Son yazılar

Welcome to Hukuk Forum Sitesi - Hukuk ve hayata dair her şey!. Please login or sign up.

19 Mayıs 2024, 21:50:19

Login with username, password and session length
Üyeler
  • Toplam Üye: 4,265
  • Latest: rizab
Stats
  • Toplam İleti: 8,828
  • Toplam Konu: 4,368
  • Online today: 128
  • Online ever: 554
  • (Dün, 06:22:10)
Çevrimiçi Kullanıcılar
Users: 0
Guests: 130
Total: 130

Vermeyince Mabud, ne yapsın Mahmut, Prof. Dr. Osman Özsoy, haber7.com

Başlatan kilimanjaro, 21 Ekim 2009, 10:14:57

« önceki - sonraki »

kilimanjaro

Ne zaman ki kanallar arasında gezinirken Show TV'de yayınlanan 'Var Mısın Yok Musun' yarışma programının finaline denk gelsem ve yarışmacıların eski parayla milyarderlik hayalleri kurarken son andaki hüsranlarına şahit olsam, ikisi de halk arasında oldukça meşhur olan bir hadis-i kudsi ile, bir atasözünün çağrıştırdıkları gelir aklıma.

Bir hadis-i kudside, "Zenginliği istediğime, ilmi isteyene veririm" buyurulur.

'Var Mısın Yok Musun' yarışma programında son 7 kutuya 5 tane 500 binlik ile giren yarışmacıların durumu da, aşağıda yer verecek olduğum "Vermeyince Mabud, ne yapsın Mahmut" sözünü hatırlatıyor.

"Vermeyince Mabud, ne yapsın Mahmut" sözünün çağrıştırdığı nasipsizliğe günlük hayattan çok sayıda örnek verilebilir. Fakat hadis-i kudside ifadesini bulan ve "Zenginliği istediğime, ilmi isteyene veririm" beyanı hakikaten ilginç bir noktaya işaret ediyor.

İnsanın kimi zaman aklından, "ilmi istediğine verseydi de, serveti isteyene verseydi" demek geçse de, sanırım servet sahibi olmanın insan tabiatı ve kişiliği üzerinde yaptığı etkinin büyüklüğü ve herkesin bunu tartacak ve taşıyacak bir mizaçta olmaması hasebiyle, Allah kullarının ayarı bozulmasın, çizgi dışında kalmasınlar diye bu hikmeti takdir buyurmuş olabilir. Bu hadis-i kudsinin ifade ettiği mesajın hikmetini tam anlamıyla bilemiyoruz haliyle.

Şimdi gelelim, 5-6 farklı versiyonunu bulmuş olsak da, "Vermeyince Mabud, ne yapsın Mahmut" hikayesine...

İkinci Mahmut zamanında "tıkandı baba kahvehanesi" adında bir kahvehane vardır. İkinci Mahmut bu kahvenin neden bu adla anıldığını merak eder. Tebdili kıyafetle derviş kılığıyla "tıkandı baba" namlı kişinin kahvehanesine gelir. Yanında veziri de vardır.

Gizemli rüya...

Tıkandı Baba'ya neden bu adla anıldığını sorar. O da: "Bir gün rüyamda ihtiyar bir adam gördüm. Bu adamla beraber çeşmelerle dolu bir sokakta yürümeye başladık. Bu sırada bazı çeşmelerin çok, bazı çeşmelerin az, bazı çeşmelerin ise damlayarak aktığını gördüm. 'Neden bu çeşmeler böyle?' diye sordum. İhtiyar da 'çok akan çeşmeler zenginlerin, az akan çeşmeler fakirlerin nasiplerini gösterir' cevabını verdi. Bir kenarda damlayan çeşmenin ise benim nasibim olduğunu söyledi.

Bunun üzerine sinirlendim ve çeşmenin deliğini tıkadım. Bu rüyayı kahvehanede anlattığımda ise bana 'tıkandı baba' adını verdiler. O gün bu gündür bu adla anılırım" der. İkinci Mahmut üzülür ve bu garibe yardımcı olmaya karar verir.

Tıkandı Baba'ya kendisinin bir derviş olduğunu ve bu sebeple pek çok tanıdığının olduğunu, ramazan ayında padişahın fakirler için dağıttığı iftarlıklardan kendisinin de yararlanmasını sağlayacağını söyler.

Ramazan ayı geldiğinde İkinci Mahmut vezirine her akşam tıkandı baba için bir tepsi baklava hazırlanmasını, bu baklavanın içineyse her defasında bir altın konulmasını emreder. Baklava hazırlanır, içine altın konur, Tıkandı Baba'ya yollanır.

Ancak Tıkandı Baba'nın padişahtan gönderilen baklavaları aldığını gören tatlıcı bu işin içinde bir iş olduğunu anlar ve Tıkandı Baba'ya "bu baklavaları ben alayım, karşılığında sana bir mecidiye vereyim, sen de baklava yiyip aç kalmaktansa git karnını doyur" der. Tıkandı baba kabul eder. ramazan ayı böylece geçip gider.

İkinci Mahmut ramazanın sonunda Tıkandı Baba'nın artık refaha kavuştuğunu zannetmektedir. Tekrar tebdili kıyafet Tıkandı Baba kahvesine gider. Bir de ne görsün, eski tas eski hamam. Tıkandı Baba'ya kendisine gönderilen baklavaları ne yaptığını sorar. Tıkandı Baba da baklavaları satıp onun parasıyla karnını doyurduğunu, bu yüzden padişaha duacı olduğunu söyler. Padişah bu duruma daha çok üzülür.

Saraya gidince Tıkandı Baba'yı yanına çağırtır ve ona kendisinin gerçek kimliğini açıklar. Sonra da bir kürekle hazineye gitmesini ve oradan kürek dolusunca  altın almasını söyler. Tıkandı Baba hazineye gider, küreği hazineye daldırır, ancak heyecandan küreği ters daldırır ve nasibine tek bir altın düşer. Tıkandı Baba başını öne eğip: "Benim çeşmem tıkandı, musluğum hiç akmayacak, ne yaparsam yapayım hep Tıkandı Baba olarak kalacağım" der. Bunun üzerine padişah, saray kuyumcusuna iki okka ağırlığında altından bir top yapmasını emreder. Yapılan top ile beraber Mahmut Paşa yokuşundaki kemerin yanına gidilir. Kemerin üç metre uzağında durulur. Padişah Tıkandı Baba'ya: "Bu topu atacaksın, attığın yerden topun durduğu yere kadar olan arazi ve bu arazi üzerindeki bütün mülk sana ait olacak" der. Tıkandı Baba topu ateşler. Ancak top kemere çarparak seker ve Tıkandı Baba'nın başına düşer. Tıkandı Baba oracıkta can verir. İkinci Mahmut gayet üzüntülü bir şekilde Tıkandı Baba'nın yanına gelir ve artık solmakta olan yüzünü okşayarak "Vermeyince Mabut, neylesin Mahmut" der.

Ne şansları teptiler...

Ekranlara gelen yeni projeleri nedeniyle 'Var Mısın Yok Musun' yarışma programını bitirmek üzere olan Acun Ilıcalı, 500 Bin lirayı vererek yarışmayı sonlandırmak arzusundadır. Bu nedenle son yarışmalarda 4, 5, 6 derken 10 tane 500 bin lira konulur kutulara. İlginçtir, son 7 kutuya 5, son 5 kutuya 3, son 4 kutuya 3 adet 500 binlik kutularla giren yarışmacılar olmasına rağmen hiçbir yarışmacı şu ana kadar 500 bini  alma başarısı gösteremedi.
Manzara hakikaten, "Vermeyince Mabud, ne yapsın Mahmut" sözünün açık yansıması ile, hadis-i kudside ifade edilen, "Zenginliği istediğime, ilmi isteyene veririm" beyanının bir hikmet yansıması gibi görünüyor.

Burada bize düşen, hayal kırıklığı yaşayan tüm yarışmacılara "vardır bunda da bir hayır" sözünü hatırlatmaktır. "Ya çıksaydı?" sözünün cevabı kendileri için gerçekten hayırlı olur muydu elbette bilemiyoruz.

Neden 500 bin çıkmıyor?

Bugün gazetesinin bir yazarı, "Kimsenin 500 bin TL'yi kazanamamasının nedenini açıklıyorum" başlıklı yazıda sanırım biraz da muziplik olsun diye şunları yazmış: "Hani Acun bir zamanlar dünyayı geziyordu ya... Karayipler'de 'Kara Büyü'cüler meşhurdur. Yapamayacakları sihir yoktur. Bence Acun, o büyücülerden birini aldı getirdi. Kutuların tümünü efsunlattı! Kimse 500 bin'e ulaşamıyor. Kim bilir belki de 'Hamdi Bey' dediği kişi, Karayipli bir Kara Büyücü'dür... Olamaz mı?"

Yukarıdaki satırlar belki şaka olsa da gerçek olan şöyle bir durum da var. İstanbul Ticaret Odası (İTO) yaptırdığı bir çalışmada, son 27 yılın yılbaşı Milli Piyango büyük ikramiyesini kazananların akıbetini araştırmış ve ortaya hepsi açısından ilginç hazin hikayeler kaldığı görülmüştü.

Onun için diyoruz ki, herşeyin hayırlısı dilemek lazım. Hayır bildiklerimiz şer de getirebilir.

Prof. Dr. Osman ÖZSOY – Haber 7
www.osmanozsoy.com.tr

http://www.haber7.com/haber/20091021/Vermeyince-Mabud-ne-yapsin-Mahmut.php
Yasal haklarınızı en üst seviyede koruyup kullanabilmeniz için önemli gördüğünüz konularda mutlaka profesyonel destek almanız, bu anlamda bir avukatla anlaşmanız kesinlikle tavsiye edilir.