Haberler:

deneme

Ana Menü

Son yazılar

Welcome to Hukuk Forum Sitesi - Hukuk ve hayata dair her şey!. Please login or sign up.

30 Nisan 2025, 19:12:00

Login with username, password and session length
Üyeler
Stats
  • Toplam İleti: 8,911
  • Toplam Konu: 4,437
  • Online today: 143
  • Online ever: 648
  • (29 Eylül 2024, 09:37:03)
Çevrimiçi Kullanıcılar
Users: 0
Guests: 61
Total: 61

Son İletiler

#31
Merhabalar,

Bugün orman yolunda kız arkadaşımla araçta otururken jandarma görevlileri tarafından aşağı indirildik. Yanımızda herhangi bir olumsuz davranış veya olay yoktu; sadece sarılıyorduk. Jandarma aracında 2 uzman çavuş ve 1 astsubay vardı, ve sadece astsubayın vücut kamerası bulunuyordu. Aracıma dışardan baktıktan sonra, bir uzman çavuş aracımda bulunan çantamı açarak kontrol etti. Bu sırada astsubay tutanak tutulmasını istedi.

Adli bir arama kararı görmek istediğimi belirttiğimde, sadece önleme araması kararını gösterdiler. Bunun üzerine astsubay sinirlendi ve tutanağa uzun bir süre bir şeyler yazdılar. İmza istediklerinde tutanağı okumak istedim ancak tutanağı hazırlayan uzman çavuş, koluyla kapatarak okumamı engelledi ve "önce imza at, sonra oku" diyerek baskı kurdu. Vücut kamerası bulunan astsubay da bu sırada yanımızdaydı. Baskı altında imzayı attım ancak tutanakta tam olarak ne yazdığını görmedim. Ayrılmadan önce "sorun çıkmazsa tutanağı işlemeyeceklerini" birkaç kez ifade ettiler, ve bu konuşma kamera kayıtlarında mevcut olmalı.

Şu anda endişem, tutanağın işleme alınması, kız arkadaşıma evine bir tebligat gitmesi veya rahatsız edilmesi. Bu konuda ne yapabileceğimi merak ediyorum. Savcılığa şikayette bulunursam, tutanak işleme alınabilir ve kız arkadaşımı da olaya dahil edebilirler.

Ek not olarak belirtmek isterim ki, aramızda sarılmak dışında hiçbir uygunsuz veya müstehcen davranış bulunmuyordu. İlk etapta jandarma görevlileri müstehcen davranışlarda bulunduğumuzu iddia ederek tutanak tuttuklarını söylediler.
#32
Uzaktan İletişim Araçları Yoluyla Piyasaya Arz Edilen Ürünlerin Piyasa Gözetimi ve Denetimi Yönetmeliği

Günümüzde başta internet üzerinden olmak üzere "uzaktan iletişim araçları" kullanılarak yapılan satışların ticari hayatımızdaki yeri giderek artmaktadır. Buna bağlı olarak idarelerin yurttaşların güvenli ürünlere erişimi konusunda sorumlulukları da artmaktadır. Bu ihtiyacın karşılanması, piyasaya arz koşullarına, satış ilanlarına, bu ürünleri piyasaya arz eden veya piyasada bulunduran iktisadi işletmeciler ile çeşitli hizmet sağlayıcıların yükümlülüklerine, yetkili kuruluşların görev, yetki ve sorumluluklarına ve bu kapsamda yürütülecek piyasa gözetimi ve denetimine ilişkin usul ve esasların belirlenerek yeknesak hale getirilebilmesi amacıyla Ticaret Bakanlığı, Ürün Güvenliği ve Denetim Genel Müdürlüğü tarafından "Uzaktan İletişim Araçları Yoluyla Piyasaya Arz Edilen Ürünlerin Piyasa Gözetimi Ve Denetimi Yönetmeliği" 30.10.2024 tarih ve 32707 sayılı Resmi Gazete'de yayınlanmıştır.

Yönetmelik ile uzaktan iletişim araçları yoluyla satış, reklam ve tanıtım faaliyetleri konusunda özel mevzuat hükümleri bulunan durumlar haricinde, uzaktan iletişim araçları yoluyla piyasaya arz edilen veya piyasada bulundurulan tüm ürünleri kapsamına almakla beraber uzaktan iletişim araçları başlığı altında her türlü mektup, katalog, telefon, faks, radyo, televizyon, elektronik posta mesajı, kısa mesaj, internet gibi fiziksel olarak karşı karşıya gelinmeksizin sözleşme kurulmasına imkân veren her türlü araç veya ortamın gözetim ve denetime tabi olacağı ifade etmektedir.

Yürürlüğe giren Yönetmelik ile imalatçı, yetkili temsilci, ithalatçı, dağıtıcı veya hizmet sunucu; kendi ismi ve kayıtlı ticari ünvanı, iletişim kurulabilecek posta adresi ve elektronik posta adresinin yanı sıra, uzaktan iletişim araçları yoluyla piyasaya arz ettiği veya piyasada bulundurduğu ürüne ilişkin aşağıdaki bilgileri kolayca görülebilecek ve açıkça okunabilecek şekilde satış ilanına koymakla yükümlü hale getirilmiştir. Bununla beraber satış ilanında Türkiye'de yerleşik imalatçısının ismi, kayıtlı ticari ünvanı veya markasının yanı sıra iletişim kurulabilecek posta adresi, elektronik posta adresi, Ürünün fotoğrafı, tipi ve ürünü tanımlayacak diğer bilgiler dâhil olmak üzere ürünün tarifine imkân veren tüm bilgilerin de yer alması gerekmektedir.

Aynı zamanda işletmelere ait iktisadi ve ticari faaliyetlerin yapılmasına imkan sağlayan aracı platformlar için "Ürün Güvenliği Temas Noktası" uygulamasını zorunlu hale getirilerek vatandaşların ürün güvenliği ve uygunluğu ile ilgili şikayet ve bildirim yapabilmesine imkan sağlanmıştır.

Yönetmelik ile getirilen bir yeni değişiklik ise; piyasaya arz edilen veya piyasada bulundurulan uygun olmayan bir ürünün internet üzerinden tanıtımı ve satışının yapılması halinde, Bakanlık tarafından aracı hizmet sağlayıcısına içeriğin çıkarılması için internet sayfalarındaki iletişim araçları, alan adı, IP adresi ve benzeri kaynaklarla elde edilen bilgiler üzerinden elektronik posta mesajı veya diğer iletişim araçları ile bildirimde bulunacağına, içeriğin yirmi dört saat içerisinde çıkarılmaması veya içeriğin yirmi dört saat içerisinde çıkarılmasına rağmen aynı ürünün tekrar sistemlerinde yer aldığının tespiti halinde Bakanlık tarafından - uygun olmayan ürüne ilişkin içeriğe erişimin engellenmesine karar verme ve kararın icrası için Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumuna bildirme yetkisi getirilmiştir.

Avukat Ahmet Faruk ÜMÜT

Detaylı bilgi ve daha fazlası için; www.umut.av.tr

#33
30.10.2024 tarihli ve 32707 sayılı Resmî Gazete'de Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun yayımlanmıştır. 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun'nun sair hükümlerinde değişiklikler yapılarak uygulamada yaşanan gelişmelere uygun kanuni düzenlemelerin hayata geçirilmesi amaçlanmıştır.

Değişiklik ile tüketici mevzuatı özelinde özetle; tüketici kredi ve konut finansman sözleşmelerinin kuruluşlarına dair şekil şartlarında değişikliğe gidilerek bankacılık mevzuatı ile gelişen ve değişen teknolojik koşullara uyum sağlanmış, günümüzde özellikle yüksek takipçili sosyal medya kullanıcıları tarafından oldukça fazla kullanılmakta olan doğrudan satış sistemine yönelik düzenlemeler detaylandırılmış ve tarafların hak ve yükümlülükleri belirgin hale getirilmiş, Reklam Kurulunca uygulanan idari para cezaları caydırıcılık unsurunu sağlamak adına artırılarak ayrıca uygulanabilecek alt ve üst sınırlar belirlenmiş, uzlaşma müessesesinin Reklam Kurulu tarafından ticari reklam ve haksız ticari uygulamalara dair verilen idari para cezaları bakımından da uygulanmasına imkân tanınmıştır.

6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunda yapılan değişikliklere ilişkin hazırladığımız karşılaştırmalı tabloyu yazımız ekinde sunmakla beraber ilgililere faydalı olması dileğiyle..

Av. Ahmet Faruk ÜMÜT

#34
Bilgisayar / Ynt: Chrome favori klasör simg...
Son İleti Gönderen webmaster - 12 Ekim 2024, 16:39:48
Üzgünüm ancak bu seçenekler artık geçerli değil. Dev menülere alışmak zorundayız.
#35
1965 yılında vefat eden bir erkeğin, evlilik dışı ilişkiden olan çocuğunun babasının mirasçısı olup olamayacağı meselesi, miras hukukunda *soybağı* ve *tanıma* gibi kavramlarla yakından ilgilidir.

Öncelikle, miras hukukuna göre bir çocuğun babasının mirasçısı olabilmesi için o kişinin hukuken babası olarak tanınması gerekir. Bu tanıma süreci, çocuğun evlilik içinde doğmuş olması, babanın çocuğu tanıması veya babalık davası gibi yollarla gerçekleşebilir. Ancak 1965 yılından bahsedildiği için, o dönemdeki hukuki düzenlemelere ve mevcut haklara bakmak gerekmektedir.

1. 1965 Yılındaki Hukuki Durum
1965 yılında yürürlükte olan Türk Medeni Kanunu, o dönemde evlilik dışı doğan çocukların babalarının mirasçısı olabilmesi için bazı koşullar öngörmüştür. O dönemki kanunlar çerçevesinde, evlilik dışı bir çocuk ile baba arasında *soybağı* kurulmamışsa, çocuk otomatik olarak babasının yasal mirasçısı olamaz. Ancak, baba çocuğu *tanımış* ya da *babalık davası* yoluyla soybağı kurulmuşsa, bu durumda çocuk, babasının mirasçısı olabilir.

2. Tanıma
Eğer vefat eden baba, evlilik dışı ilişkiden olan çocuğunu resmi olarak tanımışsa, çocuk mirasçı sıfatı kazanır. Tanıma işlemi, baba tarafından resmi bir makam önünde (noter, nüfus idaresi veya mahkeme) yapılmış olabilir. Tanıma gerçekleştiğinde çocuk, babasının diğer yasal çocukları ile aynı miras haklarına sahip olur.

3. Babalık Davası
Eğer çocuk tanınmamışsa, baba hayatta iken ya da ölümünden sonra miras paylaşımı aşamasında çocuğun babalık davası açma hakkı vardır. 1965 yılındaki düzenlemelere göre de babalık davası açılabilir ve bu dava sonucunda çocuğun babanın çocuğu olduğu tespit edilirse, mirasçı sıfatı kazanır. Ancak, babalık davası açmak için kanunda belirtilen süreler dikkate alınmalıdır. O dönemdeki Medeni Kanun'a göre, babalık davası belirli sürelerde açılmalıdır; bu sürelerin dolması halinde dava açma hakkı düşer.

4. Mirasçılık Hakkı
Evlilik dışı ilişkiden olan çocuk, yukarıda belirtilen tanıma ya da babalık davası süreçlerinden birini başarıyla tamamlamışsa, diğer yasal mirasçılarla eşit şartlarda mirastan pay alabilir. Örneğin, çocuk hukuken tanınmış ya da babalık davası ile soybağı kurulmuşsa, yasal miras hakkına sahip olur ve terekede babanın diğer çocuklarıyla eşit oranda hak sahibi olabilir.

5. Durumun Değerlendirilmesi
- Eğer baba çocuğu tanımamış ve çocuk babalık davası da açmamışsa, mirasçılık hakkı bulunmayacaktır. Ancak ölümden sonra miras paylaşımı esnasında çocuk, babalık davası açarak soybağını ispat edebilir ve mirastan hak talep edebilir.
- Çocuk tanınmış veya babalık davası sonucunda soybağı kurulmuşsa, 1965 yılında vefat eden babanın mirasçısı olarak mirastan pay alabilecektir.

6. Özel Durumlar
- Eğer miras paylaşımı yapılmışsa ve çocuk soybağını ispat edememişse, dava açarak geriye dönük haklarını talep edebilir. Bu durumda, miras paylaşımına konu edilen terekenin yeniden değerlendirilmesi gerekebilir.
 
Sonuç olarak, evlilik dışı bir çocuğun mirasçı olabilmesi için soybağı kurulmuş olmalıdır. Bu, tanıma yoluyla ya da babalık davası ile gerçekleşebilir. 1965 yılındaki hukuki duruma göre de çocuk bu yollarla babasının mirasçısı olabilir. Mirasçılık iddiasında bulunan kişi, miras paylaşımından önce soybağını ispat etmek zorundadır.
#36

Bu durumda izleyebileceğiniz hukuki yol şu şekilde olabilir:

1. Tespite Dayalı Dava: Öncelikle, sahte imza ve sizin adınıza yapılan sahte kira sözleşmesinin hukuken geçersizliğini ortaya koymak için, tespit davası açmanız faydalı olacaktır. Bu dava ile, kiracılara verilen sahte kira kontratındaki imzanın size ait olmadığını tespit ettirip, kira sözleşmesinin geçersiz olduğunu kanıtlayabilirsiniz. Mahkeme, bu sözleşmeyi inceleyerek imzanın sahte olduğunu belirlediğinde, kiracılar bu sözleşmeyi hukuki dayanak olarak kullanamayacaktır.

2. Fuzuli İşgal Davası: Sahte kontratın geçersizliği tespit edildikten sonra, evde haksız olarak oturmaya devam eden kişiler hakkında fuzuli işgal davası açabilirsiniz. Bu dava ile, evin haksız işgal edildiğini iddia ederek tahliyelerini talep edebilirsiniz. Fuzuli işgalde, kiracı sıfatı bulunmayan kişilerin mülkünüzü hukuka aykırı olarak kullanması söz konusudur.

3. Ecrimisil Talebi: Ayrıca, evde hukuka aykırı olarak oturan kişilerden, evin işgal edildiği süre boyunca evi kullandıkları için ecrimisil (haksız işgal tazminatı) talep edebilirsiniz. Bu, işgal edilen dönemdeki kira bedeli gibi hesaplanır ve mülkünüzü izniniz dışında kullanmalarından dolayı uğradığınız zararların karşılanmasını sağlar.

Sonuç olarak, önce sahte kontratın geçersizliği için tespit davası açmanız ve ardından fuzuli işgal davasıyla evin tahliyesini talep etmeniz hukuki olarak doğru bir yol olacaktır. Evi boşaltmadıkları süre için de ecrimisil talep edebilirsiniz.
#37
Bu durumda, yer gösterme belgesini imzaladığınız emlakçı, sizden hizmet bedeli talep edebilir. Ancak, bu talebin haklı olup olmadığını değerlendirirken bazı unsurlara dikkat etmek gerekir:

1. Yer Gösterme Belgesi: Emlakçıya imzaladığınız belgenin niteliği önemlidir. Eğer sadece "yakıt parası" adı altında bir belge imzaladıysanız, bu belgeye dayalı olarak sizden komisyon talep edilmesi pek mümkün değildir. Ancak, yer gösterme belgesi adı altında imzaladıysanız, emlakçı sizinle ilk temas kuran kişi olduğu için satış gerçekleşmese bile komisyon hakkı talep edebilir. Yine de belgede hangi şartlarla hizmet bedeli talep edilebileceği belirtilmiş olmalıdır.

2. Emlakçının Rolü: Satış sürecinde emlakçı, size doğru bir hizmet sunmamış ve sizi satıcı ile buluşturmamışsa, bu durumda emlakçının komisyon talebi tartışmalı hale gelir. Çünkü komisyon talebi için emlakçının, satışın gerçekleşmesinde aktif bir rol oynamış olması beklenir. Emlakçı sizi satıcı ile karşılaştırmamış, tekliflerinizi iletmemiş ve geri dönüş yapmamışsa, emlakçının hizmetini tam olarak yerine getirmediği söylenebilir.

3. Satıcının Beyanı: Satıcı, emlakçıya komisyon ödemeyi kabul etmediğini söylemişse, bu da emlakçı ile yapılan anlaşmanın geçerli olmadığını gösterebilir.

Sonuç olarak, emlakçı size bir talepte bulunursa, yer gösterme belgesini ve emlakçının hizmet süreçlerini göz önünde bulundurarak talebe itiraz edebilirsiniz. Bu durumda, sözleşme şartlarına ve emlakçının size sağladığı hizmetin niteliğine bakmanız önemlidir. Hukuki bir sorunla karşılaşmanız durumunda bir avukata danışarak haklarınızı daha iyi koruyabilirsiniz.
#38
Hayır, durum bu kadar basit değil. Mal rejimi davalarında, özellikle boşanma sonrası mal paylaşımı yapılırken, eşlerin evlilik süresince edindikleri mallar üzerinde hakları *katkı oranı* temelinde belirlenir. Bu durumda, evin tapusu üzerine olmayan eşin kazanacağı miktar, yalnızca ödenen kredi miktarına değil, evin toplam değeri, boşanma tarihindeki kredi durumu ve evlilik süresince yapılan katkılar dikkate alınarak hesaplanır.

Eğer bilirkişi evin değerini 10 bin TL olarak belirlerse ve kredi ödemelerinin sadece %20'si ödenmişse, evin kredi ile ödenmeyen kısmı da hesaba katılır. Evin tapusu üzerine olmayan eş, evin değerine yaptığı katkı oranında hak sahibi olur. Bu durumda, sadece ödenen kredi tutarına değil, evlilik sürecinde evin değer artışına da katkıda bulunmuşsa, bu da hesaba katılır.

Sonuç olarak, hak kazanacağı miktar doğrudan 2000 TL olarak belirlenmez, katkı oranı ve değer artışı dikkate alınarak hesaplanır.
#39
Bu durumda sonradan ortaya çıkan kişinin promosyon paylaşımı düşüncesi hukuken geçerli değildir. Çünkü çekilişe katılım hakkı, ürün ambalajında yer alan şifre/kodu SMS, internet veya mobil uygulama üzerinden bizzat katılımcı tarafından gönderilerek kazanılmıştır. Dolayısıyla, çekilişi kazanan asıl katılımcı, kampanyaya katılım şartlarını yerine getiren kişidir ve büyük hediyeyi kazanma hakkı ona aittir. Ürün ambalajı sadece kampanya şartlarının bir parçası olarak ibraz edilmesi gereken bir nesnedir, mülkiyet hakkı değil.

Sonradan ortaya çıkan kişi ise, yerde bulduğu ambalaj üzerinden herhangi bir hak iddia edemez. Çünkü o kişi, ambalaj üzerindeki şifreyi kullanarak çekilişe katılmamıştır. Bulduğu ambalaj, ona kampanyaya katılım ya da ödül üzerinde herhangi bir yasal hak tanımaz. Aksine, kazandıran ambalajın ibraz edilmesiyle ödül sahibinin belirlenmesi şartını fırsatçılık amacıyla kullanmaya çalıştığı düşünülebilir. Bu durumda, asıl talihlinin bu kişiye herhangi bir ödeme yapma yükümlülüğü bulunmamaktadır ve tehditle mal paylaşımı talebi hukuki olarak geçersizdir.

Asıl talihli, ambalajı bulduğunu iddia eden kişiye karşı hukuki yollarla ambalajın ibrazı ve ödül hakkı için destek talebinde bulunabilir ya da durumu çekilişi düzenleyen firmaya bildirebilir. Firma, kampanya şartlarına göre karar verecektir, ancak ortaya çıkan kişinin şantaj niteliğindeki taleplerini dikkate almak zorunda değilsiniz.
#40
1. Evet, normal şartlarda hakkınızda karakola yapılan bir şikayet varsa, ifadeye çağrılmanız gerekebilir. Bu çağrı genellikle kolluk kuvvetleri aracılığıyla yapılır. Resmi bir çağrı yapılmadan sadece bir avukatlık bürosu aracılığıyla arabuluculuk süreci başlatılması şüpheli olabilir.

2. İfade alınmadan doğrudan arabuluculuk süreci başlatılması olağan değildir. Arabuluculuk, genellikle hukuki bir dava açılmadan önce tarafların uzlaşması amacıyla başvurulan bir yöntemdir, ancak bunun yasal olarak başlatılabilmesi için genellikle önce resmi bir süreçten geçmeniz gerekir.

3. Evet, bulunduğunuz şehirdeki karakola ya da savcılığa başvurarak hakkınızda yapılan herhangi bir şikayet olup olmadığını sorgulatabilirsiniz. Eğer bir şikayet varsa, bu konuda bilgi alabilirsiniz ve duruma göre hukuki süreci takip edebilirsiniz.