Son yazılar

Welcome to Hukuk Forum Sitesi - Hukuk ve hayata dair her şey!. Please login or sign up.

18 Mayıs 2024, 02:54:50

Login with username, password and session length
Üyeler
  • Toplam Üye: 4,265
  • Latest: rizab
Stats
  • Toplam İleti: 8,828
  • Toplam Konu: 4,368
  • Online today: 479
  • Online ever: 549
  • (13 Ocak 2023, 13:23:05)
Çevrimiçi Kullanıcılar
Users: 0
Guests: 429
Total: 429

Bu kan sizin üzerinize de sıçrar!, Ahmet Kekeç, Star

Başlatan kilimanjaro, 09 Aralık 2009, 09:29:51

« önceki - sonraki »

kilimanjaro

Manidar olmaktan çıktı... Ne zaman çözüm konusunda bir umut belirse, memlekette tuhaf şeyler oluyor.

Bütün bir 28 Şubat ve "darbeler süreci"ni eylemsizlikle geçiren terör örgütü PKK, "önderleri"nden esirgenen 17 santimetrekarelik alanın hesabını sormak için arbede çıkarıyor, karakol basıyor, şehirleri ateşe veriyor, masum insanları öldürüyor.

Bu mudur?

Manidar olmayan rastlantıları sıralayalım... Bakalım ortaya nasıl bir tablo çıkacak?

İçişleri Bakanı Beşir Atalay, "şiddete izin vermeyeceklerini" söylüyor.

Sokak gösterileri başlıyor.

Hükümet, açılımın süreceğini, bu çalışmalarda DTP'nin muhatap alınacağını söylüyor.

DTP'li Demirtaş, "Ama Sayın Öcalan'ın hücresi küçük... Avluya açılan pencerede de sineklik var" diyor.

Sayın Öcalan'larının penceresindeki sineklik kaldırılıyor.

Bir başka DTP'li, "Sorun odanın şekli şemaili değil. Sayın Öcalan muhatap alınmak istiyor. Muhatap almazsanız, üzülür" diyor.

Ergenekon davasının en önemli cüzü tamamlanıyor, sorgulanamaz sanılan üst düzey görevliler ifadeye çağrılıyor.

Molotof kokteylli saldırganlar sokakları ateşe veriyor, insanları yakıyor.

DTP Genel Başkanı Ahmet Türk, "Bu olayları bize fatura etmeyin" diyor.

Molotof kokteylli saldırganlar alay eder gibi DTP'nin sloganlarını çığırıyor.

DTP'yle ilgili kapatma davasının görüşmeleri başlıyor.

DTP'li Emine Ayna, "Dağa çıkarız... Bu kez eskisinden daha kötü olur" diyor.

Başbakan Erdoğan, Kuzey Irak'taki PKK varlığının tasfiyesi için ABD'de pazarlığa oturuyor...
Reşadiye'de Jandarma karakolu basılıyor.

Bütün bu sevimsiz görüntülere, barışa yönelik her türlü girişime karşı çıkan ve "Açılım bitmiştir, Türkiye yönetilemez hale gelmiştir" diyen muhalefet partilerinin çözümsüzlük politikaları eşlik ediyor.

Peki, kimler el ovuşturuyor?

Memleketi şiddet politikalarıyla yönetmeye alışmış kesim el ovuşturuyor.

Kargaşadan medet uman ve kandan beslenen "müntesipler" el ovuşturuyor.

Başlangıçta işi ciddiye almayan, ama iş ciddiye binince, "Bu kadarını öngörememiştik, Bari muhterem Öcalan'a da özgürlük olsun" diyen DTP'nin şahin kanadı el ovuşturuyor.

Muhterem Öcalan'ları el ovuşturuyor.

Muhterem Öcalan'larını sevk ve idare eden "derin bakıye" el ovuşturuyor.

Dersim tenkili'ni çözüm olarak sunan ve bundan hiç utanmayan monşer takımı el ovuşturuyor.

Dersim önermesini öpüp başına koyan "dürüst siyasetçiler" el ovuşturuyor.

Muhtemeldir ki, Sayın Baykal da "vetire"den hoşnuttur... Dün, grup toplantısında yaptığı konuşmada, "Hükümet başarısız oldu... Cumhuriyet bu işin üstesinden gelecektir" diyordu.

Bugüne kadar bu işin üstesinden gelemeyen cumhuriyet bundan sonra kuş mu konduracak, "demokratik açılım" dışında ne önerecek?

Bilmiyoruz...

Bildiğimiz şu:

Bir yerde kan varsa, o kan herkesin üzerine sıçrar... Baykal ve "el ovuşturanlar takımı" bundan vareste değildir.

http://www.stargazete.com/gazete/yazar/ahmet-kekec/bu-kan-sizin-uzerinize-de-sicrar-haber-230416.htm
Yasal haklarınızı en üst seviyede koruyup kullanabilmeniz için önemli gördüğünüz konularda mutlaka profesyonel destek almanız, bu anlamda bir avukatla anlaşmanız kesinlikle tavsiye edilir.

kilimanjaro

Bu yazı, bazı DTP'lileri üzecek... Üzülsünler... Onlar da, "Biz Kürt halkının temsilcisiyiz. Varsa yoksa İmralı... İmralı'daki zat muhatap alınmadan hiçbir şey hallolmaz" dediklerinde üzüyorlar.

Konuya girmeden önce, dostça bazı şeyler söylemek istiyorum.

BİR- DTP, "Türkiye partisiyiz" savıyla ortaya çıkmıştı... DTP'den önceki partiler de bu iddiayı seslendiriyordu. Biz de, "Öyle diyorlarsa öyledir" deyip, fazla kurcalamıyorduk. Fakat, pratik teoriyi aştı, süreç içinde DTP etnik duyarlıkların kendisini ifade ettiği biricik siyaset kanalına dönüştü. Olmadı...

İKİ- Tamam, DTP'nin (genellikle Kürt oylarına dayandığı için) bir temsil özelliği ve değeri var. Fakat, Kürt oylarına dayanan yegane parti DTP değil... Bunu, bölgedeki oy dağılımına bakarak anlamak mümkün. Dolayısıyla "temsil" iddiası havada kalıyor.

ÜÇ- Meşru siyaset yapmaya çabalayan ve sadece halkın oylarına dayandığını öne süren DTP'nin, bir an önce "İmralı" fetişi ve "Önder" yüceltmesinden kurtulması gerekiyor... Tamam, "önderleri"ne gereken ihtiramı göstersinler. Ama, "Her işin başı İmralı... İmralı'daki güneşimiz" söyleminden de kurtulsunlar.

Bu yazı, "İmralı'daki güneş"in bazı tuhaf halleriyle ilgili...

Daha önce de yazmıştım, tekrar olacak...

Olsun...

Seveni, tapanı, hâşa "Rab" mesabesinde benimseyeni çok olabilir ama, bu "güneş" bana hiç güven vermiyor. Tuhaf bir adamla karşı karşıyayız.

Bir zamanlar, henüz "Stalinist" örgütlenmesinin başındayken, Türkiye'den giden gazetecilere, "TSK'nın öncü ve modernleştirici rolünden" sözediyordu. Hatta, daha da ileri gidip, bölgedeki "feodal gericiliğe" karşı, öncü modernleştirmecilerin işbirliği yapmaları gerektiğini öğütlüyordu.

Bir ara kendisini Atatürk'e benzetmişti.

Doğu Perinçek'in "2000'e Doğru" dergisi de, olumlu tarafından bakarak, bunu kapak yapmıştı.

İkinci karede, uçakta gözleri bağlı olarak "vatan"a getirilen Abdullah Öcalan görüntüsü var.

Hani, Levent Göktaş olduğu sanılan görevli, "Vatana hoş geldin Öcalan" demişti ya... Türk matbuatı henüz "bebek katili yakalandı" psikozundan çıkamamış, bir taraftan da PKK sempatizanları Öcalan'ın yakalanışını protesto etmek için kendilerini yakıp duruyor... Tam o günlerde ilginç bir laf etti önderlik, "işbirliğine hazırım" dedi.

Benzeri şeyleri mahkemede de söylemişti.

Hayır, bu "işbirliği çabası"nı yargılamak için söylemiyorum...

Madem "önderlik"tir, kimlerle ne düzeyde ilişki kuracağına, hangi modernleştirici mahfillerle işbirliği tesis edeceğine kendisi karar verecektir...

Bir gün, Emre Kongar'la dirsek dirseğe verip "Bu feodalizm bizi yedi bitirdi hacım, bir an önce modernleşelim" dese, onu bile yadırgamam.

Öcalan budur, PKK böyle bir harekettir zaten...

Nitekim, demokratik açılım sürecinde "önderlik cephesi"nden gelen açıklamalar, bunu teyid eder cinstendi.

Mesela, "Önder", Baykal'ın "açılım" konusundaki eleştirilerine hak veriyor... "Eve dönüş" projesinin "devlet aklı" olduğunu, AK Parti'nin rol çaldığını, "iyi çalışılması" durumunda, iktidar partisinin bölgedeki gücünün azaltılacağını söylüyor. Bütün mesele AK Parti'ymiş gibi... AK Parti giderse, ortada "Kürt meselesi" kalmayacakmış gibi...

İlerici mahfillerle "kankalık" durumları devam ediyor gördüğünüz gibi...

Önderlik, süreçten, muhtemelen "gerici" saydığı (elini taşın altına koymuş) AK Parti'nin değil, "ilerlemeci" ve "modernleşmeci" refiklerinin kârlı çıkmasını istiyor.

Size de tuhaf gelmiyor mu bu durum?

Bana tuhaf geldiği için "ikinci baskı"ya gerek duydum.

http://www.stargazete.com/gazete/yazar/ahmet-kekec/imrali-daki-gunesiniz-boyle-bir-adam-iste-haber-230652.htm
Yasal haklarınızı en üst seviyede koruyup kullanabilmeniz için önemli gördüğünüz konularda mutlaka profesyonel destek almanız, bu anlamda bir avukatla anlaşmanız kesinlikle tavsiye edilir.