Son yazılar

Welcome to Hukuk Forum Sitesi - Hukuk ve hayata dair her şey!. Please login or sign up.

10 Kasım 2024, 22:19:15

Login with username, password and session length
Üyeler
Stats
  • Toplam İleti: 8,884
  • Toplam Konu: 4,418
  • Online today: 112
  • Online ever: 648
  • (29 Eylül 2024, 09:37:03)
Çevrimiçi Kullanıcılar
Users: 0
Guests: 61
Total: 61

Kanunda iş günü olarak belirlenen sürelerin hesabında Cumartesi günü sayılır mı?

Başlatan Avukat, 19 Ağustos 2009, 10:44:48

« önceki - sonraki »

Avukat

Cumartesi gününün "iş günü"olarak değerlendirilmesi, İş Kanunu m.46/3-a bendine istinat ediyor:

Hafta tatili ücreti

MADDE 46.- Bu Kanun kapsamına giren işyerlerinde, işçilere tatil gününden önce 63 üncü maddeye göre belirlenen iş günlerinde çalışmış olmaları koşulu ile yedi günlük bir zaman dilimi içinde kesintisiz en az yirmidört saat dinlenme (hafta tatili) verilir.

Çalışılmayan hafta tatili günü için işveren tarafından bir iş karşılığı olmaksızın o günün ücreti tam olarak ödenir.

Şu kadar ki;

a) Çalışmadığı halde kanunen çalışma süresinden sayılan zamanlar ile günlük ücret ödenen veya ödenmeyen kanundan veya sözleşmeden doğan tatil günleri,

(...)

Çalışılmış günler gibi hesaba katılır.


İş Kanunu m.46/3-a hükmünün eski kanundaki karşılığı şu şekildeydi: Çalışılmadığı halde kanunen iş süresinden sayılan zamanlarla günlük ücret ödenen veya ödenmeyen kanuni veya akdi tatil günleri ve 38 ve 62 nci maddelere göre kısmen veya tamamen çalışılmayan Cumartesi günleri...

Yeni düzenlemede görüldüğü gibi konuyla ilgili açık bir hüküm yok. İş Kanunu m.46/3-a hükmünün gerekçesinde ise şöyle bir ifade bulunuyor: Madde metninden, çalışılmadığı halde iş sürelerinden sayılan hallerle ilgili üçüncü fıkranın (a) bendinde yeni getirilen iş süreleri sistemine göre Cumartesi günleri çalışılıp çalışılmadığına bakılmaksızın iş günü sayıldığından ve Cumartesi günü yarım gün çalışılmasının da artık bir anlamı olmadığından, Cumartesi gününe ilişkin cümle çıkarılmıştır.

Getirilen bu yeni düzenleme, iş günü olarak belirlenen sürelerin hesabını etkileyecek bir niteliğe sahip değil. Yani sürelerin hesabında eskiden olduğu gibi 2429 sayılı Ulusal Bayram ve Genel Tatiller Hakkında Kanun'un 3.maddesi dikkate alınacak ve Cumartesi günleri "iş günü" olarak sayılmayacak.

Konuyla ilgili emsal Yargıtay Kararları:

T.C. YARGITAY
9.Hukuk Dairesi
Esas: 1995/5441
Karar: 1995/5874
Karar Tarihi: 23.02.1995
ÖZET: Somut olayda itiraz davasının açılacağı mahkeme cumartesi ve pazar günleri açık bulunmadığı için bu günlerin işgünü olarak kabulü mümkün değildir. Bu olgulara göre yetki tesbit yazısı davacı sendikaya 16.12.1994 tarihinde tebliğ edilmiş olduğundan, bu tarihten sonraki cumartesi ve pazar günleri dikkate alınamıyacağından itiraz davasının 26.12.1994 tarihinde 6 işgünü içinde yani süresinde açıldığının kabulü gerekir.

Davacı A) Sendikası adına Avukat T.E. ile 1-(B) Sendikası adına Avukat E.L.,2-Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı adına Avukat A.D. aralarındaki dava hakkında İstanbul 1.İş Mahkemesi'nden verilen 31.01.1995 günlü ve 2013/40 sayılı hüküm,davacı avukatınca temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Karar Davalı,(B) Sendikası işyerinde çoğunluğa sahip olduğunu bildirerek Bakanlıktan TİS.yapma yetkisine sahip olduğunun tespitine karar verilmesini istemiş Bakanlıkça davalı sendikanın çoğunluğu bulunduğu 07.12.1994 tarihli kararla tespit edilmiş, bu karar 16.12.1994 tarihinde davacı sendikaya tebliğ edilmiştir. 2822 sayılı TİSGLK'nun 15.maddesine göre, itiraz davasının çoğunluk kararının tebliği tarihinden itibaren 6 iş günü içinde İş Mahkemesinde açılması gerekir. Yargıtayın yerleşmiş uygulamasına göre 6 iş gününün hesabında başvuru yapılacak merciin çalışma günleri gözönünde tutularak Cumartesi günlerinin dikkate alınıp alınmaması icap eder. Somut olayda itiraz davasının açılacağı mahkeme cumartesi ve pazar günleri açık bulunmadığı için bu günlerin işgünü olarak kabulü mümkün değildir. Bu olgulara göre yetki tespit yazısı davacı sendikaya 16.12.1994 tarihinde tebliğ edilmiş olduğundan, bu tarihten sonraki cumartesi ve pazar günleri dikkate alınamıyacağından itiraz davasının 26.12.1994 tarihinde 6 işgünü içinde yani süresinde açıldığının kabulü gerekir.
Mahkemece işin esasının da incelenerk davanın reddine karar verilmiş ise de, taraflardan diyecekleri açıkça sorularak gösterecekleri deliller toplanıp, gerektiği takdirde bilirkişi incelemesi yaptırılarak sonucuna göre bir karar verilmesi icap eder. Bu hususlar gözönünde tutulmadan yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz olup,bozmayı gerektirmiştir.
Sonuç:Temyiz olunan kararın yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 23.02.1995 gününde oybirliği ile karar verildi.


T.C. YARGITAY
9.Hukuk Dairesi
Esas: 1984/6206
Karar: 1984/6745
Karar Tarihi: 20.06.1984

Dava: Davacı, davalı sendikaya verilen yetkinin iptaline karar verilmesini istemiştir. Yerel mahkeme yetki itirazının reddine karar vermeştir.
Hüküm süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü :
Karar: Karşı taraf D... Gemi İş Sendikası işyerinde üye çokluğuna sahip olduğundan bahisle Toplu İş Sözleşmesi yapmaya yetkili olduğunu ileri sürmüştür.
İşveren T.. Gemi Endüstrisi AŞ. ise Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı'nın hatalı tespitleri sonucu üye çoğunluğuna sahip olmayan sendikaya verilen yetkinin iptalini istemiştir.
Yerel mahkeme, işyerinde çalışan 25 işçiden 13 adedinin davalı sendika üyesi olduğunu ve 2822 sayılı Yasanın 13. maddesinin öngördüğü çoğunluğa haiz olduğundan bahisle yetki itirazını reddetmiştir.
2822 sayılı Toplu İş Sözleşmesi, Grev ve Lokavt Kanununun 13. maddesi aynı yasanın 22. maddesinin öngördüğü merkezi bir sicil sistem kurarak bu merkezi sistemin istatistiki verilerine göre yetki tespiti saptanması hükmünü getirmiştir. Çalışma Bakanlığı yazılı başvurusu üzerine kendi kayıtlarına göre sendikanın çoğunluğu haiz olması halinde, toplu iş sözleşmesi yapma başvurusunu, işyerindeki işçi ve üye sayısını başvurunun alındığı tarihten itibaren 6 iş günü içinde başvurusu tarihteki kayıtlara göre o işkolunda kurulu işçi sendikaları ile işverene bildirilecektir.
Aynı yasanın 14. maddesi de işveren veya işveren sendikanın işçi sendikasını TİS. çağırma yetkisinin usul ve prosedürünü açıklamıştır.
Diğer yandan aynı Yasanın 15. maddesinde yetki itirazını düzenlemekte ve 13 ve 14. maddelere göre yetki yazısı kendilerine tebliğ edilen işçi ve işveren sendikalar veya sendika üyesi olmayan işverenin taraflardan birisinin veya her ikisinin gerekli yetkiyi haiz olmadığı veya kendisinin o işyerinde çoğunluğu haiz bulunduğu yolundaki itirazını gerekçeleri ile birlikte tespit yazasının kendisine tebliğinden itibaren altı iş günü içinde işverenin bağlı bulunduğu Bölge Çalışma Müdürlüğü'nün bulunduğu mahal İş Mahkemesine (iş davalarına bakmakla görevli mahkemeye) yapabileceğini öngörmüştür.
Aynı madde ikinci fıkrasında işçi ve üye sayılarının tespitinde maddi hata yapıldığı veya bu konuda yasanın tespit ettiği sürelere uyulmadığı yolundaki itirazların kesin olarak karara bağlanacağı ve bunların dışında kalan itirazların duruşma yapılarak temyiz yolu açık olmak üzere karar verileceği hükümlerini içermektedir.
Uyuşmazlık konusu olayda maddi hata dışında belgelerin bulunduğu ve inceleme konusu yapılmadığı ve yetkiyi haiz olmadığı nazara alındığında iddianın maddi hata olmadığı ve Resmi Mercilere başvurma bakımından cumartesi günlerinin 6 iş günlük sürenin hesabında gözönünde tutulmaması yerleşmiş uygulama gereği olup yasada da işgününden bahsedilmiş bulunmasına göre itirazın süresinde yapıldığı anlaşılmış bulunmaktadır. Gerçekten işverene tebliğ 18.4.1984 olup itiraz 25.4.1984'de yapılmıştır.
Uyuşmazlık karşı sendikanın başvurusu tarihinde çoğunluğu haiz olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
Çalışma Bakanlığı, D...Gemi İş Sendikası'nın 21.2.1984 tarihinde TİS. yapmak amacıyla başvurusu üzerine anılan tarih itibarıyla 25 işçiden 13 işçiyi üye kaydettiğini ve bu miktara göre de çoğunluğu haiz olduğunu işverenliğe bildirmiştir. Diğer yandan işverenliğin 21.5.1984 tarihinde Bölge Çalışma Müdürlüğü'ne başvurması üzerine de işyerinde 21.2.1984 tarihinde 45 işçinin çalıştığının saptandığı işverenliğe bildirilmiş bulunmaktadır.
İşverenlik giriş ve çıkışları muntazam olarak Çalışma Bakanlığı ve Bölge Çalışma Müdürlüğü'ne bildirmiştir.
Nitekim İstanbul Bölğe Çalışma Müdürlüğü'nün 5.6.1984 günlü yazısında işyerinde Şubat 1984 itibarıyla 46 işçinin çalıştığı ve 21.2.1984 tarihinde ise 40 işçinin çalışmakta olup, 19.2.1984 tarihinde 6 işçinin ayrıldığının saptandığı belirtilmiş bulunmaktadır.
Nitekim 2821 sayılı Sendikalar Yasasının 62. maddesinde de işverenin yeni işçi alınması veya işçinin hizmet akdinin herhangi bir nedenle sona ermesi halinde durumun Çalışma Bakanlığı ile Bölge Çalışma Müdürlüğü'ne 15 gün içinde bildirmek zorunda olduğu hükmü öngörülmüştür. Bu hüküm uyarınca da yukarıda belirtilen bildiriler yapılmıştır.
Dosyada mevcut 3 adet ücret bordrolarının biri tarihsiz diğer ikisi ise Şubat 1984 tarihli olup ne şekilde değerlendirildiği belirgin olmadığı gibi Vergi dairesine yazılan yazıda da Şubat 1984'te 46 kişinin istihkak sahibi olduğunun belirtilmiş olduğu görülmektedir. Maliyeye verilen muhtasar beyanname ve SS.Kurumu'na verilen aylık bildirgeler, Bölge Çalışma Müdürlüğü'nce yapılan bildiriler ve tespitlere göre işyerinde 46 kişinin çalıştığı açıklanmış bulunmakta olup sendikanın başvuru tarihinde 7 üyesi bulunduğu ileri sürülmüştür.
Bütün bu izahat Bakanlık istatistiki verilerinin farkılılık nedenlerinin belli olmadığını göstermektedir.
Hal böyle olunca yukarıdan beri açıklandığı üzere bütün bu belgeler ve yazılar ve bildiriler ve deliller birlikte değerlendirilmek, savunma üzerinde yeterince durulmak, Çalışma Bakanlığı ve Bölge Çalışma Müdürlüğü yazıları arasındaki açık aykırılık nedenleri araştırılmak ve sonucuna göre bir karar vermek gerekirken eksik ve yetersiz inceleme ile hüküm tesisi isabetli değildir.
Bu nedenlerle usul ve yasaya aykırı olan hüküm bozulmalıdır.
Sonuç: Yukarda açıklanan nedenlerle temyiz olunan hükmün itiraz eden davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 20.6.1984 gününde oyçokluğuyla kesin olarak karar verildi.
KARŞI OY YAZISI
2821 sayılı Sendikalar Kanunu'nun geçici 3. maddesinde, bu kanunun yayımı tarihinde, işverenlerin, çalıştırıldıkları tüm işçileri en geç altı ay içerisinde Çalışma Bakanlığı'na ve işyerinin bağlı olduğu Bölge Çalışma Müdürlüğü'ne bildirmek zorunda olduğu belirtilmiş,geçici 2. maddesinde sendikalara kayıtlı üyelerin tespiti için bun abenzer yükümlülükler getirilmiş, aynı kanunun 22 ve 25. maddelerinde, sendika üyeliğinin kazanılması ve sona ermesi halleri düzenlenmiş, bu durumların hangi yerlere ve kaç gün içinde bildirileceği açıklanmış, 62.maddesinde, işe alınan ve ayrılan işçilerin yine Çalışma Bakanlığı ve Bölge Çalışma Müdürlüğü'ne bildirileceği öngörülmüş, 2822 sayılı kanunun 13. maddesiyle Çalışma Bakanlığı'nın yetki tespiti ile ilgili bilgileri başvuru tarihindeki kayıtlara göre bildirileceği hükme bağlanmıştır.
Bu maddelere göre yapılacak bildirimlerde yer alan işçi sayısı, sendika üyeliği gibi bilgilerin ve istatistiki rakamların başvuru tarihindeki kayıtları oluşturacağı ve Çalışma Bakanlığı'nın yetki tespitinde bu kayıtları esas alacağı açıktır.
Bu durumda bir işveren ancak, Çalışma Bakanlığı'na ve Bölge Çalışma Müdürlüğü'ne vermiş olduğu bu bilgi ve belgeler hilafına hareket edildiğini ileri sürerek yetki tespitine itiraz edebilecektir.
Uyuşmazlıkta işverenin bu yolda açık bir itirazı olmamış, sadece işyerinde çalışan içi adedinin Çalışma Bakanlığı'nca nasıl ve ne şekilde saptandığının anlaşılamadığını bildirmekle yetinmiştir. Oysa bu tespitin hangi kayıtlara göre yapılacağı az önce açıklanmıştır. Bu itibarla işverenin işçi sayısına ilişkin itirazı yerinde olamaz.
Bazı işçilerin sendikadan istifa ettiklerine ilişkin itirazı ise, istifa tarihlerine göre, 2821 sayılı Kanunun 25.maddesinin 3. fıkrasının son cümlesindeki "Çekilme notere başvuru tarihinden itibaren üç ay sonra geçerli olur" şeklindeki hüküm karşısında geçersizdir.
Bu nedenle kararın onanması gerektiği görüşündeyim.
KARŞI OY YAZISI
Dava 2822 sayılı kanunun 25. maddesine dayanılarak açılmıştır. Konuda itirazın, sebepleri de göstermek suretiyle yazının kendilerine tebliğ tarihinden itibaren 6 işgünü içinde işyerinin bağlı olduğu Bölge Çalışma Müdürlüğü'nün bulunduğu yerdeki iş davalarına bakan mahkemeye yapılacağı açıkça belirlenmiştir. Çalışma Bakanlığı yazısı davacı işverene 18.4.1984 tarihinde tebliğ edildiği halde dava İş Mahkemesi'ne 26.4.1984 tarihinde götürülmüştür. Hafta ve genel tatil günleri kanunla belirlenmiş olup 21 Nisan Cumartesi günü ile 23 Nisan Ulusal Egeemnlik ve Çocuk Bayramı'na rastlayan Pazartesi günü 2739 sayılı sayılı kanunun 2. fıkrasının son cümlesi gereğince işgünüdür. 6 işgünlük sürenin sonu da böylece 25 Nisan 1984 gününe isabet eder. Şu halde itiraz kanunda gösterilen süre içinde yetkili ve görevli mahkemeye götürülmemiş. Mahalli mahkemenin ret kararı sonucu itibariyle doğru olup onanması gerekir.