Son yazılar

Welcome to Hukuk Forum Sitesi - Hukuk ve hayata dair her şey!. Please login or sign up.

10 Kasım 2024, 22:18:26

Login with username, password and session length
Üyeler
Stats
  • Toplam İleti: 8,884
  • Toplam Konu: 4,418
  • Online today: 112
  • Online ever: 648
  • (29 Eylül 2024, 09:37:03)
Çevrimiçi Kullanıcılar
Users: 0
Guests: 68
Total: 68

Askere sivil yargı yoluna Anayasa Mahkemesi engeli

Başlatan Avukat, 29 Haziran 2009, 14:23:09

« önceki - sonraki »

Avukat

Meclis'te Ceza Muhakemesi Kanunu'nda önceki gece yapılan değişiklikle, 250. maddede gösterilen suçları işleyen askerlerin, sivil mahkemede yargılanmasının yolu açıldı.

TBMM'de önceki gece yapılan ve "askere sivil yargı yolunu açan" yasa değişikliği, "darbe tartışmaları"na yeni bir boyut kattı. Söz konusu yasa değişikliğinin "geç kalınmış" bir değişiklik olduğu ifade edildi.
Eski askeri yargıç Ümit Kardaş, bu sorunun Türkiye'nin uzun zamandan beri önemli bir sorunu olduğunu belirterek, Hükümet'in bu konuda çok geç kaldığını söyledi.

Yeni Şafak'a görüş belirten Kardaş, bu değişikliğin yıllar önce yapılması gerektiğini vurgulayarak, "Bu sıkıntıyı ülke olarak uzun süreden beri yaşıyoruz. Yargıdaki bu çift başlılık daha önce giderilmeliydi. Demokratikleşme açısından yapılması gereken çok önemli değişiklik. Ancak bu ne yazık ki şimdiye kadar gözardı edildi. Gece yarısı yapılan bu değişikliğin Anayasa Mahkemesi'nden dönme ihtimali de var" dedi. Kardaş, "Türkiye'nin birincil meselesi, Türk Silahlı Kuvvetleri, emniyet ve jandarmanın şeffaf ve hesap verebilir olmasıdır. Bırakın şeffaf olmayı, rejime, demokrasiye ve hukuk devletine yönelik faaliyetleri önleyemiyoruz, bunlara karşı yargı sürecini işletemiyoruz. Hakikati de bulamıyoruz" diye konuştu.

DEĞİŞİKLİK NE GETİRİYOR

Kardaş, ağırlaştırılmış müebbet hapis olan ve Askeri Ceza Kanunu kapsamına alınmamış "anayasal düzenini yıkmaya teşebbüs" veya "hükümeti devirme"ye dönük siyasi nitelikli suçların askeri mahalde işlendiği için askeri yargıya teslim edilegeldiğini belirtti.

AK Parti öncülüğünde Ceza Muhakemesi Kanunu'nda (CMK) yapılan değişiklikle, 250. maddede gösterilen suçları işleyen askerlerin, savaş ve sıkıyönetim halleri dışında sivil mahkemede yargılanmasının yolu açıldı. Göreviyle ilgili suç işleyen subay ve astsubaylara doğrudan sivil yargı yolunu açan değişiklik Ergenekon soruşturmasını da ilgilendiriyor.

Gerekçede ise, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin aldığı birçok kararda askeri hakimlerin bağımsız olamayacağı gerekçesiyle Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin ihlal edildiğine dikkat çekildi.

İKİ İSTİSNA

Değişiklik yapılan bu 250. maddenin 3. fıkrasında, "Anayasa Mahkemesi ve Yargıtay'ın yargılayacağı kişilere ilişkin hükümler ile savaş ve sıkıyönetim hali dahil askeri mahkemelerin görevlerine ilişkin hükümler saklıdır" düzenlemesi yer alıyordu. Ancak ikinci bir önergeyle, cümlede yer alan "hali dahil" ibaresi, "halinde" şeklinde değiştirildi.

KIŞLASINA GERİ DÖNDÜ

Öte yandan, yasayı değerlendiren Hukukçular Birliği Başkanı Sinan Kılıçkaya, demokratik ülkelerde olması gerekenin de bu olduğunu söyledi. Askeri mahkemelerin yalnızca disiplin suçlarına bakacağına dikkat çeken Kılıçkaya, "Ama bizde sivilleri dahi yargılayacak durumdaydı. Bu yasa değişikliği ile asker, olması gereken yere çekilmiş oldu" dedi. Kılıçkaya, "80 öncesi darbecileri yargılansın"diyen CHP'nin yasaya karşı çıkarak kendi içinde çeliştiğini vurguladı.

EKLENEN FIKRA

İlk olarak CMK'nın, "Mahkemelerin görevleri kanunla belirlenir" düzenlemesini içeren "Görev" başlıklı 3. maddesine şu fıkra eklendi: "Barış zamanında, asker olmayan kişilerin, Askeri Ceza Kanunu'nda veya diğer kanunlarda yer alan askeri

mahkemelerin yargı yetkisine tabi bir suçu tek başına veya asker kişilerle iştirak halinde işlemesi durumunda, asker olmayan kişilere ilişkin soruşturmalar cumhuriyet savcıları, kovuşturmalar ise adli yargı mahkemeleri tarafından yapılır."

http://yenisafak.com.tr/Politika/?t=29.06.2009&i=195327

kilimanjaro

Demagojinin doruğuna dayandığı dakikalardı... Genelkurmay Başkanı, cuma günkü basın toplantısında "Akademik unvana sahip kişiler cahilce, belki de maksatlı beyanda bulunuyorlar" dedi. 
 
Sonra da, bu hakaretamiz cümleyle andığı akademisyenlerin bu gerçeği gizlediklerini iddia ederek, Batı ülkelerinin bazılarında hâlâ askerî mahkemelerin bulunduğunu anlattı.

Orgeneral Başbuğu dinleyenler, İngiltere, İtalya, Belçika, Lüksemburg, İspanya, Polonya ve ABD gibi ülkelerde askerî yargının işlediğini öğrendiler.

Türkiye Cumhuriyeti'nin genelkurmay başkanına, "cahilce" ya da "maksatlı" konuşmayı yakıştıramayan herkes de haliyle inandı ki Başbuğ'un saydığı bütün bu ülkelerde, Türkiye'dekine benzer bir çift hukukluluk hâkim...

Sandılar ki bizdeki gibi sivil denetimden muaf askerî yargı kararları Batı ülkelerinde de muteber.

ONLARINKİ BİZİMKİNE BENZEMEZ

Tabiî, Genelkurmay Başkanı'na sunulan liste doğruydu; sıraladığı ülkelerde gerçekten de askerî mahkeme bulunuyor.

Ama ya önüne not koyanlar bazı gerçekleri Başbuğ'dan gizliyorlar ya da Başbuğ, gerçekler karşısında seçici davranmak zorunda hissediyor kendisini ve iddiasını zayıflatan bilgileri es geçiveriyor.

Zira, "Sadece bizde değil onlarda da var" diye saydığı Batı ülkelerinde, askerî mahkemelerin yetki alanı, çalışma usulü, sivil yargıyla ilişki ve denetlenme biçimi bakımından bizdekilerden farklı olduğundan hiç söz etmedi Başbuğ.

Bu farkın, "her ülkenin kendine özgü koşulları" ile de açıklanamayacağını; doğrudan doğruya, "demokratik hukuk devleti olmak ya da olmamak," "askeriyenin sivillere tâbi olması ya da olmaması" arasındaki temel siyasi tercihin sonucunu yansıttığını bilmezden geldi.

Gelin, biz öyle yapmayalım.

Başbuğ'un sözünü ettiği ülkelerdeki askerî mahkemelerin nasıl işlediğine daha yakından bakalım.

Öncelikle, muasır medeniyetin gösterdiği yönün askerî yargının tasfiyesi olduğunu bilmemizde yarar var.

Almanya, İsveç, Danimarka, Avusturya gibi ülkelerde "barış zamanında görev yapan" askerî mahkemeler büyük ölçüde tarihe karışmış durumda.

Fransa da o istikamette ilerliyor; zira Paris'te bir askerî mahkeme var ama görev alanı "Fransız askerlerinin barış zamanında Fransa dışında işlediği askerî suçlar" ile sınırlı; Fransa topraklarında işlenen bütün askerî suçlar üzerinde sivil mahkemeler yetkili.

ABD'de ve barış zamanında askerî mahkemeleri işletmeye devam eden Avrupa ülkelerinde ise, bu mahkemelerin görev alanını büyük ölçüde "disiplin" konuları kaplıyor; askerî bir suçun ya da askerî bir personelin işlediği bir suçun sivilleri ilgilendirdiği noktada hemen sivil yargı devreye giriyor.

Bir de tabii, bu ülkelerde askerî yargı kararlarının sivil denetime tâbi olması keyfiyeti var...

AVRUPA BİRLİĞİ'NDEN ÖRNEKLER

Avrupa Birliği'nde askerî mahkemelerin görev alanı giderek sınırlanıyor.

Örneğin Hollanda, 1991'de, sivil mahkemeleri, askerlerin işlediği bütün suçlar üzerinde yetkili kıldı ve sadece askerlerin hedef alındığı suçlar konusunda askerî yargı hükümlerini korudu.

Başbuğ'un listesindeki ülkelerden Lüksemburg'da, evet doğrudur, "Conseil de Guerre" adlı bir askerî mahkeme var.

Ama bu mahkeme, isnat edilen suç herhangi bir şekilde sivilleri hedef alıyorsa ya da siviller suça ortaksa devreden çıkıp sözü sivil yargıya bırakıyor ki, bu da, bizdeki 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nda "askere sivil yargı yolunun açılmasını sağlayan" son değişikliği destekler nitelikte bir uygulama.

Yine Başbuğ'un listesindeki Belçika'da da durum aynı; askerî suç sivilleri ilgilendiren bir meseleyse davaya siviller bakıyor.

Birleşik Krallık'ta da aynı ilke geçerli...

Esasen, Başbuğ'un "İngiltere" olarak listesinin başına aldığı Birleşik Krallık'ta askerî yargı, "Bakın onlarda da var" argümanını desteklemekten ziyade çürütecek kadar bizdekinden farklı.

Zira Birleşik Krallıktaki askerî mahkeme kararları "Courts-Martial Appeals Court" diye adlandırılan Askerî Temyiz Mahkemesi'ne gidiyor ve, sıkı durun, bu "askerî" mahkeme tümüyle sivillerden oluşuyor.

İş, orada da bitmiyor; bir İngiliz askerî mahkemesinde alınan karar bu "üst ve sivil" mahkemede bozulmazsa, itiraz yolu ülkenin en yüksek mahkemesine yani Lordlar Kamarasının "Hukuk Lordları" diye adlandırılan komitesine kadar açık.

Başbuğ'un saydığı bir diğer ülke olan İtalya'da da durum benzer; askerî mahkeme kararlarına itiraz "Corte di Cassazione"de yapılıyor ki bu da, evet tahmin ettiniz, tepeden tırnağa sivil bir kurum.

Gelelim İspanya ve Polonya gibi, Başbuğ'un listesinde yer alan ve askerî mahkemelerin gücü, diğer ülkelerdekinden daha fazla olan örneklere...

İspanya'da askerî yargı kararına itiraz, ülkenin en üst mahkemesine kadar taşınabiliyor; buradaki sekiz hakimli Askerî Hukuk Kamarası son hükmü veriyor ki bu hâkimlerden dördü sivil; ayrıca, İspanya'da bütün askerî savcıları Savunma Bakanı göreve atıyor, görevden alıyor.

Polonya'da da askerî yargı kararları üzerinde sivil denetim esas; Polonya Adalet Bakanı, ülkenin Başsavcısı sıfatıyla bütün askerî savcıları göreve atıyor ve denetliyor.

AMERİKA'DAKİ "ASKERÎ YARGITAY"

Bitirirken, ABD'ye de kısaca bakalım.

Geçenlerde Ali Bayramoğlu yazmıştı; "askerî müzik ne kadar müzikse askerî hukuk da o kadar hukuktur."

Bayramoğlu belirtmemişti ama bu pek doğru söz, Amerika'da halen yapısı çok tartışılan askerî yargı konusunda Robert Sherrill'in yazdığı eleştirel kitabın da başlığıdır.

ABD'de askerî mahkemelerin gücü çok eleştirilir; yine de Amerikan askerî yargısı "sivil denetim" konusunda bizimkinin fersah fersah önündedir.

Nitekim, Amerikan askerî mahkemelerinin kararları önce sanık konumundaki askerî personelin bağlı olduğu kuvvet bünyesindeki temyiz mahkemesine gider; orada aynı karar çıkarsa, "Court of Appeals of the Armed Forces" yani Silahlı Kuvvetler Temyiz Mahkemesi ya da, son günlerde basında "Bakın bakın onlarda da var işte" diye nedense sevinerek yazanların deyimiyle "Askerî Yargıtay" devreye sokulur; itiraz sahibi isterse, Yüksek Mahkeme'ye kadar da gidilebilir.

Yani evet, hakikaten Amerika'da "Askerî Yargıtay" vardır...

Ama kimlerden oluşur biliyor musunuz?

ABD'nin halk oyuyla işbaşına gelmiş başkanının, halk oyuyla seçilmiş Senato'nun tavsiye ve onayına tâbi olarak 15 yıllığına atadığı beş hâkimden.

Ve bu hâkimler sivildir.

Amerika'da "Askerî Yargıtay," askerî mahkemelerin kararlarına bakan sivil bir mahkemedir. (Yasemin Çongar/TARAF)
Yasal haklarınızı en üst seviyede koruyup kullanabilmeniz için önemli gördüğünüz konularda mutlaka profesyonel destek almanız, bu anlamda bir avukatla anlaşmanız kesinlikle tavsiye edilir.

kilimanjaro

Türk siyasi yaşamının belki de en önemli yasalarından biri geçen hafta çıktı.
Düzene karşı işlenen suçlarla, darbe, cunta, terör, çete ve benzeri suçların soruşturulması ve kovuşturulması konusunda askeri yargıyı devre dışı bırakan, özetle; bu gibi suçlara karışmış askerlerin sivil mahkemelerde yargılanmalarının yolunu açan yasanın TBMM'den geçmesi son derece önemlidir.
Türkiye ilk defa, darbe-cunta tipi girişimleri bundan böyle yargıya taşıyacağını ortaya koymuş oldu.
Yakın tarihimizde, ilk defa böyle bir gelişme yaşıyoruz. İlk defa sivil iktidar, Askere başkaldırıyor ve karşı  harekete geçiyor.
Neresinden bakarsanız bakın, hengi açıdan incelerseniz inceleyin, Türkiye'de Sivil iktidarın Askerin yetkilerine karşı bir başkaldırısının yaşandığını izliyoruz.
Yasa'nın TBMM'den geçiriliş şekli veya üzerinde yapılan tartışmaları  bir yana  bırakıp işin içine bakarsak, yasa'nın bu ülke'nin gelecekteki siyasi yaşamı açısından ne kadar önemli olduğunu görüyoruz. 
Yeni yasaya göre işlenen suç ne olursa olsun, sivil kişilerin artık askeri mahkemelerde yargılanmaları son bulacak.
Asıl önemli değişiklik ise Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 250/3. maddesinde yapıldı. Buna göre asker kişilerin barış zamanında, 250. madde uyarınca kurulan ağır ceza mahkemelerinin yargı yetkisine giren bir suçu işlemeleri hâlinde, bu mahkemeler tarafından yargılanması öngörüldü. Asker kişilerin, askeri mahalde ve askeri kişilerle birlikte işledikleri her türlü darbe girişimi, hükümetin ve TBMM'nin görevlerini yapmaya engel olmaya kalkışmak da bu kapsama giriyor. İşin özü; cunta ya da darbe girişiminde soruşturma yetkisi sivil savcılarda olacak.
Bu yasayı, sanki TSK darbe için fırsat kolluyormuşta, bu sayede korkup harekete geçmeyecek gibi okumamak gerekiyor. TSK'nın darbe filan düşünmediğini, istese dahi artık darbe döneminin kapandığının farkında olduğunu da biliyorum.
Yine de bu yasa son derece önemli bir manevi baskı süreci başlatmış oldu. Şimdiye kadar hiçbir sivil iktidarın düşünmediği, hatta cesaret edemediği bir adım atıldı.
Yasa'yı, Asker düşmanlığı gibi de görmemek gerekiyor. Doğal ve Uluslararası bir kural'ın Türkiye'de uygulamaya girdiğinin, Asker-Sivil iktidar ilişkilerinde, dengenin sivil iktidarlar lehine değişmeye başladığı bir sürece geçiliyor.
Bu adım, tüm eski müdahelelerin  kaynağını oluşturan, TSK İç Hizmet Yasasının da değiştirilmesine kadar gidecek yepyeni bir dönemin açılmasını gündeme getiriyor.
İşte son yasa, bu açılardan hayati derecede önemli...

CHP, bu yasaya neden karşı çıkıyor?
CHP, siyasete müdahele suçuna karışmış askerlerin sivil mahkemelerde yargılanmalarıyla ilgili yasaya neden karşı çıktığını topluma doğru dürüst anlatamadı.
Kamuoyunun genel algılaması, geçen hafta Perşembe akşamı gece yarısı gerçekleşen  oylama sırasında, salondaki CHP milletvekillerinin, o kelime değişikliğini "atladıkları" veya Başbakan'ın deyimiyle "uyudukları" şeklinde. Eğer dikkatli olsalar, hiç değilse itiraz edebilirlerdi. İş işten geçtikten sonra "gece yarısı darbe yaptılar, bizi aldattılar" şeklindeki şikayetleri, kamuoyunda pek kabul görmedi. Daha doğrusu, CHP sözcüleri açıklamalarında inandırıcı olamadılar. Aksine, AKP'nin açıklamaları her ne kadar böylesine önemli bir yasayı gece yarısı ve mal kaçırır gibi geçirmenin yarattığı kuşkulara rağmen, daha  inandırıcıydı. Bu itiraz ancak CHP'nin aymazlığı olarak okunabilir.
Yasanın oylanmasıyla ilgili olarak  CHP açısından ortada bir beceriksizlik olduğu izlenimi her geçen gün yaygınlaşıyor.

CHP, AÇIKÇA SÖYLEMEK İSTEMİYOR, ANCAK ASKERİN SİVİL TARAFINDAN YARGILANMASINA KESİN KARŞI, AMMA NEDENİNİ ANLATAMIYOR
Olayın bir de, yasanın içeriğiyle ilgili bölümü var. O da, şu temel soruyu gündeme getiriyor : CHP, Askerin ne yaparsa yapsın sivil mahkemelerde yargılanmasına karşı mı çıkıyor?
Pek açıkça söylemek istemiyorlar, ancak CHP'nin yaklaşımı "Askeri Sivile yedirtmem" şeklinde. Aynı CHP, 1961 Anayasasının  hazırlanmasında da "Genelkurmay Başkanının, Milli Savunma Bakanı yerine, Başbakana bağlanması için" büyük savaş vermişti.
CHP'liler herhalde sivil yargıya inanmadıklarından veya sivil yargının AKP etkisi altında kalma olasılığından dolayı, statükonun  değişmesini istemiyor olabilir. Ancak bu tutumları ister istemez, geleneksel TSK-CHP gönül bağının sürdüğünü ortaya koyuyor. Veya doğru dürüst anlatamadıklarından, böyle yorumlanıyor. Bu koşullarda 29 yıl önceki darbecileri yargılamak için Anayasa'nın Geçici 15. Maddesi'ni kaldırmaya çalışan CHP'de kubbede hoş bir sedadan başka ilgi uyandıramıyor.

http://www.milliyet.com.tr/Yazar.aspx?aType=YazarDetay&ArticleID=1112585&AuthorID=86&Date=01.07.2009&b=Bu%20yasa,%20sivilin%20askere%20baskaldirisidir&a=Mehmet%20Ali%20Birand&ver=51
Yasal haklarınızı en üst seviyede koruyup kullanabilmeniz için önemli gördüğünüz konularda mutlaka profesyonel destek almanız, bu anlamda bir avukatla anlaşmanız kesinlikle tavsiye edilir.

kilimanjaro

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, askerlere sivil yargının önünü açan yasayı onayladı. Ancak Gül ek düzenleme istedi.


Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, askere sivil mahkemelerde yargılanma yolunu açan düzenlemeyi de içeren 5918 sayılı ''Türk Ceza Kanunu İle Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun''u onayladı.

Cumhurbaşkanlığı Basın Merkezi'nden yapılan açıklamada, Başbakanlığa gönderilen yazıda, ''Bu düzenlemenin uygulanmasında askerlik hizmeti bakımından disipline ve hukuki güvencelere ilişkin olarak ortaya çıkması muhtemel tereddütleri giderecek yasal düzenlemelerin de yapılmasında fayda görülmektedir. Sayın Cumhurbaşkanımız, belirtilen hususlarda gerekli yasal düzenlemenin ivedilikle yapılmasının uygun olacağını belirtmişlerdir'' denilerek, ''yeni yasal düzenleme ihtiyacına işaret edildiği'' bildirildi.

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, askerlerin sivil mahkemelerde yargılanmasını da içeren ''Türk Ceza Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun''u yayımlanmak üzere Başbakanlığa gönderdi. 

Cumhurbaşkanlığı Basın Merkezi'nden yapılan açıklamada, ayrıca Başbakanlığa gönderilen bir yazıyla Cumhurbaşkanı Gül'ün bu düzenlemenin uygulanmasında askerlik hizmeti bakımından disipline ve hukuki güvencelere ilişkin olarak ortaya çıkması muhtemel tereddütleri giderecek yasal düzenlemelerin de yapılmasında fayda gördüğü, gerekli yasal düzenlemenin ivedilikle yapılmasının uygun olacağını belirttiği kaydedildi.

İŞTE ÇANKAYA'DAN YAPILAN AÇIKLAMA

Cumhurbaşkanlığı Basın Merkezi'nden yapılan yazılı açıklamaya göre, Cumhurbaşkanı Gül, 5918 sayılı ''Türk Ceza Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun''u onaylayarak yayımlanmak üzere Başbakanlığa gönderdi.

Açıklamada, Başbakanlığa gönderilen yazıda şunların kaydedildiği belirtildi:

''Anılan kanun ile yapılan diğer düzenlemelerin yanında, asker olmayan kişilerin barış zamanında askeri mahkemelerde yargılanmalarına son verilmiş; ayrıca, asker kişilerin barış zamanında 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 250'nci maddesi uyarınca görev yapan ağır ceza mahkemelerinin yargı yetkisine giren bir suçu işlemeleri durumunda, bu mahkemeler tarafından yargılanmaları öngörülmüştür.

2008 yılında Avrupa Birliği Komisyonu tarafından yayımlanan Katılım Ortaklığı Belgesinde yer verilen ve kısa vadeli öncelikler arasında bulunması sebebiyle 2009 yılı sonuna kadar gerçekleştirilmesinde yarar görülen 'Askeri mahkemelerin yetkisinin askeri personelin askerlikle ilgili görevlerine hasredilmesi' maddesi gereğince bu düzenlemenin yapıldığı anlaşılmaktadır.

Yapılan düzenlemenin, 353 sayılı Askeri Mahkemeler Kuruluşu ve Yargılama Usulü Kanunu'nun 'Genel görev' başlıklı 9'uncu maddesindeki, askeri mahkemelerin 'kanunlarda aksi yazılı olmadıkça' maddede belirtilen suçlara ait davalara bakmakla görevli olduklarına ilişkin hükümle de uyumlu olduğu görülmektedir.

Bununla birlikte, bu düzenlemenin uygulanmasında askerlik hizmeti bakımından disipline ve hukuki güvencelere ilişkin olarak ortaya çıkması muhtemel tereddütleri giderecek yasal düzenlemelerin de yapılmasında fayda görülmektedir.

Sayın Cumhurbaşkanımız, belirtilen hususlarda gerekli yasal düzenlemenin ivedilikle yapılmasının uygun olacağını belirtmişlerdir.''

Açıklamanın sonunda, bu yazıyla ''yeni yasal düzenleme ihtiyacına işaret edildiği'' vurgulandı.

KANUNUN İÇERİĞİ

Cumhurbaşkanı Gül'ün onayladığı 5918 sayılı ''Türk Ceza Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun'', asker kişilerin, barış zamanında Ceza Muhakemesi Kanunu'nun (CMK) 250. maddesi uyarınca kurulan ağır ceza mahkemelerinin yargı yetkisine giren bir suçu işlemeleri halinde bu mahkemeler tarafından yargılanmasını öngörüyor. Savaş ve sıkıyönetim halinde işlenen suçlarda ise askeri mahkemelerin yargı yetkisi korunuyor.

Kanuna göre, barış zamanında asker olmayan kişilerin, Askeri Ceza Kanunu veya diğer kanunlarda yer alan askeri mahkemelerin yargı yetkisine tabi bir suçu tek başına veya asker kişilerle iştirak halinde işlemesi durumunda, asker olmayan kişilere ilişkin soruşturmalar Cumhuriyet Savcıları, kovuşturmalar ise adli yargı mahkemeleri tarafından yapılacak. Düzenleme, kanunun yürürlüğe girdiği tarihte devam etmekte olan soruşturma ve kovuşturmalarda da uygulanacak.

Örgüt faaliyeti çerçevesinde işlenen uyuşturucu, uyarıcı madde imal ve ticareti ile bu suçtan kaynaklanan mal varlığı değerini aklama suçları; ağır ceza mahkemelerinde görülecek.

Uzlaştırma kapsamına giren bir suç, bu kapsama girmeyen bir başka suçla işlenirse, uzlaşma hükümleri uygulanmayacak.

YURT DIŞINDA RÜŞVET VEREN TÜRK VATANDAŞI

Kanuna göre, rüşvet suçu, Türk vatandaşı ya da yabancının yurt dışında işlemesi halinde Türk kanunlarının uygulanacağı suçlar arasından çıkarıldı. Böylece bir Türk vatandaşı, yurt dışında rüşvet verirse, Türkiye'de bulunması halinde, kovuşturma için Adalet Bakanının iznine gerek kalmayacak.

Kanun, bir kişinin, suçtan elde ettiği veya suçun konusunu oluşturduğu eşyayı, suç tamamlandıktan sonra edinmesinde, iyiniyetli olup olmadığına bakılmadan elindeki eşyaya el konulmasının da önüne geçiyor. Suç teşkil eden eşya ve maddelerin müsadere edilmesi için eşyayı daha sonra edinen kişi, Türk Medeni Kanunu'nda yer alan ''iyi niyetin korunması''na ilişkin hükümlerinden yararlanamayacak.

Bir suçun işlenmesiyle elde edilen eşyayı veya diğer mal varlığı değerini, bu suçun işlenmesine katılmayan ancak satan, devreden, satın alan veya kabul eden kişi, 6 aydan 3 yıla kadar hapis ve 10 bin güne kadar adli para cezası ile cezalandırılacak.

YABANCIYA RÜŞVET, ETKİN PİŞMANLIK DIŞINDA

Yabancı kamu görevlilerine rüşvet verenler, etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanamayacak.

Suçtan kaynaklanan mal varlığı değerlerini aklamada öncül suçların alt sınırı, 1 yıldan 6 aya indirildi. Alt sınırı 6 ay veya daha fazla hapis cezasını gerektiren bir suçtan kaynaklanan mal varlığı değerlerini, yurt dışına çıkaran veya bunların gayrimeşru kaynağını gizleyen, meşru bir yolla elde edildiği kanaati uyandırarak çeşitli işlemlere tabi tutan kişi, 3 yıldan 7 yıla kadar hapis ve 20 bin güne kadar adli para cezasına çarptırılacak.

Kanun, TCK'ya yeni bir suç tanımlaması eklendi. ''Suçtan kaynaklanan mal varlığı değerini aklama suçunun konusunu oluşturan mal varlığı değerini, bu özelliğini bilerek satın almak, kabul etmek, bulundurmak veya kullanmak'' fiilleri ayrı bir suç olarak tanımlandı. Bu suçları işleyenlere, 2 yıldan 5 yıla kadar hapis cezası verilecek.

TÜZEL KİŞİYE DE CEZA

Bir özel hukuk tüzel kişisinin organ veya temsilcisi ya da tüzel kişinin faaliyeti çerçevesinde görev üstlenen bir kişi, dolandırıcılık, ihaleye fesat karıştırma, rüşvet, suçtan kaynaklanan mal varlığı değerlerini aklama, zimmet, kaçakçılık, petrol kaçakçılığı, terörün finansmanı gibi suçları tüzel kişinin yararına işlerse, tüzel kişiye de idari para cezası kesilecek. Bu suçların tüzel kişinin yararına olarak işlenmesi halinde, ayrıca bu tüzel kişiye 10 bin liradan 2 milyon liraya kadar idari para cezası verilecek.

İdari para cezasına karar vermeye, bu suçlardan yargılama yapmakla görevli hakim yetkili olacak.

http://www.haber7.com/haber/20090709/Gul-Askere-Sivil-Yargi-yasasini-onayladi.php
Yasal haklarınızı en üst seviyede koruyup kullanabilmeniz için önemli gördüğünüz konularda mutlaka profesyonel destek almanız, bu anlamda bir avukatla anlaşmanız kesinlikle tavsiye edilir.

kilimanjaro

Darbe girişiminde bulunan askerlere sivil yargı yolunu açan ve sivillerin askerî mahkemede yargılanmalarını önleyen yasal düzenleme yürürlüğe girdi. Böylece Türkiye, tam üyelik müzakerelerini yürüttüğü AB yolunda dev bir adım daha atmış oldu. AB ülkelerinin birçoğu yıllar önce askerî yargı alanına çeki-düzen verdi. 

Almanya, Fransa, Belçika, Hollanda, İsveç, Letonya, Avusturya, Finlandiya, Macaristan, Çek Cumhuriyeti ve Danimarka'da askerî mahkemeler tamamen kaldırıldı. Hollanda'da 1991'deki değişiklikle askerleri yargılama görevi sivil mahkemelere devredildi. Finlandiya'da askerî suçlar adliye mahkemelerinde özel statüde bir yargılamaya tabi tutuluyor. Polonya'da sivilleri yargılama görevinin askerî mahkemelerden alındığı tarih 1955. Askerî mahkemenin bulunduğu ülkeler ise şunlar: İngiltere, İspanya, İtalya, Yunanistan, Polonya ve İrlanda. Ancak bu ülkelerde askerî suç kapsamına girmeyen suçlar sivil mahkemelere gönderiliyor. Bu ülkelerin hiçbirinde ülkemizde olduğu gibi askerî yargıtay bulunmuyor. Başbakanlık'ın hazırladığı rapora göre AB ülkelerindeki durum şöyle:

Almanya: Ayrı bir askerî ceza yargısı ve askerî savcılık kurumu yok. Alman anayasası, askerî suçlar için sadece savaş zamanında askerî mahkemelerin kurulmasına izin veriyor. Gerek askerî ceza kanununda, gerek genel ceza kanunlarında yer alan suçları işleyen askerler sivil mahkemelerde yargılanıyor.

Fransa: Barış döneminde, Paris Askerî Mahkemesi hariç askerî yargı mevcut değil. Askerlerin askerlik hizmeti ile ilgili suçlarının yargılanması adli yargının görevi.

Belçika: 2004 yılında barış dönemlerinde askerî mahkemeler lağvedildi.

Hollanda: 1991'deki değişiklikle askerler hakkında yargılama hakkı sivil mahkemelere devredildi. Askerî ceza hukukunun yönetimi Arnhem Sivil Ceza Mahkemesi'ne dahil edildi.

İsveç: Ayrı bir askerî yargı bulunmuyor. İlgili davalar sivil mahkemelerde görülüyor. Silahlı kuvvetlerin hâkimler ya da adli müşavirler üzerinde hiçbir etkisi yok.

Polonya: Askerî mahkemeler önceleri ihtilal aleyhtarı faaliyet gösteren ve askerî ceza kanununda yazılı olan bazı suçlardan dolayı sivil şahısları da yargılamakta iken, 1955'te sivilleri yargılama görevi askerî mahkemelerden alınarak genel mahkemelere verildi.

Macaristan: Askerî suçlar, ceza kanunu içinde bir bölüm olarak düzenleniyor. Askerî davaların bir kısmı tek hâkimli, bir kısmı heyetli olarak görülüyor. Askerî mahkeme yok, askerî hâkimler var.

Çek Cumhuriyeti: 1993'te askerî mahkemelerin görevleri sivil mahkemelere devredildi. Sivil mahkemeleorde askerî suçların yargılanmasında ayrı özel usul ve kurallar bulunuyor.

Danimarka: Kara ve hava kuvvetlerinde askerî mahkeme yok. Açık denizdeki savaş gemilerinde ve Grönland'da işlenen suçların yargılanması amacı ile askerî mahkemeler kurulabiliyor.

İngiltere: Sivil ve asker kişilerin birlikte bir suçun faili olmaları durumunda, sivil ve askerî yargılama makamları arasında yargılama yetkisi bakımından bir danışma durumu söz konusu. Mutabakat sağlanması durumunda yargılama sivil mahkemede birlikte yapılıyor. Davalar ayrılarak ayrı ayrı da görülebiliyor.

Avusturya: Federal Anayasa'nın 84. maddesi ile Avusturya'da askerî yargılama yetkisi savaş zamanı hariç geçersiz. Bu düzenleme ile Avusturya'da barış zamanında askerî mahkeme kurulması anayasal olarak mümkün değil. Genel yargıdan ayrı bir askerî yargı ve diğer hâkimlerden ayrı bir askerî hâkimlik sistemi yok.

Finlandiya: Askerî mahkeme yok. Askerî suçlar adliye mahkemelerinde özel statüde bir yargılamaya tabi tutulmakta.

İspanya: Askerî mahkemelerin yetkileri kısıtlanmış. Anayasa'nın 117. maddesi 'salt askerî' konularda askerî yargının meşruiyetini tanıyor.

İtalya: İtalyan anayasasında tek devlet içinde yargı erkinin tekliği, ancak yargı kollarının çeşitliliği prensibi işliyor. Barış zamanında askerî mahkemeler, sadece askerî suçlara bakıyor.

Letonya: Askerî mahkeme yok. Tüm suçlara sivil mahkemeler bakıyor.

Yunanistan: Silahlı kuvvetlerdeki ceza yargısı askerî mahkemeler ve sivil yüksek mahkeme eliyle yürütülüyor.

İrlanda: Askerî mahkemeler daimi değil. Özel bir durum oluştuğunda kuruluyor. Askerî mahkemeler komutanlardan tamamen bağımsız. Mahkeme üyeleri üzerinde hiçbir üst rütbelinin etkisi yok.

http://www.zaman.com.tr/haber.do?haberno=868204&title=11-ab-ulkesi-askerî-mahkemeyi-tamamen-kaldirmis
Yasal haklarınızı en üst seviyede koruyup kullanabilmeniz için önemli gördüğünüz konularda mutlaka profesyonel destek almanız, bu anlamda bir avukatla anlaşmanız kesinlikle tavsiye edilir.

Avukat

Askere sivil yargının önünü açan düzenleme Anayasa Mahkemesi tarafından oy birliğiyle iptal edildi. Gül'ün de onay verdiği düzenlemeye CHP itiraz etmiş ve Anayasa Mahkemesi'nde götürmüştü..

Anayasa Mahkemesi, 5918 sayılı Türk Ceza Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun'un, askerlere ''Anayasal düzene karşı suçlar'', ''terör'' ve ''çete'' suçlarını işlemeleri halinde sivil yargı yolunu açan düzenlemelerini iptal etti.

CHP, 5918 sayılı askerlere sivil yargı yolunu açan Kanun'un 7. maddesi ile değiştirilen ''halinde'' ibaresi ile geçici 1. maddedeki, 5271 sayılı Kanun'un 250. maddesinde yapılan değişiklik hükümlerinin uygulanmasıyla ilgili düzenlemenin iptali ve yürürlüğünün durdurulması istemiyle Anayasa Mahkemesine başvurmuştu. 

Anayasa Mahkemesinin internet sitesinde yer alan basın duyurusunda, Kanun'un 7. maddesiyle 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 250. maddesinin (3) numaralı fıkrasının değiştirilen son tümcesinde yer alan ''... halinde ...'' sözcüğünün iptaline oy birliğiyle karar verildiği belirtildi.

Kanun ile 5271 sayılı Kanun'un 250. maddesinin üçüncü fıkrasının son cümlesinde geçen ''hali dahil'' ibaresi ''halinde'' şeklinde değiştirilmişti. Değişiklikle, ''... Savaş ve sıkıyönetim hali dahil askeri mahkemelerin görevlerine ilişkin hükümler saklıdır'' hükmü, ''... Savaş ve sıkıyönetim halinde askeri mahkemelerin görevlerine ilişkin hükümler saklıdır'' olmuştu.

Basın duyurusunda, aynı maddedeki ''... halinde ...'' sözcüğünün önünde yer alan ''... savaş ve sıkıyönetim ...'' ibaresinin oy çokluğuyla iptaline karar verildiği bildirildi. Duyuruda, 2949 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un, ''Anayasa Mahkemesinin, taleple bağlı kalmak kaydıyla başka gerekçe ile de Anayasa'ya aykırılık kararı verebileceğine'' ilişkin 29. maddesinin ikinci fıkrası gereğince bu kararı aldığı kaydedildi.

İptal edilen bölümlerin yürürlüğünün oy çokluğuyla durdurulduğu ifade edilen basın duyurusunda, Kanun'un ''Bu Kanun'la, 5271 sayılı Kanun'un 3. ve 250. maddesinde yapılan değişiklik hükümleri, yürürlüğe girdiği tarihte devam etmekte olan soruşturma ve kovuşturmalarda da uygulanır'' şeklindeki geçici 1. maddesindeki ''... ve 250'nci ...'' ibaresinin iptal isteminin ise oy birliğiyle reddine karar verildiği belirtildi.

DAVA DİLEKÇESİ

Düzenlemenin iptali istemiyle açılan davanın dilekçesinde, Anayasa'nın, askeri mahkemelerin görev alanına ilişkin yaptığı görevlendirme hükmü yürürlükteyken, yasa koyucunun bir yasa ile ve söz konusu Anayasa hükmünü değiştirmeksizin yeni bir düzenleme yapmasının, Anayasa'nın 145. maddesi ile bağdaşmayacağı savunulmuştu.

Değişikliklerin ayrıca Askeri Mahkemelerin Kuruluşu ve Yargılama Usulü Kanunu'nun, ''Askeri mahkemelere ve adliye mahkemelerine tabi kişiler tarafından bir suçun müştereken işlenmesi halinde eğer suç Askeri Ceza Kanunu'nda yazılı bir suç ise sanıkların yargılanmaları askeri mahkemelere; eğer suç Askeri Ceza Kanunu'nda yazılı olmayan bir suç ise adliye mahkemelerine aittir'' hükmünü içeren 12. maddesiyle çeliştiği savunuluyordu.

AA
http://www.haber7.com/haber/20100122/Askere-sivil-yargilama-oy-birligiyle-iptal.php