Son yazılar

Welcome to Hukuk Forum Sitesi - Hukuk ve hayata dair her şey!. Please login or sign up.

05 Mayıs 2024, 19:00:59

Login with username, password and session length
Üyeler
  • Toplam Üye: 4,264
  • Latest: Elçin
Stats
  • Toplam İleti: 8,824
  • Toplam Konu: 4,365
  • Online today: 174
  • Online ever: 549
  • (13 Ocak 2023, 13:23:05)
Çevrimiçi Kullanıcılar
Users: 0
Guests: 155
Total: 155

yoklama kaçağında zaman aşımı süresi

Başlatan ibrahimözmen, 25 Mart 2010, 13:26:22

« önceki - sonraki »

ibrahimözmen

öncelikle merhaba. yoklama kaçağı hakkında bir dilekçe hazırlıyorum. iddianamede müvekkil yaklaşık olarak 14 yıl 6 aydır yoklama kaçağı. ve ensonunda 2009 yılında dava açılmış.  ilk yoklama tarihi 1995 son yoklama tarihi 2009 bu aradaki süre de yoklama kaçağı.  duruşmada ve dilkeçemde acaba zaman aşımı defiinde bulunsam nasıl sonuçlanır.
       bu suçun zaman aşımı süresi ne zaman başlıyor, ve bu suçun zamanaşımına ilişkin herhangi bir kararı olan arkadaşlar paylaşırlarsa sevinirim.

Avukat

Merhabalar.

Askeri Ceza Kanunu'nun 8. ek maddesinde, "26.9.2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun genel hükümleri bu Kanunda yer verilen suçlar hakkında da uygulanır. Ancak, bu Kanunun fer'î askerî cezalara ve cezaların ertelenmesine ilişkin hükümleri ile zamanaşımına ilişkin 49 uncu maddesinin (A) bendi hükümleri saklıdır." hükmü, 49. maddenin A bendinde ise, "Yoklama kaçağı, bakaya, saklı ve firar fiilleri hakkında dava müruru zamanı, bütün askeri mükellefiyetlerin veya bizzat girmiş oldukları taahhüdün bitmesinden itibaren işlemeğe başlar." hükmü bulunmaktadır.

Türk Ceza Kanunu'nun 66. maddesine göre, "Beş yıldan fazla olmamak üzere hapis veya adlî para cezasını gerektiren suçlarda sekiz yıl" geçmesiyle dava zamanaşımı gerçekleşmiş olur.

Askeri Ceza Kanunu'nun 49. maddesinin (ki bu madde 11.12.1935 tarihinde değiştirilmiştir, yani lehe/aleyhe kanun gibi bir durum da ihtimal dışıdır) A bendinde müruruzaman süresinin "bütün askeri mükellefiyetlerin veya bizzat girmiş oldukları taahhüdün bitmesinden itibaren işlemeğe başlayacağı" belirtildiğinden, şayet ilgili şahıs bu mükellefiyetlerini henüz yerine getirmemişse dava zamanaşımı işlemeye başlamayacaktır. Dolayısıyla böyle bir durumda zamanaşımı savunmasında bulunmak yasal dayanaktan yoksun kalacaktır.

Konuyla ilgili mahkeme kararı bulamadım, ancak yeri gelmişken belirtmek faydalı olacaktır: Bu tür suçlarda yetkili mahkeme, kişinin nüfusa kayıtlı bulunduğu yerin bağlı olduğu askerlik şubesinin bulunduğu yer mahkemesidir. Aşağıda bu hususa dair emsal bir karar bulunuyor:

T.C.
YARGITAY
5. CEZA DAİRESİ
E. 2007/11831
K. 2007/9044
T. 20.11.2007
1111/m.12,43

ÖZET : Yoklama kaçağı ve celp bakayası suçunda yükümlünün nüfusa kayıtlı bulunduğu yerin bağlı olduğu askerlik şubesinin bulunduğu yer mahkemesi yetkilidir.

DAVA : Bakaya suçundan sanık Turan'ın yargılanması sırasında; Antalya 1.Sulh Ceza Mahkemesiyle, Muradiye Sulh Ceza Mahkemesi arasında oluşan olumsuz yetki uyuşmazlığının giderilmesi ve yargı yerinin belirlenmesi istemiyle gönderilen dosya Yargıtay C.Başsavcılığından tebliğname ile daireye verilmekle incelenerek gereği düşünüldü:

KARAR : 1111 sayılı Askerlik Kanununun 12. maddesinde; "Son yoklamada bulunmayan ve bulunamadıklarına dair bu konuda yazılı bir mazeret gösterememiş olanlara yoklama kaçağı, son yoklamada bulunarak numara ile veya numarasız asker edildikleri halde istenildikleri sırada gelmeyenlere veya gelipte askerlik yapacakları kıt'alara gitmeksizin toplandıkları yerlerden veya yollardan savuşanlara bakaya denir" biçimindeki tanımlamadan bakaya suçunun, son yoklamada bulunarak numara ile veya numarasız asker edildikleri halde;

1-İstenildikleri sırada gelmemek;

2-Veya gelip de askerlik yapacakları kıtalara gitmeksizin toplandıkları yerlerden veya yollardan savuşmak, biçiminde iki şekilde işlenebilmekte olmasına, uygulamada birinci tip bakayaya "celp bakayası", ikinci tip bakayaya da "sevk bakayası" veya "geç iltihak suretiyle bakaya" denilmesine, yükümlünün yerli, bir başka ifadeyle nüfusa kayıtlı oldukları yerin bağlı bulunduğu askerlik şubesine veya bu askerlik şubesi aracılığıyla gerekli işlemleri yaptırdıkları yabancı askerlik şubesinde son yoklama için kanunda yazılı bir mazeret göstermeksizin hazır bulunmadıkları anda yoklama kaçağı suçunun, diğer hallerde ise bakaya suçunun oluşmasına;

Yükümlü yedek subay aday adaylarının 1076 sayılı Yedek Subay ve Yedek Askeri Memurlar Kanununun geçici 6.maddesi ve yedek subay aday adayı olmayanların ise 1111 sayılı Askerlik Kanununun 43. ve devamı maddeleri uyarınca yapılan tebligatta belirtilen tarihte geçerli bir mazereti olmaksızın yerli bir başka ifadeyle nüfusa kayıtlı oldukları yerin bağlı bulunduğu askerlik şubesine veya bu askerlik şubesi aracılığıyla gerekli işlemleri yaptırdıkları yabancı askerlik şubesine başvurup sevk evraklarını almadıkları anda celp bakayası suçunun; yükümlünün sevk evraklarını aldıktan sonra askerlik yapacakları kıt'alara gitmeksizin toplandıkları yerlerden veya yollardan savuştuklarının anlaşıldığı anda sevk bakayası diğer bir deyişle geç iltihak suretiyle bakaya suçunun oluşmasına, 353 sayılı Askeri Mahkemeler Kuruluş ve Yargılama Usulü Kanununda barış zamanında işlenen yoklama kaçağı ve bakaya suçlarına bakacak mahkemelerin yetkisi konusunda herhangi bir özel düzenleme bulunmaması nedeniyle genel nitelikte olan 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununa göre yetkili mahkemenin belirlenmesinin zorunlu olmasına ve 5271 sayılı CMK 12/1.maddesi hükmüne göre,

SONUÇ : Yoklama kaçağı ve celp bakayası suçunda yükümlünün nüfusa kayıtlı bulunduğu yerin bağlı olduğu askerlik şubesinin bulunduğu yer mahkemesinin yetkili olmasına ve Antalya 1. Sulh Ceza Mahkemesinin kararındaki gerekçeye göre yerinde görülmeyen Muradiye Sulh Ceza Mahkemesinin 12/04/2007 gün ve 2007/59 Esas, 2007/47 Karar sayılı YETKİSİZLİK kararının KALDIRILMASINA, dosyanın mahalline gönderilmesi için Yargıtay C.Başsavcılığına TEVDİİNE, 20.11.2007 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Avukat

T.C.
YARGITAY
7. CEZA DAİRESİ
E. 2008/8644
K. 2010/9465
T. 21.6.2010

4616/m.1

DAVA : Yerel mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle; başvurunun nitelik, ceza türü, süresi ve suç tarihine göre dosya okunduktan sonra gereği görüşülüp düşünüldü:

KARAR : 1632 sayılı Yasa'nın 49/1-A maddesi gereğince yoklama kaçağı ve bakaya suçlarında dava zamanaşımı süresinin, bütün askeri mükellefiyetlerin veya askerliğe tabi şahsın bizzat girmiş olduğu taahhüdün bitmesinden itibaren işlemeye başlayacağı, 1111 sayılı Yasa'nın 2/1. maddesi gereğince askerlik çağının askerliğe tabi şahsın 41 yaşına girdiği yılın Ocak ayının 1. gününde biteceği, somut olayda sanığın 23.02.1970 doğumlu olması karşısında zamanaşımı süresinin işlemeye başladığından söz edilemeyeceği dikkate alınarak, 4616 sayılı Yasa uyarınca hükme bağlanmasının ertelenmesine karar verilen davada Anayasa Mahkemesi'nce iptal edilmeden önce bir süre yürürlükte kalan 4616 sayılı Yasa'nın 1/4-2. maddesinde öngörülen 5 yıllık sürenin erteleme kararının verildiği tarih itibariyle dolmasının beklenmesi, bu süre içerisinde suç işlenmediğinin anlaşılması halinde sözü edilen yasa maddesi uyarınca kamu davasının ortadan kaldırılmasına karar verilmesi gerektiği gözetilmeden, karar tarihi itibariyle uygulama yeri bulunmayan 4616 sayılı Yasa'nın 1/4-2, 765 sayılı TCK'nun 102/4, 104/2, 5271 sayılı CMK'nun 223/8.maddeleri uyarınca kamu davasının düşürülmesine karar verilmesi,

SONUÇ : Yasaya aykırı, üst Cumhuriyet Savcısı'nın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden hükmün 5320 sayılı yasanın 8/1.maddesi gereğince yürürlükte bulunan 1412 sayılı CMUK'nun 321.maddesi uyarınca BOZULMASINA, 21.06.2010 günü oybirliği ile karar verildi.