Son yazılar

Welcome to Hukuk Forum Sitesi - Hukuk ve hayata dair her şey!. Please login or sign up.

02 Mayıs 2024, 06:45:22

Login with username, password and session length
Üyeler
  • Toplam Üye: 4,264
  • Latest: Elçin
Stats
  • Toplam İleti: 8,824
  • Toplam Konu: 4,365
  • Online today: 128
  • Online ever: 549
  • (13 Ocak 2023, 13:23:05)
Çevrimiçi Kullanıcılar
Users: 0
Guests: 102
Total: 102

Bebeklerde yoğun sarılık, zekâ geriliği, sağırlık gibi kalıcı hasara yol açabilr

Başlatan kilimanjaro, 24 Ocak 2010, 18:59:14

« önceki - sonraki »

kilimanjaro

Yeni doğan bebeklerde çeşitli nedenlerle görülen sarılık, tedavi edilmediği takdirde beyinde ciddi hasarlara neden oluyor. Zeka bozukluğu başta olmak üzere, sağırlık, öğrenme güçlüğü, istemsiz hareketler, spastisite ve zeka geriliği gibi etkiler görülebiliyor.
 
Bebeklerde sarılık doğar doğmaz yapılan bir takım testlerle anlaşılabilirken özellikle gözde ve ciltteki sarı renk hastalığın habercisi olarak biliniyor. Kayseri Erciyes Üniversitesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mustafa Kendirci, yeni doğan bebeklerde en sık görülen klinik bulgulardan birisi olan sarılığın, tedavi edilmemesi halinde ciddi sağlık sorunlarına neden olabileceği uyarısında bulundu.

Sarılığı, 'vücuttaki yaşlı veya işlevsiz alyuvarların karaciğer, dalak ve kemik iliğinde parçalanması sonucunda oluşan hemoglobinin yıkım ürünlerinden bilirubin denilen maddenin kanda artması sonucu ciltte oluşturduğu bulgu' olarak açıklayan Prof. Dr. Kendirci, bu maddenin vücuttan atılması gerektiğini söyledi.

Bu işlemden sonra hastalığın safra yoluyla bağırsaklara geçerek atılabileceğine dikkat çeken Kendirci, "Eğer altta yatan ciddi bir neden yoksa yeni doğan sarılığı, yaşamın ilk 24 saatinden sonra görülür. Zamanında doğmuş bir bebekte ilk 7 günden sonra, erken doğmuş bebeklerde ise ilk 10 günden sonra görülmez. Aksi halde uzamış sarılıktan söz edilir ve ayrıntılı incelenmesi gerekir." dedi.

Doğum öncesi yaşamda bebeklerin alyuvarlarının oksijen taşıma kapasitelerinin daha fazla olması gerektiğinden alyuvar kitlesinin erişkin insana göre daha fazla olduğunu hatırlatan Prof. Dr. Kendirci, kandaki ömürlerinin de erişkinlere göre daha kısa olduğunu, dolayısıyla erişkine göre yeni doğan bebekte fazla sayıda alyuvarın daha kısa sürede parçalandığını kaydetti. Artmış bilirubin yüküne karşın yeni doğan bebeğin karaciğerinin bu yükü arındıracak kadar olgunlaşmamış olduğunu aktaran Kendirci, "Bu nedenle biliruninin kandan temizlenmesi zaman alır ve ciltte sarılık ortaya çıkar. Prematüre dediğimiz zamanından önce doğmuş bebeklerde ise yeterince olgun olmadıklarından sarılık daha sık ve daha yüksek değerlerle karşımıza çıkar. Anne sütüyle beslenen bebekler erken dönemde sararabilirler. Ancak bu durumda bebeğin temel besin kaynağı olan anne sütü kesilmemelidir. Tersine daha sık emzirilerek bebeğin sıvı ve kalori gereksinimi giderilmelidir." şeklinde konuştu.

Konjuge olmamış bilirubinin kanda çok yüksek düzeylere eriştiğinde yeni doğan bebeğin sinir sistemi üzerinde çok ciddi kalıcı hasarlara neden olabileceğine değinen Prof. Dr. Kendirci, bilirubinin kanda çok yüksek düzeylere eriştiğinde, kan-beyin engelini aşarak yağdan zengin bir organ olan beyinde birikerek ciddi zedelenmelere yol açacağını vurguladı. Bu zedelenmelerin, etkilenmenin derecesine göre, sağırlık, öğrenme güçlüğü, istemsiz hareketler, spastisite, zeka geriliği gibi etkenlere yol açabileceği uyarısında bulunan Kendirci, "Yeni doğan sarılığı önce gözlerin beyazında ortaya çıkar, bilirubin düzeyleri arttıkça yüzde, gövdede belirgin hale gelir. Özellikle sarılık bacakların üst kısmında görülmeye başlandığında cilde basmakla kaybolmayan sarı bir renk gözleniyorsa; bu durum, bilirubinin kanda yüksek düzeylere eriştiğinin işareti olabilir. Ancak özellikle deneyimsiz anne-babaların gövdede sarılık belirgin hale geldiğinde hekimlerine başvurması gerekir. Eğer gerekli görülürse bebekten topuktan alınacak az bir miktar kanla kandaki bilirubin düzeyleri tetkik edilebilir." açıklamasında bulundu.

AİLE'NİN YAPACAKLARI

Bebeğin anne tarafından sık sık emzirilmesi teşvik edilmeli ve anneye yardımcı olunmadır. Uzun süre beslenemeyen bebeklerin daha çok sararacağı unutulmamalıdır. Her ne kadar yeni doğan bebeklerin büyük çoğunluğunda sarılık gözleniyorsa da, bunların bir kısmı tedavi gerektirdiğinden; sarılık fark edildiğinde bebek dikkatle gözlenmeli, sarılık gövdede belirgin olduğunda bir çocuk hekimiyle temas kurulmalıdır. Özellikle emmede zayıflık, sürekli uyuma, normal hareketlerinin azalması, geç dönemde tiz sesli ağlama ve vücutta kasılma kanda bilirubinin çok artığının göstergesi olabilir. Zaman yitirmeden hekime başvurulmalıdır. (CİHAN)

http://www.zaman.com.tr/haber.do?haberno=933410&title=tedavi-edilmeyen-sarilik-bebeklerde-zeka-bozukluguna-sebep-oluyor
Yasal haklarınızı en üst seviyede koruyup kullanabilmeniz için önemli gördüğünüz konularda mutlaka profesyonel destek almanız, bu anlamda bir avukatla anlaşmanız kesinlikle tavsiye edilir.

kilimanjaro

Türk mühendisler, yeni doğanların sarılık tedavisinde kullanılan florasan ve halojen lambaların yerini alacak ve pek çok üstünlüğü bulunan yeni nesil ''LED Teknolojisi'' ne sahip tedavi cihazı geliştirdi.
 
Türkiye'de ilk kez üretimi yapılan ''LED Fototerapi Cihazı'', mevcut teknolojilerdeki istenmeyen zararlı mor ve kızıl ötesi ışınlar yaymıyor; ayrıca kuvözlerde yatan bebeklerin florasan veya halojen lambaların etkisiyle vücut ısılarının artmasının da önüne geçiyor.

AA muhabirine bilgi veren Bilkent Üniversitesi Teknoparkında (Cyberpark) yer alan TENDE Elektronik Yazılım Genel Müdürü Ferhat Yıldız, yeni doğan bebeklerde önemli bir sorun olan sarılığın tedavisinde uzun yıllardır mavi ışık teknolojisinin kullanıldığını belirtti.

Işık yoluyla tedavinin, 1958'de Kanada'da kanlarındaki bilirubin seviyesi yüksek olan sarılık hastası bebeklerin güneş ışığı görmeleri ile birlikte renklerinin açılmasıyla tesadüfen bulunduğunu anlatan Yıldız, ilerleyen teknolojiyle birlikte mavi ışık yoluyla geliştirilmiş tedavi için öncelikle halojen lambaların kullanıldığını kaydetti.

Halojen ve Florasan lambaların yaydığı ultra viyole ve diğer bazı istenmeyen ışınların (harmonik ışınların) bebeğin cildinde kırmızı döküntüler, bronzlaşma, sık ve sulu dışkılama gibi bir takım yan etkiler yaratabileceğini vurgulayan Yıldız, ayrıca bu tedavi yönteminin yeni doğanın vücudunun ısınarak ısı dengesinin bozulmasına da yol açabileceğini dile getirdi.

Yıldız, bu nedenle son dönemde özellikle yeni doğanlardaki sarılık tedavisinde bu yan etkilerinin ortadan kaldırılması için ''LED'' teknolojilerinin kullanımının gündeme geldiğini söyledi.

Türkiye'de de halojen veya florasan lambalı fototerapi cihazların kullanıldığını belirten Yıldız, kızıl ötesi ve mor ötesi ışıma yapmaması nedeniyle ''LED'' lambaların son derece güvenli olduğunu ve bilirubin seviyesinin düşürülmesinde önemli bir tedavi yöntemi haline geldiğini söyledi. Yıldız, bu teknolojinin üstünlükleri konusunda şu bilgileri verdi:

''LED teknolojsinde, LED'in sadece kendisi ısınabiliyor. Ancak ön yüzeye yaydığı ışık hemen hemen hiç ısı vermiyor. Bu durum, özellikle sarılığı olan yeni doğan bebeğin cilt ısısının artarak ısı dengesinin bozulmasının önüne geçiyor.

Ayrıca, mevcut teknolojilerdeki gibi istenmeyen dalga boylarındaki ışınlar da yaymıyor. Gerçekte florasan ve halojen teknolojilerin yaydığı ışığın zararı tam olarak bilinmese de ileride yaratacağı sonuçlar da henüz kestirilemiyor. Bu nedenle söz konusu LED'ler pek çok üstünlüğü beraberinde getiriyor.''

Ar-Ge ekiplerinin TÜBİTAK Yenilik ve Destek Programları Başkanlığınca (TEYDEP) desteklenen ve yaklaşık 2 yıl süren çalışmalarının sonucunda, LED teknolojisine sahip fototerapi cihazını Türkiye'de ilk olarak üretmeyi başardıklarını bildiren Yıldız, cihaz için tüm yasal mevzuat sürecinin de tamamladığını kaydetti. Yıldız, cihazın uluslararası ''CE'' belgesini de alarak Türkiye'de kullanıma sunulduğunu dile getirdi.

Yıldız, LED teknolojisine sahip fototerapi cihazının bir süre önce yalnızca ABD ve İngiltere'de geliştirilebildiğini ve söz konusu teknolojinin dünya genelinde yeni yeni kullanılmaya başlandığını, Türkiye'de ise bir kaç ay önce sundukları yerli cihazın bazı hastanelerde bulunduğunu bildirdi.

''Türk Mühendisliği Teknolojisine'' sahip ürünleri sayesinde yakın zamanda Türkiye'ye ithalatı hızlanacak ve maliyeti çok pahalı olan LED teknolojili fototerapi cihazının çok daha düşük maliyetlerle üretilmesinin sağlanacağını kaydeden Yıldız, bu sayede de kullanım alanının yaygınlaşmasını beklediklerini ifade etti.

http://www.zaman.com.tr/haber.do?haberno=870010
Yasal haklarınızı en üst seviyede koruyup kullanabilmeniz için önemli gördüğünüz konularda mutlaka profesyonel destek almanız, bu anlamda bir avukatla anlaşmanız kesinlikle tavsiye edilir.

kilimanjaro

Yeni doğan bebeklerde sarılığa neden olan kandaki 'bilirubin' maddesinin normalin üstüne çıkması, beyinde kalıcı hasara neden olabiliyor. Türkiye'de yeni doğan bebeklerin yaklaşık yüzde 60'ında, her 10 bebeğin ise 6'sında yeni doğan sarılığı görülüyor.

Bursa Dörtçelik Çocuk Hastalıkları Hastanesi Başhekimi Uz. Dr. İsmail Özcan, yenidoğan sarılığının, sadece yeni doğan bebeklerde görülen, kandaki 'bilirubin' maddesinin artışına bağlı oluşan bir hastalık olduğunu açıkladı. Zamanında doğan bebeklerde bir haftayı, erken doğan bebeklerde 2 haftayı aşmayan, belli düzeyleri geçmeyen ve bebek için tehlikeli olmayan 'fizyolojik sarılık' ile tehlikeli olabilen yeni doğan sarılığının karıştırılmaması gerektiğini kaydeden Özcan, "Bu iki sarılığın, ancak kandaki bilirubin düzeylerine bakılarak kesin olarak ayırt edilebileceğini bilmemiz lazım. Bunun için bilirubin ölçümü yapılabilen bir merkeze başvurulması gerekir. Kan grubu uyuşmazlığı, anne sütünün yeterli verilmemesi, kandaki mikroorganizmalara bağlı enfeksiyon gelişmesi gibi çeşitli faktörlerin de araya girmesiyle 'bilirubin' maddesi kanda çok aşırı düzeylere çıkabilir ve bebek için tehlikeli olabilir. Bu tür durumlarda 'bilirubin' maddesi beyine oturabilir ve beyinde kalıcı hasar yapabilir, zihinsel özür bırakabilir. Yeni doğan sarılığı pek çok nedeni olan ve mikropla ilişkisi olmayan, sadece yeni doğana özgü bir durum. Mikrobik sarılık ise tüm yaş gruplarında görülebilen karaciğer iltihaplanmasına bağlı bir durum" dedi.

Yenidoğan sarılığının görülme sıklığının çok sık olduğuna dikkati çeken Başhekim Özcan, yeni doğan bebeklerin yaklaşık yüzde 60'ında, her 10 bebeğin ise 6'sında yenidoğan sarılığı görüldüğünü belirtti. Yenidoğan sarılığı görülen bebeklerin bir kısmının hastanede tedavi altına alınması gerektiğini vurgulayan Özcan, "Yenidoğan sarılığı hastalığında, ilk olarak göz akındaki sarımsı rengin yüzden başlayarak gövdeye, ayaklara ve ellere doğru yayılır. Sarı renk ne kadar belirginleşirse, hastalık o derece ilerlemiş demektir. Bu, en kolay bebeğin yüzüne ve gözüne bakarak anlaşılır. Kan testlerinden sonra sarılığın düzeyi tespit edilir. Eğer, belirtiler ilk 24 saat içinde çıkmışsa, bu mutlaka patolojik hastalık belirtisidir ve mutlaka doktor tarafından değerlendirilmelidir" diye konuştu. (CİHAN)

http://www.zaman.com.tr/wap.do?method=getSondakikaDetay&haberno=763397&sirano=7&sayfa=3
Yasal haklarınızı en üst seviyede koruyup kullanabilmeniz için önemli gördüğünüz konularda mutlaka profesyonel destek almanız, bu anlamda bir avukatla anlaşmanız kesinlikle tavsiye edilir.

kilimanjaro



Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi Neonatoloji Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Nejat Narlı, yeni doğan bebekleri sarılıktan korumak için yüzlerine örtülen sarı ya da kırmızı duvakların hiçbir tıbbi geçerliliği olmadığını bildirdi.

Prof. Dr. Narlı, yaptığı açıklamada, 21'nci yüzyılda olunmasına rağmen halen kırsal kesimlerde, halk arasındaki yanlış inanışlarla yeni doğan bebeklerin sağlıklarının ciddi tehlikeye atıldığını belirtti.

Yeni doğan bebeklerde en büyük tehlikenin ''sarılık'' olduğuna işaret eden Prof. Dr. Narlı, bu hastalığın ilk etapta bebeğin cildinin ve göz aklarının sarıya dönüşmesiyle kendini belli ettiğini vurgulayarak, şunları söyledi:

''Bu durumdaki bebekler, kırsal kesimlerde halen yüzlerine örtülen sarı ya da kırmızı renkteki duvaklarla korunmaya çalışılıyor. Oysa bunların hiçbir tıbbi geçerliliği yok. Bir de sarılık bebeklerin yüzde 60'ında görüldüğü için önemsiz sanılıyor. Halk arasında 'her çocukta sarılık olur' denilerek, belirtileri dikkate alınmıyor. Oysa erken önlemi alınmayan sarılık, tedaviyi güçleştirerek bebeğin kanının değişmesine, yüzde 26'ının üzerine çıkması durumunda ise beyin hasarı ya da sakatlığa yol açabiliyor.''

Prof. Dr. Nejat Narlı, sarılığın ''eritrosit'' denilen kırmızı kan hücrelerinin yıkımı sonucu ortaya çıkan ''bilirubin'' diye tabir edilen sarı renkli bir maddenin kanda aşırı birikimi nedeniyle oluştuğunu belirterek, ''Yüzde ve gözlerde başlayan sarılık, önlem alınmadığında vücuda hatta ayaklara kadar iner. İlerleyen sarılıkta bebeğin hareketlerinde kısıtlama olur, refleksleri ve yeme isteği azalır'' diye konuştu.

Zamanında önce doğan ve bu nedenle düşük ağırlıklı olan prematüre bebeklerde sarılığın daha yoğun yaşandığını bildiren Prof. Dr. Narlı, RH negatif kan grubundaki annelerin bebeklerinin de daha fazla risk taşıdığını ifade ederek, şöyle devam etti:

''Annenin kanının RH değeri negatif ise hamileliğin 7'nci ayında bir iğne yapılması gerekir. Bebek doğduğunda da kanı hemen kontrol edilir. Bebeğin kanı ile annenin kanının RH değerleri tutmuyorsa yani anne negatif, bebek pozitif değerde ise bu kez bebeğe iğne yapılır. Bu bebeklerin sarılığı daha yoğun yaşayacakları dikkate alınarak, özellikle ilk bir ay daha sıkı gözlem altında tutulması gerekir.

Anneler, kan grubu sorunu olsun ya da olmasın bebeklerini doğumunun üçüncü gününde mutlaka genel sağlık muayenesinden geçmesini sağlamalı. Genel kontrol sırasında da özellikle sarılık belirtileri dikkate alınmalı. Sarılık derecesi düşükse ışık tedavisi yeterli olur. Bu tedavi sırasında bebeğin gözü bağlanarak, gözlerinin tedavi sırasında verilen ışıktan olumsuz etkilenmesinin önüne geçilir. Bu yapılmadığı takdirde yükselen sarılık nedeniyle bebeğin kanının değişmesi zorunlu hale gelir. Yüzde 26'ının üzerine çıkan sarılıkta ise bebekte beyin hasarı ya da sakatlık oluşabilir.''

Prof. Dr. Nejat Narlı, sarılık süresinin her bebekte farklı olduğunu, ancak ailelerin yüzdeki sarılık, yüksek ateş, mama yememe ve kilo kaybı gibi sorunları dikkate alarak, bebeği özellikle ilk bir ay içinde sıkı gözlemlemelerinin, bebek açısından hayati önem taşıdığını söyledi.AA

http://www.zaman.com.tr/haber.do?haberno=640125
Yasal haklarınızı en üst seviyede koruyup kullanabilmeniz için önemli gördüğünüz konularda mutlaka profesyonel destek almanız, bu anlamda bir avukatla anlaşmanız kesinlikle tavsiye edilir.