EMEKLİ Org. Edip Başer'le dün telefonla konuştum, kendisinin 2002 yılında emekli edilmesinin "teamüllere aykırı" olduğunu söyledi, diğer sorularıma cevap vermedi, "Ordu yıpranmasın" diyordu sadece.
Kendisine olan saygım daha da arttı. Yarın askeri tarih yazarları da eminim kendisinden saygıyla bahsedeceklerdir.
Org. Başer 2002 YAŞ'ında Kara Kuvvetleri Komutanı olarak atanması gerekirken, zamanın Genelkurmay Başkanı Org. Kıvrıkoğlu tarafından harcanmış, yerine Jandarma Genel Komutanı Org. Aytaç Yalman atanmıştı.
Yeni Genelkurmay Başkanı Org. Hilmi Özkök'ün beraber çalışacağı Kara Kuvvetleri Komutanı Edip Başer değil, Aytaç Yalman olacaktı...
Org. Özkök, adeta kendisini tecrit eden kuvvet komutanlarıyla çalışmak zorunda kalacaktı!
Yol ayrımı
Madem Edip Başer konuşmuyor, bu konudaki en iyi analizcilerden biri olan Sedat Ergin'in 4 Ağustos 2002 günlü Hürriyet'teki yazısına baktım: Org. Başer, Yalman'dan daha kıdemliydi. Master ve doktora sahibi tek generaldi! Birinci Ordu Komutanı olması da onun Kara Kuvvetleri Komutanı olmasını gerektiriyordu!
Fakat kendi süresi uzatılamayan Kıvrıkoğlu, askeri teamüllere aykırı olarak, Başbakan Ecevit ve Cumhurbaşkanı Sezer'in de onayıyla, Başer'i emekliye sevk etmiş, KK Komutanlığı'na Jandarma Genel Komutanı Org. Aytaç Yalman'ın atanmasını sağlamıştı.
Gerekçesi neydi? Kıdem? Kariyer? Teamül?.. Hayır!
O zaman lafı edilen "Irak meselesi" miydi gerekçe?
Ergin, yazısında Org. Başer'in iki yıl Irak sınırında İkinci Ordu Komutanlığı'nı hatırlatıyordu!
Düşünüyorum da, "28 Şubat bin yıl sürecek" diyen Kıvrıkoğlu, bunu sağlayacak ve Org. Özkök'ü soyutlayacak bir ekibin önünü açmak istemiş olmalıydı.
Arkadaşımız Devrim Sevimay, 2008'de darbe meseleleri tartışılırken, Edip Başer'e soruyor:
- 2002 YAŞ'ında kurumun geleneklerine bağlı kalınsaydı acaba bugün bunları tartışmıyor olabilir miydik?
Başer'in cevabı:
- Olabilirdik! (Milliyet, 7 Temmuz 2008)
Gerçi Başer bu samimi beyandan sonra yine ordu yıpranmasın düşüncesiyle cevabını yumuşatıyor ama vaziyet de ortada: Günlükler'den, Sarıkız'dan Balyoz'a, bütün tartışmalarda o dönemin atamaları çıkıyor karşımıza! 28 Şubat'ın "Batı Çalışma Grubu" Başkanı Org. Çetin Doğan dahil!
28 Şubat mirası
28 Şubat'ın iki hâkim özelliği var.
- Halktan irticai ayaklanmalar geleceği paranoyası! Ben bu konuya Harp Akademileri'nde bir panelin çay arasında merhum Güven Erkaya ile de tartışmıştım! Erkaya, İran türü ayaklanmalar bekliyordu! Ben de "Derin devlet provokasyon yapmazsa böyle şeyler olmaz" demiştim.(Milliyet, 25 Aralık 1999 ve 12 Eylül 2003)
'Balyoz' planı da irticai ayaklanma paranoyasına ve halka karşı "acımasız davranma" tatbikatına dayanmıyor mu?! Toplumu doğru okumak için artık herkesin bu paranoyadan kurtulması gerekir.
- 28 Şubat bir "askeri vesayet" harekâtıdır; yasama ve yürütme gibi yargıyı da tahakküm altına almıştır! Bu sadece antidemokratik değildir, orduya da siyasete de ne kadar zarar verdiğini, ne büyük gerilimler yaratarak toplumsal enerjimizi nasıl israf ettiğini de yaşayarak görüyoruz.
Bakın, bugün Org. Başbuğ o kafanın hezeyanlarından ordunun zarar görmemesi için uğraşıyor.
"Antidemokratik kafayı orduda barındırmamak" ülkenin de ordunun da esenliği için zorunludur.
http://www.milliyet.com.tr/orduda-28-subat-sorunu/taha-akyol/siyaset/yazardetay/28.01.2010/1191706/default.htm?ver=23
Kendisine olan saygım daha da arttı. Yarın askeri tarih yazarları da eminim kendisinden saygıyla bahsedeceklerdir.
Org. Başer 2002 YAŞ'ında Kara Kuvvetleri Komutanı olarak atanması gerekirken, zamanın Genelkurmay Başkanı Org. Kıvrıkoğlu tarafından harcanmış, yerine Jandarma Genel Komutanı Org. Aytaç Yalman atanmıştı.
Yeni Genelkurmay Başkanı Org. Hilmi Özkök'ün beraber çalışacağı Kara Kuvvetleri Komutanı Edip Başer değil, Aytaç Yalman olacaktı...
Org. Özkök, adeta kendisini tecrit eden kuvvet komutanlarıyla çalışmak zorunda kalacaktı!
Yol ayrımı
Madem Edip Başer konuşmuyor, bu konudaki en iyi analizcilerden biri olan Sedat Ergin'in 4 Ağustos 2002 günlü Hürriyet'teki yazısına baktım: Org. Başer, Yalman'dan daha kıdemliydi. Master ve doktora sahibi tek generaldi! Birinci Ordu Komutanı olması da onun Kara Kuvvetleri Komutanı olmasını gerektiriyordu!
Fakat kendi süresi uzatılamayan Kıvrıkoğlu, askeri teamüllere aykırı olarak, Başbakan Ecevit ve Cumhurbaşkanı Sezer'in de onayıyla, Başer'i emekliye sevk etmiş, KK Komutanlığı'na Jandarma Genel Komutanı Org. Aytaç Yalman'ın atanmasını sağlamıştı.
Gerekçesi neydi? Kıdem? Kariyer? Teamül?.. Hayır!
O zaman lafı edilen "Irak meselesi" miydi gerekçe?
Ergin, yazısında Org. Başer'in iki yıl Irak sınırında İkinci Ordu Komutanlığı'nı hatırlatıyordu!
Düşünüyorum da, "28 Şubat bin yıl sürecek" diyen Kıvrıkoğlu, bunu sağlayacak ve Org. Özkök'ü soyutlayacak bir ekibin önünü açmak istemiş olmalıydı.
Arkadaşımız Devrim Sevimay, 2008'de darbe meseleleri tartışılırken, Edip Başer'e soruyor:
- 2002 YAŞ'ında kurumun geleneklerine bağlı kalınsaydı acaba bugün bunları tartışmıyor olabilir miydik?
Başer'in cevabı:
- Olabilirdik! (Milliyet, 7 Temmuz 2008)
Gerçi Başer bu samimi beyandan sonra yine ordu yıpranmasın düşüncesiyle cevabını yumuşatıyor ama vaziyet de ortada: Günlükler'den, Sarıkız'dan Balyoz'a, bütün tartışmalarda o dönemin atamaları çıkıyor karşımıza! 28 Şubat'ın "Batı Çalışma Grubu" Başkanı Org. Çetin Doğan dahil!
28 Şubat mirası
28 Şubat'ın iki hâkim özelliği var.
- Halktan irticai ayaklanmalar geleceği paranoyası! Ben bu konuya Harp Akademileri'nde bir panelin çay arasında merhum Güven Erkaya ile de tartışmıştım! Erkaya, İran türü ayaklanmalar bekliyordu! Ben de "Derin devlet provokasyon yapmazsa böyle şeyler olmaz" demiştim.(Milliyet, 25 Aralık 1999 ve 12 Eylül 2003)
'Balyoz' planı da irticai ayaklanma paranoyasına ve halka karşı "acımasız davranma" tatbikatına dayanmıyor mu?! Toplumu doğru okumak için artık herkesin bu paranoyadan kurtulması gerekir.
- 28 Şubat bir "askeri vesayet" harekâtıdır; yasama ve yürütme gibi yargıyı da tahakküm altına almıştır! Bu sadece antidemokratik değildir, orduya da siyasete de ne kadar zarar verdiğini, ne büyük gerilimler yaratarak toplumsal enerjimizi nasıl israf ettiğini de yaşayarak görüyoruz.
Bakın, bugün Org. Başbuğ o kafanın hezeyanlarından ordunun zarar görmemesi için uğraşıyor.
"Antidemokratik kafayı orduda barındırmamak" ülkenin de ordunun da esenliği için zorunludur.
http://www.milliyet.com.tr/orduda-28-subat-sorunu/taha-akyol/siyaset/yazardetay/28.01.2010/1191706/default.htm?ver=23