan sakınanın amelini kabul eder ' buyurdu 

***Adamın biri elinde bıçak ile bir kadına musallat oldu  Güçlü olduğu için kimse adama engel olamıyordu  Kadın çırpınıp duruyordu  Bu esnada Bişr-i Hâfî rahmetullahi aleyh oradan geçmekte idi  Adama iyice yaklaşıp bir şey söyledi  Adam birden yere düştü  Kadın kurtuldu  Etrafındakiler adamın yanına gittiler ve adamın zor nefes aldığını gördüler  Sana ne oldu diye sorulunca, adam; 'Bilmiyorum, ihtiyar zat bana; 'Senin bu yaptığını Allahü teâlâ görüyor ' deyince, ayaklarımın bağı çözüldü ve gördüğünüz gibi yere düştüm  Bu zat kimdir? ' dedi  Bişr-i Hâfî'dir dediler  Bunun üzerine adam; 'Eyvah ben onu bir daha nasıl göreceğim ' dedi ve kuvvetli bir sıtma hastalığına yakalanarak kısa bir zaman içinde öldü 

***Bişr-i Hâfî, Esved bin Sâlim'i, Ma'rûf-i Kerhî'ye yolladı  Esved bin Sâlim ona; 'Bişr-i Hâfî, seninle kardeşlik olmak istiyor  Bunu açıkça size söylemekten çekindiği için, beni size gönderdi  Kendisini kardeşliğe kabul etmenizi diliyor, fakat bazı şartları da vardır  Onlar da: Bu kardeşliğin duyulmaması ve karşılıklı ziyaret ve görüşme yapılmamasıdır; zira o, fazla iltifattan hoşlanmaz ' dedi  Bunun üzerine Ma'rûf-i Kerhî; 'Fakat ben kardeş olduğum kimseden gece ve gündüz ayrılmak istemem ' dedi ve Allah için sevginin fazîletini anlatan birçok hadîs-i şerîf okudu  Sonra; 'Resûl-i ekrem sallallahü aleyhi ve sellem, hazret-i Ali'yi kendine kardeş yapmakla, onu ilimde kendisine ortak etti  En sevimli kızını ona verdi  Şimdi sen şâhid ol, mademki seni gönderdi  Ben de onu Allah için kardeşliğe kabul ettim  O, beni ziyarete gelmezse de, ben onu ziyarete giderim  Ona söyle sohbetlerde buluşalım  Hâlinden hiçbir şeyi benden saklamasın, her hâlini bana bildirsin ' dedi  İbn-i Salim, durumu Bişr-i Hafi'ye anlatınca, razı oldu ve memnuniyetle kabul etti 

***Bir gün Bişr-i Hafi'nin eşyasını çaldılar  Ağlamaya başladı  'Mal için ağlanır mı? ' denilince; 'Mal için değil, hırsızın günah işlediğini, kıyamet gününde bunun azabını çekeceğini düşünüp ağlıyorum ' dedi 

***Adamın biri Bişr-i Hafi'ye gelip; 'Bana vasiyet et ' dedi  Bişr-i Hafi ona; 'Şöhretten sakın, helâl lokma yemeye gayret et ' dedi 

***Büyüklerden bir zât anlatır: Bişr-i Hâfî'nin yanında idim  Hava çok soğuk idi  Gâyet ince giymiş, titriyordu  Yâ Ebâ Nasr bu havada çok kalın giyerler, siz giydiklerinizi çıkardınız dedim  'Fakirleri hatırladım  Malım, param yok ki onlara yardım edeyim  İstedim ki, ben de onlar gibi olup, sıkıntılarını çekeyim ' dedi 

***Hasan Hayyât anlatır: Bir gün Bişr-i Hâfî'nin yanında idim  Birkaç kişi gelip, Bişr-i Hâfî'ye selâm verdi  Bişr-i Hafi onlara siz kimsiniz deyince; 'Biz Şam'dan geliyoruz, hacca gidiyoruz  Duanızı almak için size uğradık ' dediler  Bişr-i Hafi onlara; 'Allahü teâlâ sizden razı olsun ' dedi  Onlar; 'Bizimle hacca gelmek istemez misin? ' diye sorunca; onlara; 'Üç şartla: Yanımızda bir şey taşımayacağız, hiç kimseden bir şey istemeyeceğiz, eğer birisi bize bir şey verirse kabul etmeyeceğiz ' dedi  Onlar; 'Yanımızda bir şey taşımamaya evet! Kimseden bir şey istememeye de evet! Fakat bize verileni kabul etmemeye gelince, buna gücümüz yetmez ' dediler  Bunun üzerine Bişr-i Hafi; 'Siz Allahü teâlâya değil, hacıların azığına güvenerek yola çıkmışsınız ' buyurdu 

***Bişr-i Hâfî hazretleri hiç evlenmemişti  Kendisine; 'Niçin evlenmiyorsun? ' diye soranlara; 'Bana ömrüm kadar bir ömür daha verilseydi, evlenebilirdim  Zira ömrümde ancak Allahü teâlâya kulluk vazîfelerimi yapabiliyorum 'buyurdu  'Eğer sen evlenseydin kulluğun tam olurdu ' deyince de; 'Kendi hakkımı yerine getirmekten korkuyorum da onun hakkını nasıl yerine getirebilirim ' buyurdu  'Niçin evlenerek Sünnet-i seniyyeye muhalif olmaktan kurtulmuyorsun? ' diyenlere de; 'Ben farzlarla meşgul oluyorum  zira farzları yerine getirmek, sünnetten evlâdır ' Buyurdu.

***Bişr-i Hafi hazretlerinin hastalığı sırasında talebelerinden birisi onu ziyarete gitti  Bişr-i Hafi'ye; 'Bana nasîhat et ' dedi  Bişr-i Hafi buyurdu ki: 'Bir karınca vardı  Yazın taneleri toplar, kışın yerdi  Bir gün topladığı taneyi yemek üzere ağzına aldı  Tam bu sırada gelen bir kuş onun ağzındaki taneyi kaptı  Karınca topladığı şeyi yiyemedi ve emeline kavuşamadı  Dünyada insanlar da böyledir  Mal ve servet toplarlar  Onları ya başkaları alıp tüketir veya ölüm kuşu gelip o kimseyi alır da dünyadaki emeline kavuşamaz  Hal böyle olunca, dünyaya gönül vermemeli, âhiret için hazırlanmalıdır '


Bişr-i Hafi'nin hayat hikayesini anlatan TGRT yapımı güzel bir radyo programını indirmek için tıklayın[Download]

Bişr-i Hafi'nin hayat hikayesini anlatan "Bir Zamanlar Sarhoştu" isimli gayet güzel filmi aşağıda seyredebilirsiniz:

http://video.google.com/videoplay?docid=2549099183537608322#
Yasal haklarınızı en üst seviyede koruyup kullanabilmeniz için önemli gördüğünüz konularda mutlaka profesyonel destek almanız, bu anlamda bir avukatla anlaşmanız kesinlikle tavsiye edilir.