Son yazılar

Welcome to Hukuk Forum Sitesi - Hukuk ve hayata dair her şey!. Please login or sign up.

01 Kasım 2024, 03:14:47

Login with username, password and session length
Üyeler
  • Toplam Üye: 4,219
  • Latest: sezai04
Stats
  • Toplam İleti: 8,881
  • Toplam Konu: 4,415
  • Online today: 108
  • Online ever: 648
  • (29 Eylül 2024, 09:37:03)
Çevrimiçi Kullanıcılar
Users: 0
Guests: 120
Total: 120

Abant Platformu'nda aklıma genelev geldi!, Fikri Akyüz, Takvim

Başlatan kilimanjaro, 23 Haziran 2009, 23:31:04

« önceki - sonraki »

kilimanjaro

Geçen hafta Abant'ta "Abant Platformu" nun tertip ettiği organizasyona katıldım.. Türk demokrasi tarihi yazıldığında Abant Platformu'na özel bir yer ayrılacağına olan inancım tam olduğu için bu toplantıya katıldım.
Toplantı sonrası istikbale olan güvenim daha da arttı.. Fakat aynı toplantıda Türkiye'de yaşanan bazı çarpıklıklar aklıma geldi.. Aklıma getiren ise şu üç haber oldu..
İlkinden başlayalım: Başbakan Tayyip Erdoğan önümüzdeki eğitim döneminden itibaren, azınlık okullarında okuyan vatandaşlarımız için de bedava kitap uygulamasının başlayacağını duyurdu..
İkinci haber ise şuydu: Karaköy genelevinin hemen bitişiğinde meğer Surp Pırgiç Ermeni Kilisesi varmış..
Peki bu kilisenin varlığını nasıl öğrendim? Geneleve gittiğim için mi? Hayır..! Peki kiliseye gittiğim için mi? Yine hayır..
Bu kilisenin varlığını, anılan kilisenin bağlı olduğu vakfın başkanı olan Daniel Atsup'un basın açıklamasından öğrendim..
Atsup bakın ne demiş: "Eskiden cemaatimiz 300-500 kişi iken şimdi 7-8 kişi.. Zira genelevin pencereleri ile ibadethanemizin pencereleri birbirine bakıyor.."
Bu bilgiye "muttali" olunca düşündüm.. Düşündüm ki, bu genelev muhakkak surette kilisenin inşasından sonra açılmıştır..
Yine düşündüm ki, orada kilise değil de cami olsaydı yanına acaba genelev açılır mıydı?
"Laik" bir ülkeyiz ya!.. Diyelim ki cami yanında genelev açılmasına izin verildi, bu durumda "cami cemaati" mi çok olurdu yoksa genelevin "potansiyel müşterileri" mi?
Cami ile genelev "sözcüklerinin" yan yana gelmesini bile haklı olarak kabullenemiyoruz değil mi?
Orada ise iki sözcüğün yan yana gelmesini bırakınız, iki "binanın" yan yana konuşlandığı bir durum var..
İşte o genelevin oraya "kondurulmasına" izin veren dönemin yöneticilerinin bilinçaltında yatan olsa olsa şudur:
"Kardeşim, boş ver kiliseyi miliseyi.. Birkaç tane Ermeni kiliseye gitse ne olur? Genelevin pencereleri ile kilisenin pencereleri birbirine baksa ne olur? Hem onlar Ermeni 'dölü' değil mi? Bizim devletimizi ilgilendiren, Ermeni kilisesinin müdavim sayısı değil; bitişiğindeki genelevin Ermeni patroniçesinin devletimize ödediği vergi matrahıdır.. Kaldı ki vergilendirilmiş kazanç kutsaldır.."!
Evet bu kilise bitişiğine genelev kondurulması meselesi, Türkiye Cumhuriyeti'nin genetik kodunun tipik bir şifresidir..
Azınlıkları hala "yerli yabancı" olarak belirten ve gerekçeli kararının tepesine "Türk milleti adına hüküm vermeye yetkili" ibaresini konduran yargı kararlarıyla malul bir ülke burası..
İşte o yüzden nerede, "Kilisenin bitişiğine genelev kondurtan" eski faşist yönetimler..
Nerede, Başbakan Erdoğan'ın bedava kitap uygulamasını azınlık okullarına da şamil kılan demokrat yönetim mantalitesi..
Evet şimdi gelelim üçüncü habere.. Vakit gazetesinin haberine göre, Demokrat Parti İzmir İl Başkanlığına "Çankaya'da başörtüsü istemiyoruz.." şeklindeki deklarasyona imza atan biri gelmiş..
Bu atama, DP'nin yeni seçilen kadrosunun nasıl bir antidemokrat şablona hapsolunduğunu gösteren bariz bir örnek elbetteBunda bir problem yok ve Vakit gazetesi haklı olarak bu atamaya isyan ediyor..
Fakat Vakit, haberin son cümlesinde diyor ki: "Açılımlarında bununla da yetinmeyen Demokrat Parti, İzmir il yönetiminde Musevilerin de görev alacağını deklare etti.."
Şimdi bu kadar doğru bir haberin son cümlesi böyle mi olmalıdır? "Bununla yetinmeyen.." demek ne demektir?
Museviler vatandaşımız değil mi? Museviler siyaset yapamaz mı? "Türbanlılar da Meclis'te olabilsin.." diye haklı olarak isyan ederken, bu engellemeleri yapanların ağzıyla konuşmak tutarlı bir tutum mudur?
Neticede bu ülke öyle bir ülke ki, genelevin pencereleri kilisenin pencerelerine bakar.. Çünkü kilise Ermenilerindir.. Eh Ermeniler de "gayrimilli" dir..
Ha, günahlarını almayalım, belki de bu izni veren geçmişteki yöneticiler "halisane" düşünüyordu ve belki de şöyle düşünüyordu:
"Ermeniler 'gayri milli'dir.. Kilisenin yanına genelev yaparsak belki ibadetten sonra geneleve gelirler ve bir de bakmışsın ki adamlar genelevde ilk kez 'milli' olmuşlar.. Fena mı olur?"!

http://www.takvim.com.tr/Yazarlar/fikriakyuz/2009/06/23/abant_platformunda_aklima_genelev_geldi
Yasal haklarınızı en üst seviyede koruyup kullanabilmeniz için önemli gördüğünüz konularda mutlaka profesyonel destek almanız, bu anlamda bir avukatla anlaşmanız kesinlikle tavsiye edilir.

Avukat

Sayın Fikri Akyüz'ü konuyu bu şekilde gündeme taşıdığı için tebrik ederim. Ancak sayın yazar oldukça eksik bilgilendirmiş: Bu genelevlerin hemen yanı başında Surp Pırgiç Ermeni Kilisesi, Eşkennaze Musevi Sinagogu ve Saint Benoit Lisesi bulunuyor. Yürüyerek beş dakika içinde ulaşabileceğiniz kadar yakın çevresinde Okçumusa İlköğretim Okulu, Avusturya Lisesi, Fransız Lisesi, Getronagan Ermeni Lisesi ve Karaköy Rum İlkokulu başta olmak üzere çok sayıda eğitim kurumu; Surp Kirkor Lusavuriç Gregorian Kilisesi, Kemankeş Karamustafapaşa Camii ve içinde Hz. Muhammed'in (a.s.) sahabelerinden bazı zatların da metfun bulunduğu(na inanılan) Yeraltı Camii başta olmak üzere çok sayıda ibadethane; Beyoğlu Göz Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Avusturya Sen Jorj Hastanesi ve Sen Bönua Dispanseri başta olmak üzere azımsanmayacak sayıda sağlık kurumu bulunmaktadır.

Ve ne hazindir ki, mensubu bulunduğum İstanbul Barosu bile genelevlere sadece on dakikalık bir yürüyüş mesafesinde bulunmaktadır!

Bu genelevler, kültür ve turizm yönünden İstanbul'un ilk akla gelen ilçelerinden birisi olan ve gündüz nüfusu bir milyonun üzerinde seyreden Beyoğlu İlçesinde faaliyet göstermektedir. Genelevlerin meskun olduğu çevre, çok yoğun bir iş hayatını ve yerleşik nüfusu içinde barındırmaktadır. Mevcut görüntünün bu haliyle ne kadar büyük bir yanlışlığa sebebiyet verdiğini, bölgede ne büyük sıkıntılara yol açtığını anlatmaya bile lüzum yoktur; gerçeklerin bu kadar yalın ve dehşetengiz bir tablo şeklinde toplumun önünde durduğu ender vakalardan biri karşısındayız!

Tüm bunlara ilaveten, bir süredir bölgede özellikle Kemeraltı Caddesiyle buluşan sokak başlarında, muhabbet tellallığı gibi iğrenç bir işi meslek (!) edinmiş bazı şahıslar tarafından buradan gelip geçmekte olan vatandaşlara işporta tezgahında mal satar gibi bir edayla kadınlarla para mukabili ilişki kurmaları teklif edilmekte, bölgenin asayiş ve huzuru ve özellikle civardaki onca okulda eğitim görmekte olan öğrencilerin ahlaki gelişimi bu yolla çok ciddi bir tahribata maruz bırakılmaktadır. Bu satırların yazarı sözü edilen olaylarla bizzat karşı karşıya kalmıştır, yani canlı şahididir.

Özetle, "genelev" gibi yerlerin kesinlikle kapatılması gerektiği görüşünde olan biri olarak (nitekim Avrupada İsveç gibi bazı ülkelerde bu tür mekanların kurulması yasaktır) yetkililere şu şekilde seslenmek istiyorum: Şayet genelevleri tümden kapatma gibi bir niyetiniz yoksa, yapmış olduğunuz kamu görevinin getirdiği yükümlülükleri de geçiyorum, İNSANİYET NAMINA genelevleri meskun mahallerin, eğitim ve sağlık kurumlarının ve ibadethanelerin uzağında, şehir dışındaki bölgelere taşıyınız! Bu kadarını olsun yapın hiç değilse!

kilimanjaro

Kadir Topbaş, Karaköy'deki genelevlerin bulunduğu alanların park ve dinlenme alanıyla belediye hizmet alanı olarak düzenleneceği yönündeki iddialara cevap verdi.

Saraçhane'deki Belediye Sarayı'nda belediyeye ait spor kulübünün voleybol ile karate dallarında başarılı ekiplerine hediye vererek tebrik eden İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş, basın mensuplarının çeşitli konulardaki sorularını yanıtladı.

Topbaş, Karaköy Zürafa Sokak ile Surp Pırgiç Ermeni Kilisesi yanındaki genelevlerin bulunduğu alanların park ve dinlenme alanıyla belediye hizmet alanı olarak düzenlenmesi'' konusundaki sorular üzerine şöyle konuştu:

''Spesifik bir konu olarak böyle bir gündemimiz yok. Bunu net olarak söyleyeyim. Biliyorsunuz, Beyoğlu Koruma Amaçlı İmar Planları yıllardır yapılıyor. Bu planların öngördüğü alanlarda, koruma kurulunda değerlendirmeler yapılmıştır. Taşınması şeklinde değil, ama bölgenin nasıl kullanılacağı şeklinde birtakım öngörüler belirleniyor. Her bölge için bu geçerlidir. Planının bütünlüğü içinde, bilimsel değerlendirmesi yapılmıştır. Bizim gündemimizde genelevlerin kapatılması veya bu bölgenin boşaltılması yok.''

Konunun henüz yeni olduğunu da vurgulayan Topbaş, ''Zaten daha askı süreci var. İtirazlar olur, itirazlar değerlendirilir ve tekrar gündeme gelir'' dedi.

http://www.haber7.com/haber/20090624/Kadir-Topbastan-genelev-yalanlamasi.php
Yasal haklarınızı en üst seviyede koruyup kullanabilmeniz için önemli gördüğünüz konularda mutlaka profesyonel destek almanız, bu anlamda bir avukatla anlaşmanız kesinlikle tavsiye edilir.

Avukat

Dünya Seks İşçileri Hakları Günü dolayısıyla Mevlana türbesine giden hayat kadınlarını temsilen konuşan Şefkad Der Başkanı, devletin kadın satıcılığı yaptığını belirterek Başbakan'a sözünü tutması çağrısında bulundu.

3 Mart Dünya Seks İşçileri Hakları Günü nedeni ile Konya'da düzenlenen dikkat çekici basın toplantısında Şefkat Der Başkanı Hayrettin Bulan önce Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ı ardından devletin genelev işletmeciliğini eleştirdi.

3 Mart Dünya Seks İşçileri Hakları Günü dolayısı ile Şefkat Kapısı Derneği tarafından Konya'da ilginç bir basın toplantısı düzenlendi. Basın toplantısı için Mevlana Hazretlerinin türbesinin de bulunduğu Mevlana müzesinin önünün seçilmesi dikkat çekti.

KEFENLİ, ZİNCİRLİ TOPLANTI

Üzerine kefeni simgeleyen beyaz çarşaf giymiş boyunlarından zincirli ve kimisinin yüzü değişik simgelerle boyanan hayat kadınlarının da katıldığı toplantıya Şefkat Der Genel Başkanı Hayrettin Bulan'ın Başbakan ve Devlete yönelik sarf ettiği ağır sözler damgasını vurdu.

100 BİNE YAKIN SEKS KÖLESİ VAR

Dünya da 30 milyon civarında hayat kadınının bulunduğunu ve bunların büyük bir bölümünün ise 18 yaşından küçük olduğunu dile getiren Hayrettin Bulan, "Türkiye de 60 ilde resmi genelev var. Türkiye de 3 bini gayri resmi olmak üzere toplam 100 bine yakın kadın seks köleliği yapmaktadır" dedi.

'HAYAT ONLARI BU YOLA İTİYOR'

Hayat kadınlarının bu yola isteyerek düşmediğini dile getiren Hayrettin Bulan "Siz hiç ben büyüyünce hayat kadını olacağım diyen bir kız çocuğu gördünüz ya da ilerdeki hedefim hayat kadını olmak diyen bir genç kıza rastladınız mı? Bu insanları bu iğrenç hayata iten yine toplum sorunları ve toplumun bizzat kendisidir. Bu insanlar aslında hayat kadını değil hayatı olmayan hayatsız kadınlardır. Onları bu iğrenç hayattan kurtarmak da onlara kurtaracağız sizi diyenlerin başlıca görevidir" dedi.

BAŞBAKAN SÖZÜNÜ TUTSUN

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı iken hayat kadınlarına onları bu hayattan kurtaracağına dair söz verdiğini belirterek Başbakan Erdoğan'a "Ey Başbakanımız genelev kadınlarına bir zamanlar bacılarım diyen sizleri kurtaracağım diyen Kasımpaşalı Tayyip abiye sesleniyoruz. Bu hayat kadınlarına sizi kurtaracağım dediğiniz zaman Belediye Başkanı idiniz şimdi Başbakan oldunuz. Bu kadınları unuttunuz mu?" hatırlatmasını yaptı.

'DEVLET DE KADIN SATIYOR'

Konuşmasının her geçen dakikasında daha da hararetlenen Hayrettin Bulan Devleti de ağır bir dille eleştirdi. Devletin Hayat kadınlarından özür dilemesini isteyen Bulan, "Devletin seks köleliği gerçeği ile yüzleşmesini ve bu hayat kadınlarından devletin özür dilemesini istiyoruz. Ayrıca başta Cumhurbaşkanı olmak üzere Başbakana, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanına ve tüm devlet yetkilileri ile Milletvekillerine soruyoruz. Bir kadını satan kişiye pezevenk deniyor. Peki devletin bir kadının satılması için mekân açmasına bu mekânın kapısına bekçi diye polis dikmesine viziteyi onaylayıp burada yapılan kadın ticaretinden vergi almasına ne denir? Buna ne isim verilir? " diyerek devleti ağır bir dille eleştirdi.

'NE OLURSAN OL GEL'

Mevlana müzesine ziyaret için gelen vatandaşların Bulan'ın basın açıklaması için Mevlana Müzesi önünü seçmesine tepki göstermesi üzerine Bulan "Biz 'Ne olursan ol gel' diyen Mevlana hazretlerinin huzurunda bu toplantıyı yapıyoruz. Bunun tek nedeni insan ayrımı yapmayan hoşgörüde sınır tanımayan Mevlana hazretlerinin hoşgörüsünün hatırlanmasını istememizdir" diye cevap verdi.

Toplantının son bölümünde hayat kadınları Mevlana müzesi önünde el açıp dua etti.

ZEDHABER-KONYA
http://www.haber7.com/haber/20100303/Devlet-kadin-saticiligi-yapiyor-elestirisi.php