Son yazılar

Welcome to Hukuk Forum Sitesi - Hukuk ve hayata dair her şey!. Please login or sign up.

09 Mayıs 2024, 00:46:32

Login with username, password and session length
Üyeler
  • Toplam Üye: 4,264
  • Latest: Elçin
Stats
  • Toplam İleti: 8,824
  • Toplam Konu: 4,365
  • Online today: 124
  • Online ever: 549
  • (13 Ocak 2023, 13:23:05)
Çevrimiçi Kullanıcılar
Users: 0
Guests: 122
Total: 122

Kelime körü, ses körü ve nankör, Cemal Demir, haber7.com

Başlatan kilimanjaro, 15 Temmuz 2010, 17:17:11

« önceki - sonraki »

kilimanjaro

Kanadalı romancı Howard Engel, 31 Temmuz 2001 sabahı uyandı, kahvaltısını yaptı ve adeti olduğu üzere kapısına çıkarak abone olduğu gazeteyi kapı önünden aldı. Hatıralarında, ''Diğer sabahlardan farklı bir sabah olabileceğinin farkında değildim'' diye anlatıyor.

Ancak, oldukça farklı bir sabahtı. Abonesi olduğu ''Toronto Globe and Mail'' gazetesinin birinci sayfasında baktığında, o güne kadar görmediği bir gazete ile karşılaştı. ''Kiril, Arap ya da Kore gibi bir alfabe ile yazılmış gibiydi gazete.''

Yakınlarının kendisine yaptığı bir şaka ile karşı karşıya olduğunu düşündü ve hemen gazetenin ikinci sayfasını açtı. Ama o sayfalar da okuyamadığı bir alfabeyle yazılmıştı. Ne olduğunu anlamak için kütüphanesine gitti ve raftan İngilizce olduğuna emin olduğu bir kitap aldı. Ancak bu kitap da tuhaf bir alfabeyle yazılmış bir kitaba dönüşmüştü. Hiçbir şey anlaşılmıyordu. Bütün kütüphanesi bir anlamsızlık yığınına dönüşmüştü.

O anda sorunun kitaplarda ya da gazetede olmadığını anladı. Howard Engel, beyin felci geçiriyordu. Beynin, görme korteksinin okurken kullanılan bölümünde hasar oluşmuştu. Fransız nörolog Stanislas Dehaene'nin ''kelime körlüğü'' dediği rahatsızlığı yaşıyordu.

Uluslararası tıp literatürü ''alexia'' diyor. Biz Türkçede ''aleksi'' diyoruz bu oldukça nadir görülen rahatsızlığa. Hasta hem okuyamıyor hem de yazamıyorsa ''agrafili aleksi'', sadece okuyamıyorsa ama yazabiliyorsa ''agrafisiz aleksi'' deniyor.

Gözleri sapa sağlamdı Engel'in. Herşeyi aynı şekilde görüyordu. En ufak değişiklik yoktu. Sayfalardaki karakterleri şekilleri de görüyordu. Ama gördüklerine bir anlam veremiyordu.

Hayatını yazdığı polisiye romanlarıyla kazandığı için bu hastalık onun için çok ekstra bir felaketti. ''Yazar olarak buraya kadarmış diye düşündüm'' diyor.

Engel'in sıradışı rahatsızlığını önceki sayısında, New Yorker dergisinde ''A Man of Letters'' başlığında etkileyici ve uzun bir makaleyle paylaşan ünlü nörolog Oliver Sacks, yurttaşı Howard Engel'ın oldukça tuhaf sağlık şikayetinden, 2002 Ocak ayında kendisine yazdığı mektupla haberdar olduğunu anlatıyor.

Hastalığının ilk şokuyla yazı hayatının bittiğini düşünürek üzülen Engel, çok geçmeden birşeyi farketti. Yazabiliyordu. 31 Temmuz günü gittiği hastanede, hemşire ona kimlik bilgilerini doldurması için bir form verdi. Howard Engel o an, sadece okuyamadığını değil, kendi yazdığını da okuyamadığını farketti. Yazabiliyordu ama okuyamıyordu.

Sonraki rehabilitasyon döneminde garip alfabe olarak okuduğu metindeki şekilleri parmağıyla takip ettiğinde, hangi kelime olduğunu hatırlayabiliyordu. Buna ''motor hafıza'' diyor Doktor Sacks. Örneğin, 20 defa üst üste 'kedi' yazdıktan sonra parmağınızla boşlukta aynı hareketi yazdığınızda beyniniz hemen kediyi algılıyor.  Parmağınızın bu hareketi beyninizde 'kedi' fikrini uyandırıyor.

Engel, kelimeleri gözüyle göremiyor. Çünkü beynindeki görsel korteksi hasarlı. Ancak, kağıtlardaki kitaplardaki kelimeleri 'motor hafızasını' kullanarak ''görebiliyor''. Bunun için tek yapması gereken parmağıyla boşluğa, aynı şekli çizmek.

Daha ilgincini ileri safhalarda farkediyor. Diliyle gördüğü şekli üst damağına çizdiğinde de hemen onun hangi kelime olduğunu anlayabiliyordu. Diliyle okumak en hızlısı oldu. Şimdilerde ise  gördüğü kelimenin harflerini diliyle alt dişine yazınca, ne olduğunu hatırlayarak okuyor. Yıllar içinde diliyle okumayı o kadar geliştirdi ki, alt yazılı yabancı filmi bile anlayarak seyredebiliyor. Bir kitabı biz 'gözüyle' okuyanlar kadar hızlı okuyabiliyor.

Oliver Sacks, sonbaharda yayınlayacağı ''The Mind's Eye (Aklın Gözü)'' adlı kitabında, Howard Engel'in 'kelimeleri okuyamamasının' hikayesini anlatacak. 'Kelime körü' oluncaya kadar yayınlanmış ve çok satan 14 romanı olan Howard Engel, 2005 yılından itibaren kahramanı Benny Cooperman'ın polisiye romanlarını yazmaya yeniden başladı. 2007 yılında ise ''The Man Who Forgot How to Read (Nasıl okunduğunu unutan adam)'' adıyla hatıralarını yazıp yayınladı.

İnsan beyninin ne büyük muamma olduğunu hatırlatan bir vaka Engel'in hastalığı. İnsanın okuma yeteneği doğuşta beyinde kodlanmış olarak geliyor. Ancak yazı, insanın oğlunun birkaç bin yıl önce icat ettiği bir kültür.

Birşeyi daha öğreniyoruz. Beynimiz inanılmaz esnek. Allah korusun bir parçasında hasar olduğunda, ciddi boyutta bir arıza değilse bir başka ünitesini geliştirip hayata devam edebiliyoruz.

Aslında başka bir konuya giriş amacıyla yazmaya başladığım bu mektubu yazarken NPR adlı nefis radyodan bir başka enteresan hikayeyi dinleyince, aslı mevzumu sonraki mektuba bırakarak, sahip olduğumuzu bile bilmediğimiz sağlık nimetlerine şükür vesilesi olması için bu yeni vakayı da paylaşmaya karar verdim.

Ses körlüğü

Körlük nedense gözle irtibatlandırdığımız birşey. Bu sathi anlamı. Daha derinde ise körlük çok daha yaygındır. İnsanların çoğu birşeylerin körüdür. Birçoğumuz neyin körü olduğumuzu bile bilmeyiz. Tıpkı Virginia eyaletinin kuzeyinde yaşayan Steve Royster gibi. 27 yaşında kadar farkında olmadığı bir şeyin farkına ancak o yaşında bir ofiste çalışmaya başlayınca varıyor.

''Herkes telefonda benim kim olduğumu anlıyor ama benim kiminle konuştuğum hakkında zerre fikrim yok'' diyor. Ve o yaşına kadar ailesinin arkadaşlarının telefonda duydukları sesin sahibini tanıyabilmek gibi mucizevi bir yeteneğe sahip olduklarını düşünüyor.

Steve Royster, tıp dilinde ''phonagnosia'' denen hastalıkla malul. Yani ''ses körlüğü''. Yani, sesleri duyarak sesin sahibini ayırt edemiyor. Bu kişi isterse annesi olsun.  Tabii ki en büyük problemi de telefonda yaşıyor. Fonagnosik olan hasta, telefonda dinlediği sesin kadın mı erkek mi, yaşlı mı genç mi, mutlu mu sinirli mi olduğunu anlayabiliyor. Ama konuştuğunun kim olduğu hakkında en ufak bir fikri bile yok.

''Her ses bana aynı geliyor değil. Farklılıkları var. Ama sadece kime ait oduğunu anlamam mümkün değil'' diye anlatıyor Rosyter. NPR'a konuşan phonagnosia uzmanı Diana Sidtis, beynin, sesten cinsiyeti, yaşı ya da duygusal tonu ayırt eden bölümüyle, sesten kişisel illiyet kuran bölümünün farklı olduğunu hatırlatıyor. Yani bu bölümlerden biri arıza yaptığında diğeri çalışmaya devam ediyor.

Beyninin bu bölümü hasar gören Rosyter, kendisini telefonda arayan annesi bile olsa tanıyamıyor. Ancak konuşmada evle ilgili bir detay ya da kardeşiyle ilgili bir hikaye geçtiğinde konuştuğu yabancı kadının, aslında kendisini doğuran kadın olduğunu anlayabiliyor.

Rosyters, 27 yaşına kadar hasta olduğunun bile farkında değilmiş. Artık hastalığını bilen Royster, telefon geldiğinde ilk olarak arayanın kim olduğunu söylemesi için ısrar ediyor. Tabii ki bir de imdadına yetişen teknoloji var. Telefon ekranlarında kimin aradığını gösteren ''caller ID'' özelliği. ''Bu 'Caller ID' özelliğini icat eden var ya cennetlik yemin ediyorum'' mealindeki sözleri, kocaman bir gülümsemenin şükrüme eşlik etmesine sebep oluyor.

Allah hepimizi her tür körlükten korusun. Ve tabii ki en başta da körlüğün en belalısı olan nankörlükten. Çokça şükretmeliyiz halimize.

Cemal Demir - Haber 7
cemaldemir111@gmail.com
http://www.haber7.com/haber/20100714/Kelime-koru-ses-koru-ve-nankor.php
Yasal haklarınızı en üst seviyede koruyup kullanabilmeniz için önemli gördüğünüz konularda mutlaka profesyonel destek almanız, bu anlamda bir avukatla anlaşmanız kesinlikle tavsiye edilir.