Haberler:

deneme

Ana Menü
Menü

İletileri Göster

Bu özellik size üyenin attığı tüm iletileri gösterme olanağı sağlayacaktır. Not sadece size izin verilen bölümlerdeki iletilerini görebilirsiniz.

İletileri Göster Menü

Mesajlar - Avukat Taner Baş

#1
Bu tip spor programlarının açılıyor olması spor hukuku açısından çok önemli emeği geçenlere teşekkürler.
#2
Bunların cevapları ve hukuki süreçler için mutlaka avukat yardımı alınız. Boşanma kararının temyiz edilip edilmediği ve içeriği bilinmeksizin cevap vermek mümkün olamayabilir.
#3
Çok büyük bir karamanlık öyküsüdür Çanakkale. Ruhları şad olsun.
#4
Bu tip dilekçeler ile boşanma davası açacak kişilere önemli bir hatırlatma yapmakta fayda vardır. Hiç bir hazır dilekçe mevcut duruma karşılık gelemeyeceğini unutmadan dava açmadan önce kendi yaşadığınız yere en yakın bir avukat yardımıyla dava açmanız daha doğrudur.
#5
Güzel bir eğitim videosu olmuş. Kazanılmış mallara katılma rejimi hakkında çok güzel ve doğru bilgiler yer alıyor.
#6
Cep Telefonları / İphone 6
12 Ekim 2014, 14:27:21
iphone 6 kullanmaya başlayan var mı ? kullanımı hakkında fikirleriniz neler
#7
İlk paylaşımdaki öykü hayata dair bir yapı taşı bence.
#8
Mezun olduğum hukuk fakültesi, herkese selamlar.
#9
Öneriler / Ynt: Hukuk Programları
12 Ekim 2014, 14:23:41
Avukat arkadaşlar kendi kullandıkları hukuk programları ve programı nasıl buldukları hakkında yorum yapabilirler mi ?
#11
Uyap sonrası sanırım avans yatırma işleri çok kolaylaştı ancak paylaşım için teşekkürler.
#12
Boşanma davalarına mizahi bir bakış olmuş.
#13
Danıştay Kararları / Hakimin reddi isteği
12 Ekim 2014, 14:14:21
T.C.

DANIŞTAY

1. DAİRE

E. 2011/1663

K. 2011/1949

T. 6.12.2011

• DANIŞTAY DAİRE BAŞKANI VE ÜYELERİNİN REDDİ İSTEMİ ( İncelenmeksizin Reddi Gerektiği - Hukuki Düzenleme Olmaksızın 4483 S. Kanun İçin Uygulanmasında İmkan Olmadığı )

• İNCELENMEKSİZİN RED ( Danıştay Birinci Dairesinin Başkan ve Üyelerinin Reddi İsteminin İncelenmeksizin Reddi Gerektiği - Hukuki Düzenleme Olmaksızın 4483 S. Kanun Haklarında Uygulanamayacağı )

• HAKİMİN ÇEKİNMESİ VE REDDİ ( Pozitif Bir Hukuki Düzenleme Olmaksızın 4483 S. K. İçin Uygulanmasında ya da Bölge İdare Mahkemeleri İle Danıştay'ın İdari Dairesi Olan Birinci Dairesinin Diğer İdari Kararları Dolayısıyla Uygulanamayacağı )

4483-1/m.1,5,7

2577/m.56

6100/m.36

ÖZET : Adaleti ve nesnelliği sağlama amacıyla konulduğuna kuşku bulunmayan hakimin çekinmesi ve reddi müessesesinin, pozitif bir hukuki düzenleme olmaksızın 4483 sayılı Kanun için uygulanmasında ya da bölge idare mahkemeleri ile Danıştayın idari dairesi olan Birinci Dairesinin diğer idari kararlan dolayısıyla uygulanmasına imkan bulunmamaktadır. Danıştay Birinci Dairesinin Başkan ve Üyelerinin reddi isteminin incelenmeksizin reddi gerekir.

DAVA : Dairemizin 26.5.2011 tarih ve E:2011/351, K:2011/805 sayılı kararının yargılamanın yenilenmesi suretiyle kaldırılması ve Danıştay Birinci Dairesinin Başkan ve tüm üyelerinin reddi istemini içeren şikayetçi ..,'nın 19.9.2011 tarihli dilekçesi, Tetkik Hakimi Sebahattin Ünal'ın açıklamaları dinlenildikten sonra, 4483 sayılı Memurlar ve Diğer Kamu Görevlilerinin Yargılanması Hakkında Kanun uyarınca incelendi;

Gereği Görüşülüp Düşünüldü :

KARAR : 4483 sayılı Memurlar ve Diğer Kamu Görevlilerinin Yargılanması Hakkında Kanunun 1. maddesinde, bu Kanunun amacının memurlar ve diğer kamu görevlilerinin görevleri sebebiyle işledikleri suçlardan dolayı yargılanabilmeleri için izin vermeye yetkili mercileri belirlemek ve izlenecek usulü düzenlemek olduğu, 5. maddesinde, izin vermeye yetkili merciin, bu Kanun kapsamına giren bir suç işlendiğini bizzat veya 4. maddede belirtilen şekilde ( ihbar, bildirim ve şikayet ) öğrendiğinde bir ön inceleme başlatacağı, 7. maddesinde, yetkili merciin belirtilen süreler içinde soruşturma izni verilmesi veya verilmemesi konusunda karar vermek zorunda olduğu, 9. maddesinde, yapılan ön inceleme sonucunda yetkili merci tarafından verilen kararın Cumhuriyet Başsavcılığına, hakkında inceleme yapılan memur veya diğer kamu görevlisine ve varsa şikayetçiye bildirileceği, soruşturma izni verilmesine ilişkin karara karşı hakkında inceleme yapılan memur veya diğer kamu görevlisinin, soruşturma izni verilmemesine ilişkin karara ise, Cumhuriyet başsavcılığı veya şikayetçinin, kararın kendilerine tebliğinden itibaren on gün içinde itiraz edebilecekleri, itirazın 3. maddenin ( e ), ( f ), ( g ) ( Cumhurbaşkanınca verilen izin hariç ) ve ( h ) bentlerinde sayılanlar için Danıştay idari Dairesince, diğerleri için yetkili merciin yargı çevresinde bulunduğu bölge idare mahkemesince bakılacağı ve itiraz üzerine verilen kararların kesin olduğu hükme bağlanmıştır.

Öte yandan, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun Danıştayda çekinme ve ret başlıklı 56. maddesinde, davaya bakmakta olan dava dairesi başkan ve üyelerinin çekinme veya reddi halinde, bunlar hariç tutulmak suretiyle, o daire kurulu tamamlanarak, bu hususun inceleneceği, çekinme veya ret istemi yerinde görülürse işin esası hakkında da bu kurulca karar verileceği, çekinen ve reddedilenler ikiden fazla ise bu husustaki istemin, idari dava dairesi başkan ve üyeleri için idari Dava Daireleri Kurulunda, vergi dava dairesi başkan ve üyeleri için Vergi Dava Daireleri Kurulunda inceleneceği, İdari Dava Daireleri Kurulu ile Vergi Dava Daireleri Kurulu başkan ve üyelerinden bir kısmının davaya bakmaktan çekinmesi veya reddi halinde noksan üyeliklerin diğer dava dairelerinden tamamlanacağı, idari ve Vergi Dava Daireleri Kurullarının toplanmasına engel olacak sayıda ret istemlerinde bulunulamayacağı veçekinilemeyeceği, Danıştay tetkik hakimleri ve savcıları hakkındaki çekinme veya ret istemlerinin davaya bakmakla görevli daire tarafından incelenerek karar bağlanacağı, aynı Kanunun 31. maddesinde de, bu Kanunda hüküm bulunmayan hususlarda, hakimin davaya bakmaktan memnuiyeti ve reddine karşı yapılacak işlemlerde Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu hükümlerinin uygulanacağı hüküm altına alınmış, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 36. maddesinde ise, hakimin tarafsızlığından şüpheyi gerektiren önemli bir sebebin bulunması halinde, taraflardan biri hakimi reddedebileceği gibi hakimin de bizzat çekilebileceği hükmüne yer verilmiştir.

Açılan bir davada, hakimin taraflardan biri veya dava ile yakın ilgisinin bulunması halinde hakimin o davada tarafsız kalamayacağından endişe duyulur. Bu nedenle hakimin tarafsız kalamayacağı varsayılan veya tarafsızlığından kuşku duyulabilecek hallerde, hakimin kendi mahkemesinin yetki ve görevine giren belli bir davaya bakamayacağı kabul edilmiştir. Hakimin davaya bakmaktan çekinmesi, hakimin tarafsız kalamayacağı varsayılan ve kanun tarafından sayma yoluyla gösterilen hallerdir. Buna karşılık, hakimin reddi halleri kanunda yer alan sebeplerle sınırlı değildir. Hakimin tarafsızlığından kuşku duyulan hallerde ileri sürülen ret sebebinin reddedilen hakimin katılmadığı mahkeme tarafından, reddedilen başkan ve üye birden çok ise başka mahkeme tarafından incelenip kabul edilmesinden sonra, hakimin o davaya bakamayacağının belirlenmesi usulü uygulanmaktadır.

Yukarıda anılan hükümlerin birlikte değerlendirilmesinden, 4483 sayılı Kanuna göre soruşturma izni vermeye yetkili merciin kararlarına karşı Kanunda gösterilen ilgililer tarafından yetkili bölge idare mahkemesi veya Danıştay idari Dairesine yapılan itiraz üzerine bu mercilerce verilen kararların yargısal kararlar olmayıp kesin idari kararlardan olduğu, bu nedenle hakim ve yüksek hakim statüsündeki kişilerden oluştuğunda kuşku bulunmayan bölge idare mahkemelerinin ve Danıştayın idari dairesi olan Birinci Dairenin, 4483 sayılı Kanun hükümleri gereğince yapılan itirazları incelemesi ve sonuçlandırılmasının yargısal bir işlev olmadığı, bu nedenle yargılamaya ilişkin usul kurallarının uygulanmasına olanak bulunmadığı, 4483 sayılı Kanunun uygulamasında Danıştay idari Dairesi ve bölge idare mahkemesi başkan ve üyelerinin tarafsızlığından şüpheye düşüldüğünden bahisle hakimin çekinmesi ve reddi müessesesinin uygulanmasının istenmesi halinde, bu hükümlerin uygulanmasına olanak veren yasal bir düzenleme bulunmadığı, hakimin davaya bakmaktan çekinmesi veya reddine ilişkin kuralların ortada usul hükümlerine uygun olarak açılmış bir davanın bulunması halinde işletilebileceği, yukarıda sözlü edilen 6100 ve 2577 sayılı Kanunlarda yer alan hükümlerde sıkça sözü edilen "dava" teriminin ulaşılan bu sonucu desteklediği görülmektedir.

Usule ilişkin kurallar, bu kuralı uygulayan mercie yükümlülük yükleyen, taraflara ise hak sağlayan niteliğe sahiptir. Bu bakımdan, kanunlarda yer alan usul kurallarının işletilmemesi halinde, merci tarafından yapılan işlemlerin geçersiz sayılması gibi hukuki bir sonuç doğmaktadır. Bu önemi nedeniyle usul kurallarının yorum suretiyle kapsamının genişletilmesinin ve yine yorum ve kıyas yoluyla idari işlerde yeri olmayan yargıya ilişkin usul kurallarının uygulamaya konulmasının hukuken mümkün olamayacağı ortadadır. 6100 ve 2577 sayılı Kanunlarda yer alan hakimin reddi ve çekinmesi müessesesinin, yorum ve kıyas yoluyla 4483 sayılı Kanunun uygulamasında idari kararlar veren mercilerde görev yapan yargı mensupları hakkında verdikleri idari kararlar nedeniyle uygulamaya konulmak istenmesi, yasa koyucunun düzenlemediği bir alanda onun yerine kural koymak sonucunu doğuracaktır.

Uyuşmazlığın çözümünde adaleti ve nesnelliği sağlama amacıyla konulduğuna kuşku bulunmayan hakimin çekinmesi ve reddi müessesesinin, pozitif bir hukuki düzenleme olmaksızın 4483 sayılı Kanun için uygulanmasında ya da bölge idare mahkemeleri ile Danıştayın idari dairesi olan Birinci Dairesinin diğer idari kararlan dolayısıyla uygulanmasına imkan bulunmamaktadır.

SONUÇ : Yukarıda yapılan açıklamalara göre, 4483 sayılı Kanunun 9. maddesinin son fıkrasında, yetkili merci kararına yapılan itirazlar sonucu Danıştayca veya bölge idare mahkemelerince verilen kararların kesin olduğu hükmü yer aldığından, Dairemizin 26.5.2011 tarih ve E:2011/351, K:2011/805 sayılı kararının yargılamanın yenilenmesi suretiyle kaldırılması ile Danıştay Birinci Dairesi Başkan ve tüm üyelerinin reddi istemini içeren şikayetçi ..,'nın isteminin incelenmeksizin reddine, kararın bir örneği ile dilekçenin ...'ya gönderilmesine, 06.12.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
#14
Çek yapılan değişiklikler sonrasında icra hukuku anlamında önemli bir enstrüman olmaktan çıkmıştır. Ticari hayatta da çek yine geçerli bir ödeme aracı olma vasfını eskiye göre yitirmiştir.
#15
Paylaşım için teşekkürler.
#16
Yargıtay Kararları / Boşanma davası
10 Ekim 2014, 18:58:53
Davalının bir başka erkekle ilişkide bulunduğu, davacının, bu maddi hadiseye dayanarak münhasıran zina sebebiyle boşanma davası açabileceği gibi, aynı maddi hadise sebebiyle evlilik birliğinin temelinden sarsılması hukuki sebebiyle de boşanma talep edebileceği veya açtığı boşanma davasında bu iki sebebe birlikte de dayanabileceği; bunu engelleyen bir usul hükmünün bulunmadığı; bu son halde özel boşanma sebebinin varlığını kabule yeterli delil bulunamadığı taktirde, mahkemenin, genel sebebe dayanarak boşanma kararı verebileceği, dayanılan özel boşanma sebebi kanıtlandığında boşanma kararının dayanılan bu özel sebeple oluşturulması gerekeceği-

Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü.

Davacı; Türk Medeni Kanununun 161.maddesinde yer alan zina ve 166/1.maddede yer alan evlilik birliğinin temelinden sarsılması hukuki sebeplerine dayanarak boşanmalarına karar verilmesini istemiş; mahkemece; "davalının bir başka erkekle ilişkisinin olduğu" sabit kabul edilerek, Türk Medeni Kanununun 166/1.maddesi gereğince tarafların boşanmalarına karar verilmiştir. Kararı davacı temyiz etmiştir.

Yapılan soruşturma ve toplanan delillerle davalının bir başka erkekle ilişkide bulunduğu gerçekleşmiş, bu durum mahkemece de sabit kabul edilmiştir. Davacı, bu maddi hadiseye dayanarak münhasıran zina sebebiyle boşanma davası açabileceği gibi, aynı maddi hadise sebebiyle evlilik birliğinin temelinden sarsılması hukuki sebebiyle de boşanma talep edebilir veya açtığı boşanma davasında bu iki sebebe birlikte de dayanabilir. Bunu engelleyen bir usul hükmü bulunmamaktadır. Bu son halde özel boşanma sebebinin varlığını kabule yeterli delil bulunamadığı taktirde, mahkeme, genel sebebe dayanarak boşanma kararı verebilecektir. Dayanılan özel boşanma sebebi kanıtlandığında boşanma kararının dayanılan bu özel sebeple oluşturulması gerekir. Davalının bir başka erkekle ilişkide bulunduğu gerçekleştiğine göre zina sebebi kanıtlanmıştır. O halde tarafların Türk Medeni Kanununun 161. maddesi gereğince boşanmalarına karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru bulunmamıştır.

      SONUÇ:Temyiz edilen hükmün yukarıda gösterilen sebeple BOZULMASINA, temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 31.03.2010  (çrş.)

2. HD. 31.03.2010 T. E:2009/3859, K:6220
#17
Duyurular / Ynt: www.sgk.com.tr
10 Ekim 2014, 18:47:45
Paylaşım için teşekkürler.