Haberler:

Hukuk Forumumuza Hoşgeldiniz

Ana Menü
Menü

İletileri Göster

Bu özellik size üyenin attığı tüm iletileri gösterme olanağı sağlayacaktır. Not sadece size izin verilen bölümlerdeki iletilerini görebilirsiniz.

İletileri Göster Menü

Konular - de_legibus

#1
2018 Yılı Programının Uygulanması, Koordinasyonu ve İzlenmesine Dair Bakanlar Kurulu Kararı Eki, Resmi Gazete'nin mükerrer sayısında yayımlandı.

Yatırım hedefleri doğrultusunda hazırlanan "2018 Yılı Yatırım Programı"nda proje tutarı 804,6 milyar lira, 2017 sonu kümülatif harcaması 308,2 milyar lira, 2018 ödeneği ise 88 milyar lira olan 3 bin 212 proje yer aldı.

Buna göre, program, Onuncu Kalkınma Planı'nda, 2018-2020 Orta Vadeli Programı'nda ve 2018 Yılı Programı'nda öngörülen hedefler doğrultusunda hazırlandı.

Yatırım programında proje tutarı 804,6 milyar lira, 2017 sonu kümülatif harcaması 308,2 milyar lira, 2018 ödeneği ise 88 milyar lira olan 3 bin 212 proje yer aldı.

2018 Yılı Yatırım Programı'nda, genel bütçe kapsamındaki kamu i̇dareleri, özel bütçe kapsamındaki kamu i̇dareleri, düzenleyici ve denetleyici kurumlar, kamu payı yüzde 50'nin üzerindeki i̇ktisadi devlet teşekkülleri ve kamu i̇ktisadi kuruluşları ile bunların bağlı ortaklıkları, özelleştirme kapsamına alınan kuruluşlar, sosyal güvenlik kurumları, döner sermayeli kuruluşlar, İller Bankası, dış proje kredisi kullanan büyükşehir belediyeleri ile diğer belediyeler tarafından gerçekleştirilecek yatırım projeleri sektörel bazda düzenlendi.

Yatırım projeleri, "etüd proje işleri", "devam eden projeler" ve "yeni projeler" olarak tasnif edildi. Her proje için proje numarası, adı, yeri, karakteristiği, başlama ve bitiş tarihi, proje tutarı, 2017 sonuna kadar tahmini harcama miktarı ve 2018 yılı ödeneği ayrı ayrı gösterildi.

2018 Yılı Yatırım Programı, 2018 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı'nın yasalaşması sürecinde TBMM tarafından yapılan değişiklikleri kapsıyor.

Kuruluşların 2018 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu'nda yer alan sermaye transferi ödeneklerinden sadece kamu yatırımı niteliğini taşıyanlar, kuruluş ve sektör yatırım ödeneği toplamına dahil edilerek, kamu yatırımı niteliğinde olmayıp kamu sektörü dışına transfer niteliğinde olan ödeneklerin bir kısmı ise kuruluş ve sektör yatırım toplamına dahil edilmeden 2018 Yılı Yatırım Programı ile ilişkilendirildi. Genel ve özel bütçe kapsamındaki kamu idarelerinin yatırım ödeneklerine, yatırımlarla ilgili personel giderleri ile gayrimenkul alımı ve kamulaştırma ödenekleri ile şehir hastanelerinin kira ödemeleri dahil edilmedi.

Düzenleyici ve denetleyici kurumların gayrimenkul alımı ve kamulaştırma ödenekleri hariç olmak üzere, yatırım nitelikli projelerine bilgi amacıyla 2018 Yılı Yatırım Programı'nda yer verildi.

2018 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu'nda "Köylerin Altyapısının Desteklenmesi Projesi (KÖYDES)" kapsamında köylerin altyapı ihtiyaçları için il özel idareleri ve/veya köylere hizmet götürme birliklerine kullandırılmak üzere Maliye Bakanlığı bütçesinin ilgili tertibinde 900 milyon lira ödenek tahsis edildi. Yatırım programı toplamına dahil olmayan ödeneğin kullanımı, 2018 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu'nun hükümleri çerçevesinde gerçekleştirilecek. Bu ödenek ile ihtiyaç halinde yıl içinde aktarılacak ilave ödeneğin il ve ilçe bazında dağılımı, kullandırılması, izlenmesi ve denetimine ilişkin esas ve usuller, İçişleri Bakanlığının teklifi ve Maliye Bakanlığının görüşü üzerine Yüksek Planlama Kurulu tarafından karara bağlanacak.

Söz konusu ödeneklerde yıl içinde ihtiyaç duyulacak revizyonlar, 2018 Yılı Programının Uygulanması, Koordinasyonu ve İzlenmesine Dair Bakanlar Kurulu Kararı'ndaki hükümlere tabi olmayacak.

2018 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu'nda, Su Kanalizasyon ve Altyapı Projesi (SUKAP) kapsamında belediyelerin içme suyu ve atıksu projelerini gerçekleştirmek üzere İller Bankası Anonim Şirketine tahakkuk ettirilmek üzere Maliye Bakanlığı bütçesinin ilgili tertibinde 719 milyon 270 bin lira ödenek tahsis edildi.

Söz konusu ödenek yatırım programı toplamlarına dahil olmayıp, kullanımı 2018 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu hükümleri çerçevesinde gerçekleştirilecek.

SUKAP için tahsis edilen bu ödeneğin belediyeler bazında dağılımı, kullandırılması, izlenmesi ve denetimine ilişkin esas ve usuller, Yüksek Planlama Kurulu tarafından kararlaştırılacak.
#2
17 Ocak 2018 tarihli Resmi Gazete'de Zorunlu Deprem Sigortası Tarife ve Talimat Tebliğinde değişiklik yapılmasına ilişkin tebliğ yayımlandı. Tebliğ ile 2018 yılında uygulanacak DASK ücretleri belli oldu. 

Yayımlanan tebliğe göre her halükarda deprem risk bölgesine göre göre birinci bölgeden beşinci bölgeye sırasıyla 95 TL, 70 TL, 55 TL, 45 TL ve 35 TL'den az olamayacak.

Aynı Tebliğin 3 üncü maddesinin birinci fıkrasında yer alan "170 bin TL" ibaresi "190 bin TL" olarak değiştirilmiştir. Yani DASK kapsamında bir mesken için belirlenecek azami teminat tutarı 20 bin lira arttırılmış oldu.

Aynı Tebliğin 3 üncü maddesinin birinci fıkrasına göre sigorta bedeli hesabına esas metrekare fiyatları aşaıdaki gibidir,

– Çelik / Betonarme Karkas Yapılar: 890 TL
– Yığma Kagir Yapılar: 635 TL
– Diğer Yapılar: 310 TL

2017 yılında ise çelik/betonarme yapılardan 750 TL, yığma kagir yapılardan 540 TL ve diğer yapılardan ise 275 TL tahsil edilmişti.
#3
İŞ MAHKEMELERİ KANUNU

Kanun No. 7036                                                                                             
Kabul Tarihi: 12/10/2017

Amaç

MADDE 1- (1) Bu Kanunun amacı; iş mahkemelerinin kuruluş, görev, yetki ve yargılama usulünü düzenlemektir.

İş mahkemelerinin kuruluşu

MADDE 2- (1) İş mahkemeleri, Hâkimler ve Savcılar Kurulunun olumlu görüşü alınarak, tek hâkimli ve asliye mahkemesi derecesinde Adalet Bakanlığınca lüzum görülen yerlerde kurulur. Bu mahkemelerin yargı çevresi, 26/9/2004 tarihli ve 5235 sayılı Adlî Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanun hükümlerine göre belirlenir.

(2) İş durumunun gerekli kıldığı yerlerde iş mahkemelerinin birden fazla dairesi oluşturulabilir. Bu daireler numaralandırılır. İhtisaslaşmanın sağlanması amacıyla, gelen işlerin yoğunluğu ve niteliği dikkate alınarak, daireler arasındaki iş dağılımı Hâkimler ve Savcılar Kurulu tarafından belirlenebilir. Bu kararlar Resmî Gazete'de yayımlanır. Daireler, tevzi edilen davalara bakmak zorundadır.

(3) İş mahkemesi kurulmamış olan yerlerde bu mahkemenin görev alanına giren dava ve işlere, o yerdeki asliye hukuk mahkemesince, bu Kanundaki usul ve esaslara göre bakılır.

Dava şartı olarak arabuluculuk

MADDE 3- (1) Kanuna, bireysel veya toplu iş sözleşmesine dayanan işçi veya işveren alacağı ve tazminatı ile işe iade talebiyle açılan davalarda, arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır.

(2) Davacı, arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini dava dilekçesine eklemek zorundadır. Bu zorunluluğa uyulmaması hâlinde mahkemece davacıya, son tutanağın bir haftalık kesin süre içinde mahkemeye sunulması gerektiği, aksi takdirde davanın usulden reddedileceği ihtarını içeren davetiye gönderilir. İhtarın gereği yerine getirilmez ise dava dilekçesi karşı tarafa tebliğe çıkarılmaksızın davanın usulden reddine karar verilir. Arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması hâlinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilir.

(3) İş kazası veya meslek hastalığından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat ile bunlarla ilgili tespit, itiraz ve rücu davaları hakkında birinci fıkra hükmü uygulanmaz.

(4) Arabuluculuk Daire Başkanlığı, sicile kayıtlı arabuluculardan bu madde uyarınca arabuluculuk yapmak isteyenleri, varsa uzmanlık alanlarını da belirterek, görev yapmak istedikleri adli yargı ilk derece mahkemesi adalet komisyonlarına göre listeler ve listeleri ilgili komisyon başkanlıklarına bildirir. Komisyon başkanlıkları, bu listeleri kendi yargı çevrelerindeki arabuluculuk bürolarına, arabuluculuk bürosu kurulmayan yerlerde ise görevlendirecekleri sulh hukuk mahkemesi yazı işleri müdürlüğüne gönderir.

(5) Başvuru karşı tarafın, karşı taraf birden fazla ise bunlardan birinin yerleşim yerindeki veya işin yapıldığı yerdeki arabuluculuk bürosuna, arabuluculuk bürosu kurulmayan yerlerde ise görevlendirilen yazı işleri müdürlüğüne yapılır.

(6) Arabulucu, komisyon başkanlıklarına bildirilen listeden büro tarafından belirlenir. Ancak tarafların listede yer alan herhangi bir arabulucu üzerinde anlaşmaları hâlinde bu arabulucu görevlendirilir.

(7) Başvuran taraf, kendisine ve elinde bulunması hâlinde karşı tarafa ait her türlü iletişim bilgisini arabuluculuk bürosuna verir. Büro, tarafların resmi kayıtlarda yer alan iletişim bilgilerini araştırmaya da yetkilidir. İlgili kurum ve kuruluşlar, büro tarafından talep edilen bilgi ve belgeleri vermekle yükümlüdür.

(8) Taraflara ait iletişim bilgileri, görevlendirilen arabulucuya büro tarafından verilir. Arabulucu bu iletişim bilgilerini esas alır, ihtiyaç duyduğunda kendiliğinden araştırma da yapabilir. Elindeki bilgiler itibarıyla her türlü iletişim vasıtasını kullanarak görevlendirme konusunda tarafları bilgilendirir ve ilk toplantıya davet eder.  Bilgilendirme ve davete ilişkin işlemlerini belgeye bağlar.

(9) Arabulucu, görevlendirmeyi yapan büronun yetkili olup olmadığını kendiliğinden dikkate alamaz. Karşı taraf en geç ilk toplantıda, yerleşim yeri ve işin yapıldığı yere ilişkin belgelerini sunmak suretiyle arabuluculuk bürosunun yetkisine itiraz edebilir. Bu durumda arabulucu, dosyayı derhâl ilgili sulh hukuk mahkemesine gönderilmek üzere büroya teslim eder. Mahkeme, harç alınmaksızın dosya üzerinden yapacağı inceleme sonunda yetkili büroyu kesin olarak karara bağlar ve dosyayı büroya iade eder. Mahkeme kararı büro tarafından 11/2/1959 tarihli ve 7201 sayılı Tebligat Kanunu hükümleri uyarınca taraflara tebliğ edilir. Yetki itirazının reddi durumunda aynı arabulucu yeniden görevlendirilir ve onuncu fıkrada belirtilen süreler yeni görevlendirme tarihinden başlar. Yetki itirazının kabulü durumunda ise kararın tebliğinden itibaren bir hafta içinde yetkili büroya başvurulabilir. Bu takdirde yetkisiz büroya başvurma tarihi yetkili büroya başvurma tarihi olarak kabul edilir. Yetkili büro, altıncı fıkra uyarınca arabulucu görevlendirir.

(10) Arabulucu, yapılan başvuruyu görevlendirildiği tarihten itibaren üç hafta içinde sonuçlandırır. Bu süre zorunlu hâllerde arabulucu tarafından en fazla bir hafta uzatılabilir.

(11) Arabulucu, taraflara ulaşılamaması, taraflar katılmadığı için görüşme yapılamaması yahut yapılan görüşmeler sonucunda anlaşmaya varılması veya varılamaması hâllerinde arabuluculuk faaliyetini sona erdirir ve son tutanağı düzenleyerek durumu derhâl arabuluculuk bürosuna bildirir.

(12) Taraflardan birinin geçerli bir mazeret göstermeksizin ilk toplantıya katılmaması sebebiyle arabuluculuk faaliyetinin sona ermesi durumunda toplantıya katılmayan taraf, son tutanakta belirtilir ve bu taraf davada kısmen veya tamamen haklı çıksa bile yargılama giderinin tamamından sorumlu tutulur. Ayrıca bu taraf lehine vekalet ücretine hükmedilmez. Her iki tarafın da ilk toplantıya katılmaması sebebiyle sona eren arabuluculuk faaliyeti üzerine açılacak davalarda tarafların yaptıkları yargılama giderleri kendi üzerlerinde bırakılır.

(13) Tarafların arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaları hâlinde, arabuluculuk ücreti, Arabuluculuk Asgari Ücret Tarifesinin eki Arabuluculuk Ücret Tarifesinin İkinci Kısmına göre aksi kararlaştırılmadıkça taraflarca eşit şekilde karşılanır. Bu durumda ücret, Tarifenin Birinci Kısmında belirlenen iki saatlik ücret tutarından az olamaz. İşe iade talebiyle yapılan görüşmelerde tarafların anlaşmaları durumunda, arabulucuya ödenecek ücretin belirlenmesinde işçiye işe başlatılmaması hâlinde ödenecek tazminat miktarı ile çalıştırılmadığı süre için ödenecek ücret ve diğer haklarının toplamı, Tarifenin İkinci Kısmı uyarınca üzerinde anlaşılan miktar olarak kabul edilir.

(14) Arabuluculuk faaliyeti sonunda taraflara ulaşılamaması, taraflar katılmadığı için görüşme yapılamaması veya iki saatten az süren görüşmeler sonunda tarafların anlaşamamaları hâllerinde, iki saatlik ücret tutarı Tarifenin Birinci Kısmına göre Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenir. İki saatten fazla süren görüşmeler sonunda tarafların anlaşamamaları hâlinde ise iki saati aşan kısma ilişkin ücret aksi kararlaştırılmadıkça taraflarca eşit şekilde Tarifenin Birinci Kısmına göre karşılanır. Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen ve taraflarca karşılanan arabuluculuk ücreti, yargılama giderlerinden sayılır.

(15) Asıl işveren-alt işveren ilişkisinin varlığı hâlinde işe iade talebiyle arabulucuya başvurulduğunda, anlaşmanın gerçekleşebilmesi için işverenlerin arabuluculuk görüşmelerine birlikte katılmaları ve iradelerinin birbirine uygun olması aranır.

(16) Bu madde uyarınca arabuluculuk bürosu tarafından yapılması gereken zaruri giderler; arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılması hâlinde anlaşma uyarınca taraflarca ödenmek, anlaşmaya varılamaması hâlinde ise ileride haksız çıkacak taraftan tahsil olunmak üzere Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanır.

(17) Arabuluculuk bürosuna başvurulmasından son tutanağın düzenlendiği tarihe kadar geçen sürede zamanaşımı durur ve hak düşürücü süre işlemez.

(18) Arabuluculuk görüşmelerine taraflar bizzat, kanuni temsilcileri veya avukatları aracılığıyla katılabilirler. İşverenin yazılı belgeyle yetkilendirdiği çalışanı da görüşmelerde işvereni temsil edebilir ve son tutanağı imzalayabilir.

(19) Arabuluculuk görüşmeleri, taraflarca aksi kararlaştırılmadıkça, arabulucuyu görevlendiren büronun bağlı bulunduğu adli yargı ilk derece mahkemesi adalet komisyonunun yetki alanı içinde yürütülür.

(20) 13/6/1952 tarihli ve 5953 sayılı Basın Mesleğinde Çalışanlarla Çalıştıranlar Arasındaki Münasebetlerin Tanzimi Hakkında Kanunda düzenlenen gazeteci ile 20/4/1967 tarihli ve 854 sayılı Deniz İş Kanununda düzenlenen gemiadamı, bu madde kapsamında işçi sayılır.

(21) Bu maddede hüküm bulunmayan hâllerde niteliğine uygun düştüğü ölçüde 7/6/2012 tarihli ve 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu hükümleri uygulanır.

(22) Arabuluculuğa başvuru usulü, arabulucunun görevlendirilmesi ve arabuluculuk görüşmelerine ilişkin diğer hususlar Adalet Bakanlığınca yürürlüğe konulan yönetmelikle belirlenir.

Sosyal Güvenlik Kurumuna başvuru zorunluluğu

MADDE 4- (1) 31/5/2006 tarihli ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ile diğer sosyal güvenlik mevzuatından kaynaklanan uyuşmazlıklarda, hizmet akdine tabi çalışmaları nedeniyle zorunlu sigortalılık sürelerinin tespiti talepleri hariç olmak üzere, dava açılmadan önce Sosyal Güvenlik Kurumuna başvurulması zorunludur. Diğer kanunlarda öngörülen süreler saklı kalmak kaydıyla yapılan başvuruya altmış gün içinde Kurumca cevap verilmezse talep reddedilmiş sayılır. Kuruma karşı dava açılabilmesi için taleplerin reddedilmesi veya reddedilmiş sayılması şarttır. Kuruma başvuruda geçirilecek süre zamanaşımı ve hak düşürücü sürelerin hesaplanmasında dikkate alınmaz.

(2) Hizmet akdine tabi çalışmaları nedeniyle zorunlu sigortalılık sürelerinin tespiti talebi ile işveren aleyhine açılan davalarda, dava Kuruma resen ihbar edilir. İhbar üzerine davaya davalı yanında ferî müdahil olarak katılan Kurum, yanında katıldığı taraf başvurmasa dahi kanun yoluna başvurabilir. Kurum, yargılama sonucu verilecek kararı kesinleştikten sonra uygulamakla yükümlüdür.

Görev

MADDE 5- (1) İş mahkemeleri;

a) 5953 sayılı Kanuna tabi gazeteciler, 854 sayılı Kanuna tabi gemiadamları, 22/5/2003 tarihli ve 4857 sayılı İş Kanununa veya 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun İkinci Kısmının Altıncı Bölümünde düzenlenen hizmet sözleşmelerine tabi işçiler ile işveren veya işveren vekilleri arasında, iş ilişkisi nedeniyle sözleşmeden veya kanundan doğan her türlü hukuk uyuşmazlıklarına,

b) İdari para cezalarına itirazlar ile 5510 sayılı Kanunun geçici 4 üncü maddesi kapsamındaki uyuşmazlıklar hariç olmak üzere Sosyal Güvenlik Kurumu veya Türkiye İş Kurumunun taraf olduğu iş ve sosyal güvenlik mevzuatından kaynaklanan uyuşmazlıklara,

c) Diğer kanunlarda iş mahkemelerinin görevli olduğu belirtilen uyuşmazlıklara,

ilişkin dava ve işlere bakar.

Yetki

MADDE 6- (1) İş mahkemelerinde açılacak davalarda yetkili mahkeme, davalı gerçek veya tüzel kişinin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesi ile işin veya işlemin yapıldığı yer mahkemesidir.

(2) Davalı birden fazla ise bunlardan birinin yerleşim yeri mahkemesi de yetkilidir.

(3) İş kazasından doğan tazminat davalarında, iş kazasının veya zararın meydana geldiği yer ile zarar gören işçinin yerleşim yeri mahkemesi de yetkilidir.

(4) İş mahkemelerinin yetkilerine ilişkin olarak diğer kanunlarda yer alan hükümler saklıdır.

(5) Bu madde hükümlerine aykırı yetki sözleşmeleri geçersizdir.

Yargılama usulü ve kanun yolları

MADDE 7- (1) İş mahkemelerinde basit yargılama usulü uygulanır.

(2) Davaların yığılması hâlinde, her bir talebe ilişkin vakıalar bakımından ispat yükü ve deliller ayrı ayrı değerlendirilir.

(3) 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun kanun yollarına ilişkin hükümleri, iş mahkemelerince verilen kararlar hakkında da uygulanır.

(4) Kanun yoluna başvuru süresi, ilamın taraflara tebliğinden itibaren işlemeye başlar.

(5) Kanun yoluna başvurulan kararlar, bölge adliye mahkemesi ve Yargıtayca ivedilikle karara bağlanır.

Temyiz edilemeyen kararlar

MADDE 8- (1) Diğer kanunlardaki hükümler saklı kalmak kaydıyla, aşağıda belirtilen dava ve işlerde verilen kararlar hakkında temyiz yoluna başvurulamaz:

a) 4857 sayılı Kanunun 20 nci maddesi uyarınca açılan fesih bildirimine itiraz davalarında verilen kararlar.

b) İşveren tarafından toplu iş sözleşmesi veya işyeri düzenlemeleri uyarınca işçiye verilen disiplin cezalarının iptali için açılan davalarda verilen kararlar.

c) 18/10/2012 tarihli ve 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanununun;

1) 24 üncü maddesinin birinci ve beşinci fıkraları,

2) 34 üncü maddesinin dördüncü fıkrası,

3) 53 üncü maddesinin birinci fıkrası,

4) 71 inci maddesinin birinci fıkrası,

kapsamında açılan davalarda verilen kararlar.

ç) 25/6/2001 tarihli ve 4688 sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları ve Toplu Sözleşme Kanununun;

1) 10 uncu maddesinin sekizinci fıkrası,

2) 14 üncü maddesinin dördüncü fıkrası,

kapsamında açılan davalarda verilen kararlar.

Hüküm bulunmayan hâller

MADDE 9- (1) Bu Kanunda hüküm bulunmayan hâllerde 6100 sayılı Kanun hükümleri uygulanır.

Yürürlükten kaldırılan hükümler

MADDE 10- (1) 30/1/1950 tarihli ve 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu yürürlükten kaldırılmıştır.

(2) Mevzuatta, yürürlükten kaldırılan 5521 sayılı Kanuna yapılan atıflar, bu Kanuna yapılmış sayılır.

MADDE 11- 22/5/2003 tarihli ve 4857 sayılı İş Kanununun 20 nci maddesinin birinci ve üçüncü fıkraları aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"İş sözleşmesi feshedilen işçi, fesih bildiriminde sebep gösterilmediği veya gösterilen sebebin geçerli bir sebep olmadığı iddiası ile fesih bildiriminin tebliği tarihinden itibaren bir ay içinde işe iade talebiyle, İş Mahkemeleri Kanunu hükümleri uyarınca arabulucuya başvurmak zorundadır. Arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamaması hâlinde, son tutanağın düzenlendiği tarihten itibaren, iki hafta içinde iş mahkemesinde dava açılabilir. Taraflar anlaşırlarsa uyuşmazlık aynı sürede iş mahkemesi yerine özel hakeme de götürülebilir. Arabulucuya başvurmaksızın doğrudan dava açılması sebebiyle davanın usulden reddi hâlinde ret kararı taraflara resen tebliğ edilir. Kesinleşen ret kararının da resen tebliğinden itibaren iki hafta içinde arabulucuya başvurulabilir."

"Dava ivedilikle sonuçlandırılır. Mahkemece verilen karar hakkında istinaf yoluna başvurulması hâlinde, bölge adliye mahkemesi ivedilikle ve kesin olarak karar verir."

MADDE 12- 4857 sayılı Kanunun 21 inci maddesine üçüncü ve mevcut beşinci fıkralarından sonra gelmek üzere aşağıdaki fıkralar eklenmiştir.

"Mahkeme veya özel hakem, ikinci fıkrada düzenlenen tazminat ile üçüncü fıkrada düzenlenen ücret ve diğer hakları, dava tarihindeki ücreti esas alarak parasal olarak belirler."

"Arabuluculuk faaliyeti sonunda tarafların, işçinin işe başlatılması konusunda anlaşmaları hâlinde;

a) İşe başlatma tarihini,

b) Üçüncü fıkrada düzenlenen ücret ve diğer hakların parasal miktarını,

c) İşçinin işe başlatılmaması durumunda ikinci fıkrada düzenlenen tazminatın parasal miktarını,

belirlemeleri zorunludur. Aksi takdirde anlaşma sağlanamamış sayılır ve son tutanak buna göre düzenlenir. İşçinin kararlaştırılan tarihte işe başlamaması hâlinde fesih geçerli hâle gelir ve işveren sadece bunun hukuki sonuçları ile sorumlu olur."

MADDE 13- 4857 sayılı Kanunun 91 inci maddesinin ikinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"İşçilerin kanundan, iş ve toplu iş sözleşmesinden doğan bireysel alacaklarına ilişkin başvuruları üzerine, iş sözleşmesinin devam etmesi kaydıyla birinci fıkra hükmü uyarınca işlem yapılabilir."

MADDE 14- 4857 sayılı Kanunun 92 nci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan "ve işçi şikayetlerini inceleyen bölge müdürlüğü memurları" ibaresi ile üçüncü fıkrasında yer alan "ile işçi şikayetlerini incelemekle görevli bölge müdürlüğü memurları" ibaresi madde metninden çıkarılmıştır.

MADDE 15- 4857 sayılı Kanuna aşağıdaki ek madde eklenmiştir.

"Zamanaşımı süresi

EK MADDE 3- İş sözleşmesinden kaynaklanmak kaydıyla hangi kanuna tabi olursa olsun, yıllık izin ücreti ve aşağıda belirtilen tazminatların zamanaşımı süresi beş yıldır.

a) Kıdem tazminatı.

b) İş sözleşmesinin bildirim şartına uyulmaksızın feshinden kaynaklanan tazminat.

c) Kötüniyet tazminatı.

d) İş sözleşmesinin eşit davranma ilkesine uyulmaksızın feshinden kaynaklanan tazminat."

MADDE 16- 4857 sayılı Kanuna aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.

"GEÇİCİ MADDE 8- Ek 3 üncü madde, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten sonra sona eren iş sözleşmelerinden kaynaklanan yıllık izin ücreti ve tazminatlar hakkında uygulanır.

Ek 3 üncü maddede belirtilen yıllık izin ücreti ve tazminatlar için bu maddenin yürürlüğe girmesinden önce işlemeye başlamış bulunan zamanaşımı süreleri, değişiklikten önceki hükümlere tabi olmaya devam eder. Ancak, zamanaşımı süresinin henüz dolmamış kısmı, ek 3 üncü maddede öngörülen süreden uzun ise, ek 3 üncü maddede öngörülen sürenin geçmesiyle zamanaşımı süresi dolmuş olur."

MADDE 17- 7/6/2012 tarihli ve 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununun 2 nci maddesinin birinci fıkrasının (b) bendine "gerçekleştiren," ibaresinden sonra gelmek üzere "tarafların çözüm üretemediklerinin ortaya çıkması hâlinde çözüm önerisi de getirebilen," ibaresi ve (d) bendinden sonra gelmek üzere aşağıdaki bent eklenmiş ve diğer bentler buna göre teselsül ettirilmiştir.

"e) İdare: 10/12/2003 tarihli ve 5018 sayılı Kamu Malî Yönetimi ve Kontrol Kanununa ekli (I), (II), (III) ve (IV) sayılı cetvellerde yer alan idare ve kurumlar ile 5018 sayılı Kanunda tanımlanan mahalli idareler ve bu idareler tarafından kurulan işletmeleri, özel kanunla kurulmuş diğer kamu kurum, kurul, üst kurul ve kuruluşları, kamu iktisadi teşebbüsleri ile bunların bağlı ortaklıkları, müessese ve işletmelerini, sermayesinin yüzde ellisinden fazlası kamuya ait diğer ortaklıkları,"

MADDE 18- 6325 sayılı Kanunun 4 üncü maddesinin ikinci fıkrasında yer alan "taraflar da" ibaresi "taraflar ve görüşmelere katılan diğer kişiler de" şeklinde değiştirilmiştir.

MADDE 19- 6325 sayılı Kanunun 6 ncı maddesine aşağıdaki fıkra eklenmiştir.

"(3) Daire Başkanlığı, arabulucuların uzmanlık alanlarını ve uzmanlığa ilişkin usul ve esasları belirlemeye yetkilidir."

MADDE 20- 6325 sayılı Kanunun 8 inci maddesinin birinci fıkrasının ikinci cümlesi yürürlükten kaldırılmıştır.

MADDE 21- 6325 sayılı Kanunun 13 üncü maddesine aşağıdaki fıkra eklenmiştir.

"(3) Arabuluculuk ücretini karşılamak için adli yardıma ihtiyaç duyan taraf, arabuluculuk bürosunun bulunduğu yerdeki sulh hukuk mahkemesinin kararıyla adli yardımdan yararlanabilir. Bu konuda 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 334 ila 340 ıncı maddeleri kıyasen uygulanır."

MADDE 22- 6325 sayılı Kanunun 15 inci maddesinin altıncı fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiş ve maddeye aşağıdaki fıkralar eklenmiştir.

"(6) Arabuluculuk müzakerelerine taraflar bizzat, kanuni temsilcileri veya avukatları aracılığıyla katılabilirler. Uyuşmazlığın çözümüne katkı sağlayabilecek uzman kişiler de müzakerelerde hazır bulundurulabilir."

"(7) Tarafların çözüm üretemediklerinin ortaya çıkması hâlinde arabulucu bir çözüm önerisinde bulunabilir.

(8) Arabuluculuk müzakerelerinde idareyi, üst yönetici tarafından belirlenen iki üye ile hukuk birimi amiri veya onun belirleyeceği bir avukat ya da hukuk müşavirinden oluşan komisyon temsil eder. Komisyon, arabuluculuk müzakereleri sonunda gerekçeli bir rapor düzenler ve beş yıl boyunca saklar.

(9) Komisyon üyelerinin arabuluculuk faaliyeti kapsamında yaptıkları işler ve aldıkları kararlar sebebiyle açılacak tazminat davaları, ancak Devlet aleyhine açılabilir. Devlet ödediği tazminattan dolayı görevinin gereklerine aykırı hareket etmek suretiyle görevini kötüye kullanan üyelere ödeme tarihinden itibaren bir yıl içinde rücu eder.

(10) Bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar Bakanlıkça yürürlüğe konulan yönetmelikle düzenlenir."

MADDE 23- 6325 sayılı Kanunun 17 nci maddesinin birinci fıkrasının (d) bendi aşağıdaki şekilde ve ikinci fıkrasında yer alan "taraflar veya vekillerince" ibareleri "taraflar, kanuni temsilcileri veya avukatlarınca" şeklinde değiştirilmiştir.

"d) Uyuşmazlığın arabuluculuğa elverişli olmadığının tespit edilmesi."

MADDE 24- 6325 sayılı Kanunun 18 inci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan "asıl uyuşmazlık hakkındaki görev ve yetki kurallarına göre belirlenecek olan mahkemeden" ibaresi "arabulucunun görev yaptığı yer sulh hukuk mahkemesinden" şeklinde ve üçüncü fıkrasında yer alan "üzerinden de yapılabilir" ibaresi "üzerinden yapılır" şeklinde değiştirilmiş ve maddeye aşağıdaki fıkralar eklenmiştir.

"(4) Taraflar ve avukatları ile arabulucunun birlikte imzaladıkları anlaşma belgesi, icra edilebilirlik şerhi aranmaksızın ilam niteliğinde belge sayılır.

(5) Arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılması hâlinde, üzerinde anlaşılan hususlar hakkında taraflarca dava açılamaz."

MADDE 25- 6325 sayılı Kanunun 20 nci maddesinin ikinci fıkrasının (ç) bendi aşağıdaki şekilde değiştirilmiş, (e) bendinde yer alan "ve uygulamalı" ibaresi madde metninden çıkarılmış ve maddeye aşağıdaki fıkra eklenmiştir.

"ç) 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 53 üncü maddesinde belirtilen süreler geçmiş olsa bile; kasten işlenen bir suçtan dolayı bir yıldan fazla süreyle hapis cezasına ya da affa uğramış olsa bile Devletin güvenliğine karşı suçlar, Anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçlar, zimmet, irtikâp, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik, güveni kötüye kullanma, hileli iflas, ihaleye fesat karıştırma, edimin ifasına fesat karıştırma, suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerini aklama veya kaçakçılık, gerçeğe aykırı bilirkişilik yapma, yalan tanıklık ve yalan yere yemin suçlarından mahkûm olmamak,"

"(4) Daire Başkanlığı, sicile kayıtlı arabulucuları, görev yapmak istedikleri adli yargı ilk derece mahkemesi adalet komisyonlarına göre listeler ve listeleri ilgili komisyon başkanlıklarına gönderir. Bir arabulucu, en fazla üç komisyon listesine kaydolabilir."

MADDE 26- 6325 sayılı Kanunun 28 inci maddesine aşağıdaki fıkra eklenmiştir.

"(3) Arabuluculuğa başvuranları bilgilendirmek, arabulucuları görevlendirmek ve kanunla verilen diğer görevleri yerine getirmek üzere Bakanlık tarafından uygun görülen adliyelerde arabuluculuk büroları kurulur. Adli yargı ilk derece mahkemesi adalet komisyonu tarafından, münhasıran bu bürolarda çalışmak üzere bir yazı işleri müdürü ile yeteri kadar personel görevlendirilir. Arabuluculuk büroları, Hâkimler ve Savcılar Kurulu tarafından belirlenen sulh hukuk hâkiminin gözetim ve denetimi altında görev yapar. Arabuluculuk bürosu kurulmayan yerlerde bu büroların görevi, adli yargı ilk derece mahkemesi adalet komisyonunca görevlendirilen sulh hukuk mahkemesi yazı işleri müdürlüğü tarafından ilgili hâkimin gözetim ve denetimi altında yerine getirilir."

MADDE 27- 6325 sayılı Kanunun 31 inci maddesinin birinci fıkrasının (c) bendinde yer alan "Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu" ibaresi "Hâkimler ve Savcılar Kurulu" şeklinde değiştirilmiş, (g) bendinden sonra gelmek üzere aşağıdaki bentler eklenmiş, diğer bentler buna göre teselsül ettirilmiş ve mevcut (h) bendinde yer alan "Müdürü" ibaresi "Başkanı" şeklinde değiştirilmiştir.

"ğ) Kendisine mensup işçi sayısı en çok olan üç işçi sendikaları konfederasyonunca seçilecek birer temsilci.

h) En çok işveren mensubu olan işveren sendikaları konfederasyonunca seçilecek bir temsilci."

MADDE 28- 6325 sayılı Kanunun 36 ncı maddesinin birinci fıkrasında yer alan "ve uygulamalı" ibaresi madde metninden çıkarılmıştır.

MADDE 29- 18/10/2012 tarihli ve 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanununun 5 inci maddesinin birinci fıkrasına dördüncü cümlesinden sonra gelmek üzere aşağıdaki cümle eklenmiş ve fıkranın mevcut beşinci cümlesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"Karar hakkında istinaf yoluna başvurulması hâlinde bölge adliye mahkemesi iki ay içinde kararını verir."

"Bu karara karşı temyiz yoluna başvurulması hâlinde Yargıtay, uyuşmazlığı iki ay içinde kesin olarak karara bağlar."

MADDE 30- 6356 sayılı Kanunun 15 inci maddesinin ikinci fıkrasına ikinci cümlesinden sonra gelmek üzere aşağıdaki cümle eklenmiş ve fıkranın mevcut üçüncü cümlesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"Karar hakkında istinaf yoluna başvurulması hâlinde bölge adliye mahkemesi bir ay içinde kararını verir."

"Bu karara karşı temyiz yoluna başvurulması hâlinde Yargıtayca on beş gün içinde kesin olarak karar verilir."

MADDE 31- 6356 sayılı Kanunun 24 üncü maddesinin ikinci fıkrasının ikinci cümlesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"Mahkemece verilen karar hakkında istinaf yoluna başvurulması hâlinde bölge adliye mahkemesi kesin olarak karar verir."

MADDE 32- 6356 sayılı Kanunun 34 üncü maddesinin dördüncü fıkrasının ikinci cümlesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"Karar hakkında istinaf yoluna başvurulması hâlinde bölge adliye mahkemesi on beş gün içinde kesin olarak karar verir."

MADDE 33- 6356 sayılı Kanunun 41 inci maddesinin altıncı fıkrasının dördüncü ve beşinci cümleleri aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"Mahkemece verilen karar hakkında, ilgililerce veya Bakanlıkça istinaf yoluna başvurulması hâlinde bölge adliye mahkemesi bir ay içinde kararını verir. Bu karara karşı temyiz yoluna başvurulması hâlinde Yargıtay, temyiz talebini bir ay içinde kesin olarak karara bağlar."

MADDE 34- 6356 sayılı Kanunun 43 üncü maddesinin üçüncü fıkrasının üçüncü cümlesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiş ve fıkraya aşağıdaki cümle eklenmiştir.

"Bunların dışındaki itirazlar için mahkeme, duruşma yaparak karar verir ve bu karar hakkında istinaf yoluna başvurulması hâlinde bölge adliye mahkemesi bir ay içinde kararını verir."

"Bu karara karşı temyiz yoluna başvurulması hâlinde Yargıtay bir ay içinde kesin olarak karar verir."

MADDE 35- 6356 sayılı Kanunun 53 üncü maddesinin birinci fıkrasının üçüncü cümlesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"Karar hakkında istinaf yoluna başvurulması hâlinde bölge adliye mahkemesi, uyuşmazlığı iki ay içinde kesin olarak karara bağlar."

MADDE 36- 6356 sayılı Kanunun 71 inci maddesinin birinci fıkrasının üçüncü cümlesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"Karar hakkında istinaf yoluna başvurulması hâlinde bölge adliye mahkemesi bir ay içinde kesin olarak karar verir."

MADDE 37- 22/1/1990 tarihli ve 399 sayılı Kamu İktisadi Teşebbüsleri Personel Rejiminin Düzenlenmesi ve 233 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Bazı Maddelerinin Yürürlükten Kaldırılmasına Dair Kanun Hükmünde Kararnameye aşağıdaki ek madde eklenmiştir.

"EK MADDE 3- Bu Kanun Hükmünde Kararnamenin ek 1 inci ve geçici 9 uncu maddelerine tabi teşebbüs ve bağlı ortaklıklarda toplu iş sözleşmesi kapsamı dışında çalışan personel ile bu teşebbüs ve bağlı ortaklıklar arasında, iş ilişkisi nedeniyle sözleşmeden veya kanundan doğan her türlü hukuk uyuşmazlıklarına ilişkin dava ve işler iş mahkemelerinde görülür."

Geçiş hükümleri

GEÇİCİ MADDE 1- (1) Mülga 5521 sayılı Kanun gereğince kurulan iş mahkemeleri, bu Kanun uyarınca kurulmuş iş mahkemeleri olarak kabul edilir. Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce açılmış olan davalar, açıldıkları mahkemelerde görülmeye devam olunur.

(2) Bu Kanunun dava şartı olarak arabuluculuğa ilişkin hükümleri, bu hükümlerin yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla ilk derece mahkemeleri ve bölge adliye mahkemeleri ile Yargıtayda görülmekte olan davalar hakkında uygulanmaz.

(3) Başka mahkemelerin görev alanına girerken bu Kanunla iş mahkemelerinin görev alanına dâhil edilen dava ve işler, iş mahkemelerine devredilmez; kesinleşinceye kadar ilgili mahkemeler tarafından görülmeye devam olunur.

(4) İlk derece mahkemeleri tarafından bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce verilen kararlar, karar tarihindeki kanun yoluna ilişkin hükümlere tabidir.

Yürürlük

MADDE 38- (1) Bu Kanunun;

a) 3 üncü, 11 inci ve 12 nci maddeleri 1/1/2018 tarihinde,

b) Diğer hükümleri yayımı tarihinde,

yürürlüğe girer.

Yürütme

MADDE 39- (1) Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.
#4
İŞ MAHKEMELERİ KANUNU

Kanun No. 7036                                                             
Kabul Tarihi: 12/10/2017

Amaç

MADDE 1- (1) Bu Kanunun amacı; iş mahkemelerinin kuruluş, görev, yetki ve yargılama usulünü düzenlemektir.

İş mahkemelerinin kuruluşu

MADDE 2- (1) İş mahkemeleri, Hâkimler ve Savcılar Kurulunun olumlu görüşü alınarak, tek hâkimli ve asliye mahkemesi derecesinde Adalet Bakanlığınca lüzum görülen yerlerde kurulur. Bu mahkemelerin yargı çevresi, 26/9/2004 tarihli ve 5235 sayılı Adlî Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanun hükümlerine göre belirlenir.

(2) İş durumunun gerekli kıldığı yerlerde iş mahkemelerinin birden fazla dairesi oluşturulabilir. Bu daireler numaralandırılır. İhtisaslaşmanın sağlanması amacıyla, gelen işlerin yoğunluğu ve niteliği dikkate alınarak, daireler arasındaki iş dağılımı Hâkimler ve Savcılar Kurulu tarafından belirlenebilir. Bu kararlar Resmî Gazete'de yayımlanır. Daireler, tevzi edilen davalara bakmak zorundadır.

(3) İş mahkemesi kurulmamış olan yerlerde bu mahkemenin görev alanına giren dava ve işlere, o yerdeki asliye hukuk mahkemesince, bu Kanundaki usul ve esaslara göre bakılır.

Dava şartı olarak arabuluculuk

MADDE 3- (1) Kanuna, bireysel veya toplu iş sözleşmesine dayanan işçi veya işveren alacağı ve tazminatı ile işe iade talebiyle açılan davalarda, arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır.

(2) Davacı, arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini dava dilekçesine eklemek zorundadır. Bu zorunluluğa uyulmaması hâlinde mahkemece davacıya, son tutanağın bir haftalık kesin süre içinde mahkemeye sunulması gerektiği, aksi takdirde davanın usulden reddedileceği ihtarını içeren davetiye gönderilir. İhtarın gereği yerine getirilmez ise dava dilekçesi karşı tarafa tebliğe çıkarılmaksızın davanın usulden reddine karar verilir. Arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması hâlinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilir.

(3) İş kazası veya meslek hastalığından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat ile bunlarla ilgili tespit, itiraz ve rücu davaları hakkında birinci fıkra hükmü uygulanmaz.

(4) Arabuluculuk Daire Başkanlığı, sicile kayıtlı arabuluculardan bu madde uyarınca arabuluculuk yapmak isteyenleri, varsa uzmanlık alanlarını da belirterek, görev yapmak istedikleri adli yargı ilk derece mahkemesi adalet komisyonlarına göre listeler ve listeleri ilgili komisyon başkanlıklarına bildirir. Komisyon başkanlıkları, bu listeleri kendi yargı çevrelerindeki arabuluculuk bürolarına, arabuluculuk bürosu kurulmayan yerlerde ise görevlendirecekleri sulh hukuk mahkemesi yazı işleri müdürlüğüne gönderir.

(5) Başvuru karşı tarafın, karşı taraf birden fazla ise bunlardan birinin yerleşim yerindeki veya işin yapıldığı yerdeki arabuluculuk bürosuna, arabuluculuk bürosu kurulmayan yerlerde ise görevlendirilen yazı işleri müdürlüğüne yapılır.

(6) Arabulucu, komisyon başkanlıklarına bildirilen listeden büro tarafından belirlenir. Ancak tarafların listede yer alan herhangi bir arabulucu üzerinde anlaşmaları hâlinde bu arabulucu görevlendirilir.

(7) Başvuran taraf, kendisine ve elinde bulunması hâlinde karşı tarafa ait her türlü iletişim bilgisini arabuluculuk bürosuna verir. Büro, tarafların resmi kayıtlarda yer alan iletişim bilgilerini araştırmaya da yetkilidir. İlgili kurum ve kuruluşlar, büro tarafından talep edilen bilgi ve belgeleri vermekle yükümlüdür.

(8) Taraflara ait iletişim bilgileri, görevlendirilen arabulucuya büro tarafından verilir. Arabulucu bu iletişim bilgilerini esas alır, ihtiyaç duyduğunda kendiliğinden araştırma da yapabilir. Elindeki bilgiler itibarıyla her türlü iletişim vasıtasını kullanarak görevlendirme konusunda tarafları bilgilendirir ve ilk toplantıya davet eder.  Bilgilendirme ve davete ilişkin işlemlerini belgeye bağlar.

(9) Arabulucu, görevlendirmeyi yapan büronun yetkili olup olmadığını kendiliğinden dikkate alamaz. Karşı taraf en geç ilk toplantıda, yerleşim yeri ve işin yapıldığı yere ilişkin belgelerini sunmak suretiyle arabuluculuk bürosunun yetkisine itiraz edebilir. Bu durumda arabulucu, dosyayı derhâl ilgili sulh hukuk mahkemesine gönderilmek üzere büroya teslim eder. Mahkeme, harç alınmaksızın dosya üzerinden yapacağı inceleme sonunda yetkili büroyu kesin olarak karara bağlar ve dosyayı büroya iade eder. Mahkeme kararı büro tarafından 11/2/1959 tarihli ve 7201 sayılı Tebligat Kanunu hükümleri uyarınca taraflara tebliğ edilir. Yetki itirazının reddi durumunda aynı arabulucu yeniden görevlendirilir ve onuncu fıkrada belirtilen süreler yeni görevlendirme tarihinden başlar. Yetki itirazının kabulü durumunda ise kararın tebliğinden itibaren bir hafta içinde yetkili büroya başvurulabilir. Bu takdirde yetkisiz büroya başvurma tarihi yetkili büroya başvurma tarihi olarak kabul edilir. Yetkili büro, altıncı fıkra uyarınca arabulucu görevlendirir.

(10) Arabulucu, yapılan başvuruyu görevlendirildiği tarihten itibaren üç hafta içinde sonuçlandırır. Bu süre zorunlu hâllerde arabulucu tarafından en fazla bir hafta uzatılabilir.

(11) Arabulucu, taraflara ulaşılamaması, taraflar katılmadığı için görüşme yapılamaması yahut yapılan görüşmeler sonucunda anlaşmaya varılması veya varılamaması hâllerinde arabuluculuk faaliyetini sona erdirir ve son tutanağı düzenleyerek durumu derhâl arabuluculuk bürosuna bildirir.

(12) Taraflardan birinin geçerli bir mazeret göstermeksizin ilk toplantıya katılmaması sebebiyle arabuluculuk faaliyetinin sona ermesi durumunda toplantıya katılmayan taraf, son tutanakta belirtilir ve bu taraf davada kısmen veya tamamen haklı çıksa bile yargılama giderinin tamamından sorumlu tutulur. Ayrıca bu taraf lehine vekalet ücretine hükmedilmez. Her iki tarafın da ilk toplantıya katılmaması sebebiyle sona eren arabuluculuk faaliyeti üzerine açılacak davalarda tarafların yaptıkları yargılama giderleri kendi üzerlerinde bırakılır.

(13) Tarafların arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaları hâlinde, arabuluculuk ücreti, Arabuluculuk Asgari Ücret Tarifesinin eki Arabuluculuk Ücret Tarifesinin İkinci Kısmına göre aksi kararlaştırılmadıkça taraflarca eşit şekilde karşılanır. Bu durumda ücret, Tarifenin Birinci Kısmında belirlenen iki saatlik ücret tutarından az olamaz. İşe iade talebiyle yapılan görüşmelerde tarafların anlaşmaları durumunda, arabulucuya ödenecek ücretin belirlenmesinde işçiye işe başlatılmaması hâlinde ödenecek tazminat miktarı ile çalıştırılmadığı süre için ödenecek ücret ve diğer haklarının toplamı, Tarifenin İkinci Kısmı uyarınca üzerinde anlaşılan miktar olarak kabul edilir.

(14) Arabuluculuk faaliyeti sonunda taraflara ulaşılamaması, taraflar katılmadığı için görüşme yapılamaması veya iki saatten az süren görüşmeler sonunda tarafların anlaşamamaları hâllerinde, iki saatlik ücret tutarı Tarifenin Birinci Kısmına göre Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenir. İki saatten fazla süren görüşmeler sonunda tarafların anlaşamamaları hâlinde ise iki saati aşan kısma ilişkin ücret aksi kararlaştırılmadıkça taraflarca eşit şekilde Tarifenin Birinci Kısmına göre karşılanır. Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen ve taraflarca karşılanan arabuluculuk ücreti, yargılama giderlerinden sayılır.

(15) Asıl işveren-alt işveren ilişkisinin varlığı hâlinde işe iade talebiyle arabulucuya başvurulduğunda, anlaşmanın gerçekleşebilmesi için işverenlerin arabuluculuk görüşmelerine birlikte katılmaları ve iradelerinin birbirine uygun olması aranır.

(16) Bu madde uyarınca arabuluculuk bürosu tarafından yapılması gereken zaruri giderler; arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılması hâlinde anlaşma uyarınca taraflarca ödenmek, anlaşmaya varılamaması hâlinde ise ileride haksız çıkacak taraftan tahsil olunmak üzere Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanır.

(17) Arabuluculuk bürosuna başvurulmasından son tutanağın düzenlendiği tarihe kadar geçen sürede zamanaşımı durur ve hak düşürücü süre işlemez.

(18) Arabuluculuk görüşmelerine taraflar bizzat, kanuni temsilcileri veya avukatları aracılığıyla katılabilirler. İşverenin yazılı belgeyle yetkilendirdiği çalışanı da görüşmelerde işvereni temsil edebilir ve son tutanağı imzalayabilir.

(19) Arabuluculuk görüşmeleri, taraflarca aksi kararlaştırılmadıkça, arabulucuyu görevlendiren büronun bağlı bulunduğu adli yargı ilk derece mahkemesi adalet komisyonunun yetki alanı içinde yürütülür.

(20) 13/6/1952 tarihli ve 5953 sayılı Basın Mesleğinde Çalışanlarla Çalıştıranlar Arasındaki Münasebetlerin Tanzimi Hakkında Kanunda düzenlenen gazeteci ile 20/4/1967 tarihli ve 854 sayılı Deniz İş Kanununda düzenlenen gemiadamı, bu madde kapsamında işçi sayılır.

(21) Bu maddede hüküm bulunmayan hâllerde niteliğine uygun düştüğü ölçüde 7/6/2012 tarihli ve 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu hükümleri uygulanır.

(22) Arabuluculuğa başvuru usulü, arabulucunun görevlendirilmesi ve arabuluculuk görüşmelerine ilişkin diğer hususlar Adalet Bakanlığınca yürürlüğe konulan yönetmelikle belirlenir.

Sosyal Güvenlik Kurumuna başvuru zorunluluğu

MADDE 4- (1) 31/5/2006 tarihli ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ile diğer sosyal güvenlik mevzuatından kaynaklanan uyuşmazlıklarda, hizmet akdine tabi çalışmaları nedeniyle zorunlu sigortalılık sürelerinin tespiti talepleri hariç olmak üzere, dava açılmadan önce Sosyal Güvenlik Kurumuna başvurulması zorunludur. Diğer kanunlarda öngörülen süreler saklı kalmak kaydıyla yapılan başvuruya altmış gün içinde Kurumca cevap verilmezse talep reddedilmiş sayılır. Kuruma karşı dava açılabilmesi için taleplerin reddedilmesi veya reddedilmiş sayılması şarttır. Kuruma başvuruda geçirilecek süre zamanaşımı ve hak düşürücü sürelerin hesaplanmasında dikkate alınmaz.

(2) Hizmet akdine tabi çalışmaları nedeniyle zorunlu sigortalılık sürelerinin tespiti talebi ile işveren aleyhine açılan davalarda, dava Kuruma resen ihbar edilir. İhbar üzerine davaya davalı yanında ferî müdahil olarak katılan Kurum, yanında katıldığı taraf başvurmasa dahi kanun yoluna başvurabilir. Kurum, yargılama sonucu verilecek kararı kesinleştikten sonra uygulamakla yükümlüdür.

Görev

MADDE 5- (1) İş mahkemeleri;

a) 5953 sayılı Kanuna tabi gazeteciler, 854 sayılı Kanuna tabi gemiadamları, 22/5/2003 tarihli ve 4857 sayılı İş Kanununa veya 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun İkinci Kısmının Altıncı Bölümünde düzenlenen hizmet sözleşmelerine tabi işçiler ile işveren veya işveren vekilleri arasında, iş ilişkisi nedeniyle sözleşmeden veya kanundan doğan her türlü hukuk uyuşmazlıklarına,

b) İdari para cezalarına itirazlar ile 5510 sayılı Kanunun geçici 4 üncü maddesi kapsamındaki uyuşmazlıklar hariç olmak üzere Sosyal Güvenlik Kurumu veya Türkiye İş Kurumunun taraf olduğu iş ve sosyal güvenlik mevzuatından kaynaklanan uyuşmazlıklara,

c) Diğer kanunlarda iş mahkemelerinin görevli olduğu belirtilen uyuşmazlıklara,

ilişkin dava ve işlere bakar.

Yetki

MADDE 6- (1) İş mahkemelerinde açılacak davalarda yetkili mahkeme, davalı gerçek veya tüzel kişinin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesi ile işin veya işlemin yapıldığı yer mahkemesidir.

(2) Davalı birden fazla ise bunlardan birinin yerleşim yeri mahkemesi de yetkilidir.

(3) İş kazasından doğan tazminat davalarında, iş kazasının veya zararın meydana geldiği yer ile zarar gören işçinin yerleşim yeri mahkemesi de yetkilidir.

(4) İş mahkemelerinin yetkilerine ilişkin olarak diğer kanunlarda yer alan hükümler saklıdır.

(5) Bu madde hükümlerine aykırı yetki sözleşmeleri geçersizdir.

Yargılama usulü ve kanun yolları

MADDE 7- (1) İş mahkemelerinde basit yargılama usulü uygulanır.

(2) Davaların yığılması hâlinde, her bir talebe ilişkin vakıalar bakımından ispat yükü ve deliller ayrı ayrı değerlendirilir.

(3) 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun kanun yollarına ilişkin hükümleri, iş mahkemelerince verilen kararlar hakkında da uygulanır.

(4) Kanun yoluna başvuru süresi, ilamın taraflara tebliğinden itibaren işlemeye başlar.

(5) Kanun yoluna başvurulan kararlar, bölge adliye mahkemesi ve Yargıtayca ivedilikle karara bağlanır.

Temyiz edilemeyen kararlar

MADDE 8- (1) Diğer kanunlardaki hükümler saklı kalmak kaydıyla, aşağıda belirtilen dava ve işlerde verilen kararlar hakkında temyiz yoluna başvurulamaz:

a) 4857 sayılı Kanunun 20 nci maddesi uyarınca açılan fesih bildirimine itiraz davalarında verilen kararlar.

b) İşveren tarafından toplu iş sözleşmesi veya işyeri düzenlemeleri uyarınca işçiye verilen disiplin cezalarının iptali için açılan davalarda verilen kararlar.

c) 18/10/2012 tarihli ve 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanununun;

1) 24 üncü maddesinin birinci ve beşinci fıkraları,

2) 34 üncü maddesinin dördüncü fıkrası,

3) 53 üncü maddesinin birinci fıkrası,

4) 71 inci maddesinin birinci fıkrası,

kapsamında açılan davalarda verilen kararlar.

ç) 25/6/2001 tarihli ve 4688 sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları ve Toplu Sözleşme Kanununun;

1) 10 uncu maddesinin sekizinci fıkrası,

2) 14 üncü maddesinin dördüncü fıkrası,

kapsamında açılan davalarda verilen kararlar.

Hüküm bulunmayan hâller

MADDE 9- (1) Bu Kanunda hüküm bulunmayan hâllerde 6100 sayılı Kanun hükümleri uygulanır.

Yürürlükten kaldırılan hükümler

MADDE 10- (1) 30/1/1950 tarihli ve 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu yürürlükten kaldırılmıştır.

(2) Mevzuatta, yürürlükten kaldırılan 5521 sayılı Kanuna yapılan atıflar, bu Kanuna yapılmış sayılır.

MADDE 11- 22/5/2003 tarihli ve 4857 sayılı İş Kanununun 20 nci maddesinin birinci ve üçüncü fıkraları aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"İş sözleşmesi feshedilen işçi, fesih bildiriminde sebep gösterilmediği veya gösterilen sebebin geçerli bir sebep olmadığı iddiası ile fesih bildiriminin tebliği tarihinden itibaren bir ay içinde işe iade talebiyle, İş Mahkemeleri Kanunu hükümleri uyarınca arabulucuya başvurmak zorundadır. Arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamaması hâlinde, son tutanağın düzenlendiği tarihten itibaren, iki hafta içinde iş mahkemesinde dava açılabilir. Taraflar anlaşırlarsa uyuşmazlık aynı sürede iş mahkemesi yerine özel hakeme de götürülebilir. Arabulucuya başvurmaksızın doğrudan dava açılması sebebiyle davanın usulden reddi hâlinde ret kararı taraflara resen tebliğ edilir. Kesinleşen ret kararının da resen tebliğinden itibaren iki hafta içinde arabulucuya başvurulabilir."

"Dava ivedilikle sonuçlandırılır. Mahkemece verilen karar hakkında istinaf yoluna başvurulması hâlinde, bölge adliye mahkemesi ivedilikle ve kesin olarak karar verir."

MADDE 12- 4857 sayılı Kanunun 21 inci maddesine üçüncü ve mevcut beşinci fıkralarından sonra gelmek üzere aşağıdaki fıkralar eklenmiştir.

"Mahkeme veya özel hakem, ikinci fıkrada düzenlenen tazminat ile üçüncü fıkrada düzenlenen ücret ve diğer hakları, dava tarihindeki ücreti esas alarak parasal olarak belirler."

"Arabuluculuk faaliyeti sonunda tarafların, işçinin işe başlatılması konusunda anlaşmaları hâlinde;

a) İşe başlatma tarihini,

b) Üçüncü fıkrada düzenlenen ücret ve diğer hakların parasal miktarını,

c) İşçinin işe başlatılmaması durumunda ikinci fıkrada düzenlenen tazminatın parasal miktarını,

belirlemeleri zorunludur. Aksi takdirde anlaşma sağlanamamış sayılır ve son tutanak buna göre düzenlenir. İşçinin kararlaştırılan tarihte işe başlamaması hâlinde fesih geçerli hâle gelir ve işveren sadece bunun hukuki sonuçları ile sorumlu olur."

MADDE 13- 4857 sayılı Kanunun 91 inci maddesinin ikinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"İşçilerin kanundan, iş ve toplu iş sözleşmesinden doğan bireysel alacaklarına ilişkin başvuruları üzerine, iş sözleşmesinin devam etmesi kaydıyla birinci fıkra hükmü uyarınca işlem yapılabilir."

MADDE 14- 4857 sayılı Kanunun 92 nci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan "ve işçi şikayetlerini inceleyen bölge müdürlüğü memurları" ibaresi ile üçüncü fıkrasında yer alan "ile işçi şikayetlerini incelemekle görevli bölge müdürlüğü memurları" ibaresi madde metninden çıkarılmıştır.

MADDE 15- 4857 sayılı Kanuna aşağıdaki ek madde eklenmiştir.

"Zamanaşımı süresi

EK MADDE 3- İş sözleşmesinden kaynaklanmak kaydıyla hangi kanuna tabi olursa olsun, yıllık izin ücreti ve aşağıda belirtilen tazminatların zamanaşımı süresi beş yıldır.

a) Kıdem tazminatı.

b) İş sözleşmesinin bildirim şartına uyulmaksızın feshinden kaynaklanan tazminat.

c) Kötüniyet tazminatı.

d) İş sözleşmesinin eşit davranma ilkesine uyulmaksızın feshinden kaynaklanan tazminat."

MADDE 16- 4857 sayılı Kanuna aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.

"GEÇİCİ MADDE 8- Ek 3 üncü madde, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten sonra sona eren iş sözleşmelerinden kaynaklanan yıllık izin ücreti ve tazminatlar hakkında uygulanır.

Ek 3 üncü maddede belirtilen yıllık izin ücreti ve tazminatlar için bu maddenin yürürlüğe girmesinden önce işlemeye başlamış bulunan zamanaşımı süreleri, değişiklikten önceki hükümlere tabi olmaya devam eder. Ancak, zamanaşımı süresinin henüz dolmamış kısmı, ek 3 üncü maddede öngörülen süreden uzun ise, ek 3 üncü maddede öngörülen sürenin geçmesiyle zamanaşımı süresi dolmuş olur."

MADDE 17- 7/6/2012 tarihli ve 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununun 2 nci maddesinin birinci fıkrasının (b) bendine "gerçekleştiren," ibaresinden sonra gelmek üzere "tarafların çözüm üretemediklerinin ortaya çıkması hâlinde çözüm önerisi de getirebilen," ibaresi ve (d) bendinden sonra gelmek üzere aşağıdaki bent eklenmiş ve diğer bentler buna göre teselsül ettirilmiştir.

"e) İdare: 10/12/2003 tarihli ve 5018 sayılı Kamu Malî Yönetimi ve Kontrol Kanununa ekli (I), (II), (III) ve (IV) sayılı cetvellerde yer alan idare ve kurumlar ile 5018 sayılı Kanunda tanımlanan mahalli idareler ve bu idareler tarafından kurulan işletmeleri, özel kanunla kurulmuş diğer kamu kurum, kurul, üst kurul ve kuruluşları, kamu iktisadi teşebbüsleri ile bunların bağlı ortaklıkları, müessese ve işletmelerini, sermayesinin yüzde ellisinden fazlası kamuya ait diğer ortaklıkları,"

MADDE 18- 6325 sayılı Kanunun 4 üncü maddesinin ikinci fıkrasında yer alan "taraflar da" ibaresi "taraflar ve görüşmelere katılan diğer kişiler de" şeklinde değiştirilmiştir.

MADDE 19- 6325 sayılı Kanunun 6 ncı maddesine aşağıdaki fıkra eklenmiştir.

"(3) Daire Başkanlığı, arabulucuların uzmanlık alanlarını ve uzmanlığa ilişkin usul ve esasları belirlemeye yetkilidir."

MADDE 20- 6325 sayılı Kanunun 8 inci maddesinin birinci fıkrasının ikinci cümlesi yürürlükten kaldırılmıştır.

MADDE 21- 6325 sayılı Kanunun 13 üncü maddesine aşağıdaki fıkra eklenmiştir.

"(3) Arabuluculuk ücretini karşılamak için adli yardıma ihtiyaç duyan taraf, arabuluculuk bürosunun bulunduğu yerdeki sulh hukuk mahkemesinin kararıyla adli yardımdan yararlanabilir. Bu konuda 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 334 ila 340 ıncı maddeleri kıyasen uygulanır."

MADDE 22- 6325 sayılı Kanunun 15 inci maddesinin altıncı fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiş ve maddeye aşağıdaki fıkralar eklenmiştir.

"(6) Arabuluculuk müzakerelerine taraflar bizzat, kanuni temsilcileri veya avukatları aracılığıyla katılabilirler. Uyuşmazlığın çözümüne katkı sağlayabilecek uzman kişiler de müzakerelerde hazır bulundurulabilir."

"(7) Tarafların çözüm üretemediklerinin ortaya çıkması hâlinde arabulucu bir çözüm önerisinde bulunabilir.

(8) Arabuluculuk müzakerelerinde idareyi, üst yönetici tarafından belirlenen iki üye ile hukuk birimi amiri veya onun belirleyeceği bir avukat ya da hukuk müşavirinden oluşan komisyon temsil eder. Komisyon, arabuluculuk müzakereleri sonunda gerekçeli bir rapor düzenler ve beş yıl boyunca saklar.

(9) Komisyon üyelerinin arabuluculuk faaliyeti kapsamında yaptıkları işler ve aldıkları kararlar sebebiyle açılacak tazminat davaları, ancak Devlet aleyhine açılabilir. Devlet ödediği tazminattan dolayı görevinin gereklerine aykırı hareket etmek suretiyle görevini kötüye kullanan üyelere ödeme tarihinden itibaren bir yıl içinde rücu eder.

(10) Bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar Bakanlıkça yürürlüğe konulan yönetmelikle düzenlenir."

MADDE 23- 6325 sayılı Kanunun 17 nci maddesinin birinci fıkrasının (d) bendi aşağıdaki şekilde ve ikinci fıkrasında yer alan "taraflar veya vekillerince" ibareleri "taraflar, kanuni temsilcileri veya avukatlarınca" şeklinde değiştirilmiştir.

"d) Uyuşmazlığın arabuluculuğa elverişli olmadığının tespit edilmesi."

MADDE 24- 6325 sayılı Kanunun 18 inci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan "asıl uyuşmazlık hakkındaki görev ve yetki kurallarına göre belirlenecek olan mahkemeden" ibaresi "arabulucunun görev yaptığı yer sulh hukuk mahkemesinden" şeklinde ve üçüncü fıkrasında yer alan "üzerinden de yapılabilir" ibaresi "üzerinden yapılır" şeklinde değiştirilmiş ve maddeye aşağıdaki fıkralar eklenmiştir.

"(4) Taraflar ve avukatları ile arabulucunun birlikte imzaladıkları anlaşma belgesi, icra edilebilirlik şerhi aranmaksızın ilam niteliğinde belge sayılır.

(5) Arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılması hâlinde, üzerinde anlaşılan hususlar hakkında taraflarca dava açılamaz."

MADDE 25- 6325 sayılı Kanunun 20 nci maddesinin ikinci fıkrasının (ç) bendi aşağıdaki şekilde değiştirilmiş, (e) bendinde yer alan "ve uygulamalı" ibaresi madde metninden çıkarılmış ve maddeye aşağıdaki fıkra eklenmiştir.

"ç) 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 53 üncü maddesinde belirtilen süreler geçmiş olsa bile; kasten işlenen bir suçtan dolayı bir yıldan fazla süreyle hapis cezasına ya da affa uğramış olsa bile Devletin güvenliğine karşı suçlar, Anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçlar, zimmet, irtikâp, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik, güveni kötüye kullanma, hileli iflas, ihaleye fesat karıştırma, edimin ifasına fesat karıştırma, suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerini aklama veya kaçakçılık, gerçeğe aykırı bilirkişilik yapma, yalan tanıklık ve yalan yere yemin suçlarından mahkûm olmamak,"

"(4) Daire Başkanlığı, sicile kayıtlı arabulucuları, görev yapmak istedikleri adli yargı ilk derece mahkemesi adalet komisyonlarına göre listeler ve listeleri ilgili komisyon başkanlıklarına gönderir. Bir arabulucu, en fazla üç komisyon listesine kaydolabilir."

MADDE 26- 6325 sayılı Kanunun 28 inci maddesine aşağıdaki fıkra eklenmiştir.

"(3) Arabuluculuğa başvuranları bilgilendirmek, arabulucuları görevlendirmek ve kanunla verilen diğer görevleri yerine getirmek üzere Bakanlık tarafından uygun görülen adliyelerde arabuluculuk büroları kurulur. Adli yargı ilk derece mahkemesi adalet komisyonu tarafından, münhasıran bu bürolarda çalışmak üzere bir yazı işleri müdürü ile yeteri kadar personel görevlendirilir. Arabuluculuk büroları, Hâkimler ve Savcılar Kurulu tarafından belirlenen sulh hukuk hâkiminin gözetim ve denetimi altında görev yapar. Arabuluculuk bürosu kurulmayan yerlerde bu büroların görevi, adli yargı ilk derece mahkemesi adalet komisyonunca görevlendirilen sulh hukuk mahkemesi yazı işleri müdürlüğü tarafından ilgili hâkimin gözetim ve denetimi altında yerine getirilir."

MADDE 27- 6325 sayılı Kanunun 31 inci maddesinin birinci fıkrasının (c) bendinde yer alan "Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu" ibaresi "Hâkimler ve Savcılar Kurulu" şeklinde değiştirilmiş, (g) bendinden sonra gelmek üzere aşağıdaki bentler eklenmiş, diğer bentler buna göre teselsül ettirilmiş ve mevcut (h) bendinde yer alan "Müdürü" ibaresi "Başkanı" şeklinde değiştirilmiştir.

"ğ) Kendisine mensup işçi sayısı en çok olan üç işçi sendikaları konfederasyonunca seçilecek birer temsilci.

h) En çok işveren mensubu olan işveren sendikaları konfederasyonunca seçilecek bir temsilci."

MADDE 28- 6325 sayılı Kanunun 36 ncı maddesinin birinci fıkrasında yer alan "ve uygulamalı" ibaresi madde metninden çıkarılmıştır.

MADDE 29- 18/10/2012 tarihli ve 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanununun 5 inci maddesinin birinci fıkrasına dördüncü cümlesinden sonra gelmek üzere aşağıdaki cümle eklenmiş ve fıkranın mevcut beşinci cümlesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"Karar hakkında istinaf yoluna başvurulması hâlinde bölge adliye mahkemesi iki ay içinde kararını verir."

"Bu karara karşı temyiz yoluna başvurulması hâlinde Yargıtay, uyuşmazlığı iki ay içinde kesin olarak karara bağlar."

MADDE 30- 6356 sayılı Kanunun 15 inci maddesinin ikinci fıkrasına ikinci cümlesinden sonra gelmek üzere aşağıdaki cümle eklenmiş ve fıkranın mevcut üçüncü cümlesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"Karar hakkında istinaf yoluna başvurulması hâlinde bölge adliye mahkemesi bir ay içinde kararını verir."

"Bu karara karşı temyiz yoluna başvurulması hâlinde Yargıtayca on beş gün içinde kesin olarak karar verilir."

MADDE 31- 6356 sayılı Kanunun 24 üncü maddesinin ikinci fıkrasının ikinci cümlesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"Mahkemece verilen karar hakkında istinaf yoluna başvurulması hâlinde bölge adliye mahkemesi kesin olarak karar verir."

MADDE 32- 6356 sayılı Kanunun 34 üncü maddesinin dördüncü fıkrasının ikinci cümlesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"Karar hakkında istinaf yoluna başvurulması hâlinde bölge adliye mahkemesi on beş gün içinde kesin olarak karar verir."

MADDE 33- 6356 sayılı Kanunun 41 inci maddesinin altıncı fıkrasının dördüncü ve beşinci cümleleri aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"Mahkemece verilen karar hakkında, ilgililerce veya Bakanlıkça istinaf yoluna başvurulması hâlinde bölge adliye mahkemesi bir ay içinde kararını verir. Bu karara karşı temyiz yoluna başvurulması hâlinde Yargıtay, temyiz talebini bir ay içinde kesin olarak karara bağlar."

MADDE 34- 6356 sayılı Kanunun 43 üncü maddesinin üçüncü fıkrasının üçüncü cümlesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiş ve fıkraya aşağıdaki cümle eklenmiştir.

"Bunların dışındaki itirazlar için mahkeme, duruşma yaparak karar verir ve bu karar hakkında istinaf yoluna başvurulması hâlinde bölge adliye mahkemesi bir ay içinde kararını verir."

"Bu karara karşı temyiz yoluna başvurulması hâlinde Yargıtay bir ay içinde kesin olarak karar verir."

MADDE 35- 6356 sayılı Kanunun 53 üncü maddesinin birinci fıkrasının üçüncü cümlesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"Karar hakkında istinaf yoluna başvurulması hâlinde bölge adliye mahkemesi, uyuşmazlığı iki ay içinde kesin olarak karara bağlar."

MADDE 36- 6356 sayılı Kanunun 71 inci maddesinin birinci fıkrasının üçüncü cümlesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"Karar hakkında istinaf yoluna başvurulması hâlinde bölge adliye mahkemesi bir ay içinde kesin olarak karar verir."

MADDE 37- 22/1/1990 tarihli ve 399 sayılı Kamu İktisadi Teşebbüsleri Personel Rejiminin Düzenlenmesi ve 233 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Bazı Maddelerinin Yürürlükten Kaldırılmasına Dair Kanun Hükmünde Kararnameye aşağıdaki ek madde eklenmiştir.

"EK MADDE 3- Bu Kanun Hükmünde Kararnamenin ek 1 inci ve geçici 9 uncu maddelerine tabi teşebbüs ve bağlı ortaklıklarda toplu iş sözleşmesi kapsamı dışında çalışan personel ile bu teşebbüs ve bağlı ortaklıklar arasında, iş ilişkisi nedeniyle sözleşmeden veya kanundan doğan her türlü hukuk uyuşmazlıklarına ilişkin dava ve işler iş mahkemelerinde görülür."

Geçiş hükümleri

GEÇİCİ MADDE 1- (1) Mülga 5521 sayılı Kanun gereğince kurulan iş mahkemeleri, bu Kanun uyarınca kurulmuş iş mahkemeleri olarak kabul edilir. Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce açılmış olan davalar, açıldıkları mahkemelerde görülmeye devam olunur.

(2) Bu Kanunun dava şartı olarak arabuluculuğa ilişkin hükümleri, bu hükümlerin yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla ilk derece mahkemeleri ve bölge adliye mahkemeleri ile Yargıtayda görülmekte olan davalar hakkında uygulanmaz.

(3) Başka mahkemelerin görev alanına girerken bu Kanunla iş mahkemelerinin görev alanına dâhil edilen dava ve işler, iş mahkemelerine devredilmez; kesinleşinceye kadar ilgili mahkemeler tarafından görülmeye devam olunur.

(4) İlk derece mahkemeleri tarafından bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce verilen kararlar, karar tarihindeki kanun yoluna ilişkin hükümlere tabidir.

Yürürlük

MADDE 38- (1) Bu Kanunun;

a) 3 üncü, 11 inci ve 12 nci maddeleri 1/1/2018 tarihinde,

b) Diğer hükümleri yayımı tarihinde,

yürürlüğe girer.

Yürütme

MADDE 39- (1) Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.
#5
Yapım işlerinde kullanılacak makine, malzeme ve ekipmanla yazılımın tamamının veya belli bir kısmının yerli malı olması şartı getirilebilmesine yönelik, Kamu İhale Kurumunun "Yapım İşleri̇ İhaleleri̇ Uygulama Yönetmeli̇ği̇nde Deği̇şi̇kli̇k Yapılmasına Dai̇r Yönetmeli̇ği" 13/12/2017 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girdi.

Yönetmelik düzenlemelerine göre, Kamu İhale Kurumu tarafından ilan edilen listede yer alan ve ihale konusu işte kullanılacak makine, malzeme ve ekipman yerli malı olacaktır.

Sözleşmede yerli malı zorunluluğu aranan makine, malzeme ve ekipmanla yazılımın kontrolü yapı denetim görevlisinin sorumluluğunda bulunacaktır.

Yapım işlerinde kullanılacak makine, malzeme ve ekipmanla yazılımın tamamının veya bir kısmının yerli malı olması şartı getirilebilecektir.

Yerli malı olması zorunlu makine, malzeme ve ekipmanla yazılıma ilişkin yerli üretimin, doğal afetler, kanuni grev, genel salgın hastalık, kısmi veya genel seferberlik ilanı gibi nedenlerle sona ermesi veya yetersiz hale gelmesi ya da diğer zorunlu nedenlerle yerli malı olarak temin edilmesinin mümkün olmadığı durumlarda, yüklenicinin yazılı başvurusu üzerine idarenin onayıyla sözleşme konusu işte yerli malı olmayan makine, malzeme ve ekipmanla yazılım kullanılabilecektir.

Bu gibi durumlarda iş programı dikkate alınarak gerektiğinde yükleniciye ek süre verilebilecektir.
#6
Resmi Gazete'nin 8 Ocak 2018 tarihli 30295 sayılı nüshasında, Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığının Karayolu Taşıma Yönetmeliği yayımlandı.

Karayolu taşımacılık faaliyetlerini Türkiye ekonomisinin gerektirdiği şekilde düzenlemek ve taşımacılık faaliyetlerinde düzeni ve güvenliği sağlamak amacıyla yayımlanan yönetmelik, Karayolu Taşıma Kanunu ile Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnameye dayanılarak hazırlandı.

Buna göre; yönetmelik kapsamına giren taşımacılık, acentelik, taşıma işleri komisyonculuğu, taşıma işleri organizatörlüğü, nakliyat ambarı işletmeciliği, kargo işletmeciliği, lojistik işletmeciliği, dağıtım işletmeciliği, terminal işletmeciliği ve benzeri faaliyetlerde bulunacak gerçek ve tüzel kişilerin yapacakları faaliyetlere uygun olan yetki belgesini/belgelerini bakanlıktan almaları zorunludur.

Taşımacılık faaliyetleri; ekonomik, seri, elverişli, güvenli, çevreye kötü etkisi en aza indirilecek, fert, toplum ve çevre sağlığı ile bunların güvenliğini olumsuz yönde etkilemeyecek ve kamu yararını gözetecek tarzda serbest rekabet ortamında gerçekleştirilecek.

Yetki belgesi sahipleri, almış oldukları yetki belgesi kapsamına giren hizmetlerini, hizmetin ifasını imkânsız kılan yasal mücbir sebepler dışında yapmaktan kaçınamayacaklar. Bu hizmetlerden ayırım yapmaksızın herkesin yararlanmasını ve hizmetin sürekliliğini sağlamak zorundadırlar.

Buna aykırı hareket edenlere, kanunun 26'ncı maddesinin birinci fıkrasının "c" bendinde belirtilen miktarda idari para cezası uygulanacak.

Yönetmelik uyarınca, yetki belgesi sahipleri, tehlikeli madde veya tehlikeli atık taşıyan taşıtlarının; taşıyacakları tehlikeli maddenin veya tehlikeli atığın özelliğine uygun olduğunu gösteren bilgi ve belgeler ile tehlikeli maddeler ve tehlikeli atık zorunlu mali sorumluluk sigortası poliçesini ibraz ederek, ilgili mercilerden bu taşımalar için ayrıca izin almakla yükümlüdürler.
#7
Enerji Verimliği Kanunu çerçevesinde verilen para cezalarında artışa gidildi. Buna göre en düşük para cezası 980 liradan bin 121 liraya, en yüksek para cezası ise 98 bin 524 liradan, 112 bin 780 liraya çıkarıldı.

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, 5627 sayılı Enerji Verimliği Kanununun 10'uncu maddesi uyarınca verilecek idari para cezası miktarlarını yüzde 14.47 (yeniden değerleme oranı) oranında arttırdı.

Buna göre Kanunun 10'uncu maddesinde öngörülen en düşük para cezası 980 liradan bin 121 liraya, en yüksek para cezası ise 98 bin 524 liradan, 112 bin 780 liraya çıkarıldı.

Kanunda öngörülen, inceleme için verilmesi gereken bilgileri vermeyen şirketlere 112 bin 780 lira para cezası uygulanacak, eksik veya yanlış belge verenlerin cezası ise 19 bin 700 liradan 22 bin 550 liraya çıkarıldı.

Kanunun 7'nci maddesi uyarınca OSB'lerde bin TEP'ten az enerji tüketen endüstriyel işletmelere hizmet vermek üzere enerji yönetimi birimi kurulmaması, inşaat alanı 20 bin metrekare veya enerji tüketimi 500 TEP üzerinde olan ticari binalarda enerji yönetimi birimi kurulmaması halinde 45 bin 105 lira ceza verilecek.

Kombi, motor, klima, elektrikli ev aletleri gibi ürünlerden Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı'nın belirlediği enerji verimliliği sınırlarını sağlamayanları satanlar da yine 45 bin 105 lira ceza ödeyecek.
#8
Maliye Bakanlığı'na bağlı Bütçe ve Mali Kontrol Genel Müdürlüğü resmi internet sitesi üzerinden yayımladığı bir duyuru ile 2018 yılı sosyal ve mali haklara ilişkin genelgenin yayımlandığını bildirdi.

Bakanlık tarafından yayımlanan sosyal ve mali haklar genelgesinde, Kamu Görevlilerinin Geneline ve Hizmet Kollarına Yönelik Mali ve Sosyal Haklara İlişkin 2018 ve 2019 Yıllarını Kapsayan 4. Dönem Toplu Sözleşmenin ilgili maddeler gereği kamu görevlilerinin maaşlarında yaşanan değişiklikler bildirildi. Yayımlanan genelgede ayrıca, sözleşmeli personelin hizmet sözleşmesi esaslarında yer alan taban ve tavan ücretleri %5,69 oranında artırıldığı duyuruldu.

Maliye Bakanlığı'nca yayımlanan genelgede ayrıca, çeşitli statülerde 2017 yılında sözleşmeli olarak çalıştırılanlardan 2018 yılında da görevlerine devam etmeleri ilgili kamu idarelerince uygun görülenlerin, brüt sözleşme ücretlerinin %5,69 oranında artırıldığı kaydedildi.

Özelleştirme programlarında bulunan sözleşmeli personellere yönelik maddelerinde yer aldığı genelgede, istihdam edilen sözleşmeli personelin 31/12/2017 tarihi itibarıyla geçerli olan sözleşme ücretleri %5,69 oranında artırıldığı ancak bunların sözleşme ücreti tutarları, ilgili dönemde 399 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin eki (II) sayılı cetvele dahil emsali personelin toplam sözleşme ücreti tutarını geçmeyecekleri belirtildi.

Maliye Bakanlığı Bütçe ve Mali Kontrol Genel Müdürlüğü tarafından yayımlanan 2018 yılı mali ve sosyal haklar genelgesinde, 2006/10344 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile yürürlüğe konulan Devlet Memurlarına Ödenecek Zam ve Tazminatlara İlişkin Kararlar hatırlatılarak tazminat oranlarında değişikliğe gidildiği belirtildi.

Konuya ilişkin yayımlanan maddelerde aşağıda ki ifadeler yer aldı

1) Kamu İktisadi Teşebbüslerinde görev yapan başmüdür, kombina, fabrika, müessese ve işletme müdürlerinin dereceleri itibarıyla yararlanmakta oldukları tazminat oranlarına 20 puan,

2) Şef kadrolarında bulunanların dereceleri itibarıyla yararlanmakta oldukları tazminat oranlarına 10 puan,

3) Mübaşir kadrolarında bulunanların dereceleri itibarıyla yararlanmakta oldukları tazminat oranlarına 7 puan, ilave edilecektir.
#9
Devlet memurlarının hizmet şartlarını, niteliklerini, atanma ve yetiştirilmelerini, ilerleme ve yükselmelerini, ödev, hak, yüküm ve sorumluluklarını, aylıklarını ve ödeneklerini ve diğer özlük işlerini düzenleyen 657 sayılı kanununda geçtiğimiz aylarda değişiklik yapılmıştı. Memurları haklarını yasal çerçeve içerisinde tutan 657 sayılı kanunda geçtiğimiz aylarda değişikliğe gidilmişti. En son 2014 yılında değiştirilen devlet memurları kanununda geçtiğimiz aylarda çıkarılan kanun hükmünde kararname ile bir takım değişiklikler yapılmıştı.

2017 yılının Aralık ayında açıklamalarda bulunan Maliye Bakanı Naci Ağbal, 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun komple değişmesi gerektiğine değinmişti. Bu açıklamalar sonrası çıkarılan KHK ile 657 sayılı kanununda değişiklikler yapıldı.

Kademe ilerlemesinde, önceki düzenlemede olduğu gibi memurun "olumlu sicil" alması şartı aranmayacağı, bunun yerine "disiplin cezası almamak" koşulu ile kademe ilerlemelerinin yapılacağı düzenlendi.

- Kadrosu kaldırılan memurların, kendi kurumlarında niteliklerine uygun bir kadro bulunamaması halinde, Devlet Personel Başkanlığınca belirlenen başka bir kurumdaki boş kadroya atanabilecekleri düzenlendi.

- Sözleşmeli personel, sendikalı olabilecek.

- Memurların, kimlik numarası esas alınarak kurumlarınca tutulacak personel bilgi sistemine kaydolacakları düzenlendi.
#10
Bakanlar Kurulu yüzde 22'lik oranı, yüzde 20'ye kadar indirmeye yetkili kılındı.

Kurumlar Vergisi'ni düzenleyen tebliğ resmen yürülüğe girdi. Buna göre, kurumların 2018, 2019 ve 2020 yılı vergilendirme dönemlerine ait kazançları için kurumlar vergisi oranı yüzde 20'den yüzde 22'ye çıkarıldı.

Maliye Bakanlığının "Kurumlar Vergisi Genel Tebliği'nde Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliği" Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girdi.

Buna göre kurumların 2018, 2019 ve 2020 yılı vergilendirme dönemlerine ait kazançları için kurumlar vergisi yüzde 22 olarak belirlendi.

Bakanlar Kurulu da yüzde 22'lik oranı, yüzde 20'ye kadar indirmeye yetkili kılındı.

Kooperatiflerin kurumlar vergisi muafiyetinden yararlanabilmesi için faaliyetin sadece ortaklarla sınırlı olması gerekecek. Yapılan değişiklikle 1 Ocak'tan itibaren, kooperatiflerin faaliyetin icrasına tahsis ettikleri ve ekonomik ömrünü tamamlamış demirbaş, makine, teçhizat, taşıt ve benzeri amortismana tabi iktisadi kıymetleri elden çıkarmalarının ortak dışı işlem sayılmayacağı hüküm altına alındı.

Kurumlar vergisinden muaf kooperatiflerin tam mükellefiyete tabi başka bir kurumun sermayesine katılımları, iktisadi işletmeleriyle bu kurumlardan kazanç elde etmeleri ve söz konusu kazançları daha sonra ortaklarına dağıtmaları muafiyetlerini etkilemeyecek.

Tam mükellefiyete tabi başka bir kurumun sermayesine katılan ve kurumlar vergisinden muaf olan kooperatiflere, iştirak ettiği tam mükellef kurumlar tarafından 1 Ocak 2018 tarihinden itibaren dağıtılan kar payları üzerinden yüzde 15 vergi kesintisi yapılacak. Buna karşın, söz konusu kooperatiflerin elde ettiği kar paylarının, daha sonra ortaklara dağıtılması durumunda dağıtılan tutarlar üzerinden vergi kesintisi yapılması söz konusu olmayacak.

Taşınmaz satış kazancının yüzde 50'sine istisna

Kurumlar Vergisi Kanunu'nun yayımından sonra gerçekleşen satış işlemlerinde istisna uygulamalarında da değişikliğe gidilerek, 5 Aralık 2017'den itibaren yapılan taşınmaz satışlarından elde edilen kazancın yüzde 50'lik kısmına istisna uygulanacak. Bu tarihten önce yapılan taşınmaz satışlarından elde edilen kazancın ise yüzde 75'lik kısmı istisna uygulamasına konu edilebilecek.

Finansal kiralama veya finansman şirketlerine borçları nedeniyle kanuni takibe alınmış kurumlarla bunların kefillerinin ve ipotek verenlerin sahip oldukları taşınmazlar, iştirak hisseleri, kurucu senetleri ve intifa senetleriyle rüçhan haklarının, bu borçlara karşılık finansal kiralama ya da finansman şirketlerine devrinden sağlanan hasılatın bu borçların tasfiyesinde kullanılan kısmına isabet eden kazançların tamamı istisna kapsamına alındı.

Finansal kiralama veya finansman şirketlerinin kanuni takibe alınmış alacakları nedeniyle 1 Ocak'tan itibaren iktisap ettikleri taşınmazların satışından doğan kazançların yüzde 50'lik kısmı, iştirak hisseleri, kurucu senetleri ve intifa senetleriyle rüçhan haklarının satışından doğan kazançların yüzde 75'lik kısmı kurumlar vergisinden istisna olacak.
#11
Ekonomi Bakanlığı'nca Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) ile İhracatçı Birliklerinin Kuruluş ve Görevleri, İnsan Kaynakları Yönetmeliği ve İnsan Kaynakları Sınav Yönetmeliği'nde değişiklik yapıldı.

Ekonomi Bakanlığı'nca, TİM ile İhracatçı Birliklerinin Kuruluş ve Görevleri Hakkında Yönetmelik, İnsan Kaynakları Yönetmeliği ve İnsan Kaynakları Sınav Yönetmeliği'nde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelikler, Resmi Gazete'nin mükerrer sayısında yayımlandı.

Söz konusu Yönetmeliğin 8'inci maddesinin birinci, üçüncü ve altıncı fıkralarında yapılan değişiklik şöyle:

"(1) Genel kurul, yeni kurulan birlikler hariç son iki takvim yılı itibarıyla birliğin üyesi bulunan, üyelik yükümlülüklerini yerine getirerek son iki takvim yılı içinde üyesi bulunduğu birliğin iştigal sahasına giren maddelerden, üyesi olduğu birlik üzerinden 5 bin ABD dolarının (5.000 ABD doları dahil) üzerinde olmak kaydıyla fiili ihracat ve/veya ihraç kaydıyla satış ve/veya birlik onayına tabi tutulmak şartı ile özel fatura kapsamında ihracat sayılan satış yapan ve bu durumları birlik kayıtları ile doğrulanan veya gümrük beyannameleri ile tevsik edilen üyeler ile son iki takvim yılı içinde üyesi olduğu birlik üzerinden iştigal sahası kapsamında hizmet ihracatı yapan ve hizmet ihracatı gerçekleştirdiklerini belgelendiren üyelerden teşekkül eder. Üye sayısı 50'nin altında olan birliklerde bu fıkrada belirtilen 5 bin ABD doları (5 bin ABD doları dahil) şartı aranmaz. Hizmet ihracatının belgelendirilmesine ilişkin usul ve esaslar TİM'in görüşü ve Bakanlığın onayı ile belirlenir.


(3) Birlik genel kurullarında tüzel kişiler, temsil ve ilzama yetkili temsilcileri vasıtasıyla temsil edilir. Bu temsilcilerin, temsil ettiği tüzel kişileri temsil ve ilzama yetkili olduklarını güncel Ticaret Sicili Gazetesi veya Ticaret Sicili Gazetesine istinaden hazırlanan ve geçerlilik tarihi birlik genel kurulu tarihini kapsayan noter tasdikli imza sirkülerinin aslı ya da Birlik tarafından aslı görülerek teslim alınacak fotokopisi ile tevsik etmeleri gerekmektedir. Gerçek kişi üyelerin de birlik genel kuruluna iştirak edebilmek için, geçerlilik tarihi birlik genel kurulu tarihini kapsayan noter tasdikli imza beyanı ile katılım bildirim yazısını Genel Sekreterliğe tevdi etmeleri gerekmektedir. (6) Olağan genel kurul, her yılın Nisan ayı içerisinde toplanır. Ayrıca genel kurul, yönetim kurulunun çağrısı veya genel kurula katılma hakkını haiz birlik üyelerinden en az üçte birinin yazılı isteği üzerine altmış gün içerisinde toplantının yapılmasını teminen yönetim kurulu tarafından olağanüstü olarak toplantıya çağrılır."

Aynı Yönetmeliğin 10'uncu maddesinin ikinci fıkrası da kuruluş, olağan veya olağanüstü genel kurul toplantılarına çağrının, yurt çapında yayımlanan tirajı en yüksek 7 gazeteden birinde ilan verilmek, internet sitesinde duyurulmak ve üyelere elektronik posta gönderilmek suretiyle yapılacağı, ayrıca gerekli görülmesi halinde üyelere mektup veya faks ile bildirim yapılabileceği, çağrının toplantı tarihinden en az 25 gün önce gündemle birlikte yapılması gerekeceği, olağanüstü genel kurul toplantısına çağrının bu süre içerisinde yönetim kurulunca yapılmaması halinde çağrının bu sürenin dolmasını müteakip 7 gün içinde Genel Sekreterlik tarafından yapılacağı şeklinde değiştirildi.

Bazı fıkralarında da değişikliğe gidilen söz konusu yönetmelik, yürürlüğe girdi.

Bununla birlikte, TİM ve İhracatçı Birlikleri İnsan Kaynakları Yönetmeliği ve İnsan Kaynakları Sınav Yönetmeliği'nde de değişiklik yapıldı.
#12
MADDE 1 - 3/8/2016 tarihli ve 29790 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Sözleşmeli Öğretmen İstihdamına İlişkin Yönetmeliğin 17 nci maddesinde yer alan "eğitimine" ibaresi "sürecine" şeklinde değiştirilmiştir.

MADDE 2 - Aynı Yönetmeliğin 19 uncu maddesinin birinci cümlesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"Sözleşmeli öğretmenlerden adaylık sürecinde başarılı olan ve sözleşme gereği dört yıllık çalışma süresini tamamlayanlar, talepleri halinde görev yaptıkları eğitim kurumunda öğretmen kadrolarına atanır."

MADDE 3 - Bu Yönetmelik yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

MADDE 4 - Bu Yönetmelik hükümlerini Milli Eğitim Bakanı yürütür.

DEĞİŞTİRİLEN MADDELERİN ESKİ HALİ

Madde 17 - (1) Sözleşmeli öğretmen olarak atananlar, 17/4/2015 tarihli ve 29329 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Milli Eğitim Bakanlığı Öğretmen Atama ve Yer Değiştirme Yönetmeliği hükümleri çerçevesinde Bakanlık Öğretmen Yetiştirme ve Geliştirme Genel Müdürlüğünce yapılacak planlama doğrultusunda adaylık eğitimine tabi tutulur.

Madde 19 - (1) Sözleşmeli öğretmenlerden sözleşme gereği dört yıllık çalışma süresini tamamlayarak adaylık sürecinde başarılı olanlar, talepleri halinde görev yaptıkları eğitim kurumunda öğretmen kadrolarına atanır. Öğretmen kadrolarına atananlar, aynı yerde en az iki yıl daha görev yapar, bunlar hakkında adaylık hükümleri uygulanmaz.

DEĞİŞİKLİKLER NE ANLAMA GELİYOR?

"Adaylık eğitimi" ifadesi "adaylık süreci" olarak değiştirilmiştir.

Sözleşmeli öğretmenlerin 4 yıllık çalışma süresi sonrasında adaylık eğitimine tabi tutulacağı şeklindeki düzenleme, adaylık eğitiminde başarılı olan ve 4 yıllık çalışma süresini dolduran şeklinde değiştirilmiştir.

Yapılan değişiklikler teknik ifade değişiklikleri şeklindedir.
#13
Kentsel dönüşüm olarak bilinen 6306 sayılı kanunda önemli değişiklikler yapıldı. Bu çerçevede 6306 Sayılı Kanun Kapsamında hak sahiplerince bankalardan kullanılacak kredilere sağlanacak faiz desteğine ilişkin kararda değişiklik yapılmasına dair karar 30/12/2017 tarihli Resmi Gazete'de yayımlandı.

Halk arasında Kentsel Dönüşüm olarak adlandırılan 6306 sayılı afet riskli altındaki binaların dönüştürülmesi kanu kapsamında hak sahiplerince bankalardan kullanılacak kredilere sağlanacak faiz desteğine ilişkin kararda değişiklik yapılmasına dair yeni bir karar yayımlandı.

Resmi Gazete'de yayımlanan karara göre, Ekli 6306 sayılı kanun kapsamında hak sahiplerince bankalardan kullanılacak kredilere sağlanacak faiz desteğine ilişkin kararda değişiklik yapılmasına dair kararın yürürlüğe konulması; Başbakan Yardımcılığı (Hazine Müsteşarlığı) nın 20/12/2017 tarihli ve 33257 sayılı yazısı üzerine, 6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanunun 7 inci maddesine göre Bakanlar Kurulu'nca 25/12/2017 tarihinde kararlaştırılmış, Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Başbakan Yıldırım'ın imzasına sunularak bu sabah resmi olarak yürürlüğe girdi.

6306 Sayılı Kanun çerçevesinde hak sahiplerince kullanılacak kredilere sağlanacak faiz desteğine ilişkin kararın 4 üncü maddesinin onbirinci fıkrasında yer alan 31/12/2017 ibaresi 31/12/2018 tarihi ile değiştirildi.
#14
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından onaylanan 7063 sayılı "Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun" Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girdi.

Sporculara yapılan ücret ödemeleri ile ilgili değişiklikler

Söz konusu kanuna göre, sporculara yapılan ücret ve ücret sayılan ödemelerden Gelir Vergisi kesintisi oranlarının geçerlilik süresi 31 Aralık 2017'den, 31 Aralık 2019'a uzatılacak.

Ankara Üniversitesi ile ilgili değişiklikler

"Ankara Güzel Sanatlar Üniversitesi"nin ismi "Ankara Müzik ve Güzel Sanatlar Üniversitesi" olarak değiştirilecek.

Bu üniversiteye bağlı "Müzik ve Sanat Eğitimi Fakültesi"nin ismi "Müzik ve Güzel Sanatlar Eğitimi Fakültesi", "Güzel Sanatlar Meslek Yüksekokulu" ismi "Müzik ve Güzel Sanatlar Meslek Yüksekokulu", "Güzel Sanatlar Enstitüsü"nün ismi de "Müzik ve Güzel Sanatlar Enstitüsü" olacak.

Ankara'da Lokman Hekim Üniversitesi kurulacak

Ankara'da Sevgi Vakfı tarafından Lokman Hekim Üniversitesi adıyla yeni bir vakıf üniversitesi kurulacak.

Bu üniversite, Tıp Fakültesi, Sağlık Bilimleri Fakültesi, Diş Hekimliği Fakültesi, Eczacılık Fakültesi, Spor Bilimleri Fakültesi, Mühendislik Fakültesi, Sağlık Meslek Yüksekokulu ve Sağlık Bilimleri Enstitüsünden oluşacak.

Yaşlılar için gündüz bakım merkezleri

Sosyal Hizmetler Kanunu'nda değişiklik yapılarak, yaşlılar için de gündüz bakım merkezleri açılabilmesine olanak sağlanacak.

Kanunla, Türk Optisyen-Gözlükçüler Birliği ve optisyen-gözlükçüler odalarının ilk oluşumuna açıklık getiren düzenleme yapılacak.

Buna göre, optisyenlik mesleği ile ilgili olarak faaliyette bulunan dernekler, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren iki ay içinde genel kurullarını toplayarak, Türk Optisyen-Gözlükçüler Birliğinin ilk genel kurulu için meslek mensubu beşer temsilci seçecek.

Yunus Emre Vakfı yönetim yapısı değişiyor

Kanunla, Yunus Emre Vakfı Mütevelli Heyeti ile Yönetim Kurulunun üye yapısı yeniden belirleniyor.

Buna göre Kültür ve Turizm Bakanı, Kültür ve Turizm Bakanlığı Müsteşarı, Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı, Maliye Bakanlığı Müsteşarı ile Milli Eğitim Bakanlığı Müsteşarı mütevelli heyetin tabii üyeleri olacak.

Heyetin tabii üyeleri dışında; Cumhurbaşkanı tarafından seçilen 5 kişi ve Türkiye Maarif Vakfı tarafından kendi mütevelli heyeti üyeleri arasından seçilen bir kişi, üç yıl süreyle Mütevelli Heyet üyeliğini yürütecek.

Yunus Emre Vakfı Mütevelli Heyeti ile Yönetim Kurulunun seçimle görevlendirilen mevcut üyelerinin görevleri, maddenin yürürlük tarihinden itibaren sona erecek.

Tüketici hakem heyetine başvurular

Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunda, tüketici hakem heyetlerine başvuru maddesinde düzenleme yapılacak. Tüketicinin taraf olduğu uyuşmazlıklarda İcra ve İflas Kanunu'nun uygulanamayacağı şeklindeki değerlendirmelerin ortadan kaldırılmasına yönelik değişiklikle; icra iş ve işlemlerine ilişkin hususlarda tüketici hakem heyetlerine başvuru zorunluluğu aranmaksızın İcra ve İflas Kanunu hükümleri uygulanabilecek.

Ayrıca, tüketici hakem heyetlerine başvuru için belirlenen parasal sınırlar yükseltilecek. Buna göre değeri 4 bin liranın altında bulunan uyuşmazlıklarda ilçe tüketici hakem heyetlerine, 6 bin liranın altında bulunan uyuşmazlıklarda il tüketici hakem heyetlerine, büyükşehir statüsünde bulunan illerde ise 4 bin-6 bin lira olan uyuşmazlıklarda il tüketici hakem heyetlerine başvuru zorunlu olacak. Bu değerlerin üzerindeki uyuşmazlıklar için tüketici hakem heyetlerine başvuru yapılamayacak.
#15
Tüketici Hakem Heyetleri'ne başvuruda başvuru limitlerinin yükseltildiği kanun değişikliği 1 Ocak 2018 itibariyle yürürlüğe girdi.

Gümrük ve Ticaret Bakalığı'nın, Tüketici Hakem Heyetleri'ne başvuruda parasal sınırlara ilişkin gerçekleştirdiği ve başvuru limitlerinin 6 bin liraya yükseltildiği kanun değişikliği 1 Ocak 2018 itibariyle yürürlüğe girdi.

Gümrük ve Ticaret Bakan Yardımcısı Fatih Çiftci geçtiğimiz hafta Gümrük ve Ticaret Bakanlığı Tüketicinin Korunması ve Piyasa Gözetimi Genel Müdürlüğü tarafından Antalya'da düzenlenen tüketici hakem heyeti raportörlerine yönelik hizmet içi eğitim programında kanun değişikliğini açıklamıştı. Gelişmiş ekonomilerin en temel özelliklerinden birinin tüketici haklarına gösterilen saygı ve duyarlılık olduğundan bahseden Çiftci, "Gümrük ve Ticaret Bakanlığı olarak ülkemiz tüketicilerinin gelişmiş ülkelerde yaşayan tüketicilerle aynı haklara sahip olmaları, bilgilendirilmeleri ve yasal haklarını kullanmaları hususlarına büyük önem veriyoruz. Yapılan çalışmaları da bu anlayışla yürütüyoruz. Çalışmalarda ayrıca değişen tüketici ihtiyaçlarını dünya uygulamaları ile birlikte dikkate alıyoruz demişti.
#16
09.04.2002 tarih ve 24721 sayılı Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren 4751 sayılı Kanun ile Emlak Vergisi Kanununda uzun süredir beklenen değişiklikler gerçekleşmiş bulunmaktadır.Kuşkusuz kanundaki en önemli değişiklik beyan usulünün kaldırılması ile mükelleflere getirilen kolaylık olmuştur. Artık kişiler vergi ödemek için karmaşık beyanname verme mükellefiyetine katlanmayacaktır.    

Bina ve Arazi  Vergisi Mükellefiyetinin Başlaması ve Bitmesi:

a-) Emlak Vergisi Kanunu'nun 33'üncü maddesinin 1-7 numaralı fıkralarında yazılı vergi değerininin yenilenmesini gerektiren şartların doğması halinde bu değişikliklerin doğduğu, aynı maddenin 8 numaralı fıkrasında yazılı halde ise bu duruma bağlı olarak takdir işleminin yapıldığı tarihi,

b-) Dört yılda bir yapılan takdir işlemlerinde takdir işleminin yapıldığı tarihi,

c-) Mükellefiyetin sukut ettiği tarihi,Takip eden bütçe yılından itibaren başlar.

Yürürlükten kaldırılan hükümlere göre mükellefiyetin başlangıcı genel beyana davet ile veya mükellefin beyana davet edilmesi ile başlamaktaydı.

Yeni hükümlere göre beyana davet işlemi bulunmamaktadır. Bunun yerine mükellefiyetin başlangıcı olarak;  4 yılda bir yapılan takdir işlemlerinde takdir işleminin yapıldığı tarihi takip eden bütçe yılından itibaren  bina vergisi mükellefiyeti başlamaktadır.

Bina ve Arazi  Vergisinin Tarh ve Tahakkuku:

Bina ve arazi  vergisi, ilgili belediye tarafından;

a) Dört yılda bir defa olmak üzere takdir işlemlerinin yapıldığı yılı takip eden bütçe yılının Ocak ve Şubat aylarında,

b) 33 üncü maddenin (1) ilâ (7) numaralı fıkralarında yazılı vergi değerini tadil eden sebeplerle bildirim verilmesi icabeden hallerde, vergi değerini tadil eden sebeplerin meydana geldiği bütçe yılını takip eden yılın Ocak ayı içinde, vergi değerini tadil eden sebep yılın son üç ayı içinde vuku bulmuş ve bildirim, vergi değerini tadil eden sebebin meydana geldiği bütçe yılını takip eden yılda verilmiş ise bildirimin verildiği tarihte,

c) 33 üncü maddenin ( 8 ) numaralı fıkrasında yazılı hallerde, takdir işlemlerinin yapıldığı bütçe yılını takip eden yılın Ocak ve Şubat aylarında, 29 uncu maddeye göre hesaplanan vergi değeri esas alınarak yıllık olarak tarh olunur.

Bildirim posta ile gönderilmiş ise vergi, bildirim verme süresinin son gününü takip eden yedi gün içinde tarh olunur.

Bu suretle tarh olunan vergiler, tarh edilen tarihte tahakkuk etmiş sayılır ve mükellefe bir yazı ile bildirilir.Yapılan tarh ve tahakkuku takip eden yıllarda, 29 uncu maddeye göre tespit edilen vergi değeri üzerinden hesaplanan bina ve arazi  vergisi, her bütçe yılının başından itibaren o yıl için tahakkuk etmiş sayılır.

Bir il veya ilçe hududu içerisinde birden fazla belediye olması halinde, belediye ve mücavir alan sınırları dışında bulunan bina ve araziye  ait bina ve arazi  vergisini tarha yetkili olacak belediye, ilgili valiler tarafından belirlenir.Emlak Vergisi eskiden olduğu gibi yıllık olarak tarh ve tahakkuk  ettirilmektedir.

Eski uygulamada beyan üzerine hesaplanan vergi, şimdi takdir işlemlerinin sonucunda hesaplanmaktadır.

Takdir işlemlerine bağlı tarh ve tahakkukun  yapıldığı yılı izleyen yıllarda 29'uncu maddeye göre tespit edilen vergi değeri üzerinden  kendiliğinden (Motorlu Taşıtlar Vergisinin tahakkuk etmesine benzer şekilde) tahakkuk etmiş sayılacaktır.

29'uncu maddenin eski halinde "rayiç bedel" tabiri yeralmakta iken, yeni halinde "vergi değeri" ibaresi bulunmaktadır.

Vergi değeri ise; mükellefiyetin başlangıç yılını takip eden yıldan itibaren her yıl, bir önceki yıl vergi değerinin aynı yıl için tespit edilen yeniden değerleme oranının yarısı nispetinde arttırılması suretiyle bulunur.      

Bildirim Verme Süresi :

Eski düzenlemeye göre " beyanname verme süresi" başlığını taşıyan 23'üncü  madde  tamamen değiştirilmiş ve "bildirim verme ve süresi" başlığı ile yeniden tanzim edilmiştir.

Maddenin yeni hali aşağıda yeralmaktadır.

"Bu Kanunun 33 üncü maddesinde (8 numaralı fıkra hariç) yazılı vergi değerini tadil eden nedenlerin bulunması halinde (geçici ve daimi muafiyetten faydalanılması hali dahil) emlâk vergisi bildirimi verilmesi zorunludur. Devlete ait arazi için bildirim verilmez.

Bildirimler;

a) Yeni inşa edilen binalar için, inşaatın sona erdiği veya inşaatın sona ermesinden evvel kısmen kullanılmaya başlanmış ise her kısmın kullanılmasına başlandığı bütçe yılı içerisinde,

b) Bu Kanunun 33 üncü maddesinde (8 numaralı fıkra hariç) yazılı vergi değerini tadil eden sebeplerin doğması halinde, değişikliğin vuku bulduğu bütçe yılı içerisinde,Emlâkın bulunduğu yerdeki ilgili belediyeye verilir.Yukarıdaki fıkralarda yazılı haller bütçe yılının son üç ayı içinde vuku bulduğu takdirde bildirim, olayın vuku bulduğu tarihten itibaren üç ay içinde verilir.

Elbirliği mülkiyetinde mükellefler müşterek imzalı bir bildirim verebilecekleri gibi, münferiden de bildirim verebilirler.

Paylı mülkiyet halinde ise bildirim münferiden verilir.

Elbirliği mülkiyetinde münferiden bildirim verildiği takdirde, gayrimenkule ait vergi değeri üzerinden hissedarların adedine göre ayrı ayrı tarh ve tahakkuk yapılır.

Bildirimlerin şekli ve kapsamı Maliye Bakanlığınca belirlenir."  

2002 Yılı Emlak Vergisi :2002 yılında ödenecek emlak vergisi ilk taksidi, 2001 yılı bina, arsa ve arazi vergisi hesaplamasına esas olan vergi matrahlarının %53,2 oranında arttırılması  sonucu bulunacak tutarın yarısı kadardır.

Bu tutar 2002 yılı  Mayıs ayı sonuna kadar ödenecektir.

2002 yılında yapılacak genel beyana esas olmak üzere, 2001 yılında yapılmış olan arsa ve arazilere ait asgari ölçüde birim değer tespitlerine ilişkin takdir kararları, 09.04.2002 tarihinden itibaren 30 gün içinde incelenerek, yeni değer tespitleri takdir edilecektir. 2002 yılının gerçek emlak vergisi, bu takdir işleminden sonra, yeniden belirlenen değerler üzerinden ilgili belediyelerce 2002 /Kasım döneminde hesaplanacaktır.

Kasım ayı içinde hesaplanan  vergiden, Mayıs ayı sonuna kadar ödenmiş olan  1. Taksit vergi mahsup edilir ve kalan kısım 2. Taksit olarak ödenir. Eğer fark kalmazsa veya negatif fark kalırsa ödeme yapılmaz,  ilk taksitte ödenen tutar yıllık vergiden fazla ise, fazla ödenen vergi  iade olunur. Emlak Vergisi Kanununda yapılan değişikliklerin yürürlüğe girmesinden önce 2002 yılı için beyanname verip vergi tahakkuk ettiren mükelleflerin vergisi yeni hükümlere  göre düzeltilir.

Önceki Yıllarda Beyanname Vermeyen Mükelleflere Tanınan Kolaylık:

2001 ve daha önceki yıllara ilişkin emlak vergisini ödememiş mükelleflere  oldukça önemli kolaylıklar sağlanmıştır.

Geçici 21'inci madde uyarınca;  

"1.1.2002 tarihinden önceki dönemlerde meydana gelen vergiyi doğuran olaylar nedeniyle bu tarihe kadar mükellefiyetini tesis ettirmemiş bulunan bina ve arazi vergisi mükelleflerinin bildirimde bulunmak suretiyle mükellefiyetlerini tesis ettirmeleri ve 1998-2001 yıllarına ilişkin olarak idarece tarh ve tahakkuk ettirilecek vergilerini her yıl için ayrı ayrı % 50 fazlasıyla 2002 yılı Mayıs ayı sonuna kadar ödemeleri halinde, 1998 yılından önceki vergilendirme dönemlerine ait emlâk vergileri aranmaz, 1998-2001 yıllarına ilişkin olarak yapılan tarhiyatlar hakkında vergi cezası kesilmez ve gecikme faizi uygulanmaz. Bu maddede belirtilen süre içinde bildirim vermeyen ve ödemelerini tam yapmayan mükellefler bu madde hükmünden yararlanamazlar."
#17
BDDK tarafından, Bankaların Birleşme, Devir, Bölünme ve Hisse Değişimi Hakkında Yönetmeliği yeniden düzenlendi. İlgili yönetmelik, 16 Kasım 2017 tarihli Resmi Gazete'de yayımlandı.

Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK), bankaların kısmi bölünmesi için izlediği şartı revize etti.

Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) tarafından düzenlenen yönetmelik, kısmi bölünmelere uygulanmayacak. Düzenlenen yönetmelikte, kısmi bölünme için "bölünen bankaların ortaklarının devralan bu şirketlerdeki payları ve hakları edinmesi" koşulu eklendi.

BDDK tarafından yapılan düzenlemelerle, bir bankanın tüzel kişiliği sona ermek kaydıyla tüm malvarlığının bölümlere ayrılmak suretiyle birden fazla banka, finansal kuruluş veya diğer anonim şirketlere devredilmesini tam bölünme olarak değerlendiriliyor.

Bir bankanın malvarlığının bir veya birden fazla bölümünün bankanın infisah etmesine neden olmayacak şekilde banka, finansal kuruluş veya diğer anonim şirketlere devredilmesi ve banka ortaklarının bu suretle, devralan bu şirketlerdeki payları ve hakları iktisap etmesi ise kısmi bölünme olarak değerlendiriliyor.

Ayrıca, kısmi bölünmelerde bankanın ödenmiş sermaye miktarı kanunla tanımı asgari sermayeden az ise aradaki farkın üç ay içerisinde banka ortakları tarafından bölünen banka sermayesinin nakden artırılması suretiyle karşılanacağına ilişkin taahhütte bulunulması gerekecek. Devralan banka sermayesinin bölünen bankaya ve bankanın ortaklarına verilecek hisseler ölçüsünde artırılması kuralından da bankaya eklenen kriter çıkarıldı; sermaye, bölünen bankanın ortaklarına verilecek hisseler ölçüsünde artırılacak.
#18
Mevzuat Değişiklikleri / Üretim Reform Paketi
09 Temmuz 2017, 19:25:10
Sanayinin desteklenmesine yönelik yeni destek ve teşvikler içeren ve kamuoyunda Üretim Reform Paketi olarak bilinen "Sanayinin Geliştirilmesi ve Üretimin Desteklenmesi Amacıyla Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun" Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girdi.

TBMM Genel Kurulu'nda kabul edilerek yasalaşan 7033 sayılı Sanayinin Geliştirilmesi ve Üretimin Desteklenmesi Amacıyla Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın onayının ardından 1 Temmuz 2017 tarihli Resmi Gazete'de yayımlandı.

Kanunla, İlke Eğitim ve Sağlık Vakfınca Nevşehir'de Kapadokya Üniversitesi, Ortadoğu Sanayi ve Ticaret Merkezi Araştırma Geliştirme Eğitim Kalkınma ve Danışma Vakfınca Ankara'da Ostim Teknik Üniversitesi ile Ankara Güzel Sanatlar Üniversitesi kuruldu. Bazı üniversitelerin isimlerinde de değişiklikler yapıldı. Yüzüncü Yıl Üniversitesinin adı "Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi", Acıbadem Üniversitesinin adı "Acıbadem Mehmet Ali Aydınlar Üniversitesi", Ömer Halisdemir Üniversitesinin adı "Niğde Ömer Halisdemir Üniversitesi", İstanbul Kemerburgaz Üniversitesinin adı "Altınbaş Üniversitesi", Uluslararası Antalya Üniversitesinin adı da "Antalya Bilim Üniversitesi" olarak değiştirildi.

Sanayi işletmelerinin, her yıl hafta tatillerinde çalışabilmek için belediyelerden hafta sonu çalışma ruhsatı alma zorunluluğu kalkacak.

Sanayi Sicili Kanunu'ndaki sanayici tanımı yeniden yapılarak, bilişim teknolojisi ve yazılım üreten işletmeler de bu kanun kapsamına alınıyor.

Yeni kurulan sanayi işletmelerinin takibi ve üretim faaliyetine başlamadan önce yükümlülükleri konusunda bilgilendirilmesi amacıyla ön kayıt sistemi getiriliyor.

Sanayi işletmeleri, Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığında tutulacak sanayi siciline kaydedilecek, üretim faaliyetine başlamadan önce sanayi siciline ön kayıt yaptıracak. Kayıt işlemleri, elektronik ortamda olacak, beyannamelerin elden veya posta ile gönderme zorunluluğu kaldırılacak.

Sanayi işletmelerinden, faaliyette olup olmadığına bakılmaksızın sanayi siciline kaydolmayıp, düzenlemenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren 1 yıl içinde sanayi siciline kaydolup sanayi sicil belgesi alanlar hariç, bu tarihe kadar kaydolmayanlar hakkında idari para cezası uygulanacak.

İşletmelerin organize sanayi bölgeleri, serbest bölgeler, endüstri bölgeleri, teknoloji geliştirme bölgeleri ve sanayi sitelerinde yapacakları yatırımlarda yatırım maliyetinin azaltılması amacıyla bu bölgelerde bulunan arsaların tahsisine ilişkin sözleşme ve taahhütnamelerden damga vergisi alınmayacak.

Söz konusu bölgelerde bulunan arsaların tahsisi nedeniyle şerhi gerektiren işlemleri, bu arsa ve üzerine inşa edilen binaların tahsis sözleşmeleri uyarınca tahsis edilenlere devir ve tescil işlemleri, bu arsa üzerine inşa edilen binaların cins değişikliği işlemleri, harçlardan muaf olacak.

İşletmelerin bu alanlardaki binaları, emlak vergisinden istisna tutulacak.

Organize sanayi bölgeleri, serbest bölgeler, endüstri bölgeleri ve sanayi sitelerinde yer alan binalara daimi olarak emlak vergisi muafiyeti getirildiği için kanunda yer alan benzer mahiyetteki geçici muafiyetler kaldırılacak.

Yaş haddini dolduracakları tarihten önce başvurmuş olup sözleşme tarihi itibarıyla öğretim üyesi kadrolarında bulunanlardan yükseköğretim kurumlarınca belirlenen bölüm ve programlarda görevlerinde kalmalarında fayda görülenler, Yükseköğretim Kurumunun teklifi ve YÖK'ün onayı ile emeklilik yaş hadlerini doldurdukları tarihten itibaren 75 yaşını geçmemek üzere emeklilik veya yaşlılık aylığı bağlanıncaya kadar birer yıllık sürelerle sözleşmeli olarak çalıştırılabilecek.

Organize sanayi bölgelerinde kurulan meslek yüksekokullarında öğrenim gören her bir öğrenci için YÖK bütçesine bu amaçla tahsis edilen ödenekten eğitim desteği verilecek.

Bilimsel araştırma projelerine ilişkin ödeneklerin kullandırılmasında, proje kapsamında görevlendirilecek tezli yüksek lisans ve doktora programlarındaki öğrencilere, Yüksek Öğrenim Öğrencilerine Burs, Kredi Verilmesine İlişkin Kanun hükümlerine tabi olmaksızın belirlenecek miktarlarda burs verilecek.

Yükseköğretim kurumları, Ar-Ge ve yenilikçilikle ilgili olarak kamu, özel sektör ile işbirliği yapmak, üretilen bilgi, yapılan buluşları fikri mülkiyet kapsamında koruma altına almak, uygulamaya aktarmak üzere sermaye şirketi statüsünde teknoloji transfer ofisi kurabilecek.

Devlet üniversitelerinde fiilen 6 yıl çalışan öğretim üyelerine, yurt içi ve yurt dışında alanıyla ilgili Ar-Ge niteliğinde çalışmak üzere 1 yıl süreyle ücretli izin verilebilecek. Bu kişiler ikinci defa ücretli izin alabilecek. Ancak bunun için iznin sona erdiği tarihten itibaren asgari 6 yıl süreyle bir devlet yükseköğretim kurumunda görev yapacak.

Devlet üniversitelerinin uygulama ve araştırma merkezlerinde, araştırma enstitülerinde sadece Ar-Ge faaliyetlerinde bulunmak veya öğretim üyelerinin yürüttükleri Ar-Ge kapsamındaki projelere yardımcı olmak üzere doktora ile tıpta, diş hekimliğinde, eczacılıkta ve veteriner hekimlikte uzmanlık veya sanatta yeterlik eğitimi sonrasındaki 7 yıl içinde kalmak kaydıyla en fazla 3 yıl süreyle sözleşmeli olarak doktora sonrası araştırmacı istihdam edilecek.

Yükseköğretim Kalite Güvencesi Sistemi, yükseköğretim kurumlarının eğitim öğretim ve araştırma faaliyetleri ile idari hizmetlerinin iç, dış kalite güvencesi, akreditasyon süreçleri, bağımsız dış değerlendirme kurumlarının yetkilendirilmesi süreçlerine ilişkin esasları içerecek.

İdari ve mali özerkliğe sahip, kamu tüzel kişiliğini haiz ve özel bütçeli Yükseköğretim Kalite Kurulu kurulacak. Kurul, yükseköğretim kurumlarının eğitim öğretim ve araştırma faaliyetleri ile idari hizmetlerinin kalite düzeylerine ilişkin ulusal ve uluslararası kalite standartlarına göre değerlendirmeler yapacak, iç, dış kalite güvencesi, akreditasyon süreçleri ve bağımsız dış değerlendirme kurumlarının yetkilendirilmesi süreçlerini yürütecek.

Yükseköğretim Kalite Kurulu, 13 üyeden oluşacak. Kurulda, YÖK Genel Kurulunca ve Üniversitelerarası Kurulca seçilen 3'er, Milli Eğitim Bakanlığı, Mesleki Yeterlilik Kurumu, Türk Akreditasyon Kurumu, TÜBİTAK, Türkiye Sağlık Enstitüleri Başkanlığı, TOBB ile öğrencileri temsilen birer kişi yer alacak.

Yükseköğretim Programları Danışma Kurulu, yükseköğretim alanındaki istihdam odaklı politikaları oluşturulacak, geliştirecek, buna bağlı yeni açılacak eğitim programları ve kontenjanların planlanmasına yönelik süreçlerde öneride bulunacak.

Meslek Yüksekokulları Koordinasyon Kurulu, meslek yüksekokulları ve programların açılmasına yönelik standartların belirlenmesi, mevcut programların geliştirilmesi, izlenmesi, mezunların istihdamı ile lisans tamamlama süreçlerine ilişkin görüş ve önerilerde bulunacak.

YÖK, 1 Ocak 2023'e kadar, devlet üniversitelerinin fen ve mühendislik bilimleri lisans öğrencilerinin, öğrenimlerinin son yılında bir yarıyılı özel sektör işletmelerinde, teknoparklarda, araştırma altyapılarında, Ar-Ge merkezlerinde ya da sanayi kuruluşlarında uygulamalı eğitimle tamamlamalarını zorunlu kılmaya, bu bölümleri belirli yükseköğretim kurumlarıyla veya belirli fakülte ya da bölüm ve programlarla sınırlı tutmaya yetkili olacak.

Öğrencilere, uygulamalı eğitimleri sırasında asgari ücretin net tutarının yüzde 35'i ücret olarak ödenecek.

Türkiye Radyo Televizyon Kurumu (TRT) Gelirleri Kanunu'nda yapılacak değişiklikle, bandrolsüz cihaz satışı yapanlara kesilen cihaz bedeli tutarındaki idari para cezası, bandrol ücretinin iki katına düşürülecek, bu cihazları satın alanlara kesilen idari para cezaları kaldırılacak.

Kanunda belirtilen diğer cihazlar içinde yer alan "cep telefonları, bilgisayarlar ve tablet bilgisayarlar, taşıtlar, uydu alıcıları ve set üstü medya kutuları" tek tek olmak üzere Bakanlar Kurulu kararına istinaden yapılan uygulamayı açıklığa kavuşturmak üzere bandrol oranları sıralanıyor.

Buna göre, bandrol oranları; cep telefonları için yüzde 6, bilgisayar ve tablet bilgisayarlar için yüzde 2, taşıtlarda yer alan bandrole tabi cihazların ayrı ayrı tevsik edilememesi halinde, imalatta taşıtın satış faturasındaki KDV matrahı, ithalatta ise gümrük giriş beyannamesindeki KDV matrahı üzerinden kara taşıtları için yüzde 0,4, diğer taşıtlar için yüzde 0,01, video görüntü veya ekranına bağlantı yapılmak üzere tasarlanan televizyon alıcıları için yüzde 10, bu cihazların dışında kalan ve görsel, işitsel yayınları alabilen her türlü cihazlar için yüzde 10 olacak.

Sanayi siciline kayıtlı işletmelerin maliyet yüklerinin azaltılması amacıyla üretime yönelik elektrik kullanımlarından TRT payı alınmayacak.

OSB'lere faaliyetleri için gerekli olan ve bakanlıkça uygun görülecek projeler için kredi verilebilecek, finans kuruluşlarından kullanılan krediler için ise kredi faiz desteği sağlanabilecek.

OSB'lerde müteşebbislere tahsis edilen arsaların tapuları, katılımcı tarafından tahsis bedelinin tümüyle ödenmesi veya tahsis bedelinden kalan borç için teminat mektubu verilmesi, OSB'nin kesin olarak belirleyeceği arsa bedelleriyle yapılacak diğer yatırımlara itirazsız katılacağına ilişkin noter tasdikli taahhütname vermesi hallerinde tesisi üretime geçenlere geri alım hakkı şerhi konulmadan, tesisi üretime geçmeyenlere ise geri alım hakkı şerhi konularak verilecek.

Katılımcının belirlenen süreler içinde üretime geçmemesi ve kredi sözleşmesinin sona ermesi durumunda, tahsis için ödenen tutar toplamının tahsis tarihinden sonraki yıllar için yeniden değerleme oranlarına göre güncellenmesiyle elde edilen tutarın ilgilinin banka hesabına yatırılmasını müteakip, parsel OSB adına tescil edilecek.

Hizmet ve destek alanları haricinde OSB'lerde yer alan her bir parselde, bir katılımcı ya da katılımcının kiracısı üretim yapabilecek. Türk Ticaret Kanunu'nda tanımlanan hakim ve bağlı şirketler bu hükümden istisna olacak.

OSB'ler, Bakanlıktan izin almak kaydıyla ayrı şirket kurma şartı aranmaksızın, OSB alanı içerisinde öncelikle kendi ihtiyacı olmak üzere elektrik üretim tesisleri kurma ve işletme hakkına sahip olacak. OSB'deki katılımcılar elektrik üretim tesisleri kurmak ve işletmek için OSB'den izin alacak.

OSB'de yer alan kuruluşlar altyapı ihtiyaçlarını OSB'nin tesislerinden karşılayacak. OSB'nin izni olmaksızın altyapı ihtiyaçları başka yerden karşılanamayacak, münferiden tesis kurulamayacak.

OSB tüzel kişiliği, bu kanunun uygulamasıyla ilgili işlemlerde her türlü vergi, resim ve harçtan muaf olacak.

OSB katılımcılarının enerji giderlerine dair düzenlemeler, serbest piyasa koşullarıyla oluşmuş fiyatlara müdahale edilmeksizin, Bakanlar Kurulunca yapılacak. Atık su arıtma tesisi işleten bölgelerden, belediyelerce atık su bedeli alınmayacak.

Bakanlar Kurulu kararı ile belirlenen il ve ilçelerdeki OSB'lerde yer alan parseller, tamamen veya kısmen bedelsiz tahsis edilebilecek.

Bakanlık kredisi kullanan OSB'deki tahsis edilmeyen parseller, en az 10 kişilik istihdam öngören yatırımlara girişen gerçek veya tüzel kişilere tamamen veya kısmen bedelsiz tahsis edilebilecek. Bu durumda, tahsis edilen parselin değeri, Bakanlık tarafından OSB'ye verilen kredi geri ödemesinden mahsup edilecek.

Düzenlemenin yürürlüğe gireceği tarihten önce gerçek ve tüzel kişilere bedelli tahsis edilmiş parseller için ödemeler durdurulacak ve kalan meblağ Bakanlık tarafından OSB'ye verilen kredi geri ödemesinden mahsup edilecek.

Bakanlık kredisi kullanmayan ya da kredi borcunu ödemiş OSB'lerden de en az 10 kişilik istihdam öngören yatırımlara girişen gerçek veya tüzel kişilere, tamamen veya kısmen bedelsiz parsel tahsisi yapılabilecek. Bu durumda tahsis edilen parsel bedeli, OSB tüzel kişiliğine Bakanlık bütçesine bu amaçla konulacak ödenekten ödenecek.

Yatırımcının belirlenen şartlara uymadığının veya mücbir sebepler hariç öngörülen sürede yatırımını tamamlamadığının tespiti halinde parsel tahsisi iptal edilecek. Bu durumda, taşınmazın üzerindeki tüm yapı ve tesisler sağlam ve işler durumda tazminat veya bedel ödenmeksizin OSB tüzel kişiliğine intikal edecek.

OSB tüzel kişiliklerinin veya Türkiye'de yerleşik şirketlerin yetkili organlarınca karar alınması halinde yurt dışında OSB kurulmasına, kurulmuşlara ortak olunması ve bu OSB'lerin işletilmesine Bakanlar Kurulunca izin verilebilecek.

OSB'ler, yönetim ve hisse çoğunluğu OSB tüzel kişiliğinde olmak ve bu bölgelerde faaliyet göstermek şartıyla gayrimenkul yatırım ortaklıkları kurabilecek.

Mer'i plana göre yapılaşan sanayi tesislerinin bulunduğu alanlar, düzenlemenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren bir yıl içerisinde yapılan başvuruların valilikçe uygun görülmesi halinde OSB olarak değerlendirilebilecek.

Piyasa gözetimi ve denetimi faaliyetleri sonucunda uygunsuz olduğu tespit edilen ürünler için 4 bin ile 250 bin lira arasında değişen çeşitli idari para cezaları uygulanacak.

Orta ve yüksek teknolojili yerli ürünlere yüzde 15 oranında fiyat avantajı sağlanarak bu konuda kamu kurumlarınca yapılacak farklı uygulamalar engellenecek. Ayrıca yerli yazılım ürünü teklif eden istekliler lehine de yüzde 15 oranında fiyat avantajı sağlanması zorunluluğu getiriliyor.
#19
Yeni İmar Yönetmeliği Resmi Gazete'de yayımlandı.

Resmi Gazete'de yayımlanan Yeni Planlı Alanlar İmar Yönetmeliği, 1 Ekim 2017 tarihi itibari ile geçerli olacak.

Yeni Planlı Alanlar İmar Yönetmeliği çalışmaları tüm hızıyla sürüyor. Bu Yeni Planlı Alanlar İmar Yönetmeliği bugün Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girdi. Ancak yönetmeliğin 1 Ekim 2017 tarihinden itibaren geçerli olacağı açıklandı. Yönetmelik gereğince 22 Mayıs 2014 tarihinden önce yapı ruhsatı almaya yönelik olarak işlemlere başlanılmış olan ve bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce veya sonra yapılan yapı ruhsatı başvuruları 1 Ekim 2017 tarihine kadar sonuçlandırılmak kaydıyla, başvuru sahibinin talebine bağlı olarak, ilgili işlem tarihinde yürürlükte olan Yönetmeliğin 30 Mayıs 2013 tarihi ve sonrasında yürürlükte olan hükümlerine göre neticelendirilecek.

Bu yönetmeliğe göre stüdyo daireler inşa edilemeyecek. 1+1 daireler ve 28 metrekarelik evler yapılacak. Yeni tip konut projelerinde her dairenin net en az 12 metrekare oturma alanı, 3 metrekare banyo, 3.30 metrekare mutfak veya pişirme yeri, 1.20 metrekare tuvalet ve 9 metrekare yatak odası bulunması zorunlu olacak.  Ayrıca belediyeler yapılar hakkında kendi karar verebilecek. Buna göre yapıların estetiği, rengi, çatı katı ve cephe kaplamasına yönelik de yetkilendirilecek.