Son yazılar

Welcome to Hukuk Forum Sitesi - Hukuk ve hayata dair her şey!. Please login or sign up.

09 Mayıs 2024, 03:44:56

Login with username, password and session length
Üyeler
  • Toplam Üye: 4,264
  • Latest: Elçin
Stats
  • Toplam İleti: 8,824
  • Toplam Konu: 4,365
  • Online today: 145
  • Online ever: 549
  • (13 Ocak 2023, 13:23:05)
Çevrimiçi Kullanıcılar
Users: 0
Guests: 124
Total: 124

Morris Şinasinin vasiyeti-İbretlik bir vefa öyküsü, Aydoğan Vatandaş, haber7.com

Başlatan kilimanjaro, 29 Mart 2010, 02:30:03

« önceki - sonraki »

kilimanjaro

Morris Şinasi adını daha önce duymadıysanız, o halde arkanıza yaslanın ve bu ilginç hikayeyi okumaya başlayın.

Geçenlerde Manhattan'daki ofisime heyecanla giren arkadaşım beni Op.Dr. Fahrettin Er ile tanıştırdı. Op.Dr. Er, Manisa Merkez Efendi Devlet Hastanesi'nde  üroloji uzmanı olarak çalışan araştırmacı ruha sahip bir doktor.

Hayatını Manisa tarihini, kültürünü ve geçmişini araştırmaya adamış desek yeridir. Araştırdığı konulardan birisi de Moris Şinasi'nin çok ilginç hayat hikayesi.

Asıl adı Mouse (Musa) Aşkenazi olan Moris 9-10 yaşlarında kuş palazı hastalığına yakalanır, Manisa'daki yüzlerce çocuk gibi. Yıl 1864'tür. O tarihte çocukların gidebileceği tek bir hastane vardır Manisa'da. O da Kanuni Sultan Süleyman'ın annesi, Yavuz Sultan Selim'in karısı, Kırım Hanı Meng'li Giray'ın  kızı olan Hafsa Sultan'ın yaptırdığı Manisa Sultan Camii Darüşşifası'dır.

Küçük Mouse günlerce hastanede kalır. Sonunda iyileşir ve taburcu olma vakti gelir. Küçük Mouse'in babası tedirgin ve mahcup bir edayla, hiç parası olmadığını söyler hastanenin Başhekimi ve aynı zamanda küçük Mouse'nin de doktoru olan Şinasi Bey'e. Bunun üzerine Doktor, 'üzülmeyin, burası vakıf hastanesidir, parası olmayanlardan para alınmaz' der.

Bu konuşmayı odasında sessizce dinleyen küçük Mouse işte orada, o dakikada, bir gün zengin olursa eğer, doğup büyüdüğü bu beldeye bir hastane yaptıracağı sözünü verir kendi kendine. İşte Morris Şinasi'nin inanılmaz öyküsü böyle başlar.

15 yaşında, önce fakir ailesine destek sağlamak için Yahudi mezarlığında bekçi olarak işe girer.

Okuma bilmediğinden bir aileye mezar yeri gösteremeyince işinden olur. 1870 yılında Mısır'da  bir tütün tüccarının yanında çalışmaya başlar.

Kısa zamanda patronunun gözüne girer ve 1892 yılında patronundan aldığı 25 bin dolarla ABD'ye gider.

Gümrükten geçerken Mouse olan adını Morris diye, Aşkenaz olan soyadını ise bir vefa örneği olan hayatına silinmez izler bırakan onu ücretsiz tedavi eden doktoru Şinasi Bey'in adı ile değiştirir. Morris Şinasi adıyla yeni hayatına devam eder.

Yıll 1903'tür. Osmanlı ile ABD arasındaki tütün anlaşması Morris'in önünü açar. Ege tütününü iyi tanımaktadır.  Erkek kardeşi Solomon'u da Manisa'dan getirterek işlerini iyice büyütür.

Kurduğu fabrikada Türk tütünü kullanılmaktadır. Kısa zamanda üne kavuşur. Türkiye'den özellikle Manisa ve Akhisar civarından aldığı tütünleri yine bu bölgeden götürdüğü usta ve kalifiye işçilerle işler.

1903 yılında Selanik'te iş arkadaşı olan Jozef Ben Rubi'nin kızı Laurette ile tanışıp evlenir. Victoria, Juliette ve Altina isimli üç kızı ile Leon isimli bir erkek çocuğu olur. Artık çok zengindir. Yunan Yahudisi eşi için o döneme göre oldukça gösterişli bir malikane yaptırır.

Morris Şinasi Yunanistan'daki bir basın toplantısında kendisine uzatılan kağıdı yanındakine verir ve 'Ben okuma bilmem sen oku' der.

Bir gazetecinin 'okuma yazma bilmeden bu kadar zengin oldunuz, bir de tahsilli olsanız kim bilir ne olurdunuz?' diye sorunca Morris 'İyi bir mezar bekçisi olurdum.' cevabı verir.

SERVETİNİN DÖRTTE BİRİNİ HASTANEYE BAĞIŞLAR

1916 yılında şirketinin tüm haklarını Amerikan Tabacco Company'e satar. Ve iş hayatından çekilir. 

Morris Şinasi hayatını 1929 yılında kaybeder. Şinasi, 9 yaşındayken verdiği sözü tutmuştur. Ölümünün ardından vasiyeti açıklanır. Ve Ameirka'yı kasıp kavuran o büyük buhran döneminde tüm birikiminin neredeyse 4'te birini Manisa'da hastane yapılması için bağışladığı ortaya çıkar.

'Vasiyeti doğrultusunda vakfedilen bir milyon dolarlık bağışın 180 bin doları hastanenin inşaatına ve gerekli donanımın alınmasına, bakiye 820.000.- doların ise menkul kıymetlere yatırılıp bu yatırımdan elde edilecek gelirin, her yıl hastaneye gönderilmesine karar verilir. Chemical Bank temsilcisi Huntington Turner, Ankara'ya gidip Dr. Refik Saydam ve başvekil İsmet İnönü ile görüşür ve 27 Mayıs 1930 tarihinde Ankara'dan ayrılır.

Ayrılmasından hemen sonra Dr. Refik Saydam, Chemical Bank and Trust Co.'nun gönderdiği yazıda hastanenin inşaası için nakden ödenecek olan 180 bin dolarlık tutarla kırk yataklık bir hastanenin inşa edilebileceğini bildirir. Turner'a, kendisinin teklif ettiği gibi, vakfedilen 820.000.- dolarlık kısmın menkul kıymetlere yatırılmasından elde edilecek yıllık yaklaşık otuzüç-bin dolar gelirin her yıl hastaneye bağışlanmak üzere T.C. Ziraat Bankası A.Ş.'ye havale edilmesinin uygun olduğunu söyler.' *

Ardından Hastane'nin kurulması çalışmalarına başlanır.

'1932 yılında doların Türk lirası karşılığı ortalama değeri 2,1193 liradır. Dolayısıyla yıllık toplam 28.560.- lira tutarındaki personel maaşları yaklaşık 13.500.- dolara tekabül etmekte olup vakfedilen 820.000.- doların yıllık menkul sermaye geliri hem personel hem de diğer hastane giderlerini rahatça karşılayabilmektedir. 

Morris Şinasi'nin vakfettiği 820.000.- dolar yatırıldığı menkul kıymet fonu Chemical Bank tarafından yönetilmeye devam eder. Chemical Bank 31 Mart 1996 tarihinde 'The Chase Manhattan Bank' ile birleşir ve fon The Chase Manhattan tarafından devralınır. Fon banka tarafından başarılı bir şekilde yönetildiğinden 1933 yılından beri her yıl düzenli bir şekilde yıllık getirişi Morris Şinasi Hastanesi'ne bağışlanmaya devam eder.'*

*Musa'nın Evlatları Cumhuriyet'in Yurttaşları - Rıfat N.Bali - Sayfa:83-101 - İletişim  Yayınları - İstanbul  2003^

http://www.haber7.com/haber/20100214/Saglik-Bakanliginin-teptigi-buyuk-servet.php

Not: Yazının orijinalinde Manisa'daki hastanenin bir başka hastane ile birleştirildiği ve Morris Şinasi'nin adının bu yeni hastanede yaşatılmadığı ve bu sebeple de vasiyet hükümlerini yerine getiren bankanın para ödemeye yanaşmadığı ifade ediliyordu. Ancak bu kısımlar sonrada açıklığa kavuştuğundan (ismin yaşatılması ve paranın ödenmesi hususlarında herhangi bir sorun yok) bu kısımları yazıdan çıkardım. İsteyen linkten yazının orijinalini okuyabilir.
Yasal haklarınızı en üst seviyede koruyup kullanabilmeniz için önemli gördüğünüz konularda mutlaka profesyonel destek almanız, bu anlamda bir avukatla anlaşmanız kesinlikle tavsiye edilir.