Son yazılar

Welcome to Hukuk Forum Sitesi - Hukuk ve hayata dair her şey!. Please login or sign up.

10 Kasım 2024, 22:19:05

Login with username, password and session length
Üyeler
Stats
  • Toplam İleti: 8,884
  • Toplam Konu: 4,418
  • Online today: 112
  • Online ever: 648
  • (29 Eylül 2024, 09:37:03)
Çevrimiçi Kullanıcılar
Users: 0
Guests: 61
Total: 61

Yaralamalı-ölümlü trafik kazası: Tazminat davası ceza zamanaşımı süresine tabidr

Başlatan Avukat, 12 Ağustos 2012, 07:13:57

« önceki - sonraki »

Avukat

T.C.
YARGITAY
4. HUKUK DAİRESİ
E:2011/11890
K:2011/13090
T:07.12.2011

818 s.Yasa m. 41,42,60/2
2918 s. Yasa m. 109/2

Davacı Mehmet ve Gülsen vekili tarafından, davalı Semiha ve diğerleri aleyhine 16.04.2009 gününde verilen dilekçe ile yaralamalı trafik kazasına dayalı oluşan maluliyet nedeniyle maddi ve manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın zamanaşımı nedeniyle reddine dair verilen 09.06.2011 günlü kararın Yargıtay'ca incelenmesi davacılar vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
Dava, yaralamalı trafik kazasına dayalı maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın esastan ve ayrıca zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiş; hüküm, davacılar tarafından temyiz edilmiştir.
Davacılar, davaya konu trafik kazası nedeniyle maddi ve manevi zararlarının tazmini için açılan ilk davada davanın kısmen kabulüne karar verildiğini, bu kararın kesinleştiğini, ancak bu dava devam ederken 24.08.2007 ve 12.09.2007 tarihlerinde 3. ve 4. ameliyatları olduğunu, bu ameliyatların sonunda sakat kalıp, sürekli maluliyetinin oluştuğunu beyan ederek maddi ve manevi tazminat talep etmiştir.
Davalılar, süresinde zamanaşımı definde bulunmuş, ayrıca ilk davada davacının maddi ve manevi zararlarının kesinleşerek hüküm altına alındığı gerekçesiyle esastan da davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Yerel mahkemece, davacının 3. ve 4. ameliyatları ile ilgili belgelerin kesinleşen 2009/180 E.-2009/237 K. sayılı dosyada sunulup bilirkişi incelemesinin yapılmış olduğu, bu nedenle eldeki davada belirtilen taleple ilgili olarak dava açamayacağı gibi ameliyatların 24.08.2007 ve 12.09.2007 tarihlerinde yapıldığı, dava tarihine karar 1 yıldan fazla süre geçtiği gerekçesi ile davanın zamanaşımı nedeniyle de reddine karar verilmiştir.
Dosya kapsamına göre: Davacıların yaralanmasına neden olan trafik kazası 17.04.2004 gününde meydana gelmiştir. Davacılar tarafından 25.08.2005 tarihinde açılan ve mahkemenin 2009/180 E.-237 K. sayılı dosyasında verilen 25.02.2008 tarihli kararda, davacıların dava tarihine kadar yapılan tedavi ve ulaşım gideri ile manevi tazminata hükmedilmiştir. Kararın davacılar tarafından temyizi üzerine Dairemizin 26.01.2009 gün ve 2008/5775 E.-2009/1116 K. sayılı ilamı ile "Dava dilekçesinde fazlaya ilişkin hakların saklı tutularak tedavi giderine yönelik istemde bulunulmuş, tedavinin halen devam ettiği belirtilmiştir. Davacılar, dava tarihinden sonra yapılan tedavi giderini harcını yatırmak suretiyle 20.08.2008 tarihli ıslah dilekçesinde talep etmiştir. Dava dilekçesinde fazlaya ilişkin hakkın saklı tutulmuş olması, tedavinin devam ettiğinin açıklanması ve harcı yatırılan ıslah dilekçesinin ek dava niteliğinde olduğu kabul edilerek dava tarihinden sonra yapılan tedavi giderlerine yönelik de karar verilmelidir." gerekçesi ile karar bozulmuştur. Yargılamaya devamla, bozma ilamına uyularak verilen 08.06.2009 tarihli karar ile davacıların dava tarihinden sonra yapılan tedavi giderleri de hüküm altına alınmış ve karar kesinleşmiştir. Özetlenen bu dosyada da, davacı Mehmet'in 3. ve 4. ameliyatlarının yapıldığı, buna ilişkin raporların dosyaya sunulduğu ve bu ameliyatlara ilişkin tedavi giderinin ıslah dilekçesi ile talep edildiği anlaşılmaktadır.
Temyiz incelemesine konu dava ise, 16.04.2009 tarihinde açılmıştır. Aynı olay nedeniyle davacı Mehmet'in 3. ve 4. ameliyatlarından sonra oluşan kalıcı sakatlık sonucu maluliyet zararı ve manevi tazminat talep edilmektedir.
Şu durumda, haksız eylemden kaynaklanan zararlı sonuç bakımından gelişen durumun söz konusu olduğu açıktır. Davacılar da, gelişen durum sonucunda oluşan kalıcı sakatlık nedeniyle yeniden maddi ve manevi tazminat isteminde bulunmuştur. Davaların tarafları aynı olmakla birlikte, dayanılan maddi olgular (vakıalar) anlamında dava sebepleri bir olmadığı gibi; dava konusu (talep sonucu) da aynı değildir. Mahkemenin, davacının 3. ve 4. ameliyatları ile ilgili belgelerin daha önce kesinleşen 2009/180 E.-2009/237 K. sayılı dosyasına sunulup bilirkişi incelemesi yapıldığından bu ameliyatlarla ilgili dava açılamayacağına ilişkin gerekçesi bu bakımdan yerinde görülmemiştir.
Yine, davaya konu tazminat talepleri yaralamalı trafik kazasına dayanmaktadır. Davalı hakkında kamu davası açılıp mahkumiyetle sonuçlanmıştır. Davalının eylemi, olay tarihinde yürürlükte bulunan 765 sayılı TCK'nın 459/2 hükmü kapsamında olup; 2918 sayılı Yasa 109/2. madde ve BK 60/2. madde hükümleri gereğince uzamış ceza zamanaşımı süresinin uygulanması söz konusudur. Ceza zamanaşımı süresi dikkate alındığında, dava tarihi itibariyle henüz zamanaşımı da gerçekleşmemiştir. Mahkemece yapılacak iş; yukarıdaki açıklamalar ışığında davacı Mehmet'in dava konusu trafik kazası sonucu sürekli maluliyetinin oluşup oluşmadığı hususunda Adli Tıp Kurumu Üçüncü İhtisas Kurulu'ndan raporunun aldırılması; davacıların, manevi tazminat takdirinde son ameliyatlarının da gözönüne alınmasına yönelik kesinleşen davadaki beyanları dikkate alınarak, davacının alınacak raporuna göre maddi ve manevi tazminat koşullarının oluşup oluşmadığının değerlendirilmesi ve uygun sonuç çerçevesinde bir karar verilmesinden ibarettir. Yanılgılı değerlendirme ve yetersiz gerekçeye dayalı olarak davanın reddi doğru görülmemiş ve bozmayı gerektirmiştir.
Sonuç: Temyiz edilen kararın yukarıda açıklanan nedenlerle (BOZULMASINA) ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 07.12.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi.




T.C.
YARGITAY
4. HUKUK DAİRESİ
E:2010/7287
K:2011/6824
T:13.06.2011

Davacı N.M. vekili Avukat Ş.T. tarafından, davalı ........ İnşaat Tic ve San. Ltd. Şti ve M.S. aleyhine 12/03/2007 gününde verilen dilekçe ile trafik kazası nedeniyle maddi ve manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; maddi tazminat talebinin feragat nedeniyle reddine, manevi tazminat talebinin kısmen kabulüne dair verilen 23/12/2009 günlü kararın Yargıtay'ca incelenmesi davalı ........ İnşaat Tic. ve San. Ltd. Şti vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere, özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik görülmemesine göre aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları reddedilmelidir.
2-Davalının diğer temyiz itirazına gelince:
Dava, trafik kazası sonucu yaralanma ve maddi hasar nedeniyle uğranılan maddi ve manevi zararın ödetilmesi istemine ilişkindir. Yerel mahkemece maddi tazminat istemi feragat nedeniyle reddedilmiş, manevi tazminat isteminin ise bir bölümü kabul edilmiş; karar, davalılardan ........ İnşaat Ticaret ve San. Ltd. Şti. tarafından temyiz olunmuştur.
Borçlar Yasası'nın 47. maddesi gereğince yargıcın, özel durumları göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği para tutarı adalete uygun olmalıdır. Takdir edilecek bu tutar, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir işlevi (fonksiyonu) olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi mal varlığı hukukuna ilişkin bir zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek tutar, var olan durumda elde edilmek istenilen doyum (tatmin) duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22/06/1966 gün ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı'nın gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel durum ve koşullar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden yargıç, bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde nesnel (objektif) ölçülere göre uygun (isabetli) bir biçimde göstermelidir.
Dava konusu olayın gelişimi, olay tarihi, tarafların sosyal ve ekonomik durumları ve yukarıdaki ilkeler gözetildiğinde davacı yararına takdir olunan 25.000,00 TL manevi tazminat fazladır. Daha alt düzeyde manevi tazminat takdiri için kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda (2) sayılı bentte gösterilen nedenlerle davalılardan ........ İnşaat Tic. ve San. Ltd. Şti. yararına BOZULMASINA; davalının öteki temyiz itirazlarının ilk bentte açıklanan nedenlerle reddine ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 13/06/2011 gününde oy birliğiyle karar verildi.


YEREL MAHKEMENİN KARARI

Davacı vekili 12/03/2007 havale tarihli dilekçesinde özetle, 13/12/2005 günü mülkiyeti davalılardan ........ inşaat Ltd Şti 'ye ait .............. plaka sayılı kamyonun diğer davalı M.S.'in idaresinde iken müvekkilinin sevk ve idaresindeki .............. plaka sayılı araç ile çarpıştığını, meydana gelen kazada tüm kusurun davalı M.S. de olduğunu, diğer davalının da araç maliki olması nedeni ile kusursuz sorumluluk ilkesi gereğince sorumlu olduğunu, meydana gelen kaza sonucu müvekkilinin hayati tehlike geçirdiğini ve sağ gözünü kaybettiğini ayrıca müvekkiline ait araçta 5000 TL 'lik hasar meydana geldiğini, tüm bu nedenlerle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile 5000 TL maddi, 35000 TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiş, duruşmadaki beyanlarında da, sigorta şirketi tarafından müvekkiline 50000 TL tazminat ödendiğini, bu nedenle maddi tazminata ilişkin taleplerinden feragat ettiklerini, kaza nedeni ile müvekkilinin genç yaşta gözünü kaybettiğini, bu kaybın maddi veya manevi olarak giderilmesine imkan olmadığını, bu hususun dikkate alınmasını bu nedenlerle davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı ........ inşaat Ltd Şti vekili cevap dilekçesinde özetle, davaya konu kazanın meydana gelmesinde tüm kusurun davacı tarafta olduğunu, kazaya davacının dikkatsiz tutum ve davranışlarının sebebiyet verdiğini, ayrıca davalı M.S.'in mesai saati dışında müvekkil şirketin izin ve iradesi olmadan şirkete ait olmayan bir iş için şirkete ait aracı kullandığı sırada kazanın meydana geldiğini, bu nedenle müvekkil şirketin herhangi bir sorumluluğunun bulunmadığını, kaza sonrası verilen raporlardaki kusur oranları ve davacıya ait araçta meydana gelen zarar miktarını da kabul etmediklerini, talep edilen manevi tazminat miktarının da fahiş olduğunu, davacıya sigorta şirketi tarafından da tazminat ödendiğini, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı M.S. duruşmadaki beyanında, suçsuz olduğunu, bu nedenle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER: Niksar Sulh Ceza mahkemesinin 2007/361 esas 2008/79 karar sayılı dosyası celbedilmiş, tetkikinde; Niksar Cumhuriyet Başsavcılığının 2007/575 esas sayılı 14/11/2007 tarihli iddianamesi ile 13/12/2005 tarihinde meydana gelen kaza nedeni ile davalılardan M.S.'in TCK'nun 89/3b-son maddesi gereğince cezalandırılması talebi Ile kamu davası açıldığı, yapılan yargılama sonucunda Niksar Sulh Ceza mahkemesinin 2007/361 esas 2008/79 karar sayılı 25/03/2008 tarihli kararı ile sanığın 3600 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği, ilgili kararın temyiz edilmeksizin kesinleştiği görülmüştür.
Dosya  içindeki belgelerin tetkikinde, 13/12/2005 tarihinde meydana gelen kaza ile ilgili olarak kolluk tarafından 13/12/2005 tarihli görgü tespit tutanağı ve kaza yeri terk bildirim tutanağı tutulduğu, soruşturma sırasında 26/05/2006 tarihinde mahallinde keşif yapıldığı, keşif sonucu trafik polis memuru bilirkişi tarafından düzenlenen 31/05/2006 havale tarihli bilirkişi raporunda .............. plaka sayılı aracı kullanan M.S.'in meydana gelen kazada "sürücülere ait asli kusurlardan 6. madde (doğrultu değiştirme, manevraları yanlış yapma) ve diğer kusurlardan 47/1-d (trafik güvenliği ve düzeni ile ilgili olan diğer kural, yasak, zorunluluk veya yükümlülüklere uymamak) maddelerini ihlal ettiği, .............. plakalı otoyu kullanan N.M.'in kendi şeridinden gittiğinden meydana gelen kazada herhangi bir trafik ihlalinin olmadığı kanaatine varıldığı" belirtilmiştir.
Kovuşturma aşamasında Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Kurulu tarafından düzenlenen 08/11/2006 tarihli bilirkişi raporunda "mağdur sürücü N.M.'in yönetimindeki vasıtası ile istikamet şeridi içinde seyri sırasında kontrolsüzce yola girip istikamet şeridini kapatan kamyona çarparak katıldığı kazada olaya etken atfı kabil kusurunun bulunmadığı, şüpheli sürücü M.S.'in yönetimindeki vasıtası ile mağdur sürücünün istikametine göre yolun sağında hafriyat dökerek yolu yeterince kontrol etmeyip gelen araçların hız ve mesafelerini dikkate almadan vakit gece olmasına rağmen dik ve ani olarak yola girerek mağdur sürücünün istikamet şeridini kapattığı, geçiş hakkını engelleyip olaya sebebiyet verdiği kazada tedbirsiz, dikkatsiz ve nizamlara aykırı hareketi ile asli kusurlu olduğu" belirtilmiştir.
Karayolları Genel Müdürlüğü 7. bölge müdürlüğü tarafından mahkememize gönderilen 11/03/2008 tarihli cevabi yazıda, kazanın meydana geldiği karayolunun Devlet yolu olup Niksar belediyesi imar sınırı dahilinde olduğundan meskun mahal içerisinde bulunduğu, belirtilen yolun daha önce gidiş-geliş tek yol olup 2005 yılı Mayıs ayında çalışmalara başlanıldığı ve yolun sağ tarafında dolgu yapılarak yolun çift yönlü olarak 2007 yılı Temmuz ayında trafiğe açıldığı, yolda çalışmaya başlanmadan önce kaza yerinin yaklaşık 100 m geri tarafına doğru gerekli trafik işaretlemesinin yapılmış olup yapılan işaretlemenin 04/05/2005 tarihinde tutanak altına alındığı, ilgili tutanağın yazı ekinde gönderildiği, yapılan işaretlemenin yol inşaatı bitirilip yolun açıldığı Temmuz 2007 tarihine kadar kaldığı, kazanın olduğu 13/12/2005 tarihinde yolda trafik işaretlemesinin mevcut olduğu bildirilmiştir.
Karayolları Genel Müdürlüğü 7. bölge müdürlüğü tarafından mahkememize gönderilen 11/03/2008 tarihli cevabi yazı dikkate alınmak sureti ile mahkememizce yeniden yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucunda İstanbul Teknik Üniversitesi öğretim üyeleri tarafından düzenlenen 07/09/2009 tarihli bilirkişi heyeti raporunda "Ulaştırma Bakanlığı Karayolları Genel Müdürlüğü tarafından dosyaya gönderilen 11/03/2008 tarihli yazıda belirtilen yolun olay tarihinde gidiş-gelişli olduğu, yolun sağ tarafına dolgu yapılmakta olduğu, yolda çalışmaya başlamadan önce yol gerisinde gerekli işaretlemelerin yapıldığının belirtildiği, tutanak altına alınan işaretlemelerin krokisinin dosyaya ibraz edildiği, işaretlemelere göre olay yerinde maksimum hızın saatte 30 km olarak tespit edildiği, KTK ve yönetmelik gereğince sürücülerin tali yoldan ana yola girmeleri sırasında durup ana yolu dikkatlice kontrol etmeleri, gelmekte olan ve duramayacak kadar yaklaşmış aracı fark ederek tedbirli davranıp bu aracın geçişini beklemesi gerektiği halde, davalı M.S.'in bu tedbirleri almadan tali yoldan ana yola çıkarak davacı aracının seyir yolunu kapattığından olayda tedbirsizliği, dikkatsizliği, trafik nizam ve kurallarına aykırı hareketi sabit olup kusurlu bulunduğu, davacı N.M.'in yönetimindeki oto ile seyri sırasında olay yerinde bulunan trafik işaretlerini dikkate alarak yol çalışmaları yapılması ve hız sınırının 30 km ...olması nedeni ile hızını azaltması, böylece daha yavaş ve dikkatli seyrederek kazayı önleyici tedbiri alması gerekirken bu tedbirleri almadan süratli seyrederek kazayı önleme imkanı bulamadığından olayda kısmen kusurlu olduğu, açıklanan nedenlerle meydana gelen kazada davalı M.S.'in % 75 oranında, davacı N.M.'in ise % 25 oranında kusurlu olduklarının" bildirildiği görülmüştür.
Ankara İl Emniyet müdürlüğüne yazılan müzekkere cevabında, .............. plaka sayılı aracın ........ İnş. Tic. ve San. Ltd. Şti adına kayıtlı olduğu bildirilmiştir.
Davacının sosyal ve ekonomik durumunun tespiti için ilçe emniyet müdürlüğüne yazılan müzekkere cevabında, şahsın yüksek okul mezunu, 32 yaşında evli olduğu, 800 TL maaş karşılığı işçi olarak çalıştığı, evinin kira olmadığı, 320 TL aylık aidat ödediği, 1992 model şahin marka otomobilinin olduğu, sağ gözünün kaza nedeni ile görmediği bildirilmiştir.
Davalı M.S.'in sosyal ve ekonomik durumunun tespiti için ilçe emniyet müdürlüğüne yazılan müzekkere cevabında, şahsın ilkokul mezunu, 41 yaşında evli olduğu, ........ inşaat şirketinde şoför olarak çalıştığı, 420 TL maaş aldığı, 100 TL kira ödediği, bakmakla yükümlü olduğu eşi, 2 çocuğu ve annesinin olduğunun bildirildiği görülmüştür.
GOP Üniversitesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığı tarafından düzenlenen 23/12/2007 tarihli raporda, davacı N.M.'in 13/12/2005 tarihinde geçirmiş olduğu trafik kazası nedeni ile sağ gözde pupillanın tamamen kaybolduğu, gözün tamamen rengini kaybettiği, sağ gözde görmenin tam kaybolduğu, meydana gelen sağ gözde tam görme kaybının işlev kaybı niteliğinde olduğu  belirtilmiştir.
Davacı tanığı Z.M. duruşmadaki beyanında, kendisinin davacının kardeşi olduğunu,davacının kaza nedeni ile ölümden döndüğünü, sağ gözünü tamamen kaybettiğini ve yüzüne 200 'den fazla dikiş atıldığını, fiziksel görüntüsünün değiştiğini, neşeli ve hayat dolu bir insan iken kazadan sonra bunalıma girdiğini, psikolojik tedavi gördüğünü, gözünün görüntüsü, rengi ve şeklinin tamamen değiştiğini, aynaya bakamaz duruma geldiğini beyan etmiştir.
Davacı tanığı S.F.C. duruşmadaki beyanında, davacının 2000 yılından beri şirketlerinde çalıştığını, kazadan sonra 3-4 ay kadar çalışamadığını, sağ gözünü tamamen kaybettiğini, göz çevresindeki kemiklerin kırıldığını, yüzünün görüntüsünün değiştiğini, şirkette bilgi işlemde bilgisayar başında çalıştığını, halen de çalışmaya devam ettiğini, fakat tek gözü görmediği için çabuk yorulduğunu, kendisine ayda birkaç kez izin verdiklerini, tedavi ve psikolojik yardım almak amacıyla Ankara'ya gidip geldiğini, psikolojik durumunun iyi olmadığını beyan etmiştir.
Davacı tanığı A.H.Y. duruşmadaki beyanında, davacının yakın arkadaşı olduğunu, kazadan sonra davacıyı hastaneye kendisinin götürdüğünü, davacının 1,5 ay kadar Sivas ta yatılı tedavi gördüğünü, daha sonra Hacettepe de tedavisinin devam ettiğini, kaza nedeni ile sağ gözünü kaybettiğini, göz bebeğinin tamamen kaybolduğunu, yüzünde yara izleri kaldığını, bu durumu takıntı haline getirdiğini, fiziksel anlamda yüzünde çirkinleşme olduğunu, elini sürekli olarak yüzünde zarar gören kısımlara götürdüğünü, bu şekilde tik oluştuğunu, halen psikolojik yardım aldığını beyan etmiştir.
GEREKÇE: Gerek soruşturma aşamasında yapılan keşif sonucu trafik polisi bilirkişi tarafından düzenlenen 31/05/2006 havale tarihli bilirkişi raporunda gerekse kovuşturma aşamasında adli tıp kurumu Trafik İhtisas Kurulu tarafından düzenlenen 08/11/2006 tarihli bilirkişi raporunda hernekadar meydana gelen kazada davacının kusurunun bulunmadığı, tüm kusurun davalı M.S. de olduğu belirtilmiş ise de, dosya içinde mevcut Ulaştırma Bakanlığı Karayolları Genel Müdürlüğünün 11/03/2008 tarihli cevabi yazısı ve kaza sonrası davacıya ait araçta meydana gelen hasar durumu dikkate alındığında kaza mahallindeki işaretlemelere rağmen azami hız sınırına uymayan davacınında meydana gelen kazada kusurunun bulunduğu anlaşıldığından İstanbul Teknik Üniversitesi öğretim üyeleri tarafından düzenlenen 07/09/2009 tarihli bilirkişi raporu mahkememizce oluşa daha uygun görülerek hükme esas alınmıştır.
Davalı şirket vekili cevap dilekçesi ve duruşmadaki beyanlarında, her ne kadar meydana gelen kazada tüm kusurun davacıda olduğunu, diğer davalı sürücünün herhangi bir kusuru bulunmadığını, ayrıca davalı M.S.'in mesai saati dışında müvekkil şirketin izin ve iradesi olmadan şirkete ait olmayan bir iş için şirkete ait aracı kullandığı sırada kazanın meydana geldiğini, bu nedenle müvekkil şirketin herhangi bir sorumluluğunun bulunmadığını, talep edilen manevi tazminat miktarının da fahiş olduğunu, davacıya sigorta şirketi tarafından da tazminat ödendiğini, bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesini talep etmiş ise de, hükme esas alınan İTÜ öğretim üyeleri tarafından düzenlenen bilirkişi raporunda, gerekçeleri açıklandığı üzere davalı M.S.'in meydana gelen kazada % 75 oranında kusurlu olduğu, yine davacı vekilinin duruşmadaki beyanlarında sigorta şirketinden 50000 TL tazminat alındığını belirtmek sureti ile maddi tazminat talebinden feragat ettiği bu anlamda davacı talebinin manevi tazminat isteminden ibaret bulunduğu, KTK 85/5 maddesinde işleten ve araç işleticisi teşebbüs sahibinin aracın sürücüsünün veya aracın kullanılmasına katılan yardımcı kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumlu olacağının belirtildiği, bu anlamda işleten olan davalı şirketin araç sürücüsü olan diğer davalının kusurundan kendi kusuru gibi sorumlu olduğu, aynı yasanın 86 maddesi gereğince işleten veya araç işleticinin bağlı olduğu teşebbüs sahibi kendisinin veya eylemlerinden sorumlu tutulduğu kişilerin kusuru bulunmaksızın ve araçtaki bir  bozukluk kazayı etkilemiş olmaksızın kazanın bir mücbir sebepten veya zarar görenin veya  3. kişinin ağır kusurundan ileri geldiğini ispat etmek suretiyle sorumluluktan kurtulabileceğinin belirtildiği, buna göre işletenin sorumluluktan kurtulabilmesi için kendisi ya da eylemlerinden sorumlu olduğu kimselerin kusurlarının olmadığı veya kazayı araçtaki bir bozukluğun etkilemediği, yine kazanın mücbir sebep veya zarar gören ya da 3. kişinin ağır kusurundan ileri geldiğini ispatlamasının gerektiği, bu hususları ileri sürmek ve ispat etmek yükümlülüğünün işletene yüklendiği halde belirtilen hususların davalı tarafça ispat edilemediği anlaşıldığından davalı şirket vekilinin talepleri açıklanan nedenlerle mahkememizce yerinde görülmemiştir.
          Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde, olay tarihinde davacı N.M.'in .............. plaka sayılı aracı ile Niksar istikametinden Akkuş istikametine seyrettiği sırada yolun sağından yola çıkarak sola dönmek isteyen davalı şirkete ait ve diğer davalı sürücü M.S.'in yönetimindeki .............. plaka sayılı kamyonun sol yan arka tarafına çarptığı kazada tali yoldan ana yola girdiği sırada durup ana yolu dikkatlice kontrol etmesi, gelmekte olan ve duramayacak kadar yaklaşmış olan aracı fark ederek tedbirli davranıp bu aracın geçişini beklemesi gerektiği halde bu tedbirleri almadan tali yoldan ana yola çıkarak davacı aracının seyir yolunu kapatan davalı M.S.'in meydana gelen kazada % 75 oranında, olay yerinde bulunan trafik işaretlerini dikkate alarak yol çalışmaları yapılan ve hız sınırının 30 km olması nedeni ile hızını azaltması,  daha yavaş ve dikkatli seyretmesi gerekirken bu tedbirleri almadan süratli seyreden davacının meydana gelen kazada % 25 oranında kusurlu bulunduğu, meydana gelen kaza sonucunda dosya içinde mevcut 23/10/2007 tarihli raporda da belirtildiği üzere davacının sağ gözünü tamamen kaybettiği, yine ceza dosyası içinde mevcut fotoğraflardan da anlaşılacağı üzere kaza sonucunda davacının yüzünün görüntüsünün değiştiği, tanık beyanlarından 32 yaşında yüksek okul mezunu olan davacının kazadan sonra gözünü kaybetmesi nedeni ile psikolojik bunalıma girdiği, yaşama sevinicini kaybettiği, işini yapmakta zorlandığı anlaşıldığından  kazanın oluş biçimi, tarafların kusur durumları, davacıdaki yaralanmanın niteliği ve tarafların sosyal ekonomik durumları ile manevi tazminatın niteliği ve amacı dikkate alınmak sureti ile davacı tarafın manevi tazminat talebinin kısmen kabulü yönünde karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı tarafın maddi tazminat talebinin FERAGAT NEDENİ İLE REDDİNE,
2-Davacı tarafın manevi tazminat talebinin KISMEN KABULÜ İLE
25.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 13/12/2005 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacı tarafa verilmesine, fazlaya ilişkin istemin REDDİNE,
3-.............. plaka sayılı araç üzerine konulan ihtiyati tedbirin karar kesinleşinceye kadar DEVAMINA,
4-Alınması gerekli 1350 TL harçtan davanın açılışı sırasında peşin alınan 540 TL harcın mahsubu ile kalan 810 TL harcın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile hazineye gelir kaydına,
5-Davacı tarafça yapılan 851,30 TL yargılama giderinden  (davanın açılış harcı 555,30 TL, 6 davetiye gideri 24 TL, 1 müzekkere gideri 5 TL, bilirkişi incelemesi 267 TL) kabul ve red oranına göre hesaplanan 765,46 TL 'nin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacı tarafa verilmesine, kalan kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
6-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden A.A.Ü.T uyarınca kabul edilen manevi tazminat miktarı üzerinden hesaplanan 2900 TL vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacı tarafa verilmesine,
7-Davalı şirket kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden A.A.Ü.T uyarınca reddedilen manevi tazminat miktarı üzerinden hesaplanan 1200 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı şirkete verilmesine,
8-Davalı şirket kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden A.A.Ü.T uyarınca reddedilen maddi tazminat miktarı üzerinden hesaplanan 600 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı şirkete verilmesine,
Dair, davacı vekili ile davalı şirket vekilinin yüzüne karşı, diğer davalı M.S.'in yokluğunda, gerekçeli kararın tebliğ tarihinden  itibaren 15 günlük yasal sürede  Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 23/12/2009