Son yazılar

Welcome to Hukuk Forum Sitesi - Hukuk ve hayata dair her şey!. Please login or sign up.

18 Mayıs 2024, 06:15:12

Login with username, password and session length
Üyeler
  • Toplam Üye: 4,265
  • Latest: rizab
Stats
  • Toplam İleti: 8,828
  • Toplam Konu: 4,368
  • Online today: 540
  • Online ever: 549
  • (13 Ocak 2023, 13:23:05)
Çevrimiçi Kullanıcılar
Users: 0
Guests: 533
Total: 533

Kemalizm'in en saf hali: Onur Öymen!, Emre Aköz, Sabah Gazetesi

Başlatan kilimanjaro, 14 Kasım 2009, 12:58:37

« önceki - sonraki »

kilimanjaro

CHP Genel Başkan Yardımcısı, emekli büyükelçi Onur Öymen'in, 1937-38 yıllarında Dersim'de (Tunceli) yaşananları değerlendirme biçimi, Kemalizm adını verdiğimiz otoriter devlet ideolojisinin 'aslında' ne olduğunu sanırım herkese göstermiştir.
Bu konuyu irdelemeden önce, gelin olayı baştan alalım. Ne demişti Öymen?
Geçenlerde yaptığı konuşmada, önce demokratik açılımın gerekçesi olarak, 'Analar ağlamasın' denildiğini hatırlattı. Ardından da şu sözleri sarf etti:
"Bu ülkenin anaları çok ağladı. Tarihimiz boyunca çok şehit verdik. Çanakkale Savaşı'nda 200 bin şehidimiz vardı, hepsinin anası ağladı. Kimse çıkıp 'bu savaşı bitirelim' demedi.
Kurtuluş Savaşı'nda, Şeyh Sait isyanında, Dersim isyanında, Kıbrıs'ta analar ağlamadı mı? Kimse 'analar ağlamasın, mücadeleyi durduralım' dedi mi? İlk siz diyorsunuz. Çünkü sizin terörle mücadele cesaretiniz yok."
Onur Öymen daha sonra da bu sözlerinde ısrar etti, "Yanlış anlaşıldım" filan diyerek geri adım atmadı.

***
Bu sözlerde sürüyle arızalı yön var:
1) "Tarih boyunca çok şehit verdik". Öymen, bunu sanki mağdur edilmişiz, kendimizi savunmuşuz gibi sunuyor... Valla sen buralardan kalkıp Viyana'lara kadar gidersen, elbette çok şehit verirsin. Hem giderken verirsin, hem dönerken.
2) Çanakkale'deki şehit sayısı 60 bindir. (Benim değil, Genelkurmay'ın rakamı.)
3) Çanakkale büyük bir dünya savaşının parçasıdır. Kurtuluş Savaşı, Türk/Müslüman Anadolu'nun, özellikle Yunanistan işgali karşısında var olma mücadelesidir. Kıbrıs deseniz, etnik katliama karşı müdahaledir.
Bu örneklerin hepsinde düşman devletler vardır. Halbuki biz burada iç meselemizi konuşuyoruz.
Şeyh Sait, Dersim ve PKK isyanlarında ortak olan şudur: Ölen de bizim vatandaşımız, öldüren de...
Demek ki ortada "çözülmesi gereken" bir toplumsal-siyasi mesele var.
4) Hükümetin terörle mücadeleye cesareti olmamasına gelince: Artık bu kadar da saçmalanır mı yahu?
Tayyip Erdoğan, Mart 2003'ten bu yana Başbakanlık koltuğunda oturuyor. Bu süre içinde sürüyle iç ve dış operasyon yapıldı.
Kaldı ki olayın cesaretle bir ilgisi yok. Çünkü pratikte mücadeleyi zaten Silahlı Kuvvetler yürütüyor.
Sorunun silahla çözülemediği 25 yılın sonunda apaçık görünmüş. Artık siyasi çözüme geçiliyor. Olay bundan ibaret...

***
Dönelim Kemalizm meselesine:
Onur Öymen, Dersim'de yapılanları olumlayınca, Aleviler onu Hitler'e benzetti.
Haksız değiller. Çünkü Dersim'de, mağaralara sığınan kadın, yaşlı ve çocuklar, zehirli gazla yok edilmişlerdir. Bu bir insanlık suçudur.
(O dönemin şahidi, eski dışişleri bakanlarında İhsan Sabri Çağlayangil "fareler gibi" tabirini kullanıyor.)
Bazılarının sandığının aksine, Onur Öymen burada gaf yapmıyor. Dili sürçmüyor.
Tam da Kemalizm'in halka ve sorunlara bakışını özetliyor: "Sus ve itaat et. Aksi halde seni yok ederim."
Özetle: Bir devlet ideolojisi olarak Kemalizm'e işte bu yüzden karşıyım.
Eğer Kemalist isen, dün Dersim'i, bugün de yargısız infazları çözüm olarak görüyorsun demektir.
Bilinçli Kemalistler bu bağlantının farkındadır.Tabii bir de Kemalizm'i 'Atatürk'ü sevmek' zanneden Etrak-ı Biidrak var ki geçiniz...

http://www.sabah.com.tr/Yazarlar/akoz/2009/11/14/kemalizmin_en_saf_hali_onur_oymen
Yasal haklarınızı en üst seviyede koruyup kullanabilmeniz için önemli gördüğünüz konularda mutlaka profesyonel destek almanız, bu anlamda bir avukatla anlaşmanız kesinlikle tavsiye edilir.

kilimanjaro

Geçenlerde İstanbul Taksim'de bir 'Sahaflar Şenliği' yapıldı. Oradan aldıklarım arasında, 1934'ten birkaç 'Hafta' dergisi de vardı.
Popüler konulara değinen derginin 26 Eylül 1934 tarihli sayısında gaz maskesi takmış bir asker illüstrasyonu yer alıyor: Adam, zehirli gaza maruz kalarak bayılmış bir kızı kucağında taşımakta.
Ben Zehirli Gaz Harbi konulu bu çarpıcı kapağı görünce düşünmüştüm: Acaba 1934'te zehirli gaz korkusuna yol açan neydi?
Öyle ya; Birinci Dünya Savaşı bitmiş, Hitler ise Yahudileri yok edeceği gaz odalarını henüz kurmamıştı.
Zehirli gazlar herhalde en çok I. Dünya Savaşı'nda kullanıldı. Ancak uygulama ters tepti.
Hem insanlık dışıydı; hedef gözetmiyordu, hem de rüzgârın aniden dönmesiyle, gazı atan taraf korkunç acılarla ölüyordu.


***

Ancak ikiyüzlülük o dönemde de vardı: Uluslararası anlaşmalara rağmen, devletler zehirli gaz üretimi ve saldırısına devam ediyordu.

Irak'ı işgal eden İngilizler, Arap/Kürt isyanını bastırırken de gaz kullanmışlardı.

Bolşevikler ise isyancı Tambov köylülerine karşı 1921'de gaza başvurmuştu.

1921-1927 arasında da Kuzey Afrika'daki Berberi isyanına karşı İspanyol ve Fransız ordusu aynı şeyi yapmıştı.

Daha sonraları, 1935'te, faşist Mussolini liderliğindeki İtalya, Etiyopya'yı işgal ettiğinde, direnişe karşı gaza sarılmıştı.
Çok korkunç bir olaydı bu: İtalyanlar, gaz bombası atmakla yetinmemiş, uçaktan yere sıkmanın da ötesinde, toz halindeki hardal gazını toprağa katmışlardı.
Bu olayda 150 bin Etiyopyalının öldüğü ya da yaralandığı tahmin ediliyor.


***

Hafta dergisinin niye zehirli gazdan söz etme ihtiyacı duyduğu şimdi anlaşılıyor.
Bir kere insanlar, yeni bir savaşta gelişmiş gaz silahları kullanılmasından korkuyor.
Korkuyu besleyen bir olgu da Türk ordusunun hazırlıkları olsa gerek: O yıllardan kalma bazı fotoğraflarda, gaz maskeli askerler yer alır.
Zehirli gaz tatbikatı yapan, bu konudaki ilkyardımı filan öğrenen askerler, eve döndüklerinde yaşadıklarını elbette çevreye anlatıyordu.
Ayrıca piyasaya 'Zehirli Gaz ve Korunma' (1935) başlıklı kitaplar çıktığını da biliyoruz.
Bir bilgi daha: Emekli öğretmen, Dr. Binbaşı Hüsnü Vural'ın kaleme aldığı, 1939 tarihli, 'Askeri Kimya (Gaz Silahı)' başlıklı bir kitap var. Subay mekteplerinde okutuluyor.


***

Artık sadede gelelim mi?
Zehirli gaza karşı hazırlıklar yapan Türk ordusunda da herhalde az ya da çok bir gaz stoku vardı.
Ve bu gazın bir kısmı 1937/38'de, Dersim'de kullanıldı. Olaya şahit olan İhsan Sabri Çağlayangil, "Mağaralarda, fareler gibi öldüler" diyordu.
Gazın korkunçluğunu yukarıda anlattım:
Mağaraya, köye, kasabaya attığın zaman, sadece silahlı hedefi değil; kadınları, çocukları, yaşlıları, hastaları ve hayvanları da öldürüyorsun.
Bu nedenle de yaptığın mazur görülmüyor, insanlık suçu işlemiş oluyorsun.
CHP Başkanı Deniz Baykal'ın ısrarla savunduğu Onur Öymen, işte bu yüzden, yani masumların gazla öldürülmesine simgesel onay verdiği için Hitler'e benzetiliyor.
Bir şey sorabilir miyim: Dersim harekâtını Atatürk'ün bizzat yönettiği söyleniyor. Doğru mu bu?

http://www.sabah.com.tr/Yazarlar/akoz/2009/11/18/onur_oymen_niye_hitlere_benzetildi
Yasal haklarınızı en üst seviyede koruyup kullanabilmeniz için önemli gördüğünüz konularda mutlaka profesyonel destek almanız, bu anlamda bir avukatla anlaşmanız kesinlikle tavsiye edilir.

kilimanjaro

Dünkü yazının son cümlesinde "Bir şey sorabilir miyim" demiştim, "Dersim harekâtını Atatürk'ün bizzat yönettiği söyleniyor. Doğru mu bu?"
Bazı okurlarımız, sağ olsunlar, benim beceriksizce yapılmış 'tecahül-ü arifane'me cevap vermiş.
Yine de binlerce teşekkür. Burada birlikte bir şeyleri öğreniyor ve paylaşıyoruz. Çok mutlu oluyorum.
Önce sorunun cevabına değinelim. Daha sonra büyük resme bakarız...

***

Dersim (Tunceli) harekâtını o sırada Başbakan olan Celal Bayar şöyle anlatıyor:
"Mareşal, Erkân-ı Harbiye Reisi, ben başbakanım. Atatürk malum... Üçümüz Dersim'de yapılan büyük ordu manevralarındayız. Manevranın da sonuna gelmek üzereyiz.
Üçümüz bir arada 'Ordunun emniyeti bakımından strateji ne olmalıdır', onu görüşüyoruz. İkisi de Birinci Cihan Harbi'nde muharebe etmişler.
Ben daha çok izleyiciyim. Malumatları geniş... Oradaki her şeyi biliyorlar. Hatta şahsen casusları bile biliyorlar. Dersim'in o halde kalırsa her zaman ordunun emniyeti bakımından tehlikeli olacağını görüşüyorlardı...
O sırada biz konuşurken, Dersimlilerin jandarma karakollarımızdan üç-dört tanesini bastıkları haberi geldi. Atatürk'le göz göze geldik.
Birbirimizi anlıyorduk. Atatürk benim yüzüme baktı. 'Ne olacak' dedi. Anlıyorum, orada emniyet tesis edilecek. Ne olursa olsun bana hitap edecekler. Hükümet reisi benim. 'Anlıyorum efendim, bana hitap edişinizin manasını' dedim. Atatürk: 'Sorumluluğu üzerime alıyorum, vuracağız Dersim'i' dedi ve vurduk..."
Yani işin başında Cumhurbaşkanı Atatürk ve GK Başkanı Mareşal Fevzi Çakmak var. Sivil kökenli Başbakan Bayar da "üstüne düşeni" yapıyor.
Haritayı da unutmayalım: Harekâtta yapılanları Atatürk'ün kendi eliyle işaretleyerek gösterdiği harita, Trabzon'daki müzede durmakta... 'Buradan girdik, şuradan vurduk' diye anlatmış.

***

Bayar ve Çağlayangil'in anılarını yan yana getirdiğinizde (daha niceleri var) manzara ortaya çıkıyor:
Operasyonu Atatürk ve Çakmak yürütüyor. En tepede onlar var. Diğerleri emirleri uyguluyor.
Ama emri verenin de, uygulayanın da vicdan azabı çektiğini, pişmanlık duyduğunu gösteren işaret pek yok:
Zehirli gaz da kullanarak, suçlu/suçsuz ayrımı yapmadan, kadın/çocuk demeden, toptan yok etmeyi, doğru ve meşru bir eylem olarak görüyorlar.

***

Bu ve benzeri olaylardan çıkan bazı sonuçlar şunlar:
* Şimdiye kadar okullarda okutulan cumhuriyet tarihi koca bir yalandır. Her şey çarpıtılmış ve sansürlenmiştir.
* "O vakit öyle düşünülmüş, öyle yapılmış" diyerek 'geçmişi' mazur gösterenler, o dönemi 'bugün' niye savunduklarını anlatsınlar da öğrenelim. İnsanlık suçuna niye sahip çıkıyorlar?
* Şimdi de aynı şeyi mi yapmak istiyorlar? Evet, istiyorlar. CHP'li Onur Öymen tam da bunu dedi.
* Gerçeklerin ortaya çıkması için 'Atatürk'ü Koruma Kanunu'nun da kaldırılması gerekir.
* "Bazı" Alevilere sormak gerek: Madem Dersim'de yapılanları biliyordunuz... Niye 2006'da bin köye, bin Atatürk büstü dağıttınız? Kemalist darbecilerin organize ettiği Cumhuriyet mitinglerini niye desteklediniz? Ve niye, Reha Çamuroğlu'nun ifadesiyle, CHP'nin arka bahçesi oldunuz? Peki, olmaya devam edecek misiniz?

http://www.sabah.com.tr/Yazarlar/akoz/2009/11/19/bu_sartlarda_chpnin_arka_bahcesi_olmaya_devam_edilebilir_mi
Yasal haklarınızı en üst seviyede koruyup kullanabilmeniz için önemli gördüğünüz konularda mutlaka profesyonel destek almanız, bu anlamda bir avukatla anlaşmanız kesinlikle tavsiye edilir.