Son yazılar

Welcome to Hukuk Forum Sitesi - Hukuk ve hayata dair her şey!. Please login or sign up.

10 Kasım 2024, 22:18:53

Login with username, password and session length
Üyeler
Stats
  • Toplam İleti: 8,884
  • Toplam Konu: 4,418
  • Online today: 112
  • Online ever: 648
  • (29 Eylül 2024, 09:37:03)
Çevrimiçi Kullanıcılar
Users: 0
Guests: 64
Total: 64

Müvekkilin güvenini sarsan avukat ücret/tazminat ödenmeksizin azledilebilir

Başlatan Avukat, 26 Aralık 2010, 05:36:47

« önceki - sonraki »

Avukat

T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu

E:2009/13-482
K:2009/556
T:25.11.2009

Taraflar arasındaki "Alacak" davasından dolayı yapılan sorgulama sonucunda; Üsküdar 5. Asliye Hukuk Mahkemesi'nce davanın kısmen kabulüne dair verilen 13.11.2007 gün ve 2006/319 E-2007/269 K. sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 13. Hukuk Dairesi'nin 28.10.2008 gün ve 1008/10902-12587 sayılı ilamı ile;
(... Davacı, avukat olduğu davalı ile aralarında 16.05.2005 tarihinde yaptıkları sözleşme gereğince davalıya vekaleten dava dışı Üsküdar Belediyesi ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ne karşı kamulaştırmasız el atma vs. nedenlerle kimsi tazminat davaları açtığını davalarını layıkı ile takip edip; bilirkişilerden raporlar aldığını aralarındaki sözleşmede alınacak raporlardan sonra belirlenecek miktarlarında ek dava ya da ıslah yolu ile tarafınca yürütülmesinin kararlaştırıldığını, tüm bu açılmış ve açılacak davalar yönünden dava değerinin 9/165 oranında vekalet ücreti ödenmesinin öngörüldüğünü, açılan 4 adet kısmi dava dosyası yönünden de bilirkişi raporları ile talep edilebilir olacak miktarların belirlenebilir hale geldiğini, bunun üzerine davalıya ihtarname gönderip ıslah yada ek sürerek, fazlaya ilişkin haklarının saklı tutmak suretiyle şimdilik Üsküdar 4. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2005/23 esas sayılı dosyası yönünden 5.000.-TL. karşı tarafa yükletilecek vekalet ücreti yönünden de 1.000.-TL; yine aynı mahkemenin 2005/27 esas sayılı dava dosyası yönünden 750.-TL. karşı tarafa, yükletilecek vekalet ücreti yönünden de 250.-TL. yine aynı mahkemenin 2005/150 esas sayılı dava dosyası yönünden 2.350.000.-TL. karşı tarafa yükletilecek vekalet ücreti yönünden 400 .-TL, Üsküdar 2. Sulh Hukuk Mahkemesi'nin 2000/999 esas sayılı dava dosyası yönünden 3.480.000.-TL, karşı tarafa yükletilecek vekalet ücreti yönünden de 520.-TL. vekalet ücretine hükmedilmesine karar verilmesini istemiştir.
Davalı, davacının kendisine vekaleten İç Hukuk yollarını tüketmeden Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne başvurduğunu, TBMM'ye karşı yasal boşluğun doldurulması nedeniyle Adli Yargıda tazminat davası açtığını, hukuki bilgisi bulunmadığını, açılan kısmi davalar yönünden harç ikmal edilmesi konusunda sponsor bulmaya kalktığını, harcın ikmal edilmemesi halinde vekalet ücreti yönünden dava açacağına ilişkin olarak ihtarname gönderip, güvenini sarstığını, harcı ikmal edecek güçlerinin bulunmadığını davacıya düzenli olarak aylık ücretlerinin ödendiğini, azlin haklı olduğunu savunarak davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece taraflar arasındaki 16.05.2005 tarihli sözleşmenin davacı avukatın davalıya vekaleten Türkiye Büyük Millet Meclisi aleyhine açtığı davanın ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne açtığı davanın kesinleş­mesinden sonra imzaladığı, davacının açılan tüm davalarda davalıyı layı­kıyla temsil ettiğini, azlin haksız olduğu gerekçe gösterilmek ve 14.03.2006 tarihli Bilirkişi Kurulu Raporu kısmen esas alınmak suretiyle davacının Üsküdar 4. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2005/23 esas sayılı dosyası yönünden 4.415.842,00.-TL, aynı mahkemenin 2005/23 esas sayılı dosyası yönünden 1.200,00.-TL, 2005/150 esas sayılı dosyası yönünde 3.520,00.-TL ve Üsküdar 2. Sulh Hukuk Mahkemesi'nin 2005/999 (bozulmakla Üsküdar 5. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2007/182 esas) esas sayılı dosyası yönünde de 3.074.931,00.-TL. vekalet ücreti hak kazandığı belirtilerek ve taleple bağlı kalınarak vekalet ücretine yönelik talebin kabulüne, karşı tarafa yükletilen vekalet ücretine ilişkin talebin reddine karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Toplanan delillerden ve dosya kapsamından Kooperatifin davacı avukata verdiği 01.12.2001 vekaletname gereğince davalının davacıya vekaletten 24.05.2002 tarihinde Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne başvurarak, mülkiyet hakkının ihlal edildiğinden bahisle dava dışı idarenin tazminata mahkum edilmesini istemiş; adı geçen mahkemece de İç Hukuk yolları tüketilmeksizin böyle bir dava açılmayacağı gerekçesiyle 27.04.2004 yılında kabul edilmezlik kararı verildiğini, yine davacı avukatı davalı vekili olarak 03.02.2005 Türkiye Büyük Millet Meclisi'nden dolayı Maliye Hazinesi'ne karşı Anayasa Mahkemesi'nce iptal edilen 2960 Sayılı Yasa'nm 3194 Sayılı Yasa ile değişik 3/g maddesinin iptal edilmesi ve iptal edilen Yasa yerine yeni bir yasa çıkarılmadığından bahis ile Üsküdar Asliye Hukuk Mahkemesi'ne 2005/27 esas sayılı dosyası ile tazminat davası açtığı, mahkemece, Yasama Meclisi'ni Hazine'nin temsil edemeyeceği gibi, Yasama Meclisi'ne karşı böyle bir dava açılamayacağı gerekçe göstermek suretiyle açılan davanın 02.03.2005 gününde reddine karar verildiği daha sonra dosyanın Yargıtay incelemesinden geçerek kesinleştiği, anılan mahkeme kararından sonra tarafların 16.05.2005 gününde bir araya gelerek iş bu davaya konu edilen "İş ve Ücret Sözleşmesi" imzaladıkları, sözleşmenin "KONU" başlıklı bölümünde sözleşmeye ve takip edilen davalara konu edilen taşınmazlar listelendikten sonra "AMAÇ" başlıklı bölümünden de 7 bent halinde bu taşınmazların davacı avukat tarafından kamulaştırılmalarının sağlanması veya kamulaştırmasız el atma hükümleri çerçevesinde bedellerin tanzim edilmesi veya imara açılmalarının sağlanması ya da orman olarak kamulaştırılmalarının sağlanması veya turizm alanı ilan edilmesi veya kamuya ait başka taşınmazlarla takas edilmesinin sağlanması bu amaçların kısmen veya birlikte gerçekleşti­rilmesi taahhüdünde bulunulduğu, aynı sözleşmenin devam eden maddelerinde de davacı avukat tarafından davalıya vekaleten kısmi dava şeklinde açılmış davaların yürütülmesine devam edileceği gibi ıslah ya da ek dava yolu ile açılacak davaların da adı geçen avukatın takip edeceği, yaptığı iş karşılığında da hükmedilecek miktarın %65 oranında vekalet ücreti ödeneceği ön görümlü; açılan kısmi davalar yönünden Üsküdar 4. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2005/23 esas ve Üsküdar 2. Sulh Hukuk Mahkemesi'nin 2005/999 esas sayılı dava dosyalarını bilirkişilerin raporlarını ibraz etmelerinden sonra davacı avukat, davalı kooperatife gönderdiği 26.08.2006 tarihli ihtarnamesiyle davaların ıslah ya da ek dava yolu ile açılması için gerekli harç ve masrafların süre içerisinde ödenmesi, aksi taktirde açılmış ve açılacak olan tüm davalar yönünden vekalet ücreti alacaklarının dava yolu ile tahsili cihetine gidileceğini bildirmiş, bunun üzerine davalının da 15.09.2006 gününde gönderdiği ihtarnamesiyle davacıyı vekillikten azlettiği ve taraflar arasındaki uyuşmazlığında azlin haklı olup olmadığı noktasında toplandığı anlaşılmaktadır.  Öncelikle belirtmek gerekir ki davacı avukatın davalı müvekkilini yanlış şekilde yönlendirmek ve yanıltmak suretiyle gerek Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nce İç Hukuk yollarını tüketmeden ve gerekse Yasama Meclisi'ne karşı yasa çıkartmadığından bahisle müvekkili aleyhine sonuçlanan gereksiz davalar açtığı anlaşıldığı gibi yukarıda açıklanan ve 16.05.2005 tarihli sözleşme ile de kuru taahhütlerden öteye geçmeyecek ve avukatlık görevi ile bağdaşmayacak aynı anda bir çok taahhüdü içerisinde bulunduran vaadler de bulunmak suretiyle müvekkilini oyalama ve yanıltmaya yönelik tavrını sürdürmüş, bununla da kalmayıp, bizzat kendisinin de katıldığı davalı Kooperatifin 08.01.2006 tarihli Genel Kurul Toplantısı'nda yaşanan mevcut maddi sıkıntılar nedeniyle açılan eldeki kısmi davaların ıslah ya da ek dava yoluyla harçlandırılamayacağı hüküm altına alınmış olmasına rağmen, henüz ıslah ya da ek dava açılması aşamasına dahi gelmemiş yukarıda zikredilen dava dosyaları yönünden de davalıya 26.08.2006 tarihli ihtarnamesini göndererek verilen süre içerisinde harç ve masrafların ikmal edilmemesi ve ek dava ve ıslah imkanı sağlanmaması durumunda açılmış ve açılacak davalar yönünden vekalet ücreti alacaklının dava yolu ile tahsil edileceğini bildirmiştir. Oysa ki BK 390 ve devamı maddeleri hükümlerine göre vekalet ilişkisi karşılıklı güvene dayalı bir ilişki olup, vekilin üstlendiği görevini ve yapacağı işi doğruluk ve özenle yerine getirmesi zorunludur. Davacı avukat, bu kuralı da ihlal etmek suretiyle davalı müvekkiline yukarıda zikredilen ihtarnamesini göndererek henüz hak etmediği vekalet ücretleri yönünden verilen süre içerisinde harç ve masrafların ikmal edilmemesi halinde dava açacağını bildirmekle müvekkilinin kendisine olan güvenini de sarsmıştır. Açıklanan tüm bu durumlar birlikte değerlendirildiğinde davalının davacıyı haklı nedenlerle vekillik görevinden azletmiş bulunduğunun kabulü zorunludur. Avukatlık Kanunu'nun 174. maddesinin 2. bendi hükmünce de avukatın kusur ve ihmali nedeniyle (haklı nedenlerle) azledilmiş olması halinde hiçbir ücret isteyemeyeceği öngörüldüğünden ve azil tarihi itibarıyla takip ettiği dava dosyalarından hiçbirisinin karara bağlanıp kesinleşmiş olmadığı anlaşıldığından davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesis edilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir...) gerekçesiyle bozularak dosya yerinde geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

TEMYİZ EDEN: Davalı vekili

HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği düşünüldü:
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere ve özellikle, davacı avukat tarafından davalı Kooperatif aleyhine 16.05.2005 tarihli "İş ve Ücret Sözleşmesf'ne dayalı olarak daha önce açılan ve Hukuk Genel Kurulu'nda direnme yoluyla incelenen davada, davalının davacıyı haklı nedenlerle vekillik görevinden azletmiş bulunduğunun Hukuk Genel Kurulu'nun 04.11.2009 gün ve E: 2009/13-493 K2009/468 sayılı ilamı ile kesinleşmiş olmasına; dolayısıyla haklı nedenlerden azledilen davacı, davalıdan hiçbir ücret talep edemeyeceğine göre, Hukuk Genel Kurulu'nca benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya ayrkırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ: Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında ve yukarıda gösterilen nedenlerden dolayı HUMK'un 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcın geri verilmesine, 25.11.2009 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Kaynak:İSTANBUL BAROSU DERGİSİ



     Avukatlık Kanunu

     Avukatın işi takipten vazgeçmesi, azli ve ücretin gününde ödenmemesi:
   
     Madde 174 – Üzerine aldığı işi haklı bir sebep olmaksızın takipten vazgeçen avukat hiçbir ücret istiyemez ve peşin aldığı ücreti geri vermek zorundadır.
   
     Avukatın azli halinde ücretin tamamı verilir. Şu kadar ki, avukat kusur veya ihmalinden dolayı azledilmiş ise ücretin ödenmesi gerekmez.
   
     Anlaşmaya göre avukata peşin verilmesi gereken ücret ödenmezse, avukat işe başlamakla zorunlu değildir. Bu sebeple doğabilecek her türlü sorumluluk iş sahibinindir. Yazılı sözleşmedeki diğer ödeme şartlarının yerine getirilmemesinden dolayı avukat işi takip etmek ve sonucunu elde etmekten mahrum kalırsa sorumluluk bakımından aynı hüküm uygulanır.

Avukat

T.C.
YARGITAY
13. HUKUK DAİRESİ
E:2009/5688
K:2009/15479
T:28.12.2009

Davacı, davalının 12.10.2000 tarihinde aldığı vekaleti ile dava dışı İstanbul Büyükşehir Belediyesi aleyhine kamulaştırmasız el atma nedeni ile tazminat davasını açıp sonuçlandırdığını, icra takibi yapılmasına da yetki verildiğini, aralarında yapılan sözlü anlaşma ile %15 oranında vekalet ücretinin ödenmesinin kararlaştırıldığını, tahsilat aşamasına gelindiğinde de haksız olarak azledildiğini ileri sürerek, hapis hakkını kullanarak yedinde tuttuğu 22.422 YTL.nin mahsubu ile bakiye 101.034 YTL. Vekalet ücretinin faizi ile ödetilmesine karar verilmesi istemiştir.
Davalı, davacının icra dosyasından paraları tahsil edip kendisine hiçbir haber vermediğini, haricen öğrenip davacıya bildirdiğinde de sadece bir kısmını iade ettiğini, güvenini sarstığından vekaletten haklı olarak azlettiğini, tarifeye göre elden fazlası ile ücretinin ödendiğini savunarak davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, 30.124 YTL'nin temerrüt tarihinden yasal faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmiş; hüküm, davacı ve davalı tarafından temyiz edilmiştir.
1) Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmasına göre, davacının tüm davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2) Davacı avukatın, davalıdan 12.10.2000 tarihinde aldığı vekalet ile, adına kamulaştırmasız el atma nedeni ile tazminat davası açıp vekalet ile, adına kamulaştırmasız el atma nedeni ile tazminat davası açıp takip ettiği, bu davanın kısmen kabulüne karar verilip, 9.4.2007 tarihinde kesinleştiği, davacı avukatın bu ilamı icraya koyarak dosyaya yatırılan tahsilatlardan 20.2.2007 tarihinde 86.381 YTL, 9.3.2007 tarihinde 13.972. YTL.yi aldığı ve 15.3.2007 tarihinde davacının vekillikten azledilmesinden sonra 29.3.2007 tarihinde davalıya 44.889 YTL göndererek bakiyesini hapis hakkını kullanarak yedinde tuttuğunu bildirdiği, dosyadaki bilgi ve belgelerde tüm dosya ve kapsamından anlaşılmaktadır. Mahkemece azlin haklı olmadığı kabul edilerek Avukatlık Kanunu'nun 164/4 maddesi gereğince %10 oranında vekalet ücretini talebe hakkı olduğu kabul edilerek hüküm verilmiştir.
Vekil, Borçlar Kanunu'nun 392. maddesi hükmüne göre yaptığı iş sırasında vekil eden adına tahsil ettiği paraları zimmetinde tutmadan müvekkiline intikal ettirmek, vekil edenin adına veya yararına yaptığı tüm işlerin hesabını müvekkiline vermek zorundadır. Davacı avukatın, icra dosyasından tahsil ettiği paraların miktarı hakkında davalı müvekkiline makul sürede bilgi ve hesap vermediği gibi, eksik olarak ödeme yaptığı gözetildiğinde, davalının gerçek tahsilat miktarını icra dosyasından öğrenmesi üzerine davacı avukatı 15.03.2007 tarihinde azil etmesinin haklı nedene dayandığının kabulü gerekir.
Avukatlık Kanunu'nun 174/2 maddesi hükmüne göre avukat kusur veya ihmali nedeniyle azil edilmiş yani azil haklı ise ücretinin ödenmesi gerekmez. Taraflar arasında yazılı sözleşme bulunmayan hallerde vekalet ücreti üstlenilen işin sonuçlanması ile muaccel olur. Somut olayımızda davalı avukat haklı olarak azil edildiğine göre, tam ücret talep etme hakkına sahip olmayıp, ancak bitirdiği işlerden dolayı hak ve nesafete göre ücret isteyebileceği gözetilerek sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekirken yanlış değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan 1.bent gereğince davacının tüm, davalının diğer temyiz itirazlarının reddine 2. Bent gereğince temyiz olunan kararın davalı yararına BOZULMASINA, 625.00 TL. duruşma avukatlık parasının davacıdan alınarak davalıya ödenmesine, peşin alınan temyiz harcının istek halinde taraflara iadesine, 28.12.2009 gününde oybirliğiyle karar verildi.