Son yazılar

Welcome to Hukuk Forum Sitesi - Hukuk ve hayata dair her şey!. Please login or sign up.

20 Mayıs 2024, 00:23:55

Login with username, password and session length
Üyeler
  • Toplam Üye: 4,265
  • Latest: rizab
Stats
  • Toplam İleti: 8,828
  • Toplam Konu: 4,368
  • Online today: 119
  • Online ever: 554
  • (18 Mayıs 2024, 06:22:10)
Çevrimiçi Kullanıcılar
Users: 0
Guests: 116
Total: 116

Dini açılım, Ayşe Böhürler, Yeni Şafak

Başlatan kilimanjaro, 05 Eylül 2009, 14:04:27

« önceki - sonraki »

kilimanjaro

Kürt açılımı, Ermeni açılımı derken Dini Açılım Ertuğrul Özkök ve Ahmet Hakan vasıtası ile gündemimize girdi. Böylece Ramazanın ruhu Hürriyet gazetesine sirayet etti. Buna şükreden çok mümin vardır eminim. Reklam kokuyor bu hareketler diye eleştirenler, din jandarmalığı yapıp "olmadı, böyle de umre yapılır mıymış" diyenler, Allah katındaki makbuliyetini sorgulayanlar, umreyi siyasi özür gibi görenler, çeşit çeşit tepki var ortada. İlgi çekici olduğu kesin, Sebati Karakurt'un fotoğrafları muhteşem. Tam iki rekat şükür namazı kılacak durum. Ancak tabii ki bu ne bir mühtedi hikayesi ne de hidayet. Belki de bu nedenle İslami çevrede tepki oluşturuyor. Kısaca biz dindarlar konuya karşı nasıl bir tutum alacağımıza karar veremedik henüz.

Tüm bu fikir çatışmalarından bizi kurtaracak bir Oliver Rehn de yok ki açılımınıza içerik katın diyen. Kendimiz doğruyu bulacağız çaresiz. Her şeyden önce dindarlığı kendi tekelimizde saymayacağız. İbadet etme, ibadeti tecrübe (EXPERIENCE), ortamı görme merakı sadece dindarların tekelinde değil. Umreye sadece mükemmel Müslümanlar gider diye bir şart da yok. Herkes bunu yapabilir. Bir İngiliz bunu yapınca yere göğe koyamıyoruz da bizimkiler yapınca niye tu kaka diyoruz anlamadım.

Velev ki reklam olsun, velev ki samimi olmasın, velev ki iktidara yaranmak için olsun. Velev ki medyanın tuhaf hallerinden birisi olsun, velev ki popislam bir yaklaşım olsun .

Bize ne? Ameller niyetlere göredir. Niyet de sadece yaradan ile kulu arasında gizli bir şeydir. Bu nedenle biz dış alemdekilerin yaptığı her yorum zan ve orucu fesat etmekten başka işe yaramaz. Elimizde ne iman metremiz var ne de niyet okuyucularımız. Kollektif ramazan gıybetine ortak olarak oruçlarımız zayii oluyor. Özellikle dindarlar, inançlarının gereğini yaparak "Allah bilir" deyip geçmeli. Ayrıca din jandarmalığı yapmak inanan, inanmayan herkesi dinden soğutuyor...

...

Televizyonda çalışmaya başladığım günlerden bu yana yaklaşık 15 yıldır Ramazan'da mutlaka program yaparım (yapımcı olarak) . Bu sene de Kanal 1 televizyonundaki sahur programını yapıyorum. Avrupa, Azerbeycan, Kıbrıs dahil Türklerin olduğu her yerden aldığımız izleyici soruları yıllara göre değişen soru profilini kıyaslama imkanı veriyor. Hiç susmayan telefonları ve e-postalar ile izleyicinin içeriğini belirlediği bir program hazırlıyoruz..

Geçen 15 yılı göz önüne aldığımızda bu tarz programlara katılanlar genelde daha yaşlı kesim olurdu.. Sorular ağırlıklı olarak "abdestimi alırken parmak aralarıma su gelmezse ne olur ", "dirseğimi neresine kadar yıkamalıyım", "kaza namazı kılmalı mıyım" gibi alanlarda döner dururdu.

Kanal 1'de dikkatimi çeken ise sahurda soru soranlar arasında gençlerin çoğunluğu teşkil etmesi. Sorular da daha çok dinin manası ve tartışmalı alanlarda yoğunlaşıyor, ibadetlerin içeriğini soruyorlar. Dini samimiyetlerini ibadetlerine aktaramamaktan şikayetçiler. Arayanlar arasında hayat kadını olan veya konsomatrislik yapanlar da var ve hatta eşcinsellerde... Namazını orucunu hiç bırakmayan bir hayat kadınının da soruları var, ibadet yapmak isteyen eşcinsellerin de.

Diğer bir gözlemim ise bunun tam tersi önyargıların yaygınlığı ile ilgili.

Dini bilmek ve anlatmak için, hatta dindar olmak için başörtülü olmak şart gibi bir yerleşik kanının izlerini burada da görüyorum. "Başı açık ya da makyajlı ve hatta sakalsız birisi din anlatamaz" şeklinde görünümün ön plana çıktığı yorumlar burada da karşımıza çıkıyor.

Hıristiyanlık ve diğer dinler ile İslamiyet'in farkı konusunda okullarda hiç bir şey öğretilmediği kesin çünkü bu konuda gelen soruların çokluğu şaşırtıcı. Okullarda temel dini bilgilerden önce, dinler tarihi ve din felsefesi mutlaka okutulmalı. İman, atalarının dinini taklide dönüştüğünde içeriğini ve manasını yitiriyor.

Aslında inanan inanmayan herkesin, hepimizin kafası karışık. Geleneksel yorumlarla İslam'ı anlatanlar ise bu sorular karşısında tatmin edici cevaplar üretemiyor ne yazık ki. Program yapımcısı olarak mutlaka dini anlatacak olan kişilerin kendilerini ve örneklerini yenilemeleri gerektiğini düşünüyorum. Peygamberimiz bugün yaşasaydı bize neler söylerdi.

Şeytan hepimizle uğraşıyor, vesveseler, inanç sorgulamaları din adamlarını kapsıyor olmalı. Ancak bunlar dini anlayışlarımızı dinamik kılıyor. Din adamlarının da bu dinamizmi hissedip yansıtmaları gerekiyor.

Dini reforma değil ama dini açılıma da ihtiyacımız var. Din tartışılabilir bir şeydir, tartışılmalıdır ki (bilenler arasında tabii ki) imanımız dinamik kalsın. Avamın kafası karışmasın diye dini tartışmalarımıza sınırlar koymayalım. Ayrıca dindarlık hiç bir anlayışın, cemaatin tekelinde değil. Din jandarmalığı yapmak yerine imanımızın kalitesini artırmaya çalışsak daha doğru sorular ve cevaplar üzerinde tartışabiliriz.

http://yenisafak.com.tr/Yazarlar/Default.aspx?t=05.09.2009&y=AyseBohurler
Yasal haklarınızı en üst seviyede koruyup kullanabilmeniz için önemli gördüğünüz konularda mutlaka profesyonel destek almanız, bu anlamda bir avukatla anlaşmanız kesinlikle tavsiye edilir.