Son yazılar

Welcome to Hukuk Forum Sitesi - Hukuk ve hayata dair her şey!. Please login or sign up.

06 Mayıs 2024, 17:25:56

Login with username, password and session length
Üyeler
  • Toplam Üye: 4,264
  • Latest: Elçin
Stats
  • Toplam İleti: 8,824
  • Toplam Konu: 4,365
  • Online today: 290
  • Online ever: 549
  • (13 Ocak 2023, 13:23:05)
Çevrimiçi Kullanıcılar
Users: 0
Guests: 145
Total: 145

işyerinin eski sahibinin borcundan dolayı icra

Başlatan derya74, 10 Kasım 2010, 20:50:05

« önceki - sonraki »

derya74

merhaba...
abim bir arkadaşına elden ödemeleri için sürekli para veriyordu. arkadaşı iflas etti ve alacağına karşılık işyerini abime devretti. (bu kişinin bizimle akrabalık bağı yoktur) devir esnasında faturalar düzenlendi işlemler yapıldı. ama bugün işyerinin eski sahibinin bir alacağından dolayı abimin işyerine icra geldi ve belgeleri ibraz etmemize ve o işyerinde o şahsın bulunmamasına rağmen onun zamanından kalan eski dosyaların orda olmasını delil göstererek icra işlemi gerçekleştirildi. abim aynı zamanda bulunduğumuz ilde bu işyerinden öncede ticari faaliyette bulunuyordu bu işi ek olarak devraldı. şu an bu malları geri alabilirmiyiz. bu şahıs bütün söylemlerimize ve belgelerimize rağmen abimin ticari itibarını zedelemiştir. bu işyeri abimin olarak bilinmektedir ve abimin kendi alacaklılarıda abimi sıkıştırmaya başlamışlardır. bu haksız icrayı yapan kişiye tazminat davası açma hakkımız bulunmaktamıdır. ayrıca mallar gıda maddesidir bozulma riski vardır bu kişiden zararımızı nasıl temin ederiz. ticari olarak abim bu olaydan çok etkilenmiş ve mal alış verişi yapmış olduğu firmalarca şüphe altında kalmıştır ilgilinize teşekkürler.

Avukat

#1
Merhabalar. Öncelikle geçmiş olsun. Bahsettiğiniz olayda ayrıntılar çok önem taşır. Hacze gelinen dosyadan o adrese daha evvelden hacze gidilmiş veya tebligat gönderilmiş midir? Önceki tarihte haciz uygulanmış mıdır? Borçlu bir şirket midir, şahıs mıdır? Sorular bu şekilde uzar gider. Öncelikle konunun tüm yönleriyle incelenmesi gerekir, ki dosyalar incelenmeden bunun yapılabilmesi de mümkün değildir. Ancak ben size şu şekilde yardımcı olabilirim: Yazdıklarınızdan, haciz esnasında bu malların size ait olduğunu açıkça belirttiğinizi anladım. Bu durumda muhtemelen bu beyanınız haciz tutanağına istihkak iddiası şeklinde geçirilmiştir. Geçmemişse, öncelikle ve acilen haczi yapan icra müdürlüğüne giderek ilgili dosyaya yazılı şekilde istihakkak iddiasında bulunmalısınız. Bu konunun yukarıda da belirttiğim gibi enine boyuna incelenmesi gerekir. Bu sebeple en kısa zamanda bir avukatla anlaşmanızı ve avukatınızın yönlendirmesiyle hareket etmenizi önemle tavsiye ediyorum. Size bir fikir verebilmesi açısından, İcra ve İflas Kanunu'nun konuyla doğrudan ilgili maddelerini ve tazminat talebinizle ilgili emsal bir Yargıtay Kararını aşağıya ekledim. Kolay gelsin...


TAŞINIR VE TAŞINMAZ MALLARIN HACZİ

MADDE 85 - (Değişik: 3890 - 3.7.1940 / m.1) Borçlunun kendi yedinde veya üçüncü şahısta olan taşınır mallar ile taşınmazlarından ve alacak ve haklarından alacaklının ana, faiz ve masraflar da dahil olmak üzere bütün alacaklarına yetecek miktarı haczolunur.

[Değişik 2. fıkra: 3494 - 9.11.1988 / m.8] Borçlu (Ek ibare: 4949 - 17.7.2003 / m.20) "yahut borçlu ile birlikte malı elinde bulunduran şahıslar", taşınır mal üzerinde üçüncü bir şahsın mülkiyet veya rehin hakkı gibi sınırlı bir aynî hakkının bulunması veya taşınır malın üçüncü şahıs tarafından haczedilmiş olması halinde bu hususu haciz yapan memura beyan etmek ve beyanının haciz tutanağına geçirilmesini talep etmek, haczi yapan memur da borçluyu (Ek ibare: 4949 - 17.7.2003 / m.20) "yahut borçlu ile birlikte malı elinde bulunduran şahısları" bu beyana davet etmek zorundadır. Bu tür mallar ile üçüncü şahıs tarafından ihtiyaten haciz veya istihkak iddia edilmiş bulunan malların haczi en sonraya bırakılır.

Ancak haczolunan taşınmaz artırmaya çıkarılmadan borçlu borcun ifasına yetecek taşınır mal veya vadesi gelmiş sağlam alacak gösterirse taşınmaz üzerinde haciz baki kalmak üzere önce gösterilen taşınır veya alacak da haczolunur.

Şu kadar ki, bu suretle mahcuz kalan taşınmazın idare ve işletmesine ve hasılat ve menfaatlerine icra dairesi müdahale etmez.

Hasılatı paraya çevirme masraflarını ve icabında muhafaza ve idare masraflarını tecavüz etmeyeceği muhakkak olan şeyler haczolunmaz.

Haczi koyan memur borçlu ile alacaklının menfaatlerini mümkün olduğu kadar telif etmekle mükelleftir.

İSTİHKAK İDDİASINA İTİRAZ

A- BORÇLUNUN ZİLYETLİĞİ

1 - HAZIRLIK SAFHASI

MADDE 96 - (Değişik: 538 - 18.2.1965 / m.53) Borçlu elinde bulunan bir malı başkasının mülkü veya rehni olarak gösterdiği yahut üçüncü bir şahıs tarafından o mal üzerinde mülkiyet veya rehin hakkı iddia edildiği takdirde, icra dairesi bunu haciz ve icra zabıtlarına geçirir ve keyfiyeti iki tarafa bildirir.

İcra dairesi aynı zamanda istihkak iddiasına karşı itirazları olup olmadığını bildirmek üzere alacaklı ve borçluya üç günlük mühlet verir. Sükûtları halinde istihkak iddiasını kabul etmiş sayılırlar.

Malın haczine muttali olan borçlu veya üçüncü şahıs, ıttıla tarihinden itibaren yedi gün içinde istihkak iddiasında bulunmadığı takdirde, aynı takipte bu iddiayı ileri sürmek hakkını kaybeder. İstihkak iddiasının yapıldığı veya istihkak davasının açıldığı tarihte istihkak müddeisi ile birlikte oturan kimseler yahut bu şahısların iş ortakları, iddianın yapıldığı tarihte veya istihkak davası 97 nci maddenin 9 uncu fıkrası gereğince açılmışsa davanın açıldığı tarihte malın haczine ıttıla kesbetmiş sayılırlar.

2- ÜÇÜNCÜ ŞAHSIN İSTİHKAK İDDİASI

MADDE 97 - (Değişik: 538 - 18.2.1965 / m.54) İstihkak iddiasına karşı alacaklı veya borçlu tarafından itiraz edilirse, İcra müdürü dosyayı hemen icra mahkemesine verir. Merci, dosya üzerinde veya lüzum görürse ilgilileri davet ederek mürafaa ile yapacağı inceleme neticesinde varacağı kanaate göre takibin devamına veya talikına karar verir.

İstihkak davasının sırf satışı geri bırakmak gayesiyle kötüye kullanıldığını kabul etmek için ciddi sebepler bulunduğu takdirde merci takibin talikı talebini reddeder.

Takibin talikına karar verilirse, haksız çıktığı takdirde alacaklının muhtemel zararına karşı davacıdan 36 ncı maddede gösterilen teminata alınır.

Teminatın cins ve miktarı mevcut delillerin mahiyetine göre takdir olunur.

Takibin devamına dair verilen merci kararı temyiz olunamaz. (Değişik 5. fıkra: 5311 - 2.3.2005 / m.9 - Yürürlük m.30) Takibin devamına dair verilen icra mahkemesi kararı kesindir. 

Üçüncü şahıs, merci kararının tefhim veya tebliğinden itibaren yedi gün içinde icra mahkemesinde istihkak davası açmaya mecburdur. Bu müddet zarfında dava edilmediği takdirde üçüncü şahıs alacaklıya karşı iddiasından vazgeçmiş sayılır.

Kiralanan yer veya sicile kayıtlı gemilerdeki hapis hakkına tabi eşya ile ilgili istihkak davaları Borçlar Kanununun 268 inci maddesinin 1 inci fıkrasında yazılı hükümlere uygun olmadıkça talik emri verilemez.

Dava esnasında 106 ncı maddedeki müddetler cereyan etmez.

Yukarıdaki hükümler dairesinde kendisine istihkak talebinde bulunmak imkânı verilmemiş olan üçüncü şahıs, haczedilen şey hakkında veya satılıp da bedeli henüz alacaklıya verilmemişse bedeli hakkında, hacze ıttıla tarihinden itibaren yedi gün içinde, icra mahkemesinde istihkak davası açabilir. Aksi takdirde aynı takipte bu iddiayı ileri sürmek hakkını kaybeder. Bu halde davacının talebi üzerine merci hâkimi takibin talik edilip edilmemesi hakkında yukardaki hükümler dairesinde acele karar vermeye mecburdur. Bu karar diğer taraf dinlenmeksizin de verilebilir.

İstihkak davası neticelenmeden mahcuz mal paraya çevrilmiş bulunursa merci hâkimi işbu bedelin yargılama neticesine kadar ödenmemesi veya teminat karşılığında veya halin icabına göre teminatsız derhal alacaklıya verilmesi hususunda ayrıca karar verir.

İstihkak davasına umumi hükümler dairesinde ve basit yargılama usulüne göre bakılır.

Mahcuz eşya ile ilgili olarak icra müdürüne dermeyan edilen iddiada üçüncü şahıs ve borçlunun birleşmeleri alacaklıya müessir değildir. Üçüncü şahsın bu iddiasını ispat etmesi lâzımdır. Ancak üçüncü şahsın mahcuz eşyanın kendisinin mülkü veya kendisine merhun olduğu hakkındaki iddiasının borçlu tarafından kabulü kendi aleyhine delil teşkil eder ve ileride bu ikrara aykırı hiçbir iddiada bulunamaz.

(Değişik 13. fıkra: 3494 - 9.11.1988 / m.11) İstihkak davası üzerine takibin talikine karar verilip de neticede dava reddolunursa alacaklının alacağından bu dava dolayısiyle istifası geciken miktarın yüzde kırkından aşağı olmamak üzere davacıdan tazminat alınmasına hükmolunur.

Davanın reddi hakkındaki kararı temyiz eden istihkak davacısı icra dairesinden 36 ncı maddeye göre mühlet istiyebilir. (Değişik 14. fıkra: 5311 - 2.3.2005 / m.9 - Yürürlük m.30) Davanın reddi hakkındaki karara karşı istinaf veya temyiz yoluna başvuran istihkak davacısı icra dairesinden 36 ncı maddeye göre mühlet isteyebilir. 

İstihkak davası sabit olur ve birinci fıkra gereğince istihkak iddiasına karşı itiraz eden alacaklı veya borçlunun kötü niyeti tahakkuk ederse haczolunan malın değerinin yüzdeonbeşinden aşağı olmamak üzere itiraz edenden tazminat alınmasına asıl dava ile birlikte hükmolur.

Koca aleyhine yapılmış bir hacizde karı şahsi malları üzerindeki haklarının Medeni Kanunun 160 ıncı maddesi hükmüne tabi olmaksızın kendisi takip edebilir.

İstihkak davasına karşı haczi yaptıran alacaklı bu Kanunun 11 inci babı hükümlerine dayanarak ve muvakkat veya katî aciz belgesi ibrazına mecbur olmaksızın mütekabilen iptal davası açabilir. Dava ve mütekabil davada tarafların gösterecekleri bütün delilleri hâkim serbestçe takdir eder.

İstihkak davaları süratle ve diğer davalardan önce görülerek karara bağlanır.

İSTİHKAK DAVALARINDA MÜLKİYET KARİNESİ

MADDE 97/a - (Değişik: 538 - 18.2.1965 / m.55) Bir taşınır malı elinde bulunduran kimse onun maliki sayılır. Borçlu ile üçüncü şahısların taşınır malı birlikte ellerinde bulundurmaları halinde dahi mal borçlu elinde addolunur. Birlikte oturulan yerlerdeki mallardan mahiyetleri itibariyle kadın, erkek ve çocuklara aidiyetleri açıkça anlaşılanlar veya örf ve âdet, sanat, meslek veya meşgale icabı olanlar bunların farz olunur. Bu karinenin aksini ispat külfeti iddia eden kişiye düşer.

İstihkak davacısı malı ne suretle iktisap ettiğini ve borçlunun elinde bulunmasını gerektiren hukuki ve fiili sebep ve hâdiseleri göstermek ve bunları ispat etmekle mükelleftir.

B- ÜÇÜNCÜ ŞAHSIN ZİLYEDLİĞİ

MADDE 99 - (Değişik: 3890 - 3.7.1940 / m.1) Haczedilen şey borçlunun elinde olmayıpta üzerinde mülkiyet veya rehin hakkı iddia eden üçüncü bir şahıs nezdinde bulunursa icra müdürü o şahıs aleyhine icra mahkemesine müracaat için alacaklıya yedi gün mühlet verir. Bu mühlet içinde merci hâkimliğine dava ikame edilmezse üçüncü şahsın iddiası kabul edilmiş sayılır.




T.C.
YARGITAY
21. HUKUK DAİRESİ
E. 2002/9048
K. 2002/10453
T. 10.12.2002
1086/m.63
2004/m.97
DAVA : Yukarıda tarih ve numarası yazılı kararın temyizen tetkiki davalı ( alacaklı ) vekili tarafından istenmiş, merciice ilamında belirtildiği şekilde istihkak davasının benimsenmesine karar vermiştir. Temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi H.A. tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okundu, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi:
KARAR : Davacı 3. kişinin İİK'nun 97. maddesine dayalı olarak açtığı istihkak davasının davalı alacaklı vekilince kabulü üzerine, Merciice, istihkak davasının benimsenmesine, alacak miktarı üzerinden %40 inkar tazminatının davalılardan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
1- Davayı kabul eden davalı alacaklı vekilinin dosyada bulunan genel vekaletnamesinin incelenmesinden davayı kabul yetkisinin bulunmadığı görülmektedir. Oysa HUMK'nun 63. maddesine göre vekilin davayı kabul edebilmesi için vekaletnamede açık bir kabul yetkisi bulunması gerekir. Bu durumda, taraf kanıtları toplandıktan sonra oluşacak duruma göre bir karar verilmesi gerekirken geçersiz kabul göz önünde tutularak davanın sonuçlandırılması usul ve yasaya aykırıdır.
2- Kabule göre de:
a )Davalı alacaklı vekilinin davayı kabulü nedeniyle "istihkak davasının kabulüne ve haczin kaldırılmasına" karar verilmesi gerekirken "davanın benimsenmesine" şeklinde hüküm kurulması doğru değildir. Çünkü "davanın benimsenmesi" deyimi "davanın kabulü" deyiminin karşılığı değildir. Gerçekten "benimseme", sözcüğü kabul değil bir şeyi kendisine mal etme sahip çıkma, tesahup anlamındadır. ( Türkçe sözlük, Türk Dil Kurumu C: Ish. 267 1998 )
b )Alacaklı vekili istihkak iddiası dışında diğer isteklerin reddini istemiştir.
İİK'nun 97/15 maddesi uyarınca 3. kişi yararına tazminata hükmolunması için, 3.kişinin davasının kabulü yanında, istihkak iddiasına itiraz eden alacaklı veya borçlunun ya da her ikisinin kötü niyetinin gerçekleşmesi gerekir.
Buradaki kötü niyetten maksat; haciz sırasında haczedilen malın davacıya ait olduğu alacaklı tarafından bilindiği halde, alacaklının haciz uygulamasını kasten icra memurundan istemesidir. Yoksa kural olarak alacaklı, 3. kişi ile borçlu arasındaki işlemlere yabancı sayıldığından, istihkak iddiasına itirazı olağan kabul edilir. Somut olayda alacaklının kötü niyeti kanıtlanmadığından tazminatla sorumlu tutulması yanlıştır.
c ) İİK'nun 97/15 maddesi uyarınca davacı 3. kişi yararına hükmolunacak tazminat "haczolunan malın değeri üzerinden" hükmolunur. Yasanın açık hükmü karşısında takip konusu alacak miktarı haczolunan malın değerinden az olsa dahi hesaplamada alacak miktarı dikkate alınamaz. Merciice bu kural gözardı edilerek tazminatın alacak miktarı üzerinden hesaplanması da hatalı olmuştur.
ç ) Bundan başka, İİK'nun 97/15 maddesi hükmü uyarınca, tazminata "haczolunan mal değerinin yüzde onbeşinden aşağı olmamak üzere" hükmolunur. Asgari miktarı aşan miktarda tazminata karar verebilmek için bu konuda açık istek olması yanında daha fazla zararın kanıtlanması gerekir. Somut olayda davacı daha fazla zararı kanıtlamadığına göre nedenleri gösterilmeksizin % 40 oranında tazminata hükmolunması da bozma nedenidir.
d ) İİK'nun 97/15 maddesinde davacı yarına öngörülen tazminat "kötü niyet tazminatı" niteliğinde olduğu halde inkar tazminatı ( İİK mad. 67 ) olarak nitelendirilmesi de doğru görülmemiştir.
O halde, davalı alacaklının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 10.12.2002 gününde oybirliğiyle karar verildi.