Son yazılar

Welcome to Hukuk Forum Sitesi - Hukuk ve hayata dair her şey!. Please login or sign up.

06 Mayıs 2024, 20:25:23

Login with username, password and session length
Üyeler
  • Toplam Üye: 4,264
  • Latest: Elçin
Stats
  • Toplam İleti: 8,824
  • Toplam Konu: 4,365
  • Online today: 290
  • Online ever: 549
  • (13 Ocak 2023, 13:23:05)
Çevrimiçi Kullanıcılar
Users: 0
Guests: 114
Total: 114

İşçi, işverene verdiği senedin teminat senedi olduğunu şahitle ispatlayabilir

Başlatan Avukat, 30 Mayıs 2011, 01:48:47

« önceki - sonraki »

Avukat

T.C.
YARGITAY
9. HUKUK DAİRESİ
E. 2008/13255
K. 2008/10991
T. 1.5.2008

1086/m. 288
2004/m. 67

DAVA : Davacı, senedin iptali ile % 40 tazminata karar verilmesini istemiştir.

Yerel mahkeme, isteği reddetmiştir.

Hüküm süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi S.Betin tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

KARAR : Davacılar vekili, müvekkillerinden Aylin Köseoğlu'nun davalı işyerinde işe başlatıldığında, davalı işveren şirket tarafından, diğer müvekkil Aylin'in babasınında kefil olarak imzaladığı 10.000.000.000,00 TL miktarında teminat senedinin alındığını, iş sözleşmesinin feshinden sonra işveren tarafından bu senedin boş kısımlarının doldurularak icraya konduğunu, bu senedin teminat senedi olduğunu, borcu bulunmadığını belirterek, senedin iptaline ve davalının % 40 icra inkar tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.

Davalı vekili, senedin teminat senedi olmadığını, şirketin sahibi tarafından davacıya verilen borç para karşılığı senet düzenlendiğini, senet bedelinin ödenmediğini, bu nedenle icra takibi yapıldığını, davanın reddi gerektiğini savunmuştur.

Mahkemece, senedin teminat senedi olduğunun ve anlaşmaya aykırı doldurulduğunun ancak kesin delillerle ve özellikle yazılı belge ile ispat edilmesi gerektiği, icra takibine konulan senedin bir kayıt içermediği, sebepten mücerret olduğu, senette lehdarın şirket göründüğünü, şirket kayıtlarında senedin kayıtlı olmamasının bononun geçerliliğini etkilemediği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.

Dosya içeriğine göre, davacılardan Aylin Köseoğlu'nun 8.2.2003 tarihinde davalı şirkette iş sözleşmesi ile çalışmaya başladığı ve iki ay çalıştıktan sonra, ücretleri ödenmediği gerekçesi ile işyerinden ayrıldığı anlaşılmaktadır. İcra takibine konu edilen bono, 8.2.2003 tanzim tarihli olup, alınan kriminal rapora göre, vade tarihi olan "15.7.2004" tarih ibaresi ile "Nakten" ve "Aydın" yazılarının farklı kalemle sonradan yazıldığı kanaatine varılmıştır. adı geçen bono niteliğindeki senet, 28.7.2003 tarihinde davalı tarafından davacılar aleyhine icra takibine konulmuştur.Davacılar icra takibine itiraz ettikleri gibi, davalı şirket temsilcisi hakkında suç duyurusunda bulunmuşlardır. Davalı şirket temsilcisi hakkında, hizmet nedeni ile güveni kötüye kullanma suçundan Aydın Asliye Ceza Mahkemesine kamu davası açılmış ve açılan dava sonunda, 13.7.2006 gün ve 2004 / 40 esas 2006 / 670 karar sayılı karar ile şirket temsilcisinin tanık beyanlarına göre işe yeni giren davacı Aylin'den teminat olarak alındığı 10.000.000.000.00 TL miktarındaki senedi icraya koymak sureti ile müsnet suçu işlediği gerekçesi ile 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 155/2 maddesi uyarınca cezalandırılmasına karar verilmiş, verilen karar temyiz edildiğinden kesinleşmemiştir. davacı tanıkları, davacının iddiasını doğrulamışlar ve senedin işe girerken davacı işçiden alındığını, her işe girenden bu tür senet alındığını belirtmişlerdir. Şirket kayıtlarında, davacı işçi senet miktarı kadar borç verildiği ve karşılığından diğer davacının kefil olduğuna dair bir kayıt bulunmamaktadır.

Ticaret Hukuk Hükümlerine dayalı senetlerin, teminat kaydı içerdiğinden, poliçe, bono veya çek olsun vasfını kaybettiği, geçerli olmadığı bilinmektedir.

İş Hukuku, işçi ve işveren ilişkisinde işverenin sosyal ve ekonomik bakımından güçlü olması, işçinin korunması ve işçi lehine yorum ilkeleri dikkate alınarak, sözleşme hukuku alanından ayrılmış ve farklı kurallar getirerek gelişmiştir. Bu nedenle İş Hukukunda, düzenlenen belgelere karşı işçi lehine tanık dinletilmesi yoluna gidilmektedir.

Somut uyuşmazlıkta, davalı şirket tarafından, icra takibine konu edilen senedin teminat senedi olduğu yolunda senet üzerine bir kayıt olmadığı gibi, bu senedin teminat senedi olduğuna dair bir sözleşmede bulunrmamaktadır. Ancak teminat senedinin düzenleme tarihi ile davacı Aylin'in işe giriş tarihi aynıdır davacının yaklaşık iki ay süre ile davalı işyerinde çalıştığı sabittir. Davacı tanıkları, işverenin ilerde gerçekleşme ihtimali ile işçinin vereceği zararlara karşılık her işe giren işçiden bu tür senet alındığını beyan etmişlerdir. Dava konusu senedin vade tarihi ve nakten ibaresinin daha sonra yazıldığı da bilirkişi raporu ile saptanmıştır. Davalı şirket temsilcisinin, teminat niteliğindeki senedi icraya koymasından dolayı, Asliye Ceza Mahkemesinde yargılandığı ve mahkum olduğu da anlaşılmıştır. şirket kayıtlarında davalı işyerinde çalışan davacı Aylin'e borç para verildiğine ve karşılığında senet alındığına dair bir kayıt bulunmamaktadır. Somut bu maddi olgulara göre, takibe konulan senedin işe girerken davacılardan alındığı, teminat senedi olduğu, davacıların borçlu olmadığı anlaşıldığından, senedin iptaline ilişkin isteğin kabulü yerine reddine karar verilmesi hatalıdır.

SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 01.05.2008 gününde oybirliğiyle karar verildi.




T.C.
YARGITAY
9. HUKUK DAİRESİ
E. 2008/29872
K. 2008/25202
T. 6.10.2008

1086/m.8

DAVA : Davacı, hakkında icra takibinin iptali ile davalılara borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini istemiştir.

Mahkemece, dava dilekçesinin görev yönünden reddine, dosyanın görevli asliye Hukuk mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.

Hüküm süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

KARAR : Davacı vekili müvekkilinin ise başvurduğunda ise alınma şartı olarak diğer isçiler gibi bos senet imzalayıp davalı şirkete teslim etmek zorunda kaldığını, daha sonra iş sözleşmesinin haksız feshi nedeni ile davacı ve arkadaşlarının davalı şirket aleyhine işçilik alacaklarının tahsili için dava açtığını, davanın kabul edildiğini, ancak bu aşamada davacının hiç tanımadığı ve alacak verecek ilişkisi olmayan diğer davalının müvekkil işçi aleyhine boş senedi doldurarak icra takibi yaptığını, senet üzerinde iki ayrı yazı olduğunu, senetlerin teminat senedi olarak verildiğini ve davalı işveren şirket tarafından ciro edilmeksizin boş kısımları doldurularak işleme koyulduğunu, bu boş senetlerin işçilik alacakları davası açıldığında feragat etmeleri için baskı aracı olarak kullanıldığını, şirketin diğer davalıya senetleri vererek takip yaptırdığını belirterek takibin iptaline ve borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep etmiştir.

Mahkemece takip dayanağı senedin işçilik alacakları ile ilgisi olduğunun senet metninden anlaşılamadığı, senedin alacaklı ve borçlusu itibari ile taraflar arasında iş ilişkisi bulunmadığı, iş mahkemesinin görevli olmadığı gerekçesi ile görevsizlik kararı verilmiştir.

Ticaret Hukuku hükümlerine dayalı senetlerin, teminat kaydı içerdiğinde, poliçe, bono veya çek olsun vasfını kaybettiği, geçerli olmadığı bilinmektedir. İşçi ve işverenin taraf oldukları iş ilişkisinde başlangıçta işe girerken, bazı iş kollarında işverenin teminat amacı ile bu tür senetler aldığı uygulama ile anlaşılmaktadır. Kuşkusuz bu durumun kanıtlanması halinde bu şekilde alınan senet, teminat senedi niteliğinde sayılmalıdır.

Diğer taraftan, İş Hukuku; işçi ve işveren ilişkisinde, işverenin sosyal ve ekonomik bakımından güçlü olması, işçinin korunması ve işçi lehine yorum ilkeleri dikkate alınarak, sözleşme hukuku alanında ayrılmış ve farklı kurallar getirerek gelişmiştir. Bu nedenle iş hukukunda, düzenlenen belgelere karşı işçi lehine tanık dinletilmesi yoluna gidilmektedir.

Dosya içeriğine göre, davacı gibi birden fazla işçinin davalılardan şirket aleyhine işçilik alacakları için dava açtıkları, açılan davaların işçiler lehine sonuçlandığı, bu aşamada dava açan davacı dahil diğer işçiler aleyhine işveren olmayan diğer davalı gerçek şahıs tarafından işçilik alacağı davasına yakın miktar içeren senetle icra takibine geçildiği ve davacı ve diğer işçilerin işçilik alacaklarına haciz uygulaması yapıldığı, davacı dahil diğer işçiler aleyhine yapılan icra takibinde senetlerdeki yazıların iki ayrı kalemle yazıldığı ve özellikle kriminal rapora göre işçilerden alınan senetlerin işçi adı ve adresi dışında kalan vade tarihi, alacaklı ismi, alacak miktarı ve vade tarihinin aynı kalemle yazıldığının sabit olduğu, icra takibine geçen davalı gerçek şahsın Bursa iline yaklaşık 1.000 km uzaklıkta bir mesafede ikamet eden biri olduğu anlaşılmaktadır. Aynı işyerinde çalışan bir çok işçinin tanımadıkları kişilerle alacak verecek ilişkisine girmeleri ve hiç yokken senet vermeleri hayatın olağan akışına uygun değildir. Kriminal rapor, davacı ve diğer işçilerin davalı şirket aleyhine işçilik alacakları için açtıkları dava dosyası, bu davanın bitmesi aşamasında diğer gerçek kişi davalı tarafından işçilik alacağı miktarına yakın miktar içeren senetle icra takibi yaptığı dosya ve işçilik alacağına haciz uygulanması ile tanık beyanları bir arada değerlendirildiğinde, davacı aleyhine icra takibine konu edilen senedin işe girerken, ad ve adres hanesi doldurulmuş, diğer kısımları boş bırakılmış şekilde davalı işveren şirket tarafından teminat amacı ile alındığı anlaşılmaktadır. İşçilik alacakları ile ilgili davadan sonra senedin diğer kısımları doldurularak ve alacaklı diğer davalı gerçek şahıs gösterilerek icra takibi yapılmıştır. Senet teminat senedi olduğundan geçersizdir. Davacı ile davalı şirket arasında iş ilişkisi bulunmaktadır. 5521 sayılı iş Mahkemeleri Kanunu gereği iş mahkemesi görevlidir. Davacı işçinin davalılara borçlu olmadığı anlaşıldığından, işin esasına girilerek davanın kabulü yerine yazılı şekilde görevsizlik kararı verilmesi hatalıdır.

SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 06.10.2008 gününde oybirliğiyle karar verildi.