Haberler:

deneme

Ana Menü
Menü

İletileri Göster

Bu özellik size üyenin attığı tüm iletileri gösterme olanağı sağlayacaktır. Not sadece size izin verilen bölümlerdeki iletilerini görebilirsiniz.

İletileri Göster Menü

Mesajlar - kilimanjaro

#1
Merhabalar. Öncelikle geçmiş olsun. Anlattığınız olayda detaylar (örneğin olay yeri inceleme raporu, varsa bilirkişi raporu gibi belgeler) önemli, bunlar görülmeden kesin bir değerlendirme yapılamaz ancak yazdığınız bilgilerden yola çıkarak failin adam yaralamaya teşebbüs suçundan yargılanacağını söyleyebiliriz. Türk Ceza Kanununun ilgili maddeleri aşağıdadır:

Kasten yaralama
Madde 86- (1) Kasten başkasının vücuduna acı veren veya sağlığının ya da algılama yeteneğinin bozulmasına neden olan kişi, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(2) (Ek fıkra: 31/3/2005 – 5328/4 md.) Kasten yaralama fiilinin kişi üzerindeki etkisinin basit bir tıbbî müdahaleyle giderilebilecek ölçüde hafif olması hâlinde, mağdurun şikâyeti üzerine, dört aydan bir yıla kadar hapis veya adlî para cezasına hükmolunur.
(3) Kasten yaralama suçunun;
a) Üstsoya, altsoya, eşe veya kardeşe karşı,
b) Beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda bulunan kişiye karşı,
c) Kişinin yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle,
d) Kamu görevlisinin sahip bulunduğu nüfuz kötüye kullanılmak suretiyle,
e) Silahla,
İşlenmesi halinde, şikâyet aranmaksızın, verilecek ceza yarı oranında artırılır.

Suça teşebbüs
Madde 35- (1) Kişi, işlemeyi kastettiği bir suçu elverişli hareketlerle doğrudan doğruya icraya başlayıp da elinde olmayan nedenlerle tamamlayamaz ise teşebbüsten dolayı sorumlu tutulur.
(2) Suça teşebbüs halinde fail, meydana gelen zarar veya tehlikenin ağırlığına göre, ağırlaştırılmış müebbet hapis
cezası yerine onüç yıldan yirmi yıla kadar, müebbet hapis cezası yerine dokuz yıldan onbeş yıla kadar hapis cezası ile
cezalandırılır. Diğer hallerde verilecek cezanın dörtte birinden dörtte üçüne kadarı indirilir.
#2
Merhabalar. Gelir getirici herhangi bir faaliyette bulunan herkesin vergi mükellefi olması ve vergi ödemesi yasal bir zorunluluk. Gelir Vergisi Kanununda bunun şöyle bir istisnası belirtilmiş:

Mükerrer Madde 20 – (Ek:4/12/1985-3239/41 md; Mülga: 26/12/1993-3946/38 md.;
Yeniden düzenleme: 29/1/2016-6663/1 md.)
Ticari, zirai veya mesleki faaliyeti nedeniyle adlarına ilk defa gelir vergisi mükellefiyeti tesis olunan ve mükellefiyet başlangıç tarihi itibarıyla yirmi dokuz yaşını doldurmamış tam mükellef gerçek kişilerin, faaliyete başladıkları takvim yılından itibaren üç vergilendirme dönemi boyunca elde ettikleri bu kazançlarının 75.000 Türk lirasına kadar olan kısmı, aşağıdaki şartlarla gelir vergisinden müstesnadır.
1. İşe başlamanın kanuni süresi içinde bildirilmiş olması,
2. Kendi işinde bilfiil çalışılması veya işin kendisi tarafından sevk ve idare edilmesi (Çırak, kalfa veya yardımcı işçi çalıştırmak ya da seyahat, hastalık, askerlik, tutukluluk ve hükümlülük gibi zaruri ayrılmalar dolayısıyla geçici olarak işinde bilfiil çalışmamak bu şartı bozmaz.),
3. Faaliyetin adi ortaklık veya şahıs şirketi bünyesinde yapılması hâlinde tüm ortakların işe başlama tarihi itibarıyla bu maddedeki şartları taşıması,
4. Ölüm nedeniyle faaliyetin eş ve çocuklar tarafından devralınması hâli hariç olmak üzere, faaliyeti durdurulan veya faaliyetine devam eden bir işletmenin ya da mesleki faaliyetin eş veya üçüncü dereceye kadar (bu derece dâhil) kan veya kayın hısımlarından devralınmamış olması,
5. Mevcut bir işletmeye veya mesleki faaliyete sonradan ortak olunmaması.
İstisna kapsamındaki faaliyetlerden kazanç elde edilmemesi veya istisna haddinin altında kazanç elde edilmesi hâllerinde dahi yıllık beyanname verilir.
Bu istisnanın, bu Kanunun 94 üncü maddesi uyarınca tevkif suretiyle ödenecek vergiye şümulü yoktur.
Bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esasları belirlemeye Maliye Bakanlığı yetkilidir.


Yukarıda alıntılanan maddede düzenlenen 75.000 TL'ye kadar olan vergi istisnasından yararlanmak için gerekli şartlar belirtilmiş, bunların en başında da süresi içinde vergi mükellefiyeti tesisi, yani işe başlamanın süresi içinde vergi dairesine bildirilmesi şartı getirilmiş. Dolayısıyla bahsettiğiniz işler sebebiyle vergi mükellefi olmanız yasal bir mecburiyettir, vesselam. Allah kolaylıklar versin...
#3
Merhabalar. Hakkınızda herhangi bir icra takibi başlatılmadan yahut dava açılmadan vekalet ücreti, yani avukatlık ücreti talep edilebilmesi hukuken mümkün olamayacaktır. Dolayısıyla böyle bir talep hukuka aykırı olduğundan avukatlık ücreti olarak sizden istenen meblağı ödemeniz gerekmemektedir. Siz Vodafone'ye gerekli ödemeyi bu zamana kadar yaptığınız şekilde yapın, gerisini dert etmenize lüzum yok, vesselam.
#4
Merhabalar. Konuyla ilgili kısaca bilgi vermek gerekirse;

5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa göre, bir fikir ve sanat ürününün eser olarak kabul edilip koruma altına alınabilmesi için; fikri bir çabanın ürünü olması, sahibinin hususiyetini taşıması, şekillenmiş olması, kanunda sayılan eser türlerinden birine girmesi, gerekmektedir.
Bir eserin sahibi onu meydana getiren kişidir. Bir eserin birden fazla sahibi olabilir. Bir işlemenin veya derlemenin sahibi, asıl eser sahibinin hakları saklı kalmak kaydıyla onu işleyendir. Sinema eserlerinde; yönetmen, özgün müzik bestecisi, senaryo yazarı eserin birlikte sahibidir. Ayrıca çizgi filmlerde animatör de eser sahipleri arasında sayılmıştır.
5846 Sayılı Kanunda eser sahibine ilişkin haklar mali ve manevi haklar şeklinde düzenlenmiştir.
Manevi Haklar: Umuma arz hakkı, adın belirtilmesi yetkisi, eserde değişiklik yapılmasını men etme yetkisi, eser sahibinin malik ve zilyede karşı hakları.
Mali Haklar ise;
- İşleme Hakkı (md. 21): Diğer bir eserden yararlanmak suretiyle bu esere oranla bağımsız olmayan ve işleyenin hususiyetini taşıyan fikir ve sanat ürünleri meydana getirme hakkı,
- Çoğaltma Hakkı (md. 22): Bir eserin aslını veya kopyalarını, herhangi bir şekil veya yöntemle, tamamen veya kısmen, doğrudan veya dolaylı, geçici veya sürekli olarak nüshasının veya nüshalarının çıkarılmasıdır.
- Yayma Hakkı (md. 23): Bir eserin aslını veya çoğaltılmış fiziki nüshalarını kiralamak, ödünç vermek, satışa çıkarmak veya diğer yollarla dağıtma hakkıdır.
- Temsil Hakkı (md. 24): Bir eserden, doğrudan doğruya yahut işaret, ses veya resim nakline yarayan aletlerle umumi mahallerde okumak, çalmak, oynamak ve göstermek gibi temsil suretiyle faydalanma hakkıdır.
- Umuma İletim Hakkı (md. 25): Bir eserin aslının veya çoğaltılmış nüshalarının radyo-TV , uydu ve kablo gibi telli veya telsiz yayın yapan kuruluşlar vasıtasıyla veya dijital iletim de dahil olmak üzere işaret ses ve/veya görüntü nakline yarayan araçlarla yayınlanmasıdır.
-Pay ve takip hakkı (md. 45).

5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanununun 24, 33 ve 34. maddeleri şu şekildedir:

ç) Temsil hakkı:
Madde 24 – Bir eserden, (...) (1) doğrudan doğruya yahut işaret, ses veya resim nakline yarıyan aletlerle umumi
mahallerde okumak, çalmak, oynamak ve göstermek gibi temsil suretiyle faydalanma hakkı munhasıran eser sahibine aittir.
Temsilin umuma arzedilmek üzere vukubulduğu mahalden başka bir yere herhangi bir teknik vasıta ile nakli de eser
sahibine aittir.
(Ek: 1/11/1983 - 2936/4 md.) Temsil hakkı; eser sahibinin veya meslek birliğine üye olması halinde, yetki
belgesinde belirttiği yetkiler çerçevesinde meslek birliğinin yazılı izni olmadan, diğer gerçek ve tüzelkişilerce kullanılamaz.
Ancak, 33 üncü ve 43 üncü maddelerdeki hükümler saklıdır.

3. Temsil serbestisi:
Madde 33 – (Değişik: 21/2/2001 - 4630/17 md.)
Yayımlanmış bir eserin; tüm eğitim ve öğretim kurumlarında, yüzyüze eğitim ve öğretim maksadıyla doğrudan veya dolaylı kâr amacı gütmeksizin temsili, eser sahibinin ve eserin adının mutat şekilde açıklanması şartıyla serbesttir.


4. Eğitim ve öğretim için seçme ve toplama eserler:
Madde 34 – (Değişik birinci fıkra: 7/6/1995 - 4110/13 md.) Yayımlanmış musiki, ilim ve edebiyat eserlerinden ve alenileşmiş güzel sanat eserlerinden, maksadın haklı göstereceği bir nispet dahilinde iktibaslar yapılmak suretiyle, hal ve vaziyetinden eğitim ve öğretim gayesine tahsis edildiği anlaşılan seçme ve toplama eserler vücuda getirilmesi serbesttir. 2 nci maddenin üçüncü bendinde ve 4 üncü maddenin birinci fıkrasının birinci ve beşinci bentlerinde gösterilen neviden eserler, ancak seçme ve toplama eserin münderecatını aydınlatmak üzere iktibas edilebilir. Ancak bu serbestlik,hak sahibinin meşru menfaatlerine haklı bir sebep olmadan zarar verir veya eserden normal yararlanma ile çelişir şekilde kullanılamaz.
Münhasıran okullara mahsus olarak hazırlanan ve Milli Eğitim Bakanlığı tarafından onanan (okul-radyo) yayımları
için de birinci fıkra hükümleri uygulanır.
(Ek: 21/2/2001 - 4630/18 md.) Yayımlanmış musiki, ilim ve edebiyat eserlerinden ve alenileşmiş güzel sanat eserlerinden, iktibaslar yapılmak suretiyle eğitim ve öğretim gayesi dışında seçme ve toplama eserler vücuda getirilmesi ancak eser sahibinin izniyle mümkündür.
Bütün bu hallerde eser ve eser sahibinin adı mutat şekilde zikredilmek icap eder.


CEVAP: Buna göre yukarıda alıntıladığım 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanununun 33. maddesi gereğince "Yayımlanmış bir eserin; tüm eğitim ve öğretim kurumlarında, yüzyüze eğitim ve öğretim maksadıyla doğrudan veya dolaylı kâr amacı gütmeksizin temsili, eser sahibinin ve eserin adının mutat şekilde açıklanması şartıyla serbest" olduğundan, bu durum telif hakkının ihlali olarak yorumlanamayacaktır, vesselam.
#5
Merhabalar.

Alıntı Yapiş yerimizin ödenmeyen üç faturası için toplam tutar 550 lira şuanda istenen para 917 lira içraya verilmiş bununla ilgili itiraz hakkımız varmı nasıl bir yol izlemeliyiz teşekkürler...

Şayet faiz hesaplamasında bir yanlışlık yoksa, borcu ödemeniz gerekecektir, maalesef bu konuda yapılacak bir şey yok.

Alıntı Yapelektirik borç için zaman aşımı varmıdır acaba

Zamanaşımı süresi on yıldır.
#6
Merhabalar. Murat Yayınlarının aşağıdaki linkte yer alan hazırlık kitabını tavsiye ederim:

https://muratyayinlari.com/adli-idari-yargi-hakimligi/2312-moduler-set-adli-yargi-hakimligi-157/

Allah kolaylık versin...
#7
Merhabalar. Bu tür oyunların üreticileri genellikle yabancı menşeli firmalar oluyor. Dolayısıyla bu tür şirketlere karşı Türkiye'de hukuken yapabileceğiniz pek bir şey yok. Şirket merkezinin bulunduğu ülkede hukuk mücadelesi yürütmek ise konunun çapı, maddi ve manevi tazminat boyutu gibi karşılıkları düşünüldüğünde tavsiye edebileceğim bir yol olmaz. Sonuç olarak maalesef bu aşamada yapılacak bir şey yok... Şirketle yazışmalarınızdan olumlu bir netice almaya çalışmanız en doğru yol olacaktır. Öte yandan, her işte bir hayır vardır... Belki de ileride boş yere vaktinizi öldüren böyle bir oyuna daha fazla bağımlı kalmaktan sizi kurtardığı için bu durumu hayırlarla yad edeceksiniz  :) Allah kolaylık versin...
#8
Merhabalar. Türk Medeni Kanunu'nun ilgili hükümleri aşağıdadır. Bir gün dava yoluyla sizden nafaka talep edilirse şayet, talep edildiği tarihten sonrası için nafaka borcunuz doğacaktır; yani geçmişe dönük talepte bulunulamaz. Allah kolaylık versin...



D. Çocukların bakım ve eğitim giderlerini karşılama
I. Kapsamı
MADDE 327.- Çocuğun bakımı, eğitimi ve korunması için gerekli giderler ana ve baba tarafından karşılanır.
Ana ve baba, yoksul oldukları veya çocuğun özel durumu olağanüstü harcamalar yapılmasını gerektirdiği takdirde ya da olağan dışı herhangi bir sebebin varlığı halinde, hakimin izniyle çocuğun mallarından onun bakım ve eğitimine yetecek belli bir miktar sarf edebilirler.
II. Süresi
MADDE 328.- Ana ve babanın bakım borcu, çocuğun ergin olmasına kadar devam eder.
Çocuk ergin olduğu halde eğitimi devam ediyorsa, ana ve baba durum ve koşullara göre kendilerinden beklenebilecek ölçüde olmak üzere, eğitimi sona erinceye kadar çocuğa bakmakla yükümlüdürler.
III. Dava hakkı
MADDE 329.- Küçüğe fiilen bakan ana veya baba, diğerine karşı çocuk adına nafaka davası açabilir.
Ayırt etme gücüne sahip olmayan küçük için gereken hallerde nafaka davası, atanacak kayyım veya vasi tarafından da açılabilir.
Ayırt etme gücüne sahip olan küçük de nafaka davası açabilir.
IV. Nafaka miktarının takdiri
MADDE 330.- Nafaka miktarı, çocuğun ihtiyaçları ile ana ve babanın hayat koşulları ve ödeme güçleri dikkate alınarak belirlenir. Nafaka miktarının belirlenmesinde çocuğun gelirleri de göz önünde bulundurulur.
Nafaka her ay peşin olarak ödenir.
Hakim istem halinde, irat biçiminde ödenmesine karar verilen nafakanın gelecek yıllarda tarafların sosyal ve ekonomik durumlarına göre ne miktarda ödeneceğini karara bağlayabilir.
V. Durumun değişmesi
MADDE 331.- Durumun değişmesi halinde hakim, istem üzerine nafaka miktarını yeniden belirler veya nafakayı kaldırır.   
VI. Geçici önlemler
1. Genel olarak
MADDE 332.- Nafaka davası açılınca hakim, davacının istemi üzerine dava süresince gerekli olan önlemleri alır.
Soybağı tespit edilirse, davalının, uygun nafaka miktarını depo etmesine veya geçici olarak ödemesine karar verilebilir. 
2. Babalığın tespitinden önce
MADDE 333.- Babalık davası ile birlikte nafaka istenir ve hakim, babalık olasılığını kuvvetli bulursa, hükümden önce çocuğun ihtiyaçları için uygun bir nafakaya karar verebilir.
VII. Güvence verilmesi
MADDE 334.- Ana ve baba nafaka yükümlülüklerini sürekli olarak ve ısrarla yerine getirmezlerse ya da kaçma hazırlığı içinde bulundukları, mallarını gelişigüzel harcadıkları veya heba ettikleri kabul edilebilirse hakim, gelecekteki nafaka yükümlülüklerine ilişkin olarak uygun bir güvencenin sağlanmasına veya gerektiğinde diğer önlemlerin alınmasına karar verebilir.
#9
Merhabalar. Akrabanızla yakınlık düzeyini yazmamışsınız. Her mirasçı için saklı pay söz konusu değildir. Aşağıda konuyla ilgili Medeni Kanun'daki hükümler mevcut. Bu hükümleri inceleyerek konuyla ilgili fikir sahibi olabilirsiniz. Sağlık raporu ve bağış protokolü bu tür işlemler için mutlaka bulunması gereken belgeler değildir. İşlemin yapıldığı tarihte akrabanızın akli melekelerinin yerinde olmadığını iddia edecekseniz, bunu açacağınız bir davada ispat etme mükellefiyeti de size düşecektir. Allah doğrunun yardımcısıdır...



     A - TASARRUF EDİLEBİLİR KISIM
   
     I. KAPSAMI
     
     Madde 505 - (Değişik fıkra: 04/05/2007-5650 S.K./1.mad) Mirasçı olarak altsoyu, ana ve babası veya eşi bulunan miras bırakan, mirasının saklı paylar dışında kalan kısmında ölüme bağlı tasarrufta bulunabilir.
   
    Bu mirasçılardan hiç biri yoksa, mirasbırakan mirasının tamamında tasarruf edebilir.
     
     II. SAKLI PAY
     
     Madde 506 - Saklı pay aşağıdaki oranlardan ibarettir:
   
    1. Altsoy için yasal miras payının yarısı,
   
    2. Ana ve babadan her biri için yasal miras payının dörtte biri,
   
    3. (Mülga bend: 04/05/2007-5650 S.K./2.mad),
   
    4. Sağ kalan eş için, altsoy veya ana ve baba zümresiyle birlikte mirasçı olması halinde yasal miras payının tamamı, diğer hallerde yasal miras payının dörtte üçü.

     D - BELİRLİ MAL BIRAKMA
     
     I. KONUSU
     
     Madde 517 - Mirasbırakan, bir kimseye onu mirasçı atamaksızın belirli bir mal bırakma yoluyla kazandırmada bulunabilir.
   
    Belirli mal bırakma, ölüme bağlı tasarrufla bir kimseye terekedeki bir malın mülkiyetinin veya terekenin tamamı ya da bir kısmı üzerinde intifa hakkının kazandırılmasına yönelik olabileceği gibi; bir kimse lehine tereke değeri üzerinden bir edimin yerine getirilmesinin, bir iradın bağlanmasının veya bir kimsenin bir borçtan kurtarılmasının, mirasçılar veya belirli mal bırakılanlara yükletilmesi suretiyle de olabilir.
   
    Bırakılan belirli mal terekede bulunmadığı takdirde, tasarruftan aksi anlaşılmadıkça, ölüme bağlı tasarrufu yerine getirmekle yükümlü olanlar borçtan kurtulurlar.

     B - TENKİS DAVASI
   
     I. KOŞULLARI
     
     1. GENEL OLARAK
     
     Madde 560 - Saklı paylarının karşılığını alamayan mirasçılar, mirasbırakanın tasarruf edebileceği kısmı aşan tasarruflarının tenkisini dava edebilirler.
   
    Yasal mirasçıların paylarına ilişkin olarak tasarrufta yer alan kurallar, mirasbırakanın arzusunun başka türlü olduğu tasarruftan anlaşılmadıkça, sadece paylaştırma kuralları sayılır.
     
     2. SAKLI PAYLI MİRASÇILAR LEHİNE KAZANDIRMALAR
     
     Madde 561 - Saklı pay sahibi mirasçılara ölüme bağlı tasarrufla yapılan ve tasarruf edilebilir kısmı aşan kazandırmaların onların saklı paylarını aşan kısmı orantılı olarak tenkise tabi olur. Tenkise tabi birden fazla ölüme bağlı tasarrufun bulunması halinde, saklı pay sahibi mirasçıya yapılan kazandırmanın saklı payı aşan kısmı ile saklı pay sahibi olmayan kimselere yapılan kazandırmalar orantılı olarak tenkis edilir.
#10
Merhabalar. Öncelikle geçmiş olsun, Allah benzer kazalardan herkesi korusun. Bilirkişi raporuna baktım. Kanaatimce bilirkişi zorlama bir yorum içine girmiş. Bu rapora mutlaka itiraz ederek mahkemeden konusunda uzman üç bilirkişi heyetinden yeniden bilirkişi raporu alınmasını talep edin. Kaza sonucunda karşı tarafta kırıklara yol açan ölçüde yaralamalı bir sonuç oluşması sebebiyle maalesef durumu izah etmeniz kolay olmayacaktır, bu davadaki en büyük handikabınız bu. Bir avukatla anlaşmanız elbette yasal haklarınızın azami ölçüde korunabilmesi için yararlı olur, keşke en başından itibaren bir avukatla anlaşmış olsaydınız. Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 281. maddesine göre bilirkişi raporuna karşı tebliğ tarihinden itibaren iki haftalık süre içinde itiraz etmeniz gerektiğini önemle hatırlatırım. Allah kolaylık versin...
#11
Merhabalar.

Alıntı Yap1 maaşına icralar ne zaman gelir ve nasıl sıraya konulur?

Haciz yazısının ne zaman geleceğin hiçbir zaman bilemezsiniz. Alacaklılardan bazıları düzenli aralıklarla, bazıları ise düzensiz aralıklarla icra dosyalarından işlem yapıyor olabilir. Bu işlemler esnasında sizin yeni bir işte çalışmaya başladığınıza ilişkin tespit yapılıp iş yerine maaş haczine ilişkin yazı gönderilebilir. Hacizde sıra kendiliğinden oluşur; ilk haciz yazısını gönderen alacaklı birinci sırada yer alır, onun alacağı tamamen tahsil edildikten sonra ikinci sıradaki alacaklı için maaşınızdan kesintiler başlar ve bu böyle devam eder.

Alıntı Yap2.maaşıma icralar geldiği için işveren kağıt kürek ben senin icra ile uğraşamam deyip çıkartabilir mi?

Maalesef bu konu hakkında da net bir şey söylemek mümkün değil. Hukuken bu durum haklı fesih sebebi sayılamaz ancak fiiliyatta haksız da olsa böyle bir durumun asla oluşmayacağını söylemek kolay değil.

Alıntı Yap3.tamamen kulaktan duyma bilgi- icra nın 1yıl takibi olmazsa dosya kapanır bu doğru mu?

Bir yıl takip edilmeyen icra dosyası işlemden kaldırılır ancak işlemden kaldırılan icra dosyanı alacaklı yeniden işleme alabilir, dolayısıyla alacak zamanaşımına uğramadığı sürece icra takibine devam edilebilir.

Alıntı Yap4. Evime gelecek icradan neler haczedilir? Arçelik Buzdolabı, 82 cmlik axen tv, altus çamaşır makinesi 6 kglık, arçelik bulaşık makinesi, bir tane köşe koltuk, bir piknik tipi katlanır masa, iki tane sandalye niyetine tekli bir tane çiftli ofislerde kullanılan koltuk, bir fırın, bir Toshiba 8 senelik artık klavyesinin tuşlarının yarısı bile olmayan laptop, bir elimde ki telefon huwai ekranı çatlamış, bir de yer yatağı var...

Konuyla ilgili detaylı bilgi için TIKLAYINIZ.

Alıntı Yap5 kiraladığı evde bir klima ve elektrikli fırınlı ocak var bunlara da haciz olur mu çünkü benim değil.. Kontrat da yazıyor klima var diye

Evinize hacze gelinmesi halinde (ki ev hacizleri son yasal değişikliklerle fiilen etkisini yitirmiştir) kira sözleşmesini ibraz ettiğinizde klima muhtemelen haczedilmeyecektir. Ocak zaten yasal mani sebebiyle haczedilemez. Şayet buna rağmen klima veya ocak haczedilirse, ev sahibiniz süresi içinde hacze itiraz ederek kaldırılmasını isteyebilir.

Alıntı YapBir de lütfen hor görmeyin neden bu kadar borca girdin diye aşağılamayın, insanın başına herşey geliyor benim de başımda bitmeyen ot kalmadı.. Yoksa bende normal standartlarda yaşayan huzurlu bir insandım ama şu anda 2 bebek annesi mücadelede içinde ama yılmayan çocuklarının istikbali için herşeyin üstesinden gelecek bir anneyim. Sadece zamana ve doğru bilgi yönlendirmeye ihtiyacım var..

Hor görmek, kınamak, aşağılamak mı, böyle vahim bir yanlışa düşmekten Allah hepimizi muhafaza buyursun... Borçlarınızı bir an evvel hayırlısıyla ödemeniz hususunda Allah her daim yardımcınız olsun, Allah kolaylık versin...
#12
Merhabalar. İcra Ceza Mahkemelerinin vermiş olduğu taahhüdü ihlale ilişkin mahkumiyet kararlarına karşı elbette itiraz edebilirsiniz. İtiraz usulü; kararın verildiği duruşmaya katıldıysanız, kararın verildiği tarihten itibaren 7 günlük içinde, karar duruşması gıyabınızda yapılmışsa, mahkumiyet kararının size tebliğ edildiği tarihten itibaren 7 günlük süre içinde yine mahkumiyet kararı veren aynı mahkemeye yazılı başvuruda bulunmanız gerekmektedir. İcra ceza mahkemesi, sizin vereceğiniz bu itiraz dilekçesini itirazı inceleyecek olan mahkemeye gönderecektir. Aşağıda buna ilişkin dilekçe örneği mevcuttur. Allah kolaylık versin...

İcra Ceza Mahkemelerince verilen taahhüdü ihlal (İİK. 340. madde) mahkumiyet kararına itiraza ilişkin örnek dilekçedir.


....CEZA MAHKEMESİNE GÖNDERİLMEK ÜZERE... İCRA CEZA HAKİMLİĞİ'NE

Esas No:
Karar No:
Sanık :
Talep: .... icra Ceza mahkemesinin .../.../2018 Tarih ...... Esas ..... Karar nolu mahkumiyet hükmünün kaldırılması talebidir.

AÇIKLAMALAR :
........ İcra Ceza Mahkemesince İ.İ.K. nın 340. maddesi gereğince taahhüdü ihlal nedeniyle hapis cezasına mahkum edildim.
1-Mahkemece verilen karar usul ve yasaya aykırıdır; zira Yargıtay'ın konuyla ilgili yerleşik emsal kararlarında belirtildiği üzere, verilen taahhüdün işleyen ve işleyecek olan faiz, dosya masrafı gibi borcun tüm ferileri dahil şekilde hesaplanmış olan borç rakamı üzerinden taksitlendirme yapılmamış olması halinde İİK.m.340 uyarınca ceza verilemez. Somut olaydaki taahhüt, Yargıtay'ın aradığı şartları taşımadığından, bu durum göz ardı edilerek ceza verilmiş olması hukuka aykırı olmuştur. Öncelikle bu sebeple hukuka aykırı olarak verilen cezanın kaldırılması gerekmektedir.
2- Kaldı ki İcra ve İflas Kanunu'nun "Borçlunun ödeme şartını ihlali halinde ceza" başlığını taşıyan 340'ıncı maddesinde; alacaklının muvafakati ile icra dairesinde kararlaştırılan borcu ödeme şartının, borçlu tarafından makbul bir sebep olmaksızın ihlali, seçimlik hareketli suçlar olarak düzenlenmiş, yaptırımı ise özgürlüğü bağlayıcı ceza olarak öngörülmüştür.
Nitekim; Ceza Genel Kurulu'nun 22.01.2002 gün ve 294-1 sayılı kararında da ayrıntılı olarak açıklandığı üzere, anılan maddedeki "makbul sebep" kavramının, Anayasa'nın 38'inci maddesinin 9'uncu fıkrasındaki "yerine getirememe" kavramından daha dar olduğu belirtilerek Anayasamızın bu madde ile, borcu yerine getirmeyeni değil, ekonomik acz içinde olup bu nedenle borcunu yerine getiremeyeni korumakta olduğu belirtilmiştir.
Anayasamızın ve Kanunlarımızın amir hükümleri gereği; Sadece "ödeme gücü olduğu halde borcu yerine getirmeyen ve taahhüdünü ihlal edenlerin cezalandırılmaları zorunludur.
Bu nedenle geçim kaynaklarımın neler olduğu, yaşayış tarzım ve gelir kaynaklarımın tespiti ile, Borçtan hile ile kaçınıp kaçınmadığımın ve bu bilgiler ışığında yargılamam yapılması gerekirken, mahkemece bu konuda hiçbir araştırılma yapılmamıştır.
Bu nedenle, borcumu hangi nedenle veya nedenlerle yerine getiremediğimin araştırılarak, hukuki durumunun belirlenmesinde zorunluluk bulunmaktadır.
3-Anayasamızın 38. maddesinin ceza sorumluluğunun şahsi olduğunu emreden 6. fıkrasına, 4709 sayılı Kanunla, "Hiç kimse, yalnızca sözleşmeden doğan bir yükümlülüğünü yerine getirememesinden dolayı özgürlüğünden alıkonulamaz" hükmü ilave edilmiştir.
Bu hüküm, dayanağını, "İnsan Haklarını ve Ana Hürriyetleri Korumaya Dair Sözleşmeye (AİHS) İlişkin, Bu Sözleşmede ve Bu Sözleşmeye Ek Birinci Protokolde Yer Alanlardan Başka, Bazı Hak ve Özgürlükleri Tanıyan 4 Numaralı Protokol"de bulmaktadır. Söz konusu 4 No'lu Protokol Türkiye tarafından onaylanarak iç hukuk normu haline getirilmiştir.
4 No'lu Protokolün, Anayasa md. 38/6'da yapılan değişikliğe kaynak teşkil etmiş olan ve AİHS md. 5'de düzenlenen hareket hürriyetini geliştirmeyi amaçlayan 1. maddesi aynen şöyledir: "Hiç kimse, yalnızca sözleşmeden doğan bir yükümlülüğü yerine getirememiş olmasından dolayı özgürlüğünden yoksun bırakılamaz.
İİK m. 340'da düzenlenen ödeme şartını ihlal suçunda, ödeme şartı, alacaklı ve borçlu arasında karşılıklı rıza ile yapılan sözleşmeye dayanmaktadır. Anayasamızın 90. maddesinin son fıkrasında "Usulüne göre yürürlüğe konulmuş milletlerarası antlaşmalar kanun hükmündedir, çıkabilecek uyuşmazlıklarda milletlerarası antlaşma hükümleri esas alınır" denilmektedir. Anayasamız 90. maddesinde milletlerarası antlaşmalar kanun hükmünde sayılmış ve "Hak ve Özgürlüklere İlişkin Milletler Arası Antlaşmalar" normlar hiyerarşisinde kanunların üstüne çıkarak, Anayasanın 90. maddesindeki değişiklikle Anayasa hükmü ile aynı düzeye gelmiştir.
Netice ve Talep:
.. İcra Mahkemesince yetersiz araştırma ile yetinilerek hakkımda vermiş olduğu mahkumiyet hükmü Anayasamızın 90, 38/6 maddesi ve İİK 340 maddelerine ve yerleşik Yargıtay içtihatlarına açıkça aykırı olup, öncelikle gerekli şartları taşımayan taahhüde istinaden ceza verilmesinin hukuka aykırı olmasına istinaden, şayet bu talebimiz kabul edilmezse, geçim kaynaklarımızın araştırılarak borcumdan hile ile kaçınıp kaçınmadığımın tespiti ile hakkımda yeni hüküm tesis etmesi amacıyla anılan hükmün itirazen kaldırılmasını arz ve talep ederim...TARİH...
Sanık...
#13
Merhabalar. Gönül rahatlığıyla icra takibi başlatabilirsiniz. Şayet karşı taraf 7 günlük süre içinde itiraz ederse takip durur, siz de işi daha ileri aşamalara götürmezseniz, yani itirazın iptali davası açmazsanız, sadece icra takibi için ödeyeceğiniz harç, dosya masrafı ve tebligat ücreti gibi sizi hiç rahatsız etmeyecek küçük bir meblağı ödemiş olmaktan ibaret bir zarar durumuyla karşı karşıya kalırsınız. Allah kolaylık versin...
#14
Merhabalar. Sorunuzun çok boyutlu olarak ele alınıp o şekilde cevaplandırılması gerekir. Belediye mevzuatı, Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma mevzuatı gibi konuyla ilgili mevzuat hükümleri ekseninde belediyenin güncel uygulaması masaya yatırılarak inceleme yapılmalı... Böylesine spesifik bir konuda internet siteleri yoluyla alacağınız bilgiler yeterli ve doyurucu olmayacağı gibi sizi yanlışa da sürükleyebilir. Bu sebeple konuyla ilgili bir varsa iş yerinizle ilgili üyesi olduğunuz dernekten, böyle bir dernek yoksa, bu tür davalar takip eden bir avukattan profesyonel yardım almanızı ve benzer sorunlar yaşayan esnaflarla belediye arasında yakın geçmişte görülen davalar olduysa, bu davaların akıbetini araştırmanızı tavsiye ederim. Allah kolaylık versin...
#15
Merhabalar. Muhatabınız küçük esnaf konumunda biriyse, dava ile uğraşmak, daha fazla zarara maruz kalmak dışında maalesef size bir katkı sağlamayacaktır. Şayet muhatabınızdan bu parayı bir şekilde tahsil edebileceğinize inanıyorsanız, bu durumda muhatabınıza karşı gerekli yasal işlemleri başlatmayı ciddi şekilde ele alıp düşünebilirsiniz. Sizin anlattığınız hususlar, yasal işlemlere başlamanıza engel teşkil etmez ancak ispat hususunda sizi biraz zorlayabilir. Allah kolaylık versin...
#16
Merhabalar. Türk Ceza Kanununun aşağıda tam metni bulunan 86. maddesine göre şikayetten vazgeçilmesi tek başına ceza almanızı engellemeyecektir. Eşinize vurmadığınızı belirtmişsiniz. Şayet böyleyse, eşiniz de bu durumu hakime izah etsin ve siz de bu duruşmada bu durumu izah edecek şahit dinletmek istediğinizi söyleyin. Sonuçta ceza alsanız bile kuvvetle muhtemel hakkınızda HAGB'ye hükmedilecektir. Allah kolaylık versin...



KASTEN YARALAMA

   Madde 86 - (1) Kasten başkasının vücuduna acı veren veya sağlığının ya da algılama yeteneğinin bozulmasına neden olan kişi, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

   (2) (Ek fıkra: 31/03/2005 - 5328 S.K./4.mad) Kasten yaralama fiilinin kişi üzerindeki etkisinin basit bir tıbbi müdahaleyle giderilebilecek ölçüde hafif olması halinde, mağdurun şikayeti üzerine, dört aydan bir yıla kadar hapis veya adli para cezasına hükmolunur.

   (3) Kasten yaralama suçunun;

   a) Üstsoya, altsoya, eşe veya kardeşe karşı,


   b) Beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda bulunan kişiye karşı,

   c) Kişinin yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle,

   d) Kamu görevlisinin sahip bulunduğu nüfuz kötüye kullanılmak suretiyle,

   e) Silâhla,

   İşlenmesi hâlinde, şikayet aranmaksızın, verilecek ceza yarı oranında artırılır.
#17
Merhabalar. Yeni adresiniz MERNİS sisteminde kayıtlıysa elbette yeni adresinize tebligat gönderilecektir ancak bu işi garantiye almak için şirkete yeni adresinizi iadeli taahhütlü posta ile gönderebilirsiniz. Allah kolaylık versin...
#18
Merhabalar. Şayet BİMER'e müracaat ederken kimlik bilgilerinizin gizli kalmasını talep etmiş ve ona uygun bir başvuru gerçekleştirmişseniz, olması gereken elbette sonraki süreçlerde kimlik bilgilerinizin gizli tutulmasıdır ancak kimlik bilgileriniz bir şekilde afişe edildikten sonra yapabileceğiniz tek şey, bu durumu da ayrı bir BİMER şikâyeti haline dönüştürmekten ibaret kalacaktır maalesef. Bu olay sebebiyle doğrudan bir zarara maruz kalmadığınız sürece yapabileceğiniz başka bir şey yok... Allah kolaylık versin...
#19
Ve aleykümselam. Mahkemeyi telefonla arayarak bilgi almaya çalışabilirsiniz. Allah kolaylık versin...
#20
Merhabalar. Şayet bu kişilerden alacağınızı tahsil edebileceğinizi düşünüyorsanız (ki emekli maaşı üzerine haciz konulamaz, para eden ev eşyalarını da haczedemezsiniz; buna göre değerlendirmesini yapın), dairede oluşan zararı mahkeme yoluyla tespit ettirerek bu kişilere karşı zararın giderilmesi ve ödenmemiş kiranın tahsili için dava veya icra takibi başlatabilirsiniz. Tahsilat noktasında umudunuz zayıfsa, yasal yollara müracaat etmek, boşuna masraf yaparak zararınızı arttırmaktan başka bir işe yaramayacaktır. Allah kolaylık versin...