İş Kanunu'nda ve Borçlar Kanunu'nda, kıdem tazminatı alacakları için özel bir zamanaşımı süresi öngörülmemiştir. Bu nedenle, kıdem tazminatı zamanaşımı süresi, Borçlar Kanunu'na göre belirlenmektedir. Borçlar Kanunu'nun 146. maddesi hükmüne göre zamanaşımı süresi 10 (on) yıl olarak belirlendiğinden kıdem tazminatı zamanaşımı süresi 10 yıl olarak uygulanmaktadır. Başka bir ifadeyle, bu 10 yıllık süre içinde kıdem tazminatını hiç almayan veya eksik alan işçinin işverene talepte bulunması veya dava açması gerekmektedir. Bu süre içinde, talepte bulunulmaması veya dava açılmaması halinde işverenler zamanaşımını ileri sürerek kıdem tazminatını ödemekten kurtulabilirler.

aVUKATINIZIN aİLE KONUT ŞERHİ KOYDURMASI İCİN HAREKETE GECMESİ USULE UYGUN BİR HAREKET ZİRA AİLE KONUTU ŞERHİ KONMUŞ EVİN HACZİMÜMKÜN DEĞİLDİR.

İcra ve İflas Kanunu'nun 82. maddesinde haczolunamaz şeyler sayılmış, 12. bendinde de "Borçlunun haline münasip evi (Ancak evin kıymeti fazla ise bedelinden haline münasip bir yer alınabilecek miktarı borçluya bırakılmak üzere haczedilerek satılır.)" şeklinde düzenleme yapılmıştır.

Mahkemece mahallinde yapılan keşif sonucu alınan 21.03.2011 tarihli bilirkişi heyet raporunda, davaya konu taşınmazın borçlunun haline münasip olduğu, belirlenen 53.932,00 TL taşınmaz bedelinin borçlu ve ailesinin ihtiyaçlarına cevap verebilecek normal bir evin değerinden düşük olduğu tespit edilmiştir.

İcra ve İflas Kanunu'nun 82/12 maddesi gözetilerek, meskeniyet iddiasının kabulü ile davaya konu taşınmaz üzerindeki haczin kaldırılmasına dair yerel mahkemece verilen karar usul ve yasaya uygun olup verilen hükmün onanması gerekir.

T.C.
Yargıtay
Hukuk Genel Kurulu

T.C. YARGITAY
9.Hukuk Dairesi

Esas: 1991/8375
Karar: 1991/14336
Karar Tarihi: 18.11.1991

TAZMİNAT DAVASI - YANLIŞ AMELİYAT SONUCU ZARARA UĞRADIĞI İDDİASI - SİGORTALININ KURUM HASTANESİNE BAŞVURMASIYLA AKDİ İLİŞKİNİN KURULMASI - TEDAVİNİN İYİ ŞEKİLDE YAPILMASININ TAAHHÜT EDİLDİĞİNİN KABULÜ GEREĞİ - 5 YILLIK ZAMANAŞIMININ SÖZ KONUSU OLMASI

ÖZET: Kurum, sigortalıların muayene ve tedavileri için 506 sayılı Kanunun verdiği yetkiye istinaden hastane kurmuş ve doktor temin etmiştir. Böylece sigortalıya karşı muayene ve tedavinin iyi bir şekilde yapılmasını taahhüt etmiş bir durumdadır. Sigortalıda, kurum hastanesine başvurmakla arada akdi ilişki kurulmuş olmaktadır. Bu ilişkinin türü de vekalet akdi olması gerekir. Böyle olunca kurum ile davacı sigortalı arasındaki davada da 5 yıllık zamanaşımı söz konusu olur. O halde kurum hakkındaki davanın esasına bakılarak soncuna göre bir karar verilmesi gerekirken, 1 yıllık zamanaşımına tabi olduğundan bahisle reddi keza doğru değildir.


(506 S. K. m. 33) (818 S. K. m. 60, 126, 386)

Dava: Davacı, yanlış ameliyat sonucu uğranılan manevi zararın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.

Yerel mahkeme, davayı müruru zaman nedeniyle reddetmiştir.

Hüküm süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmekle dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Neticede bankanın bir memuruyla hesap kapatma konusunu görüşeceksiniz karşınızdaki takip memuru değil gidin ve hesabı kapatın.

Mahkemenin gerekceli kararı elinize gecdiğinde karşı tarafın avukatı sizi icraya verir ve sizde icra müd.yatırırsınız dosyayı kapatırsınız.Gerekceli karar elinize gecdiğinde süresi icinde mahkeme kararını temizede yollaya bilirsiniz.

Nicin cevap aradığını anlamıyorum gir aslanlar gibi imtahanlarına senin icin önemli olan imtihana girip başarılı olman ,sonucda bu tatsız olay senin önüne bir engel olarak cıkarsa dünyanın sonu değilki nasip değilmiş dersin cünkü askeri okullar sık dokur ince eler ya nasip artık.arkanda tatsız bir kamu davası var yorum yapılamaz ya nasip.

Siz ekdeki yasa maddesine uygun olarak tetbirinizi yasal yollardan alın(noter kanalıyla aracdaki sonradan fark edilen ayıpla ilgili davalı olduğunuzu ve aracı satın alırken tarafınızdan bu ayıp ile bilgilendirilmediğinizi ve kusuru yeni öğrendiğinizi alıcı olarak yasal hakkımı arayacağınızı bildirin.

bb)Alıcının, ayıpları satıcıya bildirme yükümlülüğü:

Bildirim yükümlülüğü de, gözden geçirme yükümlülüğü gibi, iki türlüdür.

1.   Yasa'nın 1.fıkrasına göre, alıcı, ilk bakışta görülebilecek "olağan" ayıbı "uygun bir süre içinde" satıcıya bildirecektir.

2.   Yasa'nın 2.fıkrasına göre, alıcı, sonradan farkına vardığı ayıbı "hemen" satıcıya bildirecektir.

818 sayılı Borçlar Yasası'nın 198.maddesi1.fıkrasındaki "derhal" bildirme yükümlülüğünün, 6098 sayılı yeni Yasa'nın 223.maddesi 1.fıkrasında "uygun bir süre içinde" biçimine dönüştürülmüş olmasındaki amaç, maddenin gerekçesinde "kendisine ayıplı mal teslim edilen alıcının yararlarının korunması" olarak açıklanmış; 223.maddenin 2.fıkrasında ise sonradan ortaya çıkan gizli ayıpların "hemen" bildirilmesi uygun görülmüştür.

Sizler ölenin değil annenizin yasal mirascısınız yani ilk önce anneniz merhumdan ne pay alıyor neyine mirascı olduğu tespit edilecek daha sonra siz annenizin hissesine mirascı olacaksınız.

Sizin üzerinizde şu anda bir arac kaydı yok yani kısaca siz aracı sattınız eyermahkeme sonucunda haksız bulunur arac sizin üzerinizde kalırsa buna dayanarak sizde hakkınızı ararsınız hele dava acılsın savunmanızı yapın karar kesinleşsin buda zaten dosyaların yoğunluğu göz önüne alınacak olursa bir yılı bulur ,gecmiş olsun zaman zaten alehinize cıkan bir sonuc olursa o gün başlar cünkü o mahkeme kararını emsal alarak dava acacaksınız olan olmuş bekle gör politakasıuygulayacaksınız.

Aracdaki gizli ayıp nedeniyle dava acılacak ve bilirkişi büyük bir ihtimalle alehinize görüş bildirecek bu işin ticaretini yapmadığınızdan suc duyurusu pek dikkate alınmaz ,sonucda sizde aynı yolu takip edeceksiniz yani pert olmuş bir aracı satmak ve bu konuda karşı tarafı bilgilendirmemek yasal değil.

Anneniz ilk eşinin yasal mirascısıdır ortada boşanma değil bir vefat söz konusudur,bir hukkcudan yasal destek almanızı tavsiye ederim.

MİRAS HUKUKUNDA YASAL MİRASÇILAR

Miras Hukukunda aşağıda sayılan kişiler Kanun Hükümleri gereği Yasal Mirasçıdır.

Mirasbırakanın hısımları
Kan hısımları
Evlatlığı ve altsoyu
Eşi
Devlet

Bildiğiniz üzere hizmet tespiti davaları 506 sayılı yasanın 79. maddesinin 10. fıkrasına dayanmaktadır. Bu doğrultuda 506 sayılı yasanın 134. maddesine göre;Bu kanunun uygulanmasından doğan uzlaşmazlıklar, yetkili iş mahkemelerinde veya bu davalara bakmakla görevli mahkemelerde görülür. Bu sebeple de davanın iş mahkemesinde açılması gerekmektedir.

İş mahkemelerinin yetkisi ise 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanununun 5. maddesinde düzenlenmiştir. Söz konusu madde;

"İş mahkemelerinde açılacak her dava, açıldığı tarihte dava olunanın Türk Medeni Kanunu gereğince ikametgahı sayılan yer mahkemesinde bakılabileceği gibi, işçinin işini yaptığı işyeri için yetkili mahkemede de bakılabilir. Bunlara aykırı sözleşme muteber sayılmaz." hükmünü amirdir.
Buna göre hizmet davaları, ya işverenin ikametgahı mahkemesinde yada işçi(sigortalı) işini işverene bağlı bir şubede yapıyorsa şubenin bulunduğu yerde açılabilir. Belirtmek gerekir ki şubenin faaliyetleri açısından şubenin bulunduğu yer SSK il müdürlüğünde işyeri sicil dosyası tutulmaktadır.

Hizmet tespiti davalarında SGK yasal hasımdır. Davanın SGK ya yöneltilmemesi bozma sebebi olduğunu da hatırlatmam gerekir. Ancak tebligatın usulüne uygun yapılabilmesi için davalı olarak,
SGK başkanlığı
SSK başkanlığı (devredilen) şeklinde bir ifade kullanman daha doğru olacaktır.

Bu konuda idaanız varsa Asliye hukuk mahkemesine(Tüketici Mahkeme sıfatıyla ).dava acın bu size yaklaşık 200 liraya cıkar ,bulunduğunuz ilde tüketici  mahkeme varsa direk oraya acın ama unutmayın ki kazanma oranınız cok zayıf,Bu iş İDARE mahkemesinin görev alanı dışında davanız ret olur.

Veraset ilamında sizin gözükmediğinizi ve sizin ölenin hukuksal olarak mirascısı olmadığınızı belirttim yani kısaca sizin rahmetlinin alacağı ve borclarından hic bir şekilde sorumlu değilsiniz

1 . Hukuki anlamda; belli bir malın yönetilmesi veya belli bir işin yapılması için görevlendirilen kimse.

Hukuki anlamda uygulaması şöyle: Kayyum da vasi gibi vesayet organlarından birisidir. Ancak vasi vesayet altındaki kimsenin hem kendisini gözetlemek, hem de mal varlığını yönetmek ve hukuki işlemlerde onu temsil etmek üzere atandığı halde, kayyum sadece belirli işleri görmek veya mal varlığını yönetmek için görevlendirilir.

Madde 6. - Taksitli satışlarda; tüketici, borçlandığı toplam miktarı önceden ödeme hakkına sahiptir. Tüketici aynı zamanda, bir taksit miktarından az olmamak şartıyla bir veya birden fazla taksit ödemesinde bulunabilir. Her iki durumda da satıcı, ödenen miktara göre gerekli faiz indirimini yapmakla yükümlüdür.

Satıcı, taksitlerden birinin veya birkaçının ödenmemesi halinde kalan borcun tümünün ifasını talep etme hakkını saklı tutmuşsa, bu hak; ancak satıcının bütün edimlerini ifa etmiş olması durumunda ve tüketicinin ifa edilmemiş bir ediminin üzerinden en az dört hafta geçmiş olması ve satıcının en az bir haftalık bir süre vererek muacceliyet uyarısında bulunması koşullarıyla kullanılabilir. Taraflarca belirlenen ve tüketiciye yazılı olarak bildirilen mal veya hizmetin toplam satış fiyatı hiçbir şekilde arttırılamaz.

Taksitli satışlarda satıcı, aşağıdaki bilgileri yazılı olarak bildirmek ve taraflar arasında aktedilen sözleşmenin bir nüshasını tüketiciye vermek zorundadır.

Mal ve hizmetlerin peşin satış fiyatı,
Vadeye göre faiz ile birlikte ödenecek toplam satış fiyatı,
Faiz miktarı, faizin hesaplandığı yıllık oran ve gecikme faizi oranı,
Ön ödeme tutarı,
Ödeme planı.

Pert olduğunu sonradan öğrendiğiniz aracın elinizde patlaması normal ,dava acacaksınız davanız bir yıl sürecek ama karşı tarafın yaptığı yanına kar kalmayacak bundan emin olun avukat yardımı alın ve bütün masraflarıda o yüklenecekdir emin olun.