Son yazılar

Welcome to Hukuk Forum Sitesi - Hukuk ve hayata dair her şey!. Please login or sign up.

09 Temmuz 2025, 22:33:26

Login with username, password and session length
Üyeler
Stats
  • Toplam İleti: 8,921
  • Toplam Konu: 4,447
  • Online today: 169
  • Online ever: 648
  • (29 Eylül 2024, 09:37:03)
Çevrimiçi Kullanıcılar
Users: 0
Guests: 154
Total: 154

Hukuk Fakülteleri Artık Tercih Edilmemelidir (Görüş)

Başlatan FatihEmre, 03 Temmuz 2025, 22:39:51

« önceki - sonraki »

FatihEmre

ARTIK HUKUK FAKÜLTESİNİN TERCİH EDİLMEMESİ GEREKTİĞİ
I. Giriş
ÖSYM'nin resmi internet sitesinde yer alan takvime göre, 22.07.2025 tarihinde Yükseköğretim Kurumları Sınavı (YKS) sonuçları açıklanacaktır. Ardından tercih süreçleri başlayacaktır. Bu yazıda, hukuk fakültesinin neden tercih edilmemesi gerektiği üzerinde durulmaya gayret edilecektir. Hukuk fakültelerindeki akademisyenlerin sayısı, hukuk eğitimin niteliği gibi hususlara bu yazıda yer verilmeyecektir. Ağırlıklı olarak, hukuk fakültesi mezunlarını bekleyen sorunlar hakkında açıklamalarda bulunmaya gayret edilecektir.

II. Türkiye'deki Fakülte ve Öğrenci Sayıları
Yükseköğretim Kurumu (YÖK), 2024 tercih rehberinde toplam 94 tane hukuk fakültesine yer vermiştir (Türkiye Hukuk, 2024). Tercih rehberinde yer alan bu 94 tane hukuk fakültesinden 83 tanesi, Türkiye'dedir (Türkiye Hukuk, 2024). Başka bir kaynağa göre Türkiye'de 88 tane hukuk fakültesi bulunmaktadır (Taştan, 2025). Bir yazara göre de Türkiye'de 89 tane hukuk fakültesi olup, bu sayıya henüz öğrenci kabul etmeyen ve akademik kadrosu oluşturulmamış fakültelerinde eklenmesiyle fakülte sayısı 100'ü geçebilecektir (Akçardak, 2022). Türkiye'de 83 tane hukuk fakültesi olduğu kabul edildiğinde, bunların 45 tanesi devlet, geri kalanı vakıf üniversitesidir (Türkiye Hukuk, 2024). 2024 yılı YKS yerleştirme sonuçlarına göre toplam 13042 tane öğrenci, hukuk fakültelerine yerleşmiştir (Taştan, 2025). Bu sayıya özel durumu olan öğrencilerin de dahil edilmesiyle 13555 tane öğrencinin hukuk fakültesine yerleştiği görülebilecektir (Taştan, 2025). Fakülte kontenjanları düşmüş olmasına rağmen vakıf üniversitelerinde 600 tane boş kontenjan kaldığı belirtilmektedir (Taştan, 2025). Kontenjanlardaki düşüşlerin kademeli de olsa, eğitimdeki kalitenin artması bakımından isabetli olabileceği düşünülmektedir (Taştan, 2025). 2024 yılında mezun olanlar hariç hukuk fakültelerinde mevcut 65.000 civarında öğrenci bulunmakta olup, 2025 yılı yerleştirmeleri ile birlikte bu sayı, 80.000 civarına yükselebilecektir (Taştan, 2025). 2025 yılı verilerine ulaşılamasa da 2021 yılında yaklaşık 18.000 öğrenci, hukuk fakültelerinden mezun olmuştur (Yakın Eğitim, 2018). Her yıl ortalama 15-18000 civarında öğrenci hukuk fakültelerinden mezun olmaktadır.

Son 20 yılda hukuk fakültelerinin ve buna bağlı olarak da mezunlarının sayısı çok hızlı bir artış göstermiştir (Şirin, 2023). Bu kadar fazla hukuk fakültesine ve mezuna ihtiyaç olmadığı düşünülmektedir (Şirin, 2023). Hatta bir yazar bu düşünceyi gerekçe göstererek uzun bir süre yeni hukuk fakültelerinin açılmaması gerektiğini vurgulamıştır (Akçardak, 2022). Hukuk Fakültelerinin sayısını artırmak yerine, mevcut olanların kalitesinin artırılmasına yoğunlaşılması gerektiği düşünülmektedir (Akçardak, 2022). Çünkü; etkin yargılama faaliyetlerinin ve hukuk güvenliğinin en önemli kaynağı, nitelikli hukuk fakülteleridir (Akçardak, 2022). Yeterli öğretim üyesine sahip olmayan ve nitelikli eğitim veremeyen hukuk fakülteleri derhal kapatılmalıdır (Akçardak, 2022).

A) Sayıların Avukatlığa Etkisi
Hukuk fakültelerinin sayısının ve buna bağlı olarak da mezunlarının sayısı gereğinden fazla artması özellikle avukatları etkilemektedir (Şirin, 2023). Türkiye Barolar Birliği'nin (TBB) 31.12.2024 tarihli verilerine göre Türkiye'de yaklaşık, 200.000 civarında avukat bulunmaktadır (TBB, 2024). Nüfus ve avukat sayısı arasında bir oranlama yapılırsa; 2002 yılında her 1.396 kişiye bir avukat düşerken, günümüzde her 477 kişiye bir avukat düşmektedir (Şirin, 2023). Ancak, uygulamada bu dağılım, her avukata eşit şekilde olmamaktadır. Büyük hukuk büroları, müvekkillerin büyük çoğunluğuna hizmet vererek çok sayıda dosyayı elinde tutmaktadır. Avukat sayısının bu denli çok olmasında, hukuk fakültelerinin sayısı ve buna bağlı olarak da mezunlarının sayısı etkili olmuştur. Çünkü; Hukuk Mesleklerine Giriş Sınavı (HMGS) gelmeden önce herkes, mezun olduktan hemen sonra avukatlık stajı başlatılabilmekteydi. Diğer hukuk mesleklerine (Hâkim, Cumhuriyet Savcısı, İcra Müdürü, Müdür Yardımcısı, Noter gibi) girmek için gerekli olan sınav şartı, avukatlıkta bulunmamaktaydı. Bu durum zaman içinde avukat sayısının, ihtiyaçtan fazla artmasına neden olmuştur. Zamanla, avukatlık mesleği kamusal niteliğini kaybetmiştir (Şirin, 2023). Ekonomik sorunlar, emek sömürüsü gibi etkenler, bazı avukatları intihara sürüklemiştir (Şirin, 2023). 2021-2022 adli yıl açılışında bazı baro başkanlarınca, avukatlık mesleğinde bulunan sorunlar şu şekilde sayılmıştır: "

"...Avukatsız arabuluculuğu teşvik eden yaklaşımın temelden hatalıdır. Aynı gerekçeyle, ceza uyuşmazlıklarında hukukçu olmayanların uzlaştırmacı yapılması yanlıştır. Adil yargılanma hakkını özellikle maddi durumu elverişli olmayan vatandaşlarımız için sağlamaya yönelik olan ve işkence iddialarının önüne geçilmesi açısından vazgeçilmez önemde bulunan CMK avukatlığında öngörülen ücretler düşüktür. Adli yardım hizmetinin karşılığının bir, bir buçuk yıl geriden ödenebilir durumda olması da çok büyük bir sorundur. Avukatlık ücretlerine uygulanan KDV'nin düşürülmesi, vatandaşın etkili bir adalet hizmeti almasını sağlayacaktır. CMK ve adli yardım hizmetlerinde ise KDV kaldırılmalıdır. Kamuda çalışan avukatların ek göstergeleri hâkimlerle eşit hale getirilmelidir. Avukatların emeklilik hakları da hâkimlerle eşit olmalıdır. Adliyelerin yönetiminde görevli olan komisyonlarda baro başkanlarının da yer alması, yönetimi kolaylaştıracaktır. Mesleğin icrasında karşılaşılan iletişim kaynaklı sorunların da önüne geçecektir. Avukatlara yönelik fiziksel saldırıların giderek artması endişe vericidir. Şiddet kültürünün gelişmesi mutlaka önlenmelidir. Avukatlara yönelik saldırıların yargı mensuplarına yönelik saldırılar olduğunu unutmamalıdır. Dosyalara, bilgi ve belgelere ulaşımda Avukatlık Yasamızın 2. maddesiyle tanınan yetkilerimiz, etkin olarak hayata geçirilmelidir. Çoklu baro düzenlemesi, savunma mesleğinde ayrışmaya, giderek kutuplaşmaya yol açacağından, Türk Yargı sistemine, ciddi zararlar vermektedir. Adli, idari ve hukuksal alanda birçok krizi de beraberinde getiren Covid-19 pandemisi nedeniyle, yargı süreçleri uzun süre durdurulmuş, avukatlık faaliyetleri ciddi oranda sınırlanmıştır. Avukatların gerek pandemi gerekse de işsizlik nedeniyle ciddi oranda etkilendiği ekonomik krizden, büro giderleri, SGK primleri ve vergilerin ödenmesinde yaşadıkları ciddi sıkıntıların giderilmesine yönelik iyileştirici bir düzenlemeler yapılmalıdır" (Akçardak, 2022). Belirtilmelidir ki, avukatlık mesleğinde bulunan sorunlar sadece bu ifade edilenlerle sınırlı değildir. Baro Başkanlarının açıklamaları, daha çok temennilere yöneliktir.

B) Verilere Göre Değerlendirmeler
Anlaşılabildiği üzere ülkemizde, ihtiyaçtan fazla, çok sayıda hukuk fakültesi ve mezun bulunmaktadır. Mezun sayısının fazla olması, avukat sayısının aşırı artmasına neden olmuştur. Avukat sayısının aşırı artması da mesleğe yeni başlayan avukatlar açısından ekonomik problemlere neden olmuştur. Avukatlık mesleği, her ay düzeni geliri olan bir meslek değildir. Avukatın her ay bir kazanç elde edebileceğinin de bir garantisi bulunmamaktadır. Ancak, giderler her ay yapılmaktadır. Geliri olmayan ya da giderini karşılayamayan avukatlık bürolarının kapandığı görülebilmektedir. Her ne kadar ofisi kapatan avukatlara sosyal platformlarda yer verilmese de bu, uygulamada görülebilen bir durumdur. Avukatlık olmazsa, Hâkim, Cumhuriyet savcısı veya icra müdürü olacağını düşünen veya akademik kariyer yapmayı planlayan adaylara, bunun planlandığı gibi gitmeyebileceğini hatırlatmak isteriz. Keza, Hâkim, Cumhuriyet savcısı veya icra müdürü olmak için girilmesi gereken sınavlar herkes için kolay olmadığı gibi, sözlü sınav aşamasının da geçilmesi gerekmektedir. Akademisyen olabilmek içinse, zorlu bir süreç olan yüksek lisans ve doktora süreçleri tüketilmesi gerekmektedir. Yüksek Lisans ortalama 2 yılda, doktora ise ortalama 6 yılda tamamlanmaktadır. Uygulamada doktorasını 8 yılda bitiren kişilerin olduğu da görülebilmektedir. Doktora başarılı bir şekilde tamamlansa bile, akademisyen olabilmek için, üniversitelere başvurmak ve gereken ALES, YDS şartlarını karşılamak gerekmektedir. Anlaşılabileceği üzere ortada bir çıkmaz bulunmaktadır. Sonuç olarak hukuk fakültesi kanımızca artık tercih edilmemesi gereken bir fakültedir. Hukuk fakültesini tercih etmeyi düşünen adaylara, yol yakınken vazgeçmelerinin faydalı olabileceğini aksi halde büyük ihtimalle oldukça üzülebileceklerini hatırlatmak isteriz.

III. Kaynakça
•    https://www.turkiyehukuk.org/hukuk-fakulteleri-taban-puanlari/

•    https://fgtastan.com/wiki/hukuk-fakulteleri-siralamasi-2024-yks/

•    https://t24.com.tr/yazarlar/tolga-sirin/hukuk-fakultelerinin-deger-kaybi,41248

•    https://www.haberes.com.tr/hukuk-fakultesi-sayisi-cok-yuksek

•    https://www.barobirlik.org.tr/Haberler/2024-avukat-sayilari-31122024-85333


Yazar: Av. Fatih Emre CANSU
Kaynak göstermeden, izinsiz kullanılamaz.