Yargıtay 13.Hukuk Dairesinin 15.11.2012 tarih 2012/25177-25689 E-K sayılı bozma kararında
KARAR
DAVACI ; davalının, davacı bankanın Kırşehir Şubesinden Kredi Kullandığını, kullanmış olduğu krediden yapılandırma bedeli altında tahsil edilen 2768.08 TL'nin tarafına iadesi talebiyle yaptığı müracaat neticesinde, Kırşehir Tüketici Sorunları Hakem Heyetinin 02.04.2012 tarih ve 536 karar sayılı kararı ile söz konusu meblağın davalıya iade edilmesine karar verildiğini, ilgili kararın hukuka aykırı olduğunu belirtirek bu nedenle Kırşehir Tüketici Sorunları Hakem Heyeti Başkanlığının 536 karar sayılı 02/04/2012 tarihli kararının iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
DAVALI: Davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece; davacı bankanın dava konusu giderlerin kredinin verilmesinde veya yeniden yapılandırılmasında zorunlu masraf niteliğinde bulunduğu hususunu kanıtlayamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.
1-) Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-) Standart sözleşmeler içeriğini kısmen veya tamamen genel işlem koşullarının oluşturduğu, tarafların karşılıklı müzakareleri sonucu değil, aksine, tarafların biri veya üçüncü kişi tarafından önceden hazırlanmış hükümlerin kullanıldığı sözleşme tipi olarak tanımlanmakta olup, 4077 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun'un 4822 Sayılı Kanunla Değişik 6.Maddesi ile, Avrupa Konseyinin 05.04.1993 tarihli, 1993/AET yönergesinde ve bu yönergeyi iç hukuklarına aktaran Avrupa Birliği ülkelerinde, standart sözleşmelerde yer alan hükümlerin özellikle bu sözleşmelerin içeriğini oluşturan genel işlem koşullarının, haksız şart olduğuna ilişkin bir karine öngürülmüştür.
Tüketicinin Korunması Hakkkında Kanunun 6.maddesinin 3.fıkrasına göre " Bir sözleşme şartı önceden hazırlanmışsa ve özellikle standart sözleşmede yer alması nedeniyle tüketici içeriğine etki edememişse, o sözleşme şartının tüketiciyle müzakare edilemediği kabul edilir.Sözleşmenin bütün olarak değerlendirilmesinden, standart sözleşme olduğu sonucuna varılırsa, bu sözleşmedeki bir şartın belirli unsurlarının veya münferit bir hükmünün müzakare edilmiş olması, sözleşmenin kalan kısmına bu maddenin uygulanmasını engellemez" hükmü yer almaktadır.
Yine 4077 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun'un 4822 Sayılı Kanunla değişik 6.Maddesi ile sözleşmelerdeki " haksız şartı" kurumu düzenlenmiş ve satıcı ve sağlayıcının tüketiciyle müzakere etmeden, tek taraflı olarak sözleşmeye koyduğu, tarafların sözleşmeden doğan hak ve yükümlülüklerinde iyi niyet kurallarına aykırı düşecek biçimde tüketici aleyhine dengesizliğe neden olan sözleşme koşullarının haksız şart olup, taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu her türlü sözleşmede yer alan haksız şartlar tüketici için bağlayıcı olmadığı belirtilerek, satıcı veya sağlayacının, bir standart şartın münferiden tartışıldığını ileri sürüyorsa, bunu ispat yükünün ise ona ait olduğu belirtilmiştir. 4077 Sayılı Kanunun değişik 6. ve 31. maddelerine dayanılarak hazırlanan tüketici sözleşmelerindeki Haksız ŞArtlar Hakkında Yönetmeliğin 7.Maddesinde ise "satıcı, sağlayıcı veya kredi veren tarafından tüketici ile akdedilen sözleşmede kullanılan haksız şartların batıl olduğu" hükmü getirilmiştir. Ne varki incelenen dosya içeriğine göre, davalıdan yapılan tahsilatlar içerisinde, dosya masrafı ve komisyon ödemeleri dışında, sözleşme kapsamında alınan sigorta pirim bedelinin de bulunduğu anlaşılmaktadır.
Hemen belirtmek gerekir ki; her ne kadar mahkemece, kredi sözleşmesi kapsamında yapılan hayat sigortasına ilişkin hükümlerin ve bu kapsamda alınan sigorta priminin davacıdan tahsil edilmesinin tüketici aleyhine haksız şart oluşturduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verildiği anlaşılmakta ise de, bir sözleşme hükmünün haksız şart olarak kabulü için gerekli bulunan açık ve haksız oransızlık unsurunun gerçekleşen somut olayda bulunmadığı anlaşılmaktadır. Zira sözleşmenin bir hükmünün, tüketicinin bir menfatini ihlal etmekle birlikte, ona önemli avantajlar da sağladığı anlaşılıyor ise bu kaydın tüketicinin zararına olduğunu söylemek olanaklı değildir.
Davacı bankanın kredi borçlusuna hayat sigortası yaptırmasındaki asıl amacının, kredi borucunu teminat altına almak olduğu ve hayat sigortası nedeni ile kredi borçlusunun belli bir prim ödeme borcu altına girdiği anlaşılmakla birlikte, hayat sigortası kapsamına alınmasında davalı sigortalının da bir menfaatinin olduğu açıktır. Hal böyle olunca, sözleşme kapsamında davalıdan tahsil edilen sigorta primlerine ilişkin kayıtların haksız şart niteliğinde olduğu gerekçesiyle ödenen primlerin davalından tahsiline karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bozma nedenidir.
SONUÇ : Yukarıda 1.Bentte açıklanan nedenlerle davacının sair temyiz itirazlarının REDDİNE, 2.bentte açıklanan nedenle davacının temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, HUMK'nun 440/111-2 maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere 15.11.2012 tarihinde oy birliği ile karar verildi.
Yargıtay ilamı yukarıdaki gibidir. Dosya tüketici mahkemesinde yeni esas numarası alarak 13.03.2013 tarihine duruşma günü verilmiştir. Bu aşamada nasıl bir yol izlemeleyim.
KARAR
DAVACI ; davalının, davacı bankanın Kırşehir Şubesinden Kredi Kullandığını, kullanmış olduğu krediden yapılandırma bedeli altında tahsil edilen 2768.08 TL'nin tarafına iadesi talebiyle yaptığı müracaat neticesinde, Kırşehir Tüketici Sorunları Hakem Heyetinin 02.04.2012 tarih ve 536 karar sayılı kararı ile söz konusu meblağın davalıya iade edilmesine karar verildiğini, ilgili kararın hukuka aykırı olduğunu belirtirek bu nedenle Kırşehir Tüketici Sorunları Hakem Heyeti Başkanlığının 536 karar sayılı 02/04/2012 tarihli kararının iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
DAVALI: Davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece; davacı bankanın dava konusu giderlerin kredinin verilmesinde veya yeniden yapılandırılmasında zorunlu masraf niteliğinde bulunduğu hususunu kanıtlayamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.
1-) Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-) Standart sözleşmeler içeriğini kısmen veya tamamen genel işlem koşullarının oluşturduğu, tarafların karşılıklı müzakareleri sonucu değil, aksine, tarafların biri veya üçüncü kişi tarafından önceden hazırlanmış hükümlerin kullanıldığı sözleşme tipi olarak tanımlanmakta olup, 4077 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun'un 4822 Sayılı Kanunla Değişik 6.Maddesi ile, Avrupa Konseyinin 05.04.1993 tarihli, 1993/AET yönergesinde ve bu yönergeyi iç hukuklarına aktaran Avrupa Birliği ülkelerinde, standart sözleşmelerde yer alan hükümlerin özellikle bu sözleşmelerin içeriğini oluşturan genel işlem koşullarının, haksız şart olduğuna ilişkin bir karine öngürülmüştür.
Tüketicinin Korunması Hakkkında Kanunun 6.maddesinin 3.fıkrasına göre " Bir sözleşme şartı önceden hazırlanmışsa ve özellikle standart sözleşmede yer alması nedeniyle tüketici içeriğine etki edememişse, o sözleşme şartının tüketiciyle müzakare edilemediği kabul edilir.Sözleşmenin bütün olarak değerlendirilmesinden, standart sözleşme olduğu sonucuna varılırsa, bu sözleşmedeki bir şartın belirli unsurlarının veya münferit bir hükmünün müzakare edilmiş olması, sözleşmenin kalan kısmına bu maddenin uygulanmasını engellemez" hükmü yer almaktadır.
Yine 4077 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun'un 4822 Sayılı Kanunla değişik 6.Maddesi ile sözleşmelerdeki " haksız şartı" kurumu düzenlenmiş ve satıcı ve sağlayıcının tüketiciyle müzakere etmeden, tek taraflı olarak sözleşmeye koyduğu, tarafların sözleşmeden doğan hak ve yükümlülüklerinde iyi niyet kurallarına aykırı düşecek biçimde tüketici aleyhine dengesizliğe neden olan sözleşme koşullarının haksız şart olup, taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu her türlü sözleşmede yer alan haksız şartlar tüketici için bağlayıcı olmadığı belirtilerek, satıcı veya sağlayacının, bir standart şartın münferiden tartışıldığını ileri sürüyorsa, bunu ispat yükünün ise ona ait olduğu belirtilmiştir. 4077 Sayılı Kanunun değişik 6. ve 31. maddelerine dayanılarak hazırlanan tüketici sözleşmelerindeki Haksız ŞArtlar Hakkında Yönetmeliğin 7.Maddesinde ise "satıcı, sağlayıcı veya kredi veren tarafından tüketici ile akdedilen sözleşmede kullanılan haksız şartların batıl olduğu" hükmü getirilmiştir. Ne varki incelenen dosya içeriğine göre, davalıdan yapılan tahsilatlar içerisinde, dosya masrafı ve komisyon ödemeleri dışında, sözleşme kapsamında alınan sigorta pirim bedelinin de bulunduğu anlaşılmaktadır.
Hemen belirtmek gerekir ki; her ne kadar mahkemece, kredi sözleşmesi kapsamında yapılan hayat sigortasına ilişkin hükümlerin ve bu kapsamda alınan sigorta priminin davacıdan tahsil edilmesinin tüketici aleyhine haksız şart oluşturduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verildiği anlaşılmakta ise de, bir sözleşme hükmünün haksız şart olarak kabulü için gerekli bulunan açık ve haksız oransızlık unsurunun gerçekleşen somut olayda bulunmadığı anlaşılmaktadır. Zira sözleşmenin bir hükmünün, tüketicinin bir menfatini ihlal etmekle birlikte, ona önemli avantajlar da sağladığı anlaşılıyor ise bu kaydın tüketicinin zararına olduğunu söylemek olanaklı değildir.
Davacı bankanın kredi borçlusuna hayat sigortası yaptırmasındaki asıl amacının, kredi borucunu teminat altına almak olduğu ve hayat sigortası nedeni ile kredi borçlusunun belli bir prim ödeme borcu altına girdiği anlaşılmakla birlikte, hayat sigortası kapsamına alınmasında davalı sigortalının da bir menfaatinin olduğu açıktır. Hal böyle olunca, sözleşme kapsamında davalıdan tahsil edilen sigorta primlerine ilişkin kayıtların haksız şart niteliğinde olduğu gerekçesiyle ödenen primlerin davalından tahsiline karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bozma nedenidir.
SONUÇ : Yukarıda 1.Bentte açıklanan nedenlerle davacının sair temyiz itirazlarının REDDİNE, 2.bentte açıklanan nedenle davacının temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, HUMK'nun 440/111-2 maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere 15.11.2012 tarihinde oy birliği ile karar verildi.
Yargıtay ilamı yukarıdaki gibidir. Dosya tüketici mahkemesinde yeni esas numarası alarak 13.03.2013 tarihine duruşma günü verilmiştir. Bu aşamada nasıl bir yol izlemeleyim.