Son yazılar

Welcome to Hukuk Forum Sitesi - Hukuk ve hayata dair her şey!. Please login or sign up.

30 Nisan 2024, 00:28:59

Login with username, password and session length
Üyeler
  • Toplam Üye: 4,264
  • Latest: Elçin
Stats
  • Toplam İleti: 8,824
  • Toplam Konu: 4,365
  • Online today: 112
  • Online ever: 549
  • (13 Ocak 2023, 13:23:05)
Çevrimiçi Kullanıcılar
Users: 0
Guests: 85
Total: 85

AYM'nin karar(lar)ı sonrası dış dünyada oluşan izlenimler/kanılar, Sami Selçuk

Başlatan kilimanjaro, 10 Mayıs 2009, 03:19:12

« önceki - sonraki »

kilimanjaro

Anayasa Mahkemesinin karar(lar)ı sonrası dış dünyada oluşan izlenimler/kanılar  

Anayasa Mahkemesinin (AYM) karar(lar)ı sonrası dış basında yazılanlar, söylenenler, yıllardır hukukun üstünlüğü için çırpınan Türk halkını; bütün dünyada, özellikle AB ve demokratik ülkeler karşısında güç durumda bırakmıştır.

İşte birkaç değerlendirme: 'Kendilerini ulusun kurtarıcısı olarak sunan askerler, (cumhurbaşkanı) oylamasının geçersizliği konusunda bütün ağırlıklarını ortaya koydular (...) Uyarı, (AYM'nin) on bir üyesini baskı altına almıştır. Bunlardan yedisi generallerin yakını olan Cumhurbaşkanı tarafından atanmıştır (...) Ordunun bildirisi Yüce Mahkemeyi etkilemiştir. Karar, Türk yargı sistemine ve demokrasiye ağır bir darbe, hukuk devleti ve yargıya inancın örselenmesi, azınlığın çoğunluğa baskısı, Anayasaya aykırı, Türkiye'de yüce yargının her zaman Ortodoks Kemalizmin inatçı bekçisi olduğunun kanıtıdır(...) 'Gül'ün adaylığına karşı ordunun demokratik olmayan ve yargının karar darbesiyle peçelenmiş müdahalesi...' (Türkiye-AB Komisyonu Karma Parlamento Eşbaşkanı Joost Lagendijk ile yazarlar M. Nureddin, Thierry Oberlé, Sophie Shibab vb.).

Dikkat ediniz. Bu görüşlerde beş noktaya parmak basılıyor: 1-Ordunun müdahalesi. 2-Yargı kararının; a-ordunun baskısıyla ve b-ortodoks bir ideolojiyle verildiği. 3-Yargının kararıyla ordu müdahalesinin meşrulaştırılmak istendiği. 4-Yargıya güvenin yitirildiği.

Hukuka bağlı bir devlet, uygar bir toplum, bu yargıları çürütmek zorundadır.

Bu yargılardan en acımasızı, kanımca Atatürkçülük ile ilgili olanıdır.

O Atatürk ki, Atatürkçülüğü şöyle özetlemiştir: 'Ben değişmez bir düstur/dogma bırakmıyorum. Dogmacılık, sürgit değişen bilime aykırıdır. Bilimi izleyenler, beni izlemiş olurlar'.

Değişen bilim ise elbette hiçbir zaman katı bir ideoloji değildir.

Eğer Atatürk, yargının hukuka (bilime) göre değil, kendisine mal edilen tutucu bir ideolojiye ve yerindelik ölçütüne göre karar verdiği izlenimini görseydi, hiç kuşkusuz kahrolur, kıyameti koparırdı.

Hukuka kıymak, bilimi izlememektir; Atatürkçülüğe de kıymaktır.

Geliniz. İkisine de kıymayalım.

Türkiye'de üstünlerin değil, hukukun üstünlüğü ilkesinin geçerli olduğunu kanıtlayalım. Yargı/yargıç, elbette kimsenin aracı olamaz. Türkiye'de de olmamıştır. Olamaz da. Çünkü yargı, devletin her türlü işlemlerini, bireylerin eylemlerini hukuk süzgecinden geçirerek, sistemi arındırır/meşrulaştırır.

Yargının bağımsız/yansız ve hukuka bağlı olmadığı izlenimini uyandırması bile sistemi kirletmeye yeter.

Yargı(çlar) dahil, başına buyruk olanları hukukun içine çeken biricik güç, yansızlıktan ve nesnellikten sapmayan bağımsız yargıdır.

Başı darda olanların/ezilenlerin iki sığınağı vardır: Nesnel hukuk ve onu yaşama geçirebilen yargı.

Bu sığınaklardan yoksun toplumlarda hiç kimse yarınından emin olamaz; 'Berlin'de yargıçlar var' diyemez.

Diyemezse tartışma rejimin içinden üzerine kayar.

Bilgi çağını yakalamalıyız. Ülkemizi, 'bilim başka, uygulama başka' aldatmacasıyla kendilerini avutanların, bilimi küçümseyerek sözde Atatürkçü geçinenlerin diyarı olmaktan çıkarmalıyız.

Hukuk, binlerce yıllık incelemelerin, deneyimlerin ürünüdür. Hukuk dili, binlerce beyinden damıtılan süzme kavramlar dilidir. Kullanırken onların içeriklerini ve sınırlarını iyi bilmezsek, kuşkulanıp bilgimizi denetlemeden uygulamaya geçersek, kesinkes yanılırız.

AYM, bu yüzden yanıldı.

Daha önceleri Yüce Mahkemenin doyurucu ve çığır açıcı bir gerekçeyle karşımıza çıkmasını dilemiştim.

27 Haziran 2007 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan karar, bu dileğimi gerçekleştirmek şöyle dursun, beni düş kırıklığına uğrattı. Hukukun temel kavramlarının içleri boşaltılmış, ilkeleri dışlanmıştı.

Hele hele temel gerekçeyi beslemek savıyla yazılmış, uydurma kavramlar ve dil yanılgılarıyla sakatlanmış 'ek(lemleme) gerekçeler', bu düş kırıklığımı, umutsuzluğa dönüştürdüler.

Ülkem ve yargı adına kahroldum.

Özür: 9 Temmuz 2007 tarihli yazıda yazı başlığı 'Kararlar sonrası birbirine karşıt değerlendirmeler' iken eksik ve yabancı dildeki aksanlar ters çıkmış; dip notlarının ait oldukları yerler belirtilmemiştir. Özür dilerim (S.S).

http://www.stargazete.com/gazete/yazar/sami-selcuk/anayasa-mahkemesinin-karar-lar-i-sonrasi-dis-dunyada-olusan-izlenimler-kanilar-haber-139075.htm
Yasal haklarınızı en üst seviyede koruyup kullanabilmeniz için önemli gördüğünüz konularda mutlaka profesyonel destek almanız, bu anlamda bir avukatla anlaşmanız kesinlikle tavsiye edilir.