Son yazılar

Welcome to Hukuk Forum Sitesi - Hukuk ve hayata dair her şey!. Please login or sign up.

15 Mayıs 2024, 15:18:31

Login with username, password and session length
Üyeler
  • Toplam Üye: 4,264
  • Latest: Elçin
Stats
  • Toplam İleti: 8,826
  • Toplam Konu: 4,366
  • Online today: 198
  • Online ever: 549
  • (13 Ocak 2023, 13:23:05)
Çevrimiçi Kullanıcılar
Users: 0
Guests: 189
Total: 189

Allah'ı anlamak.., Hekimoğlu İsmail, Zaman

Başlatan kilimanjaro, 07 Mart 2010, 00:40:34

« önceki - sonraki »

kilimanjaro

Osmanlı İmparatorluğu'nun kurucusu, büyük insan ve büyük Müslüman Osman Gazi, ölüm saatinin yaklaştığını anladığında oğlunu çağırmış demiş ki: "Evladım, harbe hazır olmayan millet, esarete hazır demektir. Müslümanlara istiklal yaraşır. Her bakımdan üstün olmak, dinimizin emridir."
Şahsı, ailesi için hiçbir şey istemeyen, ölüm döşeğinde dahi ulvî davasıyla meşgul olan Osman Gazi canlanmış, adeta ölümü unutmuştu, "Artık ölüyorum, fakat üzgün değilim, arkamda senin gibi bir evladım var. Adil, merhametli, çalışkan oğlum, her işini alimlere danış." demiş. Bunları söylerken ağzı iyice kurumuş, dudakları birbirine yapışıyordu. Belki daha başka şeyler de söyleyecekti fakat sözünü yarıda kesti, besmele çekerek ahiret yolculuğuna çıktı. 69 yaşında idi. İhtiyarlığın delikanlılık devrini yaşıyor sayılırdı. Yaşasaydı daha çok şeyler başarırdı. Fakat hizmet, elden ele dilden dile devredilerek gidiyordu.

Osman Gazi'yi Bursa'da Gümüşlü Kümbet'e gömdüler. Aslında gösterişli mezar da istemezdi, çünkü sağlığında ne tacı, ne tahtı, ne de sarayı vardı.

Alın, dünyalar sizin olsun alın!

Türbeler söyleyin sermayenizi,

Orada toprağa dokunan alın,

Burada karınca içer denizi!

Yine hükümdarlardan biri vasiyet etmiş, "Öldüğümde sağ elim tabuttan dışarıda kalsın." Vasiyeti yerine getirmişler. Cemaat şaşkın ve hayretler içinde. O zaman vezir şöyle konuşmuş: "Hükümdarımız sizlere son dersini veriyor. Diyor ki, tacım, tahtım, servetim, hazinem, ilim adamlarım, kumandanlarım, hakimlerim ve milletim beni kurtaramadılar, işte elim boş gidiyorum."

Selahaddin-i Eyyubi ölümünün yaklaştığını anlayınca, dellalı sokaklarda dolaştırmış, dellal hem geziyor, hem bağırıyor: "Ey ahali! Sultanımız buyuruyor ki, ibret alınız. Pek çok milletlere hükmeden Eyyubi, mal olarak kefenini, bir de günahlarla sevaplarını götürüyor. Dünya malı makamı sizi aldatmasın."

İki Cihan Serveri'nin durumu da şöyleydi: "Benim, dünya ile olan misalim, bir ağacın altında biraz gölgelendikten sonra onu bırakarak yoluna devam eden bir süvarinin misali gibidir."

Bu kıssalardan ve hadisten de anlaşılacağı gibi, masiva (Allah'tan başka her şey) fanidir. Fani olana gönül verilmez.

80 yıllık ömrümde neyi sevdimse, Allah elimden çekti aldı. Çünkü Allah, bir şeyi kendisinden daha çok sevmemize müsaade etmez! Bu herkes için geçerlidir. Rotayı değiştirmek lazım! Süfli sevgilerden ulvî sevgilere geçmemiz lazım. Bugünkü insanların ekserisi süfli şeyleri seviyor.

Bediüzzaman bu hususta bize çok güzel bir metot öğretiyor: "Allah için işleyiniz, Allah için çalışınız, Allah için görüşünüz, O'nun rızası dairesinde hareket ediniz."

Şimdi siz ölseniz, malınız gidecek, tahsil gidecek, para gidecek, mevki makam gidecek, iyisi mi şimdiden feda edelim onları Allah için... Allah'ı iyi anlayacağız. Allah'ı sıfatlarıyla öğreneceğiz, sıfatlarıyla öğrendiğimiz Allah'a itaat edeceğiz. Hayat bu, gerisi boş...

Din için, İslamiyet için, vatan için, millet için gibi lafları bir yana bırakmalı. İslam bahçesine meyvelerimizi dökmek istiyorsak, her şeyden evvel o bahçede meyve ağacı olmaya çalışmamız lazım!

Dal dal alışkanlıklar, hadis hadis hareketler, ayet ayet kararlar vermemiz lazım. Velhasıl, âdetimizi ibadete çevirmemiz lazım. İddialardan vazgeçip, insanlarla olan yarışı bırakıp, iç dünyamızdaki ebediyet koşusuna çıkmamız lazım!..


Yasal haklarınızı en üst seviyede koruyup kullanabilmeniz için önemli gördüğünüz konularda mutlaka profesyonel destek almanız, bu anlamda bir avukatla anlaşmanız kesinlikle tavsiye edilir.