Son yazılar

Welcome to Hukuk Forum Sitesi - Hukuk ve hayata dair her şey!. Please login or sign up.

01 Kasım 2024, 02:54:33

Login with username, password and session length
Üyeler
  • Toplam Üye: 4,219
  • Latest: sezai04
Stats
  • Toplam İleti: 8,881
  • Toplam Konu: 4,415
  • Online today: 20
  • Online ever: 648
  • (29 Eylül 2024, 09:37:03)
Çevrimiçi Kullanıcılar
Users: 0
Guests: 72
Total: 72

Beyin kanaması, teşhisi ve ön tedbiri, A. Raif ÖZTÜRK, moralhaber.net

Başlatan kilimanjaro, 27 Temmuz 2009, 18:33:02

« önceki - sonraki »

kilimanjaro

Gün geçmiyor ki bir iş kazası veya bir trafik kazası olmasın.

Sadece ekranlara yansıyanlardan anladığımız kadarıyla, ilk yardım konusunda maalesef pek bilinçli değiliz. Bu konuda da yardımlaşmak, bildiklerimizi paylaşmak veya hatırlatmak maksadıyla, bugün beyin kanaması hakkında ilginç bir olayı, ardından da teşhisini tahlil edeceğiz. Bu konuda yaptığımız yanlışların, ihmallerin ve düştüğümüz hataların ne kadar pahalıya mal olduğunu bir kez daha düşüneceğiz.

Önce, e-mailime gelen bir olayı, sizlerle paylaşmak istiyorum.

Birkaç aile birlikte karar vererek, güzide bir mekâna pikniğe giderler.

Çocuk yaştakiler eğlenirken, olgun yaştakiler bir taraftan öğle yemeği hazırlığına başlarlar. Ailenin genç gelini Sinem, mangal yaparken aniden ayağı takılır ve ağacın yanına düşer. Hemen Ambulans'a haber vermek istedilerse de Sinem çok hassas ruhlu bir kişi olduğundan, telâşı önlemek için buna karşı çıkar. Kendisini iyi hissettiğini ve düşmesine sebep olarak da, ayakkabılarının yeni olduğunu gösterir. Aile büyükleri de pek fazla ısrar etmezler. Biraz titrek ve solgun göründüğünden, yakınları üstünü başını temizlemeye yardımcı olurlar. Sinem, akşama kadar diğerleriyle birlikte neşeli görünmeye ve eğlenmeye devam eder. Akşam olunca da herkes normal olarak ve vedalaşarak, evlerine dönerler...

Birkaç saat sonra Sinem'in eşi, piknik arkadaşlarını arayıp Sinem'in fenalaştığını ve hastaneye kaldırıldığını haber verdi. Daha sonra öğrenildi ki, o akşam saat 23.00'te Sinem vefat etmiş. Meğer mangal yaparken düştüğü zaman, beyin kanaması geçirmiş...

*******

Şimdi düşünelim, buradaki insanların kusuru neydi acaba ve nerede hata yapıldı?

Eğer herhangi biri, Sinem'in bir beyin kanaması geçirdiğini anlasaydı, Sinem bugün hayatta olurdu. Değil mi?
Hiçbir şey Sinem'i geri getiremez, ancak hiç olmazsa bu durumdan ibret ve ders alarak, bizler böyle bir durumda nasıl davranmalıyız ve nasıl ön tedbirler alabiliriz?

Hiç olmazsa, bir travma geçiren kişide beyin kanaması olup olmadığını nasıl anlayabiliriz? Şimdi bunları tahlil edelim...

Beyin kanamalarını iki ana gurupta değerlendirebiliriz. Beyin içine olan kanamalar ve beyin dışına olan kanamalar.

Beyin kanaması sadece kazalarda veya herhangi bir travma ile olmaz. Tedavi edilmeyen yüksek tansiyon, ani bir zorlanma, alkol alımı, güneş çarpması, diyabet, aşırı stres veya heyecanlanma ile de, daha önce balonlaşan damar yırtılabilir.

Genç yaşlarda, beyin damarlarının cidarının zayıflaması sonucunda balonlaşması ve bu balonlaşan kısmın yırtılması neticesinde beyin kanaması oluşabilir. Damarlarda oluşan bu balonlara 'anevrizma' adı verilir. Anevrizma rüptürü, yani anevrizma yırtılması her yaşta veya aniden görülebilir. Önceden tespit edilmeleri pek mümkün değildir. Hastanın hiç bir şikâyeti de olmaz. Ancak, genelde travmalar sonucunda oluşurlar veya önceden mevcut ise yırtılabilirler.

Önemli olan öncelikle, beyin kanaması teşhisini koymaktır. Ve 3 saat içerisinde bunu tedavi ettirebilmektir.
Beyin kanaması belirtilerini anlamak pek de kolay değildir, ancak bunun için öncelikle aşağıdaki dört adımı her zaman akılda tutmak ve uygulamak gerekir.

Travma geçiren kişiyi, 45-60 derece eğimli bir yere oturtarak (ya da aynı derecede yatırarak) aşağıdaki aktiviteleri kendisinden sakince isteyiniz.

1.) Kişinin gülümsemesini isteyiniz. (eğer bunu yapamazsa, felç ihtimali düşünülmelidir.)
2.) Kişinin basit bir cümle söylemesini isteyiniz. "Bugün çok güzel bir gün..." gibi.
3.) Kişiden her iki kolunu birden kaldırmasını isteyiniz.
4.) Kişiden bir cümle yazmasını veya okumasını isteyiniz.
5.) Kişiden dilini dışarı çıkartmasını isteyiniz. Eğer dili yamulmuş ise bu da felç geçirdiğine işarettir...

Eğer kişi bu beş adımdan, sadece birini bile yerine getiremiyorsa, "lütfen" derhal acil Servise haber veriniz ve doktora da telefonda bu durumunu izah ediniz. (Çünkü bu maddelerde yazılanlar yalnızca bilgilendirme amaçlıdır, doktor teşhisi yerine geçmez.)

Beyin kanaması geçiren bir hasta, şayet bayılırsa ayıltmak için asla tokat vurulmamalıdır. Bu bilinçli hareketler 3 saat içerisinde, sevdiğinizi tekrar size kazandırabilir. Geçmiş olsun...

*******

Çok önemli bir husus daha var, ÖN TEDBİR:
Bir Amerikan sağlık dergisinde, beyin damarlarının cidarlarının güçlendirilmesi için, şu egzersizi hararetle tavsiye etmektedir.

1.)  Her sabah ve her akşam ayakta durarak, dizlerinizi kırmadan eğiliniz. Bu vaziyette 1'den 10'a kadar yavaş yavaş sayınız. Tekrar doğrulunuz.

2.)  4-5 Saniye dik durarak beyninize basınç yapan kanın süzülmesini bekleyiniz. Tekrar aynı şekilde eğilerek birinci hareket gibi eğiliniz ve sonra yine doğrulunuz.

Bu hareketleri her sabah 20, her akşam 20 defa tekrarlayınız. Bu şekilde beyin damarlarınız mukavemet kazanacak, sizleri anevrizma rüptürüne ve beyin kanaması riskine karşı güçlü kılacaktır...

Şimdi lütfen dikkat!

Bu hareketleri, ta'dil-i erkânına göre (yani yavaş, ağır ve usulünce) 5 vakit namaz kılan her Müslüman, her gün 120 defa tekrarlıyor. Üstelik de 12 yaşından beri her gün, hiç aksatmadan ve de 1400 yıldan beri. Amerikalılar ise daha yeni keşfetmişler...

Hadis-i şerifteki namazın tarifinde de; "rükûdan doğrulunca ve iki secde aralarında, vücut kanı süzülünceye kadar dik durma" ifadesi vardır. Secdede ise en az 3-5 veya 7 defa "sübhane rabbiyel e'lâ..." söylenmesi emredilmiştir. Acele namaz makbul olmadığı gibi, ibadetler de sadece Allahın c.c. rızası için yapılmalıdır.

Her ibadetin içine, binler hikmet gizleyen Rabbimize hamd ve şükürler olsun...

Saygıdeğer dostlarım.

Bu can, bu beden ve bu hayat, bizlere yüce Rabbimizden emanettir.

Bu emaneti kendisine teslim edinceye kadar, en iyi şekilde korumak zorundayız.

Ayrıca, başkalarına yardımcı olmak da hem bir nevi ibadet, hem de insanlık gereğidir. Bu nedenle yukarıdaki önemli maddeleri ezberleyelim, sevdiklerimize öğretelim ve mümkün ise bir yere asalım ki herkes istifade etsin...

Hepinize sevgiler, saygılar ve sağlıklı günler dilerim.

http://www.moralhaber.net/yazidetay.php?Yazi_id=5946&yazar=142
Yasal haklarınızı en üst seviyede koruyup kullanabilmeniz için önemli gördüğünüz konularda mutlaka profesyonel destek almanız, bu anlamda bir avukatla anlaşmanız kesinlikle tavsiye edilir.

kilimanjaro

Alıntı YapŞimdi lütfen dikkat!

Bu hareketleri, ta'dil-i erkânına göre (yani yavaş, ağır ve usulünce) 5 vakit namaz kılan her Müslüman, her gün 120 defa tekrarlıyor. Üstelik de 12 yaşından beri her gün, hiç aksatmadan ve de 1400 yıldan beri. Amerikalılar ise daha yeni keşfetmişler...

Hadis-i şerifteki namazın tarifinde de; "rükûdan doğrulunca ve iki secde aralarında, vücut kanı süzülünceye kadar dik durma" ifadesi vardır. Secdede ise en az 3-5 veya 7 defa "sübhane rabbiyel e'lâ..." söylenmesi emredilmiştir. Acele namaz makbul olmadığı gibi, ibadetler de sadece Allahın c.c. rızası için yapılmalıdır.

Her ibadetin içine, binler hikmet gizleyen Rabbimize hamd ve şükürler olsun...

Geçenlerde Profesör Doktor Leonard Deuech'un bi kitabı elime geçti. Daha önce adını bile duymamıştım. Ama uzun yaşamdan, sağlıkdan, inancın yaşamdaki yerinden söz ettiğini gördüm şöyle bir karıştırınca.

Kitabın 117'nci sayfasında şunu diyor ruh bilimci Prof Deuch:

'Dünyada yapılan bütün araştırmalar, eklem ağrıları, kalça kemiklerinde ve kaslarda ortaya çıkan sorunların en az Müslümanlar'da görüldüğünü belirtiyor. Bunun nedeni de namaz. Çünkü namaz kılarken yaptığınız hareketler vücudunuzun çalışmasına, kasların güçlenmesine ve iç huzura kavuşmanıza neden oluyor... İç huzur da birçok hastalıkla başa çıkmak için birebirdir... Onun için, namaz kılmayı öğrenin. Müslüman olmasanız da ibadetinizi yaparken, namaz kılarak yapın... Ben, Katolik olmama rağmen 15 yıldır namaz kılıyor ve Hazreti Muhammed'e de, Hazreti İsa'ya ettiğim gibi dua ediyorum. Yaşım 73. Bugüne değin ne bir eklem ne bir kas ağrısı çektim.'

İlginç bir gözlem... Elbette biz Müslümanlar için Namaz kılmanın nedenleri jimnastik yapmak ya da spor salonlarına para ödememek değil! Ama bir Katolik'in bu gözlemleri bile, bundan 1400 yıl önce başlayan bir uygulamanın ne denli akılcı ve insanlar için yararlı olduğunu gösteriyor.

İnancın insan yaşamındaki yerine gelince: Ben kim olursanız olun, inançsız insanı meyve vermeyen bir ağaca, çiçek açmayan bir bitkiye benzetirim.

En mutlu anınızda Tanrıya şükredersiniz...dara düştüğünüzde ondan medet umarsınız...sonra da varlığını yadsımaya değin götürürsünüz işi ya, neyse

Epikür Felsefesi, ' her gününü son gününmüş gibi yaşa...böylece bir yaşam boyu son günlerin olur..' der. Bu, vur patlasın çal oynasın diye diye, salt kendinizi düşünerek yaşayın demenin yaldızlı bir tanımlamasıdır, o kadar! İnanç sizi ayakta tutan, bir çok güçlüğe karşı koruyan bir kalkandır aynı zamanda.

Bilmem aynı fikirde misiniz?

http://www.stargazete.com/gazete/yazar/aziz-ustel/prof-deuch-musluman-olmasaniz-da-namaz-kilin-haber-184464.htm
Yasal haklarınızı en üst seviyede koruyup kullanabilmeniz için önemli gördüğünüz konularda mutlaka profesyonel destek almanız, bu anlamda bir avukatla anlaşmanız kesinlikle tavsiye edilir.