Haberler:

deneme

Ana Menü

Son yazılar

Welcome to Hukuk Forum Sitesi - Hukuk ve hayata dair her şey!. Please login or sign up.

04 Mayıs 2024, 20:37:56

Login with username, password and session length
Üyeler
  • Toplam Üye: 4,264
  • Latest: Elçin
Stats
  • Toplam İleti: 8,824
  • Toplam Konu: 4,365
  • Online today: 172
  • Online ever: 549
  • (13 Ocak 2023, 13:23:05)
Çevrimiçi Kullanıcılar
Users: 0
Guests: 125
Total: 125

Cumhuriyet Nedir?

Başlatan kilimanjaro, 21 Mayıs 2009, 22:47:35

« önceki - sonraki »

kilimanjaro

Türk Dil Kurumunun hazırladığı sözlükte "Cumhuriyet" kelimesi, "Milletin, egemenliği kendi elinde tuttuğu ve bunu belirli süreler için seçtiği milletvekilleri aracılığıyla kullandığı yönetim biçimi" olarak tanımlanmıştır.

http://www.tdk.gov.tr/TR/SozBul.aspx?F6E10F8892433CFFAAF6AA849816B2EF4376734BED947CDE&Kelime=cumhuriyet

Cumhuriyet kelimesi Arapça kökten 18. yüzyılda Osmanlı Türkçesinde türetilmiş bir isimdir. Arapça "cem" kökü "bir araya toplanma, topluluk oluşturma", bu kökten türeyen cumhūr ise "cemiyet, toplum, kamu" anlamına gelir. 18. yüzyıl Avrupa'sında monarşi ile yönetilmeyen Hollanda, İsviçre (ve 1789 Devrimi sonrasında Fransa) gibi ülkeleri tanımlayan Latince respublica > Fransızca république sözcüğünün Türkçe çevirisi olarak benimsenmiştir.

Latince respublica, klasik kullanımda "Devlet" anlamındadır. Toplumun bütünü namına kamu otoritesini kullanan tüzel kişiliği ifade eder. Avrupa siyasi düşüncesinde respublica Jean Bodin'den (1530-1596) itibaren, egemenlik hakkını kullanan hükümdardan ayrı olarak "devletin soyut kişiliği" anlamında kullanılmış, 1640'lı yıllardan itibaren de popüler kullanımda "hükümdarsız devlet biçimini" ifade etmiştir.

Osmanlı Devletinde cumhuriyet fikri ilk kez 1870'li yıllarda Genç Osmanlılar ve Mithat Paşa tarafından (açıkça savunulmaksızın) tartışılmıştır.

http://tr.wikipedia.org/wiki/Cumhuriyet

[Birçok yazarlar, Cumhuriyeti hem bir devlet şekli, hem bir hükümet şekli olarak kabul etmektedirler. Devlet şekli olarak Cumhuriyet, egemenliğin bir kişiye veya zümreye değil, toplumun tümüne ait olduğu bir devleti ifade eder. Devlet şekillerinin tasnifinde kullanılan başlıca kriterlerden biri, egemenliğin kaynağı olduğuna göre, Cumhuriyetin bu anlamda bir devlet şekli olduğunda şüphe yoktur. Ancak Cumhuriyet, aynı zamanda bir hükümet (devlet yönetimi) şekli olarak da kabul edilebilir. Bu anlamda Cumhuriyet, başta devlet başkanı olmak üzere, devletin başlıca temel organlarının seçim ilkesine göre kurulmuş olduğu, özellikle bunların oluşumunda veraset ilkesinin rol oynamadığı bir hükümet sistemini anlatır. Böylece Cumhuriyet, seçim ilkesine dayanan bir hükümet sistemi anlamı taşımaktadır. Aslında, devlet ve hükümet şekli olarak cumhuriyet kavramlarının birbiriyle çok yakından ilgili olduğu açıktır. Egemenliğin siyasal toplumun tümünde olduğu bir sistemde, devletin temel organlarının toplum iradesinin ifadesi olan seçimlerle oluşması tabiidir. Aynı şekilde, devletin temel organlarının seçimden çıktığı bir sistem, milli egemenlikten veya halk egemenliğinden başka bir ilkeye dayanamaz. Türkiye'de Cumhuriyeti ilan eden 29 Ekim 1923 tarihli «Teşkilatı Esasiye Kanununun Bazı Mevaddının Tavzihen Tadiline Dair Kanun» «Türkiye Devletinin şekl-i hükümeti, cumhuriyettir» demek suretiyle, cumhuriyeti bir hükümet şekli olarak tanımlamıştı. 1924 Anayasası ise «Türkiye Devleti bir Cumhuriyettir» diyerek cumhuriyete bizce daha doğru olarak bir devlet şekli anlamını vermiştir.

Şüphesiz, bir devletin adının Cumhuriyet olması ve başında da veraset yoluyla iktidara gelmiş olmayan bir devlet başkanının bulunması, mutlaka o devletin milli egemenlik ilkesine dayanan demokratik bir hükümet sistemine sahip olduğunu göstermez. Kendisini Cumhuriyet olarak nitelendirdiği halde, gerçekte ne millet egemenliği ile ne demokrasi ile hiçbir ilgisi olmayan devletlerin, tarihte de, bugün de pek çok örnekleri vardır. Oysa, Türk inkılabının ortaya çıkardığı Cumhuriyetçilik anlayışı, sadece hükümdarlığın reddi anlamında cumhuriyetçilik değil, fakat demokratik cumhuriyetçiliktir. Nitekim Atatürk'e göre, «demokrasi prensibinin en asri ve mantıki tatbikini temin eden hükümet şekli, Cumhuriyettir. Cumhuriyette son söz, millet tarafından müntehap (seçilmiş) meclistedir. Millet namına her türlü kanunları o yapar. Hükümete itimat eder ve onu ıskat eder.» (A.Afetinan, Medeni Bilgiler ve M.Kemal Atatürk'ün El yazıları, Ankara, 1969, Türk Tarih Kurumu Yayınları). Türk kamu hukuku geleneğinde de, cumhuriyet ve demokrasi kavramlarının birlikte düşünüldüğü gözlemlenmektedir. Nitekim 1960-61 ve 1980-82 dönemlerinde askeri idarelerin liderleri, Cumhurbaşkanı değil, Devlet Başkanı sıfatını kullanmaya özen göstermişlerdir. 1982 Anayasasının geçici birinci maddesine göre Anayasanın halkoylaması sonucu kabul edildiğinin ilanı ile birlikte, «halkoylaması tarihindeki Milli Güvenlik Konseyi Başkanı ve Devlet Başkanı, Cumhurbaşkanı sıfatını kazan»ır.

Cumhuriyet ile monarşi arasındaki temel bir değer ve zihniyet farkı cumhuriyetin «vatandaşlık», monarşinin ise «uyrukluk» (tabiiyet) kavramlarına dayanmasıdır. Ne kadar sınırlanmış, anayasallaşmış ve demokratlaşmış olursa olsun, her monarşide geçmişten kalan ve çağdaş eşitlik anlayışıyla bağdaşmayan bir takım ayrıcalık kalıntıları vardır. Mesela monarşilerde hükümdarın şahsı, kutsal ve sorumsuz sayılır. Hükümdarın suç işlemeyeceği ve hata yapmayacağı varsayılır. Demokratik rejimin beşiği olan İngiltere'de bile bu ilke, «Kral hata yapmaz» (the King can do no wrong) vecizesiyle ifade edilir. Cumhuriyet ise, bütün vatandaşların ortak iradelerinin ürünüdür. Bu açıdan, Anayasamızın 10'uncu maddesinde yer alan eşitlik ilkesini, sadece hukuk devletinin değil, belki ondan da önce Cumhuriyetçilik ilkesinin doğal bir sonucu saymak gerekir. Bu maddeye göre, «herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir. Hiçbir kişiye, aileye, zümreye ve sınıfa imtiyaz tanınamaz. Devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadırlar.»]

Prof. Dr. Ergun Özbudun, Türk Anayasa Hukuku, 4. Baskı-Ankara 1995, Yetkin Yayınları, Sayfa 47-49.


["Cumhuriyet"in bir hükümet ya da devlet biçimi mi olduğu haklı olarak akla gelebilir (Bkz. Başgil A.F., Esas Teşkilat Hukuku, Türkiye Siyasi Rejim ve Anayasa Prensipleri, Cilt I, Baha Matbaası, İstanbul 1960, s. 216 ve vd. Tunaya T.Z., İkinci Meşrutiyet Rejimi ve Atatürk, İÜ İdare Hukuku ve İlimleri Dergisi, Yıl 2 Sayı 3, Aralık 1981 s. 104-105). Çünkü T.C. 1924, 1961 ve 1982 Anayasalarının 1. maddelerinde, "Türkiye Devleti bir Cumhuriyettir" denirken, Cumhuriyet bir devlet şekli olarak kabul ediliyor. Oysa Türkiye'de Cumhuriyeti ilan eden 29 Ekim 1923 tarih ve 364 sayılı Kanun'un 1. maddesi "Türkiye Devleti'nin şekli hükümeti, Cumhuriyettir" diyordu: Burada Cumhuriyet, bir hükümet biçimi olarak öngörülüyor. Bunun gibi Fransız III. Cumhuriyet Anayasasının 8. maddesine 14 Ağustos 1884 tarihli kanunla yapılan ek, 1946 Anayasasının 95. maddesi ve 1958 Anayasasının 89. maddesinin 5. fıkrası Cumhuriyeti bir hükümet şekli olarak öngörmüştür. Aslında Türkiye'de 1924 Anayasasında Cumhuriyetin bir devlet şekli olarak yer alması, Saltanatın (1922) ve hilafetin (1924) kaldırılmasından sonra, buna bağlı olan çevrelere karşı bir önlem niteliğindedir. Çünkü 5 Eylül 1920 tarih ve 18 sayılı "Nisabı Müzakere Kanunu"nun 1. maddesi, Ankara'da Büyük Millet Meclisi'nin amacının Saltanat ve hilafetin kurtarılması (istihlas) olduğunu belirtmişti. Bu bakımdan, 1924 Anayasasında, devlet şekli olarak "Cumhuriyetin", hukuki olmaktan çok siyasi bir anlamı vardır ve devlet başkanlığının, soydan gelme yolu ile bir hanedana ait olmasını önlemektedir. 1961 Anayasasında olduğu gibi, 1982 Anayasasında da, kamu hukuku tekniği açısından, aslında devletin şeklini yani tek yapılı bir devlet oluşunu belirleyen 3. maddedeki "Türkiye Devleti, ülkesiyle ve milletiyle bölünmez bir bütündür" hükmüdür. Bu bakımdan, teknik anlamda, Cumhuriyet bir devlet biçimi olarak değil, fakat bir hükümet biçimi olarak anlaşılmak gerekir. Demokrasi ile Cumhuriyet sözcüklerinin de birbirine karıştırılmaması gerekir: Cumhuriyet bir şekil, demokrasi ise bir içerik sorunudur. Çünkü, monarşik bir yönetimin demokratik olabilmesine karşılık, Cumhuriyet yönetiminin pekala antidemokratik olması mümkündür.]

Prof. Dr. Erdoğan Teziç, Anayasa Hukuku (Genel Esaslar), 4. Bası-İstanbul 1997, Beta Yayınları, Sayfa 142.
Yasal haklarınızı en üst seviyede koruyup kullanabilmeniz için önemli gördüğünüz konularda mutlaka profesyonel destek almanız, bu anlamda bir avukatla anlaşmanız kesinlikle tavsiye edilir.

nuttitanic


It's incredible, I have never heard before is incredible here.