Son yazılar

Welcome to Hukuk Forum Sitesi - Hukuk ve hayata dair her şey!. Please login or sign up.

20 Mayıs 2024, 00:02:33

Login with username, password and session length
Üyeler
  • Toplam Üye: 4,265
  • Latest: rizab
Stats
  • Toplam İleti: 8,828
  • Toplam Konu: 4,368
  • Online today: 128
  • Online ever: 554
  • (18 Mayıs 2024, 06:22:10)
Çevrimiçi Kullanıcılar
Users: 0
Guests: 105
Total: 105

2 general, 2 aykırı iftar ve Türkiye gerçeği, Prof. Dr. Osman Ozsoy, haber7.com

Başlatan kilimanjaro, 06 Eylül 2009, 13:58:08

« önceki - sonraki »

kilimanjaro

Pek çok insan sıla hasreti çeker gibi "ah eski ramazanlar" diye iç geçiriyor.

Nitekim geçtiğimiz günlerde gazeteci Can Dündar; "Ramazan, ne oldu sana?" başlıklı eski ramazanları aradığını yansıtan içli bir yazı yazdı.

Ya sizler? Eski ramazanları mı arıyorsunuz, yoksa şimdikiler daha mı güzel? Gelin bu soruya cevap arayalım.

Bir araya geldiklerinde 'ah o eski ramazanlar' diye öykünüp duranlar, herhalde 150–200 sene öncesinden söz etmiyorlar. Olsa olsa kendi yaşadıkları eski ramazanları kastediyor olmalılar. Ülkemizde pek çok insanın ortalama 10 yaş civarında oruç tutmaya başladığını varsayarsak, "ah eski ramazanlar" diye iç geçirilen süre bu nedenle en fazla 60–70 sene öncesini kapsıyor olmalı.

Haydi hep birlikte yakın tarihimize bir bakalım, babalarımızın ya da bizim çocukluğumuzda eski ramazanlar nasıldı?

Örneğin 60 sene önce (1949'da) bu ülkenin minarelerinde aylardan ramazan bile olsa "Allah'ü Ekber" diye ezan okunması yasaktı. Ezanlar "Tanrı uludur, Tanrı Uludur" diye tangır tungur okunurdu. Biri çıksa orijinal haliyle ezan okumaya kalksa cezası hapisti. Hatta Demokrat Parti hükümeti ezanın Arapça orijinal haliyle okunmasına imkan veren (TCK' nın 526. Maddesinde) düzenleme yaptığında, yapılan iş sadece ezanın Türkçe dışında bir dilde okunmasına hapis ve para cezası getiren hükmü kaldırmak olmuştu. Ezan bile okunamayan bir ülkede ramazanın hangi güzelliğinden söz edeceksiniz.

Dahası da var. CHP'nin işbaşında olduğu tek parti döneminde sanki Ramazan ayı ile dalga geçer gibi, "Var ol İnönü" yazılmış mahyalar asılırdı minarelere...

O kadar uzağa gitmeyelim. 30 sene öncesinde bu ülkede 3–5 kişi bir araya gelip dini sohbet yapmaya kalksa ayin yapıyorlar diye şikâyet konusu olur, derdest edilip götürülürlerdi. Bu ülkede bunların hepsi oldu. Canlı tanıkları hala hayatta.

Biri azarladı biri ağırladı...

12 Eylül darbesini gerçekleştiren G. Kurmay Başkanı Org. Kenan Evren daha sonra cumhurbaşkanı oldu. Sadece 20 sene önce, dönemin TOBB Başkanı Ali Coşkun, üyelere iftar verdi diye Çankaya Köşkü'nde Kenan Evren tarafından azarlandı. Şimdilerde ise bizzat Genelkurmay Başkanı Org. İlker Başbuğ yanına kuvvet komutanlarını da alarak iftar yemekleri veriyor. Çankaya Köşkü'nde iftarların ardı arkası kesilmiyor. Türkiye devletiyle milletiyle ramazanın tadına varıyor.

Biraz daha yakına gelelim...
15 yıl önce bu ülkenin meydanlarında öyle iftar çadırları diye bir adet yoktu. Halka açık Ramazan etkinlikleri yapılmazdı. Şimdi bırakın İstanbul gibi büyük şehirleri, 3–5 bin nüfuslu kasabalarda bile iftar çadırları kuruluyor. Her çadır birer konferans salonu gibi çok farklı ramazan etkinliklerine kucak açıyor. Yoksul vatandaşlarımızın kapılarına yardım paketleri bırakılıyor.

Son 10 yılda, başta Eyüp Sultan, Sultanahmet olmak üzere Selâtin Camilerinin avluları birer Medine siluetine bürünüyor. Binlerce insan cami avlularının ruhani ikliminde hep birlikte iftar açıyor.

Yakın zamana kadar İslami yayınlarda bu kadar çeşitlilik yokken, şimdilerde fuar alanları kitap sevdalıların beğenisine sunulmuş binlerce eserle hizmet veriyor. Üstelik teknolojinin sunduğu imkanlar eşliğinde görsel malzeme çeşitliliği ile...

Kur'an saklanırdı..

Dedelerinizden dinlemişsinizdir. Bir zamanlar kimse görmesin, başlarına birşey gelmesin diye Kur'an toprağa gömülürdü bu ülkede. Şimdilerde Kur'an'ın indiği ay olan mübarek ramazanda, başta ülkenin 70 bin camisinde olmak üzere, her mahallede çok sayıda evde mukabele düzenleniyor. Yüz binlerce hatm-i şerif indiriliyor. Yollarda, duraklarda, otobüslerde, iş yerlerinde, ellerinde Kur'an, hatm-i şeriflerini tamamlamak isteyen insanlar görüyorum. Ülke boydan boya Kur'an'laşıyor, Ramazanlaşıyor...

Bakmayın kimi eski toprak sanatçıların ramazan denildiğinde Şehzadebaşı ve Direklerarası etkinliklerinden söz etmelerine... O zaman nispeten seçkinci sınıfa hitap eden o tür etkinliklerin yerine, şimdilerde Anadolu'nun dört bir yanına yayılmış, her kesimden insana hitap eden programlar icra ediliyor.

Özel televizyonlarla ilgili kanal çeşitliliği ise ayrı bir şans. Muhafazakârlığıyla öne çıkan kanallarda yayınlanan ramazan programları manevi iklimden esintiler sunuyor, bilgilendiriyor... TRT'nin soğuk savaş dönemini andıran soğuk yüzünden bile artık herkesi kucaklayan, herkese seslenen Mevlana esintileri yayılıyor.

Bu ülkenin on binlerce insanı son yıllarda Ramazan umreleri için kutsal topraklara sel gibi akıyor ve oralardan ülkemize dualar gönderiyor. Hatta o kadar ki, 'aaa, oda mı umreye gitmiş" denilen çok sayıda tanınmış isim Beytullah'a koşuyor.

Sadece Türkiye mi? Dünyanın her yanında ramazanlar artık daha farklı bir coşkuyla yaşanıyor. Bu coşkuyu paylaşmak için Haber7'ye uzaklardan yazan yazar dostları da okumanızı öneriyorum. Örneğin Azerbaycan'dan yazan Lamiya Adilgızı, Azeri diyanet yetkililerin bile bir zamanlar namazdan habersiz olduğu ülkede, şimdilerde ramazanın ülkeyi nasıl dönüştürdüğünü anlatıyor. 

Biz aslında neyi arıyoruz?

Ramazanın kendisinde bir değişiklik yok. Aslında biz eski ramazanları değil, 'eski bizi' arıyoruz. Özlenen eski ramazanlar değil, bizim o eski samimi duygularımız...

Değişen biziz, yani insan...

"Ah eski ramazanlar" diyenler aslında çocukluk günlerinin ramazanlarını özlüyorlar... Yani, duygularının henüz dünya malı ihtirasıyla kirlenmediği, siyaset ya da ekonomi gündemiyle iğdiş olmadığı, geçim kaygısıyla gölgelenmediği ya da refah seviyesinin getirdiği tüketme yoğunlaşmasıyla perdelenmediği günleri...

Ama bir gerçek var ki, Ramazanlar her geçen yıl daha bir coşkuyla ihya ediliyor bu ülkede. Önemli olan, ne kadar bir coşku ve sarmalanma duygusuyla karşılık verdiğimizdir bu mübarek gün ve gecelere... Ne kadar istifade edebildiğimizdir.

Biz bu iklimin neresindeyiz sorusu, "ah eski ramazanlar" dillendirmesinden daha gerçekçidir...

http://www.haber7.com/haber/20090904/2-general-2-aykiri-iftar-ve-Turkiye-gercegi.php
Yasal haklarınızı en üst seviyede koruyup kullanabilmeniz için önemli gördüğünüz konularda mutlaka profesyonel destek almanız, bu anlamda bir avukatla anlaşmanız kesinlikle tavsiye edilir.