Son yazılar

Welcome to Hukuk Forum Sitesi - Hukuk ve hayata dair her şey!. Please login or sign up.

10 Kasım 2024, 22:19:43

Login with username, password and session length
Üyeler
Stats
  • Toplam İleti: 8,884
  • Toplam Konu: 4,418
  • Online today: 112
  • Online ever: 648
  • (29 Eylül 2024, 09:37:03)
Çevrimiçi Kullanıcılar
Users: 0
Guests: 62
Total: 62

Cep telefonunun sağlığa zararları ve bu zararları azaltmak için yapılabilecekler

Başlatan kilimanjaro, 30 Temmuz 2009, 23:07:35

« önceki - sonraki »

kilimanjaro

* Cep telefonunun zararları konuşma süresi arttıkça daha etkili olduğu için telefon görüşmelerinizi çok fazla uzatmayın. Eğer konuşma süresi uzayacaksa kulaklıkla konuşmayı tercih edin. Kulaklığınız yoksa telefonu arada bir el değiştirerek diğer kulağınızla dinleyerek konuşun.

* Cep telefonunuzu kullanmadığınız sürede çok önemli bir telefon beklemiyorsanız mümkünse kapalı tutun.

* Çocuklarda sinir sistemi ve beyin gelişiminin devam ediyor olması dolayısıyla çocukların ve gençlerin yetişkinlerden daha çok risk altında olduğu gerçektir. Bu yüzden 16 yaşın altındaki çocuklara cep telefonu kullandırmayın.

* Yeni bir telefon alırken teknolojisi ve görünüşünün yanında SAR (Specific Absorption Rate-Spesifik Soğurma Oranı) değeri düşük ve sinyal yayma eğilimi (bu değer ne kadar iyiyse cep telefonu o kadar iyi çeker) yüksek telefonları tercih edin.

* Araç kullanırken kesinlikle cep telefonu kullanmayın. Çünkü dikkat eksikliğinden kaza yapma ihtimalinizin artmasının yanında hareket halinde iken baz istasyonlarına uzaklığın artması ile birlikte sinyal gönderme gücü artacağı için manyetik ışımanın artması anlamına gelir ve bu da biyolojik etkileşim riskini artırır.

* Cep telefonu taşırken mümkün olduğunca vücudunuza temas etmeyecek şekilde taşıyın. Özellikle kalbe yakın bölgelerde veya gömlek cebinde cep telefonu taşımayın. Çanta varsa çantada taşımak en iyisi. İlla pantolonunuzun cebinde taşımakta ısrarlıysanız en azından ön cep yerine arka cepte taşımaya çalışın.

* Cep telefonunu çalıştığınız ve uyuduğunuz yerde kendinizden en az 1 metre uzakta tutun.

* Telefonunuz elektrik şarjında iken kesinlikle konuşmayın.

http://www.zaman.com.tr/haber.do?haberno=863190&title=adan-zye-cep-telefonu-rehberi
Yasal haklarınızı en üst seviyede koruyup kullanabilmeniz için önemli gördüğünüz konularda mutlaka profesyonel destek almanız, bu anlamda bir avukatla anlaşmanız kesinlikle tavsiye edilir.

kilimanjaro

Cep telefonları hayatımızın vazgeçilmezi. Verdiği zararlar da var. Peki nasıl aza indirebiliriz? Birkaç önlemle mümkün...

Mersin Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Çevre Mühendisliği Bölüm Başkanı Prof. Dr. Halil Kumbur, cep telefonun zararlarından kurtulma yollarını anlattı.

Daha çok görüşmelekrin iski artırdınına dikkat çeken Kambur, cep telefonunu sık kullananlarda vücut ısısının artmasına bağlı olarak işitme ve görme bozukluluklarıyla kanser riskinin arttığının belirlendiğini, söyledi.

Prof. Dr. Halil Kumbur, cep telefonunun verdiği zararı en aza indirmek için alınması gerekenlere dikkati çekerken, şunları söyledi:

İLK SİNYAL GELDİĞİNDE HEMEN DOĞRUDAN AÇILARAK KULAĞA GÖTÜRÜLMEMELİ

''Cep telefonu diğer birçok elektronik eşyalar gibi sadece alıcı değil aynı zamanda verici durumundadır. Bu nedenle aşırı derecede cep telefonu kullanan kişilere elektrik yüklemesi yapar. Telefona ilk sinyal geldiğinde doğrudan açılarak kulağa götürülmemeli, aksi halde kulağa götürülen telefonla vücut yüzde 50 daha fazla enerji saldırısına maruz kalır.

AÇMA DÜĞMESİNE BASTIKTAN BİRKAÇ SANİYE SONRA ALO DEYİN

Telefon çalıp, açma düğmesine dokunduktan birkaç saniye sonra (alo) denmeli. Çünkü, cep telefonu çalmak üzereyken nasıl ki bilgisayarlarda titreşim oluyor, görüntü bozuluyorsa, insan vücudu da biz hissetmesek de cep telefonunun sinyalinden etkileniyor.''

Prof. Dr. Kumbur, araçla yolculukta da sürekli baz istasyonu değiştiren cep telefonunun daha fazla zarar verdiğini belirterek, şunları kaydetti:

''Cep telefonu ile görüşmeler, baz istasyonlarındaki vericiler aracılığıyla oluyor. Kişinin bulunduğu yer en yakın vericinin kapsama alanının dışında kalıyorsa görüşme mümkün olmaz, ancak buna rağmen kişi cep telefonu ile bir yeri aramada ısrar ederse her aramada elektrik yüklemesine maruz kalır. Bu nedenle, ulaşılamayan telefonlarda şansı çok zorlamamak lazım.''

''YOLCULUK SIRASINDA KONUŞMAYIN''

Prof. Dr. Kumbur, yolculuk sırasında da cep telefonunun aracın geçtiği güzergahta sürekli baz istasyonu değiştirildiğini, bu değişimler sırasında da yüzde 50 daha fazla enerji yüklemesi olduğunu bildirdi.

UZUN GÖRÜŞME BEYİN SIVININ SICAKLIĞINI ARTIRIYOR

Son yıllarda GSM firmalarının rekabeti ve buna bağlı yaygınlaşan bedava görüşmelerin, cep telefonuyla konuşma çılgınlığına neden olduğunu anlatan Kumbur, ''Cep telefonu ile uzun görüşme sırasında beyin sıvısının sıcaklığı 0.1 santigrat derece artıyor'' dedi.

Kumbur, cep telefonunun gece yatarken yakın bir mesafeye bırakılmaması, sürekli şarzda takılı bulunmaması gibi küçük önlemlerin de ihmal edilmemesini önerdi. 

http://www.samanyoluhaber.com/haber-102722.html
Yasal haklarınızı en üst seviyede koruyup kullanabilmeniz için önemli gördüğünüz konularda mutlaka profesyonel destek almanız, bu anlamda bir avukatla anlaşmanız kesinlikle tavsiye edilir.

kilimanjaro

İnternette dolaşan bir iddiaya göre iki Rus gazeteci, bir yumurtanın sağına ve soluna yerleştirdikleri birbirleriyle görüşme halindeki iki cep telefonunun yaydığı dalgalar sayesinde yumurtanın kademeli bir şekilde ısınarak 60 dakika sonra piştiğini iddia etmişlerdi. Ancak "CEP TELEFONLARININ BİYOLOJİK ETKİLERİ" isimli çalışmasında bu iddianın doğruluğunu önce tek telefonla, sonra da çift telefonla test eden D.Ü. Tıp Fakültesi Biyofizik Anabilim Dalından Prof. Dr. Süleyman Daşdağ, sıcaklık artışının 60 dakikada sadece 0.5-1.5 ºC arasında değiştiğini gözlemleyebildi. Dolayısıyla bu hayli yaygın iddianın gerçeğe aykırı olduğu böylelikle açığa çıkmış oldu. Ancak bu değerlerin bile uzun süreli kullanımlarda insan sağlığını olumsuz yönde etkileyeceğini söylemek için doktor olmaya da lüzum olmadığını düşünüyoruz.

Prof. Dr. Süleyman Daşdağ'ın bu faydalı çalışmasını okumak isteyenlerin aşağıdaki linke tıklamaları yeterli olacak:

http://www.akdeniz.edu.tr/muhfak/elekt/emkdokument/dasdag.pdf
Yasal haklarınızı en üst seviyede koruyup kullanabilmeniz için önemli gördüğünüz konularda mutlaka profesyonel destek almanız, bu anlamda bir avukatla anlaşmanız kesinlikle tavsiye edilir.

kilimanjaro

Cep telefonunuz ne olursa olsun yaydığı radyasyon aynı. Özellikle de çocuklar bu radyasyondan daha çok etkileniyorlar.

Fotoğraf, viedo, TV, internet bağlantısı, multimedya oyunlar, egzantirik mesajlar, radyo, bluetooth... Yeni model cep telefonlarda yok yok kısacası. Üreticilerin özellikle çocukları cezbetmek için, pastel mavi ve pembe renklerde tasarlayıp, piyasaya sunduğu telefonlar yok satıyor.

Çünkü hem telefonu olmayan hem de telefonunu yenilemeyen çocuklar kendini eksik ve toplumsal olarak ezik hissediyor.

Bilinçsiz anne babalar da "aman çocuğum üzülmesin" kaygısı ile piyasadaki teknik yenilikleri yakından takip ediyor.

Özellikle 3G sayesinde çocuklar cep telefonlarını artık neredeyse doğal bir organları gibi görüyor ve ondan ayrı kalmaya on dakika bile dayanamıyorlar.

İşin psikolojik boyutu bir tarafa fizyolojik sağlık yönünü tehdit eden tehlike aslında çok büyük.  'Tehlikeli Oyuncak' kitabının yazarı Prof. Dr. Selim Şeker'in Cep Tehlikesi adlı yeni kitabı; cep telefonu, 3G, baz ve elektrikli cihazların insana, özellikle çocuklara ve çevreye verdiği onarılması güç zararları ele alıyor. Radyasyon denizinde yüzerken ruh ve beden sağlığımızı korumak için ne yapmamız gerektiğinin ipuçlarını veriyor.

Kitabın amacı insanları gerçeklerle uyarmak. Özellikle çocukları, gençleri, anne babaları uyarmak. Prof. Şeker, cep telefonu dışında infrared ısıtıcılar, bilgisayar, televizyon, mikrodalga fırın gibi elektrik enerjisiyle çalışan cihazlar hakkında da özet değerlendirmeler yapıyor, pratik korunma yöntemleri veriyor.

Prof. Dr. Selim Şeker,  kitabında hiçbir kişi ya da kuruluşu karalama amacı gütmeden bilimsel gerçekleri okuyucuya en objektif şekilde sunduğunu belirtiyor.

Yazar okuyucuya kolaylık sağlaması açısından meseleyi "10 soru, 10 cevap" formatında sunuyor. Cevapları hayat kurtaran kitapda yanıtlanan sorular şöyle sıralanıyor:

1.    Cep telefonu çılgınlığının sonu nereye gidiyor?

2.    Cep telefonu güvenlik standartları yeterli midir?

3.    Cep telefonuyla konuşmak gerçekten hasta eder mi?

4.    Çocukların ceple konuşması ne kadar risklidir?

5.    3G teknolojisinin bilinmeyen tehlikeleri neler?

6.    Cep ve baz istasyonları doğal çevre ve hayvanlar için de zararlı mı?

7.    Cep telefonları dışında evimizdeki radyasyon yayan cihazlar hangileri?

8.    Kendimizi ve çocuklarımızı korumak için ne yapmalıyız?

9.    Elektromanyetik dalgalarla insan zihni kontrol edilebilir mi?

10.   Evimizin yakınındaki sağlığımızı tehdit eden baz istasyonlarını nasıl kaldırtabiliriz?

CEP TELEFONUN KISA VE UZUN VADELİ ZARARLARI

Kitapta yer alan bilgilere göre cep telefonuyla konuşymak insanı hasta ediyor.  Duyma bozukluklarından beyin tümörüne, kısırlıktan kan kanserine kadar bir çok hastallığı cep telefonunu tetiklediği bilimsel araştırmalarla kanıtlanmış durumda.

Öyle ki cep telefonu insanın genetik yapısında bile bozulmalara yol açabiliyor.

Cep telefonu konuşmasının insana kısa vadede verdiği zaralarlar şöyle sıralanıyor:

Stres

Görüş alanında daralma

Kulak bölgesinde ısınma

Kalp pilinin bozulma riski

Kulak çınlaması

Yorgunluk hissi

Konstanrasyon bozulması

Baş ağrıları

İşitmede geçici aksaklıklar

Sersemleme

Uyku Bozuklukları

Cep telefonu konuşmasının insana uzun vadede verdiği zaralarlar ise şöyle sıralanıyor:

Genetik yapının bozulması

Beyin Hücrelerinde ölüm ve beyin tümörleri

Beyaz kan hücresi (lenfoma) kanseri

Kan beyin bariyerinin zedelenmesi

Kalp rahatsızlıkları

Hafıza zayıflaması

Kalıcı işitme bozuklukları

Embrio gelişiminin zarar görmesi

Düşük riskinin artması

Kan hücrelerinin bozulması

El ve bilekte sinir sıkışması

Alerji, üreme bozuklukları

Hiperaktivite

Cep teklikesi adlı kitabında Prof. Dr. Selim Şeker, tüm bu bozuklukları bilimsel deney ve araştırmalar eşliğinde detaylandırıyor ve korunmak için yapılması gerekenleri açıklıyor. Yargıtay'ın baz istasyonları ile aldığı kararlar, Ankara Tabip Odası Halk sağlığı Komisyonu'nun Baz İstasyonu konulu bilgi notları ve basında elektromanyetik kirlilik de ek olarak sunuluyor.

Prof. Dr. Selim Şeker kimdir?
Prof. Dr. Selim Şeker, Yıldız Teknik Üniversitesi Elektrik Mühendisliği Bölümü'nü bitirmiştir. Master ve doktorasını George Washington Üniversitesi'nde, 1978 ve 1982 yıllarında tamamlamıştır.

1982'den beri Boğaziçi Üniversitesi Elektrik-Elektronik Mühendisliği Bölümü'nde öğretim üyesidir. Çalışma konuları, uzaktan algılama, elektromanyetik uyumluluk, elektromanyetik dalgaların propagasyonu, insanlar üzerindeki biyolojik etkileri ve benzeri konulardır. CyberCom ABD, BBC İsviçre şirketlerinde, George Washington Üniversitesi'nde, NASA'da konusunda ileri düzeyde özgün bilimsel çalışmalar yapmıştır.

Araştırma yaptığı konularda yayımlanmış 8 kitap, 12 rapor, 100 konferans bildirisi ve 36 özgün makalesi, evrensel bilime katkılarının nicel bir ölçüsüdür. Selim Şeker, insanların elektromanyetik alanlara maruz kalması konusunda TSE için iki standart hazırlamış ve bu konuda pek çok ulusal ve uluslar arası toplantıya katılmıştır. TÜBİTAK-MAM ve Telekomünikasyon Kurumu'na konusunda danışmanlık yapmıştır.

http://www.haber7.com/haber/20091010/Cep-telinin-kisa-ve-uzun-vadeli-zararlari.php
Yasal haklarınızı en üst seviyede koruyup kullanabilmeniz için önemli gördüğünüz konularda mutlaka profesyonel destek almanız, bu anlamda bir avukatla anlaşmanız kesinlikle tavsiye edilir.

kilimanjaro

EMİN AKDAĞ-AKSİYON DERGİSİ   
Sayı: 761/ Tarih : 06-07-2009

Bir kişi 10 yıl boyunca 2 bin saat aynı kulağıyla cepten konuşursa beyin tümörü riski yüzde 30 artıyor. Türk halkı sınırsız konuşma girdabında sağlığını kaybediyor. Günde bir saat konuşanlar ciddi tehdit altında. Cep telefonu operatörlerinin rekabet adına başlattığı 'sınırsız konuşma' paketlerinin acı faturasını yıllar sonra ödeyeceğiz. Sağlığımızla oynandığının farkında değiliz.

Tıpkı sigaradaki gibi. 1960'larda, sigaranın sadece öksürüğe sebep olduğu söyleniyordu. Bugün artık çok iyi biliyoruz ki, kanserin baş etkenlerinden biri. Veriler gösteriyor ki abone başına aylık ortalama kullanım dakikası verileri (MoU) incelendiğinde, 2009'un ilk üç ayında 2008'in aynı dilimine göre hayli artmış. Anlayacağınız ceple yatıp ceple kalkmışız. Artış yüzdeleri Turkcell'de 45, Vodafone'da 13,7, Avea'da ise 8. Bir ayda Turkcell'li 107,1 dakika, Vodafone'lu 141 dakika, Avea'lı ise 188 dakika konuşmuş. Tabii bu sayılar ortalama. Günde yarım ya da bir saat konuşanlar var. Konuşma alışkanlığının yanı sıra teknolojiyi takipte de, kelimenin tam anlamıyla, 'cep telefonu' müptelasıyız. Ortalama cihaz yenileme süresi Avrupa'da 2 yıl iken, Türkiye'de 11 ay.

Her an ve her yerde ulaşılmayı sağlayan bu teknolojik ürün dünya genelinde büyük ilgi görüyor. Uluslararası araştırma şirketlerinden IDC'nin çalışması bunu doğruluyor. Geçen yılın ocak, şubat ve mart aylarında 290 milyon cep telefonu satılmış. Bu yılki satış global ekonomik krizin tesiriyle 244 milyona gerilemiş. Dünya Telekomünikasyon Birliği (ITU), bu yılbaşı cep abone sayısının 4 milyarı geçeceğini duyurmuştu. Mobil telefon daha ziyade gençler arasında revaçta. Türkiye'de Turkcell'in 36,4, Vodafone'un 15,5 ve Avea'nın 12,6 milyon abonesi var. Avrupa'nın en genç nüfusuna sahibiz. Bu durum, cep telefonunun sağlığa zararında ülkemiz için yadsınamaz bir dezavantaj oluşturuyor.

TEHLİKEYİ KİM ÖRTÜYOR?

'Elektromanyetik dalgaların insanda yol açtığı tahribatın açık bir dille ortaya konulmamasında teknoloji firmalarının baskıları ne derece etkin?' sorusunun muhatapları, elbette ki hükûmetler. Birkaç dikkat çekici bilgiyle başlayalım. Uluslararası Kanser Araştırma Ajansı (IARC), cep telefonları ve baz istasyonlarının yaydığı radyo dalgalarının meydana getirdiği elektromanyetik alanları, muhtemel kanserojen içeren 2-B grubuna dahil etti. İngiltere Radyolojik Koruma Kurulu da, cep telefonunun bilhassa küçük çocuklarda tümör riski doğurduğunu bildirdi. Çok yeni ve geniş çaplı araştırma sonuçları gerçekten vahim. ABD'li ve Danimarkalı bilim adamları 1990'ların sonunda dünyaya merhaba diyen 13 bin 159 çocuğu inceliyor. Belirliyorlar ki; hamileyken günde 2-3 defa cep telefonu kullananlarda, davranış bozukluğu yaşayan çocuk ihtimali yüzde 54 yükseliyor. Risk, çocuk ceple 7 yaşından evvel tanışırsa yüzde 80'lere fırlıyor. Bu annelerin çocuklarının karşı karşıya bulunduğu diğer risk yüzdeleri; hiperaktivitede 35, duygusal ve psikolojik problem yaşamada 25, arkadaşlarıyla sıkıntılı iletişim kurmada 34 ve çevresiyle uyum bozukluğunda 49 çoğalıyor.

Cebin sağlığa verdiği zararda ana unsur cihazın kullanım süresi ve kullanırken vücuda yakınlığı. Cep telefonu üreticileri ve onları destekleyen araştırmacılar maalesef bu kriterleri önemsemiyor. Radyo frekans dalgaları ve elektromanyetik alan iki türlü. İlki iyonlaştırıcı, ikincisi iyonlaştırıcısız. Göztepe Eğitim ve Araştırma Hastanesi Nöroşirurji Klinik Şefi Doç. Dr. İlhan Elmacı, cep telefonu kaynaklı dalga ve alanların iyonlaştırıcısızlığına sığınıldığının ve bu yüzden sağlığa zarar öngörülmediğinin altını çiziyor. Oysa gerçek sanıldığının tersine. Amerikan Ulusal Sağlık Örgütü'nün yayınlarını tarayan Doç. Dr. Elmacı, 'mobil phone - brain' (cep telefonu ve beyin) konulu 293 yayınla karşılaşıyor. 20'si 2009 tarihli. Yayınların çoğu, insan sağlığına maksimum değer atfeden Kuzey Avrupa ülkeleri ile Japonya'dan. "Bu alandaki araştırmalarda ciddi bir yoğunlaşma var." diyen Doç. Elmacı, şu ana kadarki çalışmalarda varılan sonucu şöyle özetliyor: "10 yıl süreyle aynı el ve kulağını kullanarak cep telefonuyla konuşan kişide glial (beynin kendi hücrelerinden köken alan) beyin tümörü ve işitme siniri kökenli tümör oluşma ihtimali yüzde 30 artmaktadır." Süredeki eşik 10 yıl, başka bir söyleyişle 2 bin saat. Zaten günde yarım saat cepten konuşan bir kişi yaklaşık 10 yılda saat limitini dolduruyor. GSM operatörlerinin 'sınırsız konuş' kampanyalarıyla olayın hangi boyutlara ulaştığını tahmin etmek zor olmasa gerek. Kaba bir hesapla, günde 1 saatlik görüşme, tehlikenin kapıyı çalacağı yıl limitini 5'e indiriyor.

Çevreye dağılan radyasyon cep telefonu çaldığında ve aranan numaranın bağlandığı anlarda yoğunlaşıyor. Telefonun kulak mesafesindeki hayatiyet derecesi, konuşma süresindekini aratmıyor. Ha bir inç (1 inç 2,54 cm), ha 8 inç dememek gerekiyor. Telefondaki çağrıyı onayladıktan ya da karşıya bağlandıktan bir iki saniye sonra kulağı cihaza yaklaştırmak da sağlık açısından göz ardı edilemez bir tedbir.

ÇOCUKLARI CEPTEN UZAK TUTUN!

Doç. Dr. Elmacı'nın anlattığı bir ayrıntı, aynı zamanda biraz ürkütücü. Beynimiz yaratılıştan koruma altında. 'Kan beyin bariyeri' sayesinde her mikrop beyne geçemiyor. Bazı deney hayvanları üzerinde bu nüans irdelenmiş. Fareler bir hafta boyunca günde ikişer saat elektromanyetik alana bırakıldığında, koruyucu bariyerin bozulduğu; durumun, hayvanlarda baş ağrısı ve ateşlenme yaptığı belirlenmiş. Elmacı, araştırmaların, "cep telefonu sigaradan daha tehlikedir", "çocuk elindeki cep telefonunu hemen bırak" netliği kazandığını söylüyor. Niçin çocuklar? Cevabı, Hayykitap'ın yayınladığı 'Tehlikeli Oyuncak' adlı eserin yazarlarından Boğaziçi Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Selim Şeker'den öğreniyoruz. Cep görüşmesinde radyasyonun yüzde 40-50'si kulak bölgesiyle kafatasını çevreliyor. Artanı geriye dönüyor. Ama çocukların kafatasları yetişkinlere nazaran bir hayli ince. Radyasyon çocuktaki beynin tümünü etkiliyor. Öte yandan gelişim çağındayken, vücuttaki her mekanizma etkilenmeye müsait. Şeker, "Fizikte rezonans denen bir olay vardır. Çocukların ölçüleri ile cep telefonu dalgaları birbirine çok yakındır. O nedenle çocuklar büyüklerden çok daha fazla enerjiye maruz kalırlar." diyor. Medya çalışanları ve havaalanı radar görevlilerinin sık sık baş ağrısından yakınmalarının ardındaki gerçek de, elektromanyetik ortam imiş.

DOMATES BİLE BÜZÜLÜYOR!

Şeker ilginç bir anekdot aktarıyor. Rusya'daki ABD elçiliğine Ruslar bilgi kotarmak gayesiyle epey bir müddet elektromanyetik şok uyguluyor. Amerikalılar olayı fark etmesine rağmen 'zararsızdır' düşüncesiyle aldırmıyor. 30 yılda dört elçiden üçü kanserden ölünce, elçilik Doğu Almanya'nın Bonn şehrine taşınıyor. Fransa'nın Clerment Ferrand Üniversitesi'ndeki cep telefonu deneyi de çok ilgi çekici. Le Parisien Gazetesi'nin manşetten duyurduğu deneyde, 10 dakika çalışan bir telefonun yanında duran domatesler yüksek oranda stres hormonu salgılıyor. 6 saat bittiğinde ezilip büzüşerek kendiliklerinden parçalanıyor.

Sakarya Üniversitesi Elektrik Elektronik Mühendisliği Öğretim Üyesi Prof. Dr. Osman Çerezci'nin cep araştırmasında, 'biyokimyasal reaksiyon' ve 'psikolojik bozukluk' sonuçlarıyla karşılaşıldı. Cep başta konsantrasyonu ters yüz ediyordu. Sinirlilik, uyku düzensizliği, huysuzluk ve bitkinlik hâlleri sebebiyle yaşam kalitesi düşüyordu.

Dünyaca tanınan çok ödüllü beyin cerrahlarından Dr. Vini Gautam Krurana, cep telefonu hakkında yüzü aşkın araştırma ve incelemeye imza atmanın tecrübesiyle, kesinlikle bu cihazdan uzak durulmasını tavsiye ediyor. Önümüzdeki 10-15 yılda bu cihazdan dolayı ölen insan sayısında olağanüstü artışlar kaydedileceğini ileri süren uzman; cihazın sağlığı sigara, hatta asbestten dahi fazla zarara uğrattığını ifade ediyor. Krurana'ya göre, mutlaka bir gün cep telefonlarının üzerine de 'sağlığa zararladır' ibaresi yazılacak.

ABD'de şişmanlık hiç de uzun sayılmayacak geçmişte, 15-20 yıl önce müstakil hastalık kapsamında görülmüyordu. Bazı hastalıkların sonucu zannediliyordu obezite. Bugün çok iyi biliniyor ki, ülke sosyal güvenlik sistemlerini çökerten hastalıkların sebebi aynı zamanda. Şeker, kalp-damar ve hipertansiyon hastalıklarıyla kader arkadaşı... Tartışılan teknoloji harikaları arasına kablosuz internet 'Wireles Fidelity' (Wi-Fi) katıldı son aylarda. Fransa, okul ve kütüphanelerde yasakladı. İngiltere'de her an böyle bir karar yürürlüğe girebilir. Avusturya'da da bu yönde kamuoyu oluşmakta. Kablosuz interneti bir şehrin geneline yayan sistemlerin (WiMax) kurulması da tartışılıyor öte yandan.

Aslında cep telefonu yakın tutulan her organı sağlıksızlaştırıyor. İşin açıkçası cebimizde baz istasyonu taşıyoruz. Genellikle kulak ve beyne yaklaştırıldığından bu organlarda gelişen zararlar öne çıkıyor. Dünyaca meşhur beyin cerrahımız Prof. Dr. Gazi Yaşargil'in cep telefonu kullanmayı hiç tercih etmediği bilgisini dilediğiniz gibi yorumlayabilirsiniz. Üstelik yakın çevresine telkin ediyor bunu. İnsanlık acaba sigaradaki acı sonucun bir benzerini cepte de görmek için onlarca yıl bekleyecek mi? Genç Türkiye, 'genç kanserliler ülkesi'ne dönüşmeden uyanma vakti şimdi!

Cep telefonunun tespit edilen zararları

KISA VADELİ: Geçici işitme aksaklıkları, Gözlerde kararma, sulanma ve yanma, Kalp ritminde bozukluk, Kalp pilinin arızalanma riski, Yoğun stres ve yorgunluk hâli, Konsantrasyon ve dikkat dağılması, Baş ağrısı ve sersemleme, Unutkanlık, refleks zafiyeti, Kulakta çınlama ve ısınma, Görüş alanında daralma, Gözlerin çapaklanması.

UZUN VADELİ: Beyin tümörü, işitme siniri kökenli tümörler, Lenfoma (beyaz kan hücresi) kanseri, Cilt kanseri, Yüksek tansiyon, Görme bozukluğu, Kan hücrelerinin deformasyonu, Kan beyin bariyerinin zedelenmesi, Kalıcı işitme kayıpları, Kalp hastalıkları, Hafızada zayıflama, Embriyo gelişiminin zarara uğraması, Düşük ihtimalinde artış, Sperm sayısının azalması, Bağışıklık sisteminde arızalar.

Birkaç önemli ikaz

Kısa sürelerle konuşun. Gerekmedikçe konuşmayın. Sabit hatları tercih edin. Zararı tümden engelleyemese de kulaklıkla görüşün. Kısa bilgi iletimlerini mesajla gerçekleştirin. Geceleri cep telefonunu kapatın. Hamileyseniz, mecbur kalmadıkça kullanmayın. Cihazlardan mümkün olduğunca uzak durun. Acil vaziyetler haricinde çocukları cepten görüştürmeyin. Siz görüşürken yakınınızda çocuk bulundurmayın. Telefon çalar çalmaz ya da karşı tarafı arar aramaz cihazı kulağınıza dayamayın. Cep telefonu bilhassa kalp, beyin ve üreme organlarına yakın yerlerde taşınmamalı. Dar ve kapalı alanlarda görüşme yapmaktan kaçının. Örneğin asansör ve otomobil gibi mekânlarda cihaz çekmediği için iletilen radyasyon artacaktır. Cep telefonu bir oyun ya da müzik dinleme aracı değildir.

http://www.aksiyon.com.tr/news-24446-ne-kadar-kontor-o-kadar-tumor.html
Yasal haklarınızı en üst seviyede koruyup kullanabilmeniz için önemli gördüğünüz konularda mutlaka profesyonel destek almanız, bu anlamda bir avukatla anlaşmanız kesinlikle tavsiye edilir.

kilimanjaro

Bugün dünyada yaklaşık üç milyar kişi cep telefonu kullanıyor; 2003'teyse bu sayı bir milyar dolayındaydı.

Önce telsiz telefon, sonra "walky talky"lerle gelişen teknoloji, 15-20 yıl önceki basit ve 1 kilogramlık cep telefonlarının ardından, bugün bir dizi işlevli (telefon konuşması, internet bağlantısı, radyo ve müzik çalma, fotoğraf ve video çekme, takvim, ajanda, çalar saat gibi) 100 gram hafiflikteki telefonları üretti ve bunlar neredeyse ayrılmaz parçamız olarak günlük yaşamımıza girdi. Başlangıçta mesaj göndermek ve haberleşmek için kullanılması düşünülmüş olan cep telefonları, işlevlerinin iyice artması ve fiyatların gitgide düşmesiyle, ücretsiz kontör eklemeleri gibi çekici uygulamalarla, hem evlerde ve hem de işyerlerinde gerekli gereksiz, daha sık ve çok uzun konuşmalar yapılmasına yol açtı. Özellikle ülkemizde çoğumuz, yollarda, istasyonlarda, duraklarda, bekleme salonlarında, tren ve vapurlarda beklerken cep telefonlarımıza sarılıp uzun uzun konuyor ve yazışmalar yapıyor, müzik dinliyoruz. Ev ye iş yerlerimizde de çok kez cep telefonu elimizden düşmüyor.

Cep telefonlarından yayılan elektromanyetik ilgalar vücudumuzdaki dokuları ve dolayısıyla sağlığımızı nasıl etkiliyor? Bu konuda bugün bilimin eriştiği düzeyde ne gibi bulgular ve bunlardan türetilebilecek ne gibi önlem ve öneriler var?

Cep telefonlarından yayılan elektromanyetik dalgaların sağlığa olumsuz etkileriyle ilgili (kanser oluşturduğu gibi) çeşitli savlar zaman zaman medyada ve birçok internet sayfasında yer alıyor ve tartışılıyor. Bu yazıda, bilim dünyasında, yoğun olarak araştırıla gelen ve sayısız bilimsel yayının yapıldığı "cep telefonlarının yaydığı dalgaların vücudumuza etkisi", konuya yabancı okurlar için açıklanıyor ve yapılmakta olan bilimsel araştırmalardan bugüne kadar elde edilen bulgular, önlem ve öneriler özetleniyor.

Isıl Etkiler

Cep telefonlarından yayılan elektromanyetik dalgaların, girdikleri dokulara enerjilerini aktararak onların ısısını artırdığı artık kanıtlanmış bilimsel bir gerçek. Aşırı ısı artımı ise dokuların işlevlerini bozabiliyor. Uluslararası bilimsel kurulun (ICNIRP) ve Dünya Sağlık Örgütünün (WHO) saptadığı ilgili "sınır değerler", dokulardaki bu ısıl etkilere dayanıyor.

Isıl Olmayan Etkiler

Cep telefonlarından yayılan elektromanyetik dalgaların vücut dokularında ısı artımından başka etkileri de olabiliyor. Özel durumlarda, dokularda belirgin bir ısı artışı oluşturmadan, büyük moleküllerde, hücre zarlarında ya da hücre organellerinde bunların normal işlevlerini bozan ısıl olmayan olumsuz etkiler de beklenebiliyor.

Isıl olmayan etkilerle ilgili yapılmakta olan birçok bilimsel çalışma, bugün bile aradan 30 yıl geçmesine karşın, bu cins elektromanyetik dalgaların etkilerini kesin olarak ortaya koyan bulgu ya da kanıtlardan çok uzak. Zaman zaman yapılan bazı yayınlarda, kanser (tümör) olasılığının artımından uyku bozukluklarına, baş ağrısından iktidarsızlığa bir dizi bulgunun elde edildiği ileri sürülüyor. Ancak ICNIRP bilimsel kurulunun raporlarına göre bunlar çeşitli nedenlerle (bilimsel yol ve yöntemlerde bazı yanlışlar, veri eksiklikleri, yeterli süre incelenmemiş olmaları) henüz bilimsel olarak sınanamamış durumda. Cep telefonlarından yayılan dalgalar, hücrelerdeki moleküllerin birbirleriyle bağlantısını koparacak ve hücre çekirdeğindeki DNA gibi molekülleri bozacak enerjide olmadıklarından, kansere neden olabilecek etkiyi göstermeleri genellikle beklenmiyor.

Ancak yukarıda belirtildiği gibi büyük moleküllerde, hücre zarlarında ya da hücre organellerinde bunların normal işlevlerini bozan etkiler beklenebiliyor. Ayrıca yapay olarak gen teknolojisiyle bozunmuş hücrelerin elektromanyetik alanların etkisiyle daha da bozunup çoğalma olasılığı var.

Isıl olmayan etkilerle ilgili olarak, bilimsel güvenilirliği sınanmış tek bulgu, elektromanyetik dalgaların, vücuda yerleştirilmiş "kalp pili" ve benzeri aletleri bozabilmesidir. Ayrıca hastane ve uçaklardaki duyarlı bazı aletler de cep telefonlarından olumsuz etkilenebiliyorlar. Buna karşılık baz istasyonlarının çevresindeki bölgelerde yaşayan kişilerdeki kalp pillerine, baz istasyonlarının herhangi bir etki yaptığı saptanmamıştır.

Cep Telefonlarından Kaynaklanan Düşük Dozun Vücuda Etkisini Belirlemedeki Güçlükler

Tüm bu saptamalardan cep telefonlarından yayılan dalgaların vücutta ısıyı artırma dışında başka bir etkisi olmadığı ve olamayacağı anlamı da çıkarılmamalı. Bilim, bilindiği gibi gözlem (ölçüm), deney, karşılaştırmayla sonuçlar çıkarmaya ve bulguları sınamaya dayanır ve yeni hipotezler, bilimsel yol ve yöntemler sonucu elde edilen bugünkü bulgularla gerçek duruma yaklaşım sürüp gider. Cep telefonlarından yayılan dalgaların dokuların ısısını artırmasından başka etkilerinin bugüne kadar yapılan çalışmalarla kesinlik kazanmamış olmasının nedenleri özellikle şunlardır: dokularda oluşan çok düşük dozun herhangi bir etkisinin, hücrelerin doğal korunma işlevleriyle önlenerek daha hasar ortaya çıkmadan giderilmesi ya da etkinin cep telefonlardan yayılan dalgaların dışındaki daha büyük başka etkilerle perdelenip saptanamaması. Benzer durum radyoaktivite kaynaklı, iyonlayıcı düşük radyasyon dozlarının etkilerinde de görülüyor. Hatta Japonya'ya atılan atom bombalarının orada oluşturduğu çok daha yüksek radyasyon dozları bile, hayatta kalabilen 100.000 kadar insanda son 60 yıldır yapılan kapsamlı tıbbi araştırmaların bilimsel değerlendirilmesinden (epidemiolojik çalışmalardan) ortaya çıktığı gibi, vücutta kan kanseri dışında radyasyona bağlanabilecek bir hasarı kanıtlamaktan uzak.

Bu nedenle, cep telefonlarından yayılan elektromanyetik dalgaların insan vücudunda oluşturabileceği etkilerin çok daha uzun süre bilimsel çalışmalarla araştırılması gereğinin işin doğasında olduğu açık. Gerçekten de bu konuda 13 ülkede 1997den beri süregelen bilimsel araştırma çalışmalarının (interfon araştırması) da bu sonucu doğrulayacağı çeşitli yayınlarda vurgulanıyor. İnterfon araştırmasında bugüne kadar ilgili ülkelerden bazı sonuçlar açıklanmış olmasına karşılık, tüm ülkelerden elde edilen verilerin birlikte değerlendirilmelerini içeren yayınlar henüz bulunmuyor.

Sınır değerlerin belirlenmesinde izlenen yol

Özgül Soğurma Hızı Değerleri, SAR (Specific Absorption Rate)

70 kilogramlık bir kişinin vücudu, "hareketsiz durumda" yaklaşık olarak saniyede 80 Watt'a eşdeğer bir enerji tüketiyor. 80 Watt'lık bir elektrik ampulünün yanarken tükettiği enerji kadar!. Buradan, vücudun kilogramı başına güç yoğunluğu olarak kabaca 80/70=1,2 Watt bulunur, Yürüdüğümüzde, spor yaptığımızda ya da bisiklete bildiğimizde ise vücudumuzun enerji alışverişi artar ve güç yoğunluğu vücudumuzun kilogramı başına 3 ile 5 Watt'a ulaşır. Bu düzeydeki bir güç yoğunluğu, dışarıdan elektromanyetik dalgalar yoluyla vücutta oluşursa, bunun vücuttaki organ ve dokuların normal işlevleri yoluyla giderilebileceği ve vücutta herhangi bir hasar oluşmayacağı düşünülmüş ve ilk sınır değer böyle belirlenmiştir. Son 30-40 yıldır özellikle hayvanlar üzerinde yapılan deneyler ve çok çeşitli bilimsel çalışmalar, herhangi bir nedenle tüm vücut ve dokulardaki 1 dereceyi aşan sıcaklık artımı sonucu, vücutta bazı bozuklukların (hasarların) ortaya çıktığını gösteriyor. Öte yandan vücutta 30 dakika boyunca 1 derecelik sıcaklık artımına yol açan ve elektromanyetik dalgalardan kaynaklanan güç yoğunluğu ise kilogram basına 4 Watt kadardır. Bu değer "'emel SAR sınır değeri" olarak kabul ediliyor. Korunma (ya da güvenlik) payı da göz önüne alınarak, bu değerin onda biri olan 0,4 Watt/kg, ilgili mesleklerde çalışanlar için sınır değer olarak öngörülmüş. Bunun da beşte biri olan 0,08 Watt/kg halktan herhangi bir kişinin tüm vücut ışınlanması için sınır değer olarak ICNIRP bilimsel kurulunca belirlenmiş. Vücudun baş bölgesi için l,6 W/kg (Almanya'da 2 W/kg), eller, kollar, ayaklar ve bunların eklemleri için ise 4 W/kg'ltk SAR değerleri üst sınırlar olarak birçok ülkede belirlenip uygulanıyor. Elektromanyetik dalgaların vücuda aktardığı enerji yoğunluğunun üst sınırlarını belirleyen tüm bu değerler, hayvanlar üzerinde 1970'li ve 1980'li yıllarda yapılan deneylere (özellikle fare ve maymunlarda doku ısınması sonucu davranış bozukluklarının gözlenmesine) dayanıyor. Ayrıca viskoz bir sıvı karışımıyla doldurulan yapay bir kafanın yakınına konup çalıştırılan bir cep telefonunun bu sıvıya aktardığı enerjinin, kafa içindeki çeşitli noktalarda elektronik algılayıcılarla ölçüldüğü deneylerden de yararlanılıyor (Fantom modellemesiyle). Ülkemizde de yukarıdaki SAR değerleri göz önüne alınıyor.

Almanya'da yetkili kurumun yaptığı taramada, piyasadaki cep telefonlarının baş bölgesi için 0,10 ile 1,94 W/kg ve tüm vücut ışınlanması için ise 0,003 ve 1,87 W/kg arasında değerler gösterdiği bulunmuştur.

3. kuşak (3G) cep telefon sistemleri, bilindiği gibi yüksek frekansta (mikro dalgalar bölgesinde) 1900 ile 2200 MHz'lik (saniyede 1900 ile 2200 milyar kez titreşim yapan) elektromanyetik dalgalar yayıyorlar.

Not: Watt fizikte güç birimi olup 1 Watt, 1 saniyede üretilen ya da tüketilen enerji miktarını gösteriyor.

İnterfon araştırmasının ara sonuçlan özetle şöyle:

1 - Cep telefonunun on yıldan daha az kullanımı sonucu tümör riskinde bir artım belirlenmemiş.

2 - Cep telefonunun on yıldan daha uzun süreli kullanımında, işitme siniri ve beyin dokusu tümör riski artımıyla ilgili bazı bulgular varsa da, veri azlığı (uzun süre cep telefonu kullanmış olan tümörlü az sayıda kişi bulunması) nedeniyle sonuçlar istatistiksel olarak belirgin değil. Bu nedenle tüm ülkelerden gelen verilerin hep birlikte kullanılacağı bilimsel değerlendirme sonuçlarının beklenmesi gerekiyor. Öte yandan Almanya'da cep telefonlarının sağlığa etkilerinin araştırılmasıyla ilgili 17 milyon avroluk bir bilimsel araştırma programı başlatılmış olup, bu miktarın yarısını yetkili bakanlık ve diğer yarısını da cep telefonu sistemlerini işleten şirketler üstleniyorlar. Buna rağmen bu kapsamlı bilimsel çalışmada bu şirketlere, seçilecek araştırmalar ve alınacak sonuçların değerlendirmesiyle ilgili herhangi bir söz hakkı tanınmıyor. Bu araştırma tümüyle Almanya Radyasyondan Korunma Kurulunca yürütülüyor.

Her ne kadar kanser oluşumu ve DNA bozulması gibi sağlığımıza olumsuz etkiler, bugün bilimsel kesinlikle ortaya konulamıyorsa da koruyucu önlemler olarak şunları göz önüne almak yararlı olabilir:

1- Cep telefonları daha çok haberleşme için kullanılmalı (olduğunca az ve kısa konuşulmalı, uzun iş konuşmaları ve sohbetler kablolu telefonlarla yapılmalı).

2 - Bina içinde, pencereye yakın durup telefonu pencereyle araya alarak konuşmalı (telefonun yayın gücü azalacağından bize etkisi de azalacaktır).

3 - Telefonda görülen sinyalin en yüksek olduğu yerler seçilmeli (baz istasyonuna yakın yerlerde telefon daha az güçle çalışacağından kişiye etkisi az olacaktır). Çoğumuz oturduğumuz yerlere yakın baz istasyonu olsun istemiyoruz. Ancak, baz istasyonu bize uzaktaysa, telefonumuz daha büyük güçle çalışmak zorunda kalacak ve sonuçta bizi daha çok etkileyecek. Yakınımızdaki bir baz istasyonunun yaydığı radyasyonun bize etkisi, ölçümlerle saptandığı gibi, çok daha az.

4 - Numara çevirirken ve bağlantı kurulurken telefonu vücuttan biraz uzakta tutmalı (telefon yakınlardaki baz istasyonunu ararken daha büyük güçle çalışacağından bu sırada artan etkiyi azaltmak için).

5 - Telefonu göz, göğüs, (hamilelerde karından) ve üreme bölgelerinden uzakta tutmalı, kemerde ve pantolonun ön cebinde değil, arka cepte taşımalı.

6 - Özellikle küçük çocuklara cep telefonu almamalı, gerektiğinde sadece haberleşme için kısa konuşmaları sağlanmalı.

7 - Zorunlu bir durum olmadıkça otomobil ve trende cep telefonuyla konuşulmamalı, gerekiyorsa ellerin serbest kalacağı sistem kullanılmalı (Telefon metal karoserin iç kısmında oluşan elektriksel alanları yakaladığından konuşurken kulak bölgesindeki radyasyon dozu artıyor).

8 - Yeni cep telefonu satın alırken özgül soğurma yoğunluğu (SAR değerleri) daha düşük olanlar seçilmeli (aşağıdaki kaynaklardaki ilgili internet sayfasına bakınız).

9 - Cep telefonları, insulin pompası, kalp ve kulak aletlerinden en az 25 cm uzaklıkta kullanılmalı

10 - Cep telefonu çalar çalmaz hemen kulağa götürmemeli, bağlantı kurulduktan sonra kulağa yaklaştırmalı ve konuşurken kulağa iyice yapıştırmamak

Sonuç

Bilimsel araştırmalardan bugüne kadar elde edilen sonuçlara göre, sınır değerlerin altında kalındığı ve "her şeyin çoğu zarar" ilkesi göz önüne alınarak, cep telefonları bir yaşam boyu, gece gündüz aşırı derecede kullanılmadığı sürece, bunların yaydığı elektromanyetik dalgalardan sağlığımızın olumsuz etkilenmesi beklenmiyor.

http://www.zaman.com.tr/haber.do?haberno=959312&title=cep-telefonlari-vucudumuzu-nasil-etkiliyor&haberSayfa=2
Yasal haklarınızı en üst seviyede koruyup kullanabilmeniz için önemli gördüğünüz konularda mutlaka profesyonel destek almanız, bu anlamda bir avukatla anlaşmanız kesinlikle tavsiye edilir.

kilimanjaro

Boğaziçi Üniversitesi Elektrik ve Elektronik Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Selim Şeker, atom bombasının modasının geçtiğini, asrın elektromanyetik bombasının cep telefonu olduğunu söyledi.

Şeker, TBMM Kanser Araştırma Komisyonu toplantısında yaptığı sunumda, sanayi devriminin insanoğluna hediyesinin çevre kirliliği olduğunu ifade etti.

Şeker, "Elektrik enerjisi kullanımı giderek arttı. Elektromanyetik alanlar insanlarda birtakım biyolojik etkilere neden oluyor. Elektromanyetik alanın, kısa ve uzun vadede etkileri var. Baş ağrısı, göz yanması, yorgunluk gibi etkilerin kısa vadede, moleküler kimyasal bağların, hücre yapısının ve bağışıklık sisteminin bozulması ise uzun vadede ortaya çıkacak etkiler olarak değerlendirilebilir."

Elektromanyetik alanın etkileme gücünü, kaynağa olan yakınlık-uzaklık, kullanılan frekans, güç ve alan yoğunluğu ve maruziyet gibi etmenlerin belirlediğini belirten Şeker, elektromanyetik alana maruz kalmanın doğal olduğunu belirterek, "Mesela, bir saç kurutma makinesi kullanıyorsunuz kısa bir süreç için. Onu kapattıktan sonra vücut, alınan radyasyonu tolere edebiliyor ama cep telefonları için durum böyle değil. Hem daha yoğunlukta bir elektromanyetik alana maruz kalıyorsunuz hem de sürekli kullanıyorsunuz. Vücut bunu tolere edemiyor. Durum öyle bir noktaya geldi ki artık sigarada olduğu gibi cep telefonu için de 'pasif kullanıcı' uyarısında bulunmaya başlayacağız.'' diye konuştu.

Cep telefonlarının kullandığı frekansların insanların DNA'larını bozduğuna dair raporlar olduğunu kaydeden Şeker, "Baz istasyonlarının belli yerlerde toplanarak, elektromanyetik yayılımların neden olduğu zararlar önlenebilir."

(CİHAN)
http://www.zaman.com.tr/haber.do?haberno=994422&title=asrin-atom-bombasi-cep-telefonu
Yasal haklarınızı en üst seviyede koruyup kullanabilmeniz için önemli gördüğünüz konularda mutlaka profesyonel destek almanız, bu anlamda bir avukatla anlaşmanız kesinlikle tavsiye edilir.

kilimanjaro

Cep telefonu sebebiyle insan sağlığının büyük tehdit altında olduğu, artık bilimsel verilerle ve yüksek sesle dillendirilmeye başlandı. Bilim adamları özellikle kansere yol açtığı tespit edilen telefonun zararını en aza indirmek için bazı uyarılarda bulunuyor. BTK Teknik Düzenleme ve Standardizasyon Daire Başkanı Ejder Oruç, "Kulaklık kullanın." dedi.

Teknolojinin sağladığı büyük kolaylık yanında insan sağlığını tehdit eden yönleri de var. Uzmanlar özellikle dünya üzerinde 2 milyarı bulan cep telefonu üzerinde titizlikle dururken kullanıcıları dikkatli olmaları konusunda uyarıyor. Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu (BTK), bünyesindeki cep telefonu ve baz istasyonlarını uluslararası standartlarda gözlemleyen "Piyasa Gözetim Laboratuvarı"nda sağlık konusunu bir kez daha gündeme geldi. Cep ve baz istasyonlarının teknik yönden nasıl denetlendiği deneylerle gösteren laboratuvardan sorumlu BTK Teknik Düzenleme ve Standardizasyon Daire Başkanı Ejder Oruç, cep telefonu ile konuşma sırasında bazı noktalara dikkat edilmesi halinde zararın en aza inebileceğini söyledi. Örneğin, telefonun kablolu kulaklık kullanılması halinde ışıma oranı 10'da 1'ine düşüyor.

Oruç, laboratuvarın çalışma sistemini anlatırken teknik denetimler sonucunda, uluslararası standarda uymadığını tespit ettikleri 10 telefonun satışını durdurduklarını da açıkladı. Hukuksal süreç devam ettiği için, telefonların model ve markalarını açıklamalarının mümkün olmadığına işaret etti. Oruç, "Telefonların biri kablosuz dect telefon, diğeri sabit telefon, 8'i ise cep telefonu." bilgisini vermekle yetindi. Baz istasyonları ile ilgili kamuoyunda ortaya atılan iddiaların aksine, baz istasyonlarının sık aralıklarla yerleştirilmesinin cep telefonlarının yaydığı ışıma oranını düşürdüğünü, istasyonların merkezden uzak yerleştirilmesi halinde ise cep telefonlarının ısıma oranının daha da arttığını kaydeden Oruç, istasyonların merkezden uzak olmasının daha önemli bir sorun olduğunu vurguladı. Baz istasyonlarının yerleştirilmesinde limit değerlere ve kurallara uyulduğu sürece, baz istasyonlarının olumsuz bir etkisinin olmadığı bilgisini de verdi.

Teknoloji Bilgilendirme Platformu (TBP) Başkanı Serhat Özeren de, baz istasyonları konusunda, toplumda bilgi eksikliğinin bulunduğuna dikkat çekti. Özeren, mobil iletişimin dünya ülkelerinde uygulanma prensibi ile Türkiye'nin farklı olmadığını söyledi. İstasyonlar için Dünya Sağlık Örgütü tarafından belirlenen limit değer 41 V/M. Türkiye'de bu limit Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu tarafından 10 V/M olarak belirlendi. Ülke genelinde 45 binden fazla baz istasyonu var. Mevcut istasyonlar yüzde 90'ın üzerinde denetlendi. Türkiye'deki baz istasyonlarının limit değeri 1-4 V/M arasında.

http://www.zaman.com.tr/haber.do?haberno=1004187&title=iste-cebin-sagliga-zararini-en-aza-indirmenin-yollari
Yasal haklarınızı en üst seviyede koruyup kullanabilmeniz için önemli gördüğünüz konularda mutlaka profesyonel destek almanız, bu anlamda bir avukatla anlaşmanız kesinlikle tavsiye edilir.

kilimanjaro

Araçlarda seyahat sırasında ve yürürken cep telefonuyla konuşan kişiler elektromanyetik radyasyondan 5 kat daha fazla etkileniyor. Uzmanlar, hareket halindeyken cep telefonuyla konuşulmaması uyarısında bulunuyor.

Elektromanyetik dalga açısından cep telefonlarının birinci derecede etkili olduğunu kaydeden Sakarya Üniversitesi Elektrik Elektronik Mühendisliği Öğretim Üyesi Prof. Dr. Osman Çerezci, "Hareketsiz durumda 30 birim elektromanyetik dalga yayan cep telefonu, hareket halindeyken 150 birime kadar varan elektromanyetik dalga oluşturabiliyor. Örneğin araçla hareket halindeyken yapılan görüşmede konuşmayı kesintisiz devam ettirebilmek için cep telefonu yüksek güçte çalışıyor. Yüksek güçte çalışması demek daha fazla elektromanyetik dalga salınması demek. Hareket halindeyken yapılan görüşmede 4 veya 5 kat daha fazla elektromanyetik radyasyona maruz kalınıyor." dedi. Çerezci, araçta cepten konuşma yapılmamasını, iletişimin mesajlaşarak yapılmasının faydalı olacağını kaydetti.

SALİH HAMURCU
http://www.zaman.com.tr/haber.do?haberno=1055443&title=yururken-cepten-konusanlar-daha-fazla-radyasyon-cekiyor
Yasal haklarınızı en üst seviyede koruyup kullanabilmeniz için önemli gördüğünüz konularda mutlaka profesyonel destek almanız, bu anlamda bir avukatla anlaşmanız kesinlikle tavsiye edilir.

kilimanjaro

Günümüzün vazgeçilmez iletişim aracı cep telefonu sizi fark ettirmeden yok ediyor. Korkunç gerçeği Dünya Sağlık Örgütü açıkladı.

Dünya Sağlık Örgütü Uluslararası Kanser Araştırma Ajansı (IARC) son raporunda, beyin kanserlerinin yüzde 95 oranında, cep telefonu kullanımını takiben ilk 10 yıl içerisinde geliştiğine dikkati çekti.

Sağlık Bakanlığı Kanserle Savaş Daire Başkanı Prof. Dr. Murat Tuncer, cep telefonunda sohbet etmenin sağlık açısından risk taşıdığını belirterek, mümkünse kablolu kulaklık kullanılması gerektiğini söyledi.

Tuncer, Dünya Sağlık Örgütü Uluslararası Kanser Araştırma Ajansı'nın (IARC) son raporunda menegioma (Beynin etrafını saran, onu koruyan ve dura adı verilen zardan kaynaklanan tümörler) olgularının yüzde 95'i, glioma (beyin tümörü) olgularının ise yüzde 90'ının cep telefonu kullanımını takiben ilk 10 yıl içerisinde geliştiğinin belirtildiğine dikkati çekti.

BU KADAR HIZLI OLABİLİR Mİ?

Raporda, bilimsel araştırmaların henüz kanserle cep telefonları arasında çok yakın bir ilişki göstermediğinin belirtildiğini ancak gözden kaçan bazı sonuçlar olduğunu kaydeden Tuncer, şunları söyledi:''Raporda belirtilen ama gözden kaçan diğer sonuç şöyle; menegioma olgularının yüzde 95'i, glioma olgularının ise yüzde 90'ı cep telefonu kullanımını takiben ilk 10 yıl içerisinde gelişmiştir. Dünyada tütün dahil olmak üzere, etkisini bu kadar hızlı gösterebilecek bir kanserojen henüz bilinmemektedir. Aşırı kullanım olarak hesap edilen 1640 dakika ve üzeri, 10 yıllık bir sürede, günlük 30 dakika demek olup, günümüz kullanım süreleri ne yazık ki bu sürenin kat kat üzerindedir.''

''KAMPANYA YAPANLAR SORUMLU DAVRANSIN''

Türkiye'de cep telefonunu kullanım süresinin ortalama 30 dakikanın üzerinde olduğunu belirten Tuncer, ''Eğer tarifeli kampanyaları göz önüne alırsanız 30 dakikanın onlarca üzerinde olduğunu hesap edebiliriz. Burada herkesin sorumluluk alması lazım. Kampanyayı yapanları sorumlu davranmaya çağırıyorum. Çünkü çok ciddi kanserojenlerin bilimsel metodolojide kanser yaptıkları çok uzun yıllarda gösterilebilmiştir. Bu konuda daha dikkatli olmak durumundayız'' diye konuştu.

''BEYİN TÜMÖRLERİNDE ARTIŞ''

Beyin tümörlerinde son 4- 5 yılda belirgin bir artış olduğuna da dikkati çeken Murat Tuncer, ''Türkiye'de artış gösteren ana kanserler nedir diye bakacak olursak, ilk sırada sigara ile ilişkili olan kanserler geliyor, ikinci sırada beyin tümörlerindeki artış göze çarpıyor. Sindirim sistemi kanserlerinin bazılarında belirgin artış var, bazılarında ise azalış var. Bunlara ilişkin çalışmalar yürütüyoruz, uluslar arası çalışmaları inceliyoruz'' dedi.

''CEP TELEFONU KULLANIMI GENÇLERE KISITLANMALI''

Adolesan dönem öncesinde cep telefonunu kullanımının kısıtlanmasını öneren Tuncer, sözlerini şöyle sürdürdü:

''Cep telefonunun belli yaşın altında kullanımını hoş karşılamak mümkün değil. Adolesan öncesi telefon konuşmaları kısıtlanmalı. 20 yaşın altında uzun uzun cep telefonu konuşması önerilmiyor. Telefonla sohbet edilmemeli. Telefon sohbet aracı değildir, iletişim aracıdır. Cep telefonunda sohbet sağlık açısından risktir, topluma böyle bir alışkanlık kazandırmamalıyız. Zorunlu kullanım gerekiyorsa, kablolu kulaklık kullanılmalı.''

SİGARA, KİTLE İMHA SİLAHI GİBİ

Türkiye'de kanser konusunda atılacak önemli bir diğer adımını da sigara ile mücadele olduğunu belirten Tuncer, sigarının yok edilmesi gerektiğini bildirdi. Tuncer, Türkiye'nin sigara ile mücadelede çok iyi olduğunu vurguladı. Sigaranın neredeyse insan kıyımı yaptığını ifade eden Tuncer, ''9 günlük bayram tatilinde trafik kazısında ölen vatandaşların iki katını her gün sigaraya kurban veriyoruz. Sigara Türkiye'de sanki kitle imha silahı gibi'' dedi.

http://www.bugun.com.tr/haber-detay/132060-beynimizi-kemiren-kanser-riski-haberi.aspx
Yasal haklarınızı en üst seviyede koruyup kullanabilmeniz için önemli gördüğünüz konularda mutlaka profesyonel destek almanız, bu anlamda bir avukatla anlaşmanız kesinlikle tavsiye edilir.

kilimanjaro

Sigara sağlığa zararlı.Sigara içmek yüksek derecede bağımlılık yapar, başlamayın. Sigara öldürür.
Bazen de süründürür.

Yıllar sonra sigara paketlerine yazılan bu uyarıları dikkate alan var mı?

Kuşkusuz.

En azından yeni başlayacaklar için bir tedirginlik meselesidir bu.

Yıllar sonra cep telefonu ile ilgili aynı uyarılar gelir mi?

Kuşkusuz.

Geçtiğimiz hafta; Sağlık Bakanlığı Kanserle Savaş (savaş kelimesi biraz acayip duruyor sanki, hani mücadele daha mı iyi olur?) Dairesi Başkanı Prof.Dr. Murat Tuncer, cep telefonu kullanımına ilişkin açıklamada bulundu.

Dünya sağlık örgütünün yayınladığı sonuca göre; menegioma (beynin etrafını saran, onu koruyan ve dura adı verilen zardan kaynaklanan tümörler) olgularının yüzde 95'i, glioma (beyin tümörü) olgularının ise yüzde 90'ının cep telefonu kullanımını takiben ilk 10 yıl içinde geliştiğine dikkat çekiliyor.

Tuncer, son 4-5 yılda beyin tümörlerinde belirgin bir artış olduğunun özellikle altını çiziyor.

Bu önemli açıklamaları bir kenara mı atacağız.

Bunları es geçersen, görmezden gelirsen, Azrail görmezden gelir mi?

Sanmam.

'Vadeni erken  doldurdun' der alır götürür, öyle değil mi?

Sigara kullanan biri değilim.

Belirteyim.

Ama aynı şeyi cep telefonu için söyleyemem.

Bir ihtiyaç.

Bir zorunluluk.

Hayatın vazgeçilmezi oldu telefon.

Ancak, bu böyle gitmez, gitmemeli.

Yoksa beyin cerrahlarına yolumuz çok düşecek, bu böyle bilinmeli. Bakın, teyzeoğlu beyin cerrahı Doç. Dr. Kadir Kotil'i aradım. Kadir Bey, Celal Bayar Üniversitesi'nce yapılan bir deneyi örnek veriyor. Yanlış anlaşılmasın.

Kendisi İstanbul Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde.

Kotil, Celal Bayar Üniversitesi'nin, civciv embriyosu üzerinde telefon ile yaptığı deneyde embrionun morfolojik olarak hatalı olarak doğduğu sonucuna vardıklarını, bunun önemli bir gösterge olduğunu söylüyor. Diğer detaylar şöyle;

Finlandiya'nın Radyasyon ve Nükleer Güvenlik Kurumu uzmanları, tümör bulunan 1521 cep telefonu kullanıcısıyla sağlıklı 3 bin 301 kişiyi karşılaştırmış.

Araştırmaya katılanlar arasında cep telefonunu 10 yıl veya daha fazla kullananların, ahizeyi tuttukları beyin bölgesinde tümör gelişme riskinin yüzde 39 daha fazla olduğu belirlenmiş.

Peki, günümüz insanın en sıkı dostu(!) olan sigara mı, yoksa telefon mu zararlı sorusunu soralım...

Araştırmalar, cep telefonu kullanmakla beyin kanseri arasındaki doğrudan ilişkiyi, sigara içince akciğer kanserine yakalanma riskiyle eşdeğer görüyor.

Kullanım yaşının yasalarla sınırlandırılması gerektiğini söyleyen araştırmacılar, çocukların beyin yapıları henüz yetişkinler kadar gelişmediği için, cep telefonunun yaydığı radyasyondan daha fazla etkilendiklerini, acil durumlar dışında ve kulaklık olmadan cep telefonuyla konuşmanın çocukları olumsuz etkilediğini açıklıyor.

Sigara gibi uyarı yazılsın!

Cep telefonu üreticilerine de mesaj gönderen araştırmacılar, telefonların üstüne de sigara paketlerinde olduğu gibi sağlığa zararlı olduğu yönünde uyarı yazılması, yazılmamış telefonların toplatılması gerektiğini söylüyorlar.

Yapılacak şey şu: Cep telefonları üzerinde uyarıların yazılması, kulaklık kullanılması ve özellikle çocuklarımızın acil durumlar dışında mümkün mertebe telefon kullanmaması için çaba sarf edilmesi.

http://www.stargazete.com/istanbul/yazar/ekrem-okutan.htm
Yasal haklarınızı en üst seviyede koruyup kullanabilmeniz için önemli gördüğünüz konularda mutlaka profesyonel destek almanız, bu anlamda bir avukatla anlaşmanız kesinlikle tavsiye edilir.

kilimanjaro

3G'li cep telefonları 2100 MHz, mikro dalga fırınların ise 2450 MHz frekansla çalıştığı, 3G'li telefonla konuşmanın, mikro dalga fırın kulağa tutuluyormuş gibi beyne elektro manyetik dalga yaydığı bildirildi.

Sakarya Üniversitesi Elektrik-Elektronik Mühendisliği Bölüm Başkanı Prof. Dr. Osman Çerezci AA muhabirine yaptığı açıklamada, son yıllarda daha fazla maruz kalınan elektromanyetik radyasyonun insan sağlığını olumsuz etkilediğini söyledi.

Yüksek gerilim hatları, elektrikli ev aletlerinin yanı sıra özellikle baz istasyonları ve cep telefonlarının elektromanyetik kirliliğinin ciddi boyutlara ulaştığını dile getiren Çerezci, beyin tümörü, kanser, yorgunluk, lösemi, kısırlık, hafıza kaybı, iştahsızlık, uyku bozukluğu, depresyon gibi birçok rahatsızlığa neden olduğu araştırmalarla kanıtlanan bir kirlilikten mutlak korunmak gerektiğini anlattı.

Çerezci, son yıllarda cep telefonuyla ilgili ciddi raporların yayımlandığını belirterek, ''3G'li cep telefonları 2100 MHz frekansla, mikro dalga fırınlar ise 2450 MHz frekansla çalışıyor. Birbirine çok yakın frekanslar. 1800 de masum değil, ancak 2100 MHz frekansla çalışan bir cep telefonu, mikro dalga yayan bir alet. Siz onu beyninize tutarsanız, konuştuğunuz o süre dalga ışınlanıyor. 3G'li telefonla konuşmak, mikro dalga fırın kulağa tutuluyormuş gibi beyne elektro manyetik dalgalarla zarar veriyor'' dedi.

-MİKRO DALGA FIRININ İÇİNDE GİBİ

Çerezci, 3G'li cep telefonuyla konuşan kişiye, mikro dalga içinde kalınmasa bile o nitelikte elektro manyetik dalga geldiğini vurgulayarak, şunları kaydetti:

''Mikro dalga fırında neden 2450 frekans seçiliyor? Bu 2450 MHz, et gibi gıda malzemelerine, biyolojik ürünlere en fazla elektro manyetik ışınlaması yapan frekanstır. İletişim yaparken mikro dalga fırını başımıza tutmuş gibi oluyoruz. Mikro dalga fırına bir kemik, bir de et koyun. Et hemen pişer ve eti elinizle tutamazsınız. Kemik ele alınabilir. Çocuklarımız ve gençlerimiz de et gibi aynı yapıya sahip. Yüksek güçle çalıştığı için daha çok elektro manyetik dalga yayan bu telefonlar, çocukları ve gençleri daha fazla etkiliyor. Uzun süre konuşan bir kişinin bundan etkilenmemesi mümkün değil. Araştırmalar, cep telefonu ile beyin kanser ilişkisini ortaya koymaya başladı.'' AA

http://www.zaman.com.tr/haber.do?haberno=1070719&title=3gli-cep-telefonlari-mikro-dalga-firin-gibi
Yasal haklarınızı en üst seviyede koruyup kullanabilmeniz için önemli gördüğünüz konularda mutlaka profesyonel destek almanız, bu anlamda bir avukatla anlaşmanız kesinlikle tavsiye edilir.

kilimanjaro

Nöroşirurji Uzmanı Prof. Dr. Hidayet Akdemir, "Cep telefonu yaydığı radyasyon ile özellikle çok uzun süre kullanıldığında beyine radyasyon veriyor. Bu durum beyin tümörlerinin iki kat fazla görülmesine sebep oluyor" dedi.

Beyin tümörü görülme olasılığının her geçen gün arttığını, bu konuda erken teşhisin çok önemli olduğunu vurgulayan Akdemir, en önemli belirti ve şikâyetin uzun süreli baş ağrısı olduğunu söyledi. Beyin tümörlerinin iki grupta incelendiğini belirten Akdemir, bunların beyinde olanlar ve vücudun diğer organlarında olup beyne geçen tümörler olarak ayırdıklarını söyledi.

HORMONLU GIDALAR BEYİN TÜMÖRÜ YAPIYOR

Kanal 7 televizyonunda sunuculuğunu Nur Viral ve Beyin ve Sinir Cerrahı Op. Dr. Gökhan Özçınar'ın yaptığı Bizim Doktorlar'a konuk olan Nöroşirurji Uzmanı Hidayet Akdemir, beyin tümörleri üzerine çarpıcı bilgiler verdi. Akdemir, "İnsanlara zararlı olan toksinlerden uzak durmak gerekir. Boya sanayisindeki kimyasallar, bazı ilaçların yan etkileri, sigara kullanımı, bilgisayar ve televizyon kullanımı, kazalar, tıpta kullanılan görüntüleme teknikleri ve en önemlisi hormonlu gıdalar beyin tümörü ve diğer kanserlerin ortaya çıkmasında etkin rol oynamaktadır. Kanserlerden korunmak için dengeli beslenmek ve saydığımız araçlardan uzak durmak gerekir" dedi.

ÇOCUKLARDA CEP TELEFONU KULLANIMINA DİKKAT EDİLMELİ

İlk altı yaş grubunun beyin tümörünü önlemede çok önemli olduğunu açıklayan Akdemir, bütün zararlı ürünlerin, özellikle cep telefonlarının bu yaştaki çocuklardan uzak tutulması gerektiğini, çünkü beyin gelişiminin bu yaşlarda sürdüğünü ifade etti. Haber

TEDAVİ İÇİN ERKEN TEŞHİS ÇOK ÖNEMLİ

Beyinde yapılan başarılı bir ameliyat sonrası hastaların sağlıklı bir şekilde yürüyerek hastaneden eve gidebileceğini vurgulayan Akdemir, "Yapılan operasyonların çok dikkatli ve özenle yapılmalıdır. İyi huylu tümörlerde başarı oranı çok yüksektir. Bunun için tümörlerin erken teşhis edilmesi durumunda insanların hayatını kurtarır" dedi.

http://www.haber7.com/haber/20110119/Cep-telefonlari-tumor-olusturuyor.php
Yasal haklarınızı en üst seviyede koruyup kullanabilmeniz için önemli gördüğünüz konularda mutlaka profesyonel destek almanız, bu anlamda bir avukatla anlaşmanız kesinlikle tavsiye edilir.

Avukat

Türk bilim adamları, gebelikte, günde bir saatlik süre ile cep telefonundan yayılan elektromanyetik alana maruz kalmanın, beynin öğrenme ve bellekle ilgili yeri olan ''hipokampus'' bölgesinde, önemli derecede sinir hücresi kaybına neden olduğunu saptadı.

19 Mayıs Üniversitesi Tıp Fakültesi Histoloji ve Embriyoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Süleyman Kaplan, AA muhabirine yaptığı açıklamada, cep telefonun son yıllara kadar kamuoyunda zararsız bir cihaz olarak gösterildiğini, hatta insan sağlığına zararının ''turşunun veya kahvenin'' verdiği zararla eş değer tutulduğunu belirterek, cep telefonlarının zararlarının hep örtülmeye çalışıldığını savundu.

Kaplan, Karadeniz Teknik Üniversitesinden Prof. Dr. Ersan Odacı ve Rize Üniversitesinden Doç. Dr. Orhan Baş'ın da katılımıyla oluşturulan araştırma grubu ile yurt içi ve yurt dışından bilim insanlarıyla toksik maddelerin, obezitenin ve elektromanyetik alanın beyin ve diğer organlar üzerindeki zararlı etkilerini araştıran çok sayıda araştırma yaptıklarını ve bazı araştırmalarının da devam ettiğini kaydetti.

Grubun, cep telefonlarından etrafa yayılan elektromanyetik alanlara canlıların doğum öncesi ve sonrasında maruz kalmalarının nasıl bir etki oluşturduğunun incelediğini belirten Kaplan, ''Yavrunun anne karnında gelişmesi esnasında yani embriyonal yaşamda, cep telefonlarının elektromanyetik alanına maruz kalmaları durumunda nasıl bir sonucun ortaya çıkacağı önemli bir araştırma alanı olmuştur. Bunun nedeni, her geçen gün kullanımı artan ve yaygınlaşan cep telefonuna bağlı vücutta oluşabilecek muhtemel değişiklikleri gözlemlemektir'' dedi.

Kaplan, son 5 yıldır cep telefonlarının beyin ve beyincik üzerindeki etkilerini araştıran gruplarına ait çalışmalarının dünyada saygın bilim dergilerinde yayınlandığını da vurgulayarak, şöyle devam etti:

''Bu araştırma grubu, gebelikte cep telefonun yaydığı radyasyona maruz kalmanın etkisini bir deney hayvanı çalışması ile araştırmıştır. Bu çalışma sonucunda deney hayvanlarında ilginç sonuçlara ulaşmıştır. Doğum öncesi 21 gün boyunca günde bir saatlik süre ile cep telefonundan yayılan elektromanyetik alana maruz kalmanın, beynin öğrenme ve bellekle ilgili yeri olan 'hipokampus' bölgesinde önemli derecede sinir hücresi kaybına neden olduğu saptandı. Bu çalışma sonucu beyin araştırmaları konusunda saygın bir dergi olan 'Beyin Araştırma' isimli dergide yayınladı.''

-''CEP TELEFONLARI SADECE BEYNİ ETKİLEMİYOR''-

Araştırma gruplarının doğum öncesi cep telefonundan yayılan elektromanyetik alanın beyinde önemli derecede hücre kaybına neden olduğunu bulduktan sonra, ''acaba aynı etki genç bireylerde de oluyor mu?'' sorusunun cevabını bulmak için de aynı dönemi yansıtan deney hayvanı düzeneğini kurduğunu belirten Kaplan, şöyle devam etti:

''12 haftalık dişi sıçanlar, (ki bu yaşlar yetişkin, erişkin insana karşılık gelmektedir) 1 ay boyunca günde 1 saat cep telefonu dalgalarına maruz bırakılmışlardır. Daha sonra bu hayvanların beyin ve beyinciklerinde hücre sayımları gerçekleştirilmiştir. Araştırma grubumuz genç dişi sıçanların hem beyninde, hem de beyinciğinde cep telefonundan yayılan elektromanyetik dalgalar sonucunda önemli oranda hücre kaybının olduğunu saptamıştır. Tabii ki bir madde veya radyasyonun, doku veya organlar üzerindeki gerçek etkisi, ancak güncel ve güvenilir araştırma tekniklerinin kullanılması ile gözlenebilir. Yurt içi ve yurt dışından çok sayıda araştırıcı hücre sayım tekniklerini öğrenmek için laboratuvarımıza gelmektedir. Şu anda, Sudan ve Hollanda'dan gelen 2 araştırıcı laboratuvarda hücre analiz tekniklerini öğrenmekte ve uygulamaktadır.''

Kaplan, cep telefonlarının sadece beyin ve beyincik üzerinde olumsuz etki yapmadığını, aynı zamanda gebeliği, kan dokusu hücrelerini, antikor üretimini ve öğrenmeyi olumsuz yönde etkilediğinin de bilindiğini söyledi.

Cep telefonlarının insan sağlığı üzerindeki olumsuz etkisinin tartışıldığı uluslararası bir toplantıda konuşan araştırmacıların, ortak kaygısının, 15-20 yıl sonra cep telefonu kullanımına bağlı olarak beyinde beyin tümörleri vakalarının artabileceği noktası olduğunu ifade eden Kaplan, ''Beyin tümörleri vakalarının kısmen de olsa azaltmanın yolları arasında, cep telefonları ile kısa konuşmak, kulaklık kullanmak, çocuklardan uzak tutmak ve onların kullanmasına kesinlikle izin vermemek, cep telefonunu göğse yakın olan ceplerde taşımamak, cep telefonunu ayrı bir çantada taşımak, tünel, asansör ve hareket halindeki arabada cep telefonu kullanmamak gibi unsurlar yer alıyor'' dedi.

http://www.zaman.com.tr/haber.do?haberno=1148594&title=bilim-adamlarindan-cep-telefonu-uyarisi